Ülkemizin en iyi metal gruplarından biri olan FURTHERIAL’ın yepyeni albümünden herkese merhaba! :DDD “Destroying Atropolis” ile sağlam ve karakterli bir başlangıç yapan İstanbullu grup, yeni albümü “Un Mondo Infinito” ile çıtayı çok daha yükseklere taşıyor ve uzun süredir ülkemizden çıkan en iyi birkaç albümden birini bizlere sunuyor.
Aslına bakarsanız kritiği burada sonlandırabilirim, çünkü olayın özü bu. FURTHERIAL net şekilde bu ülkedeki en iyi müziklerden birini yapıyor; “Un Mondo Infinito” yine bariz şekilde ilk albümün ötesinde ve pek çok açıdan harika bir albüm. Ancak “Un Mondo Infinito” böyle kısaca özetlenip geçilecek bir çalışma değil; bunun çok daha ötesinde bir şey var karşımızda.
Şimdiden söyleyeyim, bu yazı biraz kişisel olacak; ancak başka türlüsünü yapmak da içimden gelmiyor.
“Un Mondo Infinito”, belli bir noktasından itibaren ortaya çıkışına tanık olduğum bir albüm. THROWN TO THE SUN’ın ikinci albümü “Out of Themselves Things Will Come”da bizlere sesiyle yardım eden ve müthiş bir iş çıkaran Başer’le son bir senedir her görüşmemizde, yaptığımız tüm muhabbetlerde, “Un Mondo Infinito”dan mutlaka bahsettik, albümün her tür detayından konuştuk.
Bu müziği gerçekten çok seven, bu müziğin bunca yıldır bana verdiklerini ve hissettirdiklerini kelimelere dökmekte dahi zorlanan bir insan olarak, benzer şeyler hisseden insanların ortaya çıkardığı eserlerin benim için önemi de büyük oluyor elbet. Başer’in son bir yıldır “Un Mondo Infinito”dan her bahsettiğindeki tutkusu, saklamaya çalışsa da saklayamadığı heyecanı, ortaya koymaya hazırlandıkları şeye olan güveni, beni çok büyük bir şeyler geleceği konusunda daha tek nota duymadan ikna etmişti aslında. Tek meslekleri müzisyenlik olan bu adamların ortaya çok iyi olmayan bir şey çıkarmaları, zaten herhangi bir grubun yaratacağından çok daha büyük bir hayalkırıklığı yaşatırdı. Ancak en başından beri aklımın ucunda bir gram bile şüphe yoktu.
Tek nota duymadan, Başer’in gözlerindeki parıltıdan anlamıştım. FURTHERIAL, belki de Türkiye’den çıkmış en iyi metal albümlerinden birini yapacaktı.
Yaptı da.
“Un Mondo Infinito”, uzun süredir dinlediğim en tutkulu ve gerçek albümlerden biri, belki de birincisi. Barındırdığı konseptin altında ezilmeyen, bilakis tüyler ürperten bir güç ortaya koyan, cayır cayır, derin, yoğun ve en önemlisi olabilecek en üst seviyede samimi bir albüm. Tek niyetleri yapabilecekleri en iyi albümü yapmak olan adamların elinden çıkan ve her bir şarkısında bunu size hissettiren bir çalışma.
Eski PA yazarı arkadaşımız Gençay Aytekin’in elinden çıkan ve konsepti gayet güzel vurgulayan görseller de dâhil her bir ayrıntısını ayrı ayrı övebileceğim “Un Mondo Infinito”, öncelikle beste anlamında çok güçlü bir albüm. “Destroying Atropolis”teki FURTHERIAL’lıkları alıp, üstüne daha fazla his, düşünce, kan, ter, hırs, inanç, öfke, hüzün koyan grup; duygu yoğunluğu açısından olumsuz tek kelimenin edilemeyeceği, ancak olayın metal yönünü de tekmeleye tekmeleye veren bir ürün ortaya koyuyor. Sözel konsept gereği farklı karakterleri olan şarkılar, ortaya konan müzisyenlik ve iş bilirlik sayesinde büyüdükçe büyüyorlar. Başer’in bence ülkemizdeki en iyi metal vokalisti oluşu da buna eklenince, albümün dramatik yönü daha da güçleniyor. “Ben bunu daha önce neden yazmadım” dedirten rifler, harika bir vokal yorumu ve “biz çok metaliz, ona göre davranalım” düsturu gütmeyen ve iyi müzik ortaya koyma hedefiye yola çıkan bir vizyon ile, FURTHERIAL tüm albüm boyunca yardırdıkça yardırıyor. Eleştirilebilecek noktalar yok mu? Var elbet. Mesela bence davullar olması gerekenden daha pasif kalıyorlar. Berkay burada duyduğumuzun çok ötesinde bir davulcu ve çok daha etkileyici şeyler yapabilir, çok daha ötesini yaptığını RAZOR’la her hafta gösteriyor. Umarım bir sonraki albümde gerçek potansiyelini daha bir kafamıza vurarak gösterir.
