Nihayet yazıyor olmaktan dolayı pek bir mutlu olduğum bir albümden daha merhaba. Seksenlerde ve doksanlarda çıkan ve klasik kabul edilen pek çok başyapıt albüm hakkında, bu albümler çıktıktan çok sonra konuşabilen, yorum yapabilen ve “ne albüm yapmışlar be” diyen insanlar olarak, bu müzikle yakından ilgilenmeye başladıktan sonra çıkan albümlerin değerini o an için anlamak her zaman mümkün olmuyor. Aslında bu durum, mevzubahis başyapıt albümler için de geçerli. Misal, çıktığı dönemde “Master of Puppets”a ortalama not veren, yahut yakın zaman sonra bir klasik olarak addedileceğini düşünmeyen yorumcular da olmuş. Bu açıdan bakınca, albümlerin değerlerinin anlaşılabilmesi için belli bir zaman geçmesi gerekebiliyor.
Bu durum bizim için de geçerli. 2000′ler sonrasında çıkan pek çok albüm, başyapıt olarak anılmak adına belki de belli bir zamanın geçmesini bekliyorlar.
Bu albümlerden biri de, bence kendi türü içerisinde çıkmış en iyi albümlerden biri olan ve başyapıt demekte en ufak bir tereddüt etmediğim, CATTLE DECAPITATON – “Monolith of Inhumanity”.
20 yıl önce kariyerine başlayan ve 2000 yılından beri de düzenli olarak albümler çıkararak yoluna devam eden CATTLE DECAPITATON, tabiatın insan karşısındaki hükmünü öne çıkaran ve insanoğlunun yok olması gerektiğini savunan anarko-vegan tavrıyla, kas gücüne dayalı ve asarız keserizlerle dolu ekstrem metal dünyasının içinde, yeşilimsi kahverengi ishal bir kaka olarak varlığını sürdürüyordu.
2009′daki “The Harvest Floor” ile önceye göre daha çok duyurdukları sesleri, takvimler 2012′yi gösterdiğinde, daha önce duyulmadık şekilde, kulakları sağır eden bir böğürtü eşliğinde yükseldi. Kendine özgü death metal/grindcore sentezi ve giderek olgunlaştırdığı müziğiyle, yıllardır daha büyük bir şeyin yolunu yapan CATTLE DECAPITATON, nihayet derisini yırtmış ve göğüs kafesini iki yana ayırarak tüm görkemiyle yükselmişti.
Toplam süreleri 43 dakika olan 11 şarkıdan oluşan albüm, baştan sona kusursuz bir güç gösterisi olarak patladı suratımızda. Nefes aldırmayan bir hırs, muazzam bir yaratıcılık, harika bir prodüksiyon, üst düzey müzisyenlik ve dahası; böylesi uçlarda bir müzikle yaratması hiç de kolay olmamasına rağmen oluşturulmuş bir atmosfer, karakter ve özgünlük…
Ha tabii bir de; Travis Ryan…
Travis Ryan’ın bu albümde yaptığı bazı şeyleri, bırakın CATTLE DECAPITATION’ı, ekstrem metal adına denenmiş ve başarıya ulaşmış en mükemmel uygulamalar arasında görüyorum. Müziğine clean vokal katıp kitlelerin ağzına sakız olan nakaratlar kullanmaya çalışması aşırı saçma olacak olan CATTLE DECAPITATION’ın, Ryan’ın farklı dil, gırtlak ve dudak hareketleriyle çıkardığı seslerle oluşturduğu ve albüme müthiş bir karakter katan vokalleri, grup adına bir devrim niteliği taşımasının yanı sıra, pek çok vokalist için de ilham kaynağı olarak görülebilecek düzeyde eşsiz. Böylelikle Ryan’ın dünyadaki en iyi ekstrem metal vokalistlerinden biri olduğunu kanıtladığı ve tüm elemanların ağzımızı burnumuzu kıran performanslar sergilediği bu albümde, en çok öne çıkan ve “Monolith of Inhumanity”nin değerini daha da yükseklere çeken şeylerden biri de, Ryan tarafından yazılan müthiş şarkı sözleri. Son derece zekice yazılmış, aynı zamanda mizahi ve bir o kadar da tüyler ürpertici olan bu sözler, şahsen bir metal albümünde okuduğum en iyi sözlerden bazılarını içeriyor.
