GOD IS AN ASTRONAUT çoğu kişi için bir “arkaplan müziği” grubu. Normalde böyle bir nitelendirme yaparken kötü anlamda yapıyor olmam gerekir, fakat burada hiç de böyle bir durum söz konusu değil. Ders veya bir iş üzerine çalışıyorken, öylesine bilgisayar başındayken veya uzanıp aklınız yormayacak bir şeyler dinlemeyi istiyorken arkada akıp gidecek bir şeyler aradığınızda, özellikle de post rock türü dâhilinde bu cevaplardan biri GOD IS AN ASTRONAUT olur. Bir taraftan dinleyiciyi yormayıp bir taraftan da oldukça katmanlı müzik yapmak o kadar da kolay değil, ama grup bunu ilk albümünden beri düzenli bir şekilde yapıyor; “Helios / Erebus”ta da bunu tekrar başardıklarını söyleyebiliriz.
Albümle ilgili olarak ilk kulağa çarpan şeylerden biri grubun metal etkileşiminin biraz daha üzerine gitmiş olması. Çok fazla bir miktarda değil, zira esas formülleri çoğunlukla korunmuş. Ama bazı yerlerde “bundan çok güzel riff olur” diyeceğiniz elektronik melodiler, hatta direkt olarak post metal riffleri var. Bu hafif oynama “Origins”te de hoşuma gitmişti, şimdi de gidiyor. Bu açılardan bakıldığında “Helios / Erebus” bana PAIN OF SALVATION’ın çıkarabileceği bir albümmüş hissiyatı bile verdi, bu da fazlasıyla hoşuma gitti doğal olarak. Doğru miktarda, hatta üstü kapalı şekilde uygulanmış hafif deneysellik müzikte en sevdiğim şeylerden biri.
Gel gelelim grubun hafif oynama yaptığı bir şey daha var: Atmosfer. Bunu yaratma konusunda post rock camiasındaki en başarılı gruplardan biri olan GOD IS AN ASTRONAUT, bu albümde atmosfer için gereğinden biraz fazla zorlamış gibi geliyor. Albümün isminden de anlaşılacağı gibi (Yunan mitolojisinde Helios: Güneş tanrısı ve de Erebus: Karanlık tanrısı) grup bu albümde biraz daha “epik” bir yöne doğru gitmeye çalışıyor. Albüm ismini ve kapağını gördüğüm gibi böyle bir şey olacağını az çok kestirmiştim ve çok fazla hoşuma gittiğini söyleyemem. Tabii ki bu da bariz değil; albüm boyunca kendini alttan alttan belli eden bir öğe. Ama en nihayetinde bu bozuk olmayan bir şeyi tamir etmek oluyor. Ayrıca Latince şarkı isimleri GOD IS AN ASTRONAUT’a hiç yakışmıyor ahah, bunu söylemeden edemeyeceğim.
Albüm grubun önceki işlerindeki dengeyi ortada tutmaya devam ediyor. “Pig Powder” ve “Vetus Memoria” grubun yaptığı en iyi şarkılardan ikisiyken, “Agneya” ve “Finem Solis” grubun beni en çok baydığı şarkılardan ikisi oldu. Müzikleri dâhilinde GOD IS AN ASTRONAUT’un her şarkısıyla akıl almasını falan beklemiyorum tabii ki, ama bana kalırsa grup hâlâ tam anlamıyla mükemmel bir albüm çıkarmadı. “The End of the Beginning” veya “All Is Violent, All Is Bright” için bunu diyebilecek olanlar olabilir ve bu gayet mantıklı; benim gözümde de mükemmelliğe en çok yaklaştıkları albümleri.
Fakat ben GOD IS AN ASTRONAUT’un öyle bir albüm yapmasını istiyorum ki her yere öveyim, şüphe etmeden 10 puan falan vereyim. Bir süre sadece onu tekrar tekrar dinleyeceğim bir GOD IS AN ASTRONAUT albümü istiyorum: Buna defalarca yaklaşıyorum, ama bir türlü elde edemiyorum. Hatta buna önceki albüm “Origins”in bu albümden daha çok yaklaştığını bile söyleyebilirim. “Origins”in neden o kadar da beğenilmediğini hiçbir zaman anlayamayacağım, bence grubun en iyi albümlerinden biri. Özellikle grubun söz kullanmaya başlaması açısından çok önemli bir mihenk taşıydı ve bu fazlasıyla güzel bir olaydı aslında, fakat çok sürmedi ve bu albümde neredeyse hiç vokal yok. Ama olsun, en nihayetinde post rock türü altında bu kadar kısa aralıklarla albüm çıkarıp mevcut kaliteyi korumak ve taze kalmak hiç de kolay şeyler değil.
“Helios / Erebus” yine kaliteli bir GOD IS AN ASTRONAUT albümü, ama bu kalibrede bir grup için albümün kaliteli olması biraz da zorunluluk hâline geliyor zaten. Kariyerlerinin bu konumunda gruptan daha fazlasını beklemeden edemiyorum açıkçası: 10 üzerinden 10’luk bir albüm çıkarabileceklerini biliyorum, ama o albüm bir türlü çıkmıyor. Yanlış anlamayın, şımarıklık yapmıyorum; mevcut müzikleri için de gruba fazlasıyla minnettarım. Dediğim gibi, olay da bu: GOD IS AN ASTRONAUT’u dağlara taşlara övmek istiyorum. Bunu bu albümde yapamasam da ortada oldukça dinlenebilir bir iş var, dolayısıyla şimdilik tekrar susuyor ve bir sonraki albümü abarta abarta övmeyi diliyorum.
