Basın sponsoru olduğumuz, hazırlıkları aylar öncesinden başlayan ve her bir aşamasına bire bir tanık olduğumuz %100 Metal Fest Headbangers’ Weekend nihayet sona erdi. Kendi adıma, böyle güzel bir organizasyonun bir parçası olmaktan dolayı son derece mutluyum. Şimdi gelin bu güzel etkinliğin arkasında neler olup bittiğine bakalım.
Gruplar belirlenmeye başlandığında bu festivalin pek çok açıdan farklı bir vizyonu olacağı belliydi. Adı geçen gruplar, ülkemizin uzun yıllardır açlığını çektiği ve artık değişmesi gereken bir vizyondaki olumlu değişimi gözler önüne seren cinstendi. Ülkemiz seyircisinin aşina olduğu grupların yanı sıra, henüz ülkemize gelmemiş ve son derece heyecan verici isimler de konuşulmaktaydı. MESHUGGAH, WINTERSUN gibi grupların adı geçiyor, CARCASS ve on dört yıl önce gelmiş olan SEPTICFLESH gibi gruplar kadroya ekleniyordu.
Dahası, festival üçüncü gününe MASTODON’u headliner yaparak farkını gösteriyordu. Daha önce ülkemize bir kez gelen ve o zamandan bu yana metal dünyasının yıldızı en çok parlayan birkaç grubundan biri hâline gelen MASTODON, %100 Metal Fest Headbangers’ Weekend’in en büyük kozlarından biri olarak öne çıkıyordu.
Her şey yolunda giderken MASTODON’un 40 günlük turne iptali ile işler değişti. Üç headliner’dan biri bir anda yok olmuştu. SEPTICFLESH’le yaptığımız röportajda bile, Christos “MASTODON’a ne oldu?” diye soruyordu. Ne yazık ki yapacak bir şey yoktu; bir an önce yeni bir isim bulunmalıydı. Kısa süre içerisinde pek çok isim gündeme geldi ve nihayet, yeni albümünü de kısa süre önce çıkarmış, power metalin efsane grubu HELLOWEEN kadroya dâhil edildi.
Böylece kadro netleşmiş oldu. Afişler, reklamlar yenilendi, duyurular yapıldı. Artık her şey kesinleşmişti; %100 Metal Fest Headbangers’ Weekend için geri sayım başlamıştı.
1. Gün: 29 Ağustos 2015
Sabah 10:00′da KüçükÇiftlik Park’a gittiğimde son hazırlıklar yapılıyordu. Bu günün kadrosu; CHAOSNERVE, SOUL SACRIFICE, SEPTICFLESH, ENSIFERUM, MOONSPELL, AT THE GATES ve KATATONIA şeklindeydi. CHAOSNERVE’ün soundcheck’i sonrasında grupla ve CHOPSTICK SUICIDE’dan Yağız’la muhabbet ederek beklemeye başladık. Kısa süre sonra festivalin ilk yabancı grubu olan SEPTICFLESH mekâna geldi. Seth, Christos, Krimh ve gruba sahnede yardım eden diğer gitarist Psychon, kendilerine ayrılan karavana yerleştiler. Festival kadrosundan o güne dek izlemediğim 3 gruptan biri olan ve festival kadrosuna eklenmesi için yoğun lobi çalışması yaptığım SEPTICFLESH’i canlı izleyecek olmak, CARCASS’la birlikte beni festival konusunda en çok heyecanlandıran şeydi.
Bu sırada karavandan çıkan ve sahneye göz atan Seth Siro Anton’la biraz muhabbet edip kaçınılmaz fotoğrafımızı çektikten sonra…
…yakın zamanda röportaj yaptığım Christos’la laflamaya başladık. Birkaç hafta önce gittiğim Rodos’tan aldığım Yunan bayraklı Rodos şovalyeleri tişörtüme büyük ilgi gösteren Christos ve Psychon ile birkaç kelimeden oluşan Yunanca dağarcığımın kattığı espriler eşliğinde muhabbet ettik. Burada bulunmaktan çok mutlu olduklarını ve konserin iyi geçeceğine inandıklarını söylediler. Ben de onlara, kendilerini büyük bir heyecanla bekleyen bir kitlenin olduğunu ve coşkulu bir kitleyle karşılaşma konusunda şüphelerinin olmaması gerektiğini söyledim. Seth’in sahne kostümünü karavanın dışına asışı, birkaç saat sonra olacakları kafamda canlandırıp heyecanlanmama yetiyordu.
Bu sırada konserler başlamış, CHAOSNERVE ve SOUL SACRIFICE performanslarını sunmuşlardı. İlk kez dinlediğim CHAOSNERVE bende gayet olumlu izler bırakırken, SOUL SACRIFICE da işini ciddiye alan tavrıyla öne çıkmasını bildi. Bu arada mekân da dolmaya başlamıştı. İki adımda bir farklı mecralardan pek çok arkadaşla karşılaştıysam da, kulisteki kimi görevler nedeniyle kimseyle fazla muhabbet etme şansı bulamadım. Bir süre önce röportaj yaptığımız ve konser öncesi konuştuğumuz sevgili Harun Kolçak da kuliste oturuyor, bir yandan asıl izlemek istediği grup olan KATATONIA’yı beklerken, bir yandan da eşim Güzide ile kankalık mertebesine yükseliyorlardı. Bu sırada MOONSPELL, ENSIFERUM ve AT THE GATES de mekâna gelmiş, kuliste takılmaktaydılar.
Sıra SEPTICFLESH’e geldiğinde benim için heyecanın dozu epey artmıştı. Sahne önündeki yerimi aldım ve beklemeye başladım. War in Heaven’ın ilk notalarıyla bizi ezici bir 1 saatin beklediği belliydi. Communion ile pestilimizi çıkaran SEPTICFLESH, “Communion“dan ve “The Great Mass“ten ikişer, “Titan“dan ise 5 şarkıya yer verdiği şarkı listesi ile adeta büyüledi. Özellikle Pyramid God, The Vampire from Nazareth, Anubis ve Prometheus konserin en can alıcı şarkıları oldu. Seth’in seyirciyle diyaloğu çok iyiydi ve grubun performansı da bildiğimiz SEPTICFLESH hayvanlığını yansıtıyordu. Çevremdekilerin gazından, SEPTICFLESH’in ülkemize tek başına gelmesinin de iyi olabileceği izlenimi edindim; umarım en kısa zamanda olur ve grubu daha uzun bir şarkı listesi ile izleriz.