Tüm şarkıları ayrı birer yazı olarak anlatabilecek kadar sevdiğimden, şarkı şarkı bahsetmek istemediğim albümdeki bazı şarkılar, abartısız, hayatımda dinlediğim en iyi metal şarkıları arasında yer alıyor. Albümü belki 1000 kez dinlemiş biri olarak, bugün bile The Carbon Stampede her başladığında heyecanlanıyor, beni bekleyen 43 dakikayı düşünüp mutlu oluyorum ve bu yüzden de, 4 yıldır bir gram bile sıkmayan ve neredeyse alışılamayacak bir kusursuzluk barındırdığını düşündüğüm “Monolith of Inhumanity”yi, bir başyapıt olarak tanımlamakta en ufak bir sıkıntı görmüyorum.
Teknik analiz ve eleştiri adına insanı çaresiz bırakan ve övebildiğin kadar öv deseniz sabaha kadar yazabileceğim “Monolith of Inhumanity”, her ama her şeyiyle bir kusursuzluk ve tıpkı adı gibi, bir acımasızlık abidesi.
Bazı albümleri dinlemeyi göze alamadığım zamanlar oluyor. Yorgun yada farklı psikolojide olduğum zamanlar vs.
Bu albüm de öyle, gelişigüzel dinlenebilecek bir albüm değil. Buna hazır olmalısınız; zihnen ve bedenen.
Özür dileyerek soruyorum ki, neden bazı kritikler yeniden yazılıyor? Eski yazarlar ile ilgili bir problem mi oldu?
12.02.2016
@Rashid, http://www.pasifagresif.com/2016/02/behemoth-the-satanist-2/comment-page-1/#comment-424061
albüm + kapak = hayvan gibi şey yapıyosunuz yav
Your disposal diyorum, saygilarimi sunuyorum. Yinede son albümleri siker…
bu kadar ekstrem dinlemiyor olmama rağmen bir,iki videolarına rastlayınca dumur olmuştum.Son iki albümü aldım ve benim için de besteler,müzisyenlik,sözler ve prodüksiyon anlamında başyapıt seviyesinde
YouTube’da nasıl orospuçocukları çalışıyorsa artık Forced Gender’ın resmi vidyosunu falan kaldırmışlar.
Böyle delice bi albüm yaparsın, 3 sene sonra kendi yaptığın albümü ezecek daha hayvani işe imza atarsın. 2009 albümlerinden bu yana nasıl bu kadar hayvanlaşarak ilerleme kaydettiler anlayamadım bi türlü. Extreme metal içerisinde en tepedeler resmen.
İleride evlenirsem , evlilik teklifimi yaparken arka fona Lifestalker’ın romantik bölümünü koymayı düşünüyorum.
daha önceki kritikte de belirtilmişti, kapak kübrick’in efsanevi “2001: a space odyssey” ine gönderme. bu yönü ile de takdir edilesi.
Az önce 2001: A Space Odyssey’i izledim. Maymunlar nerden geldiği belli olmayan bu devasa yapıya taparlarken buldular kendilerini. Tabii benim aklıma direk Cattle Decapitation geldi. Bilinçli mi bilinçsiz mi yapıldı bu kapak bilmiyorum ama çok şaşırdım izlerken.
Bu albümden ölene kadar sıkılmayacağım. Haftada en az 3 kez dinliyorum hâlâ.
Ahaha tam bunu yazarken instagram’dan Cattle paylaşım yaptı uyarısı geldi, telefon çın diye aydınlandı bi baktım cattle. Canımsınız.
31.08.2017
@Ahmet Saraçoğlu, Hayatımda bir kere Panzer Division Marduk dinlerken komşu kapıma geldi, bir kere de Monolith of Inhumanity dinlerken. Hakikaten bombastik albüm, bence Gym’lerde çalınsa millet hayvan gibi ağırlık basar.
