SYLOSIS 2013 yılında büyük bir karavan kazası geçirdi. Grup üyelerinin her biri hastanelik oldu. Oldukça kritik bu kaza bu kadar gelecek vadeden bir grubun sonu olabilirdi. Genç İngilizler melodik/thrash metalde yeni bir nefer olma yollarının daha başındayken bunlara elveda diyebilirlerdi.
Fakat demediler, iyi ki de demediler. Öncelikle ortada insan canı söz konusu olmasının yanında, SYLOSIS son zamanlarda modern metalin gördüğü en dinamik gruplardan biri. Thrash metal diyelim ya da melodik death metal diyelim, her koşulda SYLOSIS onca grup arasında cidden ferah bir nefes. İlk albümü 2008’de ve de doğrudan Nuclear Blast etiketi altında çıkan, ayrıca ilk albümün hemen ardından THE BLACK DAHLIA MURDER gibi gruplarla turlamaya başlayan bir grubun gelişmemesi zaten imkansız gibi bir şey, ama grup ilk albümünden itibaren ortada hiçbir anlaşma yokmuş gibi kazıdı ve hâlâ da kazımaya devam ediyor.
SYLOSIS’in sound’unu tam olarak Monolith’te bulduğuna inanıyorum, zira dinlendiğinde grubun tam olarak istediğinin bu olduğunu belli ediyor ve gelecek vadeden bir grubun ilk ustalık eserini dinletmiş oluyor. Bu genel olarak yeni albümde de öyle, fakat tabii ki ortada bazı değişiklikler var. Zaten her zaman da olduğu gibi bir albümü tekrar yapmak çoğunlukla bir grubun istekli olacağı bir durum değil. Köklü bir değişiklik yok, fakat Dormant Heart genel olarak daha duygusal bir albüm. Bunun yanında frontman Josh Middleton’ın da dediği gibi biraz daha karanlık bir sound ve de daha fazla atmosferik anlar var. İşin güzel tarafı, bu değişiklikler arasında grubun thrash metal köklerinden vazgeçmemiş ve yine oldukça dinamik ve gaz bir şekilde yedirmiş olması. İlk single Mercy’nin gayet thrash bir şarkı olarak başlayıp nakaratta birdenbire yavaşlaması ve bunun hiç sırıtmaması buna verilebilecek en iyi örneklerden biri.
Albümde gördüğüm tek sıkıntı şarkıların birbirinden pek ayırt edilebilir olmaması. Bunu bir konseptle ilgili olarak söylemiyorum, zira albüm aslında cidden de konsept bir albüm; Middleton albümün insanın kendi dışındaki dünyayla ilgilenmemesi ve de geleneklerine körü körüne bağlı olmaları yönünde bir tema işlediğini söylüyor. Ama albümü beş kere dinledim ve Servitude’u beğenmiş olsam bile şu an açtığınızda şarkının adını ya da albümdeki yerini hatırlayamam oldukça muhtemel. Herkeste böyle bir durum yaşanması söz konusu olmayabilir tabii ki, ama bir önceki albümde şarkılar çok daha belirgin ve de akıl kalıcıydı. Ortada çok iyi ve yaratıcı riffler var, ama bazıları bir şekilde akıldan uçuyor gibi. Zaten grupla ilgili en önemli şey gitar işçiliği; grubun bugüne kadar aldığı en çok övgü bu yönde olsa gerek. Riff yazımında da solo yazımında da ortaya oldukça kaliteli bir iş çıkarmışlar ve bunları canlı performanslarında kusursuz bir şekilde aktaracaklarına eminim. Gitardan sonra en çok dikkat çeken nokta da tabii ki vokal. Son zamanlarda duyduğum en iyi harsh vokalistlerden biri olan Middleton bu albümde de üstüne düşeni fazlasıyla yapmış. SYLOSIS müziğine başka bir vokal düşünemiyorum cidden, bu açıdan bu vokal cidden grup için bir marka. Bunların dışında işin ritm kısmı da sorunsuz, yeni davulcu geldiği gibi uyum sağlamayı bilmiş.
Dormant Heart’ta gördüğümüz SYLOSIS grubun kesinlikle daha yoğun ve duygusal bir yönü. Bunu tam olarak beklediğim bir şekilde yaptıklarını söyleyemem, çünkü bundan bile daha iyisini yapabilirlerdi gibime geliyor. Ortadaki iş oldukça kaliteli ve bunun grup için önemli bir adım olacağına eminim, fakat genel olarak albümü sevsem de Monolith’in (hatta belki de Edge of The Earth‘ün de) altında bir albümmüş gibi geliyor. Yine de burada önemli olan tabii ki de albüme gelecek genel tepki. Sonuçta istedikleri sound’u elde ettiler, ellerindeki fırsatları daha da arttırdılar ve mutlaka çok daha büyüyeceklerdir. Umarım daha da iyi işlerine ve devam eden yükselişlerine hep birlikte tanıklık etmeye devam ederiz.
Kritik gelmeden önce Mercy’yi dinlemiştim. Grubu dinlemişliğim yoktu ama şarkı hoşuma gidince albümü dinledim baştan sona, gayet başarılı. Rifflerden ziyade vokaller daha vurucu geldi bana. Sololar da başarılı. Kritikten sonra ikinci kez döndürmeye karar verdim albümü ve zannedersem birkaç şarkı tekrar tekrar dinletecek kendini
ultra mega bir hayal kırıklığı. hatta abartmıyorum beş yıldızlı bir hayal kırıklığı. Mercy’yi yayınlandığı günden beri yaklaşık 70-80 kere dinlemişimdir ve bence uzak ara en iyi Sylosis şarkısı ama albüm bekleneni o kadar vermiyor ki anca bu kadar olur. kötü albüm diyeceğim seviyede de değil elbette. çünkü adamların müzisyenliği gerçekten çok iyi. puanım 5/10.
Sylosis’i baştan beri dinlerim, her albümü de malesef Conclusion of An Age’i aratır bana ama bu albümde Sylosis’i yeni bir yerde gördüm niyeyse. Vokal daha sertti,riffler daha duygusaldı ama thrashi de dediğin gibi yedirmiş. Kritik güzeldir ellerine sağlık
acık konusmak gerekırse bende albumu bır kac defa dınledım tamam cok gaz yerler mevcut guzel mesela sarkı tam gaz baslayıp rıtmı dusurebılıyor sarkıların ıcınde bıle farklı melodı ve tempo mavcut ama bence albumu bıraz daha kolay dınlenılır aklılda kalabılır yapabılırlerdi
Eline sağlık Baybora.
Grubu dinlemeyi uzun zamandır erteliyordum, en sonunda bu albümle bir giriş yapayım dedim. “Kötü diyemeyeceğim ama o kadar da etkileyici olmayan gruplar” kategorisine hızlı bir giriş yaptı kendileri. Albümde ilgi çekici güzel yerler, akla kazınan rifler var ancak ne sound, ne de enstrümantasyon olarak orijinal bir şey bulamadım. Ama yine de dinlemesi keyifli bir albüm.
Mercy cidden grubun her halde en iyi şarkılarından biri ama diğer şarkılar pekte o seviyyede değil. Albüm kötü mü? Tabii ki de değil, hatta beğendiğimi söyleyebilirim ama işte şarkılar kendini yeniden dinlettirme isteği veremiyor. Bu açıdan bakıldığında Monolith’den geride kalmış.