Baharın yanardönerli triplerini göstermeye başladığı hoş bir Mart sabahından herkese merhaba.
Bu hafta hem müziğin kendisi, hem üretenleri hem de takipçileri için önemli varlıklar olan rock barlardan ve genel olarak rock bar kültüründen bahsedelim.
Rock bar deyince aklınıza nasıl bir ortam geliyor? Yaşadığınız yerdeki rock barlara gidiyor musunuz? Hayatınızın mevcut veya belirli bir döneminde gittiğiniz veya varlığından haberdar olduğunuz mekânlar, burada gelişen kültür ve büyüyen nesiller hakkında neler düşünüyorsunuz? Rock barların genel işleyişi ve hizmet kaliteleri hakkındaki görüşleriniz neler?
Rock bar dünyası, bazı barların zincir haline gelmesi, yerel veya küresel çapta büyümesi gibi durumlara da sahne olabiliyor. Rock ve metal dinleyen kitlelerin ve müzisyenlerin bu mekânlarda buluşması, buralarda kültürel, sanatsal ve ticari bir devamlılık sağlaması hususlarında neler düşünüyorsunuz? İdeal bir rock bar nasıl olmalı? Bu gibi mekânlarda yaşadığınız ilginç anlar, paylaşmak isteyeceğiniz anılar var mı?
Güzelliklerin peşinizi bırakmadığı, dost kahkahalarının eksik olmadığı bir hafta dilerim.
Bu tip barların hali hazırdaki temsilcileri genel olarak istenilecek seviyede ”kültürel, sanatsal” bir niteliğe sahip değil gibi. ”Rock bardan rock bara atlıyor, rock barlardan çıkmıyorum” gibi bir durumum olmadığı için bütün barlar hakkında doğru, yararlı bir yorumda bulunamam ama genel olarak gördüğüm bu çerçevede. Bunun sebebi bu barlara gelen kitlenin çoğunun nitelikli, müzik dağarcığı konusunda kendini geliştiren dinleyiciler olmaması durumu olabilir.
”Barın yanında rock” değilde ”rock’ın yanında bar” şiarı sanırım bir yerin harbiden rock bar olmasını sağlayacak şeydir. E buda kültür ve müzik ön plana alınırsa sağlanabilecek bir şeydir. Çok bir bok söylemedim ama bu kadar yazasım geldi şimdilik ahah.
O değilde, Asgard. :’/
19.03.2015
@OnurOnur, siz elitistler yok musunuz…
20.03.2015
@mysh, hahaha ulan varya ilk paragrafın son cümlesini yazarken o kadar yazmayı düşündüm yalnış anlaşılmasın, üsten falan bakmıyorum diye ama üşengeçlikten uzatmadım o an, lakin takan biri çıktı… İnan zerre öyle değilim. :D Ama yazdığım şeyde büyük oranda gerçek kanımca.
Üniversite döneminde hem vokalistlik yapıp hem de sürekli gürültülü rock barlarda bağır çağır sohbetler yapmak epey zorlayıcıydı sesim için, ama vazgeçemiyordum da herhangi birinden. En ilginç rock bar anım ise, arjantin bardağın ağzının büyük kısmını sağ avucumla bloklayıp, yapabildiğim en şiddetli brutal vokali bardağın içine yapmıştım, o gürültülü müzik arasında öyle bir kükreme çıktı ki, tüm bar bi anda bize döndü hatta bir masadan birkaç kişi kalkıp yanımıza geldi ve “Nasıl yaptın abi onu?” dediler ve açıklamamdan sonra elimi sıkarak tebrik ettiler.
Bar, Cafe vs. tarzı mekanlardaki yüksek sesten hayli rahatsız olduğum için hiç gitmemeye çalışıyorum. Merak edip gittiğim oldu bir iki defa ancak hiç kafam kaldırmıyormuş yeniden öğrendim. Benim olayım açık hava ve sessiz ortamlar sanırım yalnızca.
Bu kültürün özellikle küçük şehirlerde yerleşmesini isterdim. Ama sanırım büyük şehirlerde bile yerleşemedi.
