Bu hafta röportaj köşemiz, uzun zamandır sitemizde ağırlamak istediğimiz bir grupla şenleniyor. Progresif metalin son 10 yıldaki en önemli birkaç grubundan biri olan BETWEEN THE BURIED AND ME’yi konuk ediyoruz. Telefonun diğer ucuna grubun bas gitaristi Dan Briggs’i aldık ve BETWEEN THE BURIED AND ME’yi, yeni albüm “Coma Ecliptic“i ve elbette ki başka birtakım şeyleri konuştuk.
Selam Dan, nasılsın?
İyiyim sağ ol, umarım sen de iyisindir.
Gayet iyiyim teşekkürler. Vakit kaybetmeden başlayalım. Beklenen bir ilk soru olarak, “Coma Ecliptic“i daha önceki işlerinizle nasıl kıyaslarsın Albümü BETWEEN THE BURIED AND ME’nin kariyerinin neresinde görüyorsun?
Tamam başlayalım. Aslında bu yıllardan beri inşa etmekte olduğumuz bir şeydi ve bizi bu noktaya getiren şey de grubun ve müziğimizin doğal evrimiydi. Her zaman yapmaya çalıştığımız şey de bu aslında. Bize en doğal hissettiren şey kesinlikle bu. “Coma Ecliptic” bence bugüne dek yaptığımız en iyi iş oldu. Albüme güvenim tam, çünkü tam olarak yapmayı planladığımız şey buydu ve parçaların bir araya gelişini ve şu anki hallerine dönüşmelerini görmek heyecan vericiydi.
Anladım. Albümden devam edersek, “Coma Ecliptic”deki şarkılar, diğer albümlere kıyasla, birbirleriyle daha bir bağlantılı gibiler. Bu durum “Coma Ecliptic”in konseptiyle ilgili öyle değil mi?
Evet, albümdeki şarkılar birbirleriyle aşırı derecede bağlantılılar. Tüm parçalar sanki kocaman tek bir şarkı haline gelmeleri için yazıldılar. Bence albüm “Parallax“dan da, “Colors“dan da daha iyi akıyor. Albümdeki dinamiklerle deneyler yapma ve barındırdığı hikâye için daha iyi bir drama yaratma fikriyle daha çok ilgiliydik. Hikâye ve müzik, albümde kesinlikle birlikte çalışıyor.
“Future Sequence” ile “Coma Ecliptic” arasındaki müzikal farklılık, neredeyse “Alaska” ile “Colors” arasındaki fark kadar büyük. Buna sebep olan ne? BETWEEN THE BURIED AND ME’nin müzikal üslubu hâlâ gelişmekte diyebilir miyiz?
Evet, bütün olay da bu. Kanaatkâr olup tekrar tekrar aynı şeyleri yazmak istemiyoruz. Bu olduğunda gruplar sıkıcılaşmaya başlıyor ve zaman içinde sevdiğimiz birçok gruba da böyle olduğunu gördük. Talihsiz bir durum. Yani evet, bütün olayımız sürekli olarak gelişmek ve bence bu harika bir şey. Bu olay, her birkaç yılda bir yeni bir BETWEEN THE BURIED AND ME albümü yazmayı çok heyecanlı hâle getiriyor. Bazılarımız grup dışında da diğer müzikal projelerle oldukça aktifiz ve BETWEEN THE BURIED AND ME’de de müzik yazsak, herhangi başka bir projede de müzik yazsak, ortaya çıkan albümlerden çok şey öğreniyoruz. Elbette ki her anlamda büyümeye devam edeceğiz ve yapmak istediğimiz şeyin esas noktası da bu.
Ama hayranların grupları bazen hep aynı kalmakla, bazen de hep değişmekle suçladıklarını da biliyoruz. Dolayısıyla bir grubun evrimi pek kolay olmuyor. Sürekli farklı şeyler deneseniz bile, kimi dinleyiciler “Tamam, bu grubun olayı da sürekli değişmek ve farklı şeyler yapmak” deyip bunu bir formül olarak görmeye başlayabiliyorlar.
