Uzun süre sonra, eski bir albümün kritiğinden merhaba.
Günümüzün cilalı ve parlak KATATONIA’sı düşünüldüğünde, grubun müzik kariyerine başladığı nokta birçoklarına garip gelebilir. Bugünkü tertemiz KATATONIA, bundan yaklaşık çeyrek asır önce çok daha primitif bir haldeydi ve daha karanlık sularda yüzmeye çalışıyordu. KATATONIA, en sevimli gözüktüğü anlarda bile hüznünü yansıtmayı başarmayı sağlamış bir grup olsa da, bu işin başlangıcı bu kadar pürüzsüz değildi aslında. Şu an pamuk sesi ve tek bir hecesiyle bile insanı can evinden vuran Renkse, “Gece vakti kaldırımda yürüdüm, bunu yapamayanlar da var…” diyerek bile “böhüüüü abi çok duygulu yeaeae” dedirtebilen o Renkse, takvimler 1993′ü gösterdiğinde “can acıtacağım”, “üzeceğim” diye içini parçalıyor, “Öldüm ben, hayallerim gitti, ağlıyorum, canım acıyor” diye damar basıyordu.
“Dance of December Souls”, KATATONIA’nın ilk albümü olmasının yanı sıra, o dönemde İngiltere hakimiyetinde gözüken doom/death akımının İskandinavya’ya taşınmasında nemli rol oynayan albümlerden de biriydi. Şarkılar büyük oranda arka arkaya yapıştırılan çeşitli bölümlerden oluşsa da, tıpkı OPETH’in “Orchid“de yaptığı gibi, KATATONIA da pek çok güzel bölümü ipe dizip güzelmiş gibi sunmayı başarıyordu. Tüm müziği yazan Blakkheim gitarlardan sorumluyken, Lord Seth adı altındaki Jonas Renkse de hem vokal yapıyor, hem de davul çalıyordu.
Logosundan kapağına tam bir doksanlar başı albümü olan “Dance of December Souls”, 3 yıl sonrasında gelecek olan “Brave Murder Day” şaheseri öncesinde, grup için iyi bir açılıştı. Tür o sıralar taze ve revaçta olduğundan, karanlıklardan gelen bu bunalım ve buhran dolu müzik, pek çokları için KATATONIA’yı takip edilesi bir oluşum kılmaya yetmişti.
Albüme baktığımızda, şu anki KATATONIA ile bağlantı kurabileceğimiz şeyler bulmak dahi mümkün aslında. Bu görevi gören başlıca şarkı da, nispeten daha standart bir trafiği olan ve grubun yakın zamanda başlayıp, zaman içinde çeşitli dozlarda kullanmak suretiyle tüm kariyerini üzerine kuracağı paternlerin bir çoğunun ilk adımlarını sergileyen Without God elbette. Şarkıdaki hüznü hissetmemek, denemelerin farkına varmamak ve kimi unsurlarını 2015′in KATATONIA’sıyla dahi bağdaştırmamak bence imkânsız; eğer grubu yeterince iyi tanıyorsanız.
Without God’ı sağ salim atlattıktan sonra, kalan iki şarkıyı da can vermeden bitirebilirseniz, “Dance of December Souls”u en az hasarla atlatmış oluyorsunuz. Bunu diyorum, zira toplam süreleri 27 dakikayı geçen son iki şarkı, adeta bir sabır imtihanı şeklinde devam ediyor. Bunun sebebi şarkıların sıkıcı olmaları falan değil; ancak böylesi süründürmeye kasan, kendine zarar vermeni sağlamaya çalışan bir müzikte arka arkaya iki tane 13 dakika üzeri şarkı koyunca, insan biraz daralıyor. Belki de amaç budur, belki de grup bunu kasıtlı yapmıştır. Amaç her ne olursa olsun, sonuçta KATATONIA bir şekilde dinleyicisini daraltmayı başarıyor.
