Çağrı Tunç
Metal müzikte (hatta birçok sanat türünde) ardı ardına çıkarılan eserler, genelde anlayış ve hitap ettiği kitle açısından çok da farklılık göstermezler. Bu yüzden REVOCATION’ın yeni albüm haberini aldığımda beklediğim şey “Revocation”ın biraz değişiğiydi, hatta aynısı çıksa yadırgamazdım. Zaten “Revocation” da benim için eskilerin ekmeğini biraz yiyen bir albümdü. Fakat “Deathless”, bu yargıları parçalayan ve “geçen senekinin bir boy büyüğü” olmayan bir albüm. Peki, nasıl bir albüm “Deathless”, olayı nedir derseniz birkaç tane net özellik sayabilirim.
İlk başta göze çarpan şey, REVOCATION’ın ekstrem metal anlayışını daha da oturtması. Gitarın 7. telini ve blast beati çekinmeden kullanan bir sound hakim albüme. “Deathless”, her zaman dinlediğimiz REVOCATION’dan daha karanlık ve duvar gibi çarpıyor. Tabi tüm bu ekstrem hava, grubun caz/rock and roll etkilerini öyle her şarkıda su yüzüne çıkarmıyor.
Her zaman “daha progresif ve daha uzun şarkılar yazarlar mı?” diye merak ettiğimiz bir grup olarak REVOCATION (en azından ben ediyordum), bu albümle bana öyle geliyor ki bu sorumuzu hep olumsuz cevaplayacak. David Davidson, ekstrem metali gerçekten çok seven bir adam ve bu sevgisinden dolayı grubun müziğini genişletmek için bile bu tip radikal değişikliklere hiç gireceğini düşünmüyorum. Ne yapıp edecekse ekstrem metal temelinde yapıyor, buna albümdeki “Apex” adlı bas solosu olan şarkı da dahil. Eğer REVOCATION’ın ekstrem yönü ilginizi çekiyorsa, “Deathless” da bayağı ilginizi çekecek.
“Deathless”a dair en sevdiğim şeylerden biri de grubun bir tür “DAVID DAVIDSON BAND” olmaması ve tüm elemanların müthiş bir katkı sunması. Özellikle davulcu Phil-Dubais Coyne kariyerinin en iyi davul performansını sergilemiş diyebilirim. Sürekli çalınan bir riff ile oyuncak gibi oynaması ve doğru zamanda doğru vuruşu yapması, albümü sadece davulları için dinlemeye zorluyor. Sürekli farklı atraksiyonlara girerek sıkıcı olabilecek kısımları bayağı eğlenceli hale getirmiş. Özellikle Blake Richardson hayranları bu çalış tarzını seveceklerdir diye düşünüyorum. Bir diğer eğlenceli isim de bas gitarist Brett Bamberger. Bu abinin Anthony Buda gibi D.D Verni’yi andıran bir teknikle değil de bas gitarın tüm perdelerini kullanmaya yatkın bir tarzı var. Özellikle albümün ikinci yarısında kendini bayağı öne çıkarıyor, iyi de yapıyor. İki tane hayvansal gitaristin arasında sesini duyurmak büyük başarı. Mesela bu hayvansal gitaristlerden Dan olanı da sesini vokal yaparak duyuruyor, gitar olarak öne çıktığını söylemek zor. Albümdeki tüm sololar açık açık DAVID diye bağırdığı için bu abinin asıl olayının vokallerinde olduğunu düşünüyorum -ki gerçekten güzel vokalleri var, bana Gojira’yı hatırlatıyor. Eğer albümdeki tüm soloları Dan çalmış olsa bile hepsinin Davidson süzgecinden geçtiğine eminim, o yüzden “tüm gitarlar=David” şeklindeki bir algıyı yok edemediği sürece bu hep böyle sürecektir. Umarım sürmez.
