Herkese merhaba. Başlıktan da anlaşılacağı üzere, bu başlıkta gönlünüzden geçen herhangi bir konuda dile getirmek istediklerinizi paylaşabilirsiniz. Ülke gündeminden müzik dünyasına, son komik videolardan ligdeki son gelişmelere kadar ister suya sabuna dokunan, ister havadan sudan konularla köşemizi renklendirmenizi arzu ediyoruz. Tek ricamız, yorumlarınızı kimseyi kırmayacak, kendinizi hapse attırmayacak ve sitemizi kapattırmayacak içerikle şekillendirmeniz.
Hepimize mutlu ve özgür günler dilerim.
Yabancı bir metal grubunun bir üyesiyle yaşadığınız en ilginç olay nedir? Konser öncesi/sonrası yaşanan ilginç bir olay olur, birlikte sahneye çıkmak olur, sosyal medyadan yaşanmış bir diyalog olur.
Ben hem PA’dan hem Thrown to the Sun’dan hem de yaptığımız konser organizasyonlarından dolayı epey bir müzisyenle etkileşime girdim, aklıma gelen ilginç olayları yazarım ama ilk aklıma gelen 3-4 sene önce Muhammed Suiçmez’i telefonla aradığım andı ahah. Bir yerden numarasını bulmuştum ve aynen şöyle oldu:
- Hallo?
- Muhammed?
- Ja?
diye başlamıştı. “Röportaj yapak mı kral?” demiştim, o da şu dönem röportaj vermiyorum ama düşünürsem sizle de yaparım demişti.
Daha aklıma geldikçe yazacağım.
11.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Yazsam roman olur.. Nereden başlasam bilemiyorum. Bence başlamayım daha iyi abi (: Ya da parça parça mı yazsam sdfsdsg
11.07.2020
@Ece, ahaha senle hiçbirimiz baş edemeyiz bu konuda. Azar azar yaz bence aklına gelen ilginç ve sıkıntı yaratmayacaklardan bazılarını.
11.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, 2015 Headbangers Weekend’e gelen Therion’u alıp araca bindikten sonra, Atatürk Havalimanı’nı biraz geçince tabelasında KUK yazan bir bina var, KUKcicek.com. Neyse araç o binanın önünden geçerken bunlar bir kahkaha atmaya başladı ama anırıyorlar falan baya tüm ekip komple. Ben tabi saf saf ”Noluyo lan” derken, mecbur birine sordum artık mevzu ne falan diye.
Meğer Kuk İsveççe ”cock” demekmiş. 2017 Rock Off sonrası Johan da Instagram hesabında aynı binayı paylaşmıştı: https://www.instagram.com/p/BXINiHnFqEo/?utm_source=ig_web_copy_link
Thomas Vikström’ün kızı Linnea da gruptaydı o yıl, festival bitimi otele götürürken bunları; araçta Linnea ”Cock’ın Türkçesini öğret bana” falan demişti. ”Şoför Türk olduğu için yüksek sesle söyleme ama” dedim. Neyse fısır fısır telaffuz çalıştıktan sonra bu tavuk gibi gıdaklar şekilde bağırarak söylemeye başladı, onu duyan yanılmıyorsam Nalle de söylemeye çalışıyor, şoför iptal tabi, aracın arkası iptal çünkü. Ben de eyvahlar olsun modunda şoföre dönüp ”Abi biraz eğleniyolar kendi çaplarında, aman sen yola dikkat et” dedim. Ama adamın bakışını ve mimiklerini hala unutamıyorum…
11.07.2020
@Ece, müthişmiş. Bir benzerini Mitilíni’de yaşadığım olaydır.
https://www.instagram.com/p/BI0hqfHATUX/
12.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Sahibi Türk kökenli falan mı acaba
12.07.2020
@Ece, “Σικ” Yunanca “şık” demek (chic), Latin harfleriyle yazmışlar.
11.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Chris Barnes-a tvitinin altında küfür etmişdim, o da yorumu favlamıştı, hala merak ediyorum eli değdi de yanlışlıkla mı beğendi diye
11.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, çok absürt bir olay diye yazıp yazmama konusunda kararsız kaldım ama yazayım madem. David Vincent’ın karısı Gen Vincent ağzında viski gargara yapıp suratıma püskürttü. Hem de birkaç defa tekrarladı bunu. İlkinde süpriz olmuştu ama ikinci ve üçüncü seferde kadının şovunu bozmayayım diye ağzımı açıp bekledim. Tüm bunlar olurken o dönemki kız arkadaşım olaylardan habersiz bir köşede karnını doyuruyordu. Böyle korkunç bir adamım maalesef.
11.07.2020
@ismail vilehand, belli ki adab-ı muaşeret kurallarına uyulan, nezaketin ve güzel ahlakın ön planda olduğu bir geceymiş.
13.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Gen Vincent’ın grubu Genitorturers’ın nasıl sahne şovları olduğunun anlaşılması için şunu bırakayım.
https://youtu.be/tCwlJGGydPg
Özellikle 3. dakika sonrasına dikkat. Sadece ağzımdan içeri yarım litre viski tükürüldüğü için şanslıyım sanırım.
12.07.2020
@ismail vilehand, AHAHAHAHAH muhteşem.
12.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Wacken 2000′de çok fazla NWOBHM grubu vardı. Bende de basın kartı olduğu için istediğim eleman ile konuşup fotoğraf çektiriyordum. Angel Witch’ten Kevin’i görünce direkt yanımdan geçen birine fotoğraf makinesini verip yanına koşmuştum. Sonra bi’ baktım, meğer eleman ot sarıyor, ben de onu fotoğraflıyorum. “Yahu sakin” gibi bir şey demişti ilk cümle olarak. Özellikle Samson elemanları çok ilgiliydi. Diğer sevdiğim gruplardan müzisyenleri ararken bir baktım basçı Chris ve davulcu Thunderstick benimle dolanıyor. Sonra dergide Thunderstick’in maskesiz posterini vermiştim. Kendisi NWOBHM’in sembolüdür. Terimin ortaya çıktığı Sounds dergisinin kapağında o vardı mesela. Meğer dünyada onun maskesiz bir fotoğrafını ilk kez ben yayınlamışım. Hoşuma gitmişti tabii.
2001′de Wacken’a Türkiye’den daha çok kişi gitmişti (2000′de benimle Panterakay vardı sadece). Festival öncesinde rock bara gidelim dedik. Hamburg’un epey uzak bir yerine yönlendirdiler bizi. Metalium elemanlarının mı ne Priest cover grubu varmış. Bayağı bir sapıttık. Arada Lenny Wolf dışarı çıktı falan deniyor, gidip fotoğraf çektiriyoruz. Sonrasında sızmışım. Kendime geldiğimde bi’ baktım Helloween’dan Michael Weikath ile yalnız başıma bir masadayım. “Nasıl ya” demiştim ki hiç sempatik bir eleman değildir.
Exodus Türkiye’ye geldiğinde ben bayağı kopmuştum metalden. İşim gücüm felsefe ve politikaydı. Bir arkadaşla Taksim’de buluşacağız. Oğlum öncesinde otellerine gidip elemanlarla tanışalım dedi. Bu Gary Holt’a “thrash’i sen yarattın, şöyle aslansın, böyle kaplansın” falan diyor, ben hiç oralı olmuyorum. Fotoğraf bile çektirmemiştim. Garip işler!
Çok var, ama ilk planda bunlar geldi.
12.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, ”şu dönem” dediği zaten yıl heralde 2015 filan, haha. Ne zaman röportaj verecek merak ediyorum… Yaş geldi zaten 45′e, fanlarını bu kadar siklemeyen adam azdır. Bari çık ”ben yaşıyorum, işim güzel, kafam rahat, albüm malbüm beklemeyin” de.
12.07.2020
@Exorsexist, sanırım Muhammed için Necrophagist bir noktada yok hükmünde oldu ve gruba, metale dair her şeyi hayatından çıkardı attı. Yapacak bir şey yok.
13.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Afedersin laz.
13.07.2020
@ismail vilehand, ahah
12.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, sonisphere’den sonra charlie benante’yi ortaköy kırçiçeği pidecisinde görmüştüm. gidip bileti imzalamıştım.
12.07.2020
2004 yılında The Haunted vokalisti Peter Dolving’le röportaj yapmıştım. Hayatımda yaptığım ilk telefon röportajıydı, doğal olarak heyecanlıydım.
O sıralarda yazdığım metal-pit.com için yaptığım bir röportajdı. Gayet güzel oldu, Dolving baya konuştu.
Sonlara doğru şöyle bir sorum vardı:
“İlk albümünüzün son şarkısı “Forensick”te albüm kitapçığında olan ama şarkıda söylenmeyen sözler var. Bunun sebebi nedir? Neden kitapçıktaki tüm sözleri şarkıda söylemiyorsun?”
Dolving bu soruyu hiç beklemiyordu ve belli ki bu soru ona ilk kez sorulmuştu. Hiç abartısız 10 dakika boyunca konuştu. Annesinin zihinsel engelli olduğunu ve tecavüze uğradığını söyledi. Sesi çatladı, ağlamaklı oldu, nefes alıp verişi değişti. 10-15 saniyelik sessizlikler oldu, sonra tekrar konuşmaya başladı falan. Çok garip ve çok “gerçek” bir andı benim için. Telefonun diğer ucunda mal gibi kaldığımı hatırlıyorum. İsveç’teki adalet sisteminin ve medyanın ne kadar boktan olduğundan, annesine bunu yapanların çok az ceza alıp salındıklarından bahsetti. Saldırganların neredeyse mağdur durumda gösterildiğini, annesini kimsenin umursamadığını söyledi.
Albümün orijinali bende var. Kitapçıkta şarkının sonunda
“Last…
A raped woman is a whore…” diye başlayan uzunca bir isyan bölümü var ve o kısım şarkıda söylenmiyor.
Hayatımın en ilginç röportaj anını hayatımın ilk röportajında yaşamıştım. Şimdi bunları yazarken bile tüylerim ürperdi, canım sıkıldı. O yüzden Peter Dolving’e karşı hep bir sevgi beslemişimdir. Çok iyi bir vokalist olsa da özellikle bir dönem çok fazla demeç veriyor ve her konuda fikir belirtiyordu. Millet de “konuş deli” şeklinde yaklaşıyordu ama adam gerçekten çok ağır şeyler yaşamış ve bu yüzden ben onun ara sıra yaptığı sivri çıkışları hep mazur gördüm.
İnsanlar neler yaşıyor hiç bilmiyoruz ve internet üzerinden yargılarda bulunuyoruz. Peter Dolving benim için böyle bir deneyim olmuştu. Çok uzun zamandır sesini soluğunu duymadım, umarım mutludur.
12.07.2020
2006 yılında Vancouver’da okurken Arch Enemy, Chimaira, God Forbid, Hate Eternal konseri olmuştu. Konsere 2-3 gün kala Derek Roddy, Erik Rutan’la tartışıp Hate Eternal’dan ayrılmıştı. Eyvah tur çöpe gitti derken grup hemen Kevin Talley’yi alıp “tura çıkıyoruz, sıkıntı yok” açıklaması yapmıştı.
Şimdi olduğu gibi o dönemde de en sevdiğim birkaç davulcudan biri Kevin Talley’di. Hayvan çocuğu 1 haftada tüm setlist’i yalayıp yutmuş, hayvan gibi çalmıştı (I, Monarch turnesiydi).
Konser bitince God Forbid sahneye çıkmadan önce Kevin Talley hemen sahne önünde bulunduğum yere geldi, ben de ona “Destroy the Opposition için yazdığın davullar beni rüyamda ıslatıyor” gibisinden bir şey söyledim. O da çakal tabii “O albümü baştan sona çaldığımız bir konser bootleg’i var, istersen satabilirim” dedi, ben de “tabii olur” dedim. Sonra “davul seti sökmesini biliyor musun?” diye sordu. O sıralarda bilmediğim için “Yok valla” dedim, o da “Peki o zaman” dedi ve davulunu kendisi sökmeye başladı, tur otobüsüne götürdü. Sonra bekledim ama ya unuttu ya da bulamadığından bootleg gelmedi.
Sonradan “He biliyorum” demediğime çok pişman oldum; sanki “uzay mekiği sökmüşlüğün var mı?” diye sordu aq.
Kevin Talley ile Kevin Talley’nin davulunu sökmüş olacaktım… Salak bir anıma geldi.
12.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Kevin Talley Para için babasını satacak adama benziyor. Yıllardır para için session member olmadığı grup kalmadı.
12.07.2020
@Exorsexist, adam freelance davulcu. Standart bir death metal grubunda kalıcı olarak yer almaktan çok daha kârlı olduğu kesin. Gayet mantıklı bence. :)
12.07.2020
2015 yılında Warrel Dane “Dead Heart in a Dead World” turnesinde İstanbul’a geldiğinde onunla röportaj yapacaktım. Konseri Mood Pro düzenliyordu ve Erdem’e (Çapar) mutlaka röportaj yapmam lazım diye diretiyordum. Konser bitti, kulise girdim. Warrel epey yorgundu. “Selam dostum, sadece 5 dakika lütfen” dedi. Ben de “Tamamdır” dedim, telefonun kayıt tuşuna bastım ve başladım.
http://www.pasifagresif.com/2015/11/warrel-dane-roportaj/
Röportaj bitti, telefonu elime aldım ve kaydı bitirdim. Kaydın süresi 4.59 yazıyordu. Warrel’a gösterdim, “Vaay sen bu işi biliyorsun” dedi ahah
Şu da o günden kalan bir kare.
https://www.instagram.com/p/BcpfC6EBfJK/
Sonrasında kendisiyle Atina’daki bir Sanctuary konserinden sonra da muhabbet ettik.
https://www.instagram.com/p/BrUphcIBReJ/
Canım Warrel, daima kalbimdesin.
12.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, şu anıları yaşamayı o kadar isterdim ki ya. Vay arkadaş, sean reinert ve warrel dane’in ölümü hala çok garip geliyor bana. Durduk yere, çok zamansız ikisi de. Atlatamadım bi türlü
12.07.2020
2015 Headbangers’ Weekend’in basın sponsoru olduğumuzdan paso kuliste takılıyordum. Öğlene doğru Septicflesh mekâna geldi. Seth’le biraz muhabbet ettik, fotoğraf çekindik. Sonra grup sahne aldı, indi. Ben de sahne arkasındaki açık büfeden bir şeyler aldım, boş bir masaya oturdum yiyorum. Birden karşıma Christos’la Seth oturdu ahah. Onlar da tabakları doldurmuşlar yiyorlar. Biraz muhabbet ettik iyiydi güzeldi.