Nihayetinde “Dance of December Souls”, günümüzün en heyecan verici gruplarından biri olan KATATONIA’nın yarı amatör gibi gözüken bir şekilde başladığı kariyerinin ilk adımlarını yansıtan, melodik, daraltıcı, iç parlayan ve kendisinden 20 küsür yıl sonraya bile ufak mumlar yakmayı başarabilen bir albüm. Bugün bana bu satırları yazdırabildiğine, arkada çalarken hâlâ yer yer tüylerimi ürpertebildiğine göre de, olabildiğine gerçek, olabildiğine içten bir yaratım.
Kadro Lord Seth: Vokal, davul, sözler
Blakkheim: Gitar, müzik
Israphel Wing: Bas
Şarkılar 1. Seven Dreaming Souls (Intro)
2. Gateways of Bereavement
3. In Silence Enshrined
4. Without God
5. Elohim Meth
6. Velvet Thorns (of Drynwhyl)
7. Tomb of Insomnia
8. Dancing December
Hala daha sıkılmadan dinleyebildiğimm 3 Katatonia albümünden biridir dance of..
Tabiki Brave Murder a göre daha çiğ,daha amatör fakat bir o kadarda ruh dolu albümdür dance of.
Earlier Katatonia benim için Dance of ise yeni Katatonia da Discouraged Ones tır.Böylece Katatonia trio mu da açıklamış oldum :))
Şu an cidden canım çekti albümü.Akşam bir tur döndüreyim
Dinlemediğim tek Katatonia albümü. Zaten yaklaşık üç yıldır Katatonia dinliyorum, biraz geç dinlemeye başladım. Ne yazık ki ben de albüme üvey evlat muamelesi yaptım. Akşama dinlemeyi düşünüyorum. (Bak yine erteliyor, dinlesene ulan şimdi. – Abi valla dinlicem söz)
@northern, Nödtveidt de “The Somberlain”i 18 yaşında çıkardı mesela. Albümün çıkışı o ama şarkılar daha da gençken yazıldı muhtemelen. Aynı şekilde Jason Becker da “Perpetual Burn”ü 19 yaşında çıkarmıştı. Manyaklık harbiden.
katatonia diskografisinde pek dikkat çekmeyen bi albüm ama içinde çok güzel anlar barındıyor bence. enstrumental parçalarda çok güzel yerleştirilmiş. çoğu kişi gibi benim de albümden favori parçam without god. hatta bu albümün baya epik bi tarafı var bence. (albüme biraz piç muamelesi yaptım ama en çok dinlediğim katatonia albümlerinden biri aslında)
çok kan çıkarttı bu albüm zamanında. in silence enshired’ı dinlerken, dinleten arkadaşıma “adam üzülmüş kanka” dediğimi hatırlıyorum. Kritik için de teşekkürler.
Onca yılın ardından başladığımda bitirmeden bırakmadığım albümlerden biridir. Kayıttaki kalitesizlik ve çiğlikle davulların zaman zaman yanlış vurulmasına rağmen ta o zaman yaratılan yalnızlaştırılmış dünyada hala kaybolmamak mümkün değil. Sözün özü, harikulade albüm…
Katatonia’nin her hali ayrı güzeldir ama bu eski zamanları baya can yakıcı. Eğer albümde samimilik varsa insanın kalite filan hiçbir şey umrunda olmuyor. Cidden şu adamlar daha o yaşlarda neler yaşadı da bu albümler yazıldı.
Tıpkı Opeth, At the Gates debutları gibi tüm kusurları sayesinde efsaneleşen debutlardan biri. Ciğerini mi söktüler bu ne acı bu ne keder be kardeşim bu yaşta?
Hala daha sıkılmadan dinleyebildiğimm 3 Katatonia albümünden biridir dance of..
Tabiki Brave Murder a göre daha çiğ,daha amatör fakat bir o kadarda ruh dolu albümdür dance of.
Earlier Katatonia benim için Dance of ise yeni Katatonia da Discouraged Ones tır.Böylece Katatonia trio mu da açıklamış oldum :))
Şu an cidden canım çekti albümü.Akşam bir tur döndüreyim
Konserlerde üvey evlat muamelesi gören albüm.Renkse sesini yormak istemiyor heralde.
