2011’de alanında dünyanın en iyisi olarak görülen Berklee Müzik Okulu’na giren üç öğrenci, bir yandan hatırı sayılır derecede yoğun okul programlarıyla güreşirken, bir yandan da boş bulabildikleri vakitlerinde stüdyoda vakit geçirmeye başlarlar. Girdikleri yıl olan 2011 ile 2013 arasında bir konsept etrafında yazıp kaydettikleri şarkıları 2014’te Metal Blade’de birilerinin kulağına gider, ve nihayetinde 2015’te bu şirket tarafından bizlere sunulur. Ortaya çıkan eser “Quiet World”dür, ve sonda söyleyeceğimi baştan söyleyecek olursam, adeta bir şaheserdir.
Albümün hikayesi içine kapanık ve dilsiz bir gencin bir kıza olan aşkına karşılık alamaması, bunu takıntı haline getirmesi ve ortaya sorunlar çıkmasıyla başlıyor. Eksiklikleri ve rahatsızlıklarının onu sevilemez hale getirdiğine iyiden iyiye inanan genç, çareyi kendine yeni bir dünya yaratmakta buluyor. Herkesin kendi gibi sessiz olduğu, barışçıl bir dünya. Kendi dünyasını yarattıktan sonra ortaya çıkıyor ki, bu dünyada yaşayanların hepsi bu şekilde yaşamaktan memnun değil, ve yaratıcı olarak gördükleri bu gence karşı cephe alıp, bir isyan başlatıyorlar. “Quiet World” bu isyanın ve ortaya çıkanların hikayesini anlatıyor.
Bir progresif metal albümünün bir konsept üzerinden yürümesi elbette ki yeni veya şaşırtıcı bir durum değil. Şaşırtıcı olan, ortaya çıkan işin kalitesi.
Özellikle son dönemde BETWEEN THE BURIED AND ME’nin alameti farikası haline gelmiş müzikal yaklaşımları NATIVE CONSTRUCT muazzam bir biçimde ele alıyor. Sert pasajların aniden tam ters yöne giderek sakinleşip melodikleşmesi, kontrpuanlar ve bilhassa beklenmedik enstrümanların beklenmedik yerlerde müziğe yoğun katkı vermesi “Quiet World”ün farklı şarkılarında başarılı şekilde uygulanmış. Hafif caz ve blues tonlarının müziğe yedirilmesi zaman zaman akla CYNIC dokunuşlarını getirse de, müziğin genelinde baskın şekilde tiyatral bir hava olduğunu görmek zor değil. Bu tiyatrallık kimi yerlerde bir film müziği havasına bürünüyor, kimi zaman ise dolu dolu bir saksafon solosuyla baş başa kalabileceğimiz anlamını taşıyor.
Böylesine katmanlı, bol enstrümanlı bir müzik hem beste hem prodüksiyon açısından çok iyi olmazsa kolayca bir kakafoniye dönüşebilecekken, henüz ilk albümlerini çıkartan bu gençlerin tüm virajlardan alınlarının akıyla çıktığını görmek gerçekten harika. Yaratıcılığın zirvesinde beste yapılarının yanında, vokaller haricindeki prodüksiyon da grup elemanları tarafından yapılmış, ve en ufak piyano dokunuşundan her tek bas notasına kadar tüm enstrümanlar her an müthiş bir netlikte duyulabiliyor. Vokalist Robert Edens da tüm bu enstrümantal şahaneliğin hakkını ziyadesiyle veriyor diyebilirim. Tarz olarak da oldukça benzer olduğu Tommy Rogers ile yarışan, hatta bazı alanlarda onu sürklase eden bir vokal performansı sergiliyor.
Albüme getirebileceğim belki tek eleştiri, şarkı yapılarının fazla “teorik” olması. Olmadı değil mi? Bence de olmadı. Şöyle açıklayayım, belki bir progresif metal albümüne getirilmesi pek de haklı olmayan bir eleştiri olabilir; fakat şarkıların müziğin teorik kısmıyla fazla içli dışlı kişiler tarafından yazıldığı kendini epeyce belli ediyor. Çok, çok geniş bir yelpazede de olsa şarkıların belli kalıplar üzerinden yazıldığını ve böyle olunca işin duygusal kısmının bir nebze geride kaldığını fark etmek pek zor değil.
Daha fazla uzatmayayım. Neredeyse hiç dinlemediğim bir alt türden olmasına rağmen daha şimdiden onlarca kez çevirdiğim “Quiet World” bence şimdiden yılın en iyi albümlerinden biri, ve o kadar iyi ki kusurlarını gözden gelmek gerçekten çok kolay. Çok (işin açığı hiç) hakim olmadığım bir türde yazı yazmaktan genelde kaçınmaya çalışsam da, bu grubu ve albümü tanıtmadan edemedim; sürç-i lisan ettiysem affola.
