Transcendental black metal. “Doğaüstü” veya “aşkın” black metal anlamına gelen bu tanımlama, grubun esas adamı Hunter Hunt Hendrix tarafından LITURGY müziğini tanımlamak için kullanılıyor. Bu konuda birçok manifestoda bulunan ve bunu insanlara göstermekten çekinmeyen HHH, hareketleriyle bolca nefret toplasa da en nihayetinde gereken tepkiyi topluyor. Zaman zaman şu röportajda olduğu gibi saçmalama boyutuna gelse de iddia ettiği tanımlara ciddi bir şekilde inanıyor ve bu da yaptığı müziğin samimiyetini doğal olarak katlıyor.
LITURGY bu tür iddialar ve bunları destekleyen müzikleriyle çok geçmeden adını duyurmayı başarmış ve DEAFHEAVEN, KRALLICE gibi gruplarla anında anılmaya başlamış bir grup. “Doğaüstü” black metal yapıyor olsalar bile black metal türünün gördüğü en alışılmadık gruplardan biri oldukları kesin. Zira tıpkı DEAFHEAVEN’da olduğu gibi, grubun çıkardığı ilk albümden itibaren “Bu tr00 black metal değil” tepkileri gelmeye başladı. Sunbather nasıl black metal ise, grubun 2011 albümü “Aesthethica”nın da o kadar black metal olduğunu düşünüyorum. Fakat mevzu bu değil, black metal olarak etiketlendirme şartı gibi bir şey de yok zaten. “The Ark Work”e gelelim.
Albüm orta çağdaki bir panayır havasında başlıyor. Zaten buradan gidişatının oldukça garip olacağını belli eden albüm, ikinci şarkıda biraz daha bildiğimiz LITURGY’ye dönüyor. Fakat sonrasında kendimizi yine panayır atmosferinde buluyoruz ve bu ani değişimler bizi albüm boyunca takip ediyor. Bu hissiyatın güzel tarafı, orta çağdan modern çağa doğru bilinçli bir tırmanma olması. Elde net bir konsept olmasa bile farklı atmosferleri böylesine karıştırmaları oldukça başarılı. Ve maalesef albüm ile ilgili söyleyebileceğim olumlu tek şey bu. Bunun ne elektronik öğelerle, ne de albümün önceki albüm kadar black metal olmamasıyla ilgisi var.
Şu bir gerçek: “The Ark Work” tamamen bir hissiyat albümü. Müzikal açıdan çok teknik değerlendirmeler yapmak pek de doğru olmayacaktır. Bu önceki albümde de vardı, ama bu albümde gereğinden fazla miktara ulaşan bu hissiyat maalesef müzikal açıdan yeterince aktarılamamış. HHH önceden de vokalinde ara sıra mırıldanır bir hâl alıyordu, fakat bu önceden şarkıya katarken bu albümde oldukça götürmüş. Hatta bazen komik duruma düştüğünü bile söyleyebilirim (Vitriol’ün başı). Bunun yanında albümdeki ritimlerin de kendilerini sürekli tekrar etmesi ve önceki albümdeki ritimlere çok fazla benzemelerini de bir eksi olarak görüyorum. Her şarkı birbirinin yeniden pişirilmiş versiyonu olarak geliyor. Muhtemelen birçok kişi bundan “muazzam bir bütünlük” gibi tanımlamalarla bahsedecektir, fakat burada olanın eldekileri yeniden servis etmeden başka bir şey olduğunu düşünüyorum. Albüm doğası ve grubun ünü gibi sebeplerden dolayı albümü “çığır açıcı” olarak tanımlayanlar bile olabilir, ama açıkçası burada çığır açan hiçbir şey yok.
İşin kötü tarafı ise önceki albümde çığır açacak bir şeylerin cidden de olmasıydı. Dünyadaki en yeni müzik değildi, fakat uzun zamandır duyduğum en taze sound’lardan birine sahipti “Aesthethica.” Dinlediğim gibi aklımı almıştı ve bunun başlangıç olduğunu, grubun bunun üstüne koya koya ilerleyeceğini düşünmüştüm. Fakat bu albüm bazı anlarda “Aesthethica”nın kalitesiz versiyonu, bazı anlarda da ucuz bir DEATH GRIPS kopyası olmaktan öteye gidemiyor. Ben de davulcuya kendini kısmak durumunda kaldığından üzülmekle kalıyorum, zira önceki albümdeki performansı muhteşemdi. Bu albümde kötü olduğundan değil, fakat doğal olarak kendini bir ton düşürmek durumunda kalmış. Umarım bir sonraki albümde yine delirdiğini görürüz.
“The Ark Work”ün oldukça kutuplaştıran bir albüm olduğu kesin, fakat ben maalesef zıt kutupta duruyorum. “Bu albümü dinleyenler ya çok sevecek ya da nefret edecek” lafı gittikçe eskiyor olsa da kullanımı bu albüm için çok uygun. LITURGY müzikal anlamda önceki albümde çok büyük gelecek vadediyordu, fakat yine istedikleri ilgiliyi toplasalar da bu albümle beraber bunun şimdilik durduğunu düşünüyorum. Önceki albüm “Aesthethica”dan çok bahsettim; Eğer LITURGY müziğine girmek istiyorsanız kesinlikle yeni albümü dinlemeyin. Uzun zamanlı bir LITURGY hayranıysanız bile; Siz en iyisi açıp yine “Aesthethica”yı dinleyin.
Albümü dinlemeye çalıştım, çalıştım diyorum çünkü pek tahammül edemedim. Yani Aesthethica’nın o sound’unun ardından nasıl böylesine bir şey yapıp sıçıp batırabildiler, akıl sır erdirebilmiş değilim. Ben biraz daha insafsız davranarak 2 veriyorum, harcanan emek için o da.
Şaka bi yana güzel albüm bence. Transın amına koyan bir albüm için gayet epik bir soundu var. Saçma sapan ucuz midiler, durmayan synth drumlar, boktan prodüksiyon… Herkes her deneysel albümü sevecek diye bişey yok. Bu albümün de böyle bir sorunu var. Enteresan, hoş, ruhu olan bir albüm. 7/10
ya şu aynı isimden grup kurma olayına bi çare bulunsa keşke. grup fotosundaki hipsterları görene kadar birkaç saniyeliğine şu Liturgy sandım:
https://www.youtube.com/watch?v=rrwql_Dfc4s
birde iki Liturgy’ninde albüm kapağında melek olması durumu var. birisinde kafa yok ama olsun.
bi bitmediniz be.
Ne ki bunların felsefesi tam olarak?
bugün karşıma çıkan bir tweeti doğruladı bu kritik:)
https://twitter.com/ZackOnSmack/status/585817459514548225
Gayet güzel anlatmışsın krdşm, eline sağlık.
Albümü dinlemeye çalıştım, çalıştım diyorum çünkü pek tahammül edemedim. Yani Aesthethica’nın o sound’unun ardından nasıl böylesine bir şey yapıp sıçıp batırabildiler, akıl sır erdirebilmiş değilim. Ben biraz daha insafsız davranarak 2 veriyorum, harcanan emek için o da.
“bro do you even transcend the haptic void?”
Şaka bi yana güzel albüm bence. Transın amına koyan bir albüm için gayet epik bir soundu var. Saçma sapan ucuz midiler, durmayan synth drumlar, boktan prodüksiyon… Herkes her deneysel albümü sevecek diye bişey yok. Bu albümün de böyle bir sorunu var. Enteresan, hoş, ruhu olan bir albüm. 7/10