# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Serbest kürsü
| 04.05.2015

Yeter! Söz milletin.

Herkese merhaba. Başlıktan da anlaşılacağı üzere, bu başlıkta gönlünüzden geçen herhangi bir konuda dile getirmek istediklerinizi paylaşabilirsiniz. Ülke gündeminden müzik dünyasına, son komik videolardan ligdeki son gelişmelere kadar ister suya sabuna dokunan, ister havadan sudan konularla köşemizi renklendirmenizi arzu ediyoruz. Tek ricamız, yorumlarınızı kimseyi kırmayacak, kendinizi hapse attırmayacak ve sitemizi kapattırmayacak içerikle şekillendirmeniz.

Hepimize mutlu ve özgür günler dilerim.

  Yorum alanı

“Serbest kürsü” yazısına 17,136 yorum var

  1. Metal Lords çok tatlı bir film olmuş ya. Cringe bir şey bekliyordum ama baya tatmin etti beni. Gelen eleştiriler de gayet olumlu gözüküyor. Resmen filmi izlerken metal müziği tanımaya başladığım yıllara ışınlandım.

  2. lammoth says:

    Erşan Kuneri dizisine büyük yükseldim. Bunu bir dizi olarak ele alacaksak, kendi bağlamında Türkiye’de çekilmiş herhangi bir şeyle kıyaslayamıyorum. Dizinin içindeki matematik ve her bölüme harcanan emek çok fena düzeyde. Uzun zamandır bir yapıma bu kadar yükseldiğimi ve yapılmış olmasına bu denli sevindiğimi hatırlamıyorum. Cem Yılmaz’ın son yıllardaki aşağı doğru giden ivmesini tersine çevirdiği bir iş olmuş. Umarım ikinci sezonu da gelir. Ama ben beğendiysem kesin kimse beğenmez amk. Genelde öyle oluyor. Gerçi site ahalisinden sevecek çok insan olacağını sanıyorum. Çünkü burası gerçekten de kaliteli insanların olduğu bir yer.

    Bir de bu yedinci bölüm öyle böyle değil. Baştan sona Türk toplumu sosyolojik analizi gibi bölüm olmuş. Yumruğu 5 ton çeken ve gözünden ışın atabilen :) bir adamın bile toplumun kalıp yargıları ve 1000 yıllık gerzek beklentileri arasında güçsüz düşüp, çaresiz kalabileceğini acayip şekilde anlatmayı başarabilmiş. Gerçek bir kara mizah örneği. Sırf bu bölüm için bile izlenir.

    Ugur

    @lammoth, Yapılan işi bir bütün halinde değerledir(e)meyip “hiç gülmedik yea” tayfasıyla “çok küfürlü buna mı gülüyorsunuz yea” tayfası gelene kadar övmeye devam edelim lütfen.

    Uzun zamandır Türk yapımı içerik izlemiyordum Cem Yılmaz sayesinde adam akıllı bir şey seyretmiş oldum.Fazlasıyla eğlendim, güldüm, yapılan işe, Cem Yılmaz’ın yaratıcılığına tekrardan saygı duydum.2. Sezon umarım çok bekletmeden gelir.

    Dysplasia

    @lammoth, ben iki bölüm izlemeye çalıştım, gitmedi. Adam son yıllarda nedenselliğe savaş açmış gibiydi zaten bu da öyle olmuş; bir diyalog, replik vs yazıyor ortamla alakası yok, karakterle alakası yok; zaten yarattığı karakterlerin ayakları yere basmıyor, ne alaka dedirtiyor. birbirini takip eden bir takım olaylar var, mantığa oturmuyor, absürd desen değil sürreal desen değil, üfür üfür ipe diz tekniği.. Olaylar gelişiyor ama sırf gelişsin diye.
    Senaryo yazarken yardım almıyor artık sanırım, güzel güzel temaları hiç ediyor bu adam.

  3. deadhouse says:

    Öyle görünüyor ki büyük şekilde yar*ağı yedik. Uzun zamandır kendi çapımda araştırma yapıyorum. Felaket tellallığı yapmak istemiyorum ama yolun sonu çok karanlık. Bazen diyorum her şeyi bırakıp dağ başında bir barakada, kulübede ilkel şartlarda, her türlü teknolojiden uzak yaşayıp her şeye kulağımı tıkarak mı yaşasam. Biraz romantik görünüyor. Bu da çözüm değil. Ne yapsam acaba. Düşünüyorum.

    dreadfulfate

    @deadhouse, Aga sen çok kasıyosun. Azıcık sal, rahatla.

    ismail vilehand

    @deadhouse, https://youtu.be/EBXNxsp4E38

    Raddor

    @ismail vilehand, gördüm ve arttırıyorum.

    https://youtu.be/D-7RzS8_dys

    Bu attığım videonun tamamını izlemeyenin çükü düşsün !!

    ismail vilehand

    @Raddor, katılıyorum. Bunu izlemeyen kalmasın.

    ismail vilehand

    Motörhead ile tanışmasaydım belki de hala semavi din diye yutturulan Arap mitolojisine inanan saçma sapan bir adam olacaktım.

    Lemmy şu an yaşadığım korkunç hayata karşı dimdik (her anlamda dimdik) durabilmemin en büyük sebebi. Yarın ölsem sikimde olmaz. Onun söylemleri ve öğretileri sayesinde her anın her şartın ve ortamın hakkını ve verdim ve hala veriyorum. Sikerim ölümü. Azrail yarrağımı yesin.

    Joseph

    @ismail vilehand, abi hani 33 yaşına gelince intihar edecektim 😁

    Raddor

    @ismail vilehand, 2023 seçimleri hakkında düşüncem:

    https://youtu.be/eV0KL9V0tPU

    Paul Pogba'nın Bir Kolu Uzun Bir Kolu Kısa Forma Altı Tişörtü

    @deadhouse, Neden böyle düşünüyorsun?

    deadhouse

    @Paul Pogba’nın Bir Kolu Uzun Bir Kolu Kısa Forma Altı Tişörtü, Burası bu konuların konuşulabileceği bir mecra değil. Sürekli müdahale ediliyor. Damgalanıyorsun. Dikkat çekmek istediğini sanıyorlar. Linç ediyorlar. Bu yüzden kusura bakma. Cevap yazamayacağım. Hatta geçenlerde biri şunu kaldıramıyorsan, bunu kaldıramıyorsan vs. internete girme falan demişti. Neyse ki internet denilen harika şey, otorite mekanizmalarının durduramadığı tek şey.

    lammoth

    @deadhouse, “Bazen diyorum her şeyi bırakıp dağ başında bir barakada, kulübede ilkel şartlarda, her türlü teknolojiden uzak yaşayıp her şeye kulağımı tıkarak mı yaşasam. Biraz romantik görünüyor. Bu da çözüm değil.”

    Uzun zamandır bunun hayaliyle yaşıyorum abi. En azından bir süreliğine denemek istiyorum. Ve ben aslında pek çok şeyin bu yolla çözülebileceğini düşünüyorum. En azından kendi adıma.

    İnsan her ne kadar sosyal bir canlı olsa da insani yabancılaşma sürecinin ve bitimsiz simülasyon duygusunun (ve döngüsünün) en bariz şekilde hayatımıza akıverdiği yer internet. Tek başına insanlığın en muhteşem icatlarından biri ama aynı zamanda hayatımızın en büyük laneti.

    deadhouse

    @lammoth, Hegel haklı. Her şey karşıtını doğuruyor. Tam bir şeye odaklanıyorum, evet böyle yaşanabilir derken, bir anda her şey saçmalık seviyesinde boş bir çaba gibi geliyor. Bu beni umutsuzluğa sürüklüyor. Dediğin gibi yapsam da yine pişman olacakmışım gibi. Lanetlenmiş hissediyorum hahaha

    Yine en mantıklı gelen simülasyon. Haklısın bence de.

    lammoth

    @deadhouse, “Burası bu konuların konuşulabileceği bir mecra değil” diyorsun ki belli açıdan haklısın. Ama Pasifagresif pek çoğumuz için bir metal sitesinden çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu anlamda, bu tarz konuşma ve tartışmaların çok daha uzun uzadıya ve hararetli şekilde yapılıyor olmasını isterdim.

    Örneğin “City geçen X takıma ne koydu baa” mavrası bu kadar normal algılanıp uzun uzun devam edebilirken (kınadığımdan değil bizzat çok sevdiğim muhabbetler de dönüyor oralarda ki kendim de bir futbolseverim) hayatın ve hayat deneyiminin özünü oluşturan ve dolayısıyla aslında tek tek hepimizi ilgilendiren bir konuda -belirli ölçüde- konuşamıyor olmamız ya da senin belirli kişilerden tuhaf tuhaf tepkiler görmen falan bana hep çok acayip geliyor. Buradan yola çıkarsak, çoğu kişinin (senin aksine) açıkça rol yaptığı ya da “aga burası da güldüğümüz eğlendiğimiz bir metal sitesi nihayetinde, dur şimdi bokunu çıkarmayayım” diyerek kendini sansürlediğini söyleyebiliriz. O nedenle senin paylaşımlarındaki “o gerçeklik” bana fazlasıyla anlamlı geliyor. Bu açıdan (daha önce de söylediğim gibi) seni bu sitenin en korkusuz ve gerçek insanı olarak görüyorum.

    deadhouse

    @lammoth, PA harika bir site. Hayatıma güzellik katan şeylerden biri. Şikayetçi gibi görünüyor olsam da insanları asla yargılama niyetinde değilim. Sonuçta herkesin kendi bakış açısı var. Burada kimse kimseyi zoraki bir sohbete davet etmiyor veyahut bu muhabbetlere katılıp katılmadıkları için yargılamıyor. Ancak senin de dediğin üzere, bazen gereğinden fazla gösterilen tepkiler insanın hevesini kaçırabiliyor. Şahsen burada hangi muhabbet yapılırsa yapılsın umurumda olmaz. Muhabbete katılmam veya ilgimi çekiyorsa konuyla ilgili tartışmaya çalışırım. Durup dururken insanlara niye bunu konuşuyorsun minvalinde bir şeyler söylemek gereksiz bence. Güzel sözlerin için sağ ol. Buna da bir simülasyon diyebiliriz. Belki beni gerçekte tanısan böyle düşünmezsin. İnsanlar olduğundan daha farklı gözükebiliyor bazen.

    çaksu

    @deadhouse, Tesisat lazım ama onun dışında ilkellik ftw ^.^

    Ben de sık sık düşünüyorum benzer şeyler.

  4. Joseph says:

    @deadhouse, parasizligin közü kör olsun bizim gibi fakirlere hep haline şükür et diyorlardı büyüklerimiz artık hiç kimse ye inanmıyorum

  5. Melkor says:

    Elden ring’den sonra nasıl oyun beğenicez ya. İlk oynadığımda str karakterle bitirmiştim. ikinciye sorcerer denedim başka bir oyun gibi. Muazzam gerçekten. Soundtrackleri de eski souls oyunları kadar olmasa da iyi.

    https://www.youtube.com/watch?v=6R3ouGNcACQ

    https://www.youtube.com/watch?v=bZpswb95xSQ

    https://www.youtube.com/watch?v=gTN2LZVJ_-Q

    D

    @Melkor, Gardas napak oynayak mi Elden Ring’i ya. Biliyorum muthis oyun ama bu Souls serisine falan da pek kanim uyusmadi ama Elden’i cok merak ediyorum

    Melkor

    @D, Yerinde olsam açık dünyasında bir dolaşırdım. Şimdiye kadar açık dünya diye oynadığın oyunlara küfür ediceksin. Elden ring diğer souls oyunları kadar zor değil ama yine de kahırlı bir oyun. Onlardan farklı olarak açık dünya’da karakteri kasıp, bossa gelebiliyorsun. Tatmini, keşif hissi muhteşem.

    D

    @Melkor, Dostum valla rpg olayina bir de eskisi gibi icine giremiyorum herhalde. The Witcher 3′te de ayni seyi yasadim. Biliyorum harika oyun ama bi uzun uzun oturamiyorum onunde. Eskiden oldugu gibi eglenemiyorum da belki onun da etkisi var. Ama niyet ettim ya oynicam bunu en kotu dedigin gibi gezinirim.

    Melkor

    @D, Oynamadan önce mutlaka biraz let’s play videolarına bak. Çünkü oyun seni koskoca bir dünya içine atıyor. Ne yapacağını da çok söylemiyor. Dayak yiye yiye öğreniyorsun. Genel oyuncu kitlesi linear görevlere, ne yapacağını söyleyen oyunlara alışmış çok zorlandılar.

    D

    @Melkor, Sagolasin dostum. PC kaldirir umarim :D Once bi izleyim dedigin gibi sonrasinda da kes ha kes.

  6. Boba Fett says:

    Çoğunuza saçma gelebilecek bir takım fikirlere sahibim. Bazı konularda özellikle evrim konusunda ciddi bilgi eksikliğim olmasına rağmen bu düşüncelerimden kendimi alamıyorum.

    Evrim diye bir gerçek var.
    Biz bir hayvanız aslında.

    Hal ve durum böyleyken biz bugün evrimin bize getirdiği binlerce yıllık kişilik, davranışlarımıza aksi yaşıyoruz aslında, bir kısmı gerçekten değişmeli elbette, buna hiçbir itirazım yok ama bir kısmının da aslında hiç değişmemesi lazım. Binlerce yıllık evrimle gelen biyolojik yapımıza uygun bir hayat yaşamıyoruz, buna uygun beslenmiyoruz, bunun bize getirdiği ihtiyaçları yeterince doyurmuyoruz.

    Çok daha spesifik örnekler vermek isterdim ama burası internet, insanlar okuduğunu anlamıyor ya da anladığını yanlış anlayabiliyor.

    Binlerce yıldır insanlar birbirinin çok afedersiniz sikişini izlemiyorken, -izleyen tek tük vardır tabii- şimdi herkes bunları izliyor ve düşününce o kadar tuhaf geliyor ki, eskiden de izleyen vardır Roma’da veyahut egzotik tarikatlerde veya kabilelerde vs. ama canları isteyince katılıyorlardır eminim ama ekran başında izlemek, binlerce yıllık evrimi de düşününce bu kesinlikle yanlış bir şey diyorum. Yanlıştan kastımda insanın kendine zarar yoksa asılmasının bana zararı yok.

    En güçlünün değil en iyi adapte olanın hayatta kaldığını düşünürsek günümüz toplumunda eğer yeterli kalabalığa ait bir komünde yaşamıyorsan yani seninle aynı fikirde olan insanlarla yaşamıyorsan marjinalleşmek, uçlarda yaşamak hiç mantıklı ve rasyonel değil, aslında evrime kafa atıp hayatını piç ediyorsun. Böyle dedim diye toplumun müzik zevkini dinleyecek değilim tabii ki, burada örnek vermek istediğim anlatmak istediğim bu toplumun % şu kadarı cahil dediğin zaman kendini akıllı azınlığa atıyorsun ve sokağa çıktığın insanlardan tiksiniyorsun belki de bu da seni daha fazla marjinalleşmeye, uçlara itiyor, bunun doğruluğu yanlışlığı bir yana gittikçe toplumdan soyutlanıyorsun ve bir sarmala giriyorsun bu da ruh sağlığı açısından pek iyi değil.

    Özetleyecek olursak evrim denen binlerce yıllık gerçek var ve bu bizi şekillendirmiş, bugün otobüse koşuşumuz, kopya çekerken hissettiklerimiz hepsi evrimin bize getirdiği mekanizmaların değişim geçirmiş, üzerine kıyafet giymiş hali, biz bunu daha ne kadar inkar edeceğiz merak ediyorum.

