Ertuğrul Bircan Çopur
Ben ve birçokları için 2014 yılının en iyi albümünü yapmış MASTODON’un Münih’te konser vereceğini öğrenince, konsere kadar geçecek günlerin epeyce zor olacağını tahmin etmiştim zaten. Sonunda bu beklemelerin boşa çıkmayacağından emin olmam biraz bu zorluğu azalttı neyse ki. Daha önce İstanbul’da açık havada, hem de gündüz vakti kısa bir süre izleyebildiğim ve açıkçası çok da etkilenmediğim konserin acısını çıkartmak üzere erkenden alana gittim ve beklemeye koyuldum bir Cuma akşamı.
KROKODIL
Akşamın ilk grubu KROKODIL idi. Açıkçası daha önce adını hiç duymadığım, ve hala Last.fm’deki KROKODILlerden hangisini olduğundan emin olamadığım grup, açık söylemek gerekirse epeyce kötüydü. Death metale yakın, deathcore’umsu bir soundu olan grup, epeyce sert olmasına ve seyirciyi coşturmak için sahnede epey hareketli olmasına rağmen açıkçası mekanı tıklım tıklım doldurmuş insanları hiç etkilemeyi başaramadı.
Daha yarım saatlik setlist’lerinin sonuna gelemeden millet hemen kapının önünde projeksiyondan gösterilen dönüşümlü Bundesliga maçlarını izlemeye gitmeye başlamıştı bile. Açıkçası MASTODON’un neden KROKODIL’i ön grup olarak seçtiğini anlamakta epey zorlandık.
BIG BUSINESS
KROKODIL sahneyi terkettikten 15 dakika kadar sonra sahneye çıkan BIG BUSINESS ise epeyce şaşırtıcıydı. Seattle’lı, normalde dört kişiden oluşan sludge grubu sahneye yalnızca iki elemanla çıktı. Bas gitar ve vokal görevlerini üstlenen Jared Warren ve geri vokaller ile davullardaki Coady Willis açıkçası müthiş bir sürpriz yaptı seyirciye. Kısa zamanda yeterince soundcheck yapamadıkları her ne kadar belli olsa da, müthiş bir enerjiyle çaldılar ve kapının önündeki kalabalığı daha ilk şarkılarından içeri toplamayı başardılar.
Distortion’a bağlanmış bas ve adeta dövülerek çalınan davulla gümbür gümbür başladılar, 45 dakikalık setlistleri sonunda eminim ki alandan birçok hayran kazanmışlardı bile. Normalde fazla dinlemediğim bir tarzda müzik yapıyor olmalarına rağmen, ben bile sıkılmadan sonuna kadar dinledim.
MASTODON
Ve MASTODON. Sahnenin arkasında “Once More ‘Round the Sun” flamasının açılmasıyla başlayan 45 dakikalık bir beklemenin ardından Bill ve Brent önde olmak üzere sahneye girip yerlerini aldılar. Nefes almaya bile fırsat vermeden Tread Lightly ile girdiler, ve dur durak bilmeyen bir saat kırk dakika kadarlık konsere başladılar.
Grubu daha önce İstanbul’da izlediğimde en çok canımı yakan şey olan vokaller konusunda çok fazla bir gelişme olmadığını üzülerek belirtmem gerek. Troy ne kadar kendini geliştirmişse de, Brent ve Brann’in (özellikle Brent’in) daha canlı vokalleri konusunda gitmeleri gereken epeyce yol olduğu aşikar. Ha zaten seyirciler olarak neredeyse tüm şarkıların her anını bağırarak söylediğimiz için belki o kadar önemli olmadı bu; ama bu denli büyümüş bir grubun bu konuya daha fazla eğilmesi gerektiğini düşünüyorum açıkçası.
Her neyse, şarkılar arasında neredeyse hiç mola vermeden devam ederek Once More ‘Round the Sun’a geçtiler, peşinden aynı şekilde Blasteroid başladı. Epeydir kapalı bir konser alanında gördüğüm en büyük ve en “yerinde” pogolar da bu gümbür gümbür sound’un ve konser için gerçekten harika seçilmiş şarkıların yardımıyla hayat buldu.
Bir sonraki şarkı Oblivion girmeden Brent ufak çaplı bir shred gösterisi yaptı bize. Gösterinin sonunu da Oblivion’un girişine bağlayarak zaten etkileyici olan şarkıyı biraz daha keyifli getirdi. Hep bir ağızdan söylenen nakaratların ardından yeni şarkıya girerken bu kez şov sırası Brann’e gelmişti. Yaklaşık 40-50 saniye süren muazzam bir ataktan sonra bu defa da o gösterisinin sonunu The Motherload’a bağladı, ve bu şarkıyı da hep bir ağızdan söyledik.