2 yıl sonra Atina’ya gittiğimde Christos’a ulaştım, “röportaj makinesi ayağınıza geldi” dedim. O da “tamam görüşelim” dedi, bir yerde buluştuk 2 saate yakın konuştuk.
http://www.pasifagresif.com/2017/07/septicflesh-atinada-ozel-roportaj/
Yunan halkının vazgeçilmezi soğuk kahvelerimizi söyledik ve hesabı da Christos’a kitledim. Ahah yok tabii, o ödedi hesabı, ben de teşekkür ettim. Şu da o günden bir tatlışlık.
https://www.instagram.com/p/BWuuXsFBTlr/
12.07.2020
En çok ilham aldığım ve gerçek anlamda hayranı olduğum ender insanlardan biri Theory in Practice gitaristi Peter Lake’tir. “Colonizing the Sun” benim için gelmiş geçmiş en benzersiz, yanına yaklaşılmaz albümlerden biri. Kendisine dev saygı duyuyorum; gitar çalış ve beste yapma tarzına, tekniğine bayılıyorum. Hatta şu röportajın girişinde yeterince bahsetmiştim.
http://www.pasifagresif.com/2014/05/theory-in-practice-roportaj/
Neyse, 2014 yılında kendisiyle grubum Achroma Rising’in bir şarkısına bir soloyla konuk olması hakkında konuşuyorduk. Yayınladığımız tek şarkıyı epey beğendiğini ve seve seve konuk olacağını söyledi (bunca yıldır ikinci bir şarkı yazacak fırsatımız olmadı ne yazık ki). O şarkı şuydu:
https://www.youtube.com/watch?v=93SxmeJjvuo
Her neyse, sonra Peter bu şarkı özelinde benim rif yazma tarzımı beğendiğini söyledi (yhaaaaaaaa kalp kalp kalp) ve bana henüz yayınlanmamış Theory in Practice demolarını gönderip fikrimi sordu. Cidden inanılmaz bir şeydi. Müzikal anlamda idol olarak gördüğüm birkaç kişiden biri, kendi şarkılarına yönelik olarak fikrimi merak ediyordu. Ben de dinledim, yorum yaptım, konuştuk. Sonrasında ben de o zamanki grubun Thrown to the Sun’ın ilk albümünü gönderdim (ikincisi daha çıkmamıştı). Dinler mi dinlemez mi bilmiyordum ama yine de “vaktin olursa bakarsın” deyip yolladım.
Birkaç gün sonra Peter’dan mail geldi ve albümü dinlediğini, özellikle son şarkı olan “The Ocean Beneath the Universe”ü çok beğendiğini ve evde hoparlörlerin sesini açıp birkaç kez dinlediğini söyledi (YHAAAAAAAA!!!!!!).
Acayip sevindim tabii. Yine idollerimden biri, yazdığım bir şarkıyı övüyor ve evinde çaldığını söylüyordu. Ne tesadüftür ki o şarkının en sonundaki (vokal “The edges of uncreation” dedikten sonra giren melodi) gitar melodisini Theory in Practice’e ve “Colonizing the Sun”a bir tribute olsun diye yazmıştım (TiP bilenler melodiyi duyduklarında neden bahsettiğimi anlayabilirler). Peter bunu hissetti mi bilmiyorum ama o şarkının adını vermesi beni acayip mutlu etmişti. Hey gidi hey.
https://www.youtube.com/watch?v=sxpxrhSRqhI
13.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, 90′ların en iyi 20 albümü anketi yapsanız nasıl olur? Metalin altın çağlarından denebilecek bu 10 yılda çıkan yüzlerce albümden yazılanlar arasında ortaya çıkacak en iyi 20 ilgi çekici olacaktır. Elbette ki internetin birçok mecrasında bu tür listeler var. Fakat Türkiye’nin en etkili metal müzik içerikli sitesinde böyle bir çalışma daha önce yapılmadı. Uygun gördüğünüz yakın bir zamanda böyle bir anket yapılabilir diye düşünüyorum. Hem kişilerin önceliklerini ve müzik zevkini görmüş olur, hem de belirlenecek en iyi 20 albümü görmüş oluruz. Yine de siz bilirsiniz tabii. Amaan ne gerek var böyle şeylere derseniz de saygı duymaktan başka bir şey yapamayız.
13.07.2020
@deadhouse, yapabiliriz tabii. Tartışma köşesinde bir sonraki tartışma başlığı o olabilir.
13.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, İyi o zaman. Bence güzel bir etkinlik olur.
13.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, son albüm turnesindeki Dark Funeral performansında neredeyse bütün şarkılara eşlik edip en önde çoşarak kendimi paramparça ettim. Finalde Lord Ahriman beni işaret etti sahne arkasına gel gibisinden, muhtemelen bana pena vesaire bişiler verecekti. Güvenlik sahneye geçmeme izin vermeyince ısrar ettim “kafama göre geçmiyorum bak adam çağırıyor.” diye. Güvenlik itti kaktı beni sonra Lord Ahriman ile güvenlik arasında tartışma çıktı ve anlaşamadılar. Yanına gidemedim ama tartıştığı güvenlik ile bana penasını yolladı. Kavuşamadık ama hatırası hala bende.
13.07.2020
@ismail vilehand, hiç alakası olmayan bir pena alma (kapma) olayını da ben anlatayım. Tarihini hatırlamıyorum ama İstanbul’da gerçekleşen son Amon Amarth konserinde boynumla pena yakalamıştım ahah. En önlerdeydim, konser bitince sahneden bir dolu pena atıyorlardı. Benim de pena kapayım özel bir çabam yoktu ama yaz günü kalabalık içerisinde terlediğimden penalardan biri karanlıkta geldi şap diye boynuma yapıştı kaldı orada. Aldım bir baktım aaa pena.
13.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, 2016′da, Karga’daki Infernal War konserinden önce, Diabolizer’da mosh pitte diz kapağım çıkmıştı. Ben de bardan buz aldım, dizime buz koymak için mekanın merdivenlerine oturdum. Infernal War elemanları yanımdan geçerken omzuma dokunup “Geçmiş olsun bilader.” gibisinden bir şeyler söylemişlerdi.
Konseri sonuna kadar izledim ama sonrası MR, fizik tedaviler… O akşamdan sonra mosh pitlerden emekli oldum ama Sepultura, Destruction ve Radical Noise için birkaç istisna yaptım.
13.07.2020
@Mert Nalvuran, çıkan diz kapağının acısı buz koyarak dindirilebildiyse iyiymiş. Ben şu an oturduğum yerden kafamda canlandırdım, korkunç bir acı olsa gerek.
24.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Necrophagist izmireock feste geldiğinde İstanbul’dan atlayıp gitmiştim konser alanında dolanırken Muhammed suiçmezi göüp artık hatırlamadığım tuhaf sesler çıkarıp gevelemiştim. Muhtemelen abi çok pis hayranınızım öyle böyle değil acayip seviyorum abim minvalinde bişeylerdi. Konuşmam bitince Muhammed önce bi durup sakin olmamı sonrasında da cebinden çıkardığı uzun marlborodan içmek isteyip istemediğimi sordu. Sigarayı titreme derecemi arttırarak alıp yaktım hatta o da yakmış olabilir hatırlamıyorum. Bi süre muhabbet ettikten sonra artık sahne saatinin geldiğini söyledi ve sahnede görüşürüz dedi ben de en önde olacağımı söyledim. O da ‘en ön’ deyip eliyle işaret yaptı ve gitti.
Bir de therion geldiğinde o ay çıkan bi derginin therionla ilgili sayfasını imzalatmıştık ama nedenini hatırlamıyorum baya şaşkın şaşkın bakmışlardı. Ayrıca hayatımda hiç therion albümü satın almamıştım belki ondandır diyecem de bilet de mi yoktu diye düşünmeden edemiyorum.
Deicide geldiğinde steve ashaimle yeşil rize tekelde karşılaşıp iki kelam etmiştik bira ve sigara alıp.
Destruction yılbaşında kemancıya gelmişti tuvalette schmierle pisuvarda yanyana işerken ayaküstü selamlaşmıştık ben sanırım koca bir yılı sizinle tamamlamak onurdur gibi bişey demiştim o da teşekkür etti.
Moonspell yeni melek konserinde fernando konser boyunca kullandığı havluyu fırlattı tam bana geldi ancak bir anda 30 kişi üzerime çullandı ve havlu parçalandı elimde koca havludan 2 sömek bişey kaldı konser sonrasında imzalatmak için kapıya gittim adamlar havlu parçasıyla görünce çok üzülmüş olacaklar ki kendileri pena imzalayıp verdiler.
Anathema konserinde fazla alkolden bayılıp danny tarafından ayıltılmışlığım oldu.
Ulan şimdi de Down ve Anselmo hakkında konuştukça gaza geldim. Anselmo’nun dahil olduğu bir sürü efsane konser var ama çok fazla üzerine konuşulmayan bi 2009 Download konseri var ki bence Anselmo’nun Pantera sonrası verdiği en iyi konser. Baştan sonra frontman’lik dersi veriyor, sesi de kariyerinin ikinci döneminin zirvesinde. Baştan sona kaç kere izledim sayısını asla bilmiyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=zUiUJCtIvIs&t
12.07.2020
@Berca B., Hala fit olduğu, ses tellerinin yaşıyor olduğu zamanlar. Sevdiğim düetlerinden birisi
https://www.youtube.com/watch?v=O_1_HWxYOTQ
12.07.2020
@Exorsexist, çok güzel cidden. Adam birlikte turladığı herkese hep destek vermiş sahnede birlikte söylemiş, çok kral biri bu konuda.
Bu arada alkolü bıraktıktan sonra sesi o korkunç dönemi atlattı gibi. Dinlenemez halden çıktı ve bir nebze de olsa eskiyi andırır hale geldi.
13.07.2020
@Exorsexist, bu performansa bayılıyorum. 2001 Slayer, Pantera, Morbid Angel turnesinden olması lazın. Aynı turneden Kerry King’li Fucking Hostile, Erik Rutan’lı Walk falanda var. Müthiş olaylar.
13.07.2020
@ismail vilehand, Extreme Steel tour Pantera, Slayer, Morbid Angel, Static-x varmış.
Kayıt kalitesi kötü ve Erik Rutan’ın gitarı açık bile değil
https://www.youtube.com/watch?v=rqa27UsvI4w
12.07.2020
@Berca B., hiç kabul görmeyecek bir sırrımı ifşalamak istiyorum. DOWN’I PANTERA’DAN DAHA ÇOK SEVİYORUM. Haters gonna hate hahah
12.07.2020
@Canoir, valla ben de öyle. Hatta bunu muhtemelen burda daha önce de söylemişimdir. Bu tabi Pantera’yı haşa sevmemekten değil, Down’ı aşırı fazla sevmekten. Her albümüyle tam olarak istediğim müziği yapıyorlar.
Bu arada o kadar Anselmo dedim, Anselmo’nun badass’likteki MMA versiyonu Jorge Masvidal’in yarın bir başka manyak Kamaru Usman’la bu gece ünvan maçı var. İlgililer zaten biliyordur da SSport’u olup hakkaten değişik bişi izlemek isteyenlere de duyurulur.
Masvidal zaten tarihin en iyi flying knee nakavtına sahip. Çok iyi bir çıkışta ve en son Nate Diaz’ı paramparça etti. Usman’ın da son Covington maçı acayip zevkliydi. Çok eğlenceli bişi olacağı kesin.
12.07.2020
@Berca B., Masvidal takedown ve clinchlere cevap veremeyince çok sıkıcı bi maç oldu ¯\_(ツ)_/¯
Bu sene Extreme prog tarafından çok iş çıkmadı sanki ya. Be’lakor çıksa da dinlesek.
14.07.2020
@Opethsevenbiri, neyin extreme prog olarak etiketlendiği değişebiliyor, ama düz tech death olarak görmediğim için Pyrrhon – Abscess Time’ı önerebilirim. bence bu sene çıkan en sağlam işlerden.
@Ahmet Saraçoğlu, 2005 Behemoth İstanbul konserinde en önde deli gibi coştum. Konser bitimi Inferno bagetleri seyircilere atmaya başladı. Inferno’yu dürtüp “en önde biz çoştuk sen bagetleri arkalara atıp bize vermiyosun.” gibisinden el kol yapıp isyan ettim. O da “al lan ağlama.” gibisinden son bageti fırlatmayıp elime verdi. Buraya kadar herşey normal. Asıl konu o bagetin şu an ne işe yaradığı.
Yıllar önce ailemin evinden taşınırken bageti evde bırakmışım. Geçenlerde annelere gittiğimde bir baktım annem Inferno’nun bageti ile turşu kavanozu karıştırıyor. Baya baya almış onu yıkayıp mutfak gereçlerinin arasına koymuş ve 10 küsür senedir bu tarz işler için kullanıyor.
13.07.2020
@ismail vilehand, ahahaha mükemmel bi son.
13.07.2020
@ismail vilehand, olağanüstü gerçekten.
13.07.2020
@ismail vilehand, İbretlik.
13.07.2020
@ismail vilehand, Gecen seneki konserlerinde baget fırlatmıştı. sanırım her konserinde atıyor. Bide bagetin davul sopası olduğunu yeni öğrendim Ben davul sopası diye biliyordum sen bu yorumu yapmayana denk.
Başakşehir 3-1 geride. Bu sene de şampiyonluğu kaybederlerse sittin sene şampiyon olamazlar. Avcı da gitti, ruhu mu döndü ne oldu. Neyse ki Kg var oynadım, kuponum Denizi’nin golüne kaldı.
13.07.2020
@deadhouse, 4-3 oldu ahah. Trabzon da şu an 2-1 yenik. Vay arkadaş nasıl bir gece.
13.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Trabzon kadar ligin sonunu kötü götüren bir takım süper lig tarihinde yoktur herhalde. Evinde 2 maç puan kaybı yaşa, deplasmanda yenil ve bunu son 5 hafta yap. Loserlığın kitabını yazdılar.
13.07.2020
@deadhouse, Başakşehir maçı bittiğinde Okan Buruk çok komikti. “Trabzon 2-1 bitti mi? Nooldu bitti mi?” diye kaşı gözü oynuyordu ahah
Trabzon yenildiği için Başakşehir’in yenilmesinin tek olumsuz yanı şampiyonluğun biraz gecikmesi oldu. Başakşehir haftaya sahasında Kayseri’yi yener, bu iş biter.
Yukarılarda bir yerde demiştim, Prosinecki’den dolayı Kayseri’nin kalmasını cidden çok istiyordum ama son 2 hafta kazanman gereken 2 maçtan 1 puan alırsan böyle can çekişirsin. Tek çıkar yol Başakşehir’in haftaya şampiyon olması, son maçta Trabzon’un hedefsiz kalması ve Kayseri’nin hayvan gücüyle abanıp Trabzon’u yenmesi. Başka çareleri kalmadı çünkü Konya, Ankaragücü ve Denizli kazandı bu hafta.
@Ahmet Saraçoğlu, Çok kötü bir acıydı ama buz + bolca bira gecenin sonunu getirebilmemi sağlamıştı. Yan bağların ağzına sıçmışım ama ameliyatın kıyısından dönmüştüm.
Haken – Virus – Prosthetic. Dinleyin, dinletin derim.