Evet, gruptaki tüm elemanları tanıyorum, bazıları yakın arkadaşım. Ancak kendi de bu ülkede müzik yapan ve bu ülkede ekstrem bir müzik yapmanın ne demek olduğunu bire bir bilen biri olarak, FURTHERIAL’ın yaptığı işe saygı duymamak, görmezden gelmek, en hafif ifadeyle şaşkınlık, hakkını veren ifadeyle de ayıp olur. Samimiyetimi biliyorsunuz; sırf tanıyorum diye, arkadaşım diye kimseyi övecek halim yok. O işlere girersek zaten bir adım ileri gidemeyiz.
Her şey iyi güzel, ancak canımı baya sıkan bir konu var. Ülkemiz grupları, yurt dışındaki pek çok grubun çıkardığı ve büyük övgü alan pek çok albümü gözü kapalı tokatlayacak albümler çıkarsalar da, kendilerinden “bu adamlar yurt dışında olsalar var ya rererörö” diye bahsettirseler de, yine de belli bir noktanın ötesine gidemiyorlar. Bu olay aşırı derecede tatsız bir şey. Bugüne bugün binlerce albüm kritiği yazan, kendisi de müzik yapan bir insan olarak, ortaya konan bu şeyi “of be, tamamdır FURTHERIAL’ın ortalığı dağıtacağı albüm geldi işte” diye arkama yaslanarak değil de, “bakın bakın burada süper bir şey var sakın es geçmeyin mutlaka duyun” diye yırtınarak tanıtmaya, duyurmaya çalışmak cidden canımı sıkıyor.
Keşke ülkemizdeki malûm sıkıntılar olmasaydı da FURTHERIAL’ı ve “Un Mondo Infinito”yu “herkes dinlemeli, sakın atlamayın” diye bağırarak tanıtmaya çalışmaktansa, “FURTHERIAL bu albümle ortalığı sallayacak, böyle bir albümün ardından zaten dünyanın her tarafında turlayıp bir sürü insana ulaşacak, of be süper olacak” diye anlatsaydım. Ama olmuyor, olamıyor. En azından şu anda.
Yine de sikerler; moral bozmaya gerek yok. Ülkemizde bu şekilde bahsedilesi grupların artıyor olması bile ilerisi için umut veren, daha çok insana enstrüman aldırıp müzik yaptıran gelişmeler. Sonuçta mevcut şartları bilerek düşünmek durumundayız. Bu yüzden FURHERIAL gibi grupların, “Un Mondo Infinito” gibi albümlerin olması çok önemli. Çok fazla önemli.
Son birkaç paragrafta yazdığım üzere, son kelamlara geldiğimizde FURTHERIAL’ı ve “Un Mondo Infinito”yu size tanıtmayı; belki bir çoğunuz farkında olmasanız da yanı başınızda çok süper şeyler yapıldığını ve buna kayıtsız kalmamanız gerektiğini falan söylemek istemiyorum artık.
FURTHERIAL süper metal yapan, bu türün dünya çapındaki muadillerinden pek bir eksiği olmayan bir grup ve “Un Mondo Infinito” da bu müziği ve ülkemizdeki gidişatını yaklaşık 20 senedir takip eden biri olan şahsım adına, bugüne dek Türkiye’den çıkan en iyi metal albümlerinden biri olarak gösterebileceğim bir çalışma.
Emeği geçen herkesin eline sağlık. Belki şu an farkında değiliz, ancak bazı gruplar, bazı albümler, Türkiye gibi çoğunluk tarafından görmezden gelinen birtakım konuların gelişmesinde geleceğe yatırım rolü üstleniyorlar. Ben burada ortaya konan işte bu ışığı görüyorum ve daha da güzeli, bundan daha da iyisinin yapılacağı konusunda da şüphem yok.
“I am the apprentice!” diye bağıran gırtlaklardan makas alıyor, bu kadar yazdım amk daha fazla konuşturmayın, dinleyin dinletin diyorum.