    Yazdığım şeyler yanlış anlaşılmaya oldukça müsait, eğer aklınıza takılan bir şey olursa daha açık yazmaya özen gösteririm.

    woodenpint

    @Boba Fett, Hayatını piç etmek ve ruh sağlığı açısından iyi olmadığı dışında her söylediğine katılıyorum. Çünkü eğer böyle bir insansan ve kendi kendine yetebiliyorsan hasta ve cahil bir toplumdan mümkün olduğunca uzak kalmak iyi gelebiliyor ve kendini geliştirmene olanak sağlayabiliyor

    Boba Fett

    @woodenpint, Bunu da düşündüm, şöyle ki ben bu siyasi röportajları gördüğüm zaman sinirden ekranı parçalayacak gibi oluyorum, baya ruh halim değişiyor, elim ayağım boşalıyor bazen şeyim bile şaka şaka. Her neyse bu durum benim hayatımı olumsuz etkiliyor ama siyaset demek populizm demektir, bugün profesörde olsa eğer geniş kitlelere ulaşmak istiyorsa populizm yapmak zorunda, insanlar için slogan laflar söylemek zorunda diğer türlü seçmene ulaşmak zor…

    Benim burada buna kafa yormam beni geri çeker, tartışmam sadece vakit ve psikolojik kayıp demek, böyle bir durumda evrim bana diyor ki siktir et ya görmezden gel, detaylara girmeden casual muhalif ol ya da hiç hiç o toplara girme siyaseti bile takip etme.

    Ben burada bu videoları izlersem ya da koftiden gerçekten bana fayda ya da zevk vermeyen siyasetle uğraşırsam tamamen zarar, burada kendimi soyutluyorum kendimi toplumdan, bir takım fikirlerim var elbette ve maalesef gündemden uzak duramıyorum ama saatlerce bunla da uğraşmak muhalif hatta anarşist, anako sikko kapitalist ne olursa ol uyuşturucu gibi bir şey, sado mazo gibi seni hafiften sinir eden, vaktini heba eden aynı zaman da ne kadar da üstün bir insanım dedirten bir uyuşturucu gibi siyasetle ya da bu tarz neyle ilgileniyorsan.

    Hepsinde fayda zarar yapmak lazım bana kalırsa.

    woodenpint

    @Boba Fett, Anlıyorum hocam dediklerini ve benim buna çözümüm görmezden gelmek oldu çoğunlukla. Ha illa maruz kalıyorsun, dışarıda hayatın içinde de illaki karşına çıkıyor bunların canlı örnekleri ama yeri geldiğinde, karşılaştığında, konusu açıldığında düşünüp söyleyeceğini söyleyip sövüp geçmek ve minimum huzursuzlukta tutmak kendini önemli yoksa dediğin gibi tamamen kendine zarar oluyor. Zaten insan bunlara maruz kaldıkça en uç noktalara kadar radikalleşmeye başlıyor ve bunun da sonu yok yine sana boşuna fazlalık. O yüzden dediğin gibi fayda zarar olarak bakıp hem gündemden uzak kalmayıp hem de çok zamanını harcamasına izin vermeden kendine odaklanmak en iyisi

  7. Raddor says:

    Bu ara her gece yatmadan önce rastgele bir X-Files bölümü izliyorum. Fox dayımla, Dana ablamı çok özlemişim. İzlediğim ilk altyazılı diziydi cnbc-e sağolsun. Hala favorilerimden. Benim gibi seven PA takipçilerine selam olsun.

    https://youtu.be/lIh8VPoPBhk

    Bu arada özlemişim dediğim Fox Mulder aslında her gün izlediğim Hank Moody. David Duchovny iki karakter arasında öyle aura değiştiriyor ki aynı oyuncu olduğu zerre aklıma gelmiyor.

    Dysplasia

    @Raddor, Kainatın en iyi dizisi. İlk sezonları TGRT’deyken izlemeye başladım ben bunu çocukken, üniversiteyi de CNBC-e’de pazar günlerini kovalayarak bitirdim. Sonradan tüm arşivi indirip tekrar üstünden geçtim, hala arada izlerim. O introyu bir kere bile atlamamışımdır.
    David Duchovny’nin gözlerindeki anizokoriyi farkedince zamanında boş boş teori kasmıştık abimle. Oysa adamın gençliğinden kalan bir durummuş.

    Raddor

    @Dysplasia, devamlılığı olan bölümlere denk gelmemek, tek bölümde başlayıp biten maceraları seyretmek için aşağıdaki listeye bakıyor, oradaki bölümler haricinde bir tanesini seçip izliyorum.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/Mythology_of_The_X-Files

    Tabi uzaylılı bölümler de ayrı iyiydi. Senelerce manyak etti bizi. Gece tuvalete gitmek işkenceydi. Onları baştan sona izlemek gerek.

    O kadar Californication ve X-Files izledim, David Duchovny’nin gözlerindeki farklılığı fark etmedim.

    Ve introyu tabi ki ben de hiç geçmedim. :)

    Geçen izlediğim bölümde bir çiftin ultrasonda bebeklerine bakılıyor. Bebeğin başında iki tane boynuz oluşumu görülüyor. Önemli bir şey değildir diyorlar.

    Gece karı/koca yatıyorlar. Kadın tekrar uyanıyor. Yanında kocası yok. Yatağın kenarları alevler içinde ve ucunda şeytan, bunun rahminden bebeğini alıyor. Bebeğin kafasında boynuzlar var.

    Kadın çığlık çığlığa uyanıyor. Kocası yanında. Kabus görmüşüm neyse ki diyor. Sonra fark ediyor. Karnı boş. Yatak kanlar içinde.

    Amk yerinde o tırt 90′lar efektlerine rağmen otuz yaşımda tırstırdı tekrardan.

    Neyse meğer kadının kocası bir tür şeytanmış. Aynı anda bir sürü kadınla evli. Amacı normal bir çocuk sahibi olmak, bu yüzden herkesle deniyor. Ama bebeklerin de şeytan olduğu anlaşılınca “yine olmadı amk” diye onları karınlarından çıkarıp gömüyor.

    Bu bölümü paylaşmak istedim. Şeytanlı falan, çok heavy metal haha.

    Bir de JJ Abrams totoşu bu dizinin çakmasını yaptı sonradan Fringe isminde.

    Dysplasia

    @Raddor, Ahah hatırladım.
    Fringe’i de izledim ama yok, boktan bi diziydi o.
    Bilinmeyen diye bir dergi vardı eskilerden. Orada okuyup okuyup tırstığım şeyleri X files ile pekiştiriyordum. Keşke gerçek olsalardı lan.

    Raddor

    @Dysplasia, bizimkiler yerli versiyonunu da yapmış zamanında. Dönemine göre de epey iyi uyarlamaymış ama tutmamış.

    https://youtu.be/aS4lwGrga98

    Uzaylıları da cinlerle değiştirmişler. :D

    Dysplasia

    @Raddor, Yuh, bunu bilmiyordum.

  8. Ouz says:

    Cumhuriyet tarihindeki “metal umlaut” örneklerinden:

    “Motör”

    https://i.hizliresim.com/durzcag.jpg

  9. Melkor says:

    Vay be vangelis’i kaybetmişiz.

  10. deadhouse says:

    Önce Klaus Schulze şimdi de Vangelis. 25 gün arayla öldüler. Büyük sanatçıların ölümü başka bir duygu. 150 yaşında ölseler bile insan etkileniyor. Metal müzikte en çok James Hetfield beni endişelendirmiştir. Öyle büyük izler bıraktı ki umarım çok uzun yaşar. Dinleyiciyle bağ kurma başka bir mesele. En iyi müzisyen, enstrümanına en hakim müzisyen olup olmamanız önemli değil. Sinemada da böyle. Marlon Brando, Al Pacino, Anthony Hopkins gibileri gelmez bir daha. Onlar da seyirciyle kurdukları bağda çok çok öndeydiler. Hopkins’i The Father’da izlerken sanki çok sevdiğim sürekli oturup konuştuğum bir yakınımı izler gibi izledim. Tv’de değil de beraber yaşadığım birini izliyordum sanki. Bağ meselesi önemli.

  11. D says:

    Daha once bahsi acildi mi bilmiyorum, muzik dinlemek icin kullandiginiz donanimlar/yazilimlar neler? Ben iphone 12 ve sony xm4 kullaniyorum ancak lanet olasi LDAC’in iphone’da destegi yok. Soyle saglam flac ya da lossless stream yapan uygulama da bilmiyorum. LDAC icin bari bluetooth bi transmitter alayim bari kulakligin nimetlerinden pc’de faydalanayim dedim, FiiO BTA30 var bildigim tek model. Onu da dogru duzgun bulamadim henuz. En son sadece muzik dinleme cihazi olarak gidip android telefon alcam. Allahsiz sony LDAC’i android cihazlara getirdi digerlerine getirmiyor bir turlu.

    Güzide Arslaner

    @D, Şu anda çok da güncel cihazlar içermese de konuşulanlara göz atmak isterseniz: http://www.pasifagresif.com/2013/11/muzik-dinleme-araclari/

    D

    @Güzide Arslaner, Tesekkur ederim Guzide abla, bunu kacirmisim ben.

    Yiğit

    @D, ldac etki ediyor ama yok diye de bu kadar üzülmeyin bence. Ldac olmadan lossless dinlemeye kasmaya gerek yok. Zaten ldac onun için var, teknik olarak 24 bit dinleme yapıyor.

    Ha yine de kablolu kullanmak hepsinden iyi. O kulaklıktan maks verimi kablo veriyor. Tabii 3.5mm girişiniz yoksa nasıl bir performans verir bilemiyorum ama android telefon almaktansa dap almak daha mantıklı olabilir sizin için. 24 bit veya lossless gibi rakamlara takılmaktansa performansı artıracak çözümler daha iyi olur.

    D

    @Yiğit, Haklisin. Kablolu her turlu dover. Bi bakayim neler alabilirim. Aslinda niyetim rakamlardan ziyade dedigin gibi almis kullanirken duzgun verim alabilmek.

    OblomoV

    @D, Samsung Galaxy A52 + Poweramp + KZ-ES4 Kulak içi kablolu kulaklık

    Rashid

    @D, bluetooth’lu kulaklıklara ne eklersen ekle fark bariz olmuyor. Bu arada Sony xm4′un içinde iyi bir dac var yanlış hatırlamıyorsam. Yani o zaten iphone’dan bağımsız çalışıyor. Android’e geçmek istiyorum diyosun ama çoğu android’in ses kalitesi iphone’lardan pek farklı değil. Ha android alacaksan da Sony’nin yeni çıkan telefonlarından al. Müzik anlamında piyasadakı en iyi telefonu şuan da yalnızca Sony üretiyor. Hepsinde de 3.5mm girişi var ve ya Xiaomi tarzı orta kalite ama 3.5mm girişi olan bir telefon alıp, üstüne fiio btr5 ekleyebilirsin.

    D

    @Rashid, Tesekkur ederim dostum. Aslinda android telefonu sadece player gibi kullanmak icin almayi dusunmustum. Android telefonlarda LDAC destegi var. Belki muzikleri de flac falan indirip dinlemeyi denerim, ucuz yollu music player olsun diye dusunmustum :D

  12. deadhouse says:

    Amerika’ya sırtını yaslarsan her şeyi kaybedersin. Amerika’nın sadece çıkarları vardır. İsrail ve İngiltere dışında her ülkeyi satar. Yunan arkadaşlar ateşle oynuyor ve Türkiye’yi de ateşe atıyorlar. Önümüzdeki süreçte Putin’i oyuna getiren Amerika, Yunan tahrikleriyle Türkiye’yi de oyuna getirebilir. Ukrayna, Yunanistan, Tayvan, Suriye, Irak, Afganistan, Kosova say say bitmez. Savaşla ve kanla beslenen modern zaman imparatorluğu. 700 bin askerle, binlerce askeri üsle, dünyayı esir almaya çalışan, onlarca uydu devleti olan süpertehlike güç.

  13. Rust in Peace. says:

    Bu akşam itibari ile 3. metal konserime gitmiş oldum. Biri 2.5 yıl önce Katatonia, çarşamba günü Moonspell bugün de Soen’di. Katatonia ile ilgili yorumlarımı yazmıştım, setlistin daha iyi olmasını beklemiştim ama gayet tatmin ediciydi o konser. Moonspell çok iyiydi, çok hayranı olduğum bir grup değil ama setlistteki şarkıların yarısına eşlik edebildim, grup üyeleri de baya aktifti. Bugün Soen onların da üstüne çıktı, hepsi de enerjik ve aktifti ama özellikle lead gitarist ve Joel çok iyiydiler. Ben sahnenin yanında kalıyordum ihmal etmediler orayı neyse ki sürekli bizim tarafa da söylediler. Soen çok sevdiğim bir grup olduğu için beklentim yüksekti fazlasıyla karşıladılar.

    Soen – 10/10 ( Normalde setlistlerinde bulunmayan Jinn’i çalmaları benim için büyük sürpriz oldu, mutluluktan delirdim Joel “Forty days and forty nights” diye girince)

    Moonspell – 10/10 (aynı puanı vermeyeyim diye düşündüm ama kusurlarını bulamadım)

    Katatonia – 9/10 (dediğim gibi tek sorun setlistti ama ona rağmen çok eğlenmiştim)

    Yiğit

    @Rust in Peace., gardaşım ankaralı herhalde maşallah. Papaz’a gel de bir bira ısmarlayayım sana.

    Rust in Peace.

    @Yiğit, izmirliyim, yine de teşekkürler teklif için :)

    TanSolo

    @Rust in Peace., ben ısmarlayayım hocam. olmaz mı?

    Rust in Peace.

    @TanSolo, finallerden sonra neden olmasın :)

    TanSolo

    @Rust in Peace., tanztrk33@gmail.com mail at haberleşelim

    lammoth

    @Yiğit, Aslında yazın Ankara’da olanlar varsa bir PA buluşması vs yapılsa ne güzel olur. Bundan 3-4 sene önceye kadar arkadaşlarla ara sıra gittiğim bir yerdi Papaz. Ne durumdadır acaba şimdilerde?

    Yiğit

    @lammoth, bana uyar buluşma fikri. Ben 3-4 sene önce yoktum ama muhtemelen aynı durumda. Bir gün yolun düşerse sorabilirsin beni.

    lammoth

    @Yiğit, tamamdır üstat. Şu sıralar biraz yoğun olsam da ilerleyen dönemde kesin uğrarım. Umarım denk geliriz de biraz laflarız.

    Yiğit

    @lammoth, orada çalıştığım için öyle söyledim. Denk geliriz o yüzden. Müsait olan herkesi beklerim tabii ki.

    deadhouse

    @lammoth, Bence iyi bir kitlesi var PA’nın. İlk açıldığında ve son 5-6 yıldır kitlesi güzel. Orta bir dönem var hiç hazzetmediğim. Onun dışında kafa insanlar genelde diye düşünüyorum. Çoğuyla içilir. Yiğit’le bile içebilirim. Her ne kadar burada her an dövüşecekmişiz gibi dursak da bence o da iyi biri. :)

    lammoth

    @deadhouse, Abi kesinlikle. Sitenin ilk dönemlerine karşı içimde çok nostaljik hisler var, dolayısıyla o dönemin yeri bende çok ayrı ama son yıllardaki topluluğu ben de çok tutuyorum. Bir de bence en önemlisi, topluluğun içindeki kişilerin birbirinden ayrı fikirleri, ideolojileri, perspektifleri savunabilmesi. Bunun hep çok büyük bir zenginlik olduğunu düşündüm. Örneğin Vilehand üstat… Yani adamın yazdığı şeyler ya da hayat mottosu (en azından burada takip edebildiğim kadarıyla) bana inanılmaz eğlenceli ve ilham alınası geliyor. Reisle hayata çok başka yerlerden bakıyor olsak da orada bir yerde öyle bir herifin var olduğunu bilmek bana iyi geliyor. Keza böyle birçok farklı kişi var sitede. Bu, özellikle günümüz toplumunun eblehliğini falan düşününce, bana büyük bir zenginlik gibi geliyor.

    Paul Pogba'nın Bir Kolu Uzun Bir Kolu Kısa Forma Altı Tişörtü

    @deadhouse, Bence kesinlikle ilk yılları. Şöyle 2014-15′e, zorlasan 2016′ya kadar olan dönem efsaneydi. Ara ara o yıllarda yazılmış kritiklere falan bakıyorum gözlerim doluyor. O Black Metal kavgaları, Metallica-Megadeth tartışmaları vs… Şimdi öyle bir atmosferden çok uzağız. Bunda PA’nın bir suçu yok, genel olarak internet kullanım alışkanlığı, toplumun genel eğilimi, müzikal yönelim, vs. çok değişti artık. Başlı başına sosyal medya diye bir şey çıktı. Tek başına bu bile bir şeyleri değiştirmeye yeter. Rock/Metalin eskisi kadar revaçta olmaması vs bir ton sebep sayrım. O eski iyi insanlar da o güzelim atlara binip gittiler. Muhtemelen çoluğa çocuğa karıştılar. Geriye ben ve bir kaç kişi kaldı.

    deadhouse

    @Paul Pogba’nın Bir Kolu Uzun Bir Kolu Kısa Forma Altı Tişörtü, 2009-2013 arası çok iyiydi. Bence sadece sosyal medya yaygınlığı değil, olgunlaşma da etkili. Kimse artık onlarca/yüzlerce yorum Euronymous ile Varg’ı tartışmıyor. Keyifliydi belki ama saçmaydı kabul etmek lazım.

