# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
YOUNG AND IN THE WAY – When Life Comes To Death
| 22.12.2014

Tehdit.

İnsanlar en çok gençken açtır. Başkaldırmaya, yeni bir içki tatmaya, yeni yerler görmeye, çeşitli delilikler yapmaya, yeni müzik keşfetmeye, cinselliğe, bir şeyleri parçalamaya, değişikliğe…aklınıza gelebilecek her alakasız hevese. İnsanı motive eden ve sürükleyen şey budur, bu yaşlarda atılımlar yapılmasının sebebi gelecekte bu heveslerin içte kalmamasıdır.

Bunları tabii ki 60 yaşında biri olarak söylemiyorum, bunlara ben de sahibim, siz de sahipsiniz. Fakat bunlara sahip olan her gencin bunları gerçekleştirmek için ne yaptıkları tartışılır. Yeterince kararlılar mı? Yeterince istekliler mi? Bu hevesler kafadaki bir düşüncenin ötesine gidemediğinde elinize sığ ve hayallerinizi yutkunduğunuz bir gençlik kalıyor. Üretkenliğin zirvede olması gereken bu dönemde depoda duran bir kağıt kadar işe yarıyorsunuz, o kağıtlardan ise daha binlercesi var. Buruşturulup atılmak da sizin elinizde, bir kitap hâline gelip kendinizi milyonlara okutmak da sizin elinizde.

When Life Comes To Death, Young and In the Way’in olduğu ilk büyük kitap. Büyük olmasında ve diğer hevesli oluşumların dışına çıkmasında bu kitabın yayınevi olan Deathwish’in de etkisi olsa da, bu fırsatın herkese verilmemesinin bir sebebi var. Grubun şirketle basit bir bağlantı ya da pençeleriyle kazıya kazıya anlaşmış olmasının bir önemi yok; önemli olan bu anlaşmanın ortaya çıkardığı sayfalar.

Kapağı sadece bıçak tutan bir eli içeren albüm, aslında barındırdığı müziğin nasıl olduğu hakkında da oldukça iyi bir fikir veriyor. Kapaktaki tehdit kendini albümdeki her şarkıda hissettiriyor. Fakat grup bunu her an bir ses yoğunluğu çıkararak yapmıyor, bunun yerine size tehdit ve kaosu bir nevi stabil olarak betimliyor. Zira ortadaki şey o kadar doğal ki, Fuck This Life gibi aslında oldukça kötü isimli bir şarkıda bile gereken anlamın yüklendiğini hissetmeniz oldukça muhtemel. Grubun logosunda ve hareketlerinde Watain’den etkilenmesi, hatta Be My Blood’ın sonunda neredeyse doğrudan Stellarvore’un nakaratını uygulaması gibi birtakım durumlar söz konusu olsa da, bunlar aslında oldukça cesur hareketler. Bu ne grubu abartmak ne de körü körüne övmek amaçlı: Young and In the Way henüz ikinci albümünü çıkarmış bir grup olmasına rağmen Watain gibi köklü bir devin ateşiyle oynuyor.

Müziğinin black metal tarafını saklamaktan hiçbir şekilde çekinmeyen ve tıpkı Watain gibi bir mekanda dinleyicilerine kan fışkırtmış olan grup, arzularının ciddiyetini işte burada belli ediyor. Yaptıkları hareket mekanın bir süreliğine kapatılmasına ve de mekanın gelirinin de bir süreliğine engellenmesine engel olabilir. Bu ne kadar yanlış olsa da, grubun zerre umurunda olduğunu sanmıyorum. Ortaya bütün öfkenizi ve arzularınızı yansıttığınız bir albüm çıkarıp kendilerini Watain gibi gruplara yöneltecek cesarette bir grup olsanız, Facebook üzerinden en içten özür dileklerinizi ilettikten sonra arkadaşlarınıza bir grup seyirciye gerçek kan fışkırtmış olmanın verdiği başarı hissiyle bir seri beşlik çakardınız ve sizin de o kadar umurunuzda olmazdı.

Kendini Shadow of Murder’da yavaş ve akustik tabanlı bir atmosferde de belli eden grup, istediğini belirtmek için akıllarına gelen her adımı kullanmış. Bu yüzden sadece hardcore olarak etiketlenemeyen bu albüm, ağır black metal etkisinin yanında crust elementlerini de içeriyor. Lirikal açıdan da oldukça yakalayıcı olduğundan barındırdığı şarkıların yarısının konserde dinleyicilerin içlerini akıtarak eşlik edeceğini belli ediyor. Bunda tabii ki vokalin de çok büyük katkısı var, zira Kable Lyall son zamanlarda duyduğum en tutkulu vokalist. Enstrümanlarda da hardcore etkisini sağlamak için abanılmaması oldukça hoşuma gitti. Dediğim gibi, stabil bir kaos var ortada.

