Müzik türlerinin faydacı bir şekilde etiketleniyor olmasının dinleyici için olduğu kadar müzisyen için de negatif etkilerinin bulunması oldukça acı aslında. İşin tüketim boyutunda her ne kadar belirli sınırları tanımak, bilmek ve seçimleri buna göre yapmak bir noktada oldukça mantıklı dursa da yaratım aşamasında kalıpların ne kadar tehlikeli olabileceğini her gün çıkan onlarca albümde görüyoruz aslında. Özellikle metal dünyasında, bir başka grubun rahatsız edici derecede benzeri olduğu çok fazla dile getirilen grupların esas sorununun bu “tür kaygısının yaratıcılığın önüne geçmesi” mevzusu olduğunu düşünüyorum. Elbette ihtimaller denizinde boğulmamak ve belirli bir tutarlılık seviyesini sağlamak adına kullanılması akıllıca olacak bu sınıflandırma ölçütleri, maalesef dengenin şaşmasına çok daha fazla sebep olduğundan bu konudaki görüşüm LEPROUS vokalisti Einar Soldberg’in kendisiyle yaptığımız röportajda söylediği şu cümlelerle büyük ölçüde örtüşüyor diyebilirim:
“Bence müzisyenler ve besteciler türler hakkında olabildiğince az düşünmeliler. Müziği kategorize etmek, siz müzik yazarlarının işi olmalı. Yararlı terimler, iyi tanımlamalar bulması gereken sizlersiniz. Bir grup kendini belli bir kılıfa sokarsa, birilerini takip etmekten fazlasını yapamaz. Sahte bir şeye dönüşür.”
Yukarıda bahsettiğim durum, sadece “On Lonely Towers” için değil genel olarak tüm BARREN EARTH diskografisi ile ilgili söyleyeceğim olumsuz şeylerin temelinde yatan sorunu özetliyor. 2007’de eski AMORPHIS basçısı ve klavyecisi, MOONSORROW davulcusu, SWALLOW THE SUN vokalisti ve KREATOR gitaristi gibi süpergrup tadında bir kadroyla kurulan, fakat bir EP üç de albüm çıkararak niyetinin ciddi olduğu konusunda ısrarcı olan grup, kadrosunda bulunan her elemanın müzikal zevkinin bir kırması olan ve en özet şekilde progresif death metal denebilecek bir türde müzik yapıyor. Bu noktada aradan KREATOR gitaristi Sami Yli-Sirniö’yü çekmem gerekecek – çünkü grubun müziğinin thrash metalle herhangi bir bağlantısı yok. Fakat Sirniö’nün KREATOR’a girmeden önce Fin prog metal/rock grubu WALTARI’de çaldığı (ve halen de çalıyor olduğu) gerçeği kendisinin BARREN EARTH müziğine katkısını yine direkt olarak görmemize olanak sağlıyor.
Metal Archives’tan kopyala yapıştır bölümünün sonuna geldiğimize göre bu bilgileri neden sizlerle paylaştığımı açıklayarak yavaştan yazıyı bir kritik haline dönüştürmemin vakti geldi sanırım. Grubun ilk EP’sinden bugün bahsedeceğim son albümü “On Lonely Towers”a dek sound’unun çok net bir biçimde yukarıda saydığım grup elemanlarının önceki projelerinin birbirine girmiş hali olduğunu görmek mümkün. Özellikle vokal tınısı sebebiyle SWALLOW THE SUN ve baskın olarak kullanılan gitar ve klavye tonları sebebiyle de AMORPHIS etkileri oldukça belirgin olsa da; grubu tür içerisinde farklı bir konuma taşıyan 70’ler prog rock etkilenimleri ve yer yer oluşan folk metal atmosferi de saydığım diğer grup elemanlarının önceki projelerinden BARREN EARTH müziğine taşınmış öğeler.
İlk olarak grubun hakkını vererek başlayayım. Kağıt üzerinde oldukça garip duran melodeath-doom-prog rock-folk karmasını müziğine natural şekilde yedirmeyi başarmış olması ve tüm bu öğeleri kullanıp tür içinde kendisine bir yer edinmiş olması dahi BARREN EARTH’ü özel bir grup olarak nitelendirmeme yetiyor. Fakat 3. albümünü çıkarmış ve hemen hemen her albümünde benzer şeyler yapmış bir grubun artık belirli bir sound’unun olmasını beklemek, en azından bazı temel tutarlılık sorunlarını yaşamamasını ummak da bir dinleyici için gayet doğal bir beklenti bana kalırsa.