Şarkı şarkı giderek çok uzatmak istemiyorum, dediğim gibi yaklaşık bir saat kırk dakika süren konser boyunca neredeyse hiç nefes almadık. Yalnızca bir ara Bill grubu susturup seyirciyi öven laflar etti, şimdiye kadar turnedeki en iyi seyircimizsiniz, harikasınız diyerek bize gazı verdi ve aynı şekilde devam ettiler daha sonra. Dur durak bilmeyen bir saldırı halinde hazırlanmıştı setlist, ve son albümde çalınan sekiz şarkının yanında Remission’a kadar geri giden 10 şarkı daha vardı. 18 şarkılık setlist bittikten sonra Brann hariç tüm ekip sahne arkasına gitti, Brann ise ön tarafa gelip beş dakika kadar sanki bir arkadaşıyla sohbet ediyormuş gibi bizle konuştu, bis yapmayacaklarını; fakat yakın zamanda kaybettikleri dostları Isaiah Owens’ın klavyelerini çaldığı Pendulous Skin’i banttan kapanış olarak çalacaklarını söyledi, tekrar tekrar teşekkür etti, bagetlerini ve ilginç şekilde iki adet davul derisini seyircilere attı ve gitti.
Sonuç olarak vokaller hala can sıksa da enstrüman performansı açısından muazzam bir konser oldu. Sanıyorum biraz kapasitenin üzerinde bilet satıldığı için kendimi oradan oraya vurmadım ama hareketsiz durmak da hakikaten mümkün değildi. Konserin en akılda kalıcı anları The Motherload ve Blood and Thunder’ın nakaratları (hayatımda hiç bu kadar gümbürdeyen bir seyirci görmemiştim), ve elbette ki Aunt Lisa’nın sonları oldu. Bir de kapalı alanda konser sırasında arkamda ot içenler de aklımda kaldı kokudan, onu da atlamayayım. O kadar kokuyu içime çektikten sonra çıkışta bir çizburger kapmayı ihmal etmeyip eve döndüm.
Tread Lightly
Once More ‘Round the Sun
Blasteroid
Oblivion
The Motherload
Chimes at Midnight
High Road
Aqua Dementia
Ol’e Nessie
Halloween
Aunt Lisa
Divinations
Bladecatcher
Black Tongue
Ember City
Megalodon
Crystal Skull
Blood and Thunder
Pendulous Skin
Vokal hususu, Mastodon’u tanıdığımdan beri bir ilerleme kaydedemedi. Özel sesleri olan insanlar bana göre… Brann’ı bir nebze anlarım, davul çalıyor ve O’nun çaldığı davullar normal değil ama Brent, sanki özen göstermiyormuş gibi söylüyor. Bazen sesi bile duyulmuyor.
Oha Big Business’i görünce ağladım resmen. Mükemmel bir gruplar bana göre ve böyle özel bi şova denk geldiğin için müthiş şanslısın abi. Şöyle bi şarkılarını da koyayım buraya, daha önce tanışma fırsatı bulamayanlara bir şekilde vesile olsun:
http://www.youtube.com/watch?v=1UjgTrQ4tI4
Krokodil de yanılmıyorsam şu anki Slipknot basçısının diğer grubu. O adam da yine yanılmıyorsam Mastodon’un eski gitar teknisyeni miydi neydi, bağlantıları bu şekilde kurulmuş olsa gerek. Kadroda hatta Sikth davulcusu vardı sanırım, ki hastasıyım Sikth davullarının. Fırsat bulunca dinleyeceğim kesinlikle.
Mastodon’a bir şey diyemiyorum. Setlist tam bir hayvanlık.
16.12.2014
@Berca B., Abi ben hiç dinlememiştim daha önce ama gerçekten etkileyiciydi Big Business, ben de daha net eğileceğim, bir de albümden dinlemeyerek istiyorum doğru dürüst.
Krokodil’i ise daha dinleyesim yok açıkçası ahah, ama bilgiler için sağ ol.
Su vokal konusu hakikaten tatsiz bir olay. Brann’in guzel vokal melodileri var, albumlerde super oluyor ama ayni anda o davullari calarken sesi cikmiyor tabi fazla.
Yarin Stockholm’de calacaklar ama gidemiyorum tabii ki, carsambaya konser mi konur allahsizlar. Böyuk sehirde yasamadigim icin uyuz oldugum zamanlardan biri.
Ağzımın suyunu akıtan bi setlist olmuş resmen.Lan bir mübarek yok mu getirsin şu adamları tekrardan.