  14. Raddor says:

    Dünyanın en iyi dans eden adamı Bobby Farrell bence. Her seferinde gülüyorum. Bir saat olsa izlerim haha.

    https://youtu.be/6odMZh_2JaE?t=52

    Harry, Harry Keweeell

    Uyarı: Aile içinde açarsanız 2.40′a kadar gelmeyin.

  15. ismail vilehand says:

    Pantera yasaklansın.

  16. deadhouse says:

    Her şey her yerde aynı anda o kadar övüldü ki gerek seyirciler gerek eleştirmenler tarafından övgülere boğuldu. Bugün izledim. Hayal kırıklığı. Keşke izlemeseydim. 130 dakikam çöpe gitti. 5.5′luk bir film bence. Orijinal olamayan, oradan kopya, buradan kopya, kör göze parmak sahnelerle dolu, mesaj bombardımanı içeren, sinema eksikliği yaşayan, doldurulmuş sahnelerle dolu film. Kaya sahnesi dışında sevdiğim sahne yok.

    Drochshaol

    @deadhouse, Hocam hangi filmden bahsediyorsun merak ettim?

    deadhouse

    @Drochshaol, Yazdım ama filmin kelime anlamı gereği parantez içine almam gerekiyordu.

    “Her şey her yerde aynı anda”

    Drochshaol

    @deadhouse, Evet parantez içine almayınca düz cümle gibi okumuştum teşekkürler hocam :)

    woodenpint

    @Drochshaol, Filmin adı ”Her Şey Her Yerde Aynı Anda” hahahah

    M

    @Drochshaol, Everything Everywhere All at Once

    Noumena

    @Drochshaol, Everything Everywhere All at Once filmin orijinal adı

    Twat

    @Drochshaol, “Şimalli”den bahsediyor sanırım. Haklı. Kaya sahnesini hatırlamadım gerçi.

    pi es: ben 5,5 değil de 6 hatta 6,5 verirdim belki. Ama 5 buçuğu da anlarım.

  17. çaksu says:

    The Northman (Robert Eggers <3) için sinemaya gitmeyi düşünüyodum. Ama bu akşam çok bunaldım, yapıcak bişey bulamadım, indirip izledim.

    Benim gibi sinemadan keyif almak yolunda en büyük öğe olarak görselliği gören varsa, müthiş bi iş bence. Karakter derinliği, gerçekçi diylog vs arayan, bulamazsa burun kıvıracak olan varsa belki pas geçebilir. Ama bence geçmesin. Bütün o uzun planları, tek çekimleri ağzımın suyu akarak izledim. Saykodelik anlar ulumalar anırmalar ayrı güzeldi. Mekanlar apayrı. Tam bir, gavur diyor ya, spectacle.

    Film zarar ediyor sanırım. Bi daha bu kadar para bulamaz heraldi Eggers haha. Aman olsun, tek mekan düşük bütçe ile The Witch ve The Lighthouse gibi iki enfes film yapmış bi insan. Yine yapar. Hayranıyım.

    deadhouse

    @çaksu, Keşke sinemada izleseydin. Ben sinemada izledim, pc veya tv’de hayal edemiyorum o filmi. Zaten film büyük ölçüde görsellik ağırlıklı. Müzikler de çok iyiydi. Görsel ve işitsel olarak gayet zevkli bir filmdi ve bence bu sinemada deneyimlenmesi gereken bir filmdi. Bari Doctor Strange’e git. O da prodüksiyon açısından iyi. Açıkçası iki filmi de hem beğendim hem beğenmedim. Senaryo, tema, içerik anlamda fakir filmlerdi. Bu kusuru olmasa The Northman’e kusursuz bile derdim.

    çaksu

    @deadhouse, Son cümlene katılıyorum. İlk cümlene de. Haklısın valla. Yakınımda gösteren yer yok. Plan yapmak da zor geliyor. İşte bi şeytan dürtmesiyle açıverdim akşam. Bi de sanırım, maskülenlik ve şiddet bi çok formunda beni itiyor, bi sebebi de buydu tereddüdümün. Eggers olmasa görselleri gördükten sonra aklımdan bile geçmezdi gitmek.

    Evet “görsellik” deyince haksızlık ediyorum, dediğin gibi müzikler, ve atmosfer.. Bu üçlü net izlemeye değer bi film yapmış bence bunu. Bir filmin yapabileceği, benim için en iyi şey, bi tecrübe yaratması. Daha da iyisi, ama opsiyonel hehe, “yeni” bir tecrübe yaratması. Burada bu var bence. Bu insanların gerçekliğini hayal edebiliyorsun bir nebze. Tanrıları, Ygdrasill’i vs işin içine katması da iyi terih. Bu insanlar için tartışmasız şekilde gerçekler çünkü. Yargılamadan, yumuşatmadan sualndırmadan direk resmetmeye çalışmış adam. Helal olsun. (Cinsel şiddet dışında, ki iyi ki göstermemiş, inanılmaz zor oluyo izlemek, bkz The Nightingale) Ahlaki açıdan durduğu yeri, kör göze parmak söylemlere yedirmek yerine, köy baskınında aksiyon bittikten sonra orada oyalanarak, zulmü gören insanların ne halde olduğunu uzun uzun göstererek ifade ediyor. Şık.

    Diyalogların ve düşünme şekillerinin basit, tek boyutlu olmasını beklersin. Ama yine de, bilmiyorum, daha iyi kotarabilirlerdi hissim. Ne şekilde olurdu bilmesem de. Filmin net eksiği.

    Bi de Olga ve Amleth arasındaki diyaloglar, hem sayıca yetersizdi, hem de dayanaksız şekide şiirselleştirilmiş geldi bana. Zorlamaydı.

    İşte öyle :)

    Noumena

    @çaksu, ben de The Northman’i sinemada izledim ve pişman etmedi. Bana kalırsa sanatta kabak tadı veren ve artık her detayını şahsen bildiğim için sıkıcı hale gelen ‘Kuzey’ mitolojisini farklı bir perspektifle ele aldığı için filmi beğendim. Beğernmediğim tek şey Skarsgard’ın kütük oyunculuğu. Yok aga bu herifte mimik namına bir şey yok.

    çaksu

    @Noumena, Aaa :o

    Ben baya beğendim ya. Skarsgard çok iyiydi. Nicole Kidman çok iyiydi. Fjolnir’i (amca) oyanayan baya iyiydi. Bence.

    çaksu

    Dafou’yu saymadım çünkü kategoriler üstü bi insan :) Yargımızdan münezzeh.

    Melkor

    @çaksu, Vikingler tek başına yeterince sıkıcı bir de bunu bin senelik hamlet hikayesiyle birleştirmek baya sıkıcı bir fikir. Özellikle filmin ilk yarısı olmasa da olur. Kale baskını sahnesini tek çekim yapayım derken iyi çekememiş. Eggers kesinlikle kapalı mekanda gerilim vermeyi iyi biliyor. Mekanlar genişledikçe sudan çıkmış balığa dönmüş. Bir the witch değil.

    çaksu

    @Melkor, Köy baskını sahnesini ben çok beğendim. Gördüğün eksikler ne bilmiyorum, dilersen biraz açabilrsin :)

    Benim için ilk yarı daha iyiydi, ayinler ve dövüş/baskın sahneleri en ilginç ve atmosferik bölümlerdi. “Tecrübe yaşama” odaklı izlediğim için sanırım.

    Viking olayı.. Eggers olmasa benim de hiç ilgimi çekmeyecek bişey aslında.

    Melkor

    @çaksu, 5-10 adam kaleye doğru koşup surlardan atlıyolar. İniyolar salladıkları kılıçlar adamlara değmiyor bile. Amatör film gibi geldi bana oralar. Ayinleri ben de beğendim. Ben galiba daha vahşi bizi vikinglerden tiksindiricek bir film bekliyordum. Olmadı. Eggers bütçe sıkıntısı yaşamaz umarım.

    çaksu

    @Melkor, Hmm bilmiyorum tekrar izleyince belki hak veririm. Belki de vermem :)

    Ufak bi yerleşim yeriydi benim anladığım. Sur dediğimiz şey odundandı. Bu berserker’lar da öncü şok kuvvet. Sonradan kapıyı açtıklarında atlılar zırhlı askerler falan giriyor içeri. Sanırım. Birebir duelloların gerçekçiliği konusunda bişey diyemicem şu an.

    Bi de bu tarihsel gerçekçilik konusunda Eggers’ın OCD derecesinde takıntılı olduğunu bildiğim için pek sorgulamadım heraldi :)

    Yiğit

    @çaksu, kafam iyiyken izledim ve fena tribe soktu. Müzikler ve atmosfer harika. Sanırım beklentimin olmamasıyla da alakalı olsa gerek çok tatmin etti beni.

  18. Cryosleep says:

    Etrafımda ne kadar fazla insan olursa olsun hep yalnız hissettim kendimi.

    Melkor

    @Cryosleep, Yalnızlık hayatında insanların olmaması değil, hayatında seni anlamayan insanların olması zaten.

    ismail vilehand

    @Cryosleep, yalnızlık pavyona gitmemektir.

    Joseph

    @Cryosleep, Gel seninle arkadaş olalım

    Raddor

    @Cryosleep, bazı insanlar için yalnız kalmak; içmek, susamak gibi bir ihtiyaçtır der Bukowski aga.

    “Yalnız”ın “yanlız” diye yazılmamasına içerlediğini söyler bizahiti şahsım da.

  19. deadhouse says:

    Steven Tyler abim alkol problemi yaşıyormuş. Ne yapsın garibim. Anasını sikmişler dünyanın. İçmeyecek de ne yapacak. Gerçekten de günlük haber dozunuzu aldığınızda her şeye lanet ediyorsunuz. Bu kadar iğrenç değildi burası. Her şey 2001′de değişmeye başladı. 2010′da hızlandı. 2019′da zirve yaptı.

    Raddor

    @deadhouse, vay be en sevdiğim gruplardan birinin vokalisti. Adam şaka maka 74 yaşına gelmiş.

    Biz de alkol problemi yaşıyoruz ama bizimki daha çok alamamak.

    woodenpint

    @Raddor, Nasıl yaşıyor hala bu adam ömür boyu yaptığı onca şeyden sonra 74 yaşında alkol problemiyle aklım almıyor gerçekten

    Raddor

    @woodenpint, sesi de bitmedi adamın yav. Nasıl gen varsa artık adamda. Zaten elf babası.

    woodenpint

    @Raddor, Hahahah harbiden bi de o Liv Tyler gerçeği var. O nedir arkadaş yav

    çaksu

    @woodenpint, Saçmalık hakkaten. Stealing Beauty izleyecem tekrar. Canımı çektirdin.

  20. Melkor says:

    Başka yerde olduğunda cancel culture’e alkış tutanlara, ahlakımız bozulüyürcü tayfanın ülke genelinde herhangi bir konser veya etkinlik bırakmaması şoku. çıt yok. allan salakları sizi.

    deadhouse

    @Melkor, Çünkü dürüst değiller. Kendilerine dokunmayana dek insan hakları yanlısı, özgürlükçü, demokrat görünüyorlar. Kişisel konfor alanları zarar görmeye başladığı an ikiyüzlülükleri ortaya çıkıyor. Aslında ırkçı ve otorite yanlısılar. Dünya vatandaşı olacağız diyorlar, mahallerinin vatandaşı bile olamazlar.

    Melkor

    @deadhouse, Bu arada cancel culture’ün konser ve etkinlik kolundan bahsediyorum. Tacizcinin, istismarcının(kanıtlanmış) cancel edilmesinde bence bir sakınca yok. Bu beni ikiyüzlü mü yapıyor bilmiyorum ama yapıyorsa da yapsın. Diğer taraftanda gericiliğin, cehaletin önüne cancel ile geçilemeyeceğinin farkındayım.

  21. ismail vilehand says:

    Ray Liotta reis de gitti be…

    çaksu

    @ismail vilehand, https://youtu.be/rbZ1bRDtm-I?t=176

    Ruhu şad olsun.

    Pudra şekerimiz yok ama.. Anısına domates sosunu köklemeli sonraki yemekte. Katılaşmamalı sos. Karıştırmayı ihmal etmemeli.

    deadhouse

    @ismail vilehand, Uyurken ölmüş. Çok acayip bir ölüm.

    woodenpint

    @ismail vilehand, Pek sağlıklı gözükmüyordu valla son zamanlarda. Ama yine de De Niro’dan Pesci’den falan önce gitmesi inanılmaz gerçekten. Goodfellas’ı tekrar izleme zamanı

  22. Noumena says:

    Andy Fletcher de hayatını kaybetmiş.

    Ne tatsız bir Mayıs bu lan (Mayıs Sıkıntısı geldi bunu yazınca aklıma)

    Raddor

    @Noumena, ve Yes davulcusu da.

    deadhouse

    @Raddor, Hepimiz öleceğiz. Genelde bir ortamdayken acaba aramızda ilk kim ölecek gibi abuk sorular sorarım, çok pis keyif kaçırırım.

    Raddor

    @deadhouse, hahah. Ozzy hariç hepimiz öleceğiz.

  23. deadhouse says:

    Yıl 2011. 50′lik 100 gr tuzlu fıstık hediyeli tuborg gold:

    2.75 liraya almıştım.

    Sikeyim bu hayatı gerçekten.

    Yiğit

    @deadhouse, bugün zam geldi tuborg’a. Artık tekelde 30 lira sanırım. Maliyeti ise 26 lira.

    woodenpint

    @Yiğit, Üç beş bira iki kuruyemiş 200 lirayı geçiyor. Ayda bir yapabileceğim bir şey haline geldi dünyanın en basit keyiflerinden biri. Arkadaşlarınla oturup bir şeyler içmek veya bir mekanda oturup içmek lüks. Sigara içmek lüks. Gitarla ilgili her şey lüks. Kondom almak bile lüks. Ülkede keyif veren ne varsa onların içine sıçılmasını isteyen insanları bunlardan mahrum bırakmak isteyen iğrenç bir zihniyet var

  24. Rzeczom says:

    forrest gump gelmiş geçmiş en overrated filmlerinden birisiymiş. bunu da öğrenmiş oldum.

    bir insan neden böyle bir film çeker.

    TanSolo

    @Rzeczom, hayatta en nefret ettiğim filmlerden biri.

    deadhouse

    @Rzeczom, Sevmeyen çok bu filmi. Ben film olarak beğenmiştim. Ancak filmin sinsi ve kirli alt metni yüzünden filme olumlu bakamıyorum. Hollywood filmleri Amerikan ideolojisine hizmet eder. Filmlere böyle bakmaya başladığında çoğu film etkisini yitiriyor. Top Gun Maverick’i izledim dün. Teknik olarak iyi bir film. Sadece bu açıdan değerlendirsem 8 veririm filme. Gel gör ki leş bir konu, komik, salak, sahici olmayan temalar, klişeden ölen bir senaryo, derinlikten fersah fersah uzak bir yapı. Bu puanımı 5′e düşürmeme neden oldu. Forrest Gump’ta da sinsi bir Amerikan ideolojisi tapıcılığı var. Forrest’ın temsil ettiği her şey Amerikan ideolojisine hizmet ediyor. Muhafazakarlık, aile tapıcılığı, sistemle hiçbir sıkıntısı olmayan, otorite bağımlısı bir tip. IQ’su düşük olduğu için saçma salak hareketler yaptığı için otoriteyle sıkıntısı varmış gibi görünüyor, ama hikaye. Kız ise ismini hatırlayamadım, açık fikirli ve anti otoriter bir kişiliğe sahip. Sistemin istemediği bir tip. Gel gör ki film boyunca bir Forrest kutsaması görüyoruz. Yönetmen gözümüze soka soka Forrest’e bayılmamızı, kıza ise zavallı salak mahvolmuş dememizi istiyor. Tabii gözümüze soka soka dedim ama bu anlayanlar için maalesef. Klasik seyirci bunların hiçbirini umursamayıp veya anlamayıp yönetmenin sinsi dramatik şovuna ortak olup son sahnede de Katharsis’ini yaşayıp işte bu be, ne filmdi ama diyor.