SEPTICFLESH biter bitmez, sorumlu olduğum grup-hayran tanışma etkinliklerinin ilki olan MOONSPELL için, kazananları alıp sahne arkasına götürdüm. MOONSPELL’in hayranlarıyla muhabbet edip fotoğraf çektirmesinin ardından ben de kulisteki bir diğer görevim olan “Tompa’yla muhabbet edip AT THE GATES CD’lerimi imzalatma” işine giriştim. “Bu sefer Unto Others çalacak mısınız?” soruma “Oooo, üzgünüm” diye tatlış bir cevap veren Tompa’dan bir sonraki konsere Unto Others sözü aldıktan sonra, mevcut tüm AT THE GATES materyalimi tüm gruba imzalattım. Özellikle “Slaughter of the Soul“un orijinal kadro tarafından imzalanması beni 16-17 yıl öncesine, bu albümü ilk kez dinleyip aklımı kaçırdığım günlere götürdü.
Tompa mercimek çorbasını yudumlar, Björler kardeşler de somonlarını yerken, ENSIFERUM da sahneye çıkmış yardırıyordu. Ülkemizde çok sevilen melodik gruplar arasında başı çekenlerden biri olan ENSIFERUM, 3. Türkiye konserlerinde de coşkulu bir kitleyle karşılaştı. SEPTICFLESH tanışma etkinliği nedeniyle ENSIFERUM’un az bir kısmına tanık olsam da, daha önce 2 kez izlediğim grubun seyirciyi epey eğlendirdiği ortadaydı.
SEPTICFLESH tanışması da gayet iyi geçti. Zaten çok sıcakkanlı insanlar olan Seth ve Christos biraderler, kendilerine büyük sevgi gösteren hayranlarla sarılıp kucaklaştılar ve gerçekten samimi adamlar olduklarını bir kez daha gösterdiler. Pasifagresif’in gediklilerinden swedish arkadaşımız da, tıpkı bir öncekinde olduğu ve diğer tüm tanışma etkinliklerinde olacağı gibi, yüklü miktarda plağı SEPTICFLESH’e imzalatarak, dinlediği grupları gerçek anlamda desteklediğini gösterdi. ENSIFERUM sahneden indikten sonra sahne MOONSPELL’e hazırlanıyordu. Bu sırada ben de tabağımı alarak SEPTICFLESH’in masasına oturdum. Grupla birlikte yemek yiyip konserden bahsederken, eşim Güzide de yanımıza uğrayıp grupla bir miktar Yunanca konuştu. SEPTICFLESH elemanlarının bu durumdan çok hoşlandıkları belliydi. Ya zaten halklar arasında bir sıkıntı yok, olay politikacıların rererörö.
MOONSPELL sahneye çıktığında ben yine arka tarafta, bir diğer tanışma etkinliğiyle ilgileniyordum. Bu seferki grup AT THE GATES idi. 4 kişinin tanışma şansı kazandığı AT THE GATES, her zamanki gibi sakin ve bilge tavrıyla kulis odasının önünde duruyor ve hayranları bekliyordu. Grubu aşırı sevdiği belli olan Pelin adlı hayranın gözyaşlarının damga vurduğu tanışmada, swedish’in grubun tüm diskografisini plak hâlinde masaya vurması cidden helal dedirtti. Sohbetler, imzalar ve fotoğraflar eşliğinde bu tanışma faslı da bittikten sonra, sıra bir diğer tanışma etkinliğine gelmişti. Bu sırada MOONSPELL sahnedeydi ve Breathe, Opium ve Alma Mater gibi şarkıları kaçırmamak için kulis ve sahne arkası arasında mekik dokudum. Grubu sahne önünden çok kısa görebilmiş olsam da, ENSIFERUM’da olduğu gibi MOONSPELL’i sahnenin arkasından izlemek keyifliydi (ama dansöz olayını yakalayamadım).
Saat 19:00′u gösterdiğinde kalabalık bir güruh olarak elimizde meşalelerle ENSIFERUM’un kulis odasına dayanmıştık. ENSIFERUM’la tanışma kazanan 6 dinleyici vardı. ENSIFERUM’un 5 kişilik kadrosu da eklenince bir anda 11 kişilik bir tanışıp fotoğraf çektirme kombinasyonu ortaya çıktı. Hayli uzun süren bu süreçte grup, hayranlarının imza ve fotoğraf isteklerini hiç kırmadan yerine getirdi. Kuzeyli sakinliği, dinginliği (alkolsüzken) gibisi yok cidden. Unutmadan, ENSIFERUM tanışması konusunda yardımcı olduğum Metehan Demirci adlı arkadaşın bana ta Adana’dan 2 litrelik nefis bir şalgam getirmesini de unutmayayım ve kendisine buradan bir kez daha teşekkür edeyim. Sıra KATATONIA tanışma seansındaydı. Kazananları alıp kulise götürdüm. Yan yana dizilmiş KATATONIA elemanlarının biraz yorgun oldukları belliydi. Grup, kendileriyle tanışma kazanan 2 hayranla tanışıp fotoğraf çektirdikten sonra kulisine geçti ve headliner konseri için dinlenmeye başladı. Saatler ilerlemiş, festivalin en önemli konuklarından AT THE GATES’in sırası gelmişti. Sahne önünde Nazım Kemal Üre ve bazı başka arkadaşlarla yerimizi aldık ve bu efsane grubu beklemeye başladık. Diğer tüm gruplarda olduğu gibi, AT THE GATES de tam zamanında sahnedeydi. 8 Ocak’taki konserin çok benzeri bir şarkı listesi sunan grup, bir kez daha hepimizi dağıtmayı bildi. Taş gibi çaldılar ve açık havadaki güçlü sound’un da eklenmesiyle, açık havada izlenmesi gereken bir grup olduklarını kanıtladılar. Konser öncesi ağrıyan başımı kafa sallayarak iyileştirmem de “Fight Fire with Fire” düsturunun işe yaradığını bir kez daha bana göstermiş oldu.
