Son 10 yılda neredeyse tüm kuralları değişen müzik dünyasında, bu değişime ayak uyduranların yola devam edip, uyduramayanların geride kalması kaçınılmazdı. Özellikle de müzisyene daha çok işin düştüğü, şirket desteklerinin ana akım sanatçılar kadar olmadığı ve DIY anlayışının pek çok türe göre göre daha oturmuş olduğu metal piyasasında, olan biteni takip eden, hatta olacakları tahmin eden ve buna göre davranan grupların, kafası çalışan açık görüşlü ve tutkulu müzisyenlerin öne çıkması gayet normaldi.
Bu minvalde düşünüldüğünde ve günümüzdeki konumuna bakıldığında, bana göre PERIPHERY son 10 yılın en başarılı gruplarından biridir. Yaptıkları müzik herkese göre olmayabilir; biliyoruz ki PERIPHERY müziğine bayılanlar da var, bu müzikten nefret edenler de. Ancak günümüz şartları, kaynakların doğru kullanılması, müzisyenlerin kendilerini geliştirmesi, iyi sunması, sosyal medya gibi konular düşünüldüğünde, PERIPHERY adeta her şeyi doğru yapan bir grup profili çiziyor.
“Periphery”, PERIPHERY’nin 2010 yılında çıkan ilk albümü. Kapağından grup logosuna, barındırdığı müzikten grubun yenilikçi tavrına kadar, her şeyiyle nevi şahsına münhasır bir iş olduğu ortada olan bu albüm ile grup, sürekli yeni materyaller sundukları, durmadan turladıkları, çeşitli ödüller aldıkları, eğitim atölyeleri düzenledikleri, imzalı gitarlar, ekipmanlar çıkardıkları ve adeta her bir elemanın alanında yıldızlaştığı, durmak bilmeyen bir üretkenlik sürecine girdi.
Albüm, elbette ki Misha Mansoor’un BULB projesinden köklenmiş ve o tek kişilik proje için yazılan materyallerin kullanılmasıyla ortaya çıkmıştı. MESHUGGAH, John Petrucci ve sevenstring.org forumlarındaki muhabbetlerle filizlenen bu sound, Mansoor’un prodüksiyon merakı ve bu konudaki yeteneği sayesinde kısa sürede farklı bir boyuta taşındı ve hepimizin bildiği djent kavramı ortaya çıktı. MESHUGGAH sound’unun daha melodik, ambient, clean vokalli bir hali olarak evrilen bu akım, okyanusun diğer tarafında da Acle Kahney ve sonradan kuracağı TESSERACT ile gün yüzüne çıkarken, basın ve dinleyiciler tarafından da progresif metalin yeni yüzü olarak sunuldu. Hepsinden öte, bu durum home studio/home producer olayına tavan yaptıran önemli bir yansımayı da beraberinde getirdi.
Artık isteyen herkesin, kolayca ulaşılabilen birtakım araçlarla albüm yapabileceği gerçeği müzik dünyasında hızla kanıksanırken, bu olaya ön ayak olan kişinin Misha gibi ileri görüşlü ve kafası çalışan biri olması, BULB’ın daha ortada hiçbir fiziksel ürün yokken, sadece sıklıkla yayınladığı şarkılar sayesinde çok geniş bir kitle tarafından bilinmesini sağladı. Bu sayede, PERIPHERY’nin ilk albümü, piyasaya çıktığı hafta Bilboard 200 listesine 128 numaradan girmeyi başardı.
Bunu başarmış olmak bile, Misha’nın oyunu ne kadar iyi anladığının ve çok doğru işler yaptığının açık bir kanıtı.
Albüme bakarsak, elbette ki “Djent 101″ gibi bir durumla karşılaşıyoruz. Türün, ya da türden ziyade bu sound’un tüm unsurları, olmazsa olmazları, hepsi “Periphery”de kendilerine yer buluyorlar. MESHUGGAH’nın poliritmik müziğinin üstüne, bununla kontrast oluşturacak türde clean vokaller de ekleyen ve yine MESHUGGAH’nın aşırı duygusuz ve olabildiğince müthiş mekanikliğini, daha kolay benimsenir ve eşlik edilir kılan sevimli bir üslupla sunan bu sound, elbette ki önü alınamaz şekilde benimsendi ve hepimizin bildiği gibi günümüzün en revaçtaki müzikal akımlarından biri haline geldi.
