1999 yılında şeytanın karnavalından çıkmış gibi görünen 9 adam bir albüm çıkardı. Bu albüm listeleri alt üst edecek, nefret dolu anların arkaplan müziği olacaktı. Yaptıkları müzik dünyanın en kompleks müziği değildi, ama bir şeyler vardı işte. Başlı başına ortadaki imaj bile ileride onları dünya çapında bir fenomen yapmaya yetmişti. Artık bütün bir gençlik Guitar Hero’da Psychosocial’ı hatim edecek ve ileride Seven olmayı hayal edecekti.
Lakin her şey gitgide daha da güzel bir hal alırken malum olay oldu, basçı Paul Gray hayatını kaybetti. Bu yetmezmiş gibi, grup tam Gray’in etkisinden kurtulmaya çalışırken yine fazlasıyla “çekirdek” bir üye olan Joey Jordison ile çıkan sorunlar tatsız olan pastaya bir de tuz kattı. Ama tişörtleri bütün bir gençliği süsleyen, kendi festivali olan bu grup durmayacaktı. Beşinci albümünü her ne olursa olsun çıkaracak ve bunu Gray’e adayacaktı. SLIPKNOT, .5: The Gray Chapter ile yeni bir gri sayfa açmak için geri dönecekti.
Yeni maskelerle ve kimlikleri net olarak belli olmayan bir basçı ve bir davulcuyla (söylentilere göre basçı Alessandro Venturella, davulcu da Jim Weinberg) karşımıza tazelenip çıkan SLIPKNOT, yeni albümünde bize bolca materyal sunuyor. Iowa’dan beri grubun çıkarttığı en uzun albüm olan The Gray Chapter, uzunluğuyla beraber müzikal olarak da Iowa ile benzerlikler gösteriyor; zira albümde Iowa’da hiçbir şekilde sırıtmayacak şarkılar bulunuyor. “The Devil In I” ve “Custer” gibi hit parçalarla dolu olan bu albümün belki de grubun en çok beğenilen albümü olan Iowa ile benzerlikler de içermesiyle beraber albüm kusursuz gibi görünüyor, fakat maalesef albüm bir taraftan müthiş şarkılar barındırırken bir taraftan da oldukça jenerik parçalar içeriyor. Albüm genel olarak 2014 SLIPKNOT’undan bekleneni verse de, bu orta kısmın oldukça unutulabilir olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Keşke grup o müthiş ilk dört şarkıdan sonra aynı havayı devam ettirebilseydi, zira o havayı tekrardan sadece sonlara doğru yakalayabiliyorlar.
Albümü enstrümantel açıdan inceleyecek olursak davullar cidden kilit nokta. Joey Jordison’ı aratmamakla beraber, davullar muazzam bir ton ve oldukça değişik pattern’lar barındırıyor. Corey Knotfest’te sesini biraz kaybetmiş gibi gözükse de albüm kaydında yine bildiğimiz Corey ve clean’leriyle yine dinleyiciyi avlamayı bilmiş. Bunlara rağmen albüm genelinde sıkıntılı duran tek element perküsyonlar, albüm boyunca gerektiği kadar duyulmuyorlar, hele de önceki albümlere kıyasla. Bunda tabii ki prodüksiyon faktörünün net bir etkisi var ve maalesef bu da albümün bir eksiği, zira dinlerken arada birçok şeyin kaybolduğunu duyabiliyorsunuz. Yine de prodüksiyondan şikayet edecek çok kişinin çıkacağını sanmıyorum, o kadar yıl ve olaydan sonra muhtemelen çoğu kişi sadece bir SLIPKNOT albümü dinliyor olmanın tadına varacaktır.
Genel olarak orta karar bir albüm olan The Gray Chapter, böyle olmasına rağmen çoğu SLIPKNOT hayranının delireceği ve de hit haline getireceği parçalardan oluşan bir albüm. İyiliği veya kötülüğü tartışılır, fakat “SLIPKNOT’un yapması gereken albüm bu muydu?” diye soracak olursak, cevap bence net bir evet. SLIPKNOT taşlarını iyi oynadı, gerekli hamleleri yaptı ve bundan sonra işler onlar için sadece daha da iyi olacak gibi. Yine de, umarım ileride daha da iyisini ortaya koyarlar.
Hakikaten de 6.5′luk albüm.