13.07.2020
@McLorand, Albümün en iyi şarkılarından. Zaten boş şarkı da yok albümde. Çok iyi grup ya. Vasat bir şey çıkarmadılar şu ana kadar. Her albümleri başyapıt değil, 7′lik albümleri de var. Yine de dinleyicilerini her albümlerinde tatmin etmeyi bsşarıyorlar.
selam… kritik arşivine opera ve chromedan giriş yapamıyorum.. ne yapmam gerek?
14.07.2020
@probulos, şu an için bir şey yapılamıyor, o konuda ciddi bir sorun var sitede.
Soru: Bir air drumming yarışması yapılsa ve şarkıların zorluklarına göre puan verilse hangi 3 şarkıyla katılırdınız?
Benim net şu üçü:
Dying Fetus – Justifiable Homicide
Dying Fetus – For Us or Against Us
Dying Fetus – Epidemic of Hate
Bunları en küçük zil vuruşlarına kadar ezbere biliyorum. Ayrıca bu manyaklığı yapan başkası var mı bilmiyorum ama “Destroy the Opposition”, “Day into Night”, “Destroy Erase Improve” ve “Ashes of the Wake” de dâhil kimi albümlerin davullarını baştan sona “dişlerimle” çalabiliyorum ahah
16.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, zorluk olarak daha üst seviye işler vardır ama ben bi ara şunlara manyak gibi air drum yapıyodum:
Bloodbath – Bastard Son of God
Roadrunner United – Dawn of a Golden Age
Scar Symmetry – Trapezoid
Henrik Ohlsson hakkaten çok underrated bi davulcu.
16.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Air drum yapması imkansıza yakın şarkıları yazayım
1-Ulcerate vermis’teki herhangi şarkı
2-Kriegsmaschine-Residual blights
3-İnfant annihilator-Cuntcrusher
Bonus:DSO=fas ite…(Tüm albüm)
Öyle bir yarışma olsa direk bu şarkılara çalışırım.Ben eskiden dişimi davul nefesimi gitar yapardım saatlerce uyalanırdım
16.07.2020
@Aura magula, Residual Blight çalınabilir bence, çok sorun çıkarmaz.
16.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Aynı anda ayrı ritimler tutturmayı beceremediğim için hiç beceremiyorum bu şarkıyı çalmayı.
Air drumming yarışmasında hiç çalmayacağım şarkı meshuggah bleed.Kickler olmadan hiçbir anlamı yok o şarkının.
28.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Spastic ink – the cereal mouse
Death – the philosopher
Symbyosis – cupidity
Serie A bu sene sikertti ortalığı. Atalanta’nın her maç 6 7 atışı, Sassuolo, Verona gibi dişli rakipler, Milan’ın olumlu oyunu, Lazio’nun sonunu getiremeyen ama belli bir süre göz dolduran performansı… Maçların çok büyük çoğunluğu gollü ve güzel geçiyor. Umarım böyle devam ederler. Tek sıkıntı Juventus ne kadar kötü olsa da şampiyon oluyor. Ciddi 2 rakip çıksa gelecek sene tadından yenmeyecek. Leş Bundesliga, iğrenç Ligue 1, futbol katili La liga ve abartılan Premier Lig’den çok daha heyecanlı ve zevkli takip etmesi.
Heavy metal vokalistliğinin temel tarihsel izleği:
Arthur Brown – Ian Gillan – Rob Halford – King Diamond
King’in çığlıkları bana göre değil diyorsanız örneğin Voodoo dinleyin. Besteler klasik albümlerdeki kadar güçlü olmasa da vokaller kusursuz.
16.07.2020
Buna ek yapabilecek yiğit var mı? Mesela brutal vokal için tarihsel izlekler oluşturabilir miyiz? Bayağı zor iş.
16.07.2020
@Emre, 82-84 arası speed metal gruplarının en leş en kirli sound u bulma çabaları ile oluşmuştur.
bu iş albüm çalışmalarından çok konserlerde ilk ortaya çıkmaya başladı. sesini duyuramayan vokalist daha gırtlağa hırıltıya abanmış.sahnedeki adrenalinin de etkisi ile vahşilik seviyesi katlanarak artmıştır.
83 sodom konser kayıtları var bazı yerlerde bildiğin bathory the return vokali gibi hırlıyor.
Death’in 84 konser kaydı var, baya baya ‘bu tür vokal çıkmış piyasaya çoktan’ diyorsun.
ilk albüm kaydı olarak da 85 bathory-the return… herhalde(ilk black metal vokali çıkıyor)
16.07.2020
@Emre, Brutal vokal konusunda bana kalırsa, yukarıdaki gibi bir tarihsel yol oluşturmak zor. Çünkü ekstrem metalin müzikal gelişimi bir alt tür olarak heavy metalde olduğundan çok daha kısa bir sürede ve sıkışık bir zaman içinde gerçekleştiğinden vokallerin karakteristik gelişimi bana kalırsa çok ani inovasyonlar yoluyla gelişiyordu. Yani zorlansa belki bazı hardcore punk ya da thrash/death kırması türlerden ilham olarak gösterilecek figürler çıkabilir illaki ama onlara da ne kadar “brutal” denir tartışılır. O yüzden hepimizin bildiği önemli brutal vokalistlerden death metal için etkileri bazında sıralayabileceğim 4 kişiyi, ben önem sırasına göre şöyle sıralarım:
1)Chuck Schuldiner
- Kendisinden sonra bu müziği icra etmeye başlayan birçok ekstrem metal vokalisti için gerek verdiği duygu gerekse albümlerindeki değişken vokal sound’larıyla örnek alınan, rol model olan biri haline geldi . 80′ler sonu – 90′lar başları gibi bir zaman diliminde birden piyasaya fırlayacak onca death metal grubu daha yeni yeni ilk albümlerini demolarını yaparken, Chuck 3 albüme çoktan imza atıp hem enstrümantasyon hem de vokalistlik bazında kendisi ne kadar inkar etse de bu işin ana hatlarını belirledi.
2) Chris Barnes
- Bilhassa “brutal death metal” olarak adlandırılan türde sıkça yapılan o derin gırtlaksı, kelimelerin neredeyse hiç seçilemediği vokali döneminin diğer vokalistlerine göre hem ilk yapanlardan hem de en etkili yapanlardandı. Sadece “Eaten Back to Life” albümünden “Butchered at Birth”e doğru gösterdiği gelişim bile takdire şayan ki, “Tomb of the Mutilated” ile de tüyü diktiği söylenebilir bu konuda. “Ekstremlik” olgusunu bana kalırsa hem vokaliyle hem de o dönem, içinde bulunduğu Cannibal Corpse ile gerçek anlamda vurgulayan ilk ikonik figürdü death metalde.
3) John Tardy
- Son derece karakteristik bir ses ve söyleyişe sahip olduğu için, kolayca taklit edilebilecek bir vokalist değil bana kalırsa. O yüzden Barnes’a, Chuck’a öykünen vokalistleri öyle veya böyle görebiliyorken, Tardy gibi bir tarz oluşturmaya kalkanı pek göremiyoruz, en azından ben görmedim temel death metal grupları içinde. Yıllar içerisinde “bu vokali ancak o yapar” dedirtecek ölçüde bir vokal patentine imza attığı söylenebilir vokalistlikte. Aslında tam da bu sebepten, normalde bu listeye almamayı düşündüm. Çünkü vokal tarzı, örnek alınmayı epey zorlaştıracak derecede özgün olduğu için, etkisi diğer vokalistlerde doğrudan gözlemlenmeye çok müsait değil. Ama diğer yandan, belki de kaç kişinin ondan etkilenerek brutal metal vokalisti olmaya karar verdiğini hesaba kattığım için de aldım.
4) David Vincent
-Nasıl ki Morbid Angel gerçek anlamda death metal sound’unu, bu türün tanınırlığını ve diğer türlerden ayrışan nüanslarını ortaya koyduysa, David Vincent da içerisine Morbid Angel’ın ilk 3 albümünün girdiği o evrede bence vokalist olarak yukarıda saydığım 3 kişi kadar nüfuz sahibiydi. Haliyle Morbid Angel’ın başarısı ne kadar arttıysa, Vincent’ın da bir vokalist olarak kredisi o kadar arttı. Artık brutallerini özlemeyi bile bıraktığımız Akerfeldt’in dahi bu türde en favori vokalisti olması bir kenara, Vincent için de “God of Emptiness” diyerek kenara çekiliyorum. Bugün dahi, ilk dinlediğimde bana o parçadaki vokallerin yaşattığı hisleri yaşatan çok parça gelmiyor aklıma. Daha fazla betimlemek yersiz olur.
Yani başta da dediğim gibi, çok da tarihsel bir sınıflandırma olmadı bu adamların hepsi aynı dönemde bu işe atıldıkları için. Ama günümüz gözünden bakıldığında “brutal vokale yön veren vokalistler” olarak bakarsak, benim gördüğüm 4′lü budur.
23.07.2020
@Noshophoros, ilk brutal death metal grubunu Cenotaph zannediyordum 1996 ilk albümleri çıkmıştı
16.07.2020
@Emre, ekstrem vokaller konusunda Blasphemy’nin 1989′daki “Blood upon the Altar” demosu da görmezden geliniyor genelde. Döneminin uzak ara en ekstrem vokallerinden bazıları var o demoda.
https://www.youtube.com/watch?v=M4xCU6QTwUs
1.22′de başlıyor.
16.07.2020
Tarzı geliştirmek açısından düşününce benim listem şu şekilde:
Lemmy – Cronos – Chuck Schuldiner – Chris Barnes – Travis Ryan
Bundan 5 yıl kadar önce ask.fm diye bir site varken biri bana gelecekte parlayacağını düşündüğüm forvetleri sormuştu, ben de Harry Kane demiştim. Soruyu soran kişi de altına “bence Harry Kane tek sezonluk topçu, 2 seneye kimse hatırlamaz” demişti.
Harry Kane dün Totnım’daki 201. golünü attı ahah
16.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Harika hareketlenme, harika bitiricilik üstüne son yıllarda oyun da kurmaya başladı puşt. Rooney’leşiyor yıllandıkça.
17.07.2020
@çaksu, hareketlenmesi inanılmaz cidden. Top hangi takım arkadaşındaysa ona göre ne zaman nerede olması gerektiğini çok iyi biliyor, bir şekilde mutlaka topun düştüğü yerde oluyor. Üstelik sadece fırsatçı golcü, leblebici falan da değil; gerektiği yerde zbam diye uzaktan da yapıştırıyor.
17.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, abi onu diyen bendim sanırım jdjdjs. iyi göt etti cidden. premier lig tarihinin en iyi forvetleri arasına bile girer bence. her sezon üstüne katıyor.
18.07.2020
@Ashes of the Wake, en iyileri girer bence biraz abartı olmuş ama evet hakikaten iyi topçu. Ki santrafor da denmiyor direkt forvet deniyor. Kafadan 5 santrafor sayılır pl için
Mevkiler ve futbol tarzları farklı ama sizce Totnım Bale mı Totnım Kane mi? Bale de bir başka seviyeydi bence özellikle de son senesinde ama Kane istikrar açısından daha ön plana çıkıyor. Cl finalini de sayarsak daha başarılı, tabi takım daha iyi o da var
Tekniğin en çok bokunun çıkarıldığı albümler nedir sizce?Drum machinelenmiş olur guitar prolanmış olur her türlü hile dahil
1-rings of saturn herhangi albümü
2-archspire relentless mutation(Liveda sanki bpm i düşürerek çalar bu elemanlar)
17.07.2020
@Aura magula, Artık işin fetiş boyutu bu. Keyif alan çıkar elbet. Grupça stüdyoya girmişsin de herkes kendi kafasında bilinç akışlı, doğaçlama takılıyormuş gibi. İlginçli, garipli, zorlayıcı, gereksiz, sapık bir albüm.
Behold… The Arctopus – Skullgrid
https://www.youtube.com/watch?v=bXi-sydxtVQ&t=570s
Uzun zamandır metal dışında dinlediğim en güzel şeylerden biri bu. Viktor Sorokin’in muhteşem sesinden sözlere kadar her şey mükemmel, tek kusuru kısa olması :D
https://www.youtube.com/watch?v=vstQHuqf590
Şu takım (G*ala*sa*ra*) başarılı olunca oluyor, üst üste şampiyon falan oluyor. Başarısız olunca ise direkt dibe çöküyor, mahvoluyor, yok oluyor. Başarılı olunca güzelsin de başarısızlığın hiç çekilmiyor be. Korkunç berbat bir takım haline geliyor. Kötüyken arada iyi oynama, galibiyetler alma, takdir toplama gibi adetleri yok.
İyi hafta sonları ve iyi şanslar arkadaşlar
https://nsn.page.link/Hm1Pb
19.07.2020
@Gökay, baya iyi kupon. Ben de birazdan yumulacağım. Bugün ortalık alev alev.
20.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Rize maçında gitti maalesef kupon. Espanyol hem son 5 maç gol atamamış, hem de küme düşmüştü. Evinde en azından 1 gol ile La Liga vedası bekledim, en azından ufak bi amorti verecekti bana olmadı maalesef :) Sizde durumlar nasıldı? Süprizcilerin sevdiği bültendir son hafta bülteni. Artık kaldık Kuzey Liglerine :)
20.07.2020
@Gökay, Rize yatırdı evet. Aynı kuponu sistem 3,4,5′le ve daha yüksek meblağ ile ben de oynadım, 3 tutturup sadece yatırdığımı geri aldım.
Başka kuponlarım da vardı ama dün komple hüsran oldu benim için. Çok büyük paralar getirmeyecekti, eğlencesine oynadım ama hepsi tek maçtan yattı.
https://nsn.page.link/GV5rT
https://nsn.page.link/LRCsk
https://nsn.page.link/yvcmU
https://nsn.page.link/H664k
Bu akşam için bekleyen yine düşük meblağlı şu var, “Wolves ve Palace’a vurduğunuz aut, yediğiniz ofsayt olsun, attıklarınız da VAR’dan dönsün” diyelim, belki bir işe yarar.
https://nsn.page.link/bR2aD
20.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, ahah siz en azından geri alabilmişsiniz, Rize şaşırttı ama, ben inanmamıştım Malatya’ nın son hafta maçı verip de kümeye gideceğine :D diğer kuponlarınız da çok güzelmiş. Özellikle TFF 1. Lig kuponunuz, çok mantıklı seçimler. Hatayın 3-1 kazanmasına ne gerek vardı hala anlamış değilim, garantilemişsin işte, bırak adamlar yapsın tatilini. En azından o 1 golden yatan kuponlarınız gelseymiş, içeride dönecek fena olmayan bir mebla elde edermişsiniz. Bugün bülten biraz kısıtlı kuponunuz yine çok mantıklı, ama 4 favori maç var bunlardan en az 2 sinde süpriz bekliyorum ben. Juve maçını çok içine alamıyorum bu grubun, onu da çıkarırsak sadece Premier maçları kalıyor. Newcastle dan bekliyorum ben, kuponum da ona yer verdim. Wolves maçına da dediğiniz gibi düşünmemek mümkün değil; fakat Crystal gibi bazı takımlara aşırı ters gelebilen bir takımı karşıma alamıyorum bu durumlarda ki son 2 maçtır da gol bulamamışlar. Ben bu noktada sizden biraz ayrılarak Crystalin golünü deneyeceğim :) Bunun dışında süpriz için İspanya 2 nin son maçları var. Elche ve Deportivo maçlarında da 0 beklesem de kuponuma çok da koyasım gelmedi, ama bol süprizli bekliyorum bu akşam İspanya 2 bültenini.
