3 kişinin çok gürültü yaptığı gruplara alışık insanlarız. MOTÖRHEAD, SODOM, ULCERATE, HIGH ON FIRE, NILE, DESTRUCTION, REVOCATION, KRISIUN… Bir dolu grup bunu yaptı, yapıyor. Hollandalı VILLAINY de bu gruplardan biri. Hollandalı grup, 6 yıl önce kurulmuş ve 2013′teki “Villainy I”ın ardından, yeni albümü “Villainy II: Dim”i de bir hafta önce piyasaya sürdü.
Black, thrash, crust, sludge karışımı bir müzik yapan VILLAINY, paçozluk ile aklı başındalık arasında bir yerlerde durmaya çalışan bir grup izlenimi veriyor. Bir önceki albümde daha black/thrash bir ağırlığa sahip olan VILLANY, “Villainy II: Dim”de biraz daha olgunmuş gibi duran bir yönde devam ediyor.
Neden “gibi” değil de “gibi duran” olduğuna gelince; “Villainy II: Dim”, açılmak adın gerçekten de çok fazla kastıran bir albüm. Albümün bir türlü, bir türlü, bir türlü kopup gidemiyor. Yansıttığı havaya uygun türde sakin bir giriş yapan “Villainy II: Dim”, bağrını yırtıp bağırmak için ilginç şekilde epey bir bekliyor, bekliyor, çok fazla bekliyor. Ağır başlayıp distorion’ı sonra sunan 3 küsür dakikalık enstrümantal açılışın ardından, ikinci şarkının da ağır başlayıp sonradan coşması, kimi dinleyicileri, sanki albümü dinlemek adına hep bir kontak çevirme hissinde bırakabilir. Şahsen ben bu hissi yaşadım ve “E artık basın şu gaza arkadaş” diye düşünmeden edemedim.
İşlerin ilginçleşmesi, hatta bir açıdan tuhaflaşması ise bu noktadan sonra başlıyor. “Villainy II: Dim”, nihayet blast beat’ler eşliğinde kutladığı patlamanın ardından, Dwaalspoor ile adeta pop-rock bir şekilde devam ediyor. Ancak bu şarkının da enstrümantal olması ve “E hadi lan artık” denilen noktada başlayan 4. şarkının da hem çok ağır başlayıp hem de az vokal içerişi ve ağırlığı dakikalarca devam ettirmesi, bununla da kalmayıp 5. şarkının da ağır oluşu, albümün bir türlü kopup gidememesi hissi yaratıyor.
Ağır müzik yapmak elbette ki bir dert, ya da olumsuzluk değil; tümüyle bir tercih meselesi. Ancak bu örnekteki grup, müziğinin daha bir bıçkın yanları olduğunu hissettirdiğinden v edinleyiciyi beklentiye soktuğundan, gösterip de vermediği bu enerjisi sonradan başını belaya sokuyor diye düşünüyorum. Gaz bir biçimde açılıp sonradan ağır unsurlarını, enstrümantal yanlarını, atmosferik tatlarını aralara soksa, “Villainy II: Dim”in çok daha tutarlı bir albüm olduğundan bahsedebilirdik; ancak “bakın bende bunlar var” deyip heyecanlandırdıktan sonra bunları çok az dozlarda vermesi ya da uzata uzata vermemesi, insanın içini şişirebiliyor.
Epey az vokal içeren albüm, eğer bu kastırma durumunu yok sayarsak, black/thrash/sludge ve crust dörtlüsü içinde başarılı örnekler sunuyor. Özellikle son 3, 4 veya 5 şarkı 20 küsür dakikalık bir EP olarak çıksaymış, çok daha olumlu izlenimler yaratabilirdi diye düşünmeden edemiyorum. Ama böylesi beklentiler yaratıp da suratta patlatmayan bir albümün 48 dakika oluşu, müziğin de bir ölçüde ıkınmasına neden olmuş.
Velhasılıkelam, “Villainy II: Dim” bir istikrar içinde gitmeyen ve fazlasıyla aralıklı müziğinden dolayı, “bir göz atın” demenin çok anlamlı olamayacağı bir çalışma. Nasıl bir şey olduğunu görmek için birkaç şarkı açıp bakayım demek, albümün genelini anlamak adına pek işe yaramayacaktır. Bir çılgınlık yapıp albümü sondan başa dinlemeniz, alacağını zevki artırabilir.