    -Anne neden ölüyorsun?

    Sinema tarihinin en gizli ajitasyonlu, gereksiz sahnelerinden biri.

    Rzeczom

    @deadhouse, film ilk çıktığında dergilerde, 2000′li yılların başlarında ise forumlarda bunun muhabbeti çok dönmüş.

    yukarıda verdiğin top maverick örneği gibi sinematografik olarak gerçekten tatmin edici bir film. ama gel gör ki işlediği metinler ve çıkış yolu çok aptalca.

    Paul Pogba'nın Bir Kolu Uzun Bir Kolu Kısa Forma Altı Tişörtü

    @deadhouse, Dediklerine katılıyorum ama sanırım bunun en büyük istisnası Fight Club. Hem Hollywood filmi olup hem otoriteyle bu kadar sorunu olması nedeniyle. Zaten Forrest Gump ile Fight Club’a birbirlerinin antikoru derler. 1-2 Hollywod filmi daha hatırlıyorum böyle düzenle ters inatlaşan ama aklıma gelmedi şimdi gecenin bu saati.

    deadhouse

    @Paul Pogba’nın Bir Kolu Uzun Bir Kolu Kısa Forma Altı Tişörtü, Fincher filmine müdahale edilemeyecek ölçüde büyük bir yönetmen, auteur. Kendisi de zaten sağ görüşlerden epey uzakta bir adam. Bence aklına gelmeyen filmler Lumet’in filmleri olabilir. Network, Serpico vs. Bazı yönetmenlere dokunamazsın. Coppola gibi mesela, Scorsese gibi.

    Yiğit

    @Rzeczom, çünkü izlemesi genel olarak keyifli. Kesinlikle en or filmlerden biri ama ilk izlediğimde neden herkesin bu filmi izleyip sıkılmadığını da anlamıştım.

    Raddor

    @Rzeczom, Robert Zemeckis en sevdiğim yönetmen muhtemelen ama o film beni de pek sarmıyor.

    En beğendiğim filmi Contact.

    Dysplasia

    @Raddor, Contact için kurşun atar, kurşun yerim.

    woodenpint

    @Rzeczom, No Country For Old Man izle, izleyin, izlensin, izlenmeli

    Rzeczom

    @woodenpint, The Tragedy of Macbeth’i izledikten sonra COEN işlerini watchlistime aldım.

    12 angry men’den sonra giricem.

    Noumena

    @Rzeczom, ben de dün Drive My Car’ı izledim sonunda. Filmin Murakami’nin öyküsünden uyarlama ben olduğunu biliyordum ama bu kadar iyi bir film beklemiyordum. Sanki öyküyü izliyormuşuz gibi bir iş çıkarmış yönetmen. Özellikle görüntü yönetmenliğine hayran kaldım.

    woodenpint

    @Rzeczom, Muazzamlar hocam muazzam

  25. Opethsevenbiri says:

    Daniel Liljekvist nerde napıyor acaba şu an? Opeth’e katılmayı düşünür mü?

    Dysplasia

    @Opethsevenbiri, Bu saatten sonra Opeth’e katılan bir davulcunun kim olduğunun pek önemi yok bence. Gelen kişi anca Akerfeldt’in bestelediği davulları çalar, kendi tarzını yansıtabileceğini sanmıyorum. Ghost’a, Paradise Lost’a falan katılsa müthiş olur mesela.

    Opethsevenbiri

    @Dysplasia, Ya doğru da PL ve Ghost’un halihazırda davulcuları var zaten. Sami’yi Opeth için yeterli görmüyorum canlı performanslarda Axe’ın verdiğini veremez diye düşündüğüm için aklıma Liljekvist geldi. Umarım Sami kalıcı değildir.

    Dysplasia

    @Opethsevenbiri, Örnek olarak verdim ya zaten, kendi tarzını bestesini oturtabileceği, katkı verebileceği tarz onlar gibi geliyor. Yoksa Opeth’te de çalabilir ancak o adamın kendine özgü bir damarı var ve onu Opeth’e sokamaz bence.
    Şahsen ben Axe’ın içinden de böyle progresif bir davulcu çıkacağını pek öngörememiştim, düz dm davulcusuydu herif, Sami dinlediğim bir isim değil ama o da ayak uydurur belki; kuzeyli çalgıcılar bir acayip.

  26. Opethsevenbiri says:

    Konser işlerinde kurdan ötürü özellikle Türkiye’de iş yapabilecek gruplar hedefleniyor galiba. Be’lakor’un Türkiye’de hatrı sayılır bi kitlesi var. Birileri getirse çok güzel olur.

  27. Retrokafa says:

    https://youtu.be/Yw2I3BKVwTs?t=764 bu videyu paylaşmak istedim ben mi yanlış anladım acaba? adam çakmak koleksiyoneri,adama sünnetinde bile çakmak hediye etmişler lan

  28. Melkor says:

    Bu yapış yapış sıcakları seven biri olsam aynanın karşısına geçip ben mutant mıyım diye kendime sorardım. Eğer öyleyse sıcağa bağışık olmak ne kadar sikko bir güç, x-men’e almazlar diye hayıflanırdım. Greta thunberg samimiysen bu simülasyonun sıcaklığını 22 derece sabitlemeye çalışırsın kızım.

    deadhouse

    @Melkor, Ben bağışıklıyım. 50 derecede hem de güneşin altında yürüyüş yapıyorum. Cildime zarar vermiyor, hoşuma gidiyor sıcak hava, bilmiyorum niye böyle. Atalarımdan biri muhtemelen güneşe tapıyordu. Genetik miras diyelim. Yazın ortasında bile asla klima ya da pervane kullanmam. Sevmem. Mutant mıyım. Belki, neden olmasın.

    Yiğit

    @Melkor, artık norveçe yerleşecem yetti bu sıcaklar

    Rzeczom

    @Yiğit, Lehistan’a ayak basmada nereye gidersen git.

    Yiğit

    @Rzeczom, sana Türkçe öğreten muallimi si..

    Rzeczom

    @Yiğit, anadilim türkçe değil. FAŞİST MİSİN.

  29. ismail vilehand says:

    Deli Vahit > Jordan Rudess

    Aksini iddia eden gizliden lülesini emcürtüyordur.

  30. Rzeczom says:

    dün gece 12 angry men izledim. 57′ yapımı bir filmin bu kadar iyi olmasını beklemezdim.

    övülmesinin hakkını veriyor. süresinin yalnızca 1.5 saat olmasından mıdır bilemiyorum ama biter bitmez tekrar açtım ve aralıksız 3 saat boyunca hiç duraklatmadan izledim.

    filmin neden bunca yıl sonra hala konuşuldugu anlasılıyor. o kadar iyi diyaloglar yazılmış ki…

    derdini 3 saatte anlatamayan, sagdan soldan copy-paste ile renk paletinden sinematografisine kadar yavan duran, b moviesinden sanat filmine kadar en arka sırada oturan gerizekalının da anlayabilmesi için 20 dakika ayrılan 2020 yapımı milyonluk filmler utansın.

    çaksu

    @Rzeczom, Hayırlı olsun ^.^ Enfes bi film.

    deadhouse

    @Rzeczom, Zeki çocuksun. Filmden anlıyorsun. Günümüzdeki tıkanıklığı iyi değerlendirmişsin. Yalnız naçizane bir şey söylemek istiyorum.

    ”57′ yapımı bir filmin bu kadar iyi olmasını beklemezdim.”

    Bu hataya düşme. Sinema bir sanat dalıdır. Tıpkı resim gibi, müzik gibi.

    Sanat lineer ilerlemez. İyi olan iyidir, kötü olan kötüdür, vasat olan vasattır. Ölçütler zamana göre değil, eserin niteliğine göre alınmalı, değerlendirme buna göre yapılmalı.

    Zamansal değerlendirme yapıldığında tarih kitabı yazılır. Öncü filmler, akımlar, konusuna göre, biçimine göre, kurgunun tarihi, türler, teknik şeyler vesaire.

    Bu ölçütler filmler arasında hiyerarşisel değil, ilişkisel olarak değerlendirilir. Salt esere bakıldığında eserin kalitesi önemlidir.

    Bir film sırf eski diye kötülenmemeli. Nasıl Michelangelo’nun eserleri için ”15. yüzyılda yapılmış olmasına rağmen beğendim” demiyorsak filmler için de aynı bakışa sahip olmalıyız.

    Tek bir fark var; Sinemanın teknolojiyle ilişkisi diğer sanat dallarına göre daha fazla. Bu açıdan sadece eski-yeni ayrımı yapılabilir.

    Ne güzel söylemişsin. Tek mekanda, düşük bütçeyle yapılmış bir film sinema tarihinde önemli bir yer tutuyor. Günümüzde ise yüz milyonlarca dolar harcanan filmler bir sike yaramıyor.

    Umarım kafanı şişirmemişimdir. :D

    woodenpint

    @deadhouse, Doğru söylüyorsun, bence diyaloglarıyla vs kendini izleten bi tek mekan filmi ne kadar etkileyiciyse Nolan’ın devasa bi tıra ters takla attırmasını izlemek de o kadar etkileyici

    Rzeczom

    @deadhouse, yok, ne kafa şişirmesi. düşüncelerimiz karşılıklı.

    Raddor

    @Rzeczom, önermesini bu kadar başarılı şekilde anlatan bir filme rastlamadım. Çok film izlemişliğim yok gerçi de.

    Eski film deyince aklıma geldi. İzlemediysen Rosemary’s Baby’yi tavsiye ederim. Uyduruk Jumpscare tekniğine girmeden, diyaloglarıyla, dramasıyla korkutan, gerim gerim geren film.

    Genelde kaliteli ve kült denilen filmleri beğenmiyorum aslında. Geçen Persona diye bir film açtım. En başında saniyenin 500′de biri falan(abarttım), bir şekil yanıp söndü ekranda. Merak edip 7-8 kere denedim, sonunda o esnada durdurmayı başardım. Ekranda kocaman yarrak vardı.

    A Clockwork Orange’ın da başları taciz, tecavüz, penis sembollerinden geçilmiyor. Bu iki filmi de başlarında kapattım.

    Tarantino sevdiği için ayak koyuyor ya her yere, onun gibi bir durum mu anlamadım.

    Yine entelektüel seyircinin çok sevdiği David Lynch filmleri, hele ki Twin Peaks dizisi, ömrümü çaldı. İzlemek yerine Angelo Badalamenti’nin müziklerini açıp kendim hayal kursam daha iyi verim alırdım.

    Yine en iyisi Motörhead dinleyip Californication izlemek.

    deadhouse

    @Raddor, Senle ismail vilehand önceki hayatlarınızda muhtemelen aynı kişiydiniz. Bu gezegene farklı kişiler olarak enkarne oldunuz. Ruhunuz ikiye bölündü gibi bir şey.

    Cidden bu yazdıklarını o yazsa zerre şaşırmazdım. Onun yazdıklarını da sen yazdığında hiç şaşırmıyorum.

    Persona ve diğer yönetmenler, filmler hakkındaki yorumların gerçekten efsane. Rock’n roll bu herhalde.

    Muhtemelen sen teoride Rock’n roll’da ileridesin vilehand de eylemde hahaha ya bilemem bu yazdıklarım hayal ürünü olabilir bu kadar dedikodu yeter.

    Raddor

    @deadhouse, haha aslında ben de kendimi sana benzetiyordum.

    ismail vilehand hem Motörhead’i hem de Californication’ı çok seviyor. Müthiş olay. Herhalde böyle ortak zevklere sahip birini ancak Pasifagresif’te bulabilirdim.

    Bana vilehand abiyle ben, özümüzde Punk’çıymışız gibi geliyor. Ama Punk’ın yerine daha çok Metal’i tercih etmişiz. O Extreme Metal’e gönül vermiş. Ben de Hard Rock/Heavy/Speed/Glam Metal çevresinde takılıyorum. Fakat bence içeride bir yerde Punk’çıyız ikimiz de.

    Ben straight edge olduğum için Minor Threat’im, o da The Exploited.

    deadhouse

    @Raddor, Sen kendini bana benzetebilirsin, saygı duyuyorum. Ancak ben kendimi sana benzetmiyorum ahaha. Çünkü şu ana kadar bana benzeyen insanları sevemedim. Galiba hayatımda bir kere oldu bu. Tam olarak bana benzeyen biri vardı. İşin ilginç tarafı o kişi de beni kendine benzetmişti ve bunu inanılmaz bir çekimle aynı anda hissettik. Çok geçmeden uzaklaştık birbirimizden. Negatif bir enerjiydi.

    Bence insan kendisine benzeyeni sevmez. Muhtemelen vilehand de sana benzemiyordur.

    Raddor

    @deadhouse, aynısını yaşamıştım. Özellikle kusurlar benzeyince böyle oluyor. En ideali; kusurların farklı, zevklerin yakın olması. Örneğin; biri cimri biri savurgan iki metalci iyi anlaşır. Ama ikisi de cimri bir metalci ve arabesk rap’çi anlaşamaz diye düşünüyorum haha. Hayalini bile kuramadım.

  31. ismail vilehand says:

    Üçüncü dünya savaşı çıktı ve herkes öldü.

  32. ismail vilehand says:

    1 2 3 deneme.

  33. OblomoV says:

    Başta Manowar, Kiss, Rainbow olmak üzere birçok grubun albüm kapağının çizeri Ken Kelly vefat etmiş.

  34. AlperUlubey says:

    Erlik hakkında ne düşünüyorsunuz?

    Destruction-666

    @AlperUlubey, onun ta aq tanımam etmem 2 gün imanım gevredi erlik yok erlik kayıp şöyle böyle

    woodenpint

    @AlperUlubey, Molozları bitmiştir

    Retrokafa

    @AlperUlubey, Hades,loki,ehrimen hakkında ne düşünüyorsam onu düşünüyorum.

  35. mandrake says:

    Mayhem başta olmak üzere, bütün metal gruplarına haber salın. Galata meydanında kendini ateşe veren elemanın çekilen görüntülerini incelersek, sağlam bir albüm kapağı çıkabilir.

    Same vibes:
    -
    Grim Reaper – See You in Heaven
    Artillery – M.E.H.D.I. / When Mehdi Comes
    Children of Mehdi – Follow the Reaper
    Grave Digger – Return of the Mehdi / The Mehdi Will Rise Again
    Iron Mehdi – Dance of Death
    Mercyful Faith – Don’t Break the Orak

    Şimdi işin şakası bir yana, yaşanan olayın elle tutulur hiçbir tarafı yok. İzahı yok. Şu ne tür bir tarikat zihninin ürünü olabilir, bir süredir kafamı meşgul ediyor. Kim anlatıyor bu saçmalıkları, nereden bulup böyle bir fikir ediniyorsunuz, akıl alır gibi değil.
    Bir süre sonra aklıma “Alef” dizisinde işlenen konu geldi.

    Şahsı adına birtakım psikolojik çıkarımlarla duyar kasıp üzülemiyorum kimse kusura bakmasın; aksine böyle bir eylemi plan/program dahilinde şova dönüştürüp sergilediği için, son derece sinir bozucu ve tedirgin edici bir durum.
    Kaba bir tabirle, aşırı inanç ve cehalet, sosyopatiyle birleşince ortaya böyle bir figür çıkmış.
    Ayrıca, ota boka kimlik isteyip dakikalarca sorguya çeken kolluk kuvveti, bir adam daha nasıl şüphe çekebilir anasını satayım. Bunun dışında yanan birine yangın tüpüyle müdahale etmeyi vs. hiç katmıyorum -ki esnaf adam sonuçta teknik detayı nereden bilecek.

    Neyse ki çevredekiler, (psikolojileri hariç) zarar görmeden elimine olmuş arkadaş.

    Josep

    @mandrake, esnaf dediğin o… çocuğu teki

    mandrake

    @Josep, sicilini araştırmadım, olabilir. O anda yangın tüpü sıkıp adamı közlenmiş patlıcana çevirmek yerine, yangın tüpünü direkt yanan adamın kafasına fırlatsa daha mantıklı olurdu tabi, en azından bilinci kapanabilir ve ölümü hızlanırdı.

