Empati boşluğu. Üçüncü dünya savaşı. Derin ekoloji. John F. Kennedy. Doğu ve batı çatışması. Orduda baskı.
Yeni MUSE albümü “Drones”, yukarıdaki anahtar kelimeler üzerine kurulmuş bir albüm. Grubu hiç dinlememiş ya da hiç sevmemiş biriyseniz bunlar sizi büyük ihtimalle daha da itecektir. Hatta ilk single “Psycho”nun nakaratını duyduğunuzda “bu ne ya” gibi tepkiler de verebilirsiniz. “A fucking psycho” sözünün 20 yıl gecikmeli bir nu-metal sözü olduğunun ben de farkındayım. Ama şarkıyı dinledikten sonra uzunca bir süre bu sözü söylemeye, hatta arkadaki rifi mırıldanmaya başladım. O anda da konseptin ne kadar tarihi geçmiş veya aşırı kullanılmış bir konsept olduğunu düşünmeye gerek duymadım. Güzel bir rock şarkısı dinliyordum ve o an bundan ibaretti.
MUSE birçok kişi tarafından yanlış yaklaşılan bir grup. Ne kadar inanılmaz bir kitlesi olsa ve bu kitle grubu delicesine sevse de, bir taraftan gruptan nefret edenler ve her fırsatta laf sokuşturanlar da mevcut. Yapıcı bir eleştiriden bahsetmiyorum, “Rock müziğin başına gelmiş en kötü şey” ve “RADIOHEAD kopyası” gibi eleştirilerden bahsediyorum. Son albümlerinde en kaliteli taraflarını göstermedikleri ortada, ama birinin MUSE’dan böyle laflar sarf ederek nefret etmesi benim garibime gidiyor. MUSE en basit tabiriyle sevdiği şeyi yapan bir rock grubu.
Şahsen arada MUSE gibi gruplara çok ihtiyaç duyuyorum. Bir süreliğine de olsa işin teknik boyutuna o kadar da girmemek, sadece kendimi ortadaki müziğe bırakmak istiyorum. Zira MUSE’un da böyle bir derdi yok, sadece çoğu rock grubunun da istediği gibi hem kendilerini hem de dinleyicilerini eğlendirmek istiyorlar. Ne müzikal üstünlük taslama, ne de ortaya şiir niteliğinde şeyler koyma gibi bir çaba söz konusu. MUSE ve hatta FOO FIGHTERS gibi gruplara genelde “dertsiz müzik” olarak hitap etmeyi severim. Madende mahsur kalmış işçiyle ilgili FOO FIGHTERS şarkısı da olsa, üçüncü dünya savaşıyla ilgili MUSE şarkısı da olsa dinlediğim müzik hiçbir şeyin inciğine cıncığına kadar inmiyor, yormuyor ve sıkmıyor. Sadece dinleyip eşlik etmek istiyorsunuz, MUSE da yeni albümlerinde bu fırsatı bolca sunuyor.
Yeni albümle ilgili olarak MUSE hayranlarını en çok sevindirecek taraf şu: Grup neredeyse tamamen eski klasik rock sound’una dönmüş. Aralarda synth’ler ve çeşitli elektronik öğeler olsa da son albümlerdeki kadar mevcut değiller, en son albüm “The 2nd Law”dan da net bir şekilde daha iyi olduğu kanısındayım. Eleştirilen kadar kötü bir albüm olmadığını düşünsem de grupta bir şeylerin tükenmeye başladığı oldukça açık hâle gelmeye başlamıştı, dolayısıyla grubun eski yapısına dönmesi kesinlikle doğru bir karar oldu. Bu kararı oldukça bilinçli bir şekilde verdikleri de belliydi, zira grup albümü çok iddialı bir şekilde ortaya koydu. Neredeyse her şarkıyı single olarak yayınladılar ve setlist’lerini en çok yeni albümden şarkı olacak şekilde oluşturdular, işe de yaramış gibi gözüküyor.
Albüm birçok Avrupa ülkesinde birinci sıraya yerleşti, İngiltere’de şimdiden gümüş statüsüne ulaştı. Seyirciler şimdiden “Defector’u da çalın” demeye başladı. “Defector”un yanında “Psycho”, “Mercy”, “Dead Inside”, “Reapers” gibi şarkılar da anında hit oldu. Kısacası, grubun ortaya yeniden kaliteli işler koymaya başladığı az çok ortada; fakat kutuplaştırıcı taraflarının da mevcut olduğu bir gerçek. Bunlardan en önemlisi de sözler olsa gerek, çoğu yerde albümle ilgili eleştirilen en çok şey. İnanılmaz derecede sorun etmesem ve ister istemez eşlik etsem de ben de katılmak durumundayım. MUSE ortaya “A fucking psycho” ve “Show me mercy”den daha iyi sözler koyabilecek bir grup. “Mercy” de gereğinden fazla basite kaçılmış bir şarkı gibi geliyor örneğin. Ne kadar dinleyiciler arasında bir hit olmuş gibi gözükse de diğer şarkıların vuruculuğuna yaklaşamıyor. Kapak da büyük ihtimalle gördüğüm en kötü kapaklardan biri, neredeyse “V for Vendetta”yı izleyip Facebook’ta her gün filmin ekran görüntülerini paylaşan bir ortaokul çocuğunun aklından çıkmış gibi.
