H. P. Lovecraft’ın metal dünyasındaki ilham gücünden, geçenlerde yazdığım SULPHUR AEON albüm kritiğinde bahsetmiştim (umarım bu zamana kadar o albümü dinlemişsinizdir, çünkü harbiden iyi). Bugün yine o çamurlu sularda yüzen bir gruptan, CHTHE’ILIST’ten bahsedeceğim.
Lovecraft’ı ve ne ilginçtir ki Legend of Zelda’yı şarkılarına konu eden CHTHE’ILIST, 2010 yılında Kanada’nın Fransız taraflarında kurulan ve 2012′de çıkardığı “Amechth’ntaas’m'rriachth” demosuyla Lovecraft konseptini donmuş bir palamut gibi suratımıza vuran bir grup. En yüzeysel ifadeyle death metal yapan CHTHE’ILIST (başlarda adını yazarken karışır gibi oluyor ama sonra insan alışıyor), olayın epey tatsız taraflarından püskürtüyor pisliğini. Finlandiya’nın çirkin kralları DEMILICH etkisinin dev boyutlarda göründüğü, seksen sonu İsveç death metalinin “grotesk” (az kişiye hitap eden gönderme yapma coşkusu) gruplarından CREMATORY’nin de net belirtileri sezilen CHTHE’ILIST, az sonra detaylıca işleyeceğim üzere, klavye kullanımından dolayı NOCTURNUS’vari havalara da girer gibi yapmıyor değil.
Çamurlu gitarlar, sis perdesinin ardından gelen davullar ve bunlarla kontrast oluşturan ileri seviye gitar işçiliği ile albüm; delişmen gitar sololarının, bulanık riflerle örülmüş kahverengi çatlaklar arasından sızmasına müsaade ediyor. BEYOND CREATION davulcusu Philippe Boucher’i de kadrosunda barındıran CHTHE’ILIST, aslen Phil Tougas’ın önderliğinde müzik yapan bir grup. Çok sayıda grupta çalan bu 24 yaşındaki babacan, görünüşe göre adını en çok CHTHE’ILIST ile duyuracak.
Teknik death metal, death metal, atonallik, çirkinliğe bayraktarlık ve ULCERATE’vari düzeyde olmasa da buhranlar verip iç daraltan bir death metal var “Le Dernier Crépuscule”de (Son Şafak). Ayrıştırması zor, önünüze kadim zamanların rahatsız ruhlarını, çamur ve etten oluşmuş bir duvar formunda sunan rifler ve ses pasajlarıyla örülü bir işle karşı karşıyayız. Dikkatinizi vererek dinlemediğiniz, ayrıştırmaya ve yapılanları anlamaya çalışmadığınız sürece can sıkmaktan öteye gitmeyecek işitsel bir hırpalama şeklinde özetleyebileceğim albüm; bunu beklemeyen, buna alışık olmayan dinleyiciler için ilk dinleme bir azaba dönüşebilir. “Sonuçta “Obscura”yı da kimse ne geleceğini bekleyerek dinlememişti, ama sonra…” diyerek olayın özünü verebileceğimi düşünüyorum. Elbet CHTHE’ILIST’in GORGUTS düzeyinde devrimsel bir iş yaptığı yok, ancak ortaya konan işi takdir etmek için -ki emin olun bu albüm yıl sonu listelerinde olacak- “Le Dernier Crépuscule”e özen göstermeniz ve değerini almadan önce sizin ona değer vermeniz gerekiyor.
Bunu yaptığınız takdirde albüm size içini açacak. Böylesi bir karanlığı, boğuculuğu yaratmak hiç kolay bir iş değil. CHTHE’ILIST hem enstrüman kullanımı, hem yaptıkları müziği iyi bilmeleri, hem prodüksiyon, hem de sunum anlamında gerekenleri yapıyor ve “Le Dernier Crépuscule”ün arkaik iç çeperlerini balçıkla, karanlık hayal güçlerinden beslenen uğursuz varlıkların embriyolarıyla örüyor.
Müziğin tavizsiz karakteri ve belli bir amacı olduğunu hissettiren çıkıntılığından dolayı, “Le Dernier Crépuscule”ü çok uzun uzadıya tarif etmeye gerek yok, zira grup zaten tüm ilhamını ve konseptini hayal gücüyle ilintili alemlerden alıyor. Kapağa şöyle bir baktığınızda içindeki müziğin iç darlayıcılığı konusunda bir mesaj alıyorsanız, CHTHE’ILIST’e harcayacağınız zamana net şekilde değer diyor, sadece 1 ayını doldurduğumuz 2016′da şimdiden bu kadar fazla iyi albüm çıkmış olmasının sevinciyle hepinize cthulhu, mutlu günler diliyorum.
henüz 2016 albümlerinden sadece iki tane dinleyebildim, onlarda Abbath ve Lionheart. bunlar harici hala 2015 açıklarını kapatmaya çalışıyorum. eğer böyle devam edip müzik dinlememizin yegane sebebi olan yıl sonu listeleri ilk aylardan dolarsa, sene boyunca müzik dinleyememekten korkuyorum.
Kritik için çok teşekkürler, yazılan şeylerin hepsine katılıyorum. Albümü çok beğendim, puanım 9.
Kapak emin değilim ama büyük ihtimalle Paolo Girardi’ye ait adamın bi tane mi falso işi olmaz ya? Adamın çalışma ortamı falan bayağı garaj gibi anasını satayım sanırım teknoloji kullanmayı falan reddeden bi tip, fırça-palet takılan birisi. Değil metal sanat çalışmalarında en iyilerinden birisi olmayı bu adam bence 21. yüzyılın ressamları arasında gösterilmesi lazım, bana göre metal ile kendisini harcayan adam. Bi ara bu albümü de dinleyeyim.
08.02.2016
@Osman Gümüş, Son zamanlarda albüm kapaklarında yağlı boya kullanma furyasını feci şekilde destekliyorum. Özellikle old school işlerin atmosferiyle, komple dijital işlere oranla çok daha iyi örtüştüğünü düşünüyorum.
Henüz 2 kere dinledim ama sağlam bir işe benziyor kesinlikle.
Sabah rutinime girmeden önce ”bu gün ne dinlesem” konu başlıklı iç savaşımda galip gelen albüm oldu kendileri. Bu kadar uğursuz bir işle günü açmalı mıyım derken kaptırdım gidiyorum. Çamurda debelenmiş köpeği sevmiş gibi hissediyorum. Tüm günüm böyle leş, çamurlu, rezil, hayırsız evlat gibi geçecek galiba. Nefis albümsün sen nefiiisssss.