    Mevcut şartlarda o reaksiyonu gösteren herhangi biri de olabilirdi bu arada. Kaldı ki olayın ortaya çıkışını da göz önüne alırsak, belki de eleştirilecek en son şey çevre faktörüdür.

    woodenpint

    @mandrake, Yanan eleman orada ölmemiş. Baya ambulansa falan kaldırmışlar. Sonradan ölmüş yanıklardan. Bir kaç suçtan sabıkası varmış ailesi şöyle böyle sorunları vardı falan diyor. Onları geçtim herkesin olabilir de o kostüm, orak, mehdi diye bağırması, yanarken sakin kalması falan bence sadece manyağın biri. Arkasında çok bir şey olduğunu zannetmiyorum. Dediğin gibi iyi ki başkasına zarar vermeden elimine olmuş gitmiş, adam o kostümün altında bomba da saklayabilirdi.

    mandrake

    @woodenpint, böylesine yanma vakalarında anlık müdahale gelmezse kurtulma olasılığı çok düşük. Kaldı ki bu elemanın kurtulmak gibi bir amacı ya da sergilediği eylemden duyduğu bir pişmanlık da yok.
    Olay öyle bir meydana geliyor ki çevredekiler başlangıçta illüzyon gösterisi zannetmiş -ki aksini düşünmek için müneccim olmak gerekir. Muhtemelen (eroin, LSD benzeri) madde etkisi altındaydı, yanmaya karşı duyarsızlığının da sebebi bu olabilir. Başlangıçta azımsanmayacak bir süre, can çekişme ya da acı çekme emaresi göstermediği için, anında hayati müdahale etme olasılığı da buna bağlı olarak ortadan kalkıyor. Bu nedenle o şartlarda çevredeki insanları sorumlu tutup yargılamak bana pek mantıklı ve adil gelmiyor.
    Dediğim gibi, kolluk kuvveti dışında kimsenin vebali yok bana göre. Bunu bu şekilde ifade etmemin sebebi, illa bir müdahale edilecekse başlangıçta, gerçekleşmeden önce edilmesi, sorgulanması, markaja alınması gerekirdi şu profildeki birinin. Her şeyden önce bu çevre açısından bir ciddi bir güvenlik, tehdit unsurudur. Bir madalyonun öteki yüzünde, durumun farkında olmasına karşın oluruna bırakmış bir aile var tabi.

    Self-immolation, pek sık rastlanan veya aşina olunan bir durum değil. Çoğunlukla bu eylemin ardında (iyi/kötü, mantıklı/saçma) dini, siyasi ya da toplumsal bir fikir yatar, kişi kendini yakarak bir çeşit farkındalık yaratmayı hedefler. Bana göre intihar bombacılığı ile ölüm orucu arasında bir yerde konumlanan, mantık dışı ve lüzumsuz bir eylem. İsteyen saygı veya hayranlık duyabilir.
    Tabi bizim çoğunlukla tanık olduğumuz, ekonomik sıkıntılardan dolayı üstüne benzin döküp “yakarım kendimi” diye kendini ortaya atan tiplerden ibaret. Onlarında öncesinde niyeti ve eylemi belli olduğu için anında müdahale girişimi, çoğu zaman işler boka sarmadan yapılır. Birçoğu blöften öteye geçemez.
    Söz konusu olay, inanç ve ideolojiye bağlı, son derece amatör ve kontrolsüz bir self-immolation örneği. Kağıt üzerinde bireysel gibi görünse de sergilenişi itibarı ile bireysellikten çıkıyor, asıl tehlike ve sıkıntı da burada başlıyor. Arkadaş belli ki ömrü boyunca o anı beklemiş, fakat onu bile gerektiği gibi becerememiş, yüzüne gözüne bulaştırmış.

    Tahminime göre bir tür mevlevi veya tasavvuf tarikatıyla kafayı bozmuş olabilir. Söndürüldükten sonra semazen gibi dönmeye devam etmesinden anlaşılıyor. O boyuta evrilmiş biri hiçbir şekilde topluma geri kazandırılamaz, acı ama gerçek. Öyle ki hasta olduğunu bile kabul ettiremezsin.
    Bununla birlikte, hiç kimsenin psikolojisi bozuk diye, ideali ya da dikkat çekmek istediği bir konu var diye çevreyi bu şekilde etki ve tehdit altına almaya hakkı yok. Buna anlayış ve duyarlılıkla yaklaşmanın da bir anlamı yok. Bunu yetiştiren ve haline göz yuman anneyi babayı yargılamak, hesap sormak gerek.
    Akıl hastanesine kapatılması gereken birinin hal ve hareketlerine göz yumup özgür bırakırsanız, olacağı bu. Herif uzun bir süredir patlamaya hazır saatli bomba gibi dolanmış, bir noktada kendini imha etmiş.

    Millet sosyal medyada yangın tüpüne, kayıt yapana, selfi çeken çoluğa çocuğa takmış. “Sen olsan, anında müdahale edip çıplak ellerinle söndürürdün kesin dostum, hatta bir üflesen sönerdi, keşke sen olsaydın orada (!)” Yapsan ne büyük bir iş başarmış olurdun ama… Belki söndürmeye çalışırken onunla birlikte yanardın ama olsun, duyarlı bir insan olmak bunu gerektirir…
    Black Mirror izleyip etkisinde kalmış, iki etkileşim ve beğeni kazanmak için ota boka uyarlayınca müthiş bir analiz yaptıklarını sanıyorlar. İyi ki sosyal medya kullanmıyorum, bir de kullansam iyice sinir stres sahibi olurdum.

    Umarım bu tip bir eylemle bir daha karşılaşmayız. Birilerinin ya da x bir yapılanmanın emir verdiği tarzında komplo teorilerine ben de ihtimal vermiyorum. Fakat çıkış noktasının bu tip deli saçması dini yapılanmalar olduğunu da göz ardı etmemek lazım. Fitili bunlar ateşliyor.
    Gerçi bunları ortadan kaldırsak yerine lacivertini koyarlar, laf olsun…
    Bir süredir virüs gibi yayılan, ne idüğü belirsiz sığınmacısından fazlasıyla tedirginlik vardı üzerimde. Yolda yürürken kendimi diken üzerinde hissediyorum. Bunlar yetmiyor, tesadüfen haberlerde bu olaya denk geldim, iyice ayarlarım bozuldu. Gündemden uzak kalmaya çalıştıkça, bir yerden bir şekilde maruz kalıyorum. Birçok kişi benzer his ve durumlar içerisinde.
    Ülkedeki toplum psikolojisi, ip üstünde moshpit yapıyor.

    Neyse, bu konuyla ilgili daha fazla bir şey yazmam sanırım.

    lammoth

    @mandrake, buradaki yorumları gördükten sonra kısa bir araştırma yaptım ki keşke yapmaz olaydım. Youtube short’larda falan karşıma bir ton şey çıktı. Bunun dışında belirli haber sitelerinde de herifin o halinin tonla (güya sansürlü) fotosu var. Yapan herife karşı ne hissedeceğimi kestirememekle birlikte videoların ve fotoların benim üzerimde çok boktan bir etkisi olduğunu söyleyebilirim. Bu konularda hiç de pembe götlü bir adam olmamama rağmen (ya da kendimi öyle görüyordum) bu olay sonrası bir daha buna benzer bir konuda araştırma yapacağımı sanmam. Korkunç bir olay. Ciddi bir delilik nöbeti olduğu açık. Bir de meydanda o kadar çoluk çocuk var yazık yani. Hafızalarından ömürleri boyunca silinmeyecek boktan bir olaya tanıklık etmiş oldular.

    mandrake

    @lammoth, youtube/twitter dışında bir haber sitesinde (hangi kafayla yayınladıklarına anlam veremediğim) 8-9 dakikalık sansürsüz video kesitleri derlemişler. Bu kadar kolay ulaşılmaması ve hatta olayla ilgili tüm videoların kaldırılması gerek.
    Başlangıçta mizahla karışık söz etsem de konuyla ilgili hiçbir link paylaşmadım bu yüzden.

    Senin de dediğin gibi, çocuğundan yaşlısına olaya canlı tanıklık etmiş olan kişilerin psikolojisini hayal bile edemiyorum, bir kısmı muhtemelen klinik vaka olmuştur.

    lammoth

    @mandrake, abi evet senin link paylaşmaman gayet düşünceli bir hareket olmuş eyvallah. Ama senin de dediğin gibi videolara vs. bu kadar kolay ulaşılması hatta insanın karşısına lönk diye düşüvermesi falan olacak iş değil, bunlar acilen kaldırılmalı. Küçük bir çocuğun ya da ergenin bu sansürsüz içerikleri sosyal medyada görmesi büyük travmaya sebep olabilir.

    woodenpint

    @mandrake, Harika ifade etmişsin hocam, bir şey ekleyememekle birlikte tamamen katılıyorum :D

  36. Cryosleep says:

    Yalnızlık hissi final haftamda iyice tavan yaptı. Genelde depresif dönemlerimde dinlediğim müzikleri tekrar dinlemeye başladım şu aralar (bkz. Metallca – Load)

  37. 1 says:

    Reyisin götü keşkek kazanından büyük. https://youtu.be/FiVnta9aLW4

    woodenpint

    @1, Oha amk. Kendinden geçmiş Cavalera bildiğin. Birden alınacak bi kilo değil o. Umarım kendine gelir de erkenden gitmez

    lammoth

    @1, Çocukluk kahramanlarımdan biri bende yeri çok ayrı da… Bu nedir abi cidden. Hayvan gibi kariyerini geride bırakmışsın ve yaşın daha 52 be adam! Lan bi kendinize bakın amk. Niye böyle bu adamlar abi cidden anlayamıyorum. Anselmo da bildiğim kadarıyla aynı modda. Bunları gerçekten evire çevire zopayla dövmek istiyorum. Derdiniz ne ya!

  38. deadhouse says:

    20 km yarıçapında bir göktaşı düşseydi kurtulsaydık.

    Soktuğumun dünyası.

    Cehennem diye söz ettikleri yer burası herhalde. Nasıl bir günah işledik önceki hayatımızda, buraya düştük.

    Muhtemelen sonraki hayatımda da boktan bir gezegene enkarne olacağım. Belki dünyadan da kötü bir yere.

    Çünkü objektif olarak kendime, hayatıma baktığımda doğru şeyler yapmadığım aşikar.

  39. deadhouse says:

    Doğu Avrupa kuklası ülkesini Abd’ye sattı ve yok etti. Şimdi de Güney Avrupa kuklası bunu yapmaya çalışıyor. Ülkesini satıp Türkiye’yle sıcak çatışmaya girmeye çalışıyor. Umarım Türkiye ve Çin kana susamış terör devleti Abd’nin oyunlarına ve tahriklerine gelmez. Bu terör devleti, kendi hükümranlığını korumak için milyarlarca insanı savaşa ve açlığa sürüklemeye hazır.

  40. Rzeczom says:

    son bir hafta içerisinde izlediklerim:

    Psycho: Hazır 50′lilere doğru geriye gitmişken izleyim dedim. izlemeyeni dövüyorlarmış.

    Terminatör: Cameron’ın yönettiği ilk iki film. oldukça başarılı.

    Goodfellas + Casino: Scorsese abimizin De Niro ve Peschi dedelerimiz ile çektiği iki film. izlemesi keyifliydi.

    The Martian: Ridley Scott yönetmiş, Matt Daemon oynamış. çok daha iyi olabilirmiş.

    Ouz

    @Rzeczom, Azminden ve ilginden dolayı tebrik ederim, her biri hakikaten iyi filmler. Goodfellas’ı beğendiysen; Carlito’s Way, A Bronx Tale, The Untouchables gibi filmleri de izlemeni öneririm. Bir de Donnie Brasco’ya 10 puan basmışım IMDB’de, nasıl etkilendiysem. Şimdi filmi doğru düzgün anımsamıyorum bile. Bunları birkaç film arayla veya peş peşe izlemiştim çok uzun yıllar önce -o zamanlar DivX diye bir şey popülerdi :)-.

    Rzeczom

    @Ouz, söylediğin filmleri watchlistime aldım teşekkürler. ama muhtemelen bir süre sonra izlerim.

    ne kadar öğretici olursa olsun sicilya mafyasıyla irlandalı serserileri izlemekten birazcık gına geldi doğrusu.

    Ouz

    @Rzeczom, Önerilerimi dikkate aldığın için ben teşekkür ederim. Tema ve konularından bağımsız olarak bu filmleri, sürükleyici olmalarından dolayı çok seviyorum. Yeni çıkan filmleri kendimi kaptırıp kesintisiz izleyemiyorum ama bu filmleri seyrederken telefona-saate bakmak aklıma bile gelmiyor.

    Raddor

    @Rzeczom, Scent of a Woman’ı izle. Dünyanın en iyi filmi. Al Pacino çok güzel bağırıyor.

    Rzeczom

    @Raddor, scent of a woman’ı 3 kez izledim. birisi televizyonda türkçe dublaj ikisi sonradan internetten. aman aman bayıldığım bir film değil.

    bağırmasını izlemek istesem Şeytanın Avukatı’nı tekrar izlerdim. Sonunda attığı tirat daha iyi. bu arada al pacino’nun bağırmasının iyi oyunculuk zannedilmesiyle dalga geçilen bir youtube programı izlemiştim geçenlerde ve bence haklılar xd

    deadhouse

    @Rzeczom, Yeryüzüne doğmuş hiçbir aktör Al Pacino gibi bağıramaz. Bağırırken testosteron salgılıyor. Eşi, benzeri yok. Heat, Scarface, Dog Day Afternoon, The Insider. Bu filmlerde bir başka bağırıyor. :)

    Raddor

    @Rzeczom, haklı olabilirler ama çok güzel bağırıyor. :D Don’t waste my madafakin timee!

    Scent of a Woman’ı seyretmiş olmana sevindim. En sevdiğim film olabilir cidden. Şeytanın Avukatı’nı seviyorsan Rosemary’s Baby’yi tekrar ve bu sefer daha şiddetle öneriyorum. Sebebini söylemeyeyim, izlersen iki film arasındaki bağlantıyı görürsün. :) Daha iyi bir gerilim filmi de izlemedim. Psycho’yu çok sevmeme rağmen Rosemary’s Baby > Psycho diyorum.

    Şuraya da Mike Patton ve Dave Lombardo’dan bir cover bırakmak isterim.
    https://youtu.be/RvJkEw_0LTE

    Rzeczom

    @Raddor, Rosemary’s Baby’i ile ilgili pek çok inceleme okudum ve dinledim. Bir türlü başlayamadım. O da listemde.

    Heyecanlı bir şekilde izlemeyi bekliyorum. Hele bir finaller bitsin ona da bakıcam.

    ayrıca cover için de teşekkürler.

    Raddor

    @Rzeczom, rica ederim. :)

    woodenpint

    @Rzeczom, Bence Pacino’nun en iyi performansı Godfather 1 ve 2′de ve Scarface’te, ilk ikisindeki rolü bütün diğer filmlerinden daha farklı, Scarface’te de yine arada bağırıp çağırıyor olsa da bence en inandırıcı olduğu rolü de o, bu kadar mı uyar insan bir karaktere gerçekten inanılmaz

  41. Raddor says:

    Kate Bush – Running Up That Hill’in yıllar sonra viral olmasından dolayı mutluyum. En iyi pop şarkılarından biri.

    Boba Fett

    @Raddor, Meg Myers coveri da fena değil.

    Raddor

    @Boba Fett, ya bence bu şarkıyı cover’layan herkesi ateşler salmalı. Jorn Lande dahil. :)

    Bu parça tanrı tarafından yazılmış olmalı. Sonra da meleklerinden birini icra etmek için dünyaya atamış. Şu aura şarkının hiçbir cover’ında yok. Kusursuz bir şarkı, büyüleyici bir performans.
    https://youtu.be/puzGZ25dbDc

    İnsan bir şarkıya aşık olur mu? Zaten bende 80′lerin New Romantic akımına karşı büyük hayranlık var. Bazı günlerim sadece Bronski Beat, Gary Numan, Duran Duran falan dinleyerek geçiyor.