Kupon da bu bu arada
https://nsn.page.link/a7Vfs
https://nsn.page.link/ZSNq1
Cuma ve Pazartesi bültenlerinde daha denemeyi seviyorum, bol şans tekrar herkese :)
21.07.2020
@Gökay, Bursa’nın rahat Hatay’a yenilmesi beni çok yaraladı gerçekten. Bugünkü maçlarda da Everton’ın kazanacağı tuttu, Wolves da iki tane attı. Neyse artık büyük liglerin son 1-2 haftası, ne koparabilirsek kâr. :)
22.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Bugün de bülten güzel, denedim bir şeyler:)
https://nsn.page.link/PoLju
https://nsn.page.link/VGwPd
Yine bazı liglerin son maçları, bir şeyler yakalamak lazım artık, yoksa tren kaçıyor ahah :)
22.07.2020
@Gökay, kuzey liglerini takip etmediğimden çok bir şey diyemiyorum, umarım şansın yaver gider.
Ben sabahtan beri çalışıyorum, hiç fırsatım olmadı maçlara bakmaya. PTT play-off maçları da var bu akşam, işleri toparlayıp 2-3 kupon yapacağım ben de.
22.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Kolay gelsin. Play-off’ lara kuponda yer vermek kupon takibi için ayrı bir keyifli oluyor, aslında bülteni de onlara oynamak için açtım ama içinden çıkamadım maçların. Akhisar maçında biraz daha Akhisar’ a yakınım aslında ama Karagümrük’ ün ev performansı çekindiriyor biraz. Tam sıfır maçı aslında, malum bizim 1. Lig play offları biraz dengeli ve kontrollü geçiyor. 02 çifte oranı da kupona koyacak kadar tatmin etmediği için uzak durdum. Bursa maçı da 3 sonuca da açık bir maç gibi geldi, o da olmadı :) Sizin haftasonu 1. Lig kuponunuz çok güzeldi ama. Ufak bir çalışma ile aynı performansı bugün de çıkarırsınız bence. Yanına da Premier’ den ufak serpiştirmelerle güzel bir şeyler çıkar gibi. Kolay gelsin tekrar :)
22.07.2020
@Gökay, sağ ol. Artık son maçlar diye şöyle bir şey yaptım, bakalım kısmet.
https://nsn.page.link/f7akN
22.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Mantıklı seçimler hocam, süprizden biraz daha uzak durmuşsunuz gibi bu akşam :) Ama oran ve sistem dengesi güzelmiş, bu gibi sistemler deneyebilirim ben de, verdiği max kazanç gayet güzel ki çok da yüksek ve zor oranlar değiller zaten. Umarım olur :)
22.07.2020
@Gökay, aynen dümdüz tercihler hepsi de çünkü iş yetiştiriyorum ve uzun uzadıya düşünecek fırsatım yok. :)
Yarım saate işlerim bitiyor, bir tur da o zaman geçeceğim üstünden, daha sofistike bir kupon yaparsam onu da paylaşırım ahah
22.07.2020
@Gökay, Liverpool Var
Inter Var
Brentford 2.5 üst
Norrköping 1
3.9 oranı var. Sağlam kupon isteyenler oynayabilir.
22.07.2020
@deadhouse, Kombineci arkadaşlar için çok güzel seçimler olmuş hocam elinize sağlık. Özellikle Brentford maçında ben de yağmur bekliyorum bugün :)
22.07.2020
@deadhouse, Inter’den yatarsan üzülürüm.
23.07.2020
@ismail vilehand, Inter dışında tüm Italya maçları KG oldu. Şans işte :)
24.07.2020
@Gökay, Güzel gidiyor gibi ahah :)
https://nsn.page.link/C4eCJ
https://nsn.page.link/vPhPV
Bunca yıldır futbol takip ederim, Konyaspor gibi bir takımın son iki hafta şampiyonluk yarışındaki 2 takıma toplam 8 gol atması gibi bir şeye tanık olmamıştım.
Şu yorumu görünce aklıma geldi, konuşalım istedim.
Metal dinleyiciliği konusunda en sevmediğiniz huyunuz nedir? Yeni bir albüm hakkında hızlı karar vermek ve sonradan pişman olmak, bir grubun belli bir albümüne takılı kalıp diğerlerini yetersiz bulmak, gruptaki bir elemana uyuz olup kaliteli olduğunu bilseniz bile o grubu dinlemekten kaçınmak gibi şeyler olabilir.
Benim çok net şekilde bir albümü aşırı sevip sonrasında çıkan albümleri bir türlü tam anlamıyla benimseyememek. Bazen bir albüm çıkıyor ve o albümü o kadar çok seviyorum ki içimden “tamamdır bu grup da benim için burada bitti” şeklinde düşünüyorum, genelde de öyle oluyor. Yani olumlu bir duygunun aşırı yoğunluğu nedeniyle, o grubun geleceği benim nazarımda olumsuz etkilenmiş oluyor.
Burada “asla daha iyisini yapamazlar, zirveleri bu” gibi bir ön yargıdan söz etmiyorum, o albümü çok fazla sevdiğimden sonraki işlerine olan ilgimi yitiriyorum. Çok saçma bir şey ama var böyle bir şey. Sevdiğim bir grup mükemmel bir yeni albüme çıkaracak, ben de aşırı bağlanıp sonrasını
fazla sallamayacağım diye korkuyorum resmen.
20.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, bir grubun yeni albümü bir öncekini aşamazsa o albümün yeterince hakkını veremiyorum. Örnek vermem gerekirse Svartidauði, Deathspell Omega, Mastodon, Temple of Void ve Marduk son albümlerinin hiç birisi kötü veya vasat değil ama bir önceki albümlerinin ezici üstünlüğünden dolayı ne listelerime aldım ne de öyle açıp dinleyesim geliyor.
Sonraki albümleri mevcut son albümlerinden daha iyi olursa bu döngü tekrar başa sarıyor, “önceki albümü tokatladılar.” diyip tekrar baş tacı ediyorum. Hiç sevmiyorum bu huyumu. Halbuki albüm iyiyse iyi işte, kıyaslamadan keyfini çıkartmak lazım. Ama yapamıyorum.
21.07.2020
@ismail vilehand, bana da şu oluyor; bir grubu daha kimseler bilmezken ilk albümüyle keşfedip bayıldıysam ve grup ikinci albümünü daha büyük şirketten çıkarıp o albümle sükse yapar ve herkes o ikinci albümü göklere çıkarırsa, ben “la ilki daha iyiydi oğlum esas onu dinleyin” diye düşünüp o ikinci albüme inceden kıl oluyorum ahaha
20.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Önceki vokalisti çok seviyorsam, gruba yeni gelen vokalist iyi, yeni albüm besteleri iyi bile olsa, o müzikten zevk alamıyorum.
Örneğin Accept in Udo sonrası albümleri güzel olmasına rağmen vokal girince öyle yadırgıyorum ki, “kim ulan bu adam” diyorum her defasında.
Todd La Torre iyi olsa da kulağım Geof Tate i arıyor.
Sebastian Bach sız Skid Row düşünemiyorum. İçim bozuluyor.
20.07.2020
@Kaan, yorumunu okur okumaz Blaze Bayley’nin “Füyuççuriiiiiiiiiğl” diye bağırmasını duydum kafamın içinde, gerçi o albümün besteleri de fecaatti.
20.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, HAHAHA! ondan bahsetmek bile istemiyorum :D
20.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Iron Maiden fanları için bir kabustu, çok şükür atlattık.
20.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Bir grubu tek bir albümle tanımaya başladıysam ve o albümü çok sevdiysem diğer albümlerini dinlemeye başlamam bir hayli zaman alıyor.
Örnek olarak şunları verebilirim:
Soundgarden – Badmotorfinger
Gojira – The Link
Mayhem – De Mysteriis Dom Sathanas
Down – NOLA
Alice In Chains – Black Gives Way to Blue
Taake – Noregs Vaapen
20.07.2020
@Mert Nalvuran, Aynı durum bendede var.Sonra pişman oluyorum neden dinlemedim diye.
21.07.2020
@Mert Nalvuran, Mayhem’i “De Mysteriis Dom Sathanas”la tanıdıysan diğer albümleri zaten baya bi beklesin bi zahmet ahah
21.07.2020
@Mert Nalvuran, Ben de bunu çok yaşıyorum. Bir gruba girmek istediğimde sağda solda en çok konuşulan en yüksek puan almış albümünü dinliyorum. Beğensem de beğenmesem de “Tamam ya bunun üstüne çıkamıyorlar galiba.” diyip sıkılana kadar aylarca başka bir albümünü dinlemiyorum.
Halbuki ben genellikle grupların en sevilen albümlerinden ziyade 2. 3. Sevilen albümlerini daha çok beğenirim böyle garip bir istatistiğim var.
21.07.2020
@Mert Nalvuran, Aynı şeyi Katatonia – Discouraged ones ve Sepultura – Beneath the remains’te ben de yaşadım
20.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Albüm kapakları, kitapçıktaki font kullanımı ya da grup logosu tasarımı o albümden aldığım hazzı laps etkilemesi hoşuma gitmiyor. Görsel zevkimden ötürü -olumlu ya da olumsuz- direkt yargıya sahip olmak kötü. Ön planda tutmamam lazım bu kadar farkındayım ama engel olamıyorum kendime.
-Herkesin öve öve bitirtemediği albümleri ilk dinleyişimde beğenmiyorsam sonrasında tekrar şans veresim gelmiyor. Sevmek için zorlamak yerine, ters tepiyor kamuoyu düşüncesi.
-Çok sevdiğim bir albümü suyu çıkana kadar dinleyip, her saniyesini, her hececesini ezberleyip sonra yüzüne bakmıyorum. Bi’ dur yavaş yavaş moduna göre tatlı tatlı dinle. Bu huyumu bildiğim için aşırı hoşlaştığım işleri nadasa bırakmaya çalışıyorum artık. Doğru zaman, mekan, ruh hali üçlüsü mavi tik oldu mu tadından yenmiyor o zaman.
-“tamamdır bu grup da benim için burada bitti”… her kelimesine katılıyor, aynı duyguları paylaşıyorum
-Gruptan çok sevdiğim bir eleman ayrılırsa diğer üyelere gıcık kapıyorum xd. Yeni albüm çıkarırlarsa eğer yersiz eleştiri okları bir bir atılıyor, albüm güzelse bile gudubetliğim tutuyor.
-Bir grupta gözle görülür bir şekilde başka bir gruptan feyz alma, etkilenme, arak ya da taklit hissediyorsam hemen o albümü kapatıp çağrışım yaptığı grubu dinlemek istiyorum. Yapmıyorum tabii ki bunu ama ilgimi söküp alıyor, kafam hep öbür tarafta oluyor.
-İsimlerini vermeyen, grupla ilgili hiçbir bilgi paylaşmayan, aşırı gizemliyiz biz moruk ayakları, cübbe muhabbeti de sıkmaya başladı.
-Ne nazlı adammışım ben de lan, dinleme daha iyi.
21.07.2020
@Horrendous, senin işin zormuş harbiden ahah. Özellikle “Gruptan çok sevdiğim bir eleman ayrılırsa diğer üyelere gıcık kapıyorum” da iyiymiş haha. Belki diğer üyeler de çok üzgün bu ayrılığa, onların ne günahı var? :)
İlk maddedeki görsel muhabbeti bende şöyle oluyor; kötü kapaktan fazla tadım kaçmıyor (Edge of Sanity – Crimson’la birlikte gerektiğinde kapağı görmezden gelmeyi öğrendim) ama bir kapağı çok beğenirsem “ulan içindeki müzik de çok iyi olsun lütfen” diye düşündüğüm ve olmazsa hayal kırıklığına uğradığım oluyor.
21.07.2020
@Horrendous, “İsimlerini vermeyen, grupla ilgili hiçbir bilgi paylaşmayan, aşırı gizemliyiz biz moruk ayakları, cübbe muhabbeti de sıkmaya başladı.”
Çok fazla katıldım.
21.07.2020
@İlker, bundan sıkılmayan bi ben kaldım herhalde. Hiç rahatsız etmiyo beni bu tarz oluşumlar.
21.07.2020
Buna sevmediğim bir huyum diyebilir miyim bilmiyorum ama sevdiğim bir grup konserde cover çalınca acayip uyuz oluyorum. “Ulan 8273 tane mükemmel şarkınız var, nereden çıktı şimdi bu 6 dakikalık cover? Zamanında sana ilham veren grupla ilgilenmiyorum birader, çalsana eski albümlerden bir şey?!” diye kendi kendime delleniyorum.
Mesela son Katatonia konserinde zaten çok kötü bir setlist çaldılar, sonra bir de gidip uzunca bir Judas Priest cover’ı çaldılar. Yahu Judas Priest’i ben açar sabaha kadar bayıla bayıla dinlerim, konsere gelseler koşarak giderim de dünyada kimin aklından “Ulan Katatonia gelse de şöyle cayır cayır bir Judas Priest çalsa” düşüncesi geçer? Zaten hakkını tam veremiyorsun, bir de dünyanın en alakasız iki grubusunuz, çalsana bir Brave, bir Murder, en olmadı Evindence Mevidence…
Neyse işte benim böyle bir “sevdiğim grubun sahne zamanını cover’la harcaması” dellenmem var. Kötü huy mu bilmem.
21.07.2020
Mevcut egemen düzeni övgülere boğan müzisyenlere karşı bir soğuma oluyor. Bu tavırları devam ettikçe dinlememeyi tercih etmeye çalışıyorum. Tam uyguladığım söylenemez de yine de böyle bir bakış açısına sahip olduğumu söyleyebilirim. Mesela Irak Savaşını destekleyen müzisyenlere uzun bir süre uzak durmuştum. İçimden bir ses ulan bu oç’yi dinlesen ne olur, dinlemesen ne olur diyordu. Sonuçta onur, sanattan daha önemlidir.
21.07.2020
Bir albümü aşırı sevdiysem ileriki zamanlarda dinlemeye devam ediyorum genellikle. Bu konuda kriterlerim çok fazla. Yılda birkaç ya da 1 2 albüm çok beğeniyorum. Zaten 74 albüm beğenen (Emre’ye gönderme) biri o albümleri ileriki yıllarda dinleyemez. Her sene 74 albüm 10 senede 740 albüm eder. Dinleyip geçiyorlardır yani.