Öyle tabii, ancak ileri görüşlü ve iyi müzik yazdığınız sürece bunun pek bir önemi kalmıyor diye düşünüyorum. Bizim olayımız da bu. “Coma Ecliptic” muhtemelen bugüne kadarki en maceracı albümümüz; ama bu, müziğin sekiz ölçüde bir değiştiği 12 dakikalık bir şarkı yazdığımız anlamına gelmiyor. Farklı yollardan maceracı bir albüm ve bana kalırsa başka hiçbir şeye de benzemiyor. Bizim için esas olan da bu. Grubumuz bir sound, sağlam bir breakdown, bir blast beat, clean kısım veya bir solodan ibaret değil. Amacımız ilgi çekici ve farklı aranjmanlar yazmak ve hep büyümek. Bütün olay bu ve bu fikir ilk günden beri temel anlayışımızı oluşturuyor.
Yeni albüm üzerinde çalışmaya başladığınızda Twitter’da #rockopera hashtag’i ile bir fotoğraf paylaştınız ve yakınlarda da sahnede canlı olarak bir QUEEN şarkısı çaldınız. Albümde de gözle görülür şekilde çok clean vokal ve akılda kalıcı rifler var. “Coma Ecliptic”teki müzik türünü rock opera olarak görüyor musun? Öyle değilse bile tüm bunların arkasındaki motivasyon neydi?
Evet, yazdığımız şey buydu diyebiliriz. Bir rock operasının bir tür konsept albümden çok bir farkı yok. Bu bir hikâyenin müzik üzerinden aktarımı ve bizim yaptığımız da buydu. Bizi farklı bir zihniyete sokan ve ortaya bunca büyük şeyi çıkaran bir şey var. Albümün “Parallax”tan çok daha farklı olacağı ilk andan beri aklımızdaydı. Bu zihniyeti benimsedik. Kendi açımdan konuşacak olursam, birçok müthiş rock operası dinliyordum: “Quadrophenia”, “The Wall”, “The Lamb Lies Down on Broadway”, “Operation: Mindcrime” gibi eserlerin yanında müzikaller ve daha farklı birçok şey… Kendimizi yeni bir şeylere doğru yükseltmek istedik.
BETWEEN THE BURIED AND ME oldukça katmanlı ve kompleks şarkı yapılarına sahip bir grup. Müzik yazımına sistematik ve formulize bir yaklaşımınız var mı, yoksa süreç “aklında duyduğun şeyi yazma” gibi daha organik bir şekilde mi gelişiyor?
Evet, organik bir şekilde gelişiyor. Sadece en doğal olduğunu hissettiğimiz şeyi yapmaya çalışıyoruz. Zaten müziğimizi her zaman böyle yazdık. Normalde hiçbir planımız olmadan yazmaya başlarız. Şimdilerde, erkenden şekillenen şarkılar, şarkının çekirdeğini bulma ve şarkıyı milyon tane farklı yöne götüren tuhaf dönüşler yapma konusunda daha iyiyiz. Bir albümü ele alırsak, bütün bir albüm bunu yapabilir. Ancak şarkıdan şarkıya baktığımızda, şarkıları daha odaklı bir hâle getirmek daha büyük bir uğraş olarak karşımıza çıkıyor.
“Coma Ecliptic” gayet kompleks bir albüm, fakat aynı zamanda “Future Sequence” ile karşılaştırdığımızda daha az kaotik ve sindirmesi daha kolay gibi duruyor. Bu bilinçli bir tercih miydi? Gelecekte BETWEEN THE BURIED AND ME müziğinin, daha olgun ve ulaşılabilir olmak adına daha tahmin edilebilir bir hal alacağını düşünüyor musun?
Hayır. Sözlüğümüzde tahmin edilebilirlik diye bir şey yok. Bizim bütün olayımız farklı şeyler yapmak. Bu albüm “Parallax”tan daha farklı, sonraki albüm de bu albümden daha farklı olacak. Kim bilir neler yazacağız. Bu 2 ya da 3 yıl sonranın konusu. Biz şu an yaptığımız şeyi çok seviyoruz ve bunun tadını çıkarıyoruz.
Anlıyorum. Farklar demişken, bence Tommy son iki albümde vokal açısından önceye kıyasla daha büyük bir role sahip. Bu doğal bir süreç mi, yoksa yazım aşaması başlamadan önce alınan bir karar mı?
Son albümün tur süreci hakkında konuşurken, artık eskisi kadar çok sert vokal yapmak istemediğini söylemişti. Belki de bazı geceler sert vokal yapacak kadar sinirli olmuyordu veya o zihniyeti benimsemek için çabalıyordu haha.
Haha.