İstanbul için örnek vermek gerekirse(kemancı,karavan,dorock filan hariç), bir türlü stabil bir yer olamıyor. Örneğin Kadıköy’de bir ara “Asgard viking metal bar” diye bir yer vardı. Fakat ‘türk gibi başlayıp ingiliz gibi bitiremedikleri’ için kapattılar. Konsept,niyet ve atmosfer çok güzel olmasına rağmen aşırı yüksek ses,oturma düzeni ve istikrarsızlıktan kapandı. Kadıköy’de öyle bir yerin iş yapabilme ihtimali çok olmasına rağmen kapandı. Ama hatırlıyorum, gittiğimizde bacaklarımız varil masalara sığmıyordu bile. Müzik sesinin yüksekliğinden bırak karşındakini, kendi sesimizi duyamıyorduk. Ne kadar içersek içelim ortamın rahatsızlığı iki biradan sonra gitmeye teşvik ediyordu bizi. Sahibi de bir süre sonra “burayı kapatıp kumarhane açacağım dostum” demişti zaten bana.
Ankara’ya gelecek olursam, bence Ankara’nın -metal için- en samimi ve harbi mekanı Papaz Bar. Buranın hem müzik kutusundaki playlist’leri hem de fiyatları çok güzel. Tek eksisi penceresiz -gün ışığı görmeyen- tuvalet manzaralı ana salonu. Onun dışında burası cidden metal dinlemek isteyen/sohbet ederken arka planda metal çalsın isteyen biri için uygun bir yer. Son 6 aydır da fahri evim oldu zaten. Ankara’da olup da arada sırada kaçıp bu müziği dinleyenlerin rahatça sığınabileceği bir mekan. İster tek başına, ister arkadaşlarınla.
Metalin tanıtımında ve evinde/yurdunda/ortak evde dinlemek isteyip de dinleyemeyenler nezdinde büyük önemi olan bu mekanların daha da çoğalması lazım. Özellikle günümüzde ‘nefes almak’ için bile ihtiyaç durumundalar.
20.03.2015
@onurtoptas, Kapanması çok üzücü falan filan ama Asgard için yazdıklarına bayağı bir katıldım.
rock bar deyince haydar rock bar dan bahsetmezsek başımıza kaya düşer, lanetler bizi bulur :D
Tam olarak olmuş diyebileceğimiz bi rock bar olduğunu düşünmüyorum İstanbul’da. Kimisinde canlı müzik istiyo insan, kimisinde en azından güzel parçalar çalmasını, bunların olduğu mekanlarda da çalışanların sürekli müşteriye bira kakalamaya çalışmamasını istiyo.. Tabi sulu biraları unutmayalım. Bunlar kötü yönler tabi yine şanslıyız rock&metal dinleyebileceğimiz mekanlar olduğu için ama herşey daha güzel olabilir bu ortamları çok zayıf buluyorum şuan.
bence ilk olarak türk rock/metal gruplarına bakılıpda yorum yapılmalı çünkü rock bar dediğinde h.içini geçiyorum zaten h.sonları mekanın ufacık sahnesinde grup dinleyebildiğin o ufacık yerde samimiyetle birilerine selam verip bira tokuşturup beraber kafa sallayıp terlediğin yer aklına geliyor ama ülkemizde malesef rock kültürünü eğlence anlayışı başta olmak üzere organizatörler,mekan sahipleri ve grupların birbirini çekememe durumu büyük ölçüde öldürmüştür.adam akıllı türk grubu sayın desem kaç grup aklınıza gelir kimbilir 3 yada 5 bunlardan biride muhtemelen pop-rockdır.ben izmirde yaşıyorum genel olarak alsancakta tato ve sokağındaki birkaç mekan ve deep i bilirim bi ara barbar vardı bornova’da bi kaç ay önce orası da kapandı yıllarca buralarda takılmış biri olarak 10 sene önce alsancağı hatırlarsanız her tipten insan vardı emolar başta olmak üzere hepsi dağıldı hatta emo muhabbeti açıldığında kendi aramızda geyik yaparız askere gittiler olum diye yani insanlar tek tip olmaya başladı bu farkediliyor eğlence kültürü büyük ölçüe dam bulup eller havaya kopmaya gideyim dam yoksa arabamı lüks bi cafe önüne çekip şekil yapayım oldu. Bence ilk olarak mekanın çok gürültülü müzik çaldığından ya da ay bunlar hiç kültürlü değiller snrm:S:S tribinden değilde etrafına bakıp bi kültürün büyükşehirde bile nasıl yok olduğuna dikkat çekin.saygılar.
türkiye’dekiler kavgası, gürültüsü, yiyişeni ve üzgün gothic kızlarıyla çok da iç açıcı ortamlar değiller. yine de günlük hayatın sıkıntısından kafamızı uzaklaştırabildiğimiz nadir yerler olduğundan çok da yerin dibine sokmamak lazım. bu birkaç mekan da olmasa hepten bitiğiz. hem dorock’tan iyisi açıldı da biz mi gitmedik?