Kadro Başer Çelebi: Vokal, gitar
Berkay Yıldırım: Davul
Bora İnce: Gitar
Önder Işkın: bas
Şarkılar 01. Beneath the Stars
02. Devastating Vengeance Unfold
03. I Am the Truth
04. Wind Swept My Wings
05. Elder & Apprentice
06. Lied Has Died
07. The Further
Bu sitede Cenotaph, Chopstick Suicide, Carnophage gibi vasat ötesi gruplara ve başka gruplara verilen abartılı puanları gördükten sonra acaba bu sitedeki yazarların ortak grubu mu var diye düşünmeden edememiştim, sonra bir de bakmıştım ki, gerçekten doğruymuş. Üstüne de bokumsu Furtherial’ın 9 aldığını görmek yetti de arttı. Siteye bok atmak gibi olmasın çünkü Türkiye dışındaki çalışmalara çok yerinde puanlar veren kaliteli bir site bence PA. Ama Türkiye içine gelince gerek ‘benim grubum var yerli kimseye tu kaka diyemem’ korkusundan, gerek milliyetçilikten, gerek nasılsa yabancılar okumuyor demekten bombok albümlere puanlar allah babacım allah yapılıyor. Artık bu şekilde düşünmeye bence bir son verilmeli. TttS hiç dinlemedim üstünüze alınmayın
@Karanlık Büyücü, ah be dostum keşke sende bizim gibi bu ülkeden çıkan her gruba ”Ulan ne iyi…” diyebilseydin. Söz gelimi Moribund Oblivion’ı zerre kadar sevmem ama dışarıda yaptıklarını ilgi ile takip edip Bahadır Uludağlar ve saz arkadaşlarını destekliyorum. Ayrıca demek ”Bokumsu Furtherial..” demek :) Neyse PA tayfası arkadaşımın grubu deyip yüksek puan versin bir başkası sevdiğim abimin grubu desin puan versin vs biz sensiz de idare edebiliriz herhalde ;)
@deli_kassaP, dürüst olmak lazım. dürüst olmazsan bir zaman sonra ‘ya ne müthiş albüm’ dediğinde kimse kimseyi ciddiye almamaya başlıyor, yalnızca, ‘ha bu da bizim ülkemizin o müthişlerindenmiş’ diye yetiniyor
@Karanlık Büyücü, açıkçası, yazdığın şu son iki yorumdan pek bir şeyden emin olmadığın izlenimine kapıldım.
Özellikle “benim grubum var yerli kimseye tu kaka diyemem’ korkusu” kısmı tebessüm ettirdi. 35 yaşında insanım, yıllardır müzik yapıyorum, nasıl bir korkum olabilir bilemedim.
@Ahmet Saraçoğlu, 9 puanı geçtim türkiye’den 7/10 alabilecek bir albüm çıkmadı. bizim ülkemiz falan eyvallah da sad but true. o çap bizde yok, en azından henüz. hassas yerinden vurduysam üzgünüm. bu kritiği okuyan da Lykathea Aflame kritiği sanır
@Rashid, ben önceki albümlerini dinledim. 5,5/10 verirdim.
bu arada benim iddiamı, yanı türk gruplarının başarılı olmadığı iddiasını kanıtlamak gerekirse yurtdışına bakmak yeterli olur. yurtdışında ses yapmış başarılı bir grubumuz yok. gerçi götten bacak iki üç yabancı kritiği allah olmuşuz diye gösterip ilan ediyorlar hemen. onlara da dikkat etmek şart.
@Karanlık Büyücü,
Google arama sonuçlarını karşılaştırırsak:
“Lykathea Aflame” : 40.800 sonuç
“Cenotaph Band Turkey” : 84.600 sonuç
Hangisi daha çok ses getirmiş yurtdışında acaba? (özellikle sadece “Cenotaph” diye aratmadım, “grup” veya “Türkiye” gibi Türkçe kelimeler kullanmadım, dikkatini çekerim).
Albüm satış rakamlarına ulaşamadım maalesef, benzer bir sonuç çıkacağına eminim ama. Sakin olmak lazım bu hayatta.
İncelemeyi henüz okumadım ama hem Ahmet abinin şüphesiz çok beğendiğini tahmin ediyorum hemde kendimce yaptığım incelemeden verdiğim puanı yazıyorum 10/9,5 Bir sonraki albümde için çıtayı çok yükselttiler o pek iyi olmadı :)
İnsanlar eleştirmeyi çok sever. Sonuçta dilin kemiği yok. Ağzı olan da konuşmayı borç bilir, ver kutsalı VER KUTSALI. Yerden yere vurur, ezer, döver, keser, biçer. Hak edeni görmezden geldiği yetmiyormuş gibi yargısız infazdan tez vurur kellesini. Kendi doğrularının etrafında yaşamaya mahkumdur, at gözlüğünü çıkarması, ön yargılarını siktir etmesi lazımdır böylelerinin. Onca emek veriyorsun, ter döküyorsun; günlerce, haftalarca, aylarca 50 dakikalık dönen bir disk için kendi benliğini ortaya koyuyorsun sonra birileri gelip gözünün yaşına bakmaksızın atıp, tutmadan gidiyor. Affınıza sığınıyorum ama amına koyayım böyle işin. Türkiye’de bu kadar kaliteli müzik icra eden hatırı sayılır gruplar varken, elinin tersiyle itip neden bir de bok atma ihtiyacı duyuyorsun ki? ”Dinlemedim” demen de üstüne tüy dikiyor. Sözüm tek bir kişiye değil aslında sadece sesimi duyurmak isterken bu arkadaş parmağını kaldırdı. Albümü övmek yersiz olur bu kadar laftan sonra ama tutkulu oldukları müzik adına gönlünü vermiş bu nadide insanları ayrıca tebrik etmek istiyorum. Üzgünüm ama yanlış coğrafya. Ne yazık ki bu böyle. Dinlemeden konuşanların, bakmadan görmezden gelenlerin ülkesi. Albüm taş gibi, müzik taş gibi, icraat taş gibi umarım birileri kayalıkların arasından bu taşı bulur da başkalarının kafasına atmak yerine yontar, yüzük yapar. MY PRECİOUUUSSSSSSSSS!!
kendi türünde iyi bi çalışma olmuş, dinletiyo. bu arada pek değinen olmamış, görseller çok başarılı. yapan arkadaşı kutlarım (bikaç işini daha görmüştüm önceden). kesinlikle kendi çizgisi olan bi illüstratör. hem ona hemde gruba başarılar.