Origins’i ve bu albümü, hatta tüm GIAA albümlerini, arka plan müziği olarak tüketen bir dinleyici olarak albümden memnun kaldım diyebilirim. Özellikle Vetus Memoria zaman zaman bu fon müziği etkisini kırabilecek kadar güçlü bir şarkı oldu benim için. Fakat Bora’nın kritikte dediklerine de katılıyorum, GIAA halen daha bir “The Earth Is Not a Cold Dead Place”ini veya “Antennas to Heaven”ını çıkarabilmiş değil. Umarım çıkarırlar ve umarım aklım azala azala dinlerim ama o zamana kadar da grubun benim için şimdiye kadar ifade ettiği şey açısından epey doyurucu ve nefis bir müzik yapmaya devam etmesi onları dinlemeyi sürdürmem için yeterli.
12.07.2015
@Ünal Akünal, Vetus Memoria’ın dinledikçe daha da güzelleşmesi <3
Eline sağlık. Grubu hiç bilmiyorum, hiç dinlemedim, ama sürekli de duyuyorum ve merak ediyorum. Dinlemem gerektiğini bir kez daha hatırlatan bir yazı oldu.
GIAA baya seviyorum. bu grup bende sınır gibi bişey. rock müzik adı altında severek dinleyebildiğim en yumuşak şey bu. ambienti fazla dayayan post-rock gruplarını dinleyince sıkıntıdan ölür gibi oluyorum mesela. ama GIAA öyle değil. yaz bitsin bakarım bu albüme.
13.07.2015
@ismail vilehand, Yazdan sonra dinleme konusunda sonuna kadar katılıyorum abi 37 derece sıcakta dinlenilecek müzik değil zira. :)
GIAA’dan godspeed ya da the explosion tarzı ‘epik-ötesi’, ihtişamlı albümler beklemek gereksiz kanımca; kulvarlarının, bakış açılarının ve vizyonlarının farklı olduğunu düşünüyorum. adamlar arka plan müziği gibi başlayıp çaktırmadan duygulandırıyorlar. godspeed gibi tamamen ‘damar’ temelli üretmiyorlar. benim için ‘all is violen, all is bright’ grubun başyapıtıdır. bir suicide by star’ın bende yarattığı duygulanımı, bütün bir damar post-rock tınısına değişmem.
13.07.2015
@beterin bateri, GY!BE ihtişamında bir şeyler beklemek tabii ki yanlış. Ben şarap misali bir güzelleşme bekliyorum örneğin GIAA’dan. Daha da akıl alıcı melodiler, belki de artan vokaller gibi.
Ayrıca grubun “All is Violent, All is Bright”ın üstüne çıkabileceğini düşünüyorum, ama “Suicide By Star” gerçekten mükemmel bir şarkı.
13.07.2015
@Baybora Topaloğlu, suicide’in duygusuna yaklaşan bir şarkı yapsalar bile yeter bence. ama son albümlerindeki gidişata göre hep kalburüstü-vasatüstü arası albümler yapacaklar gibi. umarım ben karamsarımdır.
1. ve 4. parçaların bayıcılığına katılıyorum ama onlar hariç albüm mükemmel bence. Helios Erebus da Vetus Memoria kadar sevdiğim bir parça oldu. Bu arada Vetus Memoria’yı dinlerken All Is Violent, All Is Bright’dan fırlamış gibi hissettim bi’ ara. Hoştu böyle hissetmek de.
15.07.2015
@Merve, O hissiyatı ben de aldım evet ahah. Umarım yakın zamanda buralara tekrar uğrarlar da Vetus Memoria’yı da çalarlar.
O kadar duymama rağmen hiç merak etmediğim bir grup. Yüksek ihtimal beğenmeyeceğim, bu yüzden dinlemiyorum.
Her albümünü defalarca kez dinlemiş biri olarak bir iki yorum yapayım bu albüm hakkında. Öncelikle bugüne dek yaptıkları en iyi albüm diyebilirim Helios Erebus için. Age of the fifth Sun hem albüm hem de albüme ismini veren parça olarak benim için zirvedeydi ve onun üzerine bi albüm veya şarkı yapamazlar diyordum ama son albüm cidden kusursuz geldi bana. Özellikle Sea of trees, Pig powder, Centralia albümde en beğendiklerim. Centralia progresif açıdan grubun ilerlediği gösteriyor. ve her albümde olduğu gibi ambient parçalar da yine insanın ruhuna işliyor. Finem solis ve Obscura Somnia albümün atmosferini belli eden ambient parçalar. Bu yorumu yaparken albümün gazına falan gelip de yazmıyorum. Yaklaşık 20 kez dinledim albümü. Yeni albümlerinin daha kusursuz olacağını tahmin ediyorum.