21.07.2020
@deadhouse, haha. Sevmediğim bir huyum olduğunu söyleyemem ama evet bayağı rahatsız edici bir durum bu. Dediğin gibi, hepsini beğenmiş olsan da anca ufak bir kısmını dinlemeye devam edebiliyorsun. Eskiden bir albümü sevdiğim zaman onu tamamen tüketirdim. Her saniyesi hafızama kazınırdı. Ama o zamanlar hem tür konusunda seçiciydim, hem de bugünkü gibi albüm yağmıyordu. Aslında sadece müzikal beğeni açısından baksam gene benzer bir yolu tercih edebilirim. Ama heavy metal ile ilgili bir kitap projem var ve bu da her çıkan albümü dinleme motivasyonu yaratıyor.
21.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Bir albüm dinlerken birden bire alakasız başka bir grubun sevdiyim bir şarkısı zihnime geliyor, o an dinlediğim müziğe karşı konsantrasyonum kayboluyor, kapatıp o aklıma takılan şarkıyı dinlemeye geçiyorum, o sebebten daha aylar önceden dinlemek için indirdiyim kaç tane albümü yarım yamalak dinledim, tamamlayıp bitiremedim.
Bi de tabii ki bir çok genç dinleyicinin yaşadığı prodüksiyon ve kayıt kalitesi sıkıntısını ben de yaşıyorum, 80-90-lı yıllarda çıkıp efsane olmuş ama kaydı kötü olduğu için kaç tane albümü içime tam sindiremedim.
22.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, *Bi grubu canlı izlediğimde o grup adına doyum noktasına ulaştığımdan olsa gerek konserden sonra uzun süre o grubu dinleyemiyorum. Hatta bu yüzden çok sevdiğim grupların konserine giderken tereddüt ediyorum hala.
*Neden bilmiyorum, bazı günler meshuggah dışında başka hiçbir şey dinleyemiyorum. Sevdiğim bi grubun sevdiğim bi şarkısını açıp da zerre keyif alamamışsam anlıyorum ki meshuggah günümdeyim. O gün meshuggah günümse meshuggah haricinde dinlediğim hiçbir şeyden keyif alamıyorum. Saymadım ama tahminimce yılda en az 10 kere oluyordur bu. Bir dönem de bunun ron jarzombek versiyonunu yaşıyordum. Tam Ron bağımlılığından kurtuldum derken kronik meshuggah açlığı çıktı başıma.
*Uzun süredir metal müziğe dair güncel takibatım ve tüketimim büyük ölçüde teknik death’e yönelik. Diğer janrları sevmediğimden veya hakir gördüğümden değil, onları da seve seve dinliyorum ancak çabuk sıkılıyorum. Uzun ömürlü olmuyor maalesef. Misal: geçtiğimiz günlerde sitede de kritiği çıkan bütcher’ın “666 goats carry my chariot” adlı albümünü büyük keyifle dinledim fakat çok kısa süre içerisinde tükettim albümü. Şu an o keyfi alamıyorum. Sindirmesi hızlı olanın bayması da hızlı oluyor benim adıma. Eskiden böyle değildim; bir albümü çok beğenmişsem tür farketmeksizin uzun ömürlü oluyordu benim için ama artık albümü çok beğensem de çabuk sıkılabiliyorum. Teknik death’te de yılda çıkan kaliteli albüm sayısı bi elin parmaklarını ya geçiyo ya geçmiyo ama kalitelisi olunca da ömürlük olabiliyor benim için. Bu yüzden diğer janrlarda sadece sevdiğim grupların yeni albümlerine ve referansına güvendiğim insanların beğenisini toplayabilen albümlere bakıyorum. Hülasa: metal dinleyiciliğime dair en sevmediğim huyum bu sıkılganlığım, çok çabuk tüketmem ve bunun sonucunda belirli alt türlere tıkılıp kalmam.
metal-archives.com sitesini 10 yılı aşkın bir süredir kullanıyorum, hesap açmak yeni aklıma geldi. Ne gibi şeyler yapabiliyoruz bakalım dedim. En sevdiğim özelliği ”My bookmarks” kısmına dinlediğim grupları ekleyebilmek oldu. Dinlediğin tüm grupları (tabi ki sitede yer alanları) ekleyip ister ülkesine göre ister türüne göre sıralayabiliyorsun. Farklı farklı platformlarda grupları takip ediyoruz ama böyle bir liste ihtiyaç oluyor yüzlerce grup söz konusu olunca.
Siz bu siteyi nasıl kullanıyorsunuz, önerebileceğiniz bir şeyler var mı?
20.07.2020
@OblomoV, Rateyourmusic çok daha kaliteli bir site tavsiye ederim, her türü içinde barındırıyor.
20.07.2020
@Boba Fett, Top100, Top250 tarzı listeler arattığımda karşıma çıkıyor sürekli. Site bazında bakmamıştım hiç, bi göz atayım.
20.07.2020
@OblomoV, Neurosis, Isis ayarındaki post metal albümlerini bulmak için kullanıyorum, cuma günleri hangi gruplar albüm çıkarmış onlara bakıyorum. Bazen oyun oynuyorum; mesela Avustralyalı bir grubun sayfasından Norveçli bir grubun sayfasına ulaşmak. Bazen bunu daha spesifik şekilde oynuyorum; Thin Lizzy’den başlayıp Marduk sayfasına ulaşmak gibi.
Birde magazin kısmı var; kim hangi gruptan ayrılmış, hangisine katılmış, hangisine turnelerde eşlik ediyor, hangi grubun albüm kapağını / logosunu çizmiş, hangisine yeni albümlerinde konuk müzisyen olarak katılmış, albümlerini kaydetmiş, prodüktörlük yapmış gibi bilgilere bakıyorum. Buradan baya eski ve yeni bir sürü grup keşfedebiliyorsun.
Albüm incelemeleri için diyebilceğim tek şey düşman götüne. Morbid Angel – Covenant için yazılmış bir tanesini okuduktan sonra bu kısma bakmamaya karar verdim. Kesinlikle oradaki incelemelere veya puanlara aldanmamak lazım.
21.07.2020
@daud, Benzer gruplar sekmesi işe yarayabiliyor gerçekten.
Benim de özel olarak ilgilendiğim bazı grupların bilgilerine derinlemesine daldığım oluyor.
Albüm incelemelerindeki kalitesizlik ise kamuoyunun malumu düzeyinde.
21.07.2020
@OblomoV, sputnikmusic iyidir
21.07.2020
@OblomoV, ben dümdüz login yapmadan kullanıyorum ama arşiv anlamında last.fm’i hâla tek geçerim. Hem de manuel eklemene gerek yok, direkt ne dinlesen kaydediyor. Algoritması hâla düzgün çalışıyor ve gerek öneriler, gerek benzer grup/albümler gerekse de etiketler epey işe yarar durumda.
Önerisi filan bir yana hangi yıl hangi saat neyi ne kadar dinlemişsin, hangi mevsimler hangi tür daha çok dinlemişsin vs. en sevdiğim istatistik ve arşiv platformu bu diyebilirim.
Deezer kullanan var mı forumda merak ediyorum. Birkaç haftadır kullanmaya başladım ben de, bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama ses kalitesi gayet iyi Spotify ı fersah fersah geçer, metal arşivi de bence oldukça geniş. Flow özelliği de başarılı. Kullananların yorumunu öğrenmek isterim
21.07.2020
@Noumena, Spotify, müzikleri 320 kbps’de sunarken, Deezer FLAC yani CD kalitesinde sunuyor. O nedenle ses kalitesinin daha iyi olması normal. Ben bir dönem kullandım ama uzun zamandır Tidal kullanıyorum. Arşiv konusunda spotify kadar iyi değil ama ses kalitesi bakımından hem Deezer’dan, hem de Spotify’dan daha iyi. Onu da denemeni tavsiye ederim, 1 aylık ücretsiz kullanabilirsin.
21.07.2020
@Süleyman E., tidal’dan aldığım sesi hiçbir mecra geçemez zaten.1 ay denedim onu ama arşivi biraz kısıtlı olduğundan sürekli kullanmamaya karar verdim.
Sıralamamı da yapayım tam olsun :)
Tidal >= Deezer > Apple Music > Spotify > Youtube Music
22.07.2020
@Noumena, Sonra spotify arayüzü ile hepsini alıyor.
Daaath doorth dordedoh madrugada gibi komik/garip? isimli grupları hiç dinleyesim gelmiyor. Bir garezim yok, adlarının geçtiği bir haber kritik vs görünce aşırı gereksiz gülüyorum sadece o kadar hahah. Dagoba filan da bunlara dahil. drogba değil de star wars’taki gezegen dagobah aklıma geliyor.
-pig destroyer
-gorgasm
-deströyer 666
-anaal nathrakh
-terrorizer
…gibi hörölö hörölö isimli gruplar da benzer etkiyi yaratıyor. İsimleri okuyunca içimden kesin dızo bunlar diye gülüp geçiyorum.
Benim de bu konuda en sevmediğim huyum bu.
21.07.2020
@Twat, Malafatkopartan gibi bir grup vardı bir de.
@Ahmet Saraçoğlu, 1-Albüm kapağı rezalet se albümü açasım gelmez.Lazım birileri albümü övsün iyi puan alsın ancak öyle şans tanırım
2-İSİM MESELESİ:Gormörgül elöhim,haxandraök kisiskiluddakarra,flaginiousidionuscrasy gibi ismi saçma grupları dinleyesim gelmiyor.Yada katalepsy,cryp sermon,protest the hero gibi ismine güldüğüm gruplara elim gitmez.Son olarak baalpegor,marphurg gibi ismi büyük gruplardan özenilmiş gibi gelen gruplara hiç elim gitmez
3-Pig vokal,Goregrind osuruk vokal Fıııiiiy diye söylenen vokalli albümleri dinleyemiyorum.Yada hardrock vokaline dayanamam kafamı duvara vurasım gelir
4-En kötüsü:Bir albüm 1 saatten uzunsa dinleyesim gelmez ama 36 dakkaysa hemen atlarım
5-Herkesin övdüğü albümlere karşı hep gıcık kaparım sebepsiz yere
6-uzak durduğum genreler.bunları görünce uzaklaşıyorum nwobhm,nsbm,melodeath,atmosperic,melancolic,depressive,folk,epic,power,avangard,SLAM,goregrind,noisecore
7-Bir grubun yaptığını taklit edenleri hiç dinleyesim gelmez.Misal disonant akor,poliritm.Ha kaliteli yapanları severim.Birde akıcılığı bozan elektronik pasaj,tribal etkikeşim,terli davul tamtamı,gıygıyı hiç sevmem
Bu yüzden yıllık çıkan albümlerden sevdiklerimin sayısı 1 elin parmaklarnı geçmez
Thrown to the Sun kritikleri yok muydu sitede? Ben mi yanlış hatırlıyorum?
22.07.2020
@Salata, vardı ama sildim sonradan. İsteyen Spotify’dan dinlesin kendi yorumunu yapsın. :)
22.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Ben de ”truuuuthhhh with all its poweerrrr ” kısmını bir türlü kafamdan atamayınca yorum yazayım demiştim de tamam madem :D İki albüme de 8-9/10 rahat yapıştırırım ya bu coğrafyadan daha iyi iş çıkması zor..
22.07.2020
@Salata, sağ ol. Bence de güzel işler yaptık. Thrown to the Sun’a dair nostaljik bir özlem beslemiyorum ama yarattığımız şeylerden dolayı mutluyum. Adını andığın için söylemiş olayım, Gnomon benim de bestelemiş olduğum için en çok memnun olduğum şarkılardan biri. Seviyorum kendisini.
22.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Hahah harika gerçekten :D İleride sizden daha fazla müzik duyarız umarım hocam :)
“Kepa Arrizabalaga kiralık olarak Beşiktaş’ta!”
23.07.2020
@ismail vilehand, Çok ihtimal vermiyorum
23.07.2020
@HaNNibaL, aga verme zaten ironi yapıyorum.
24.07.2020
@ismail vilehand, Şu ara beşiktaşlılar olarak transfer konusunda ironi anlayacak halde değiliz sanırım :))
24.07.2020
@HaNNibaL, aynen baya bi Leyla olduk bu ara.
Mgla konserinin ilk tarihine göre yaşım tutmadığı için bilet almamıştım. Şimdi ise konserin 19 Kasım’a ertelendiğini öğrendim. Acaba iade edilen biletler vesaire sonucu biletlerin tekrar satışa çıkması gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Görmeyi en çok istediğim grup şu anda.
Jamey jastanin bu sene yeni benighted ve lamb of god albumlerinde toplamda 2 sarkinin irzina gecmesi gercekten uzucu oldu. Sesine gram tahammul edemedigim nadir vokalistlerden.
23.07.2020
@Alondate, İki şarkı da albümlerdeki en iyiler. Özellikle Implore the Negative ateş ediyor.
Metal dinleyerek bahçenin bi kısmını belledim bugün
https://m.youtube.com/watch?v=3qnmznk0RyY
Metal tarihinde olmasaydı olmazdı dediğiniz grup var mı? Benim için bu sorunun cevabı Iron Maiden.
23.07.2020
@deadhouse, iron maiden tabiki önemli ama motörhead olmasaydı ekstrem metalin gelişiminde büyük farklılıklar olacağını düşünüyorum.
hatta hiç olmayabilirdi.ekstrem metal olmasaydı, metal de punk gibi sönüp giderdi belki.15-20 kişiye heavy metal is not dead sloganlarıyla konserler verilirdi.
bu müzikte olmazsa olmaz bence 2 grup var black sabbath ve motörhead.
23.07.2020
@Retrokafa, bu yorumun her harfine, her noktasına katıldım.
24.07.2020
@Retrokafa, Müziğin teknik gelişiminden bağımsız şekilde sorduğumu belirtmeliydim…
Doğrudur tabii. Iron Maiden’dan bu anlamda daha mühim gruplar vardır.
24.07.2020
@Retrokafa, ben de aynen katıldım.
24.07.2020
@Retrokafa, bu sorunun cevabı bana yıllardır Manowar gibi geliyor, aslında metalin birçok alt dalına etkileri oldu ama yine de böyle düşünmekten kendimi alamıyorum Manowar’la alakalı bir şeyler gördükçe
24.07.2020
@deadhouse, Beatles, çok net. Her şeyin başlangıcı hatta Black Sabbath’ın bile hayranlık duyduğu, müzik piyasasını değiştirmiş bir grup. Her şeyin başlangıcına Beatles’ı koyarım.
Daha sonra Black Sabbath ve Metallica derdim.
24.07.2020
@Boba Fett, Abi metal tarihi diyorum.
24.07.2020
@Boba Fett, “Elvis’ten önce hiçbir şey yoktu.” John Lennon
Bunu Beatles üyesi söylüyorsa her şeyin başlangıcı Elvis’tir. :)
24.07.2020
@deadhouse, Hahahah bunu biliyorum. Sadece klişe Black Sabbath, Mötorhead falan deyip geçmemek için Beatles dedim. Bence Beatles sadece o bu türün değil modern müziğin açılışıydı. Helter Skelter ise metal için önemliydi.
Bunun dışında yine klasik gruplardan The Who ve Led Zeppelin metal için önemliydi bence.