    Bu arada kıçı kırık Stranger Things’e helal olsun. Benim için ilk üç sezonuyla çerezlik bir diziydi. Hatta çocuk dizisi olarak görür, pek sevmezdim ama son sezonuyla kendilerini aştılar. Epeydir bu kadar iyi bir dizi sezonu izlememiştim. Şimdi ise son iki bölüm için 1 Temmuz’a gün sayıyorum. Sevdiğim şarkıyı da tekrar hortlattılar, iyi oldu.

    Boba Fett

    @Raddor, Meg Myers şarkıyı daha hırçın söylemiş, o naifliğini almış tabii ki, ben ilk ondan dinlemiş sonra Kate ablamdan dinlemiştim parçayı.

    Synthwave ile beraber 80′lere de ayağımı soktum biraz, cidden çok değişik işler var, neden o dönemi bu kadar yeriyorlar anlam vermek güç, Duran Duran çok popüler bir ara çalmaya çalışmıştım ama adam akıllı içine girmemiştim, bu vesile ile ona da bir inceleme şart oldu.

    Bu arada Pasifagresif’te Kate Bush konuşulacağı hiç aklıma gelmezdi.

    deadhouse

    @Boba Fett, Bence 80′lerin genelde yerilmesinin nedeni o dönemde orijinal eserlerin çıkmamış olması değil. Bende son 100 yılın en orijinal 10 yıllarından. Müzikte de sinemada da dansta da modada da. İnsanların özgüvenlerine, saç şekillerine, kıyafetlerine bak.

    Bence yerilmesinin nedeni bunun her anlamda bir geçiş dönemi niteliği taşıyor olması. Evet 80′ler çılgın, orijinal, keyifli.

    Ancak, karakterli, Olgun değil. Sağlam, kalıcı değil. Bunu her manada 90′lar başardı.

    Elbette ki 90′ların da böyle olmasının nedeni yine 80′lerdir. Geçmişte yapılan hataları tekrarlamamak ve o dönemi işlerden bol bol ilham almak.

    Raddor

    @deadhouse, 80′ler paçoz ve halktan uzak görülüyor sanırım. Herkesin süper kahraman gibi tarzı var. Kate Bush bile duyguya girmiyor. Ağır sözleri neşeyle seslendiriyor. 80′ler büyük bir şov dünyası gibi. Her şey mükemmel. Ama işte fazla mükemmel sanki.

    Yine de “it doesn’t hööört mi” deyişindeki aksanına, omuz silkişine, mimiklerine kurban olayım. Çok tatlı kadın.

    @Boba Fett, harbiden Kate Bush’u Pasifagresif’e taşıdım ha.

    Boba Fett senin de dizini yaptılar ya hayırlı olsun haha.

    Boba Fett

    @Raddor, Hocam şu Meg Myers coverını bi dinle, beğenmeyeceksin muhtemelen ama olsun.

    Dizimi yaptılar ama hala izleyemedim öyle de dolu adamız.

    Raddor

    @Boba Fett, onu çoktan dinledim. Alt yapısı orijinaline benziyor ama dediğin gibi sesi biraz daha hırçın. Parçanın yüzlerce cover’ı var. Pek çoğunu dinlemiştin zamanında. Zaten lisede Placebo’nun şarkısı zannediyordum.

  42. agrypnie says:

    Uzun zamandır aklımı kurcalayan bi durumdan söz etmek istiyorum dışardaki topluma nispeten buradaki entelektüel kitleye.Şu sıralar ( yaklaşık bir yıldan fazla oldu) yalnızlık üzerine fazlasıyla kafayı bozmuş durumdayım ve bu her şeye o denli sirayet etmiş durumda ki hiçbir şeyden haz alamıyorum, yaptığım şeyler zevk vermekten, beni tatmin edip en azından bi süreliğine mutlu hissettirmekten çok uzak.Ne yapacağımı bilemez duruma sokuyor bu beni, yalnız olmak.Çoğu zaman atlatmakta zorlandığımı hissediyorum.Artık eskisi gibi yeni bir şeyler dinlemeye , keşfetmeye , filmler diziler seyretmeye motivasyonum ve ilgim hiç yok adeta.Hep eskilerdeyim , ki günde saatlerce müzik dinleyen bir insan olarak söylüyorum bunu.Üzerimde adeta sıyrılmaya çalıştığım bir depresyon ağı var gibi.Debelendikçe düğümler körleşiyor.Bunu ülkenin genel mutsuzluk, kötü gidişatına ve huzursuzluğuna da bağlayanlar olacaktır, elbette bunun da etkisi yok demiyorum.Fazlasıyla var ama dediğim kişisel sebepler ve yalnızlık hali bu konuda büyük rol oynuyor.Kız arkadaş konusuna girmiyorum bile.Yalnızlığı kabulleneli çok oldu ama bazen altında kalıyorum bunca debelenmenin.Tüm bu zırvaları şahsen Buraya yazmamın en büyük sebebi anonim olmak ve burada değerli gördüğüm dinleyici, yazar kitlesinden belki bir nebze de olsa fikir almak.Siz bunları aşmak için neler yapıyorsunuz bilmek istiyorum.Anahtar konular yalnızlık, ilginizin olduğu konularla alakalı ciddi motivasyon eksikliği hatta yokluğu ki bunun da ana sebebi yalnızlığa bağlanabilir vs. Kendimi anlatabildimse ne ala benim için lakin bu sıkıntılar için ne tür çözümler uyguluyorsunuz veya en azından baş edebildiğinizi düşünüyorsunuz? Paylaşırsanız çok sevinirim PA ahalisi, Düşüncelerinizi merakla bekliyor olacağım sevgiler…

    deadhouse

    @agrypnie, Hiçbir insana tavsiye verebilecek ne hadde ne de donanıma sahibim. Yalnız şöyle bir şey okumuştum: En iyi tavsiyeleri genelde en kaybedenler verir. Kendimi biraz da böyle görüyorum haha. Genelde yaşamayı bilmeyen biri olmama rağmen insanlara verdiğim tavsiyeler işe yarıyor.

    Yazdıklarını okudum ve bu duyguları uzun yıllardır yaşıyorum. Geçmişte ne yaptığımı söylemeyeceğim, çünkü işe yaramadılar. Yine de birkaç şey söylemek gerekirse; alkol, sigara, Üzücü müzik. Bunları terk etmek lazım. Bunlar daha kötü yapıyor. Spor, yürüyüş bunlar iyi şeyler. Ama dediğim gibi dişinin kovuğuna yetecek şeyler bunlar. Pek bir etkileri yok. Şu an ne yaptığımı gelirsek, hiçbir şey yapmıyorum. Evet doğru duydun. Hiçbir şey yapmıyorum. Kabul etmeye çalışıyorum. Sadece ben bu durumda değilim diyorum. Herkes ölecek diyorum. Böyle şeyler. Başka da bir şey elimden gelmiyor. Okumak faydalı. Her anlamda. Okuyunca gezegenin, evrenin, düşüncelerin hem büyük hem de küçük olduğunu anlamaya başlıyor insan. Hem büyüğüz, hem küçüğüz. Hem önemliyiz, hem önemsisiz. Hem doğru hem yanlışız. Hem her şey gerçek hem de hiçbir şey gerçek değil.

    Medya, gereksiz tüketim, gereksiz sosyalleşme, istemediğin şeyleri yapma. Bunlardan uzak durmak gerek. Dört bir yandan bombardıman altındayız. Gün içerisinde yapmak istemediğimiz şeylerin sayısı, yapmak istediklerimizden çok daha fazla.

    Ben asla bir reçete veya tedavi önermem. Çünkü ortada bir hastalığın olduğuna inanmıyorum. Hastalık mı? Tüm toplum hasta. Etrafına bir bak. Topluma, dünyaya bir bak. Hakiki gelen, ilham veren, yozlaşmamış, plastikleşmemiş ne var. Antarktika’da yağan karda, insan kanında mikroplastik bulundu. Kanımıza kadar yapaylaştık ve hastalandık. Söylenecek çok şey yok.

    Ouz

    @agrypnie, İlk etapta önerebileceklerim vitamin-mineral takviyesi, şekerli gıdalardan uzaklaşmak -tamamen kes diyemem-, mümkünse biraz ağırlık çalışmak ve yine mümkünse açık havada biraz yürümek.

    Yalnız olmak, kötü bir ilişkiye sahip olmaktan çok daha iyi, tecrübe konuşuyor. :) Yalnızlıktan kastın, sadece sevgililik/evlilik konusu değil arkadaşsızlıksa, buna da alışılabildiğini söyleyebilirim. İnsan her hâle, her şarta alışıyor.

    Çevrende besleyerek ya da kollayıp gözeterek yardım edebileceğin hayvanlar varsa, imkânların çerçevesinde onlara yardım etmeni öneririm. Boktan şehir hayatı, insanlar için ne kadar zorsa yürüyen ve uçan omurgalı dostlarımız için de o kadar zor. Bu yardım meselesi kendini epey iyi hissettirir -oksitosinle onlara bir süre sonra bağlanırsın ve onlar sana sürekli serotonin salgılatıp seni mutlu ederler-. Ayrıca onların dünyalarına tanık oldukça çok acayip şeyler öğrenebilirsin. Ne gibi hastalıkları var, ne gibi zorluklar yaşıyorlar, birbirleriyle nasıl anlaşıyorlar ya da anlaşamıyorlar, sana olan yaklaşımları nasıl… Belgesel izlerken öğrenemeyeceğin şeyleri onlarla ilgilenirken öğrenebilirsin. Buralarda yazdım mı bilmiyorum ancak gerçek olaylardan hareketle çekilen Birdman of Alcatraz’ı izlemiştim aylar evvel. Çaresizlik ve gerçek manada hapis hâli bile ne gibi pozitif sonuçlar doğuruyor, bunu görmüştüm. Vakit ayırabilirsen izlemeni tavsiye ederim.

    Kafeye, bara git sosyalleş demeyeceğim, bunlar benim de yaptığım şeyler değil. :) Eğer bu olumsuz ruh hâli uzun sürerse ve herhangi bir şekilde azalmazsa, profesyonel destek almanı da öneririm.

    Boba Fett

    @agrypnie, Neden yalnızsın? Arkadaş mı beğenmiyorsun, seni mi beğenmiyorlar, çekingen misin, yaşadığın yer mi çok tenha? Hayatın nasıl?

    İnternet ile artık Kenya’da ki adama bile ulaşabiliyorsun, ben internetin yalnızlığı tamamen giderdiğine inanmıyorum hatta daha da arttırıyor bana kalırsa fakat anlaşılmak ihtiyacını bir miktar giderebiliyorsun. Fiziksel temas yok bu da bence büyük bir eksiklik.

    Raddor

    @agrypnie, kanka papağan gibi bana aynı şeyi tekrarlattırıyorsunuz. Her gün porno izleyip otuzbir çekersen böyle olur. Sen zannediyorsun ki yalnız olduğun için buna sarıyorsun. Tersine bu ikisi kombo yapıp beyninin dopamin-serotonin döngüsünü sikertip hiçbir şeyden haz alamamana yol açıyor. Sevdiğin şarkılar bile zevk vermiyor. İnsanlar konuşurken sohbetlerini takip etmekte zorlanıyorsun, ilgini çekmiyor bile. Bu da seni hem daha da yalnızlaştırıyor, hem de obsesif ve depresif hale getiriyor.

    Döngüyü tersine çevirirsen bir hafta sonra etkisini görmeye başlarsın. İlla NoFap’çi ol demiyorum. Mastürbasyonu haftada bire indirip, pornoyu tamamen bırakırsan büyük fark görürsün, -ki normal insanlar böyle yaşar. Pornoyu bırakamazsan erkekadam.org’da Pornoyu Bırakmanın Çok Kolay Yolu kitabı var. Çok kişide etkili oldu. Sitenin sahibi, mentorum Mahmut reyizden alıntı yapayım: Porno bedava değildir. Bedelini ruhunla ödersin.

    Hangi arkadaşım aynı problemle gelse sorun bu çıkıyor. Son günlerde çok izlemeye başladıklarını söylüyorlar. Daha hiç şaşmadı. Ya bu, ya ağır uyuşturucu bağımlısısın ama muhtemelen sebep bu.

    Yukarıda Ouz güzel şeyler yazmış. Ama onları yapabilmek için şu an kendini güçsüz hissediyorsundur çünkü dopamin reseptörlerin oluşmadı. İlk bir hafta acı çekersin, sonra acı azalır, reseptörlerin iyileşir ve zorlanmadan, hatta istemsizce spor yapmaya, insanlarla konuşmaya, hobiler edinmeye başlarsın. Büyük bir dopamin boşluğu oluşacağından bünyen seni bunları yapmaya iter.

    Peki zikindirik porno neden bu kadar büyük dopamin yiyor dersen şöyle anlatayım. Sen bu filmleri izlerken “aa adam kızı beceriyor ben de izliyorum” demiyorsun. Adamın sen olduğunu varsayıyorsun. Kız herifin daşşağını yalarken kendi daşağının yalandığını hayal ediyorsun. Beynin de buna kanıyor. Sen videodan videoya atladıkça beynin diyor ki “vay amk bir sürü kızı beceriyorum, hepsi benim sikimi daşşağımı emcikliyor. O zaman ben evrimsel amacımı tamamladım. Herhalde Cengiz Han falan olmalıyım. O zaman var olan dopamin reseptörlerimi kaldırayım.”

    Eğer bu tavsiyeme uymazsan durum senin için daha kötü olabilir. Her gün hem psikolojik hem de konumsal olarak biraz daha aşağı inersin. Aynı yollardan geçtim. İncisözlük’te akıllı bir yazara denk gelmemle kendimdeki problemi fark edip düzelmeye başladım.
    http://www.incisozluk.com.tr/w/hayat%C4%B1n%C4%B1z%C4%B1-k%C3%B6kten-de%C4%9Fi%C5%9Fterecek-olan-%C5%9Fey/sahibi/1/

    50 kere aynı şeyi yazdım buraya ama siz de bi güvenmediniz gitti amk. Buradaki kitleyi sevdiğimden sessiz kalamıyorum, yardım etmek istiyorum ama yordunuz ameke. :)

    deadhouse

    @Raddor, Cengiz Han olmalıyım ahahahaha

    Raddor

    @deadhouse, adam dünyanın yarısını fethetti. Ortalığın anasını belledi. 16 milyon insanın onun soyundan geldiği söyleniyor. Yine de bizim kadar çıplak vücut göremedi. İşte internetin gücü. Ama bunun bedeli olmaması imkansız.

    Kuzenim de kimseyle konuşmazdı. Herkes tutuk görürdü. Okulu salmıştı. Deri dükkanları vardı, ilgilenmezdi. İki yıl önce bu tavsiyeme uydu, zengin oldu amk.

    Oluşan boşluktan ne yapacağını şaşırdı. İşle ilgilenip deri çanta, valiz dikmeyi öğrendi. İngilizce öğrendi. El yapımı ürünlerini dolarla turistlere satmaya başladı. Onlarla kaynaştı. Şimdi boyuna Rus kızlar gelip kuzenimle fotoğraf çektiriyor. Önceden kimseyle konuşmayan adamın ağzı laf yapmaya başladı. Kızlara İstanbul’u gezdiriyor. Askerliği de bedelliye getirdi. Kendi de inanamıyor, hayatıma uğur geldi diyor.

    Bir de beni bilseniz. O kadar utangaç biriydim ki ağzımı açsam dalga geçerler diye düşünürdüm. Bir ortama çağırmalarından nefret ederdim. Sohbet takip edemezdim. Görüş bildirecek cesaretim yoktu. Kendimi ucube gibi hissederdim. Yolda yürürken sanki herkes bakıyor, içlerinden yürüyüşümle falan dalga geçiyorlardı. Bir an önce eve gidip çizgi romanlarımı okuyup oyun oynamak isterdim.

    Şu an ise bana geveze diyorlar. Beldede yaşıyorum, başta a101 ve Migros’ta çalışanlar olmak üzere bütün kızlarla muhabbetim var. Acayip bir ağ oluşturdum biri, biriyle tanışmak istediği zaman bana soruyor şu kimdir necidir diye.