Nedense Opeth’in My Arms, Your Hearse albümündeki Madrigal bana Katatonia’nın bu zamanlarını çağrıştırıyor. Bu arada Elohim meth <3
Dinlemediğim tek Katatonia albümü. Zaten yaklaşık üç yıldır Katatonia dinliyorum, biraz geç dinlemeye başladım. Ne yazık ki ben de albüme üvey evlat muamelesi yaptım. Akşama dinlemeyi düşünüyorum. (Bak yine erteliyor, dinlesene ulan şimdi. – Abi valla dinlicem söz)
03.04.2015
@ÖNCÜL, Dinleyince emin ol çok şaşıracaksın. ;)
04.04.2015
@Ouz, Aynı akşam dinledim, güzel albümmüş gerçekten. Arada döndürebileceğim bir Katatonia albümüm daha olduğu için mutluyum.
bir grubun ilk albümü olarak bakarsam son derece iyi, katatonia diskografisi için vasat bir albüm olduğunu düşünüyorum.
18 yaşında şöyle bir albüm yapmak nedir abi, cidden aklım almıyor. varg vikernes de 19 yaşında hvis lyset’i tek başına çıkarıyor vs..
hani klişe ama 90′ların başında iskandinavya’daki metal ortamı cidden saçmalık derecesinde.
02.04.2015
@northern, Nödtveidt de “The Somberlain”i 18 yaşında çıkardı mesela. Albümün çıkışı o ama şarkılar daha da gençken yazıldı muhtemelen. Aynı şekilde Jason Becker da “Perpetual Burn”ü 19 yaşında çıkarmıştı. Manyaklık harbiden.
02.04.2015
@Ahmet Saraçoğlu, biz de öss’ye, ygs’ye çalışalım. meh.
Tomb of Insomnia ve Without God epey can yakıyor.
Yeni dönem katatonia’da melodiler ve atmosfer bu albümdeki gibi damardan değil bence.Evet daha amatör ama daha samimi.
katatonia diskografisinde pek dikkat çekmeyen bi albüm ama içinde çok güzel anlar barındıyor bence. enstrumental parçalarda çok güzel yerleştirilmiş. çoğu kişi gibi benim de albümden favori parçam without god. hatta bu albümün baya epik bi tarafı var bence. (albüme biraz piç muamelesi yaptım ama en çok dinlediğim katatonia albümlerinden biri aslında)
Siteyi güzel yapan bölümlerden bir tanesi… Eski albüm kritikleri…
02.04.2015
@Mehmet Ali, Kesinlikle.
03.04.2015
@Mehmet Ali, artarak devam edecek.
03.04.2015
@Mehmet Ali, Aynen.
WITHOUT
GOD.
çok kan çıkarttı bu albüm zamanında. in silence enshired’ı dinlerken, dinleten arkadaşıma “adam üzülmüş kanka” dediğimi hatırlıyorum. Kritik için de teşekkürler.
Onca yılın ardından başladığımda bitirmeden bırakmadığım albümlerden biridir. Kayıttaki kalitesizlik ve çiğlikle davulların zaman zaman yanlış vurulmasına rağmen ta o zaman yaratılan yalnızlaştırılmış dünyada hala kaybolmamak mümkün değil. Sözün özü, harikulade albüm…
Katatonia’nin her hali ayrı güzeldir ama bu eski zamanları baya can yakıcı. Eğer albümde samimilik varsa insanın kalite filan hiçbir şey umrunda olmuyor. Cidden şu adamlar daha o yaşlarda neler yaşadı da bu albümler yazıldı.
YOUR FUCKIN GOD İS DEAD !
katatonia’nın en sevdiğim albümü.
Ne işim var bu albümde gece gece.
yine götüme kalıp aradığım için bu albüme geldim.
Tıpkı Opeth, At the Gates debutları gibi tüm kusurları sayesinde efsaneleşen debutlardan biri. Ciğerini mi söktüler bu ne acı bu ne keder be kardeşim bu yaşta?
I stand as I cry