24.07.2020
@deadhouse, Eğer tek grup hakkımız varsa black sabbath.Ancak istediğimiz kadar söyleyebilirsek:Black sabbath,motörhead,venom,death,pantera,deadspell omega.(DSO’yu black metail bambaşka bir seviyeye çıkardığı,tamamen değiştirdiği ve 2000li yıllarda başyapıt çıkarılabileceğni gösterdiği için yazdım.)
24.07.2020
@deadhouse, Çoğu kişinin aklına gelmez ancak Deep Purple.
27.07.2020
@deadhouse, tam olarak metal diyemesek de Kiss diye düşünüyorum.
Müzikleri ile bir çok rock grubunu etkilemesini geçtim, adamların imaji tıpkı Mercyful Fate, Bathory gibi pek çok ekstrem metal grubunu etkiledi bana kalırsa.
27.07.2020
@chuck, Katılıyorum. Ve nedense göz ardı ediliyor bu konu. Varsa yoksa Mercyful Fate, Venom. Hatta ben gizli Kiss hayranlarının olduğunu düşünüyorum. İtiraf etsinler, biz de rahatlayalım, onlar da.
27.07.2020
@chuck, chuck schuldiner’ı etkilemişler ya. daha ne olsun?
27.07.2020
@Ashes of the Wake, yazarken aklıma DEATH – God of Thunder geldi benim de. :)
27.07.2020
@chuck, Pantera üyeleri bile azılı kiss fanlarıydılar. Neden küçümseniyor hiç bilmiyorum ben de çok büyük etkilerinin olduğunu düşünüyorum
27.07.2020
@enemyofgod, eski slipknot basçısı Paul Gray bir röportaj esnasında şöyle demişti: 80′li yıllarda büyüyüp Kiss fanı olmamak imkansız bir şeydi.
bu insanların çoğu çocukluklarını 80′li yıllarda yaşadılar ve özellikle çok küçük yaşta Kiss ile karşılaştılar. hali ile etkilenmemeleri mümkün değildi o devirde.
chuck’ın annesi, oğlu ile ilgili bir anısını anlatırken kendisinin gittiği ilk konserin Kiss olduğunu söylemişt. Ufaklığın yaşı yetmediği için annesi ile gitmiş.
Gayet tatlı şeyler bunlar. Rio bile Kiss övüyordu.
”A Headbanger’s Journey belgeselinde verdiği röportaj da özellikle yüksek topuklu, dikenli ayakkabı ve kemer olayını onlardan gördüğünü anlatıyordu.
seveni ile sevmeyeni ile, kiss rock müziğe damgasını vurmuş ve pek çok ekstrem metal grubu ile birlikte bu alttürleri ilk kez hayata geçiren insanlar için ciddi anlamda özel bir yer edinmiş bir gruptur.
27.07.2020
@chuck, Kiss’in müziği de çok iyi bence. Kiss sevmiyorum diyen direkt hard rock sevmiyordur, sebebi ondandır diye düşünüyorum. Hard rock sevip de Kiss sevmemek mümkün değildir bence ya. Aksini söyleyecek olan hemen Strutter’ı açmalı ve tekrar düşünmeli.
27.07.2020
@Raddor, Kiss sevmemek için önce Kiss’i gerçekten henüz dinlememiş olmak lazım bana göre. Kiss’i hayatında hiç dinlemeyip, Gene Simmons’ın mal icraatlerinin/açıklamalarının haberlerini görüp Kiss sevmediğini sanan çok insan var bence. Arkadaşlar Kiss cidden dinlemesi en eğlenceli şeylerden biri, ayık olun.
Bu arada Paul Stanley’deki sikici frontmanlik cidden çok az insanda var.
https://www.youtube.com/watch?v=E_gTDMAWAeA
27.07.2020
@Berca B., Kiss’e oluşan önyargıda Gene Simmons’ın cidden çok etkisi oldu maalesef.
28.07.2020
@Raddor, Gene’e o konuda ben de çok kırgınım.
28.07.2020
@Raddor, Headbanger’s Journey’de Dio, Gene’e laf sokunca silindi o adam bence.
Futbolda en sevdiğim şey kontra atak golü olabilir. Alanları kapmak için 10 kişinin 100 metre sprint yarışı yapmasına, onlar can havliyle koşarlarken oturduğum yerde yaşadığım gerilime falan bayılıyorum.
Dünden Ox’un golü gelsin.
https://streamable.com/lpumqi
Frikikte topu karşıladıktan sonra hiç durmayıp gördüğü boşluğa deparı atan Robbo zaten canım ciğerim. Ama şu golde hiç bir işe yaramayan müthiş deparı sayesinde Rudiger’e de ufak bi sempati besleyeceğim artık istemsiz.
Mitch Murder denen elemana atari salonu kültür mirasını koruduğu için ödül verilmeli. Eski oyun müziklerini elden geçirip güzel işler yapıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=yRh5klg_5kc
24.07.2020
@şeyh hulud, yalnız bas tam seinfeld bası (klavye olsa da).
24.07.2020
@şeyh hulud, bu arada elemanın youtube sayfasına bakınca farkettim Kung Fury’nin müziklerini yapan elemanmış bu. Hem filmi hem de oyunu çok sevmiştim, oyunu hala arada stres atmak için açıyorum arada.
24.07.2020
@Berca B., uzun metraj Kung Fury filminin müziklerini de yapsa keşke. Bence 80′ler müziği işini en iyi kıvıran isim Mitch Murder.
24.07.2020
@şeyh hulud, kim yapmış bulamadım ama muhtemelen bir şekilde projenin içindedir, bi İsveçli dayanışması vardır diye tahmin ediyorum.
Biraz daha farklı bi tarzı olsa da ben Kavinsky’yi de beğeniyorum bu arada.
İnsanlık tarihinin en saçma sezonunda yine üçüncü olduk amk.
@ismail vilehand, Sergen 10
”Hangi albüme kritik yazsam acaba?” diye düşünen varsa aramızda Sodom diskografisinden yazılmamış albümlere bir göz atın derim. :)
27.07.2020
@OblomoV, Kesinlikle. M-16 kritiği olsa ne iyi olur diye yazmaya gelmiştim ben de. Manyak tesadüf oldu
27.07.2020
@Salata, Tesadüfün iğne deliği olmuş. :)
Yine yeni yeniden tüm albümleri dinlemece. \m/
Yerli grupların Türkçe parça yapması bi bana mı itici geliyor? Aşırı arabesk moda giriyorum dinleyince.
28.07.2020
@Antiopeth, yerli türkçe rock gruplarindan mi bahsediyorsun yoksa heavy metal mi?
28.07.2020
@killyourselfchuck, metal olanlar. rock grupları çok sırıtmıyor ancak metal olunca ısınamıyorum hani böyle bişey rahatsız eder de tanımlayamazsın hah işte tam o oluyo bende. Manowar baba diye bi şarkı yapmıştı en son bence en kötü versiyonuydu şarkının. Fazla zorlama geliyor ya da kullanım şekli değişmeli bilemedim.
28.07.2020
@Antiopeth, Türkçe Rock ve Metal müziğe uygun bir dil değil bence. Nasıl Felsefe’ye uygun değilse bu müziklere de uygun değil. Opera izledim bir kez Türkçe, hani opera kültürüm sıfır ama ona bile kıl oldum. Git işine abi İtalyanca varken ne Türkçesi.
28.07.2020
@deadhouse, İzlediğin operettir tahminim (komikli eğlenceli, aldatmalı entrikalı hafif opera). Onlarda adet, sahnelendiği ülkenin diline çevrilip oynanması. Müziksiz, saf tiyatro kısımları da olduğu için sanırım.
Daha opera operalar orjinal dilinde oynanıyor.
28.07.2020
@çaksu, Operetin ne olduğunu biliyorum. Opera izlemiştim. Türkçe operaydı.
28.07.2020
@deadhouse, Doğrudur, bilmiyorum o zaman. Bi artistlik yapıyım dedim. Olmadı. :)
29.07.2020
Böyle Opera, Operet falan konuştuğunuz zaman sizinle aynı ortamda bulunmaktan kıvanç duyuyorum. Ben en son ekstrem metal konseri hariç Hakan Taşıyan konserine gitmiştim. Yanımdaki adamlar kollarında sigara söndürüyordu.
28.07.2020
@Antiopeth, Murder King’in bu güdüyü yıktığını düşünüyorum.
29.07.2020
@Dysplasia, Murder king ve razorun parçalarını duyduktan sonra bunu düşünüp yazdım zaten.
29.07.2020
@Antiopeth, bu argümanın antitezleri rock’ta Malt, metalde de Murder King. Türkçe’yi gayet güzel sırıtmayan şekilde kullandılar her ikisi de.
Türkçe’ye ve söz sanatlarına hakim metalci sayısı çok az olduğu için böyle bir intiba var. İlerde bunun daha iyi örneklerini göreceğiz gibi geliyor bana.
29.07.2020
@Berca B., Kitap yazsınlar, şiir yazsınlar o zaman. Söz sanatı yapmak övülesi bir durum değil bence. Albüm çıkardıklarında; “söz sanatlarına hakim dinleyiciler için” diye not düşseler fena olmaz. Bence önemli olan dilin müzikteki akıcılığıdır. Akademik konulara girmek istemiyorum ama -ş harfinin bu kadar fazla kullanıldığı bir dilde “sert” müzik yapmak kulak tırmalayıcı olabiliyor. Mesela Almanca ve Rusça da kulak tırmalayıcı bu konuda. İngilizce, İtalyanca ve Fransızca kulağa rahatsız edici gelmiyor. Tabii bunların hepsi zevk meselesi. Seven neden sevdi diye sorgulama yapmıyorum.
29.07.2020
@deadhouse, söz sanatlarına hakim metalci derken dinleyiciden değil müziği yapan kişiden bahsediyodum. Hitap ettikleri kişi söz sanatına hakim olsun demek istemedim, yapan kişi diline çok hakim olduğu zaman, dilini yaratıcı bir şekilde kullandığı zaman kulak tırmalamaz, bir şekilde o güzel gelir kulağa demek istedim.
29.07.2020
@Berca B., söz sanatlarına en hakim grup Steel Panther bence. Örnek vermek gerekirse:
https://youtu.be/K-4TTNlKzLo
https://youtu.be/ewdmUdF4eAU
29.07.2020
@ismail vilehand, şaka falan değil harbiden öyleler. Zaten söz sanatı diyince Zeki Müren tarzı ağdalı bişiden bahsettim sanıldı heralde ama alakası yok, kulağa doğal gelsin, eğreti durmasın isterse züraafaların cinsel hayatından bahsetsin ben tamamım. Steel Panther de akıp giden sözler yazıyor ki zaten vokalin İngiliz edebiyatı doktorası vardı yanılmıyosam ahah.
29.07.2020
@Berca B., ben de öyle biliyordum ama wikipedia’ya göre doktora meselesi yalanmış.
29.07.2020
@Berca B., bu arada ben de ciddi söyledim. Yılların ruh hastasıyım benim bile Steel Panther sözlerini okurken kanım donuyor hahaha.
29.07.2020
@ismail vilehand, şarkı sözü konusunda en sevdiğim isimlerden biri de Monster Magnet’ten Dave Wyndorf. Adam rock’n'roll şairi gibi bir şey.
30.07.2020
@ismail vilehand, bir ingiliz falan olsaydım bu şarkılar bana’arabada beş, evde onbeş’ sözlü ankara türküleri gibi hissettirirdi diye düşünüyorum.
AJFA dün yeniden yayımlaninca içimde yeniden bir metallica dinleme isteği oluştu. uyandığımdan beri her albümünü döndürüyorum heriflerin.
Şimdi spotify’da gezinirken dikkatimi çekti: Lulu albümünü eklemişler. Kendinizin bile ciddiye almadığı, hayranlarinizin unutmak için elinden geleni yaptığı, görmezden geldiği bir albümü şimdi ne diye paylaşma ihtiyacı hissettiniz. Sabah sabah asabimi bozdular lan.
28.07.2020
@killyourselfchuck, Bana da çok oluyo ajfadan bi parça duyup “heyt be metallica” diyip gaza geliyorum eski bi kaç parçadan sonra “bu ne lan” diyip hevesim kaçıveriyor.
@deadhouse, Kimse üstüne alınmasın ama kelime dağarcığı ve müzik bilgisi sınırlı olanların sığındığı bir liman gibi gelmiştir bana bu argüman. Başlı başına bir dil olan müzikle farklı bir dili harmanlama yeteneğidir bence mesele. Hangi dili kullanıyorsan ona göre düzenlemeler yaparsın. Nitelikli bir ürün çıkarmak için iki dile de hakim olman ve yaratıcı bir zihin yeterli olmalı.
Kaynağı ve hakim olarak yapılan coğrafyası batı olduğu, yıllardır dilediğin ve kulak aşinalığı yaratan dil İngilizce olduğu için öyle geliyor. Genel olarak bu sebeple farklı bir dilde sevilmiyor anladığım kadarıyla. Beğenmemek doğal ama ‘uygun değil’ argümanına katılamayacağım. Yalnız Türkçe değil istediğin dilde istediğin tarz müzik yapılabilir.
Kendi dilinde veya enstrümantal işler yaparak dünya çapında başarı yakalamış gruplar var. Ayrıca gayet güzel Türkçe rock/metal örnekleri de var.
Benim esas garipsediğim hakim olmadığı bir dilde ve kültürde eserler verme çabasına giren yurdum grupları. Temel argümanları ise dünyaya açılmak. Çok nitelikli bir ürün sunulmuşsa sözüm yok. Ki zaten bahsettiğim gibi müziğin güçlüyse, özgünlük taşıyorsa bir şekilde sözü edilir, er yada geç değerini bulur. Neyse orası ayrı bir tartışma konusu.
Felsefe, bilim ve teknoloji literatüründe o alanlarda çağını yakalayabilmiş ve ürünler sunan bir coğrafyada yaşamadığımız için sözcük dağarcığı yeterli olmayabilir, tartışılır. Ancak ağırlıklı olarak duyguların söz konusu olduğu müzikte, buna katılamam. Her kaliteli romanda, hikaye veya şiirde bilmediğim bir kelime, farklı bir anlatım zenginliğiyle tanışıp duyguları ifade etme kabiliyeti gördükçe şaşırıp sevindiğim bir dilimiz var ortada. Mesela bir Yaşar Kemal, bir Nazım Hikmet, bir Ahmet Hamdi Tanpınar’ın anlatım gücünü göz önüne alalım. Ve ”Türkçe mi yetersiz yoksa dinleyici ve/veya okuyucunun birikimi mi?” diye düşünelim.
