Norveç son dönemde progresif metalde en önde gelen ülkelerden biri oldu. Benim için ise özellikle PAGAN’S MIND’ın 2000′lerde bayrağını en önde taşıdığı, tarz olarak fazla orijinal olmasa da, sevdiğim tarz melodilerin çok iyi müzisyenlik ve bestecilikle, değişik ve etkileyici bir sound atmosferinde sunulduğu bu Kuzey prog metal’i oldukça cazipti. Yine de, piyasaya damga vurmak konusunda LEPROUS ve onların öncülük ettiği, henüz isim yapamasalar ve belki hiçbir zaman yapamayacak olsalar da, onların izinden giden başka gruplar daha başarılı addedildiler/oldular ve addediliyorlar/oluyorlar gibi. Görülüyor ki metal müzikte daha önce çok benzerini görmediğimiz bu deneysel yaklaşım piyasada epey ilgi gördü. Ama zaten hemen hemen her alanda yaygın olan: “Farklı olan iyidir.” gibi bir ön yargı yok mu ki? Hatta, dinlerken keyif alınsa da, sırf başka bir şeye tesadüfi veya kasti olarak benzediği için belli şeyleri kötü olarak değerlendirme refleksi?..
TRIVIAL ACT, tek albümünü 1997′de çıkarmış, üyelerinin kiminin sonradan PAGAN’S MIND’da yer alacakları bir topluluk ; ve müzikal olarak da tam 80′lerin sonlarının FATE’S WARNING’i dozajında ve benzerliğinde bir deneysellik barındırmayla, PM’nin yaptığı gibi, belli melodi ve ritim kalıplarını fazla değiştirmeden kullanma arasında bir yerde duruyor. (PM’ile olan benzerlik bazı yerlerde bunun ötesine de geçiyor.)
Grubun belki de camiada pek ses getirmemesinin sebebi bu arada kalmışlık olabilir. Zira överken ne “off ne kadar da farklı ve aşmış bir müzik”, ne de “işte tam aradığım gibi, armoni ve kullanılan ölçüler bakımından geleneksel tarzda ve güzel melodilerle bezeli bir albüm” diyebiliyorum “Mindscape” için. Yani bir WATCHTOWER, SPIRAL ARCHITECT albümleri gibi afallatmıyor, PAGAN’S MIND gibi güvenli sularda ahenkli bir su balesi şovu da sunmuyor, FATE’S WARNING’inkiler gibi kendi tarzının öncüsü bir albüm de değil, hatta kendi ülkesinde bile 2 sene önce benzer bir albüm -MANITOU – “Entrance”- çıktığından, ülkesinin imza attığı bir kendi ilki bile değil.
Olumlu tarafından bakarsam ise, Norveç’ten dinlediğim hemen hemen her albümdeki gibi “Mindscape”te de, zaafını göremediğim bir müzisyenlik, üretilmek istenen müziğin türüne/tarzına son derece saygılı ve haddini aşmayan bir bestecilik, etkileyici bir müzikal atmosfer ve düzgün bir sound mevcut; ve yine çok iyi bir vokal!.. Zannediyorum ki, metalde iyi vokalist çıkarmada ortalaması en yüksek ülkerin başlarında Norveç de vardır.
Yani bir sürü ülkeden çok iyi vokalistler çıkıyor, ama dinleyici olarak tecrübelerime istinaden diyebilirim ki, hemen hemen hiç kötü vokal çıkarmayıp, sesleri genelde ortalamanın hayli üzerinde olan şarkıcılar çıkarma konusunda ayrı bir yerde duruyor bu İskandinavlar, metal müzik çerçevesinde.
Bir dinleyici olarak belli kıstaslara göre müzik beğenmeyi tercih etmediğimden; kalıpları kırmayan, geleneklere karşı gelmeye ant içmemiş bu gibi yapıtları da çok sevebiliyorum yeri geldiğinde. Herkes gibi belli müzikal genellemelerim olsa da, bunların çoğu belli tecrübelerle gelen yargılardan ileri geliyor, temelsiz ön yargılardan ziyade. Örneğin Norveç’ten bir -özellikle geleneksel veya power etkili- prog metal albümünü ilk defa dinleyeceksem, muhtemelen beğeneceğim ön yargısıyla dinlerim; lakin bu ön yargı da, bu bölgeden çıkan çoğu bu tarz işi yıllardır istikrarlı biçimde çok beğenmemin bir sonucu.