AT THE GATES bittiğinde pestilim çıkmış hâlde kulise döndüm, bir şeyler yedim ve eşim Güzide ve Harun Kolçak’la birlikte sahne önünün en önlerine konuşlanıp KATATONIA’yı beklemeye başladık. Kısa bir süre sonra grup sahneye çıktı ve 19 şarkılık listesinin ilk parçası olan Buildings ile konserine başladı. Konserin ilk yarım saatinde grup da, AT THE GATES ile dağılmış olan seyirci de yorgun gözükse de, Teargas ile birlikte seyirci de toparlandı ve konserin tadı çıkmaya başladı. Konser sonrasında pek çok kişinin bahsettiği üzere, gruba sahnede eşlik eden davulcu Daniel Moilanen KATATONIA’ya çok iyi uyum sağlamış duruyordu. Süper bir performans sergiledi ve grupla yaptığımız röportajda da konuşulduğu üzere, KATATONIA’da kalıcı olmayı hak ettiğini gösterdi. Benim için konserin en güzel anları Evidence, Murder, Without God ve July olduysa da, hayatta en sevdiğim gruplardan biri olan ve ülkemize çok sık gelen KATATONIA’yı 10 yıl sonra 2. kez görmüş olmak çok güzeldi. KATATONIA ile birlikte ilk gün sona ermiş oldu. Kuliste bir müddet daha takılıp milletle vedalaştıktan sonra evin yolunu tuttuk ve ikinci günü beklemeye başladık. İyi uyumam gerekiyordu, zira sırada ROTTING CHRIST vardı, CARCASS vardı, KREATOR vardı. Canlar yanacaktı…
2. Gün: 30 Ağustos 2015
Pazar sabahı 10:30′da KüçükÇiftlik Park’a vardım. Kuliste, bir önceki gün olduğu gibi son hazırlıklar yapılıyordu. Yemek sevisinden sorumlu Can ile doksanlar metali hakkında kısa bir sohbetin ardından, günün programına baktım ve o günkü tanışma etkinliklerinden birinin CARCASS sırasında olduğunu öğrendiğimde kısa süreli bir kalp krizi geçirdim. Bu günün programı ATHOR, PITCH BLACK PROCESS, METALIUM, ROTTING CHRIST, CARCASS, THERION ve KREATOR şeklindeydi. ATHOR’un soundcheck’i devam ederken, diğer gruplar da yavaş yavaş gelmeye başladı. Kapılar açıldıktan bir saat sonra, ATHOR performansına başladı. ATHOR’u ve PITCH BLACK PROCESS’i, kulisteki birtakım işlerden dolayı izleyemedim. Bu sırada CARCASS mekâna ayak bastı. CARCASS, 17 yıldır dinlediğim ve sevmelere doyamadığım bir grup. Çok fazla sevdiğim, uzun zamandır canlı izlemeyi beklediğim bir grup. Kuliste kendilerine ayrılan odaya geçtikten kısa süre sonra dışarı çıkıp bir şeyler yediler. Hâl ve tavırlarından gayet rahat insanlar oldukları belli. Özellikle Jeff Walker çok kral bir abi olduğunu her hâlinden belli ediyor. Kısa kollu gömleği, şortu, parmak arası terlikleri ve bira göbeği ile, süper muhabbeti olduğunu daha bir kelime etmeden hissettiriyor. Üstelik de çok sıcakkanlı ve güler yüzlü.
Jeff Walker METALIUM’u sahne arkasından izlerken, ben de birasını yudumlayan Bill Steer ile muhabbet edip CD’lerimi imzalattım. Yeni albüm konusunda daha epey bekleyeceğiz gibi duruyor, çünkü CARCASS “Surgical Steel”in ekmeğini yemeye ve turlamaya devam ediyor. “Bu yoğunluk içinde yeni materyal yazmaya çok fırsat bulamıyoruz, ancak elbet günün birinde yeni albüm gelecek” dedi Steer. Ben de buna sevindiğimi söyledim ve ona, CARCASS ile bundan 17 yıl önce tanıştığımı ve ne ilginçtir ki bu tanışmanın, grubun hiçbir stüdyo albümünde yer almayan I Told You So (Corporate Rock Really Does Suck), Blood Spattered Banner ve Emotional Flatline gibi şarkılarla olduğunu söyledim. Steer bu duruma epey şaşırdı. Bu sırada Walker da masaya geldi ve onunla da el sıkıştım, CD’leri imzalattım ve kaçınılmaz olarak fotoğraf çektirdim. METALIUM’un 20 yıl önce çıkan “Suffer” albümünü baştan sona çaldığı bu önemli konserinde onlara destek olan pek çok insan vardı. METALIUM’u da sahne arkasından izledim ve bir süre önce mekâna gelen ROTTING CHRIST elemanlarıyla muhabbet ederek beklemeye başladım. Bu arada THERION da kalabalık kadrosuyla kulisteki odasına yerleşmişti. Onların tanışma seansı için de şanslı hayranları alıp grupla tanıştırdıktan sonra, tekrar ROTTING CHRIST’ın yanına döndüm ve grup elemanlarının çok az Yunancamın tadına bakmalarının ardından, grubun performansı için sahne önündeki yerimi aldım.
Açıkçası dünyanın en büyük ROTTING CHRIST hayranı değilim; grubun belli başlı albümlerini ve şarkılarını biliyorum. Ancak diyebilirim ki, bu konserin ardından gruba olan saygım ve sevgim en az on kat arttı. Çok kral bir insan olan Sakis ve ekibi, grubun gerçek hayranları tarafından çok da beğenilmeyen ve son albüm odaklı bir şarkı listesi ile sahneye çıksa da, ben duyduğum ve gördüğüm her şeye bayıldım. Grubun performansı gerçekten müthişti ve ROTTING CHRIST benim için festivalin en etkileyici konserlerinden birini verip sahneden indi. Sakis’in ilk şarkının ardından mükemmel bir telaffuzla “Teşekkürler Türkiye” demesi ve “We are ROTTING CHRIST from Yunan!” diye bağırışı, konserin akılda kalan diğer detaylarıydı. Kısacası ROTTING CHRIST, 70 dakikada beni kendilerine hayran bırakmayı ve bende grubu daha derinlemesine inceleme isteği uyandırmayı başardı.