İlk şarkı yayınlandığında birşeyler eksik yorumu yapmıştım. Baybora’nın prodüksiyon ile ilgili söylediklerine katılıyorum. Yeterli bilgim olmadığı için yanlış şeyler söylüyor olabilirim ama bu albüm sanki çok steril gibi. Sampler ve dj abimizin katkıları sanki şarkıya sonradan yapıştırılmış gibi ve haddinden fazla net duyuluyor. Eski albümlerde (Özellikle Slipknot ve Iowa) tabiri caizse şarkılar mahalle kavgası gibiydi. DJ,sampler yine duyuluyordu ama bir bütünlük vardı.Şikayet etmiyorum ama o mahalle kavgası soundunu daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.
Albümü genel olarak beğendim. 7/10
Bonus: Yok efendim davulcuyu sonsuza dek açıklamayacağız, omon tonrom basçının dövmesinden tanıdılar gibi saçma sapan sosyal medya hareketlerine ne gerek vardı?
Kritik guzel olmus. Sadece davulcu konusuna katilmiyorum. Joey eksikligi fazlasi ile hissediliyor bence.
Ayrica cok afedersiniz ama bence bok gibi album yapmislar. Sen cik sert olacaz iowa gibi falan bilmem ne diye milletin (benim) istahini kabart, sonra gel bu albumu yap…sie aq…
Grup hakkında genel olarak bakıldığı zaman bu yaşamış oldukları çalkantılı dönemden herkesi tatmin eden bir albümle geri döndükleri net bir şekilde ortada. Yeni üyelerde müziğin gücü bu olsa gerek kimseyi aratmadan performanslarıyla gruba adapte olmuşlar. Knotfest’teki performanslarını net üzerinden izledim ve setlist’in 10 numara terfi ettiğini belirteyim. Artık slipknot kendi dalında sevilsede sevilmesede kitlesini daha da çok genişletti. James Root sürekli free takılıyor solo’larıyla bunuda gözlemledim ve yaratmış olduğu sololar gerçekten başarılı.
Corey taylor arkadaşında belirttiği gibi düşük bir performans ortaya koydu knotfest’te fakat üretkenliğine sonsuz saygım var Stone Sour ve Slipknot yaptığı şarkılar cleanler şahane..
Şu albümün kazancı ne diye sorarsanız.. Herkesin beğendiği AOV – Killpop – Custer şarkıları. Fakat benim en çok etkilendiğim şarkı biraz daha basit kalacak sanırım o da The One That Kills the Last. Arada çok iyi gidiyor snuff ile.
The Devil In I, Skeptic, Custer ve The Negative One gibi hitler barındıran ortalama bir albüm. Orta tempo şarkılar gruba yakışmıyor, Slipknot dediğin verecek gazı, kodum mu oturtacak. 6/10.
Güzel bir kritik olmuş baybora emeğine sağlık tam 6lık bir albüm.
Beklediğimiz bir yaziydi.. Diger yazilarini da takip ediyorum zaten bu yazin da beklentilerimi karsiladi. Tebrikler emegine saglik..
” İyiliği veya kötülüğü tartışılır, fakat “SLIPKNOT’un yapması gereken albüm bu muydu?” diye soracak olursak, cevap bence net bir evet. SLIPKNOT taşlarını iyi oynadı, gerekli hamleleri yaptı ve bundan sonra işler onlar için sadece daha da iyi olacak gibi.” Bunun üzerine diyecek bir şey bulamıyorum. Tamamen katılığım bir critic 6,5′dan başka , albümü çok güzel yansıtmışsınız. Emeğine sağlık Baybora Bey.
bence bu albüm aradan belli bir süre geçince daha iyi anlaşılacaktır, en azından grubun hayranları açısından.
minimum 15 senedir beraber müzik yapan “duygusal” bir makinenin 2 dişlisi artık yok ve bunun üzerine yeni albüm kaydediyorsunuz. üstelik zirvedesiniz, son stüdyo albümünün üzerinden 6 sene geçmiş, dinleyici kitlenizde değişmeler var vs.
albümü 4-5 kere dinlemiş biri olarak söyleyebileceğim ilk şey, bir önceki albüm all hope is gone’dan daha sert ve ‘progresif’ tınladığı. ayrıca all hope is gone ikinci yarısında coşkusunu kaybediyor, slipknot’un medar-ı iftiharı nakaratlarını barındırmıyordu. bu albümün şarkı sıralaması daha akıllıca oluşturulmuş.
the gray chapter için ileriye doğru atılan bir adım, diyebilirim.