Sonradan çıkacak kayıt ekipmanlarıyla daha da güçlenen PERIPHERY sound’u düşünüldüğünde, sonraki albümlere oranla “Periphery”nin nispeten soğuk bir gitar tonu olduğunu söyleyebiliriz. 73 dakikalık albümde, grubun en büyük hitlerinden biri olan Icarus Lives! ve djent’in sadece 7-8-9 telli “gag gı gag gag gı gagag” olmadığını göstermeye çalışan Jetpacks Was Yes gibi grubun hayranlarınca pek sevilen şarkılar var. Albümün baştan sona sürükleyici olup olmadığı tartışılabilir, zira 73 dakika böylesi belirli karakteristikleri olan bir müzik için fazlasıyla uzun bir süre ve bir yerden sonra kimileri için yorucu ve kendini tekrar eder hale gelebilir. Onun dışında, djent’in tüm karakteristiklerinin belirlendiği ilk albüm olarak da görülmesi dolayısıyla elbette ki önemli bir albüm.
Dediğim gibi, türü sevin ya da sevmeyin, PERIPHERY’nin yaptığı cidden önemli şeyler var ve “Periphery” de, yıllar sonra 2000′ler metaline bakıldığında adı mutlaka anılacak çalışmalardan biri.
Kadro Spencer Sotelo: Vokal
Misha Mansoor: Gitar, programlama, yapımcı
Jake Bowen: Gitar, programlama
Alex Bois: Gitar, geri vokaller
Tom Murphy: Bas, geri vokaller
Matt Halpern: Davul
Şarkılar 1. Insomnia
2. The Walk
3. Letter Experiment
4. Jetpacks Was Yes!
5. Light
6. All New Materials
7. Buttersnips
8. Icarus Lives!
9. Totla Mad
10. Ow My Feelings
11. Zyglrox
12. Racecar
çok seviyorum bu albümü. hatta en sevdiğim Periphery icraatı. bu albümden sonra The Walk ayarında sert bir şarkı yapmadılar o baya üzüyor beni.
birde hayatımda hiç bir müzik türüne karşı olan duygularım djent hakkında değiştiği kadar hızlı değişmedi. djent türü ilk çıktığında çok seviyordum got-djent forumlarından çıkmazdım ki hala daha ilk djent örneklerini ara ara açar dinlerim, ancak şu son birkaç yıldır djent adına yeni ne varsa çoğu bana iğrenç veya sıkıcı gelmeye başladı.
mesela şuradan http://bit.ly/1OAIzyv kronolojik olarak bu güne kadar çıkmış bütün djent albümlerine bakılabiliyor. 2010 sonuna kadar olan materyallerin bir çoğunu dinledim hepsi birbirinden güzel icraatlar ama 2011′den itibaren türe ne olduysa hiç beğenmemeye başladım. eskiden sorsalar djent en sevdiğim türlerden biri derdim ama şuan tam tersi sevmediğim türlerden birisi haline geldi.
türle yeni ilgilenmeye başlamış olanlar varsa şiddetle erken dönem icraatlarını tavsiye ederim. gizli kalmış çok fazla cevher var.
@ismail vilehand, meshuggah ve animals as leaders’ı bi kenara bırakırsak şöyle djent top 10 albümüne hangi albümler girerdi, şöyle aklına gelen bi 10 tane sayabilir misin tavsiye amaçlı? hem ben hem bu sayfaya bakan insanlar da faydalanmış olurlar :)
Textures – Drawing Circles
Vortice – Zombie
Vildhjarta – Måsstaden
Hacktivist – Hacktivist
Textures – Silhouettes
Mistaken Element – Mind Over Matter
Fellsilent – The Hidden Words
Reflections – The Fantasy Effect
Volumes – No Sleep
Vildhjarta – Thousands Of Evils
Uneven Structure – 8
Reflections – Exi(s)t
Heart Of A Coward – Hope And Hinderance
Vortice – Host
Volumes – Volumes
Proghma-C – Bar-Do Travel
Glass Cloud – The Royal Thousand
Xerath – II
tahminen senin bilmediğin şeyleri düşünerek şöyle bir liste yaptım. ancak uyarayım bu listenin djent türünde ciddi bir geçerliği olduğunu düşünmüyorum. çünkü çok bilinen djent albümlerini es geçerek benim sevdiğim albümleri yazdım. umarım işe yarar.