Madem söz dönüp dolaşıp yine David’e geldi, kendisini deli gibi övebilirim. David ilk defa yazdığı rifflerde ilham kaynaklarını bu kadar belli etmiş. “The Blackest Reaches”daki Ne Obliviscaris’i andıran bölüm ve “Labyrinth Of Eyes”daki 7. tel kullanımı falan bayağı kendini ele veriyor. Fakat bu bana göre bir olumsuzluk falan değil, hatta albümdeki en sevdiğim bazı şarkılar da bu şarkılar. Yani can sıkan türden bir esinlenme yok, tam tersi gruba renk katan bir katkıdan söz ediyorum. En sevdiğim gitaristlerden olduğu için zaten her solosunun köpeğiyim, fakat “Deathless”daki sololar “artık tamam” dedirtiyor. Hatta REVOCATION’ın şu ana kadar en güzel gitar sololarını barındıran albüm olabilir “Deathless”. David’in her şarkıya cuk oturan ve zaman zaman gidişatı değiştiren bir yazım tekniği vardı zaten, bu tekniğini daha da geliştirdiği çok açık. Grubun tek gitar dönemi gibi solo arkası riffleri boşlamayıp “Witch Trials” gibi besteleri ortaya koyması da bunun en güzel örneği herhalde. Bir sonraki albümde David’in kendini nasıl aşacağını çok merak ediyorum. REVOCATION’ın her zaman yeni bir standart belirleyen ve şaşırtan bir grup olarak kalmasını da hayranlıkla izliyorum.
Scorched Earth Policy aklımı aldı.
Bir existence is futile değil, ama güzel albüm. Dinlenilebilirliği kolay. Albümdeki sololar da gerçekten güzel. 7.5
david david david…
İşte davul çalmak bu be. <3
31.10.2014
@Çağrı Tunç, Süper!
Daha çok dinleyememiş olsamda şimdiye kadarki düşüncem gayet olumlu.Dinlemesi eğlenceli sağlam bir iş çıkarmış yine Revokasyon.
Bide sevmeyeni de olmuş ama ben albümün kapağına hayranım.Masaüstüm bir süredir.
bence en az 9 bucuk u hak eden bır album bastan sona akıcı ve mukemmel
“Revocation” albümünden çok daha fazla sevdim. Bu kadar kısa sürede bi albüm çıkacağını duyduğumda korkmuştum açıkçası. “Oha abarttılar” dedim hatta ama çok iyi yapmışlar bu albümü çıkararak. Kritikte güzel olmuş, yazarın eline sağlık. Bende de 8,5 işler bu albüme.
Teratogenesis ilk dınledıgım kayıtları. Bu yüzden o ep’nın yeri apayrı ben de. ‘deathless’i henuz dınleyemedım ama David yine iyi ve özgün bir is çıkarmıştır bundan eminim.
Bu arada album cover art’ı muazzam bir şey olmuş; yeni nesil ekstrem metal albümleri artık kapaklarında düz bir sembol, obje veya nasıl desem bir şey anlatmayan çalışmalardan daha çok bır derinliği olan, film sahnesinden kesit niteliğinde art’lar kullanmaya başladı. Bence harika bir şey bu.
Revocation yine keyifli, enerjik ve dozunda teknik bir albüm yapmış. İlk dönemlerindeki heyecan olmasa da müziklerinde bir oturmuşluk olması beni sevindiriyor açıkçası. Diğer yandan da kendilerinin tekrarı olmaya başlayacaklarından en çok korktuğum albüm “Deathless”tı ama bütüne baktığımda 7,5-8 puan vereceğim bir iş olmuş diyebildim neyse ki. Umarım biraz daha değişik öğeler katarak müziklerinde gelişime devam ederler, aksi takdirde en fazla bir albüm sonra Revocation dinlemekten sıkılmaya başlarım gibi geliyor. Lütfen olmasın bu.
öncelikle kritik güzel olmuş, eline sağlık.
revocation’un bu son zamanlarındaki anahtar kelime “tahmin edilebilirlik” olsa gerek. eskiden revocation denince aklımıza absürdlük-saçmalık(the witcher’da birden organ solosu girmesi gibi), eğlenceli rifler, daldan dala atlamalar gelirken şimdilerde grup biraz sanki bilinçli bir şekilde karanlık ve tahmin edilebilir bir sound’a yönelmiş durumda. bu durum her ne kadar bir sıkıntı yaratmasa da, içimizde sanki “revocation’ın mizacı böyle miydi” hissi doğuruyor. şöyle düşünebiliriz: revocation yaramaz ve sempatik bir karakterken, şimdilerde daha aklıbaşında(bestelerdeki düzen ve oturmuşluk) ama sıkıcı bir karaktere bürünmüş durumda.