ROTTING CHRIST’tan sonra sıra CARCASS’taydı. CARCASS’ı bekleyen kitlede çok genç arkadaşların yanı sıra, yaşı ilerlemiş metal dinleyicileri de vardı. CARCASS’ın gerçek bir efsane olduğu, bu seyirci profilinden de belli oluyordu. Nihayet grup sahneye çıktı ve Edge of Darkness / Unfit for Human Consumption kırması ile konserine başladı. Arkadaki dev “Surgical Steel” afişi önündeki davul, grubun mizahi yaklaşımını gözler önüne serer şekilde grubun adını “CARC” ve “ASS” şeklinde ikiye bölüyordu. 11 şarkılık şarkı listesinin her anı muhteşemdiyse de, benim için en güzel anlar Buried Dreams, No Love Lost ve Keep on Rotting in the Free World ile Heartwork’te yaşandı. Keep on Rotting in the Free World’ün başında azıcık çalınan Black Star’ın sadece 30 saniye tattırılıp geçilmesi, derinden bir “AH ULAN!” dedirtti. This Mortal Coil sırasında ROTTING CHRIST tanışma faslını yaptığım için o şarkıyı canlı izleyemedim.
Velhasılıkelam, CARCASS çok hayvan bir performansla festivalin en güzel anlarını yaşatan gruplardan biri oldu. Kendi adıma çok önemli bir konserdi ve CARCASS’ı da izleyerek, “izlemek zorunda olduğum gruplar” listemdeki son isimlerden birini de çizmiş oldum. Düşünüyorum da, “izlemeden ölmemeliyim” dediğim grup pek kalmadı sanırım. Ne mutlu bana. CARCASS’ın ardından, çok yorgun hâlde sahne arkasının yolunu tuttum. Eşim Güzide ile Sakis’in masasına oturduk ve üç kişi 15 dakika kadar muhabbet ettik. Bir kez daha söylüyorum, Sakis gerçekten de çok kral bir insan. ROTTING CHRIST’ı sevin ya da sevmeyin, ama şu alemde Sakis gibisi cidden az bulunur. Kendisiyle yıllar önce Yunanistan’da yaşadığım komik olayları da konuştuk, güldük eğlendik.
Bu sırada THERION sahnedeki yerini almıştı. THERION’u da sahne arkasından biraz izleyip Güzide ile Lemuria’ya kısaca eşlik ettikten sonra, siteden ve VENGEFUL GHOUL’dan arkadaşlarla muhabbet etmek üzere çimenlere gittik. THERION çok bayıldığım bir grup değil; daha önce canlı izlemişliğim de var ve bu sebeple gruba uzaktan bakmayı tercih ettim. Zaten bir sonraki KREATOR için güç toplamam gerekiyordu, zira KREATOR’ın gözümüzün yaşına bakmayacağı belliydi.
THERION’un sonlarına doğru kulise geçtim. KREATOR gitaristi Sami ve davulcu Ventor oturmuş biralarını yudumluyorlardı. Sami’ye geçenlerde kendisiyle yaptığımız röportajdaki “Türkiye’deki tüm cover gruplarının istisnasız “Phobia” cover’ladıkları” muhabbetini hatırlattım, bir kez daha güldük eğlendik. Bu sırada Mille de kulis kapısında hazır şekilde bekliyordu. Ufak bir bakışma ve tebessümle bu efsane müzisyenle de selamlaşıp, “KREATOR beni sahnenin ne tarafından yok etsin?” konulu yer arayışıma giriştim. Konserleri, sahnedeki grubu bilen kişilerle izlemeyi ayrı bir severim. KREATOR öncesinde de, muhabbetlerinden grubu bildiklerini belli eden birkaç kişinin yakınlarına doğru mevkilendim ve ışıkların sönüp herkesin “HUAAAAAAA!!!” diye bağıracağı o anı bekledim.
KREATOR, beklendiği üzere hayvan gibi bir açılış yaptı ve bizi bekleyen 100 dakikanın çok sarsıcı olacağını gözümüze sokarcasına performansına başladı. Sami’nin başına kaktığım “Olum valla bak, Phobia’yı mutlaka çalın, güven bana” telkinlerim işe yaramış olacak ki, grup ikinci şarkı olarak Phobia’yı seçmişti. Şarkının nakaratında göğe yükselen karbondioksit bulutlarıyla KüçükÇiftlik Park baya bir kendine geldi, zira festivalin 2. gününün sonunda ilk kez böylesi bir sahne şovuna tanıklık ediyorduk. KREATOR 100 dakika boyunca profesyonellik nedir, tecrübe nedir, bir bir gösterdi. Tek kelimeyle muazzamdı. Grubu 3. kez izlediğim bu konser, sahne tecrübesinin nasıl önemli bir şey olduğunu, bir frontman’in nasıl karizmatik olacağını, 49 yaşında böylesi talepkâr ve yıpratıcı bir müziğin nasıl yapılacağını gözümüze soka soka gösterdi. KREATOR gerçekten de ders verdi, öğretti, hayran bıraktı. Petrozza’nın 100. dakikada bile avazı çıktığı kadar bağırmasından biz yorulduk, o yorulmadı. Yine 50 yaşına basmaya hazırlanan Ventor’un müthiş davul performansı, Sami’nin pırıl pırıl soloları ile KREATOR gerçek bir thrash metal destanı yazarak sahneden indi.
