1991-2001 arasında çıkardığı 4 albümle death metalin alengirli dünyasının en önemli aktörlerinden biri olan ve her ne kadar dinleyici kitlesi bazında muazzam rakamlara ulaşamasa da, yaptığı müzik ve içinde bulunduğu türe kattıkları anlamında dev bir saygı ve hayranlığa mazhar olan Kanadalı grup GORGUTS; Luc Lemay önderliğinde sürdürdüğü kariyerine verdiği 12 yıllık aranın ardından, şu an bahsetmekte olduğum ve albümün genel havasına uyması açısından kasıtlı olarak uzun tuttuğum ve kastırdığım bu cümleyle başlamayı seçtiğim “Colored Sands”i, yıkılan tapınaklardan savrulan dev kayalar edasıyla biz ölümlülerin kulaklarına sundu.
1998′de çıkan ve metal tarihinin en cesur girişimlerinden biri olarak gördüğüm “Obscura” ile yalnızca death metalin en önemli isimlerinden biri olarak yazdırmakla kalmayan GORGUTS, aynı zamanda kendinden sonra gelecek bir sound’un, adeta death metal içerisindeki bir mikro türün de başlatıcısı, cesaretlendiricisi ve öğreticisi oldu. “Obscura”; içerdiği özgünlük, kimseye benzemezlik, dış etkenleri umursamamazlık ve deneysellik tabirini hafif bırakan duruşuyla, death metal dünyasının kulağına eğilmiş ve “gidilebilecek yollardan biri de bu” demişti.
GORGUTS’ın yapacağını yaptığını düşünen ve o zamana kadar yarattıklarından memnun olarak gruba bir nokta koyan Lemay’ın vizyonu sayesinde, death metalin bu atonal, alışılmadık, gergin ve hiç olmadığı kadar çirkin yüzü; yaptıkları müziğin buhranlı yanını artırmak isteyen, yoğunluk arayan, kulakların aşina olduğu şeyleri hor gören gruplar tarafından bir yol haritası olarak kullanılmış ve DEATHSPELL OMEGA’sından ULCERATE’ine pek çok grup tarafından kullanılır olmuşlardı. Uyumsuz seslerin bir arada kullanılması ve her tür ahenge karşı çıkan bu duruş; “olan gibi olmamak” gayesindeki metalin genel felsefesi adına da, benimsenmesi beklenir bir şeydi. Lâkin metal gibi açık fikirli olduğunu iddia eden ama aslında bu iddiasının altını büyük ölçüde boş bırakan bir tür bile, bu uyumsuzluğa tapınma noktasında ayak diretiyor, adeta “çirkinlik de bir yere kadar” deyip alışılageleni dayıyordu.
“From Wisdom to Hate”ten 12 yıl sonra gelen, hem de ilk haberlerinin 2009′da başladığı düşünüldüğünde epey sancılı gelen “Colored Sands”, GORGUTS’ın “Obscura”yla başlattığı ve aslında ucu çok açık olmasına rağmen kısa kestiği bu ahenksizlik şöleninin bir sonraki adımı olma konusunda kusursuz bir beyanat olarak çıktı karşımıza. GORGUTS okulundan mezuniyetini klasik müzik eğitimiyle taçlandıran ve DYSRHYTHMIA, BEHOLD THE ARCTOPUS ve KRALLICE gibi “acayip” gruplarda çalan Colin Marston’ın basta, yine DYSRHYTHMIA’dan Kevin Hufnagel’in ise gitarda yer aldığı albümün davulları da ORIGIN’in sarı bombası Jason Longstreth’e teslim edilmişti. Bu modern ve korkutucu kadroyla GORGUTS, bir sonraki uygulamalı dersi için metal dünyasının karşısına çıkmaya hazırdı.