Bu albümde özellikle akustik gitar partileri ve -bana göre- inanılmaz başarılı olan akustik gitar kaydı daha ilk dinleyişimde yakaladı beni. Kendimi bildim bileli de konsept albümlerin hastasıyımdır. Konseptin varlığı, işlenişi ve albüm görselleri ile “Un Mondo Infinito” benim için tam albüm gibi albüm olmuş.
Ayrıca yorumları okuduktan sonra “Schrödinger’in CD’si” deneyini anmadan edemeyeceğim. CD kapalı bir kutuda beklemektedir ve işitsel değerlendirmesi -kabaca- iki durumda olma ihtimaline sahiptir: İyi ya da kötü. Bir gözlemci olmadığı sürece Schrödinger’in CD’si hem iyidir, hem kötüdür. Ancak gözlemci dinlediğinde, CD ya iyidir ya kötüdür.
Bu deneyiyle Schrödinger, kuantum fiziğinde “Önce otur da bir dinle” sözüyle literatüre geçmiştir.
Ama aslında Furtherial üyelerini tanıdığım için şu anda yalan söylüyorum. Nasılsa yabancılar okumuyor… Yine de insan kendi vatandaşına yabancılaşınca çok da öyle olmuyor gibi.
Giderek daha da büyüyor, daha da “ohanzi” dedirtiyorsunuz sayın Furtherial. İşte bunu seviyorum! Ahmet Abi diyecek başka söz bırakmamış, ben de sakin bir şekilde çekilip CD’si basında bari diye mırıldanıyorum.
4:14′teki 1,000 Eyes çağrışımı hoş bir an oldu benim için. Burada, çağrışımı olumsuz bir eleştiri olarak yazmıyorum. Güzel bir içerik, elinize sağlık Furtherial.
“Elder & Apprentice” albümün net en iyi şarkısı ya, defalarca döndürdüm albüm çıktığından beri. Bunun dışında işin tutku tarafına daha fazla katılmazdım, gerçekten hevesli ve kaliteli olan ellerden çıkan bir şeyin başka türlü olması mümkün değil zaten.
Daha çok defa dinleyeceğim, ama şimdiden ülke içinde çıkmış en iyi albümlerden birisi cidden de. Hiç de kolay kolay eskimeyecek gibi. Ellerine sağlık abi, Furtherial’a da dev tebrikler ve olabilecek her alanda başarılar.
ilk albüm çıktığında haftalarca durmaksızın dinlemiş ve hemencecik benimsemiştim. bu albüm de bende aynı etkiyi yarattı şimdiden. ”tutku” çok ama çok isabetli bir kelime olmuş bu albümü anlatmak için bence. bu müziğe tutkun olmayan eller tarafından çıkamaz böyle albümler.
umarım furtherial’ın kariyeri bir ”türk” grubunu gibi şekillenmez. kadrosu sık sık değişmek ”zorunda kalmayan”, istedikleri zaman albüm çıkartabilen, sadece ufak rock bar sahnelerinde değil, hakettikleri yer olan büyük festival sahnelerinde de sahne alabilirler.
”devastating vengeance unfold” için de ayrı bir parantez açmak istiyorum. hem vokal hem de melodik anlamda geçişler gerçekten harika.
33 yasindayim, burada uye olan arkadaslarin cogunun yasindan daha uzun suredir metal/rock dinliyorum. Hala amator/profosyonel olarak davul caliyorum.
Buradaki cogunlugun hatirlamayacagi turk metal piyasasinin gecmis zamanlari dun gibi hatirliyorum.
Zamaninda Pentagram, Antisilence, Darkphase, Radical Nosie, Death Oath,Satanic Verses ve Bahadir Uludaglarin kurdugu boktan black metal gruplari gibi onlarca grubu kotuledigim icin turk metal piyasasindan afaroz edilmis birisidim.
Uzulerek goruyorum ki 90larin sonunda var olan bu hastalikli turk grubu destekleyelim hastaligi hala surmekte, cok basit bir soru sorayim siz muzigi birilerini desteklemek icin mi dinliyorsunuz? Ben muzigi sadece hosuma gittigi keyif aldigim icin dinliyorum.
Dinledigim grubun Amerikali, Ugandali yada Yunan olmasi beni hic ilgilendirmiyor. Turk olmak benim secimim degildi, turk olmak beni ne daha iyi nede daha kotu yapmadi yapmayacak. Benim dinledigim sevdigim tarzda 1 tane bile turk grubu olmasa bu neyi degistirir. Umrumda bile olmaz.