Kritik gayet güzel olmuş. Yalnız ”Jim Weinberg” değil ”Jay Weinberg”
Açıkçası bu siteyi ve özellikle incelemeleri sürekli takip eden bir fan olarak hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim.Normalde incelemeleri güvenerek okurum fakat bu incelemeyi doğru bulmuyorum.
Albüm baştan sona en az 7-8 defa dinledim(2 bonus şarkı dahil).Albümü ilk dinleyişim de herkes gibi benim de bateri konusunda büyük kaygılarım vardı fakat yeni baterist Joey’in yerini oldukça iyi doldurmuşa benziyor.Kendine özel bir çalış tarzı var ve bu tarzı da şarkılara en iyi haliyle yansıtmış.
Bas gitar konusuna gelirsek, “Acaba bu da bir ‘…And Justice For All’ mı olacak?” diye düşünüyordum fakat aksine basın sesini sonuna kadar köklemişler.Albümde cayır cayır yanan bir bas tınısı var ve bas partisyonları şarkılara tam oturuyor.
Perküsyonların sesinin kısık olması konusuna gelince, ses yüksekliğinin yeterli olduğunu düşünüyorum.Craig Jones’un sample’ları da enstrümanlarla çok iyi uyum sağlamış.Adam nereye ne konacağını çok iyi biliyor :)
Albümün en az 8′i hak ettiğini düşünüyorum ve hayır Slipknot fanboyu değilim.Neden bilemiyorum fakat şu günlerde Slipknot’tan nefret etmek havalı bir şeymiş gibi herkes dinlemeden etmeden yorum yapıyor -_-
Not:Albümde beni rahatsız eden 2 şey var:”Custer” ın nakaratı ve “The Burden”
The Negative One ilk çıktığında acayip heyecanlanmıştım, çünkü bir jenerasyon olarak slipknot ile metal müziğin kapılarını aralayanlardan biriydim ben de… Hala da albümün en iddialı şarkısı olduğunu iddia ediyorum, bunun dışında the devil in I(slipknot için biraz ağlak bi şarkı olsa da), custer,skeptic, sarcasthrope bunlar efsane şarkılar olmuş açıkçası. Bateri konusuna gelince, chris adler söylentileri vardı en başta, onun o karakteristik trampet tonlarından ötürü.Ancak kendisi açıklama yaptı, kendisi o albümde çalmamış, çaldıysa da haberi yokmuş :) ama bence her kim çaldıysa, partisyon olarak da çalım olarak da joey’den eksik kalır yanı kalmamış. arkadaşların belirttiği gibi bas gitarlar çatır çutur geliyor, özellikle sarcasthrope’un ana riffinde. benim bu albüme notum 9/10 açıkçası, abartı olduğunu da düşünmüyorum, o kadar olaydan sonra böyle hoş bir albümle dönmeleri artıdır. prodüksiyonun temiz olması da alışıldık bir slipknot davranışı değil ama hayırlısı bakalım
Diğer Slipknot albümlerine göre daha bir değişik, daha bir hoş geldi. Her bir şarkıda beni yakalayan parçalar buldum, albüm boyunca sıkıldığımı, dikkatimin dağıldığını hatırlamıyorum. Davulları çok beğendim, çoğu zaman o “rap rap” yürüyen ritmlere bir şekilde eşlik etme ihtiyacı hissettim hatta. Albümün prodüksiyonu da çok leziz. Bu yıl çıkan ve yüzümü güldüren albümlerden oldu “.5: The Gray Chapter”. Not konusunda ben fazlasıyla aşırı bonkör davranacağım, kusura bakmayın. Bu tip ritmlere acıktığımdan herhalde. 8,5/10
Bitmiş bir grubun son çırpınışları
13.11.2014
@crowkiller, Billboard’a çıktığı hafta birinci girdi, şuan itibariyle 9. sırada sanırım.Pek bitmiş bir grup gibi durmuyorlar :)
13.11.2014
@Ugur, Şanı şöhreti dolayısıyla satmıştır. Bakma sen bilboard’a. Bu tür müzik tutulmayalı bayağı oldu. Yaptıkları müziğin türü gereği yok olmaya mahkum bir grup Slipknot. Limp Bizkit de öyle. Zaten bu iki grup haricinde nu-metal etkileşimli müzik yapmaya devam eden grup ”neredeyse” kalmadı. Yakında tarz değiştirebilirler. Ki bunu da göt ister. Korn mesela, dupstep olaylarına girdiğinden beri adam yerine koyulmuyor pek.