Konsept bir albüm olan ve en temel ifadeyle Tibet’i anlatan “Colored Sands”i, albümü ikiye bölen ve Çin’in Tibet’i istilasını anlatan ve baştan sona yaylılarla çalınan ilk ve tek GORGUTS şarkısı olarak da öne çıkan enstrümantal The Battle of Chamdo’nun öncesi ve sonrası olarak iki parçada ele alabiliriz. Çin istilasını anlatmasından mütevellit militarik şekilde başlayan The Battle of Chamdo’nun öncesindeki 4 şarkı, Tibet’in coğrafi ve topografik yapısını, ülkenin kültürünü, genel havasını ve barışçıl dönemini (düşünün ilk kısımdaki nefes aldırmayan müzik bir de barışçıl olan taraftı); sonrasındaki dört şarkılık kısımsa Tibet’in savaşlı ve yıkımlı dönemini anlatıyor. Hindu kültüründe evreni simgeleyen ve renkli kumlarla çizilen kompleks sembollerden oluşan mandalalardan ilham alan Lemay, başta albümü sadece bu mandala kavramı üzerine kurmak istemiş. Ancak sonra, müziğin konseptin önünü açmasıyla birlikte olay büyümüş ve tüm Tibet’e yayılarak “Colored Sands”i oluşturmuş.
Albüme baktığımızda çok net bir olgunluk, şarkı yazımı ve icra başta olmak üzere her anlamda bir mükemmeliyetçilik, 1. saniyeden son saniyeye dek bir bütünlük, devasalık, yoğunluk ve karakter görüyoruz. GORGUTS, pek çok grubun düştüğü “elindeki silahı aşırı kullanma” tuzağına düşmemiş ve çok yoğun bir karakter ortaya koyan alametifarikalarının ortaya konan müziğin önüne geçmesine müsaade etmemeyi başarmış. Son derece özgün bir sound’u olan GORGUTS, böylece “onların olayı da o” dedirtmeyen, “ha şu atonal şeyler yapan gruplardan mı?” diye sordurtmayan bir varyasyon ve buhranın spekturumunu çok geniş tutan bir tavır sergilemiş.
“Obscura”daki 9:32′lik Clouded haricinde, diskografisinde bir tane bile 7 dakika üzeri şarkı bulunmayan GORGUTS’ın “Colored Sands”i uzun şarkılarla doldurmuş olmasının birinci sebebi, Lemay’ın OPETH’in uzun şarkı yapılarından etkilenmesi, ikinci sebebi ise albümün konsept yapısını birbirini takip eden dört ana başlık altında inceleme isteği. Marston tarafından yazılan Forgotten Arrows ve Hufnagel imzalı Absconders dışında tümü Lemay imzalı albümde, kendi gruplarını da domine eden bu iki müzisyenin kendi sololarını ve bölümlerini yazmaları ise teşvik edilmiş. GORGUTS’ın ne olduğu konusunda çok net fikirleri olan ikili de, onların yazdığı söylenmese Lemay’ın sanılacak düzeyde GORGUTS eserlerle katılmışlar albüme.
Longstreth’in “Colored Sands”e kattığı güce ve tehditkârlığa da değinmeden edemem elbet. ORIGIN, GORGUTS, ANGELCORPSE, DYING FETUS, THE RED CHORD, SKINLESS ve EXHUMED, Longstreth’in stüdyoda veya sahnede çaldığı gruplardan yalnızca bazıları. Sadece bu son yazdığım cümlenin bile ekstrem metal dünyasında açamayacağı kapı olduğu düşünüldüğünde, Longstreth’in Lemay tarafından neden seçildiği de anlaşılabilir (gerçi o DIM MAK’ın ilk albümündeki davul performansından dolayı Longstreth’i “Colored Sands”de istemiş). Davulların böylesi yoğun bir müziği bu denli akıcı ve organik şekilde besleyebiliyor olması, gerçekten de hayran olunası, floor tom’ları yalanası bir durum. Marston’ın treble’ları yüksek ve çok net ayrıştırılır basları da eklenince, ritim departmanı “Colored Sands”i GORGUTS’ın en groove dozu yüksek, en kafa sallatır, en ortalığı kırıp döker albümü yapmaya yetmiş de artmış.