Misha Mansoor! Bak. Sana bir tavsiye. Vokalisti gruptan kov. Mis gibi müzik yapmaya devam edin. Yeminlen dünyanın en iyi grubu falan olursunuz, ciddiyim. Şu grup vokalistsiz o kadar dinlenilir bir grup olur ki. Yani süper olur ne bileyim işte.
Periphery’nin son iki albümdeki vokal tarzına bir süre sonra alışabilsem de bu ilk albüme bir türlü alışamadım ama sağolsunlar ki enstrümental versiyonu da mevcut albümün ve o haliyle Periphery’nin şimdiye kadar yaptığı en iyi şey diyebilirim.
çok seviyorum bu albümü. hatta en sevdiğim Periphery icraatı. bu albümden sonra The Walk ayarında sert bir şarkı yapmadılar o baya üzüyor beni.
birde hayatımda hiç bir müzik türüne karşı olan duygularım djent hakkında değiştiği kadar hızlı değişmedi. djent türü ilk çıktığında çok seviyordum got-djent forumlarından çıkmazdım ki hala daha ilk djent örneklerini ara ara açar dinlerim, ancak şu son birkaç yıldır djent adına yeni ne varsa çoğu bana iğrenç veya sıkıcı gelmeye başladı.
mesela şuradan http://bit.ly/1OAIzyv kronolojik olarak bu güne kadar çıkmış bütün djent albümlerine bakılabiliyor. 2010 sonuna kadar olan materyallerin bir çoğunu dinledim hepsi birbirinden güzel icraatlar ama 2011′den itibaren türe ne olduysa hiç beğenmemeye başladım. eskiden sorsalar djent en sevdiğim türlerden biri derdim ama şuan tam tersi sevmediğim türlerden birisi haline geldi.
türle yeni ilgilenmeye başlamış olanlar varsa şiddetle erken dönem icraatlarını tavsiye ederim. gizli kalmış çok fazla cevher var.
18.04.2015
@ismail vilehand, meshuggah ve animals as leaders’ı bi kenara bırakırsak şöyle djent top 10 albümüne hangi albümler girerdi, şöyle aklına gelen bi 10 tane sayabilir misin tavsiye amaçlı? hem ben hem bu sayfaya bakan insanlar da faydalanmış olurlar :)
23.04.2015
@Ufuk Sönmez,
Textures – Drawing Circles
Vortice – Zombie
Vildhjarta – Måsstaden
Hacktivist – Hacktivist
Textures – Silhouettes
Mistaken Element – Mind Over Matter
Fellsilent – The Hidden Words
Reflections – The Fantasy Effect
Volumes – No Sleep
Vildhjarta – Thousands Of Evils
Uneven Structure – 8
Reflections – Exi(s)t
Heart Of A Coward – Hope And Hinderance
Vortice – Host
Volumes – Volumes
Proghma-C – Bar-Do Travel
Glass Cloud – The Royal Thousand
Xerath – II
tahminen senin bilmediğin şeyleri düşünerek şöyle bir liste yaptım. ancak uyarayım bu listenin djent türünde ciddi bir geçerliği olduğunu düşünmüyorum. çünkü çok bilinen djent albümlerini es geçerek benim sevdiğim albümleri yazdım. umarım işe yarar.
Misha Mansoor! Bak. Sana bir tavsiye. Vokalisti gruptan kov. Mis gibi müzik yapmaya devam edin. Yeminlen dünyanın en iyi grubu falan olursunuz, ciddiyim. Şu grup vokalistsiz o kadar dinlenilir bir grup olur ki. Yani süper olur ne bileyim işte.
15.04.2015
@saw you drown, bence, genel olarak grubun değil türün vokalistsizliğe ihtiyacı var. meshuggah dahil.
Periphery’nin son iki albümdeki vokal tarzına bir süre sonra alışabilsem de bu ilk albüme bir türlü alışamadım ama sağolsunlar ki enstrümental versiyonu da mevcut albümün ve o haliyle Periphery’nin şimdiye kadar yaptığı en iyi şey diyebilirim.