Artik sene olmus 2015 hala bu hastalikli turk grubu destekleyelim mantigini bir abiniz olarak birakmanizi ve ne tur muzik dinlemekten zevk aliyorsaniz onu dinlemeninizi oneriyorum.
@Eric E., Buna büyük oranda katılıyorum. Özellikle gruplara destek olma konusunda hastalıklı bir durum var. Maddi desteği şöyle anlarım, piyasa canlansın diye, gelecekte iyi iş yapacağına inanılan grubun albümünü alarak, konserine giderek falan bi destekte bulunulabilinir. Ama zerre zevk almadığın gruba destek olmalısın gibi tuhaf bir mahalle baskısı oluşturuluyor, ve sanki yabancı grupları dinleyip yerlileri dinlemeyince suçluluk psikolojisinde olmalısın gibi bir atmosfer yaratılmaya çalışılıyor, bu garip ve hastalıklı bir durum. Hadi her şeyi geçtim, bu herkes ya da bir sürü kişi destek olunca piyasa süperleşecekse, ya da desteklenen gruplar dünya devi olacaksa onu da anlarım; ama hayır. Taşıma suyla değirmen bir süre dönüyor, ve bu en ateşli “yerli gruplara destek”çiler bile bir süre sonra ortadan kayboluyor.
Ülkede müzik olayı çoğu alanda kötü ve münferit ve genelde şaşırdığım güzellikler oluyor sadece. Yani sadece metal de değil olay, müzik kültürümüz hastalıklı çoğu alanda. Adam sahil kafesinin bahçesinde canlı müzik yapıyor, kolonların sesi o kadar açık ki, resmen yanından geçerken işitme kaybına uğrayacağım diye çekinerek geçiyorum, ve beklendiği gibi koca bahçede 1-5 kişi arası kişi kulak tecavüzüne uğramayı tercih ediyor. Anlam veremiyorum cidden, yani ses sistemine biraz para harcasalar ve anlayan birine sound’u ayarlatsalar daha fazla para kazanacaklarını düşünemiyorlar mı? Bu sadece bir örnekti.
Furtherial özelinde yorum yapacak kadar grubu bilmiyorum, dinlediğim şarkılarda belli farklılıklar bulsam da ilgimi çekmedi diyebilirim müzikleri için.
yerli gruplar desteklenmeli diye düşünmüyorum, tarafsız bir gözle albümü bi kaç kere çevirdim. gayet güzel bir albüm olmuş. bu albüm üzerinden “sırf yerli diye övüyorlar” geyiği yapılmamalı bence. çünkü adamlar wind swept my wings gibi güzel şarkılar yazmışlar. bence müziklerinin tartışılmasını hak ediyorlar.
gözünü kapatıp bir kaç kez dinle albümü. ciddi anlamda emek verilmiş, hayal ,ruh katılmış,yapanların içine sinmiş bir albüm. bizede keyfini cıkarmak düşüyor yahu.TÜRKİYEDE HERŞEY ZOR.lakin müzisyenlikle geçimini sağlamak dahda zor.elinize emeğinize sağlık.
Sizin de bu adamları kaçırıp, izbe bir stüdyoya kapatıp, zorla her ay bir albüm yaptırtasınız gelmiyor mu.
Benim geliyor valla.
İlk albümlerini dinleyip 10/10 vermiştim. Şimdi bu daha da iyi olmuş. 11/11 mi vereyim 11/10 mi vereyim ne vereceğimi şaşırdım.
Live performansını dinlemeden şarkı sözlerine kulak asmadan düdük öttürenler rezilsiniz. Bu herifler ülke değil gayet de dünya standartlarında. Ve şundan da adım gibi eminim.
Bu grup eğer Amerika gibi metal kültürü olan bir ülkede kurulsa idi en az 400k-600k dinlenmesi olurdu. Yıl 2020 fikirlerim aynı. Abartı değil, en az…
Bu sitede Cenotaph, Chopstick Suicide, Carnophage gibi vasat ötesi gruplara ve başka gruplara verilen abartılı puanları gördükten sonra acaba bu sitedeki yazarların ortak grubu mu var diye düşünmeden edememiştim, sonra bir de bakmıştım ki, gerçekten doğruymuş. Üstüne de bokumsu Furtherial’ın 9 aldığını görmek yetti de arttı. Siteye bok atmak gibi olmasın çünkü Türkiye dışındaki çalışmalara çok yerinde puanlar veren kaliteli bir site bence PA. Ama Türkiye içine gelince gerek ‘benim grubum var yerli kimseye tu kaka diyemem’ korkusundan, gerek milliyetçilikten, gerek nasılsa yabancılar okumuyor demekten bombok albümlere puanlar allah babacım allah yapılıyor. Artık bu şekilde düşünmeye bence bir son verilmeli. TttS hiç dinlemedim üstünüze alınmayın
29.07.2015
@Karanlık Büyücü, ha bir de ‘arkadaşımın grubuna 6,5 veremem ayıp olur bari 8 vereyim’ falan gibi muhabbetler döndüğüne de eminim
29.07.2015
@Karanlık Büyücü, ah be dostum keşke sende bizim gibi bu ülkeden çıkan her gruba ”Ulan ne iyi…” diyebilseydin. Söz gelimi Moribund Oblivion’ı zerre kadar sevmem ama dışarıda yaptıklarını ilgi ile takip edip Bahadır Uludağlar ve saz arkadaşlarını destekliyorum. Ayrıca demek ”Bokumsu Furtherial..” demek :) Neyse PA tayfası arkadaşımın grubu deyip yüksek puan versin bir başkası sevdiğim abimin grubu desin puan versin vs biz sensiz de idare edebiliriz herhalde ;)
29.07.2015
@deli_kassaP, dürüst olmak lazım. dürüst olmazsan bir zaman sonra ‘ya ne müthiş albüm’ dediğinde kimse kimseyi ciddiye almamaya başlıyor, yalnızca, ‘ha bu da bizim ülkemizin o müthişlerindenmiş’ diye yetiniyor
29.07.2015
@Karanlık Büyücü, açıkçası, yazdığın şu son iki yorumdan pek bir şeyden emin olmadığın izlenimine kapıldım.
