Dinlediğim en iyi albümlerden biri olan “Pitch Black Progress” başta olmak üzere, kariyeri boyunca çok sağlam albümlere imza atan, kanımca “Dark Matter Dimensions” dışında kötü bir işi bulunmayan SCAR SYMMETRY, son 10 yıldır en sevdiğim gruplardan biridir. Eşsiz gitar işçilikleri, müthiş vokalleri, özgün sound’ları ve enerjileriyle, benim için “mükemmel grup” tanımına çok yaklaşan topluluklardan biridir.
Bir önceki albümleri “The Unseen Empire”, kanımca grubun en iyi işlerinden biri olmasının yanı sıra, barındırdığı çok sayıdaki hit ile de ilk dinlemeden bu yana aklımı almaya başaran bir eser. Jonas Kjellgren’in ayrılığı sonrası SCAR SYMMETRY’yi bir nevi “Per Nilsson’s Band”e dönüştüren Per Nilsson, “hayatımda kaydettiğim en iyi şey” olarak nitelediği “The Singularity (Phase I: Neohumanity)”de duyduğumuz her şeye imza atmış. Tüm şarkılar, tüm vokal melodileri, tüm sololar, tüm düzenlemeler, kayıt, miks, mastering; hepsi onun elinden çıkmış. Önceleri kayıt, miks ve mastering işlerini Kjellgren yaptığından, Nilsson’un tüm bu sorumlulukların altına girmesi kolay olmamış tabii. KAIPA ve THE ABSCENCE gibi diğer projelerini tümüyle askıya alması bir yana, albümün miks/mastering safhası Ocak 2014’ten bu yana devam etmekteymiş. Nilsson, her şeyin mükemmel olması adına çok uğraşmış, dediğine göre tüm hayatını bu albüme adamış.
Peki böyle uğraşılan, bu kadar emek verilen “The Singularity (Phase I: Neohumanity)” nasıl bir albüm?
Öncelikle şunu bir söyleyelim: Christian Alvestam, sanıldığı gibi SCAR SYMMETRY’nin en önemli adamı değildi. Grubun en büyük patlamasını yapmasını sağlayan The Illusionist de dâhil olmak üzere, SCAR SYMMETRY’nin en meşhur şarkılarından bir çoğunun vokal melodilerinden de Per Nilsson sorumlu. Dolayısıyla, ses rengi, vokal gücü başka bir konu elbet, ancak SCAR SYMMETRY vokallerinin büyük kısmını yaratan asıl kişiler de Nilsson ve Kjellgren’di; en azından röportajlarında söylediklerine bakılırsa. “The Singularity (Phase I: Neohumanity)”de duyduğumuz tüm vokaller, vokal melodileri de Per Nilsson tarafından yazılmış.
“The Singularity (Phase I: Neohumanity)”de hissedilen ilk şey, SCAR SYMMETRY sound’undaki değişim. Grubu bilmeyen biri “The Singularity (Phase I: Neohumanity)”yi dinlese, grubun bu hard rock, AOR, yer yer pop tabanlı sound’unun SCAR SYMMETRY’nin başlıca özelliği olduğunu düşünebilir. Halbuki SCAR SYMMETRY, önceki albümlerinde bu tatları, diğer pek çok yan element gibi parça parça kullanıyordu. Misal böylesi AOR’lu, hard rock’lı kısımlar daha yırtıcı bölümler arasına konduğunda, Kaleidoscopic God’ın kimi yerleri gibi enfes şeyler ortaya çıkıyordu. Ancak bu albümün geneli bu AOR/pop havasını güçlü şekilde vurguluyor. Bu sebepten, Kjellgren’in gidişinin, “gruptan götürdüklerini“ demesek de, Nilsson’u istediklerini yapma adına daha özgür hale getirdiğini görmek mümkün.
Albümü 20 civarı kez dinlemiş biri olarak, en yakın örnek olan “The Unseen Empire”la karşılaştırdığımızda “The Singularity (Phase I: Neohumanity)”nin ilk andan hiç ama hiç çarpmadığını söyleyebilirim. Bir önceki albümü ilk dinlediğim sırada, daha ilk dinleyişimde, The Anomaly, Illuminoid Dream Sequence, Seers of the Eschaton, Domination Agenda ve The Draconian Arrival, dinlediğim en iyi SCAR SYMMETRY şarkıları arasına girmiş, daha ilk dinleyiş sırasında “Oha oha!” diye gaza gelmiştim. “The Singularity (Phase I: Neohumanity)”de bu hissi henüz yaşamadım. Albümü yaklaşık 20 kez dinledim ancak şimdiye dek aklımı başımdan alan çok fazla yer olmadı (baya az oldu).