Young and In the Way ismi grubu hiç dinlememiş biriyseniz doğal olarak garip gelecektir, ve de belki öyledir. Fakat grubu en iyi tanımlayan sözcükler bütünü olduğu kesin. Zamanımızda kendi potansiyelini bilmek ve bunu tam anlamıyla aktarabilmek oldukça zor ve de cesaret isteyen bir şey. Yayınevi kitaba karışacak mı, okuyucu kitabı beğenecek mi gibi endişelere bürünmeden kitabı oldukça doğrudan bir şekilde yayınlamak bazen yapılacak en doğru şey. Grup bu açılardan oldukça doğru bir yolda. Henüz ne kadar tehditkar oldukları tartışılabilir, fakat arzuları ve arzularını kağıda döken hevesleri sayesinde YIATW daha çok tartışmaya yol açacak kitap yayınlayacak gibi gözüküyor.

8,5/10
Albümün okur notu: 12345678910 (8.66/10, Toplam oy: 29)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2014
Şirket
Deathwish Inc.
Kadro
Kable Lyall: Vokal
Rick Contes: Gitar, vokal
Randy Baucom: Davul
Chris Nolen: Bas (stüdyo)
Derrick Gause: Bas (konser)
Şarkılar
1. Betrayed By Light
2. Fuck This Life
3. Be My Blood
4. Self Inflicted
5. Loved and Unwanted
6. We Are Nothing
7. Final Dose
8. Weep In My Dust
9. My Hand
10. Shadow of Murder
11. Embrace Extinction
  Yorum alanı

“YOUNG AND IN THE WAY – When Life Comes To Death” yazısına 10 yorum var

  1. Eline sağlık. Albümün adını yıl içinde birçok defa duydum, kapağını görüp hastası oldum ama düne kadar dinleme şansım olmadı. Dün açtığımda ise cidden suratıma betondan bi tokat yemiş gibi oldum. Kritikte yapılan her türlü benzetme ve göndermenin albümde bir yeri, bir karşılığı var, ekleyecek ekstra bir şeyim yok cidden. Agresif müziği seven herkes dinlemeli.

  2. B U R Z U M says:

    lan ben bu grubu nasıl gözden kaçırmışım???

    ilk 4 parça itibari ile oha dedim ve devam ediyor albüm. ayrıca kritik şahane…

  3. burn the heretic says:

    İlk kez duyuyorum grubu, çok iyi la.Sayfadaki 2 şarkıyla başladım, 1 saat oldu nerdeyse hala döndürüyorum şarkılarını ordan burdan.Bakılacaklar listeme aldım.(böyle bi listem de yok ha, gaza gelip öyle bişey yazdım)

  4. agresifq says:

    2014′ün enleri başlığında görmüştüm, birkaç arkadaş ismini zikretmiş, merak edip ‘be my blood’ kliplerini izledim.

    ondan sonrası zaten boyun ve omuz bölgesinde kırıklar…

    inanılmaz bir albüm, mutlaka vakit ayırın diyorum…

  5. Geçen yaz uzunca bir süre dinlemiştim bu albümü, bildiğin baştan sona taş gibi albüm. Kapağından, sözlerinden hatta logosundan bile kendini belli ediyor. Kritik de dört dörtlük, ellerine sağlık Mbaybora.

  6. Grubun ismini duymama rağmen dinleme fırsatı bulamamıştım. Bu bedbahtlığa son veriyorum. Kritiği de ayrıca çok sevdim, eline sağlık Baybora.

    Bence en iyi kritiğin bu hatta. Baya iyi. ESESES krdşm.

  7. Yazın sapık gibi dinlemiştim bunları, sonra unuttum evet, listelere falan da almadım. Hatırlatma için ARO kardeşim, baya şahane yazı olmuş, albümü çok iyi anlatmışsın bi şey ekleme gereği duymuyorum söylediklerine.

    Bu arada vokalisti çok fena Mikael Stanne’ye benzetiyorum, Ses rengi, şarkılara karakter katması, tutkusu hatta tipi bile benziyor bence ahah.

  8. Teşekkür ettim genjler.

  9. ismail vilehand says:

    Geberiyorum. Yeni albüm yapın lan artık.

  10. ismail vilehand says:

    Şu albümü her dinlediğimde grup elemanlarına ıslak odunla girişesim geliyor. Güzelim grubu piç ettiler. Bir bunların, iki Black Breath’in yeri asla dolmayacak.

    Lan keşke gelseydiniz İstanbul’a ben sizi Aksaray’a götürürdüm. Ne diye abuk subuk hareketler yapıyorsunuz ki?

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.