13.11.2014
@saw you drown, 15 yıllık bir grubun müziği ile yakaladığı şan şöhret ile 2014 yılında listeye 1. girmesi, yaptığı müzik nedeniyle yok olmasına işaret ediyor diyorsun? Nayss.
13.11.2014
@Çağrı Tunç, Öyle tabii. Bunun onlarca, hatta yüzlerce örneği vardır. Birçok dinleyici, grubun ismine bakarak albüm alıyor. Dünyadaki herkesin bilinçli bir müziksever olduğunu sanmıyorsun herhalde?
14.11.2014
@Ugur, bir grubun geldiği noktanın satış listeleri ile değil hayranlarının memnuniyeti ile ölçüldüğünü düşünüyorum, the negative one hariç hiç bir şarkıyı beğenmedim zira hepsi filler vasfında vasat ve eski parçaların taklidi dandik şarkılar, bir tek negative one ı hem gaz hemde orjinal buldum,yakın zamanda bir çok baba grup çok kötü albümler çıkardı ama hem kritik sitelerinde hemde billboard larda el üstünde tutuluyorlar zira artık isyanın ve sözde anti kapitalizmin müziği olan metal müzikte kapitalizmin elinde ürün üreten bir piyasaya dönüştü, slipknot pop vokalli clean gitarli bir albüm yapsaydı bile bunu müzik çevresi bize ”sevimli görünüşlü şeytani slipknot” falan diye servis edebilirdi bizde büyük ihtimal sineye çekerdik, demem o ki billboard ta başarılı olmak herşey değil bence beş para etmez zorlama bir albüm
14.11.2014
@crowkiller, @saw you drown Albüme iyi ya da kötü diyecek kadar dinleyemedim henüz ama satış rakamları Slipknot için ‘hala’ müthişken bitmiş demek çok erken bence.Daha doğrusu bu derece popüler bir grup için bunun çok zor olacağını düşünüyorum.Bir ara Corey Taylor’ın ‘Stone Sour daha öncelikli’, ‘Slipknot albümü çıkmayabilir’ minvalindeki açıklamaları olduğunu, sonrasında da bunları bir güzel yuttuğunu hatırlamamız gerek.
Ha tabi ‘çok satan=iyi müzik’ değil.O ayrı bir konu.
14.11.2014
@Ugur, slipknot tabiki bitmedi, elemanlarının çoğu hala grupta, hala müthiş konserler veriyorlar vs, ama artık şu albümü de gördükten sonra slipknot tan geriye bir şey kalmadığını gördüm, şöyle ki 2000 lerde 90 larda müthiş patlamalar yapan gruplar artık yerlerini yeni moda yenilikçi gruplara ve progresif ve avat garde müzik yapan oluşumlara bıraktılar, bunu önlemek için çoğu eski grupta tarzından dışarı çıkıp deneysel yollara girdiler ve o yollarda helak oldular, bence slipknot ve benzeri kült gruplar kendi köklerine bağlı kalmalılar,bu albümde de slipknot o eski nu-metal köklerini bırakıp daha düz bir tarza kaymış ve sıçmış, bu verdiğim örnek mayhem içinde geçerli mayhem yeni albümünde deathspell omega vari bir şeyler deneyerek kendini tazelemeye kalkmış ama bence saçmalamış,kendilerinden etkilenen yeni grupları kendilerine örnek almak eski grupların en büyük hatası bence
14.11.2014
@crowkiller, Mayhem haricinde söylediklerinin hepsine katılıyorum. Ben de bunu demek istiyordum. Arz-talep meselesi bu iş. Yoksa iyi müzik yapsan da, o müzik türü tutulmuyorsa, modasını kaybetmişse yokları oynarsın.
14.11.2014
@saw you drown, bu arada şunu söylemek istiyorum ki Mayhem hakkında söylediklerimi sadece deneysele kaymaları açısından söyledim, yoksa piyasa yapmak için öyle bir yönelim tercih ettiklerini düşünmüyorum
Şöyle bir gerçek var: Deneysel ya da progresif etkileşimli müzik yapmıyorsan, artık kimse seni pek siklemiyor. Acı ama gerçek. En kral, en kült grupların albümlerine bile, bırak artık burun kıvırmayı ”bu ne yeeaaa yeter artık hep aynı bıktık” türü şeyler söyleniyor.
Albüm mükemmel ya, madde madde aklıma ne gelirse yazmak istiyorum.