Ancak, bu durum albümün kötü olduğu anlamına gelmiyor. “The Singularity (Phase I: Neohumanity)” net şekilde iyi bir albüm; uğraşılmış, düşünülmüş bir albüm. Dolayısıyla dinlerken de uğraşmayı, düşünmeyi gerektiren yanları olan bir albüm. Hit şarkı kasmıyor oluşu, SCAR SYMMETRY gibi bu konuda harikalar yaratan bir grup için çok da iyi değil elbet. Aşırı gaza getiren ve manyak death metal groove’larını kafamıza çarpan SCAR SYMMETRY havası da alıştığımız dozda değil, bu da bir gerçek. Nakarat melodileri ve genel anlamda vokallerin “The Unseen Empire”ın gerisinde olduğu da bence bariz.
Ancak albümün kendine özgü bir havasının olduğu, her dinlemeyle daha bir alışıldığını da kendi gözlemlerimle söyleyebilirim. Başta özelliksiz gibi gelen çoğu melodiyi mırıldanırken buluyorum kendimi. Son şarkının 00:37’sindeki canazor rifi Holographic Universe ve Illuminoid Dream Sequence’ın öküz riflerini hatırlattığı için ayrı bir seviyorum, falan filan.
Nihayetinde “The Singularity (Phase I: Neohumanity)”, dinlemesi keyifli bir albüm. Grubun dinamikleri, özgün yanları o kadar süper ki, grup farklı bir sound’a kayma eğilimleri gösterse bile kendini her türlü dinletiyor (“Dark Matter Dimensions”ı unutmaya çalışalım). “The Singularity (Phase I: Neohumanity)” aşırı etkileyici bir albüm mü, bence değil. Ya da en azından benim zevklerim ve SCAR SYMMETRY’ye yüklediğim anlam açısından tam benim kalemim değil. Ama SCAR SYMMETRY güzel grup ulan. Pek çok şeyi çok çok iyi yapıyorlar, bir şekilde kendilerini dinletiyorlar.
Bu trilojinin 2. ve 3. albümleri bence daha sert, daha SCAR SYMMETRY olacaktır. Konsept gereği ve albüme gelecek yorumlar gereği böyle olacağını öngörüyorum. “The Singularity (Phase I: Neohumanity)”yi de iyi bir albüm olarak görüyorum. Ama şunu da biliyorum, SCAR SYMMETRY bundan ÇOK daha iyisini yaptı, bundan sonra da yapabilir.
abi The Unseen Empire’ı ben de tam tersi en zayıf albümleri olarak görüyorum. Ben şahsen hiç alışamadım ona ve Dark Matter Dimensions ve The Singularity (Phase I: Neohumanity)nin çok çok daha çarpıcı olduğunu düşünüyorum. Unseen Empire zerre kadar beni çarpmamış ve 3. dinleme denememde beni baymışken Dark Matter Dimensions ve The Singularity (Phase I: Neohumanity) defalarca dinlememe rağmen tek bir anında baymadı ve gayet zevkle dinledim. Aynı şekilde düşünen var mı merak ediyorum.
20.10.2014
@WARA WARA, hatta Unseen Empire ile tüm umudumu kesmiştim gruptan, bu albüm ilaç gibi geldi bildiğin.
Kritiğe büyük ölçüde katılıyorum. Aslında albüm ve konsept açıklandığında baya ümitliydim ama heyecanımın karşılığını pek bulamadım. Beklentilerimi diğer iki albüme devretmiş durumdayım. 6/10
29.11.2014
@ÖNCÜL, Bir ay önce söylediklerimi geri alıyorum. Hayır, albüm ilk yayınlandığında yeteri kadar da dinleyerek bu yorumu yapmıştım. Bugün 2 kez döndürdüm, notumu 8′e çıkardım. 1 ay sonra da 10′a çıkarabilirim, hiç belli olmaz.
öncelikle şunu söyliyim, scar symmetry iyi bildiğim bir grup değildir. kritikteki limit to infinity şarkısını dinlediğimde ” baya baya 80′ler’in heavy metal şarkısının daha modern soundlu, brutal vokalli hali lan” diye düşündüm. sonra kritiği okudum ahmet abi de benzer şeylerden bahsetmiş. ki şarkının youtube vidyosunun en çok beğeneilen yorumunda şarkı “70′lerin uzay macera programları müziğine” benzetilmiş. yorumlarda scar symmetry’nin happy sound’a kaydığı söylenmiş. ancak şunu söyleyebilirim ki per nilsson şarkının solo kısmında gene yapacağını yapmış, süper bi solo gerçekten. adam çok iyi ton seçiyor. son olarak da kritik güzel olmuş, scar symmetry n’aptı n’etti gibi son dönemlerini bilmeyen benim gibi dinleyiciler için sade ve açıklayıcı olmuş, eline sağlık ahmet başkan.
Per Nilsson dayının köpeğiyim, açık ve net. çok iyi albüm benden 9 çalıştı. üçlemenin geri kalanını büyük bir iştahla bekliyorum! büyük bir zevkle dinledim. klavye (synth) kullandıklarını biliyordum ama burada çok güzel yedirilmiş, herşeyiyle harika.
Bunun devamı çıksa çok tutar.