Bir de dil dediğimiz yaşayan bir organizma veya bir uzvumuz gibi kullanıldıkça gelişen, kök salıp sağlamlaşan bir yapı. Türkçe nitelikli işler yapmaya çalıştıkça ve yapıldıkça kulak aşinalığı da sağlanacaktır zamanla. Daha da önemlisi müziğinin güçlü, yaratıcı ve özgün olması dediğim gibi. Ve kültürlerin taşıyıcısı olan dilin tanınırlığı da en iyi şekilde o dilde yapılmış sanat ile oluyor. Büyük şairler, yazarlar, güfte ve bestekarlar çıkmazsa olmaz, başka dillerin ve kültürlerin hegemonyası altında ezilir, özelliğini yitirir zamanla. Tartışılması gereken ve bence önemli bir mesele. Daha da uzatmayayım. :)
28.07.2020
@OblomoV, Diller tıpkı insanlar gibi farklı farklı özelliklere sahiptirler. Savunduğun görüş dilbilimine de literatüre de edebiyata da felsefeye ve bilime de aykırı. Her dilde, her alanda, eşit derecede nitelikli eserler verilebilir demek tüm dillerin yapısı, sözdizimi, etimolojisi ve kelime zenginliği aynıdır demektir. “Türkçe Felsefe yapılmaz” ile ilgili makaleler, kitaplar var. Şiirden örnek vermişsin, her dilde güzel şiir yazılabilir, ama bazı dillerin ses fonetiği, kelime zenginliği ve yapısı şiir yazmaya daha uygundur. Farsça, Fransızca ve Arapça şiir yazmak ile Türkçe şiir yazmak aynı şey değildir. Müziğe gelince, ben Türkçe sözlü Rock/Metal müzik yapılamaz demedim. Yapılır tabii. Türkçe nasıl Felsefe yapılıyorsa, Türkçe nasıl şiir yazılıyorsa Türkçe Rock/Metal müzik de yapılır. Ben tercih etmiyorum. Sert müziğe Türkçe dilinin yapısını yakıştıramıyorum.
29.07.2020
@deadhouse, Bir sayfa yazı yazdıktan sonra kodu girip girişe bastım, error yazısıyla birlikte tüm yazdığım çöpe gitti. Neyse, tekrar yazmaya çalışayım..
”Her dilde, her alanda, eşit derecede nitelikli eserler verilebilir demek tüm dillerin yapısı, söz dizimi, etimolojisi ve kelime zenginliği aynıdır demektir.” Yazdıklarımdan böyle bir görüşe nasıl ulaştın bilmiyorum. Derdimi düzgün anlatamadım galiba. :) Bu konularda okuma yapmaya çalışan, az çok ilgili biriyim. Ve elbette yazdığın farklılıkları bilerek yaptım bu yorumu. Ki bilinmeyecek bir şey de değil, herkesin malumudur diye düşünüyorum.
”Türkçe felsefe yapmanın zorluğu” muhabbetine aşinayım. Mehmet Ali Kılıçbay ve benzeri birçok yazarın savunduğu veya tartıştığı bir konudur. Oktay Sinanoğlu gibi Türkçenin üstünlüğü savunması yapacak değilim ama yapısı itibariyle kelime türetmeye uygun bir dil Türkçe. Dolayısıyla sorunun dilin yapısından ziyade daha önceden bahsettiğim gibi o alanlarda yabancı etkisine bağlıyorum. Hakim kültürün geri kalmış kültüre baskın gelmesi durumu. Veya kullanılmayan uzuvların zamanla işlevini yitirmesi. Neyse orası uzun uzun tartışılır bir mesele.
Literatüre, edebiyata ve felsefeye ve bilime aykırı bir mesele demişsin. Yapma böyle şeyler. ;)
Kafamızdaki bir imaja veya kalıba uymayabilir anlarım. Tükçe bir metal şarkısı bir Judas Priest veya Morbid Angel gibi tınlamıyor olabilir. Zaten olmasın da. Bilgisayara kod yazmıyoruz yada laboratuvar ortamında deney yapmıyoruz. Belirli temeller üzerinde olabildiğince esnek basit kurallarıyla icra edilen bir müzik bu. Hatta zaman içerisinde o kadar farklılaşmış ki ilk örnekleriyle şimdiki birçok örneği arasında kutuplar ile ekvator çevresi kadar fark var.
”Uygun değil” kısmına katılmadığım için yazdım bunları yoksa yakıştırıp yakıştırmamak zevk meselesi.
30.07.2020
@OblomoV, Yapma böyle şeyler değil. Ben demiyorum, edebiyatçılar söylüyor bunu. Divan şairleri Türkçe ile şiir yazmayı küçümserdi, asla Türkçe şiir yazmazlardı, yazanı topa tutarlardı. Bu akım Milli Edebiyat dönemine kadar hakimiyetini sürdürdü. Etki diyeceksin ama ben de diyorum ki bu da bir görüş. Bu topraklarda hakimiyetini 1000 yıl sürdüren bir görüş. Doğru yanlış, dille ilgilenen bir sürü yazar, şair böyle düşünmüş. Sen yapma diyorsun. İlk defa söylenilen bir şey söylemedim.
30.07.2020
@deadhouse,
Aynı görüşte olmak zorunda değiliz. Dert değil de, yazmadığım bir görüşü savunuyormuşum gibi çıkarımda bulunup üzerinden yargılamaya devam ediyorsun. Neyse literatürden, felsefeden, bilimden ve edebiyattan özür dileyeyim de ayıp olmasın. :)
30.07.2020
@OblomoV, Aynı görüşte olmak zorunda olduğumuzu söylediğimi hatırlamıyorum. Tam tersine sen benim savunduğum görüşe sahip olanları görmezden geliyorsun. Ben işin sadece zevk boyutunda olmadığını söylemeye çalışıyorum. Elbette ki sana hiçbir şey ifade etmeyebilir. Ancak hiçbir şey ifade etmemesi ayrı, böyle bir görüşün varlığını kabul etme ayrı. Ve ayrıca yazdığın son cümle ciddiye alınası değil. Bence de daha fazla uzatmanın anlamı yok.
30.07.2020
@deadhouse, Görmezden geldiğim bir şey yok güzel kardeşim. Neyse kısır döngüye girmeyelim. :^)
29.07.2020
@OblomoV, peki neden hiç biri dünyaya açılamıyor bence çünkü olmuyor bugüne kadar bir tane çok sevilen Türkçe sözlü metal parçası duymadım görmedim. Bu bence kötü olduğu için değil Türkçe metalin uyumsuzluğundan kaynaklanıyor. Mesela murder king örneği verilmiş yukarıda ama yine İstanbullular sevip sayıyor burada çözülmesi gereken bir sıkıntı var bence.
29.07.2020
@Antiopeth, Çünkü dünya çapında ses getirecek eserler veren özgün bir müziğimiz veya grubumuz yok nerdeyse. Ve ayrıca Türkiye ve Türkçeye karşı olan bir tutum da var özellikle Avrupa’nın azımsanmayacak bir kısmında. İngilizcenin ortak dil olarak kabul edilmesi yazılı olmayan sözleşme gibi kabul edilmiş bir mesele artık. Dolayısıyla başka bir dildeki ürünün ekstra nitelikli olması gerekiyor. Merak uyandırmalı ki insanlar açıp baksın bu sözlerde neler anlatılıyor. Demem o ki mesele uygunluk meselesi değil, hakim kültür, alışkanlık meselesi.
Yerli grupların tutumlarının ve yaptıklarının ayrıca tartışılması gerekli. Tek sebebi dil değil bu başarısızlığın. Bu mantıkla İngilizce albüm yapan grupların daha başarılı olmasını beklememiz gerekiyor.
Bu sabah yıllar sonra aklıma geldi, Metallica’nın I Disappear diye MI2 için yaptığı şarkısı vardı. Şarkının bence ilginç yanı Load/Reload dönemiyle St. Anger dönemi arasındaki geçişi iyi yansıtması. Şarkının klibini izlemek için televizyonun önünde beklerdim zamanında.
29.07.2020
@şeyh hulud, bu klip benim de ara ara aklıma geliyor nedense. Emule zamanları çektiğim klipleri ve konser kayıtlarını cam gibi net hatırlıyorum, bu da onlardan biri.
Bu arada bence şarkı o dönemde yaptıkları en iyi şeylerden biri. Zamanında aynı kafada stoner bi albüm yapsalar mükemmel olurmuş.
29.07.2020
@Berca B., kirk’ün uçaktan kaçışı, jason’ın kötü oyunculuğu, lars’ın şantiyedeki koşusu gibi akıllarda yer etmiş çok sahne var klipte.
29.07.2020
@şeyh hulud, dönemin nu-metal grupları ile birlikte Number One, Dream TV ve MTV izleme sebeplerinden biriydi. Aynı dönem Korn – Falling Away From Me, Limp Bizkit – My Generation, Linkin Park – In The End ve şu an aklıma gelmeyen bi dünya nu-metal grubunun klipleri de çok dönerdi müzik kanallarında.
Enteresan zamanlarmış. Son 10-15 yıldır TV’de bırak metali, rock müzik klibi bile görmek imkansız.
Bir de şifreli Cine5′e otuzbir çekerdik. Aynı zevki PornHub bile vermiyor. Bu nerden geldi aklıma şimdi bilmiyorum.
29.07.2020
@ismail vilehand, bir de Limp Bizkit’in restoranlı klibi vardı, net şekilde onu hatırlıyorum. Şimdi arayıp buldum, Take a Look Around’muş şarkının adı.
29.07.2020
@şeyh hulud, Limp bizkit in en gaz şarkısı olup bi türlü gazı veremeyen şarkısı olabilir o ya hahaahha Nakarat bölümü sanki o ana kadar içinde topladığı kusmuğu bi türlü kusamıyor da aspire ediyormuş gibi gelirdi bana hep, hala öyle gerçi :D Şarkıyı bilen anlamıştır beni diye düşünüyorum
29.07.2020
@şeyh hulud, Limp Bizkit’in o albümüne dünya kadar klip çekilmişti ve hepsi TV’de dönüp duruyordu. Müzik listelerinde dönemin boyband’lerini tokatlıyordu adamlar. Zaten o gazla Fred Durst gitti Britney Spears’a tıkladı. Amma popülerdi gruptu Limp Bizkit.
Bir de Whiskey in the Jar klibi Number One’da çok çıkıyordu. Lezbiyenlik diye birşey olduğunu o klipten öğrendim.
29.07.2020
@ismail vilehand, abi 90 lar türkiyesinde gençliğini atlatmış bireyler olarak, uzaylılar tarafından kaçırılma ihtimali olmayan tek nesiliz belki de. adamlar uğraşmaz yani…kafa yanar!
90 lardan sonra dünyayı ele geçirmek isteyip araştırma yapan sonra da vazgeçen bir çok tür olabilir.
29.07.2020
@Retrokafa, şifreli Cine5 yayınına ve Kral TV’ye otuzbir çeken, boş kola kutusunu ezip saatlerce maç yapan, egzos koklayan, hazine üstüne oturmuş ejderha misali futbolcu kartı ve misket biriktiren adamları kim ne yapsın.
Gördüğüm en iyi metal shitpost’u olabilir.
https://www.youtube.com/watch?v=TcND5mQ2III
Hepsi gayet uygun ama özellikle flütlü folk metal dansında ve metalcore nakaratında AHAHA diye bağırdım.
Traditional metal, power metal ve hair metalde tamamen aynı vokali kullanması da efsane.
29.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, HAHAHAHAHAHAHAHAHAHA, son zamanlarda izlediğim en muazzam şey olabilir. Doom metal girisinde gozlerimden yaş geldi, hâlâ gülüyorum. Mükemmel…
29.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, nu metal ve metalcore…
29.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Harika ya hahaha. En çok grindcore ve folk a güldüm.
Cazdan anlayan varsa bu şarkı tarzında bişeyler önerebilirmi.
https://youtu.be/iKMGhwMbz5g
29.07.2020
@Aura magula, https://www.youtube.com/watch?v=h1hlTGdTTas
29.07.2020
@Aura magula, https://m.youtube.com/watch?v=8B1oIXGX0Io
@Ahmet Saraçoğlu, deathcore hshshdsjsjs
Süper Lig kararları tek kelimeyle kepazelik.
29.07.2020
@deadhouse, Sirkte olağan bir gün.
29.07.2020
@deadhouse, tam bir sirke dönüştü. Ama sadece futbol değil, her konuda tamamen kuralsızlık, keyfiyet, lakayıtlık, bilimsizlik, saygısızlık var.
2020 yılında konuştuğumuz konular:
Kadınları öldürmeyin
Hayvanlara tecavüz etmeyin
İnterneti yasaklamayın
Bu ortamda “seneye lig 96 takımla oynanacak, 4. sırada bitiren şampiyon olacak, 3′ün katlarındaki sıralarda bitirenler düşecek” deseler de fazla sıkıntı olmaz.
Koy götüne Türkiye.
Static X, saçları Wayne Static gibi olan bir eleman bulup maske taktırmış. Adam playback yapıyor, yeni albüm çıkardılar. Baya sıradışı bir olay bence. Sitede haberinin olmamasına şaşırdım. Beginner metalcilik zamanlarımda çok sevdiğim bir gruptu Static X.
30.07.2020
@Ashes of the Wake, Ben de çok severim, yeni bir albüm çıkmış ama eski parçalardan derleme mi? Yeni eleman mı söylemiş bilmiyorum ? Tabiki Wayne in yerini kimse tutamaz artık.
30.07.2020
@Kaan, Yayınlanmayan şarkılardan derlemeymiş diye duydum. Yeni eleman cidden güzel taklit ediyor. Riskli ve orijinal bir fikir bence. Takdir ettim grubu.
30.07.2020
@Ashes of the Wake, Aslında yeniden toplanmalarını istemiyordum ama o nasıl maske öyle, adam Leatherface olarak dirilmiş gibi. Takip edeceğim. Bilgi için teşekkürler.
30.07.2020
@Ashes of the Wake, static X ile ilgili bildiğim tek şey skinny man ve nu-metal grubu oldukları.
NFS Most Wanted oynarken duymuştum.
@deadhouse,Boba fett teşekkür ederim sağolun
Blasphemous adında bir oyun var.
Dark Souls, cömerçe harcanan kan, görsel aşırılık, bebeklere uygulanan şiddet, işkence seviyesinde zorluk, yüksek dozda drama, gotik estetik, umutsuzluk, karamsarlık, acı, çile, tükenmişlik, elem, kahrolmuşluk, azap sevenler bir (1) baksın.
30.07.2020
@9yearsago, Bebeklere uygulanan şiddet mi.
30.07.2020
@deadhouse, öyle sayko bir şey değilmiş, 2d hoş bir oyuna benziyor.
30.07.2020
@9yearsago, güzel bir indie oyundu. ben bitirdim.
30.07.2020
@chuck, 4 Ağustos’ta ücretsiz DLC geliyor.
Lovecraft’ın Toplu Eserleri’nin ilk cildini nihayet bitirdim. Öykülerine verdiğim notlar şöyle:
- Delilik Dağları’nda (7/10)
- Charles Dexter Ward Vakası (8,5/10)
- Cadı Evindeki Düşler (7)
- Cadı Evindeki Düşler (7/10)
- Randolph Carter’ın İfadesi (5,5/10)
- Bilinmeyen Kadath’a Düş Yolculuğu (7,5/10)
- Gümüş Anahtar (7,5/10)
- Gümüş Anahtarın Açtığı Kapıların Ötesi (9/10)
Son iki öyküdeki felsefi altyapı çok etkileyiciydi.