Şarkısal bütünlüğük ve sözel konseptin işlenmesi noktasında da tam anlamıyla tek bir vücuda bürünen ve birbiri içinde eriyen notalarla beklenmediklik nehirlerine savrulan “Colored Sands”, “çok net bir tavır, ilham verici bir yaratım ortaya koyan ve ardından 12 da yıl bekleyen bir grup en etkileyici şekilde nasıl geri dönmeli?” sorusuna hem maddi hem manevi anlamda verilebilecek en kusursuz cevap niteliğinde. GORGUTS, hiç bitmesin istediğimiz ve başka hiç kimsenin böylesine etkileyici biçimde öğretemeyeceği bu dersi; zamanında ortalığı yıkıp döken ve ardından da “dönmem de dönmem” diye diretip yoğun ısrarlarla tekrar savaşa çağırılan Rambo’nun herkesin anasını ağlatması gibi görkemli ve mükemmel şekilde yapıyor.
Neyse ki Luc Lemay, bu sene çıkacak ve yarım saatlik tek bir şarkıdan oluşacak yeni GORGUTS albümüyle içimizi karartmayı sürdürecek. Ne yaptığını bilen adamın yaptığı karartmanın tadı da, gerçekten bir başka oluyor.
ya bu 1 haftadır kritiği yazılan albümler daha önce zaten yazılmıştı sanki, yeniden mi yazıyorsunuz?
19.02.2016
@crowkiller, http://www.pasifagresif.com/2016/02/behemoth-the-satanist-2/comment-page-1/#comment-424061
19.02.2016
@Ahmet Saraçoğlu, Ahmet abi biraz özel bir soru olacak ama yazarlarla ilgili aranızda bir problem mi yaşandı, önemli bir kısmı başka bir sitede yazıyorlar şuan.
20.02.2016
@Şafak, kendileri öyle tercih ettiler. Zaten adları ana sayfada görünmesine rağmen 10 aydır sitede yer almıyorlardı. Bizim açımızdan değişen bir şey yok, şu an her şey gayet rahat ilerliyor.
20.02.2016
@Ahmet Saraçoğlu, o değil de Deathspell Omega – Drought arada kaynamasın. yeniden yazılsın ve ayarsız övsem diye tetikte bekliyorum. lütfen.
20.02.2016
@ismail vilehand, herhangi bir DsO kritiğinin yeniden yazılacak olması benim için de bir mutluluk vesilesi olduğundan, elbete ki eksik kalmayacak.
20.02.2016
@Ahmet Saraçoğlu, ben de derivae istiyorum hazır atonal atonal albümler geliyorken zahmet olmazsa
20.02.2016
@Ahmet Saraçoğlu, Anladım Ahmet abi sağolasın.
20.02.2016
@Ahmet Saraçoğlu, Türkiye’de başka metal sitesi falan bilmiyorum ve araştırmadım. Ancak site ortamı olsun, yazılan kritikler olsun müzik zevkim buradakilerle bayağı uyuşmuyo olmasına rağmen düzenli olarak girdiğim, sevdiğim ender sitelerden.
Geçmişte bu site için bi kaç tane kritik yazdım diyecek oldum ancak albüm tanıtımı gibi oldu kritikten ziyade. Oturup yazabileceğimi bilsem ben de feci şekilde katkıda bulunurdum.
Öksüz gibi kalmış site, yazarlar kısmındaki ismlerin azlığını daha şimdi farkettim.
20.02.2016
@Osman Gümüş, kadro azaldı ama işleyiş ve aktiflik açısından eskisinden daha canlı olacak merak etmeyin. Dediğim gibi, zaten 1 yıla yakındır şu an görülen kadrodan başka kimse yoktu siteye katkıda bulunan. Zaten 7 yıldır kadroya giren çıkan bir sürü insan oldu, şu an kemik kadroya dönmüş olmaktan dolayı memnunuz.
Kritik konusunda da, sitedeki genel kritik formatına uyduğu sürece katkılara açığız tabii.
20.02.2016
@Ahmet Saraçoğlu, Ozan Turakine çok hoş yazıyordu keşke ayrılmasaymış, onun da adı yok çünkü yazar kısmında. Neyse, parti kur oy verelim sayın Saraçoğlu!
20.02.2016
@Ş. Yıldırım, Dünya üzerinde 3 kişinin bildiği grupları iyi kritikliyordu, evet.