-YEHOVA’NIN NEDEN AĞLADIĞINI BİLİYORUM, ANNE SİKİCİİİ
-Corey’nin vokalleri çok ama çok net bir şekilde rastalı maskeyi attıktan sonraki en iyi vokaller. Sadece bağırmalı vokaller de değil, clean vokaller de öyle. Iowa’dan sonraki dönemin en iyi Corey performansı hatta.
-AOV, Custer, Skeptic, Sarcastrophe ve Lech müthiş şarkılar.
-Hep sert şarkılar saydım ama mesela bir Killpop da mükemmel. Albümün en müthiş özelliği sertliğine göre değerlendirememeniz.
-Sound olarak All Hope Is Gone’a ve Vol:3′e daha yakın dursa da bayağı özgün bir albüm.
-Bas ve davulda başkası olduğu çok belli. AOV’deki bas solosu ve garip garip davul atakları daha önce duymadığımız şeyler.
-Skeptic Slipknot’ın kariyerinin en mutlu nakaratını barındırıyor ve işin ilginci şarkıda Paul Gray’den bahsediliyor. Arkadaşlarını böyle anmaları çok güzel.
-DÜNYA SENİN GİBİ BİR ANNESİKİCİYİ BİR DAHA GÖREMEYECEK
-Albümdeki baslardan ne kadar memnunsam davullardan o kadar memnun değilim. Slipknot denilince akla belli bir davul tarzı geliyordu, onun olmaması sinir bozucu. Arkadaşın bunda suçu yok gerçi, gayet iyi çalmış.
-Slipknot kariyerinin başından beri müthiş gitar tonlarıyla çalıyor ya, dinledikçe dinleyesi geliyor insanın.
-Hiç Slipknot gibi hissettirmemesine rağmen taş gibi olan şarkılar var. Sırf aradığınızı bulamadınız diye onlara sırt çevirmeyin bence.
-Slipknot hala daha benim neslimin çıkardığı en büyük metal grubu. 11 yaşımdan beri bu böyle ve bence bu bayağı garip. Bu durumu birinin açıklamasını istiyorum.
-DOĞRA DOĞRA DOĞRA BENİ VE MAHVET MAHVET MAHVET BENİ
-Abi Craig ve Sid çok iyi ya. Keşke her grupta böyle elemanlar olsa.
-Maskeler hiç de olmamış ya. Corey TMNT’deki Raphael’e benziyor. :/ Gerçi albüm kapağı çok hoşuma gitti.
-20 yıllık bir grubun geri dönüş albümünün bu kadar kaliteli ve tavizsiz olması çok nadir rastlanır bir şey, değeri bilinmesi lazım ya. Slipknot gibi ne yapsa kapacak bir hayran kitlesi olan grubun bu kadar özenli olması çok hoşuma gidiyor.
-Ben Slipknot olsam Grammy’ye Skeptic’le katılırdım. Net başarı getirirdi.
-Albümdeki şarkıların en az yarısı hit. Bu grubun Vol:3 ile terk ettiği bir şeydi, tekrar hit yazmaları güzel.
-Albüm çok net bir şekilde ilk üç albüm kadar iyi değil ama All Hope Is Gone’dan iyi. İlk üç albüme 10, Al Hope Is Gone’a 7 veren ben bu albüme 8,5 falan veririm çok rahat. 9 basayım hatta.
-WAAAAALK WITH ME AQ ÇOCUU, WAAAAALK WITH ME
Çoğu kişinin aksine bu albümü çok beğendim. Bence All Hope Is Gone’dan kat kat daha iyi. The Negative One, Custer, AOV, Sarcastrophe, The Devil In I falan harika parçalar.
Maskeler cidden kötü ama.
Şarkılar hala çok fazla ergen işi hisse sahip biraz daha büyümeleri lazım. 16 yaşında liseli isyanıyla yazılmış gibi duran şarkılar hiç zevkli değil, adamın clean vokalleri özellikle bu hissi uyandırıyor, sabun köpüğü gibi geliyor. hiç beğenmedim.
zamanında bu albümün hakkı inanılmaz yendi.
Ben de slipknot çok sevmem fakat bu albümün hakkının yendiğini düşünüyorum.
nedense slipknot albümlerinde zaman geçtikten sonra hep bir “hakkı yendi”, “hakkı verilmedi” muhabbeti dönüyor. şimdi yeni albüm de 4.5 aldı; bakalım 2-3 yıl sonra ona yapılan yorumlar nasıl olacak.