    Tatilcilerle muhabbet ayrı olay zaten. Geçen açık seçik giyimli Filistinli bir kız vardı (onlar genelde kapalı oluyor ya ondan belirtiyorum). Türkçede kulak ne demek diyor kulağıma dokunuyor, dudak ne demek diyor dudağıma dokunuyor. Ben de iyice yavşak oldum, Mehmet Ali Erbil gibi hareketler yapıyorum kıza. Her gördüğüm insana takılıyor konuşuyorum. Enseye şaplak göte parmak biri olup çıktım.

    3-5 yıl önceki halim şu anki halimi görse şok geçirirdi. Şimdi tersine kendimi frenlesem daha iyi olacak diye düşünüyorum.

    Kuzenim gibi zengin olamadım.
    Hala geçmiş hatalarımın bedellerini ödüyorum ve maddi sıkıntılar yaşıyorum ama manevi olarak hiç olmadığım kadar huzurluyum. Hayatımı tamamen düzeltmeyi başarırsam bildiklerimi kitap olarak yazacağım. İngilizce ismi de “rock out with your cock out” olacak haha. Türkçesini düşünmedim henüz.

    Aslında hepimiz robotlarız ya. Bizi yöneten belli kimyasallar var. Bu kimyasalları biz yönetirsek her şey süper oluyor.

    Şimdi çok yakın bir arkadaşımı kurtarmaya çalışıyorum. Tanıdığım en bilgili, entelektüel insanlardan ama çok tembel. Herkesi eleştirip kendi hiçbir şey yapmıyor. Toplumun dibinde yaşıyor. Kaç kere anlattım bir türlü uygulamadı pezemenk. “Ben step-mom videoları olmadan yapamam, çok sarıyor” diyor.

    deadhouse

    @Raddor, Sadece Cengiz Han değil, oğlu da titretmiş dünyayı. Bak Nedim ne demiş Cengiz oğlu Hülagu hakkında.

    “Tahammül mülkünü yıkdın Hülâgû Han mısın kâfir
    Aman dünyâyı yakdın âteş-i sûzan mısın kâfir”

    Raddor

    @deadhouse, ikimiz de öğretmen olduğumuzu çok belli ettik.

    Boba Fett

    @Raddor, “Ben step-mom videoları olmadan yapamam, çok sarıyor”

    Tcmi de verseydin.

    Yiğit

    @Raddor, bunun pornoyla ne alakası var? Arkadaşın yazısını kendim yazdım sandım, öyle bir durumdayım. Ne porno izliyorum ne 31 çekiyorum düzenli olarak. Ciddi bir ilişkim ve seks hayatım var. Benim durumumu neye bağlayacaksın o zaman?

    Bence bu nofap zırva oğlu zırva. Zaten o inci sözlükteki yazı da red pill öğretisini alıp 31 çekmekten folloş olmuş ergenleri ağına çekmek için kullanmaya çalışan başka bir ergenin zırvaları. Daha olgun düşünmeni beklerdim senin. Bence kendini o kadar inandırmışsın ki gördüğün her şeyi argümanını güçlendirmeye yoruyorsun ama işin aslının öyle olmadığını göremiyorsun.

    Raddor

    @Yiğit, “motive olamıyorum, hiçbir şeyden haz alamıyorum” diyor. Bu durum tamamen dopaminle alakalı. Dopamin; konsantrasyon ve motivasyon nörotransmitteri.

    Ben nofap’çi değilim ki. Red pill’ci de değilim. Bu sorun dopamin döngüsünün bozulmasından oluştuğuna göre bunu bozan büyük bir etken olması lazım. Çoğu kişide bu porno ve sık mastürbasyon oluyor. Başka şeyler de olabilir. Alkol ve uyuşturucu olabilir. Aşırı oyun, dizi-film, sosyal medya bağımlılığı olabilir. Aşırı yemek yeme bağımlılığı bile olabilir.

    Eğer hiçbiri değilse o zaman nörolojik ciddi bir sorun vardır. Tabi ki doktora gidilmesi, profesyonel yardım alınması gerek.

    Ama ben yüzde 90 porno ve sık mastürbasyondandır diye düşünüyorum. Genelde bu çıkıyor. Sende olmamasına gerçekten çok sevindim. Ama ya bu arkadaşta bu alışkanlık varsa? Öyleyse yardımcı olmak isterim. Hangimiz burada pornonun iyi bir şey olduğunu savunabilir? Bilimsel olarak da beyne verdiği zarar kanıtlanmışken. James Hetfield’ın sunduğu Addicted to Porn belgeselini izleyin. Hem soğutmaya da epey yardımcı olur.

    agrypnie’de eğer bu alışkanlık varsa 21 gün pornoyu tamamen bıraksın, mastürbasyonu haftada bire indirsin; eğer kendini daha iyi hissetmezse gelip ağzıma zıçabilir. :D O kadar da iddialıyım bu konuda.

    deadhouse

    @Raddor, Bu konuda Yiğit’e katılıyorum. Bahsettiğin negatif durumu bir ruh hali olarak, bir aşama olarak da açıklayabiliriz. Bir şeyden haz almamak direkt “yardım almalısın” durumuna çevrilmemeli. Nasıl iyi hisseden, haz alan insanlara çok sağlıklısın demiyorsak (bence dememeliyiz, çünkü iyi hissetmek ve haz almak göreceli şeyler) hayattan haz alamayan insanlara da sağlıksızsın dememeliyiz.

    Ben etrafıma baktığımda ne kadar yarrak gibi insan varsa çok mutlu, hiçbir sıkıntıları yok, dünya siklerinde değil. “Madde’de” hapsolmuşlar. O kişiler bana hiç de sağlıklı gelmiyor. Zaten bu hayata mutlu olmaya veya haz almak için geldiğimizi kim söylüyor ki. Ben iki tarafa da mesafeliyim.

    Bilmiyorum. Neden yaşadığımı. Ne yapmam gerektiğini. Nasıl yaşamak gerektiğini.

    Sadece bana mantıksız gelen şeyleri sezmeye çalışıyorum.

    Raddor

    @deadhouse, agrypnie’nin yazdıkları bana geçici bir aşamadan ziyade ciddi gözüktü. Ama artık söz hakkı onda olsun. Bayağı kafa yorduk. Kendi hayatım da gözümün önünden geçti. Hepimiz için en iyisi olsun.

    Dediğinde haklısın. Corey Taylor bir röportajında söylüyordu: “Kendini çok ciddiye alırsan nakavt olursun.” Hemen kendine hasta muamelesi de yapmamak gerek. Zaten hepimiz metal dinliyoruz. Dünyanın en üstün müziğini dinleyen üstün insanlarız haha. Her şey bittiğinde bile “ama ne müthiş müzik zevkim var he” diyebiliriz.

    Kaç yaşına gelirsen gel klasik anne şeyi vardır ya “aman oğlum sıkı giyin, üşütme.” Ben de hep aynı şeyi derim “merak etme metalciye bi şey olmaz.” Hakikaten rahat olun. Metalciye bir şey olmaz. :)

    Canoir

    @agrypnie, Uzunca bir süre seninle aynı duyguları paylaştım, aynı şeyleri dert edindim. Yalnızlık(en başta), gelecek kaygısı, sosyalfobi, geç kalmışlık hissi, anhedoni hepsi vardı bende. Geriye dönüp baktığımda bütün bunların çokça fazla sebebi olduğunu görebiliyorum aslında.
    6 yıl önce tanısı konulmuş ama aslında lise yıllarıma kadar uzanan bir depresyon geçmişim var. Uzunca bir süredir ise aktif depresyonum yok.
    Yalnızlık benim de en büyük problemimdi. Hiç kimseyle gerçekten samimi bir ilişki kurmayı beceremedim. Çok az arkadaşım oldu(şu an da çok yok). Kimsenin en iyi arkadaşı olmadım, kimsenin arzuladığı insan olmadım. Varoluşumun ailemden başka kimse için bir anlamı olmadığını düşünürdüm. Ki o anlam da biyolojik bir bağlantının eseriydi.
    Bütün bir gençliğim derin ve emsalsiz yalnızlık ve hüznün pençesinde geçti diye düşündüm.
    Bütün bunların üstüne kendimi bildim bileli başarılı geçen eğitim hayatım tam bir çöküntüye uğradı. Üniversiteye başladığım ilk yıl sınıfta kaldım(toplamda 3 kez kaldım hehe). Okuduğum bölümden, üniversitemden nefret ediyordum(hala nefret ediyorum ama okulu bırakmadım). O ilk yıl neredeyse hiç okula gitmedim, kimseyle ilişki kuramadım. Kafamda sürekli her şeyin nasıl bu kadar kötü gidebildiğini, geleceğimi hiç böyle hayal etmediğimi, bunların hiçbirini haketmediğimi düşündüm durdum. Günde 16 saat kadar uyuduğum oluyordu(Uyumak benim için gerçeklikten bir kaçıştı). Bir süre sonra ise bu düşünceler artık zihnimi işgal etmeye başladı. Tahtakuruları gibi kafamın içini basıyor, fışkıran düşünceler kendi hayatımın değersizliği üzerine beni ikna etmek için harıl harıl çalışıyordu. Ve bu böyle uzun bir süre devam etti.
    Bu ızdırabı sürdürmenin anlamı ne diye düşündüm pek çok kez. Geleceğimden hiçbir umudum yoktu. Bir şeyleri değiştirmek için de geç kaldığımı düşündüm. Kendime bişeyler katabileceğim, üretken olabileceğim en verimli yıllar geçip gitmişti. Sevmeyeceğim bir mesleği ömrüm boyunca yapabilmek için sevmediğim ve ait hissetmediğim bir bölümde okuyordum. Hayatımı devam ettirmek için hiçbir motivasyonum kalmadı. Bu ızdırabı sürdürmenin anlamsız olduğunu çokça kez düşündüm.
    Hiçbir şeyden, yaşamaktan zevk alamıyordum ve yapayalnız kalmıştım. Vücudumun hiçbir parçasında derman kalmamıştı. Bütün enerjim vücudumdan süzülüp gitmişti. Hiçbir sorumluluğumu yerine getiremez haldeydim. Kendimden nefret ediyordum. Karakterimden, fiziksel görüntümden, içinde bulunduğum durumdan, ailemi sürekli hayal kırıklığına uğratmaktan nefret ediyordum. Hiçbir şeye odaklanamıyordum. Tek bir cümle bile okuyacak kadar konsantrasyonum kalmamıştı.
    Kendimi bu hale nasıl soktuğumu düşündüm her gün. Heba ettiğim yılların ve heba olacağını düşündüğüm geleceğimin yasını tuttum, gerçekten yas tutmaktı bu.
    Hiç sevilmeyeceğimin, asla istediğim gibi bir insan olamayacağımın, hayallerimin asla gerçekleşmeyeceğinin bilincinde intihara meyilli bir insandım ben artık.

    Bütün bunlardan bir psikiyatriste başvurarak kurtuldum. Bahsettiğim şeyleri yaşarken de tedavi almaya devam ediyordum aslında. İlaç tedavisinin bile yetersiz kaldığı zamanlar olabiliyordu. O zaman da psikoterapinin gücünden faydalandım. Yaklaşık bir yıldır kendimi iyi hissediyorum. İki aydır da çok mutlu olduğum bir ilişkim var. Dolayısıyla sana ilk tavsiyem kanlı canlı karşılıklı bir ilişki kurabildiğin bir klinik psikoloğa ya da psikiyatriste görünmen.

    İkincisi kendini sosyal ortamların içine girmeye zorla. Git bir kursa yazıl. Yabancı dil kursu olabilir, fotoğraf kursu olabilir vs vs. İnan bana çok faydası olacak. Ben okulda sinema kulübü kurmuştum mesela. İnsanlarla konuşmaya bile çekinen ben, kendimi topluluk önünde konuşma yapmaya zorladım. Kendime yakın bulduğum insanlarla tanıştım.

    Üçüncüsü kesinlikle spor yap. İlla bir spor salonuna gitmek zorunda değilsin. Evine bir koşu bandı yada kondisyon bisikleti ve dambıl alarak çok rahat evde spor yapabilirsin. Spor yapmak insanı hem tembellikten kurtarıyor, hem mutlu ediyor hem de özgüven sağlıyor.

    Dördüncüsü, tanışma uygulamalarını kullanmaktan çekinme. Ben de tinder ve okcupid gibi uygulamaları kullandım. Açıkçası ben kimseyle tanışamadım ve bu da beni üzmüştü zamanında ama bu uygulamalardan tanışan çok fazla insanla karşılaştım. Mesela abim tinderdan tanıştığı kişiyle 20 gün sonra nişan yapacak :) İnstagram üzerinden de karşı cinsle ilişki kurmayı deneyebilirsin, inan bana hiç utanılacak bir hareket değil. Ben şu an birlikte olduğum insanla instagram üzerinden tanıştım. 21. yüzyıldayız, nimetlerini kullanman lazım.

    Demem o ki, her şeyin bir çözümü var. Yalnızlığın da, depresyonun da hatta intihar düşüncesinin de çözümü var. Umudunu kaybetme, kendi kendini mutsuz etmemeye çalış ve mücadele et. İnan bana gelecekte daha mutlu olacaksın

    Aura magula

    @agrypnie, ne kadar faydalı olur bilmem ama benim işime yarayan bazı şeyleri yazma ihtiyacı duydum. Zaten bu site en güvendiğim en samimi bulduğum ortamlardan birisi

    Öncelikle pes etmek yenilmeye mahkumluktur diyerek başlayayım.Okul ilk başladığı zamanlar hiç arkadaşım yoktu ve ders biterkenden eve giderdim 3 ay böyle devam etti sonra zincirimi kırıp instadan birkaç kıza ders notu verme taktiğiyle yürüdüm. Ordan birkaç arkadaş edindim ama onlar beni kullanmaya başladılar sonra kızda beni kullanınca bunalıma girdim 6 ay çektim. Sonra başka bir kızla iş yerinde tanıştım birdene aydınlanma yaşadım. daha sonra beni kullanan çevremden uzaklaşıp başka insanlarla kaynaştım yeri geldi dalga geçildim, küçük görüldüm, aşşağılandım.Küçük bir bunalım sonrası devam ettim ve sonunda kafa dengi ileri görüşlü kişilerle arkadaş oldum sonra gelsin kızlar gitsin ortamlar.

    Karı kız meselesine gelirsek de kimseye körü körüne bağlanmamak gerek bence. Birde ben manita edinmek yerine samimi arkadaş olmayı tavsiye ederim bana daha faydalı geliyor

    Bunun yanında bulduğun arkadaşlar da çok önemlidir mesela geri kafalı bağnazlarla dolaşırsan seni kuyunun dibine çeker bizzat yaşadım bunu. Ben hayırsız insanları ileri görüşlü insanlara ulaşmak için basamak olarak kullandım ve kimseye bir zararı dokunmadı. Bence insanlar 2 ye ayrılır ileri kafalı ve geri kafalılar. Ben çözümü ileri kafalılarla kaynaşmakta buldum. Geri kafalılıktan kastım kendine bir çember çizip ordan hiç çıkmayıp o çemberi daraltan insanlar. Ayrıca ekonomik durum, ülke felan bunları da bahane etmeyip mücadele etmek lazım bence. Çünkü benim görevim her koşula rağmen hayatta kalmak ve maximum huzura ulaşmak:)

    Yanı kısaca ben çözümü zincirlerimi kırmada, komple zevklerimi uğraşlarımı değiştirmede, hiçbişeyde sınır tanımamada buldum. Fark ettimki korktuğumuz şeyleri biz büyütüyormuşuz. Kendimize çizdiğimiz çemberi her seferinde daha büyütmemiz gerek bence. Asla olduğumuz yerde saymamalıyız bana göre. Bunun yanında evde spor yapmak kişisel bakımı artırmak, hiç dinlemediğin tarzdakı müzik,kitap,film,oyun tüketmenin de bana çok faydası var.Ayrıca dertleşmek te çok faydalı bence.Ama doğru kişi doğru zaman ve doğru ortam

    Umarım herşey istediğin gibi gider herşey düzelir:)

    Ahmet Saraçoğlu

    @agrypnie, çok kişisel bir konu olduğu için çözüm yollarının da kişiden kişiye tamamen değiştiği bir durumdan bahsediyorsun. O yüzden bu tarz durumlarda tavsiyeden ziyade örnek vermek daha faydalı olur diye düşünüyorum. Kişi örnekler arasından kendisine uygun olanı, ilham vereni seçip kendisine uyarlayarak kullanabilir. “Bence şöyle yapmalısın” ifadesi psikolojik konularda bir anlam ifade etmiyor, çünkü o “bence”deki “ben” ile “sen” tamamen farklı geçmişlere, mizaçlara, yaklaşımlara sahip kişiler.