Grup kuliste yorgunluk biralarını içerken, biz de Güzide ile evin yolunu tutuyorduk. Yarın son gündü…
3. Gün: 31 Ağustos 2015
Festivalin son günü de saat 10:30 gibi KüçükÇiftlik Park’taydım. 2 gündür sahne arkasında harıl harıl çalışan ekiple birlikte son gün öncesi kahvaltı ettik. Kısa süre sonra günün ilk grubu VORTEX OF CLUTTER mekâna geldi ve karavanına yerleşti. Hepsi süper adamlar olan VORTEX OF CLUTTER elemanlarıyla goygoy yaptıktan sonra, bir sonraki grup SVENGALI de karavanındaki yerini alıp ilk Türkiye konserini beklemeye başladı. Grup bu konseri bir tatil olarak görmüş ve İstanbul’a bir süre önceden gelmiş; onlar da bu ilk yurt dışı konserleri öncesi heyecanlıydılar. VORTEX OF CLUTTER soundcheck’ini yapıp dev afişini sahneye astıktan sonra, birlikte daha fazla goygoy yapmaya ve konser saatini beklemeye başladık.
Pazartesi günü öğleden sonra sahne alan VORTEX OF CLUTTER, kendilerini izlemek için gelen seyircilere gayet iyi bir performans sundu. 5 şarkılık konserin benim için zirve noktası, duyduğum en güzel sololardan birini barındırdığını bir kez daha tekrarlamak istediğim Waltz of the Living Dead ve son albümün giriş şarkısı Rise of the Ghosts idi. Şu an bu satırları, VORTEX OF CLUTTER’ın son albümü “Eclipse of Reason Beyond Time”ı ilk kez duyup kritiğini yazdığım noktadan, Artur’dan yazıyor oluşum da çok tatlı bir tesadüf olsa gerek.
VORTEX OF CLUTTER’ın ardından sıra Dubaili grup SVENGALI’deydi. Grup sahnedeyken VORTEX OF CLUTTER’la konseri masaya yatırdığımızdan, SVENGALI performansını izleyemedim. Bu sırada KES ve MURDER KING de KüçükÇiftlik Park’a geldiler ve kulisteki odalarına yerleştiler.
KES sahneye çıkmadan önce ya da çıktıktan bir süre sonra, belediyeden gelen birileri mekândaki ses seviyesinin yüksek olduğunu söyleyip sesin kısılmasını istediler. Bunun akabinde KES sırasında ses önceki konserlere oranla biraz daha kısıktı. Gayet iyi ve etkileyici bir müzik ortaya koyan KES’ten sonra sahne alan THROWN TO THE SUN’da ise bu durum baya tatsız bir hâl aldı ve grup çok kısık bir sesle sahne aldı. 6 Ağustos’a kadar kadrosunda bulunduğum THROWN TO THE SUN’ın böyle bir talihsizlik yaşamasına üzülsem de, grup yeni gitaristleri Alp Tanza ile birlikte iyi bir performans sergiledi. Ne yazık ki bu performansın bir kısmı seyirciler tarafından duyulamadı ve çalışmaları süren yeni albüm “House of Rest”ten çalınan şarkılar, “olduğu kadar” anlaşıldılar.
THROWN TO THE SUN sonrası sahne sırası MURDER KING’deydi. Konser öncesi grubun vokalisti Can Uzunallı ile festivalden konuştuk, konu melodik death metal olduğunda SOILWORK’ün hakkının yendiğinde hemfikir olup Björn’ün vokalini övdük.
Sonra MURDER KING sahneye çıktı. Epey kalabalık bir seyirciye çaldılar, ancak kısık ses durumu hâlâ can sıkıyordu. Vokalist Can, seyirciden gelen “sesi açın” bağırışlarına, konunun organizasyonla bir ilgisinin olmadığını, yanlış bir zihniyetten dolayı dışarıdan kıstırıldığını söyledi. MURDER KING, bir de performans klibi çektiği konserinin ardından sahneden indi. Bu sırada ARCH ENEMY de kulisteki odasına yerleşmişti. Elimdeki yüklü miktardaki ARCH ENEMY albümünü basçı Sharlee ve davulcu Daniel’a imzalattıktan sonra, konseri beklemeye başladım.
ARCH ENEMY tam zamanında sahne aldı. Bir önceki İstanbul konserlerinde MANOWAR’ın talebiyle sesi kısık tutulan grup, buna nispet yaparcasına müthiş bir girişle konserine başladı. Jeff Loomis’in katılımı ve Alissa’nın karizmasıyla ARCH ENEMY, canlı olarak izlenmesi gereken bir grup olduğunu bir kez daha kanıtladı. Çok iyi bir şarkı listesi, üstün müzisyenlik, karbonlu alevli sahne şovları ve dev bir katılımla süslü performansını, yakında tekrar görüşmek üzere diyerek noktalayan ARCH ENEMY, grubu bu 6. izleyişimi, bugüne kadarki en iyi ARCH ENEMY deneyimim yapmayı bildi. Bunda Amott ve Loomis ikilisinin ölümcül bir silaha dönüşmesinin ve Alissa’nın Angela markasının altından çok başarılı kalkmış oluşunun da etkisi büyük tabii.
ARCH ENEMY’nin ardından, Güzide’yle birlikte, mekâna gelen dayım (doktor dayım), yengem ve 10 ve 13 yaşlarındaki kuzenlerimle buluştuk. Bu müziği dinlememe vesile olan dayım, eşi ve aynı yoldan giden RUSH, YES, HELLOWEEN hayranı kuzenlerle, festivalin kapanışını yapacak olan HELLOWEEN‘i beklemeye başladık. MASTODON’un iptali sonrası HELLOWEEN’e burun kıvıran kitleyi bilmem ama, power/speed metalin bu kadim mucidi, müthiş bir konsere imza attı. 10 yaşında çocuktan 70 küsür yaşındaki amcaya kadar her yaştan insanı eğlenirken, kafa sallarken, coşarken gördüm. Eski toprakların, uzun süredir görüşemeyen metal tutkunlarının buluşma yeri oldu HELLOWEEN konseri. Andi Deris önderliğindeki 30 yıllık grup, headliner olmak neden herkesin harcı değildiri hepimize bir kez daha gösterdi.
MASTODON olsaydı da muhteşem olurdu; şahsen MASTODON’u HELLOWEEN’den çok daha fazla seven bir insanım. Ancak o sırada alanı dolduran insanların aklında “keşke…” düşüncesinin olmadığı çok belliydi. Grubu bilmeyenler bile, tam bir konser grubu olan HELLOWEEN eşliğinde deli gibi eğlendiler. Umarım MASTODON’u seneye görebiliriz; hem o zamana kadar grubun kitlesi daha da çok artar ve Headbangers’ Weekend 2016′da harika bir konsere tanıklık ederiz.