20.02.2016
@deadhouse, kritik yazdığı gruplar benim pek ilgimi çekmiyordu ama kritiklerdeki kimi saptamaları oldukça iyiydi.
29.02.2016
@Ş. Yıldırım, Kesinlikle, Ozan abi kendine ait bir yöntem geliştirip onu hayat görüşüyle kararak, çok ilginç yazılar ortaya çıkarıyordu .Ayrılmasına ben de üzüldüm. Umarım kırgınlık yoktur.
29.02.2016
@Şafak, @Ş. Yıldırım, Reklam yapıyormuş gibi gözükmesini istemem ama kendisi şuan ”Paslanmaz Kalem” adında mülayim bir sitede yazıyor. Ben de inanılmaz beğeniyorum yazılarını, bu kadar seveni olduğunu görünce paylaşmak istedim.
28.02.2016
@Ahmet Saraçoğlu, teşekkürler, ben zaten genelde senin yazdığın kritikleri ayıla bayıla okuyor ve dinliyordum, diğer yazarlar da bana çok grup kazandırmıştır tamam da genelde yazdıkları kritiklerdeki albümleri çoğu zaman abartılmış bulmuşumdur, demem o ki sen gitmede gerisi boş :)
28.02.2016
@crowkiller, sağ ol, ama “gerisi boş” kısmı hiç olmaz. Şu an kadrodaki arkadaşların hepsi benim gerçekten de arkadaşlarım. Çok uzun zamandır tanıştığım ve her türlü güvendiğim, hepsi birbirini tanıyan kişiler. Siteye 7 yıl içinde girip çıkanlar oldu, ama onlar bu sürenin çok büyük bir kısmında hep buradalardı. O yüzden onlarsız yapamam, yapmak istemem.
Kadro değişimlerinden de site her zaman güçlenerek çıktı, şu anda da öyle oluyor. İstatistiksel olarak her anlamda hızlı bir büyüme içindeyiz. Ben zaten hep buradayım, o konuda şüphe olmasın. :)
21.02.2016
İki grup keşfedicem diye bu kadar korkmayın yahu. Bırakın o üç kişinin bildiği albümlerin de kritikleri yazılsın. Kendini dinleyici olarak geliştirmeye çalışanlara yol açılsın. Yıllardır aynı metal albümlerini döndürüp duran tipler yüzünden ülkede icra edilen müzik bile gelişim gösteremedi.
Türlerin iç içe geçtiği bir dönemde kritik edilen o albümler sayesinde Pasif Agresif daha renkli bir site haline gelmişti. Sadece death metal albümlerinin kritik edildiği popüler bazı yabancı siteler bile değişime ayak uydurup her türde albüm kritiği yayınlamaya başlamış durumda. Bunu da yapmak zorundalar çünkü genç müzik dinleyicileri belli türlere saplanıp kalmak istemiyor artık.
Malum yazarlar pek aktif değildi ama siteyi farklı bir kademeye taşıdılar. Umarım yeni isimlerin katkıları ile bu süreklilik kazanır. Yoksa şu tablo bir geri adım gibi görünüyor..
Hepsini geçtim de An Ocean of Wisdom nasıl bir gövde gösterisidir arkadaş. Paket ediyor adamı
Böyle bir albüm nasıl yapılır, akıl alır gibi değil. Unutulmaz bir albüm. Tanrı olsam, kullarım böyle bir müzik yapsa, artık Tanrı ben değilim, sizsiniz derim.
belirli aralıklarla buraya gelip hiçbir şey yazamadan ayrılıyorum sayfadan. bu albüm karşısında kelimeler gerçekten kifayetsiz kalıyor.
Sabah sabah bu olağanüstü şeyi dinlemek, az pişmiş kanlı bifteğin yanında kırmızı şarap içmek gibi.
Vicdansızlar bunun gibi 5 albüm daha yapabilirdiniz şimdiye. Sakalı da kestin iyice bıraktın kendini ortam çocuğu oldun Luc Lemay.
Bu albümdeki o devasalık epiklik hissini veren başka bir albüm var mıdır daha çok ihtiyacım var bu öküzlüğe