Özellikle “benim grubum var yerli kimseye tu kaka diyemem’ korkusu” kısmı tebessüm ettirdi. 35 yaşında insanım, yıllardır müzik yapıyorum, nasıl bir korkum olabilir bilemedim.
29.07.2015
@Ahmet Saraçoğlu, 9 puanı geçtim türkiye’den 7/10 alabilecek bir albüm çıkmadı. bizim ülkemiz falan eyvallah da sad but true. o çap bizde yok, en azından henüz. hassas yerinden vurduysam üzgünüm. bu kritiği okuyan da Lykathea Aflame kritiği sanır
29.07.2015
@Karanlık Büyücü, baya farklı düşünüyoruz gibi duruyor. Bence hassaslıktan ziyade, dinlemekle ve anlamaya çalışmakla ilgisi var.
29.07.2015
@Karanlık Büyücü, owencan? Kardeş sen misin?
29.07.2015
@milföy, değilim
29.07.2015
@Karanlık Büyücü, albümü dinlediğine emin misin? Ben Türk değilim ama bu albümü fazlasıyla beğendim. Sanırım problem bende.
30.07.2015
@Rashid, ben önceki albümlerini dinledim. 5,5/10 verirdim.
bu arada benim iddiamı, yanı türk gruplarının başarılı olmadığı iddiasını kanıtlamak gerekirse yurtdışına bakmak yeterli olur. yurtdışında ses yapmış başarılı bir grubumuz yok. gerçi götten bacak iki üç yabancı kritiği allah olmuşuz diye gösterip ilan ediyorlar hemen. onlara da dikkat etmek şart.
30.07.2015
@Karanlık Büyücü,
Google arama sonuçlarını karşılaştırırsak:
“Lykathea Aflame” : 40.800 sonuç
“Cenotaph Band Turkey” : 84.600 sonuç
Hangisi daha çok ses getirmiş yurtdışında acaba? (özellikle sadece “Cenotaph” diye aratmadım, “grup” veya “Türkiye” gibi Türkçe kelimeler kullanmadım, dikkatini çekerim).
Albüm satış rakamlarına ulaşamadım maalesef, benzer bir sonuç çıkacağına eminim ama. Sakin olmak lazım bu hayatta.
31.07.2015
@Karanlık Büyücü, Tamam kanka haklısın.
İncelemeyi henüz okumadım ama hem Ahmet abinin şüphesiz çok beğendiğini tahmin ediyorum hemde kendimce yaptığım incelemeden verdiğim puanı yazıyorum 10/9,5 Bir sonraki albümde için çıtayı çok yükselttiler o pek iyi olmadı :)
İnsanlar eleştirmeyi çok sever. Sonuçta dilin kemiği yok. Ağzı olan da konuşmayı borç bilir, ver kutsalı VER KUTSALI. Yerden yere vurur, ezer, döver, keser, biçer. Hak edeni görmezden geldiği yetmiyormuş gibi yargısız infazdan tez vurur kellesini. Kendi doğrularının etrafında yaşamaya mahkumdur, at gözlüğünü çıkarması, ön yargılarını siktir etmesi lazımdır böylelerinin. Onca emek veriyorsun, ter döküyorsun; günlerce, haftalarca, aylarca 50 dakikalık dönen bir disk için kendi benliğini ortaya koyuyorsun sonra birileri gelip gözünün yaşına bakmaksızın atıp, tutmadan gidiyor. Affınıza sığınıyorum ama amına koyayım böyle işin. Türkiye’de bu kadar kaliteli müzik icra eden hatırı sayılır gruplar varken, elinin tersiyle itip neden bir de bok atma ihtiyacı duyuyorsun ki? ”Dinlemedim” demen de üstüne tüy dikiyor. Sözüm tek bir kişiye değil aslında sadece sesimi duyurmak isterken bu arkadaş parmağını kaldırdı. Albümü övmek yersiz olur bu kadar laftan sonra ama tutkulu oldukları müzik adına gönlünü vermiş bu nadide insanları ayrıca tebrik etmek istiyorum. Üzgünüm ama yanlış coğrafya. Ne yazık ki bu böyle. Dinlemeden konuşanların, bakmadan görmezden gelenlerin ülkesi. Albüm taş gibi, müzik taş gibi, icraat taş gibi umarım birileri kayalıkların arasından bu taşı bulur da başkalarının kafasına atmak yerine yontar, yüzük yapar. MY PRECİOUUUSSSSSSSSS!!