Son kelamlara geldiğimde, neredeyse sene başından bu yana bir parçası olduğum %100 Metal Fest Headbangers’ Weekend’e emek veren herkese teşekkür ederim. Vera Müzik’in, sponsorların, festivale katılan grupların, festivalin sorunsuz işlemesini sağlayan herkesin, festivale katılanların, hepimizin eline sağlık. Birlikte iyi bir iş çıkarttık ve seneye daha da iyi olacağından şüphem yok.
Şimdiden kafamda senenin kadrosu için heyecanlanmaya başladım bile.
Çok iyi oldu çok da güzel oldu.
Sanctuary (ex-Nevermore, Warrel Dane) isteriz.
tek başına kreator yeter
Oyy Katatonia…canlarım benim..
KREATOR. http://bit.ly/1AtLort
13.03.2015
@OnurOnur, Hahashhahhah ah be abi :’)))
13.03.2015
@Nurhacı Çeri, ikinciye güldürdün hahaha
Katatonia’nın olması çok iyi. Hazır albüm çıkarmışken umarım Enslaved da eklenir listeye
13.03.2015
@Ali İhsan Balı, Enslaved bu festival de dahil olmak uzere bir Avrupa turnesi aciklasa cidden artik ya. Kuzey Amerika’yi YOB ile turluyor hayvanlar, buralara da bir guzellik yapsinlar :/
13.03.2015
@Ertuğrul Bircan Çopur, 5 Ağustos’da Brutal Assault, 9 Ağustos’da da Roadburn’de çalacaklar. Sonrasında 23 Eylül’e kadar boşlar. Yani takvimleri baya müsait. Umarım olur ya
Bu arada Amerika’yı Yob ile turlamaları baya hayvanlık cidden :/
13.03.2015
@Ali İhsan Balı, M O O N S O R R O W
13.03.2015
@Nurhacı Çeri, Moonsorrow açıklandığında sevinçten öleceğim için konsere gelemem muhtemelen ahah
13.03.2015
@Ali İhsan Balı, Jotunheim’ın başındaki çığlığı atarak koşarken dayak yerim ben de esnaftan ya hhsdh
13.03.2015
@Ali İhsan Balı, adam haklı eyler. ENSLAVED İSTİYOK!
Feyste guncel etkinlik sayfasi yok mu erken bilet alma isini nerden halledicez hersey cok havada..
bir sorun çıkmadan gelebilirlerse bu kadro bile gayet yeterli şu anda
Blakkheim life is pain!
KREATOR’da can verme ihtimalim %99 :’))
13.03.2015
@Ozan H. E. Turakine, Yalnız Kreator’un bu fotoğrafında Ventor’a fazla photoshop yapmışlar galiba hahaha, adamın normal hali şu; http://bit.ly/1EHLgvP
13.03.2015
@Ozan H. E. Turakine, Ahahhahahahha abi o photoshop değil, başka bir şey. Adam resmen evrilmiş.
Onceden izleyemedigim bir Moonspell var ama tahminimce epey grup eklenecek ileriki zamanlarda.Ozellikle Rotting Christ i bir defa daha izleyecek olma fikri harika
Şimdiden muazzam kadro oldu ya, daha grup ekleneceği de söyleniyor. YEAH.
Katatonia’da biriken gözyaşlarım RC ve Kreator’daki ısıdan buharlaşıp uçacak muhtemelen. Ziyadesiyle good.
katatonia ile baslayip rotting christ,kreator ile devam eden surec sonrasinda cenazemi kaldirabilirsiniz…..
21.03.2015
@çiler onay, hangi cenaze?
ALLAAAAAAA Kreator. carcass ve enslaved filanda ekleniyormuş üfffff
Klasik bir Türkiye çöp gruplar metal festivali. Kafaların neden ilerlemediğinin net bir kanıtı. 15 senedir hala aynı ikinci sınıf gruplar. Bu ülkeden çıkan grupların genel vizyonsuzluğunu çok da sorgulamaya gerek yok festival kadroları böyle olduktan sonra. Leş Dorock metalciliğine devam deriye selam.
14.03.2015
@İsim Gerekli, başlıkta gördüğüm tek mantıklı yorum.
14.03.2015
@saklanan saman, Pardon da, yahu 2. sınıf grup nasıl oluyor. Aydınlatır mısın?
16.03.2015
@saw you drown, bu yorumu yazarken biraz gereksiz kelimeler kullanmisim farkindayim. 2. Sinif sacma bir laf haklisin sonucta bu gruplar kendi alanlarinda bir yer edinmis gruplar Kreator u ayri tutuyorum zaten. Ancak demek istedigim bu kadro avrupa ya da amerikada aciklansa eminim ki major bir festivale ait olarak gorulmez ya da major bir festivalin 2. 3. Sahnelerindeki headliner larin altinda calarlar. hala su kadroyu gorup de cok iyi festival denmesini anlayamiyorum. Asagidaki yorumumda dedigim gibi burdaki kitle kendisine sunulandan otesini pek arastirmadigi ya da ilgilenmedigi icin bir takim gruplar nedense ilginc bir sekilde “overrated” bir une sahip oluyor Surekli olarak dinleyiciye sunuldugu icin konserlerde, dergilerde, mekanlarda ya da muzik dukkanlarinda olsun.
therion mu therion mu? ağlıyorum lan
Rotting Christ mi geliyor oyy yerim ben onları yerim gelsinlerde az black metalin o sert duygusuna kapılıp head bang yapalım
yuh :O:O:O:O:O
Allahless herifler ! Tam da askerde olacağım zamanı seçmişler, askerliğim yanarsa sorumlusu sizsiniz. Yalnız Moonspell’in son albümü de muhteşem olmuş, sırf bu adamlar için bile gidilebilir.
13.03.2015
@ÖNCÜL, ben de muhtemelen askerde olacam o tarihlerde. izin kullanacaz mecbur.
