Bugün sizlere eski grubum THROWN TO THE SUN’ın eski vokalisti Enver Yılmaz aracılığıyla yeni keşfettiğim bir gruptan bahsetmek istiyorum. Her zamanki gibi güzel, sevimli, refah içinde bir şehir ve bu şehirden çıkıp rahat duramayan birtakım karanlık zihinli adamlar.
Bahsettiğimiz yer, Belçika’nın pek sevimli Gent şehri. Grup ise; OATHBREAKER, RISE AND FALL ve AMENRA gruplarındaki üç kişinin bir araya gelip black metal yapmaya karar vermesi sonucu ortaya çıkan WIEGEDOOD.
“Kundakta Ölüm” gibi bir anlamı olan WIEGEDOOD, bu uçlardaki ismine rağmen black metalin aşırı tavizsiz, kanlı ve %100 ölüm kokan tarafını yapmıyor. Ortadaki müzik black metal, ancak içinde melankoli de bol kepçe şekilde yer buluyor.
“De Doden Hebben Het Goed”, dozunda bir melodi ve hüzün barındıran ve olayın ilahi boyutundan ziyade epiklik ve keder tarafına yönelen bir albüm. Black metaldeki amansızlık dengesi çoğu insan için önem teşkil ediyor. Bazıları türün daha damar kısımlarını sevip içini parçalarken, bazıları ise katıksız bir nefretle derisini yırtıp her şeyi yok etmek istiyor. “De Doden Hebben Het Goed” bu noktada kapağındaki hissi yansıtan bir yerde duruyor. Buz gibi black metal akorlarına sırtını çok yaslamadan, şiddet ve nefretten ziyade serin bir rüzgarın ıslak yanaklarda yarattığı ürpertiyi, sisli yamaçlardan aşağıdaki dünyaya bakmayı çağrıştırıyor. Lâkin bunu yaparken Kuzey’in aşırı epik, pastoral gruplarının sahip olduğu bir ruhaniliğe de çok geçmiyor. Burada bir “Bergtatt” mistikliği veya “The Mantle” rustikliği yok.
“De Doden Hebben Het Goed”, yukarıda bahsettiğim unsurlar ve yer yer işin içine giren -ama dozunda, black metalliğe zeval vermeden- akustik gitarlarla birlikte siyahtan ziyade pastel kahverengi bir his yaratıyor. Tarama gitarların büyük kısmını bezediği albüm, bu açıdan bakıldığında biraz formulize görülebilir. Arkada soğuk bir tarama akor, üstüne de yine tarama bir melodi ve yırtıcı vokaller; zaten black metalin genel algıdaki tarifi gibi. Ancak WIEGEDOOD belli ki hislerinde samimi ve bunu albümün geneline tadını kaçırmadan yedirmeyi başarmış.
4 şarkıdan oluşan 38 dakikalık albüm, yer yer ağırlaşan, çoğu kısımda blast beat’e abanan, kopma ve durulma dengesini iyi ayarlayan bir profil çiziyor. Yazının başından beri dediğim gibi, “De Doden Hebben Het Goed”; her ne kadar yardırmalı pek çok kısmı olsa da, black metalin kederli -depresif değil- kısmından hoşlanmayanlar için bir hayli ortalama, hatta bayık gelebilir. Diğer yandan, AGALLOCH havasını, AUSTERE hüznünü ve VATTNET VISKAR, DOWNFALL OF NUR, AKHLYS gibi grupları seviyorsanız WIEGEDOOD’a da bakmanızda yarar var. Hoşunuza gidecek bir şeyler bulmanız büyük olasılık.
Baya 1 ay once falan cok değerli bir abimin önermesiyle dinledim. Kilisede kırmızı ışıklı bi konser veriyolar, ama mükemmelliğin tanımı resmen. O kosnerede bakmalısınız. Zaten yazınca dırek youtube da cıkıyo. Albümde bence 10/8
Griftle peş peşe pek güzel gidiyo bu abiler. Parça sayısını bir tek az buldum onuda ilk albümleri olmasına verdim. Benden de 10/8 çalışır.
Wiegedood’un yeni albümü çıkmış
13.02.2017
@hysteresis, evet yazacağım kısa zamanda.