yaşadığım lanet şehir denizli de bi ara vardı SÖZDE rock bar. hatta 8 yıl önce nişanlımla sevgili olma yolunda ilk adımları burda attık. anısı ne kadar güzel olsada sahipleri o kadar ağır orospu çocuğu insanlardı ki mekandan soğumuştuk. maalesef alternatif olmadığı için özellikle kışın burda takılmak zorunda kalıyorduk. yazın nasıl olsa merdivenler vardı(denizli de olanlar bilir merdivenleri). neyse bu mekanın sahipleri müşteriyi nasıl kazıklarız, nasıl bi-iki bira fazla hesap alırız, nasıl dolandırırız kafasında adam ve kadındı. ben ve bi kaç kişi baya eski olduğumuz için bize bişi yapmaya çalışmazlardı ama canlı müzik zamanı hesap ödeme vaktinde kesin birileri ile tartışırlardı. çünkü milletin kafası iyi sanıp sen fazla fazla geçirirlerdi biraları. sen 4 içtim dersin, 4 tane içtiğini adın gibi bilirisn ama bi bakmışsın senin bira kasa da 6 oluvermiş. birde asıl çakallık şu, masalarda asla adisyon olmazdı. sahipleri yazardı kasada:):) daha kolay müşteri sikebilmek için. neyse bak sinirlendim gene.
eyyorlamam bu kadar. hadi hayırlı işler.
Aydın’ın şirin mi şirin bir İngiliz kasabası olan Didim’de bir adet vardı bu bahsi geçen barlardan. “vardı” 8. sınıftayız falan metalci arkadaşlar vardı hep bahsederlerdi ordan, sadece yazın açık olduğu halde. Bu yaz o arkadaşlardan birine denk geldim ve hadi gidelim şu bara dedim, nihayetinde artık metal de dinliyodum. anlattı durdu, eskiden canlı canlı metal vardı falan diye. şansımıza canlı müzik yoktu ama hoparlörlerden ”Unforgiven” tınıları yükseliyordu. Güzel parçalar açtılar bilgisayardan, içtik sonra da kalktık. Bi kaç gün sonra neredeyse pop denilebilecek, KRAL TV kıvamında şarkılar çalan bir grup sahnedeyken önünden geçtim. Bir şaka olduğunu düşünürken ciddi ciddi adamlar çalıyordu hala.
Küçük kentlerin doğasında gizlidir bu. Ana akım tarzlardan etkilenmeyen asi ve bilgili gençlerinin takılabileceği, oturup çayını veya birasını yudumlayabileceği bir mekanı o küçük şehrin bünyesi kaldırmaz, kaldıramaz. Maddi sıkıntılar elvermez çünkü o minik semtte. Pop çalan kahve evlerinin var olması, kira masrafını karşılamasını zorlaştıracaktır.
Ben Didim’de gördüm bunu, her küçük şehirde olacak diye bir kaide yok.
Kişisel Rock Bar tecrübelerim bana gösterdi ki bu ortamlar denyolardan geçilmiyor. Paso karı kız arayışında olan leş gibi ve gürültülü tipler, surata makyaj değil badana yapmış hatunlar, entel muhabbet çevirmeye çalışıp alabildiğine ukalalaşan dangalaklar, ne ettiği belirsiz züppe organizatörler, daha uzar bu liste. Ekseriyetle uzak duruyorum.
Kemancı Bar’ın taksime taşınmadan önce Galata köprüsünde eski yerindeki zamanı ve oluşan altkültürü anlatan bir belgesel vardı. 4-5 sene önce iz tv de yayınlanmıştı. Konu için yerinde bir paylaşım.
Köprüaltı Sokağı: Kemancı
https://www.youtube.com/watch?v=E4OgswTAhK0
Anadolu’ da olan Rock Bar ile büyük kentlerdeki elbette farklı. Evden çıkıp en fazla 10 20 dakika mesafedeki her gün aynı tiplerin geldiği hep aynı şarkıların çaldığı can sıkıcı Analadolu şehirleri. Üstelik Haluk Levent bile çalsa satanist diye damgalanan insanlar için de çok farklı. Türkiye asla avrupa olamaz bu konuda. Bizim her şeyimiz çok farklı, iç içe girmiş. Mesela elitist takılan adamları kadınlar 2 gece sonra fasılda çılgın atıyolar.