Gördüğünüz gibi, aslında albümün eleştirilebilecek birçok tarafı mevcut. Ama her ne kadar bu lafları söylemiş olsam da şimdi “Psycho”yu açtığımda air drum yapa yapa eşlik edeceğimi, “The Globalist”i açtığımda (ki mükemmel bir parça, umarım böyle epikli hareketlere daha çok girişirler) çok fazla zevk alacağımı biliyorum. “Drones”un sözleri ve kapağı kötü olabilir, ama büyük resme bakıldığında ben ortada sadece iyi bir rock albümü görüyorum. Belki de ne yılın albümü, ne de grubun en iyi albümü. Ama bildiğimiz ve tanıdığımız MUSE geri döndü, çığır açan işler yapmasalar bile güzel müzik yapmaya tam gaz devam edecekleri oldukça açık.
Muse çok sevdiğim birkaç şarkısı olan bir gruptan daha fazlası olmamış ve büyük ihtimal olamayacak bir grup benim için. Müzikleri belirli bir yerden sonra beni sıkıyor olsa da bu albümü bir kez dinledikten sonra, Dead Inside, Psycho ve Mercy’ninki başta olmak üzere, kafamda birçok catchy melodi kalmış şekilde buldum kendimi. Dinlemeye devam edeceğim ama “eski gücü kalmamış grup” havasını da hissettim şarkıları dinlerken. Konsepti bu kadar öne çıkarmaları da ara ara rahatsız etti ayrıca.
Benim için de 7 civarı bir puana sahip bir albüm olacak gibi, eline sağlık Bora. “Güzel bir rock şarkısı dinliyordum ve o an bundan ibaretti.” şuna da baya katıldım bu arada kritiği okurken; Muse, şarkılarında bundan fazlasını vaad etmeyen bir grup olduğu için bu kadar büyük zaten.
Bir de lisedeyken üst dönemlerin mezuniyetinden önce içinde Hysteria ve Malt’tan Deprem de bulunan birkaç şarkı çalmıştık. O zamanlar çalabildiğim en zor iki şarkı oldukları için sahneden inince yüzüm baya “:))” şeklini almıştı sdgsd
Muse çok sevdiğim birkaç şarkısı olan bir gruptan daha fazlası olmamış ve büyük ihtimal olamayacak bir grup benim için. Müzikleri belirli bir yerden sonra beni sıkıyor olsa da bu albümü bir kez dinledikten sonra, Dead Inside, Psycho ve Mercy’ninki başta olmak üzere, kafamda birçok catchy melodi kalmış şekilde buldum kendimi. Dinlemeye devam edeceğim ama “eski gücü kalmamış grup” havasını da hissettim şarkıları dinlerken. Konsepti bu kadar öne çıkarmaları da ara ara rahatsız etti ayrıca.
Benim için de 7 civarı bir puana sahip bir albüm olacak gibi, eline sağlık Bora. “Güzel bir rock şarkısı dinliyordum ve o an bundan ibaretti.” şuna da baya katıldım bu arada kritiği okurken; Muse, şarkılarında bundan fazlasını vaad etmeyen bir grup olduğu için bu kadar büyük zaten.
Bir de lisedeyken üst dönemlerin mezuniyetinden önce içinde Hysteria ve Malt’tan Deprem de bulunan birkaç şarkı çalmıştık. O zamanlar çalabildiğim en zor iki şarkı oldukları için sahneden inince yüzüm baya “:))” şeklini almıştı sdgsd
15.06.2015
@Ünal Akünal, Oğlum tekrar tekrar Hysteria’yı dinliyorum iki gündür ya, yıllar olmuş. HEY GİDİSİNİN.
15.06.2015
@Ünal Akünal, Bi’ ara buluşalım şu Hysteria’nın baslarını çal da dinleyeyim. Yıllar önce gitarda denemiş ve haliyle hiçbir tat alamamıştım.
15.06.2015
@Ozan H. E. Turakine, valla olur lan, güzel de olur hatta.