Tüm bu örneklerin “On Lonely Towers” üzerinden açıklanabiliyor olması gerçeğini bozmasa da bahsetmem gereken önemli bir durum da grubun bu albüm ile vokal değişimine gitmiş olması. Albümün en güçlü tarafı olduğunu düşündüğüm vokaller konusunda Jón Aldará, yalnızca Mikko Kotamäki gibi güçlü bir sesin yerini doldurabilmekle kalmamış, zaman zaman özellikle clean vokaliyle kendi imzasını attığı bölümlerde müziği çok daha güçlü ve vurucu hale getirmeyi başarmış. Ayrıca albüme fazladan verdiğim 0.5 puanın sebebinin de kendisinin görev adamı niteliğinde brutal vokal yapıp clean’e geçtiğinde birdenbire metal dünyasının çok sevdiği o “eğitimsiz, çiğ ama samimi ve duygusal ses”e dönüşmesi; ve bu işi nefis yapması olduğunu belirteyim.
“Howl”un verse’ündeki şarkıyı yöneten melodik lead gitarlar, nakaratındaki epik clean vokalli kısım, “Frozen Processions”taki geçiş melodileri ve klavye ile giderek güçlenen soğuk atmosfer ve “A Shapeless Derelict”te artık tamamen vokalin hakimiyetine girmiş ritim departmanı, topyekün BARREN EARTH müziğini gayet güzel özetliyor aslında. Parça parça alındığında oldukça güzel ve dinlemeye doyulmayacak kısımlardan oluşan ancak bütünde bir yere varamayan, amaçsızca savrulan ve bir sonuca bağlayacakmış da bağlayamıyormuş gibi duran bölümler grubun müziğinin büyük bir kısmını oluşturuyor. Bunun dışında albüm ilerledikçe özellikle “Set Alight”ta iyice kendini gösteren folk metal etkileri ve “Chaos The Songs Within”de zaman zaman diğer türleri domine etmeye başlayan prog rock tınıları yukarıda saydığım ve olmamış olarak nitelendirebileceğim BARREN EARTH müziğinin “On Lonely Towers”taki birkaç diğer izdüşümü.
Yazdıklarıma ilave olarak bir şey diyemeyeceğim aslında, sıkıntısını müzikal olarak üzerine kurulduğu temelden değil grubun halen bir üslubunun, bir sesinin olmamasından alan, çok daha fazlası olmasını dilediğim oldukça iyi bir grup BARREN EARTH. Yukarıda söylediklerimi de göz önüne alarak, çok iyi soğuk melodeath rifleri, akılda yer tutan besteler, varyasyonlu ve sıkmayan bir müzik ve her şeyden önemlisi muazzam bir vokal performansı dinlemek isteyenler için pek çok şey vaadeden, kaliteli bir albüm “On Lonely Towers”. Fakat aynı zamanda tür cümbüşü olmaktan ve kısmen yapaylıktan kurtulamayan, bir türlü bütün halinde muazzamlaşamayan, insanın tadını çok fazla kez damakta bırakan, can sıkıcı bir yana da sahip.
Kadro Olli-Pekka Laine: Bas
Jón Aldará: Vokal
Kasper Mårtenson: Klavye
Sami Yli-Sirniö: Gitar
Janne Perttilä: Gitar
Marko Tarvonen: Davul
Şarkılar 1. From the Depths of Spring
2. Howl
3. Frozen Processions
4. A Shapeless Derelict
5. Set Alight
6. On Lonely Towers
7. Chaos, The Songs Within
8. Sirens of Oblivion
9. The Vault
bu grubu mikko kotamaki vasıtasıyla keşfetmiştim ama onun vokal yaptığı albümlere de pek ısınamamıştım açıkcası..her tarzdan biraz biraz var kritikte de bahsedildiği gibi aslında severim de öle karman çormanlıkları ama bu grupta olmadı olduramadı nedendir çözemedim :/
dip not: on lonely tower çok hoşmuşşş
BARREN EARTH’ün çok sevdiğim parçaları olsa da hiçbir zaman bütün olarak çok güzel bir şey çıkaramadılar ortaya, bu albümde de aynı durum söz konusu kritikte de bahsedildiği gibi. Dinlerken baya baya içim bayıldı, “orada burada güzel anlar içeren ama genel puanı 7 olan albümler” kategorisine hızlı bir giriş yaptı diyebilirim ahah. Ama öteki taraftan ben de gelişmelerini umuyorum, bundan çok daha iyisini ortaya koyabilirler. Eline sağlık Ün*l.
bu grubu mikko kotamaki vasıtasıyla keşfetmiştim ama onun vokal yaptığı albümlere de pek ısınamamıştım açıkcası..her tarzdan biraz biraz var kritikte de bahsedildiği gibi aslında severim de öle karman çormanlıkları ama bu grupta olmadı olduramadı nedendir çözemedim :/
dip not: on lonely tower çok hoşmuşşş
BARREN EARTH’ün çok sevdiğim parçaları olsa da hiçbir zaman bütün olarak çok güzel bir şey çıkaramadılar ortaya, bu albümde de aynı durum söz konusu kritikte de bahsedildiği gibi. Dinlerken baya baya içim bayıldı, “orada burada güzel anlar içeren ama genel puanı 7 olan albümler” kategorisine hızlı bir giriş yaptı diyebilirim ahah. Ama öteki taraftan ben de gelişmelerini umuyorum, bundan çok daha iyisini ortaya koyabilirler. Eline sağlık Ün*l.