30.07.2015
@Horrendous, Çok teşekkürler…
kendi türünde iyi bi çalışma olmuş, dinletiyo. bu arada pek değinen olmamış, görseller çok başarılı. yapan arkadaşı kutlarım (bikaç işini daha görmüştüm önceden). kesinlikle kendi çizgisi olan bi illüstratör. hem ona hemde gruba başarılar.
Ben beğendim.Not olayında biraz abartı yapılıyor bence de ama türk gruplarının itin götüne sokulmasıda yanlış.
ilk defa dinledim, hazettim.
Bu albümde özellikle akustik gitar partileri ve -bana göre- inanılmaz başarılı olan akustik gitar kaydı daha ilk dinleyişimde yakaladı beni. Kendimi bildim bileli de konsept albümlerin hastasıyımdır. Konseptin varlığı, işlenişi ve albüm görselleri ile “Un Mondo Infinito” benim için tam albüm gibi albüm olmuş.
Ayrıca yorumları okuduktan sonra “Schrödinger’in CD’si” deneyini anmadan edemeyeceğim. CD kapalı bir kutuda beklemektedir ve işitsel değerlendirmesi -kabaca- iki durumda olma ihtimaline sahiptir: İyi ya da kötü. Bir gözlemci olmadığı sürece Schrödinger’in CD’si hem iyidir, hem kötüdür. Ancak gözlemci dinlediğinde, CD ya iyidir ya kötüdür.
Bu deneyiyle Schrödinger, kuantum fiziğinde “Önce otur da bir dinle” sözüyle literatüre geçmiştir.
Ama aslında Furtherial üyelerini tanıdığım için şu anda yalan söylüyorum. Nasılsa yabancılar okumuyor… Yine de insan kendi vatandaşına yabancılaşınca çok da öyle olmuyor gibi.
Giderek daha da büyüyor, daha da “ohanzi” dedirtiyorsunuz sayın Furtherial. İşte bunu seviyorum! Ahmet Abi diyecek başka söz bırakmamış, ben de sakin bir şekilde çekilip CD’si basında bari diye mırıldanıyorum.
31.07.2015
@OMustafar, CD’si *basılsa olacak o. Telefondan yorum yazmaktan nefret ettim şu an.
4:14′teki 1,000 Eyes çağrışımı hoş bir an oldu benim için. Burada, çağrışımı olumsuz bir eleştiri olarak yazmıyorum. Güzel bir içerik, elinize sağlık Furtherial.
Albüm kapağı Death – Leprosy’e benziyor
“Elder & Apprentice” albümün net en iyi şarkısı ya, defalarca döndürdüm albüm çıktığından beri. Bunun dışında işin tutku tarafına daha fazla katılmazdım, gerçekten hevesli ve kaliteli olan ellerden çıkan bir şeyin başka türlü olması mümkün değil zaten.
Daha çok defa dinleyeceğim, ama şimdiden ülke içinde çıkmış en iyi albümlerden birisi cidden de. Hiç de kolay kolay eskimeyecek gibi. Ellerine sağlık abi, Furtherial’a da dev tebrikler ve olabilecek her alanda başarılar.
ilk albüm çıktığında haftalarca durmaksızın dinlemiş ve hemencecik benimsemiştim. bu albüm de bende aynı etkiyi yarattı şimdiden. ”tutku” çok ama çok isabetli bir kelime olmuş bu albümü anlatmak için bence. bu müziğe tutkun olmayan eller tarafından çıkamaz böyle albümler.
umarım furtherial’ın kariyeri bir ”türk” grubunu gibi şekillenmez. kadrosu sık sık değişmek ”zorunda kalmayan”, istedikleri zaman albüm çıkartabilen, sadece ufak rock bar sahnelerinde değil, hakettikleri yer olan büyük festival sahnelerinde de sahne alabilirler.
”devastating vengeance unfold” için de ayrı bir parantez açmak istiyorum. hem vokal hem de melodik anlamda geçişler gerçekten harika.
@Horrendous, @Karanlık Büyücü
33 yasindayim, burada uye olan arkadaslarin cogunun yasindan daha uzun suredir metal/rock dinliyorum. Hala amator/profosyonel olarak davul caliyorum.
Buradaki cogunlugun hatirlamayacagi turk metal piyasasinin gecmis zamanlari dun gibi hatirliyorum.