İlk defa dinledim. Teknik olarak kusursuz diyebilirim. Çok defa daha dinlemeyi düşünüyorum. Yazarın da belirtmiş olduğu gibi bir ruh eksikliğinden söz edebiliriz. Albüm ne kadar iyi olsa da bence duygusal olarak tamamını ele aldığımızda bir How Could I solosundaki ruh kadar etmez.
@BurakBost(betweentheburied), bayıldım. Konsept ilgi çekici adamlar enstrumanlara hakim ve mükemmel bir eser. Kesinlikle bu yıl dinlediğim en iyilerden.
@Çağrı Tunç, Ya ben 1-2 dinledim de cidden ÇOK ruhsuzlar ya. Niye “e ama duygu yok?” diye eleştirilen birçok grubu benimsemiş biriyim, fakat bu abiler cidden hissiyat anlamında hiçbir şey vermiyor. Yine de çok dinlemediğim için net konuşmayayım, biraz daha eğileyim ben. Evet.
@Aiden, Dinledim. Cidden bahsedildiği kadar var. Düzenlemeler falan muhteşem. Yapay gelse de teknik kusursuza yakın olduğu sürece öyle çok da ruhlu bir müzik aramıyorum zaten. Benden 10 çalışır. Sene sonu listemde de yer alacaktır muhtemelen.
Benim için ilk dinlemede negatif tarafı daha fazla öne çıkan bir albüm oldu ama giderek daha çok içine girilebilecek bir yapısı var gibime geliyor, o yüzden kesin konuşmuyorum ve dinlemeyi sürdürüyorum. Ortadaki müzik çok fazla iyi, özellikle vokal ve genel sound açısından mükemmel bir iş var. Konsept de baya akıllıca düşünülmüş ama bana fazla yapay geldi nedense, genel olarak albümle ilgili şu anki düşüncelerim kritikteki şu cümleyle aynı:
“Çok, çok geniş bir yelpazede de olsa şarkıların belli kalıplar üzerinden yazıldığını ve böyle olunca işin duygusal kısmının bir nebze geride kaldığını fark etmek pek zor değil.”
Eline sağlık abi.
İlk defa dinledim. Teknik olarak kusursuz diyebilirim. Çok defa daha dinlemeyi düşünüyorum. Yazarın da belirtmiş olduğu gibi bir ruh eksikliğinden söz edebiliriz. Albüm ne kadar iyi olsa da bence duygusal olarak tamamını ele aldığımızda bir How Could I solosundaki ruh kadar etmez.
Evime ulaşayımda çılgınlar gibi dinleyeyim çok merak ettim
10.05.2015
@BurakBost(betweentheburied), bayıldım. Konsept ilgi çekici adamlar enstrumanlara hakim ve mükemmel bir eser. Kesinlikle bu yıl dinlediğim en iyilerden.
daha dun indirmiştim kritiğin gelmeside harika oldu baya guzel bir iş ortaya cıkmıs insanın defalarca dinleyesi geliyor
Kritikteki şarkıyı açtım ve şarkı başlar başlamaz yüzümde böyle tuhafla sinsi arası bir gülümseme belirdi. ben baya beğendim.
Mute’u az önce dinledim, kritikte anlatıldığı kadar varmış cidden. Bayağı hoşuma gittiler, dinlerim ben bu yaz bunları. Eline sağlık abi.
12.05.2015
@Çağrı Tunç, Ya ben 1-2 dinledim de cidden ÇOK ruhsuzlar ya. Niye “e ama duygu yok?” diye eleştirilen birçok grubu benimsemiş biriyim, fakat bu abiler cidden hissiyat anlamında hiçbir şey vermiyor. Yine de çok dinlemediğim için net konuşmayayım, biraz daha eğileyim ben. Evet.
Abi geçen metalstorm’da kritiğini gördüğümde “bir bakayım” diyip unutmuştum. İyi oldu. Hemen dinleyim dönerim buralara.
11.05.2015
@Aiden, Dinledim. Cidden bahsedildiği kadar var. Düzenlemeler falan muhteşem. Yapay gelse de teknik kusursuza yakın olduğu sürece öyle çok da ruhlu bir müzik aramıyorum zaten. Benden 10 çalışır. Sene sonu listemde de yer alacaktır muhtemelen.
Benim için ilk dinlemede negatif tarafı daha fazla öne çıkan bir albüm oldu ama giderek daha çok içine girilebilecek bir yapısı var gibime geliyor, o yüzden kesin konuşmuyorum ve dinlemeyi sürdürüyorum. Ortadaki müzik çok fazla iyi, özellikle vokal ve genel sound açısından mükemmel bir iş var. Konsept de baya akıllıca düşünülmüş ama bana fazla yapay geldi nedense, genel olarak albümle ilgili şu anki düşüncelerim kritikteki şu cümleyle aynı:
“Çok, çok geniş bir yelpazede de olsa şarkıların belli kalıplar üzerinden yazıldığını ve böyle olunca işin duygusal kısmının bir nebze geride kaldığını fark etmek pek zor değil.”
Eline sağlık abi.
Keşke geri dönseniz be vicdansızlar.