    Kendimden örnek verebileceğim iki durum var. Biri üniversitenin ilk 3 yılında yaşadığım aşırı depresif dönem. Derslere gitmeyi geçtim, sınavlara bile girmiyordum ve ailem durumumdan endişeleniyordu. Ergenliğe biraz geç girmekten kaynaklanmış olabilir. Hiçbir şey anlamlı gelmiyordu, aşırı içime kapanmıştım. Yakın arkadaşlarım her zaman vardı ama onları yılın kısıtlı bir dönemi görebiliyordum ve okuldayken ciddi anlamda yalnızdım. Etrafımda birilerinin olmasını da istemiyordum. İnternetin olmadığı bir evde aylarca tek başıma takılıyor, sadece gitar çalıyor ve müzik dinliyordum.

    İkincisi ise depresif olmasa da sosyal anlamda hayatımda bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündüğüm, 20′li yaşlarımın sonlarına doğru olan dönem.

    Her ikisinde de aşırı basit tek bir şalteri açmamla her şey istediğim yöne kaydı. “Bu durumdan mutlu değilsem, normalde yapacağım şeyin tam tersini yapayım” diye düşünerek hareket ettim ve her şey çok kısa sürede yoluna girdi.

    Üniversitenin ilk senesindeki 16 civarı dersten sadece 2 tanesini geçmiştim. 2. sene aldığım hiçbir dersi geçmemiştim, çünkü umurumda değildi. Ama 3. senenin ortalarında “şu ana kadar ne yaptıysam tam tersini yapacağım dedim” ve 31 ders alıp hepsini geçtim. İlk 2 senesi yok gibi bir şey olan okulu, sistemin de değişmesiyle sadece 1 sene uzatarak bitirdim.

    Diğer konuda da aynı şekilde. Sıkıntı çektiğim konularda “Ahmet normalde ne yapar?” diye düşündüm ve hepsinin tam tersini yaptım. Bazısında zorlandım elbet ama taviz vermedim. Bu sayede hem hayatım istediğim yöne kaydı hem de zamanında yaşadığım sıkıntılı dönemler gelecek adına alınmış dersler olarak bana ileride avantaj sağladılar. Dolayısıyla o çok sıkıntılı dönemlerimden bile şikâyetçi değilim. Sonradan yaşadığım pek çok sıkıntılı durumda/dönemde o günleri hatırlayıp güçlü kalmayı başardım.

    Benim verebileceğim örnekler bunlar. Birilerinin işine yararsa ne mutlu.

    Raddor

    @Ahmet Saraçoğlu, abi sağlam Seinfeld’ci olduğun belli oluyor. :D O yöntem gerçekten çok iyi.

    https://eksisozluk.com/costanza-ters-hayat-teoremi–498439

    Ahmet Saraçoğlu

    @Raddor, hayatımı şekillendiren en önemli şeylerden biri Seinfeld. Zamanında şunu yazmıştım:

    https://eksisozluk.com/entry/8855244

  43. ismail vilehand says:

    Hem yorum onayı sıklığı, hem de ülkenin genel durumu olarak pek eski tadımız yok sanki. PA’yı çok seviyorum, son nefesime kadar buranın bir parçası olamaya devam edeceğim ama eskisi kadar keyif almıyorum buradan. Siz ne düşünüyorsunuz?

    Ahmet Saraçoğlu

    @ismail vilehand, yorum onayı sıklığı bu ara düştü evet. Bunun sebebi bir süre İstanbul’da kalmış olmam ve bu sürede hep dışarıda oluşum. Diğer sebep ise işlerden dolayı haber girme konusunda biraz zorlanıyor oluşum. PA gibi bir siteyi tek başına idare etmek, kritik desteği dışında dışarıdan yardım alamamak bazen gerçekten kolay olmuyor ama 13 yıldır devam ediyoruz. Zaman içinde, baş edemediğim için sosyal medyayı salmak durumunda kaldık ve gayet geleneksel bir yaklaşımla sadece site üzerinden ilerliyoruz.

    Dönemsel olarak haberler ve çıkan albümler renklendikçe yorumlar da canlanacaktır, o yüzden dönemsel bir şey olduğu kanısındayım. Herkes fikrini söyleyebilir tabii.

    Süleyman E.

    @Ahmet Saraçoğlu, Abi bu yorum onaylama ve haber girme işleriyle ilgilenecek ayrı biri olsa o zaman site çok daha hareketli olurdu diye düşünüyorum. Ayriyeten sen işlerinle ilgilenirken siteyi fazla düşünmene gerek kalmazdı ve işlerinin yoğunluğundan dolayı da site aksamazdı bence. Bu dediğimin olması zor bir şey belki ama ben yine de fikrimi belirteyim dedim.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Süleyman E., Güzide yardım ediyor genelde ama bazen ikimiz de müsait olmuyoruz. Bundan sonra bir süre şehir dışı vs. olmayacak, daha seri onaylarız yorumları.

    deadhouse

    @ismail vilehand, Burada burjuva var mı bilmiyorum ama ülke veya dünya meselelerinden en az etkilenen okuyucu kitlesi PA kitlesi bence. Ben adamlara hayranım. Benim kıçımda torpil patlasa, gelecek kötü, yarrağı yedik modundayım. Millet harıl harıl yeni albüm keşfedip listeler yayımlıyor. Demem o ki herkes hayatına normal devam ediyor.

    Yorum onayı sıklığı sıkıntı. Geçen bir yorum yazdım, sanırım 1 günü buldu yayımlanması. 5-8 saat önemli değil, ancak 10-15-20 saat olunca siteye girdiğimde son yayımlanmış yorumlar bana müzelik, tarihi eser gibi geliyor haha

    ismail vilehand

    @deadhouse, hayata normal devam etmek demeyelim de müzik dinlemek, yeni çıkanları takip etmek falan bu cehennemden biraz uzaklaşmak, her şeyin anasını sikip gemileri yakmamak için bir rahatlama metodu diyelim.

    Boba Fett

    @deadhouse, Dünya gerçekten bok gibi, ülke meseleleri yorucu, futbolla biraz olsun uzaklaşmaya çalışsam da oraya da geliyor ülke meseleleri ama müziğime giremiyorlar, kitabıma giremiyorlar.

    Ayrıca Rolling Stones, Motörhead, Metallica, Megadeth, Rock and Roll olmasaydı sanırım çok boktan bir ruh halim olurdu.

    Şair diyor ya;

    You’ve only gotta live to win
    I know it’s hard, a natural drag
    It’s a hassle to fight
    If you don’t wanna be a slag
    If you believe you’re right.

    Rock and Roll, Blues, Hard Rock, Metal müzik bence hüznü de çok daha iyi yansıtıyor, yani bir balad dinlediğin zaman üzülüyorsun fakat anlaşıldığını hissedip geri ayağa kaldırıyor seni. Sanırım bu yüzdendir ki kendimi Doom Metal, Black Metal gibi karamsar türlere hiç ait hissedemedim.

    deadhouse

    @Boba Fett, Doğru söylüyorsun da eski baladlar, hard rocklar da kalmadı. Rock’n roll kalmadı. Blues için bir şey diyemem ama rock ve metal tabanlı geleneksel müzik yok olmaya yüz tutmuş durumda. Dinlerken yine eski grupları, şarkıları açıyoruz.

    woodenpint

    @Boba Fett, Kesinlikle katılıyorum ve aynı şekilde hissediyorum

    Ahmet Saraçoğlu

    @deadhouse, haklısın. İstanbul’da olduğum 5 günlük dönemde arkadaşlarla birlikteyken gün içinde telefonumu elime alıp herhangi bir şey yapasım gelmediği için o ara yorumları anca gece otele dönünce ya da ertesi sabah otelden çıkmadan onayladım. Ondan oldu. Bir daha olmaz.

  44. Black Thunder says:

    İki senedir düzenli olarak bisiklet sürüyorum. Genelde, ortalama 2-3 saat ve 30-40 km arası sürüyorum. Bisiklet, en yorucu sporlardan biri. Bisiklet sürerken ve sürdükten sonra öyle büyük bir açlık hissi oluşuyor ki, nefes almadan yemek yiyorum. Düzenli olarak basketbol ve ara sıra futbol oynuyorum ama bu kadar yorulduğumu ve tükenecek kadar bitkinlik yaratma aşamasına gelmiyor. İki gün üst üste bisiklet sürdüğüm zaman, performansım ve hızım düşüyor.

    Bisikletime de minik güncellemeler getirdim. Spor yaparken muhakkak müzik dinlerim. Bisiklet sürerken kask taktığım için kulaklık pek işimi görmüyor, sürekli düzeltmek zorunda kalıyorum. Bluetooth hoparlörümü bisikletime bağladım. Telefon büyüklüğünde ve gayet iyi ses veriyor. Yanımdan otobüs, tır vb. araçlar geçtiğinde bile rahat bir şekilde müziği duyabiliyorum. (Philips BT3900)

    Spor yaparken, müzik cidden çok iyi bir arkadaş ve itici bir güç oluyor. Yorulduğun anda sevdiğin bir parça denk geliyor, kendine getiriyor. Çok önemli.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Black Thunder, ben de müziksiz spor yapmıyorum. Basket oynarken, yürürken mutlaka müzik olması gerekiyor. Ne dinleyeceğimi seçme safhası bile eğlenceli oluyor. Canım müzik.

    woodenpint

    @Black Thunder, Müzik gerçekten bende de performansı iki katına çıkarıyor ne yaparsam yapayım başta spor olmak üzere. Acayip bir güç :D

    OblomoV

    @Black Thunder, Haftada en az iki gün uzun mesafe yürüyüş yapıyorum ben de. Müziğin arkadaşlığı olmasa devam ettirmem güç.

  45. Raddor says:

    Unutmayın: Hayat Ali Kırca gibi acımasızdır. Güçlü olmak gerek.

  46. lammoth says:

    Şu yazı dün karşıma çıktı. Çok hoşuma gitti. Burada benim gibi bir sürü futbol severin olduğunu bildiğim için paylaşıyorum. Pato kendisi yazmış bunu. Kariyerinde neden en zirveye çıkamadığını kendince açıklamaya çalışmış. Bana çok içten yazılmış gibi geldi. Kendi adıma ders çıkarılacak pek çok şey gördüm. Okuyun abi:

    https://medyascope.tv/2022/06/09/unutulmaz-santrafor-pato-the-players-tribunee-yazdi-alexandre-patoya-gercekten-ne-oldu/

    alimdat06

    @lammoth, bildiğim kadarıyla athletic’te yayınlandı bu yazı ve athletic’te moyes, torres gibi büyük isimler çok ama çok önemli yazılar yayınlanıyor. Karıştırıyor olduğumu sanmakla birlikte David Moyes’un athleticte veya hangi gazetede olduğunu tam çıkaramadığım markada çok özel yazıları vardı ben de okuyalı baya zaman oldu. Takip edip bilen varsa hem buraya yazabilir hem de önerebilir.

  47. Boba Fett says:

    Yiğit dostumuz nofap anlamsızdır demiş, yeni bir sohbet konusu olması açısında şuradan yazayım dedim fikrimi. Bence de nofap anlamsız, 100 gün yaptım, 300 gün yaptım gibi lafların hiçbir kıymeti yok bence şayet aktif bir cinsel hayatın yoksa. O kadar süre patlıcanı sıkmamanın bir faydası yok ki, işleyen demir pas tutmaz senin ki de paslanır. Diğer taraftan şöyle de bir gerçek var ne zaman çavuş-u şakşakiye yapsam o gün o kadar depresif oluyorum ki Thom Yorke gibi geziyorum evin içinde, odaklanamıyorum, aptal gibi geziyorum, bu sebeple çok kez başıma iş açtım, bisiklet sürerken kaza geçirecektim, araba çarpıyordu bir kaç kere… Porno denen zıkkım zaten boktan bir şey, 50 yıl önce kaç kişi birinin sikişini izliyordu devrem? İnsanlar birilerinin sikişini izlemeye sanırım son 20 yıl falan böyle topluca başladı, dopamin diye bir gerçek var ve lan şaka maka başkasının sikişini izliyorsun abi dopamini siktir et sezgiyle bile burada bir bokluk olduğunu anlarsın.

    Pornoyu hiç izlenmemesi gereken bir şey olarak değerlendiriyorum, tren kaydırma da haftada maksimum 2 kere o da günün sonunda gece yapılmasını gerektiğini düşünüyorum.

    Raddor

    @Boba Fett, Lemmy sağken turneye laptop’ını getirenlerle dalga geçerdi. Bunların rock ‘n’ roll ruhu ölmüş diyordu. Bizim içimizden geçen şey teknoloji. Çok kaptırdık.

    Boba Fett

    @Raddor, Eski başbakanın dediğini gibi bunun hikmetinden faydalanacaksın gerisini sallayacaksın.

    Yiğit

    @Boba Fett, anlamsızdan kastım iddia ve argümanların güçlü olmaması. Ne zaman malafatı patlatsan Thom Yorke gibi geziyor olman nofap için bir argüman olamaz ki. Birçok bağımsız değişken var bunda. Belki de sen hep meyillisindir öyle gezmeye, ancak osbiri patlatınca fark ediyorsundur falan gibi.

    Ha yoksa demek istediğini anlıyorum ve çoğuna da katılıyorum. Sağlıklı mastürbasyonun cinsel hayata ve performansa katkısı var kesinlikle. Hatta fail performanslarımın tamamı uzun süre mastürbasyon yapmadıktan sonra gerçekleşmişti. Yoksa tabii ki şiirsel bir performans gösteriyorum her PA ve Ekşi erkeği gibi.

    Mesela ben canım ne zaman isterse patlatırım ve hemen her seferinde de keyfim yerine gelir. Bol viskili/biralı ve metal müzik dolu tek başına geçirilen bir gecenin olmazsa olmazıdır osbir. Aksini iddia eden nonoştur, radiohead dinliyordur.

    Retrokafa

    @Boba Fett, porno iyi ya kaçış edebiyatı gibi, 2 saat boyunca oyalıyor bir de sigara falan da içmiyorum o süre boyunca.eski hatun falan da aklıma gelmiyor.hem manyak taş, o iş için dünyaya gelmiş ablalar oluyor, gerçek hayatta nerde böylesi? en iyisi pornoya devam.

  48. Cryosleep says:

    @deadhouse, Ben bir öğrenci olarak ülke ve dünya meselelerinden çok etkileniyorum ve kafaya çok fazla takıyorum, daha doğrusu takıyordum. Bu site belki de bu tip meselelerden kaçınabildiğim tek yer. Oyunlar o kaçış hissini vermeyi bırakalı çok oldu, çünkü çocuk değilim artık. Dolayısıyla o kadar etkisi olmuyor bana.

    deadhouse

    @Cryosleep, Dostum karamsarlık değil bu, boku yedik. Üzerimizde mutlak kontrol sağlayana kadar bizi sikmeye devam edecekler. Savaş, hiperenflasyon, kıtlık. Mutlak otorite sağlanana dek, yığınlar demokrasi, sağ-sol, insan hakları, sanat, sivil toplum kandırmacalarıyla oyalanmaya devam edecek. Yığınlar uyandığında artık çok geç olmuş olacak. Sitede böyle yorumlar yapmayı ben de sevmiyorum. Ama kafayı kuma gömmek de bir yere kadar.

  49. ismail vilehand says:

    Ulan şöyle sağlam bir altılı ganyan tutturamıyorum ki komple site ahalisine pavyon kapatayım herkes kendine gelsin.

    Pavyon dünyanın en mükemmel yeridir. Her türlü ruhsal, zihinsel ve fiziksel problemin ilacıdır. Götüreceğim hepinizi.

    deadhouse

    @ismail vilehand, 2 hafta önce spor toto 15 bilen 2 kişi çıktı. Kişi başı 784 bin (46 bin dolar)

    Geçen hafta da 15 bilen çıkmadı, devretti. Bu hafta düz geçeceğe benziyor, para vermez. Yalnız Ağustos’a kadar Brezilya ve İskandinav ligleri olacak her hafta. Devredeceği ya da 15′e 14′e iyi para vereceği çok olur.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.