albüme geçersek eğer deathless, geçen seneki revocation albümüne epey benziyor. ikisi de müthiş değil ama güzel albümler. bu albüme puanım 8 olurdu açıkçası. bunun haricinde kritikte değinilen şeylere tamamen katılıyorum, sadece soloların o kadar da müthiş olmadığını düşünüyorum o kadar.ama soloların şarkı yapılarına direkt etkileri ve iyi birer katman oldukları açık. baterist-davidson uyumu çok başarılı, yazar arkadaşımızın dan’în gojira vokali benzetmesine aynen katılıyorum.
revocation umarım sahip olduğu o özel pırıltıyı kaybetmez ama bu şekilde devam ederlerse de sıradanlaşmadan ciddi ciddi bahsedebiliriz. ama davidson bu ne yapar bilemeyiz, bakalım.
Eyvallah arkadaşlar, yorumlar için teşekkürler.
@Ufuk Sönmez, İlk paragrafına bayağı katılıyorum ben de. Zaten bir önceki albümlerini de aşağı yukarı bu nedenle sevmemiştim. Fakat farklı bir açıdan düşününce gruba da hak veriyorum. Sonuçta 6 yılda 5 albüm 1 EP çıkarmış ve sürekli turlayan bir grup ne kadar “absürd/saçma” olabilir? Olsa bile o absürdlük zamanla formülize olur ve giderek sıradanlaşır zaten. Buna rağmen Revocation, benzerlerine göre çok yaratıcı ve çok enerjik bir grup. Çok kötü bir albüm yapmadıkları sürece kendilerine dinleyici bulacaklardır.
Sololar hakkındaki yorumuna bir şey diyemem, senin bu konuda ilgin daha çok olduğundan senin yorumun daha geçerli bence. Ama kendi açımdan, David Davidson’ın caz kökenlerinden daha farklı şeylere yönelmesi ve albümün karanlık atmosferine uyum sağlayacak şeyler çalması bayağı hoş olmuş. Bu tip gitaristler biliyorsan önerebilirsin hatta, belki gitar müziğine yıllar sonra tekrardan geri dönerim sdgfsd.
@GoreMageddon, Valla albüm kapağı bana Disney’in “Mickey’s Christmas Carol” filmini hatırlattığından hiç değinmedim bile ahah. Revocation vurdulu-kırdılı kapaklara geri dönsün bence.
15.11.2014
@Çağrı Tunç, olur mu canım sen davidson’un albümdeki sololarını sevdiysen bize laf düşmez.
tavsiye olarak karanlık atmosferli gitarist albümü şu an aklıma gelmiyor ama davidson’un tatlı/pozitif çalışına paralel olarak önerebileceğim çok isim var, mesela marco sfogli. ne zaman bi şarkısını ya da vidyosunu izlesem kesinlikle hayalkırıklığına uğramıyorum.
http://www.youtube.com/watch?v=LJcxP41TjTA
Albumdeki Sworn to the black coverı neredeyse orjinalinden bile iyi oluyormuş…
Yıllardır grubu ve yaptıkları işin güzel olduğunu okusamda nedense her zaman albümlerini dinlemeyi ertelerdim ama nihayet bu albümle grubu tanıma şansım oldu. Eski albümlerinden habersiz biri olarak albüme bayıldım. Son zamanlarda dinlediğim en keyifli albümlerden biri oldu. Özellikle rocknroll, cazvari sololar beni benden aldı. Bu Kayıt kalitesi fazla güzel olmuş. Bu arada David bana çok samimi biri gibi geldi. En yakın zamanda grubun tüm albümlerini dinlemek farz oldu.
Albümü değil sondaki Sworn To The Black cover’ını acayip tuttum. Haftada en az 1 kere döndürüyorum. Morbid Angel ancak bu kadar yansıtılabilirdi.
27.07.2024
@Avcı, Onu beğenen bunu da beğendi: Obscura – God of Emptiness