@Ahmet Saraçoğlu, Yeni septicflesh albümü hakkında ne düşünüyorsun ?
31.08.2017
@deswesher, henüz bir şey düşünmüyorum, incelemesi haftaya sitede olacak.
@Ahmet Saraçoğlu, Titan dan iyi mi sence en azından onu söyleyebilirsin
31.08.2017
@deswesher, klip şarkıları dışında henüz dinlemedim.
@Ahmet Saraçoğlu, youtube tan stream ettiler biraz önce , bulamayan arkadaşlar için de şurda dursun https://www.youtube.com/watch?list=PLArAJlC1y559tTU1tRgyKdMiluUuFaJ7U&v=gSE0UPuiVnM
ya bu albümlerinden önceki albümlerindeki şarkılar hiç setlistlerinde bile yok. O kadar kötü albümler mi? Bence değil ama çok geri planda kalıyorlar.
Her kurban bayramında olduğu gibi bu bayram da Cattle Decapitation’dan şaşmıyoruz. Gece boyu gelsin Your Disposal, gitsin A Living, Breathing Piece of Defecating Meat…
Yetiştirmem gereken bir şey varsa, yaptığım herhangi bir şeyde hızlanmak istiyorsam tek tercihim bu albüm. 8 yıldır.
23.01.2021
@Ahmet Saraçoğlu, 🤘🏻🤘🏻🤘🏻🤘🏻🤘🏻
Kurban katliamı is coming …. A Living, Breathing Piece of Defecating Meat 🙄😩
İyi bayramlar herkese.
Bu albümden daha fazla rahatlatıcı çok az şey var şu dünyada.
Geçmişin daha doğrusu şahit olmadığın dönemlerin hep bi cazibesi var herkesin malumu, hep o dönemlerdeki eserlerin büyüklüğü dillendirilir, özlem duyulur…
Monolith of Inhumanity tüm zamanların en azgın, taşkın ve de duygusal ekstrem albümlerinin en tepelerindedir ve bu gercekten tartışmaya kapalıdır. Bunu bu muzik adina yapildigini düşündüğünüz tüm devrimleri bildiğini düşünen biri olarak yazıyorum.
Your Disposal 0.53🙃
KINGDOM OF TYRANTS ULANNNNNNNNNNN
Unutursak kalbimiz kurusun
Kurban bayramınız mübarek olsun.
bıkmıyorum bıkamıyorum insan işi değil laan
BİM’deki hazır dana köftelerden alınca aklıma bu albüm geldi akşam akşam. Yeminle etten soğudum şu an, ne korkunç bir şey yedim lan ben. Tavada zaten 1 parmak yağ çıkmıştı. Köftede sadece yoğun bir tuz ve yağ tadı alıyorsun, et hissi kesinlikle yok.
03.12.2023
@şeyh hulud, Abi bir ara ben de aldım onlardan. Yarısını yedim yarısını da saklayayım yarın pişiririm dedim. Buzdolabında saklamama rağmen 24 saat için etlerin (sözde) hepsi küflenmişti. Kıtlık olsa alıp yemem onlardan. Buradan almayı düşünenlere biz ettik siz etmeyin. Benim, senin gibi tat beklentim yoktu ama 24 saat içerisinde buzdolabıda beklemesine rağmen tamamen küflenmesi mide bulandırıcı bir detay. Kim bilir ne var içinde, kim bilir ne gibi katkı maddeleri, kimyasal maddeler var içinde. Şansa yaşıyoruz. Kesinlikle hazır ürün almamak lazım. Sadece Bim, A101 ürünleri de değil, hangi marka olursa olsun. Hiçbir şey bulamazsak ekmek, zeytin yiyelim ama bu korkunç şeyleri tüketmeyelim.
04.12.2023
@deadhouse, onu bir ay boyunca her gün tüketsen bütün damarlarını tıkar herhalde, öyle dandik bir yağ çıkarttı tavaya. Yarısı hala duruyor, belki pişirip bahçedeki kedilere veririm.
Travis Ryan’ın dilli vokalini yapmaya çalıştığımda tükürüğümde boğuluyordum az kalsın.