13.03.2015
@Ufuk Sönmez, En olmadı esas birlik İstanbul’a çıksa bari, hiç olmazsa çarşı iznine denk getirip izlerim belki :) Gündüz vakti de kim sahne alacak o da var gerçi.
Her festivalde hatırı sayılır bir kitlenin çıkıp “Ay bunlar her hafta gelmiyor mu?”, “Ya bu ne vizyonsuzluk.”, “Bıkmadınız mı daha?” tadında yorumlar yapmalarına gerçekten bayılıyorum.
13.03.2015
@Korhan Tok, harbiden..
13.03.2015
@Korhan Tok, +1
13.03.2015
@Korhan Tok, doğru söylüyorsun tam olarak bu ülkenin dinleyicisine uygun bir festival düzenleniyor sonuçta. Alan memnun satan memnun.
13.03.2015
@Korhan Tok, ya bence sonuna kadar haklılar ama dile getiriş biçimleri yüzünden haklıyken haksız gözüküyorlar.
13.03.2015
@Korhan Tok, Çok doğru. Bu adamlar zaten yılda bir geliyor. Hele katatonyağ herhalde -opeth ile birlikte- son 15 senede ülkeye en çok gelen adamlar.
14.03.2015
@Korhan Tok, Haha elitists. Oh hi , Iron Maiden nasıldı bilmiyorum ben ön grup Tribal Evisceration Fuckyfuck için gelmiştim,sonra çıktım.
14.03.2015
@ben, selam kucuk dostum mevzunun elitistlikle alakası yok emin ol oyle olsaydı bu festival kadrosuyla ilgili yorum bile yapmazdım. Ben sadece insanların artık dorockda calınan metalin otesindeki seyleri de gorebilmesini bekliyorum ama pek o yolda bi ilerleme yok anlamadıgım kadarıyla. Yanlıs anlasılma olmasın onlar daha iyi bu gruplar dandik demek istemiyorum ancak su kadronun avrupa ya da amerikada pek de ciddiye alıncağını düşünemiyorum ama burda hala 10 senedir surekli gordugum ve acıkcası cogu artık eski kafa denilebilecek grupları goruyorum ve herkes of be nasıl da iyi kadro diyor. Eski kafa kotudur de demek istemiyorum ancak modern piyasayı da takip eden organizasyonlar ve bu bilince sahip bir dinleyici bekliyorum sadece. Bu bilincin oluşması için organizatorlerin surekli aynı, bu ulkede populer olmus grupları senelerce bu kitleye yedirmekten kurtulup biraz daha risk goze almalarını bekliyorum.
Her sene bunları yemek hoşunuza gidiyorsa sıkıntı yok.Youtube falan kullanın ya arada belki lazım olur..He bu arada süper 3 lü yok bu festivalde hayret
Already sold. Gereğinden fazla muazzam olacak, sonunda Katatonia’da ağlayıp Kreator’da aklımı yiyebileceğim.
Kreator ve Katatonia için gidilir !
Çok güzel kadro ama biraz dengelemek için Enslaved, In Solitude veya Kvelertak gibi gruplar da gerekli diye düşünüyorum.
Morbid Angel isterük
Kreator-Katatonia’nın yanına kafaları kıracağımız bi grup daha eklenirse Rock-off’un ardından yolum yeniden İstanbul’a düşecek demektir.
Septicflesh diyen yok mu hiç, hazır albümü de yaptılar daha önceden..
13.03.2015
@Yiğit Zeren, Ben unuttum bak onları, bir de yanında Alcest gelebilse ne süper olurdu!
21.03.2015
@Cattle Bilmemne, Valla gelseler çok nefis olurdu, Rotting Christ ile aynı gün bir Yunan esintileri falan.. Alcest de iyi hoş yemek sonrası tatlı gibim böyle nefis!
Daha şimdiden müthiş bir kadro olmuş. Kreator canlı izlemeyi açık ara en çok istediğim gruptu, büyük bir heyecanla bekliyorum.
sonunda adam gibi müzik yapan birilerini getirmeyi akıl ettiler. müthiş kadro olmuş therion hariç.
bilet için pusudayım çıktığı gün alacağım
Ben istek hakkımı Mastodon veya Carcass’tan yana kullanıyorum.
14.03.2015
@Berker İlhan, Mastodon gelse de küçük bi mekanda olsa keşke. Gerçi büyüyo keratalar, akşam açık hava da fena olmayabilir. İlk konser resmen mundar oldu.
08.04.2015
@Berker İlhan, Abi ne temiz kalbin varmış.
08.04.2015
@Harun, ben araya veya koymuştum, yani ikisinin de gelmesine dair beklentim düşüktü ama neyse ki ikisi beraber geliyorlar lan! Veheleeey \m/
bu liste 2000′ler nostaljisi gibi olmuş biraz. bu grupları canlı izlememiş olanlar için gerçekten büyük bir şans. izlemiş olanlar hafiften burun kıvırabilirler ama içimden bir ses, sonradan açıklanacak grupların daha modern sound’lu, yakın geçmişe ait veya daha büyük gruplar olacaklarını söylüyor. ahmet abi ve batuhan’ın bombayı bırakıp kaçmalarını da göz önünde bulundurursak(gözden kaçtı zannetmeyin :D) sonradan açıklanacak grupları epey bir merakla bekliyorum.
lan oğlum vektor’u de getirin lan :(
14.03.2015
@ken-AN, Gel sana bi’ bira ısmarlayayım kardeşim be :)
Abi bi btbam gelse ruhumu teslim ederim , ama olmayınca olmuyor malesef …
Kadro iyi olmasının yanında dengeli olmuş. Her şeyden biraz var. Belki bir tane de klasik heavy/power metal grubu olsa olabilir.
Therion en son rock opera falan takılıyodu, hala öyle mi bilemiyorum. Moonspell hiç dinlemedim bir şey diyemem. Katatonia ile rotting christ abaav.
İstek kısmına bende Carcass diyecem.
Tepkileri görünce bir an için bu gruplar artık dünyanın hiç bir yerinde çalamıyor da sadece Türkiye gibi 3. sınıf ülkelere gelebiliyorlar zannettim.
14.03.2015
@Ali İhsan Balı, Klasik Türk zihniyeti. Hiçbir şeyi beğenmeme durumu.
