Havaların giderek ısınması sizi yavaştan rahatsız etmeye başladı. Güneşli günlerin renkli bayıklığından büyük rahatsızlık duyacaksınız. Gayet renksiz ve kvlt bir insanın güneş altında tamamen siyah ve uzun şeylerle durması ne zordur bilirim. Dev postallar giymeye çalışırken havaların size ince minik ayakkabılar giydirmek istemesi, pardesüyü geçtim en azından bi deri mont giymek isterken yanınıza ne alırsanız alın onu elinizde taşımanız gerekliliği size soğuk(sıcak?) terler döktürür. Şeklini elinde taşımak istemez sonuçta kvlt bir misantrop. Olayın şekil boyutunu geçip müziğe gelirsem, dinlediğiniz her öğe puslu ve belirsiz iken, yüzeye çıkmakta olan aşırı ışık miktarı her şeye pozitif bir maske giydirmekte. Gri olma hali gereksiz bi sarılık ve renkliliğe dönüşüyor. Şeylerin çürüyor ya da bozuluyor olması gerekirken, onlar tam da tersine canlanmak ya da üremekle meşguller. Kısaca ters yüz edilmiş kafaların müziğinin kendine yer bulamamasına, bulsa bile tam olarak bağlamında hissedememesine az kaldı. Ama henüz vaktimiz var, vaktimiz varken bunu iyi değerlendirmek lazım.
Bu vakti ise “You, Whom I Have Always Hated” naifliğinde bir albüm ile geçirmek hiç de yanlış bir seçim değil, geçirin. Biraz geçmişe bakarsak: THOU, 2007 yılından bu yana çeşitli albüm ve kollabrasyonlarla kalplerimizi islemek ile meşguldü, bu yönde 2014 içinde epey ses getiren “Heathen” adlı albümü çıkarmıştı. Genel olarak tanımlarsam aşırı yavaş gelişen oturaklı parça yapılarıyla ruhumuzu yavaş yavaş çürütmek üzerine kurulu grubun genel estetiği. THE BODY adlı allahsız ikili de 2004 yılından bu yana kalplerimize nifak tohumu serpmek ile birlikte, bunu THOU’dan farklı olarak daha oturaksız, daha gürültülü ve daha “yatacak yeri olmayan” bir şekilde yapmaktaydı. Bu doğrultuda 2014 içinde “I Shall Die Here” adlı nadide drone metal/dark ambient eserini yayınlamıştı. THE BODY ve THOU’nun ayrıca 2014 yılında da bir kollab EP’leri var. Şimdiki daha uzun albüme göre bir giriş niteliğinde sayabiliriz.
Asıl anlatmak istediğimiz albüme gelirsek, iki grup da ayrıca epey kafa ezen albümler yapıyorken, bir araya geldiklerinde de kendilerine has bu ayrı çürütme biçimlerini başarılı bir şekilde aynı potada eritebilmiş. Ki aynı anda iki grubun da kendine has vokal tarzlarını, ses dokuma tarzlarını duyabiliyoruz. Ayrıca albüm, çoğunlukla vermek istediği bir şeylerin arkasına gizlememiş, gayet de insanlık dışı, rahatsız edici, cızırtılı ve puslu bir albüm. Parçalar çoğunlukla benzer dinamikleri koruyor ve fazla inişli çıkışlı değil. Albüm içindeki ufak iniş çıkışlar da albüme hoş(?) bir dinamizm katmış. NINE INCH NAILS severlere bir müjde olarak, albümün ortasında bir “Terrible Lie” cover’ı bulunmakta. İkiliden beklenecek şekilde, orijinal parçanın iç çürütmeye en uygun kısımları alınıp amplife edilmiş.
“You, Whom I Have Always Hated” her şekilde kendisinden bekleneni veren bir albüm. Mutluluğu ve bütün iyi değerleri mütemadiyen alaşağı eden iki gruptan daha başka bir şey beklemek anlamsız olurdu zaten. Peki beklediğimizden fazlası mı? Ona da hayır. Dediğim gibi, fazlaca deneysellik ya da çizgiyi bozan farklı oyun içermeyen, zaman zaman metalcore, zaman zaman daha minimal alanlara gitmekle birlikte neredeyse bütün olarak bir sludge/doom albümü. Türün meraklıları için kesinlikle kaçmaması gereken bir albüm.
Kadro THOU:
Matthew Thudium: Gitar
Andy Gibbs: Gitar
Mitch Wells: Bas
Terry Gulino: Davul
Bryan Funck: Vokal
THE BODY:
Lee Buford: Davul
Chip King: Gitar, Vokal
Şarkılar 1. Her Strongholds Unvanquishable
2. The Devils of Trust Steal the Souls of the Free
3. Terrible Lie
4. Beyond the Realms of Dream, That Fleeting Shade Under the Corpus of Vanity
5. He Returns to the Place of His Iniquity
6. Lurking Fear
Albümü internete düştüğünden beri dinliyorum. THOU ve THE BODY’nin gizli hayranları olarak bu çalışmadan çıkan müziği beğenmemem mümkün değildi zaten, goygoyculuk yapmıyorum ama harbiden bu senenin en iyi işlerinden. Ben 9 verirdim en az. Kritik de çok iyi ellerine sağlık.
Albümü internete düştüğünden beri dinliyorum. THOU ve THE BODY’nin gizli hayranları olarak bu çalışmadan çıkan müziği beğenmemem mümkün değildi zaten, goygoyculuk yapmıyorum ama harbiden bu senenin en iyi işlerinden. Ben 9 verirdim en az. Kritik de çok iyi ellerine sağlık.
Bu grubu da ilk kez duyuyorum, ne cahilim ahah.
Yukaridaki parça resmen aklımı aldi o_0 acil ilgileniyorum bu albumle. Ayrica kritik cok guzel beynine saglik.
Eline sağlık Gökberk, bu albümden haberim yoktu ve keyifle dinleyeceğim muhtemelen.