İlk albümlerden bu yana sesi epey gelişti. Albümü yazarken onun bu isteğini kafamızın bir köşesinde tutmak iyi oldu. Bu sayede melodilere daha çok odaklandık. Ayrıca bu şekilde, daha çok clean vokal olunca hikâyeyi anlatması da daha kolay oluyor.
Biraz da senden konuşalım. Sen progresif metal camiasındaki en popüler basçılardan birisin. Bas yazım sürecin hakkında biraz bilgi verebilir misin? Gitarları desteklemek ve kendi sololarını veya bas partisyonlarını eklemek arasında nasıl bir denge kuruyorsun?
Evet, özellikle bu albümde şarkılar neyi gerektiriyorsa onu yaptım. Bu albümde bas partisyonlarını şarkılar tamamlandıktan sonra yazdım.Gitar ve piyanoda şarkıları tamamen oluşturduktan sonra üzerlerine koyulan tamamlayıcı bir öge olarak düşündüm bas gitarı. En önemli şey şarkının ihtiyacı olan şekilde yazmaktı diyebilirim. Geçmişte Blake de ben de kendi bölümlerimizi daha ilginç hale getirmek için çabalıyorduk, ikimiz de bu açıdan suçluyduk, kabul ediyoruz. Bu albümde ise üzerine pek de fazla konuşmadan, ikimiz de zaten bitmiş olan şarkıları tamamlamaya yönelik şeyler yazdık ve çok da fazla öne çıkmamaya çalıştık.
Bu durum bence albümü dinlerken de fark ediliyor. Peki diğer projenden bahsedelim; TRIOSCAPES’in geleceğinde neler var? Caz tabanlı bir grupta yer almak, BETWEEN THE BURIED AND ME’deki çalışını etkiliyor mu?
TRIOSCAPES belki de şimdiye dek içinde bulunduğum en fazla ilgi gerektiren grup. Gelecekte neler olur bilemem ama gruptaki tek elektrikli enstrümanı çalıyor olmak sorumluluk istiyor. Zaten grupta herkes pek çok farklı şeyi üstleniyor. Lead’ler, ritimler, tekrarlı kısımlar, çok farklı şekillerde çalmamız gerekebiliyor. TRIOSCAPES’le canlı çalarken kafamda o anda ne yapıyor olduğumun dışında hiçbir düşünce olmuyor. Oldukça eğlenceli ve stresli bir iş, ama sonuçta buna ben gönüllü oldum. Kısacası son derece keyifli bir iş. O grupta olmak hoşuma gidiyor, çok farklı bir tecrübe.
Sorularımız bu kadardı Dan, zaman ayırdığın için teşekkürler.
Ben teşekkür ederim.
Umarız en kısa zamanda sizi İstanbul’da da izleme şansı buluruz, görüşmek üzere.
Evet harika olur, kendinize iyi bakın, görüşürüz!
Röportaj
Ahmet Saraçoğlu
Sorular:
Ünal Akünal
Çağrı Tunç
Nazım Kemal Üre
Ahmet Saraçoğlu
Tercüme:
Pasifagresif
Müthiş!
Bu adam benim idolüm. Bası kullanış şekli tam benim istediğim gibi. Btbam milenyumun en mukemmel progresif metal grubu. Çok fanboy oluyorum . Elinize sağlık
Bugün pasifagresif’te resmen benim günüm :D En sevdiğim grup her yerde karşıma çıkıyor :) Röportaj süper olmuş elinize sağlık, dan çok kafa adam gerçekten.
Bu grupta en sevdiğim şeylerden biri de elemanların ayrı ayrı çok açık kafalarda olmaları ve aynı zamanda birbirleriyle çok da uyumlu olmaları. Grubun DVD ve röportajlarından bunu hissediyorum hep.
değişkenliği ‘özgünlük’ hâline getirmek kolay iş değil ve btbam tam olarak bunu yaptı. doğru sorular güzel cevaplar. teşekkürler.
Şu yaklaşan konser ayağına bir de Mastodon röportajı yapıştırsanız…
09.07.2015
@şeyh hulud, ++++++++
Ben nasıl yorum yazmamışım buna ya, süper röportaj olmuş. Kafamda şekillenen BTBAM karakterinin hemen hemen aynısına sahip olduklarını görmek mutluluk verici. Diğer yandan son albüm gerçekten dinledikçe güzelleşiyor. Gün geçtikçe daha bi’ çok seviyorum valla.
Reklamlar girmiş araya.
02.03.2017
@Godless Killing Machine, sağ ol düzelttim.