15.03.2015
@Black Thunder, Evet bu ülkedeki vizyonsuzluğu dandikliği beğenmiyoruz.Gerçi organizatörler haklı kerecek seyirci kitlesi var daya sahne önü biletini daya VIP yi (dünyanın hiç bir yerinde yok)kimse ses çıkarmıyor yarın orphand land konseri olsa burada orgazm olduğunu belirten çeşitli ünlemler ve tümleçler kullanan bir sürü adam olacaktır
Turkiye’ye geldigim döneme denk gelebilir yine. Katatonia’yi hala izleyemedim ya ona yanarim. Belki bu sefer yakalarim.
Dünya gözüyle şu memlekette Machine Head, Septicflesh, Animals as Leaders izleyemeyeceğim gibi duruyor. Hala Therion hala Katatonia, dolgu gruplardan bıktım usandım şahsen. Tamam sakinim. Kreatora ayrıca sevindim 2009′dan sonra görebilmek güzel olacaktır.
21.03.2015
@Masulsa, Machine Head, Septicflesh ve Carcass bu sene gelmesini en çok istediğim gruplardır hocam. Hala bir umut var mı bilmiyorum..
Katatonia’ya bu sefer g.tü başı satıp gideceğim, gelecekler haber etsin; İzmir’den gidiyor olacağum!
Tabii ki burasi bile Internet Turkleri ile Metalcilerin birlesimi yorumlara heba oluyor. “Bu niye gelmedi” demek yerine “En azindan bunlar yeniden geldi” demek daha dogru degil mi? Gitmissin, gitmemissin, bir tek seni baglamaz mi? Gereksiz ses etmeden hayata devam, organizasyonu yapanlara tebrikler, yine duzgun gruplar geliyor, nokta.
16.03.2015
@Yorum Yazar, bence artik en azindan bunlar geldi denilecek dönemi atlatmanin zamani geldi. Malesef ki cogu dinleyici kitle kendisine sunulanin otesine gecemiyor. herkes metalin ya da muzik turlerinin en derinlerine insin sadece populer ve kendine sunulanla yetinmesin demiyorum ama en azindan bir gelisme gormek ve dinleyici cesitliligine ulasmak hic fena olmaz bence. 2015 yilindayiz hala metal dendigi zaman zaman belirli birkac gruptan baskasindan cogu kisinin haberi bile yok. Metal buyuk olcude 90 lar deri ceket uzun sac imajindan oteye pek gecmiyor. Bu durumun degismesi ve gelismesi icin bence bu eski kafali ve bakkal mantigiyla millet zaten bunlari seviyor ne farkeder seklinde bakan organizatorlerin ve mekanlarin tekelinden kurtulmak lazim. Sonucta bu insanlar da bir kar etme derdinde oldugu icin bir yere kadar mantikli davraniyorlar denebilir ancak en azindan biraz daha risk almayi deneyebilirler. Begenmediysen gitme gereksiz ses etme laflari zaten bahsettigim vizyonsuzlugun kaniti oldu desem yeridir.
Bu arada daha eminim pek cok grup aciklanacaktir ve umarim bu festivali dunya capinda bir seviyeye getirecek gruplar aciklanir ve tukurdugumu yalarim.
17.03.2015
@isim gerekli,
Ben buna tükürdüğünü yalamak demem. “Olması gereken bir şey” oldu derim/z.
Olayı ego boyutuna getirmek, güç gösterisine çevirmek gibi derdim, bakış açım yok. Ancak organizatörler mi seyirciye muhtaç, seyirciler mi organizatörlere? Ya da illa bu şekilde mi olmalı?
17.03.2015
@BelGarath, olmasi gereken bu zaten ben de onu anlatmaya calisiyorum. Optimist bir bakisla yaklasip belki de daha cerez gruplari acikliyorlardir diye Dusunmek isterim ancak Bir festival ilk aciklamasinda bu gruplari verince bence uzucu oldu, daha cok heyecan yaratabilirlerdi. Artik eskisi kadar organizatorlere muhtac degiliz bence, internet sayesinde gruplara ve booking sirketlerine.ulasim kolaylasti organizator rolunu ustlenen.pek cok seyirci ve muzisyen cikabiliyor asiri mainstream olmayan gruplarin konserlerinin organizasyonu icin, underground d.i.y. konserlerden bahsetmiyorum bile o zaten basli basina bu sekilde yuruyor. Bu tarz major denilebilecek festivaller icin malesef hala seyirci organizatore muhtac ve malesef hala cogu organizatorun kafasi oldukca Kapali. sonucta onlar da seyirciye muhtac olduklari icin burada bilinen ve seyirci toplayacagi garanti olan, bu bolgede zamanla overrated hale gelen gruplari tercih ediyorlar Genel olarak.
19.03.2015
@isim gerekli, öhöm.
20.03.2015
@Ufuk Kaya, Mastodon ve At the gates varsa ben ordayim zaten. Umarim devami da gelir.
Bu ülkede eleştiri de yasaklanmış herhalde. Bu konsere gidene laf etmem de efsane falan yazıyorlar oraya buraya buna gülerim işte. Neyse Dorock eleştirisine sonuna kadar katılıyorum. Anathema yok ona üzüldüm.
19.03.2015
@gored, efsane
MASTODON, TEKRAR AT THE GATES ???? THROWN TO THE SUN’IN BU GRUPLARLA AYNI SAHNEDE ÇIKACAK OLMASI?
AKLIMI YİYECEĞİM LAAAAAAAAAAAAAAAN!
AAAAAAAAAAAAAAAAAA MASTODON LAN AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA VANSMORRAUNDDISANAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA
Oha.
AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!!!!!!!!!!!!!! MASTODON GELİYOR LANNNNNNN!!!!!! AT THE GATES MASTODON KREATOR AYNI SAHNEDE AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!
MASTODON!!!!!!!!!!!!!!!! AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!
ULAN BU NE.
LAN LAN LAN LAAAAAAANNNNNN!!!
Mastodon ilen At The Gates şaaane oldu.
ahahahahah <3 Ensiferum içime doğmuştu ya. Albümün üstüne çok güzel oldu