Zamaninda Pentagram, Antisilence, Darkphase, Radical Nosie, Death Oath,Satanic Verses ve Bahadir Uludaglarin kurdugu boktan black metal gruplari gibi onlarca grubu kotuledigim icin turk metal piyasasindan afaroz edilmis birisidim.
Uzulerek goruyorum ki 90larin sonunda var olan bu hastalikli turk grubu destekleyelim hastaligi hala surmekte, cok basit bir soru sorayim siz muzigi birilerini desteklemek icin mi dinliyorsunuz? Ben muzigi sadece hosuma gittigi keyif aldigim icin dinliyorum.
Dinledigim grubun Amerikali, Ugandali yada Yunan olmasi beni hic ilgilendirmiyor. Turk olmak benim secimim degildi, turk olmak beni ne daha iyi nede daha kotu yapmadi yapmayacak. Benim dinledigim sevdigim tarzda 1 tane bile turk grubu olmasa bu neyi degistirir. Umrumda bile olmaz.
Artik sene olmus 2015 hala bu hastalikli turk grubu destekleyelim mantigini bir abiniz olarak birakmanizi ve ne tur muzik dinlemekten zevk aliyorsaniz onu dinlemeninizi oneriyorum.
04.08.2015
@Eric E., Buna büyük oranda katılıyorum. Özellikle gruplara destek olma konusunda hastalıklı bir durum var. Maddi desteği şöyle anlarım, piyasa canlansın diye, gelecekte iyi iş yapacağına inanılan grubun albümünü alarak, konserine giderek falan bi destekte bulunulabilinir. Ama zerre zevk almadığın gruba destek olmalısın gibi tuhaf bir mahalle baskısı oluşturuluyor, ve sanki yabancı grupları dinleyip yerlileri dinlemeyince suçluluk psikolojisinde olmalısın gibi bir atmosfer yaratılmaya çalışılıyor, bu garip ve hastalıklı bir durum. Hadi her şeyi geçtim, bu herkes ya da bir sürü kişi destek olunca piyasa süperleşecekse, ya da desteklenen gruplar dünya devi olacaksa onu da anlarım; ama hayır. Taşıma suyla değirmen bir süre dönüyor, ve bu en ateşli “yerli gruplara destek”çiler bile bir süre sonra ortadan kayboluyor.
Ülkede müzik olayı çoğu alanda kötü ve münferit ve genelde şaşırdığım güzellikler oluyor sadece. Yani sadece metal de değil olay, müzik kültürümüz hastalıklı çoğu alanda. Adam sahil kafesinin bahçesinde canlı müzik yapıyor, kolonların sesi o kadar açık ki, resmen yanından geçerken işitme kaybına uğrayacağım diye çekinerek geçiyorum, ve beklendiği gibi koca bahçede 1-5 kişi arası kişi kulak tecavüzüne uğramayı tercih ediyor. Anlam veremiyorum cidden, yani ses sistemine biraz para harcasalar ve anlayan birine sound’u ayarlatsalar daha fazla para kazanacaklarını düşünemiyorlar mı? Bu sadece bir örnekti.
Furtherial özelinde yorum yapacak kadar grubu bilmiyorum, dinlediğim şarkılarda belli farklılıklar bulsam da ilgimi çekmedi diyebilirim müzikleri için.
yerli gruplar desteklenmeli diye düşünmüyorum, tarafsız bir gözle albümü bi kaç kere çevirdim. gayet güzel bir albüm olmuş. bu albüm üzerinden “sırf yerli diye övüyorlar” geyiği yapılmamalı bence. çünkü adamlar wind swept my wings gibi güzel şarkılar yazmışlar. bence müziklerinin tartışılmasını hak ediyorlar.
gözünü kapatıp bir kaç kez dinle albümü. ciddi anlamda emek verilmiş, hayal ,ruh katılmış,yapanların içine sinmiş bir albüm. bizede keyfini cıkarmak düşüyor yahu.TÜRKİYEDE HERŞEY ZOR.lakin müzisyenlikle geçimini sağlamak dahda zor.elinize emeğinize sağlık.
Sizin de bu adamları kaçırıp, izbe bir stüdyoya kapatıp, zorla her ay bir albüm yaptırtasınız gelmiyor mu.
Benim geliyor valla.
İlk albümlerini dinleyip 10/10 vermiştim. Şimdi bu daha da iyi olmuş. 11/11 mi vereyim 11/10 mi vereyim ne vereceğimi şaşırdım.
Verilen puanlari fazlası ile hakediyor bu grup.
Live performansını dinlemeden şarkı sözlerine kulak asmadan düdük öttürenler rezilsiniz. Bu herifler ülke değil gayet de dünya standartlarında. Ve şundan da adım gibi eminim.
Bu grup eğer Amerika gibi metal kültürü olan bir ülkede kurulsa idi en az 400k-600k dinlenmesi olurdu. Yıl 2020 fikirlerim aynı. Abartı değil, en az…
I AM THE APRENTICEEEEEEEEE
YOUR GOD
IS NOT THE SAME
AS MIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIINE
9,9/10.