Okültizm, düşçülük, anti-hümanizm… Heavy metal ile daha uyumlu başka bir yazar olmayabilir. Tabii hiç değilse büyük yazarlar arasında.
30.07.2020
@Emre, Muhakkak okunması gerektiğini düşündüğüm öyküleri:
-Duvarların İçindeki Sıçanlar
-Festival
-Pickman’in Modeli
-Adsız Kent
-Av Köpeği
-Sisler İçinde Uçurumun Kıyısında Duran Tuhaf Ev
-Red Hook’da Dehşet
Bonus:
-Necronomicon’un Tarihi
Lovecraft, Edgar Allan Poe, Agatha Christie…hiç okumadım, hiç de ilgimi çekmedi. İlginç. Çok seviliyor oysa. Polisiye sevmediğimden Agatha Christie ilgisizliğini anlayabiliyorum da diğer iki yazar niye ilgimi çekmedi acaba. Algılar önemli bence. Bu iki yazarın medyadaki lanse edilişlerinde sorun olduğunu düşünmüyor değilim. Belki de alakası yoktur, bilemedim. Belki de bir şey çok popüler olduğunda bir soğuma oluyor.
Seneye nasıl bir ligimiz olacak gerçekten çok merak ediyorum. Avrupa kupalarında ilerleyen takımların 65 maça varan sayıda maç oynaması gerekebilir ve onlar biter bitmez hemen kampa girip bir de Euro 2021 oynayıp o biter bitmez de 21/22 sezonuna hazırlanmaya başlayacaklar.
İçimden bir ses birileri ülkedeki futbolu bilinçli olarak ortadan kaldırmak istiyor diyor, ama bir yandan devlet her şehre stat yapmaya devam ediyor. Tüm bu yabancı sınırı, yayıncı kuruluşu uyuz etme çabası vs sadece ekonomik nedenler yüzündense 3 büyükler falan için gerçekten sonun başlangıcı olabilir ve o son hiç de uzak olmayabilir.
30.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, çok politiğe dalıp kafa açma ve site kapattırma amacım yok, zaten herkesin bildiği şeyler ancak stat yapma hususunda yine de 1-2 söz demeden geçemeyeceğim.
Ucundan da olsa işin içinde olduğumdan inanılmaz rantların döndüğü geniş bir konu stat mevzusu. Sadece inşaatı yapan şirket kazanmıyor, o beldenin çevresi, kentsel dönüşüm alanları, çevre düzenlemesi, alt yapı sistemleri, yol, metro-tramway şebekeleri, otobüs minibüs servis hatları, etrafa açılan büfeden marketten tutun da mahallenin emlak değerine kadar koca bir alan milyarlık değerlerde etkileniyor. Bu yapım süreci olurken fahiş fiyatlardan satılan/kiralanan gayrimenkuller, ihale edilen irili ufaklı onlarca altyapı ve taşeron inşaatlar, belirli firmalardan ve üreticilerden sipariş edilen tabela, reklam, internet sitesi, güvenlik şeridi, otomobil vs. gibi en ufak kalemine kadar en az iki yıl iş/para dönüyor ortada. En iyi ihtimalle stadın tutacağı bir şehirse yatırım oluyor, en kötü ihtimalle bu yapım sürecinde yiyen yediğini yiyor ve adı da iş yaptık oluyor yani. Birkaç sene sonra futbol bitmiş bitmemiş kimsenin umrunda olmayacak yeni statların boş kalması/kullanılmaması.
Üretim yapamayan, ileriyi düşünmeyip kısa vadeli çorbamız kaynasın hesabı günü kurtaran kalıcı değer üretemeyen rantçı ülkeler anca böyle çukur açar, çukur kapatır soran olursa da iş yaptık boş durmadık aha işte kanıtı derler.(Elbette bu dediklerim Arjantin ve Şili gibi ülkelerde yaşanıyor, ülkemiz için geçerli değil. Ülkemizde asla bu tip durumlar olamaz.)
gelin sizlerle almancamızı kapıştıralım.
hallo: merhaba
engel: melek
bugünlük benden bu kadar, selam ve dua ile.
Metal dinleyen pek çok insanın hayatındaki en önemli hobi, ilgi alanı, zevk metal oluyor genelde. Araştırıyoruz, dinliyoruz, üzerinde konuşuyoruz vs.
Sizde durum nasıl merak ediyorum. Hayattaki en büyük hobiniz, ilgi alanınız metal mi? Eğer öyleyse onunla eşit düzeyde veya ona yakın sevdiğiniz, takip ettiğiniz şey nedir mesela?
Örneğin ben futbola bayılıyorum. Metali daha fazla araştırıyorum elbet ama tahminen futbolu da metal ile aynı düzeyde seviyorumdur. Aynı değilse de biri 10/10 biri 9,9/10′dur.
Onun haricinde hayvanlara acayip bir ilgim vardır çocukluğumdan beri. Her şeylerini, her detaylarını öğrenmeye çalışırım. Çok küçüklükten bu yana, karşıma çıkan her belgeseli izlediğimden artık yeni bir bilgi edinmek için epey araştırmam, derinlerine inmem gerekiyor. Yine de yeni bir tür veya bir türün sıra dışı bir davranışı gibi şeyler beni çok heyecanlandırıyor. Bence hayvanlar dünya üzerindeki en enteresan varlıklar.
Bir de tabii mesleğimle bağlantılı olarak etimoloji bana muazzam bir zevk veriyor. Kelimelerin kökenini araştırmaya bayılıyorum; günümüzde sık sık kullandığımız bir kelimenin başka bir dilde 1000 yıl önce kullanılan bir ifadeden geliyor olması büyülüyor beni.
Metal haricinde, bu sayfalarda hiç paylaşmadığınız özel ya da sıra dışı bir merakınız var mı? Belki aynı şeylerle ilgilenen başkaları da vardır, karşılıklı bir faydamız olur.
30.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, çok basit gelebilir ama kitap okumayı baya seviyorum.
eğer elime bir kitap aldıysam; ister 60 ister 600 sayfa olsun o gün ondan başka bir şey ile ilgilenmiyorum. kitabı çok beğendiysem de yazarın kim olduğunu araştırıp bütün eserlerini sırayla okumaya başlıyorum.
basit bir örnek vermem gerekirse Stefan Zweig. İş bankası kültür yayınlarının modern klasikler serisinin yarısından fazlasına sahibim. Stefan Zweig ve Jack London vs. ile de bu seri sayesinde tanıştım. (Beyaz Diş ve Kızıl)
benim gözümde artık bunu bir eylemden, sıradan bir kültürlenme çabasından öteye taşıyan şey ise şu: yazarların bütün eserlerini sindire sindire okuyorum ve haklarında hemen hemen her şeyi internette okuyup, dinleyip, izleyip tükettikten sonra orjinal dillerini de okumaya çalışıyorum.
30.07.2020
@chuck, +1 bir de black metal dinlerken lovecraft okumayı deneyin. süper oluyor.
30.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Tabikide oyunlar.14 yıldır hiç bitmeyen merağımdır oyunlar.
Oyunlarla metal benim için eşit seviyede.Oyunları metal gibi hep boş zamanlarımda araştırırm.Sitede oyun kritiği olsa sabaha kadar yazarım.En sevdiğim oyun fallout new vegas.4 yıldır ara ara oynarım haladaha öylebir rpg oyununa denk gelmedim:(
Onun dışında araba,motosiklet hastasıyım.Hatta arkadaşlarla bir araya gelip araba,motor konuşuruz.80cc’lik motorumla her boş zamanımda gezerim.
Kitap LOTR dışında pek ilgim yok.Bu hafta lovecrafttan zamanın dışından gelen gölge adlı kitaba başlayacağım.
Ama makale,ansiklopedi severim.Özellikle bilim,uzay,kimya,astroloji,dinazorlar gibi şeyleri sürekli okurum.Edebiata merağım yok.
Hayvanlarla ilgilenirim.Kuşları aşırı severim.Yabani hayvanlarıda çok severim.En çok köpeklerle ilgilenirim.Köpeklerin tarihini araştırırm.çocukken pitbull vs kangal vidyolarna bakardım ama şimdi köpek dövüşüne karşıyım
1 yıldır akustik ve bas gitar çalarım.İlerleyen zamanlarda elektro gitar alacağım.
30.07.2020
@Aura magula, Craig Boone gibi adamım olsun tüm şehri haraca bağlarım.
30.07.2020
@ismail vilehand, Boone favorimdir.NCR’lara alfabeyi tersden okuttuğuna şahit oldum
30.07.2020
@Aura magula, FNV’yi ilk kez bitirdim ben geçen hafta, gerçekten muhteşemdi. Çok oyun oynamadım hayatım boyunca, bunu okuyunca bu kadar erken oynadığıma pişman oldum gibi :D Oyuna etki ettiğini hissedebiliyorsun gerçekten
30.07.2020
@Rust in Peace., Bende oyunu ilk bitirdiğimde içimde kötü bir his vardı.Sonra kaydı başa sardım her görevi her itemi falan toplayım derken 86 saat gömdüm.Dayanamadım DLC’leri satınaldım toplam saat 126′ya çıkdı.Gerçekten oyunda okadar çok etkileşim varki 2010 sonrası oyunların çok azında böyle etkileşim var.Belki oldskool rpg’lerde.Zaten FNV’den sonra çok az oyun beni tatmin etti
30.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Sürekli felsefe okumaları yapıp varoluşun anlamını çözmeye çalışırım.
Uzak doğu sporlarıyla çok ilgilendim, artık yaş geçtiği için bir vuruşta adam öldürme antremanı dışında bu işe zaman ayıramıyorum.
Cinselliğin felsefesi ve sırları üzerine çok kafa yorarım. Bu konuda, kadın – erkek arasındaki farkları ve empati kurulup kurulamayacağı konusu üzerinde araştırma yaparım.
30.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, birincisi sinema. İsmini duyduğum her yönetmeni detaylıca araştırıp, her filmini didik didik ederek araştırırım. İzlediğim filmleri tekrar izleme hastalığım olmasa şu an kültürüm çok geniş olurdu sanırım. Beğendiğim filmleri mutlaka 3-4 defa izliyorum
İkincisi de oyunlar. Sinemayla paralel bence. Sinematografi açısından tabii ki o hissi vermiyor ama karakteri kontrol ediyor olmak, o interaktiflik oyun oynamanın en büyük zevki. En rahatsız edici filmleri bile soğukkanlılıkla izleyen biri olarak oyunlarda inanılmaz tırsağım. O etkileşim beni inanılmaz geriyor. Tabii ki de hikayeli oyunlardan bahsediyorum, competitive bana gelmiyor
02.08.2020
@Yiğit, bu konuda en tırsak insan ben olabilirim. Oyunlardan korktuğum kadar korku filmlerinden korkmuyorum. Bahsettiğim oyunlar da Outlast falan değil. Bioshock mesela. Geçen başladım, oyun o kadar güzel ki. Hikayesi, olayın geçtiği ortam, her odanın birbirinden farklı olması,o vintage hissi… Ama gel gelelim gerilmekten oyundan zevk alamadığım için 1 saat sonunda sildim. Subnauticada da tırsıyorum mesela arada ama eğleniyorum oynarken.
Fallout New Vegas oynuyorum, oynayanlar bilir Repconn diye bir fabrika var ve içi ghoul dolu. Göreve girdiğime kaç kere pişman oldum o fabrikanın içindeyken anlatamam. Görev bittikten sonra bir daha girmedim zaten.
02.08.2020
@Rust in Peace., Half Life 2′nin Ravenholm bölümü gibi bir şey heralde, korkmayı beklemediğin bir oyunda aniden tuhaf biçimde ürpertici bir ortama düşebiliyor insan. Ama Bioshock da çoğu yerde korku oyunu atmosferine bürünüyor cidden.
02.08.2020
@Rust in Peace., oyunlar daha çok geriyor orası kesin bence. Etkileşimde olmak ana sebebi dediğim gibi. Filmde senin problemin değil, ne de olsa karakter bir şeyler yapar diyip içten içe umursamıyoruz ama oyunlarda sen halletmek zorundasın. Ben de teknik olarak hiç korku oyunu oynamadım ama half life ve bioshock en gerildiğim oyunlardan
31.07.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Futbol ve sinema
04.08.2020
@Ahmet Saraçoğlu, Koleksiyon yapmayı seviyorum. Plaklar, cd’ler, kasetler, dvd’ler, oyunlar, oyun konsolları, kitaplar, mangalar, müzikle alakalı Japon ürünü elektronik cihazlar falan bir çok şeye karşı zaafım var diyebilirim :D Metal’le iç-içe olan bir hobim bu.
Müzik dışında Japon ve Nordic ülkelerinin tarihiyle ilgileniyorum. Bu ülkelerin tarihi, yaşam tarzları falan bana çok hitap ediyor. Kitap okuma isteğimde bu yöne kaymış durumda. Daha çok bu ülkelerin yazarlarının kitaplarını okuyorum.
Dil öğrenmeyi seviyorum. Hani ne kadar buna hobi denilebilir bilemiyorum ama 50 yaşına ulaşana kadar en az 5-6 dil bilmek istiyorum. Türkçe ve ingilizcemin yeterli olduğunu düşünüyorum. Rusça ve japoncaysa orta halli konuşabiliyorum. Rusçamı geliştirdikten sonra Nordic dillerinden birine başlayacağım büyük ihtimalle.
İyi bir futbol izleyicisiyim. Yalnızca sevdiğim takımları değil, genel anlamda Avrupa liglerini elimden geldiğince takip ediyorum.
5 yaşımdan beri oyun oynadığım için oyun her zaman hayatımın bir parçası oldu. Son 7-8 yıldır pek fazla oyun oynadığım söylenemez ama yine de güncel oyunları takip ediyor ve yeniliklerden haberdar olmaya çalışıyorum.
Profesyonel güreşe bayılıyorum. Yalnızca WWE değil AEW, NJPW, ROH, Impact, PWG, Stardom filan bir çok promosyonu takip ediyorum ama her hafta kaçırmadan izlediğim bir şey varsa o da NXT şovları oluyor. Endüstrinin yıllar içinde nasıl değiştiğinden tutun da gimmick’lere, maç yapılarına kadar her konusunda bilgi edinmeyi ve konuşmayı çok seviyorum.
Eskisi kadar anime izlemiyorum, hatta çok nadiren izliyorum son yıllarda ama diğer yandan eskisine nazaran daha fazla manga okuyorum. Maalesef anime endüstrisi git-gide kötüye doğru gittiği için yalnızca manga okumak bana yetiyor. Zaten bir çok anime manga’ların adaptasyonları. Direk kaynağı okuyunca anime izlemek için bir neden de kalmıyor.
Bu kadar şeyi yazdıktan sonra bir şeyi anladım galiba. Genel anlamda tarih okumayı seviyorum sanırım. Hobilerimin büyük kısmında yaptığım ilk şeyleri tarihleriyle ilgili yazılar okuyorum. İlk nasıl yapıldı, sonra nasıl büyüdü ve s.