Blut Aus Nord, dinlemediğim zamanlarda bile oldukça saygı duyduğum bir gruptu. Bir grubun 1994’den beri Avangart/Endüstriyel/Atmosferik Black Metal etiketi altında müzik yapıyor olduğunu bilmem bile kalkıp bir dakikalık saygı duruşunda durmamı sağlıyorken, dinlemeye başladığımda, içinde bulunduğu türün bütün özelliklerinden, evet kelimenin tam manasıyla bütün özelliklerinden faydalanıyor olduğunu görmem, ilk albümünden itibaren ne yaptığını tamamen bilen ve karmaşanın bayrağını elinde taşıyan bu atmosferik black metal türünün içinde bile çalışmalarının hiçbirinin çorba olmadan, ince işçilik ürünü olduğunu ve 20 yıllık müzikal süreç boyunca farklı bir yöne kaymadan, içinde bulunduğu sınırlar içinde orijinalliğini koruyabildiğini fark etmem kat be kat saygımı arttırdı.94’den bu yana 20 yıl geçti ve Blut Aus Nord sanki diskografisinde mükemmel albümler yokmuşçasına en sağlam çalışmalarından birini piyasaya sürdü. Üstüne üstlük bu çalışma, 1996’da çıkardığı, ardından 13 yıl sonra 2009’da devamını getirdiği Memoria Vetusta albümlerinin üçüncüsü niteliğinde.
Albümün içinde büyüteç tutmadan önce, Blut Aus Nord’un beni büyüleyen bir karakteristik özelliğinden bahsetmek istiyorum. Grubun beyni olan Vindsval birçok metal dehası gibi özel bir insan. Bu adamın müzikal bütünlük algısı kanımca emsali görülmemiş seviyede yüksek. Bunun anlaşılması için elbette diskografinin tamamının en azından iki defa dinlenmiş olması gerekiyor. Ancak özetlemek gerekirse Blut Aus Nord kariyerinde bir çok üçleme mevcut, aslında üçleme demek yanlış çünkü dördüncüsü veya beşincisinin çıkmayacağı kesin değil. Bu birbirine bağlı albümler, zamansal farklılıklardan hiç etkilenmeyerek öyle bir bütünlük içinde oluyorlar ki, hayretler içine düşmemek elde değil. Örneğin şuan kritiğini yazdığım Memoria Vetusta albümlerinin ilki 96 yılında çıkıyor. İkincisiyle arasında dört albüm (ki bu albümlerden biri Blut Aus Nord’un bazı ortamlarda en başarılı albümü olarak görülen ”The Work Which Transforms God” albümü) bir adet de EP olmasına rağmen 2009’da çıkan albüm kelimenin tam manasıyla birbirinin devamı. Arada çıkan dört albüm ise, örneğin MoRT gibi farkını bariz biçimde belli ediyor. Memoria Vetusta’nın üçüncü kısmı olan bu albüm de “777” ve “What Once Was… Liber” üçlemelerinin ardından yine dinleyiciyi kimi zaman 2009’a kimi zaman da 1996’ya götürüyor.
Tabi bu mükemmele yakın müzikal bütünlük yalnızca MemoriaVetusta için geçerli değil, “What Once Was… Liber” EP’lerinde de, ”777” üçlemesinde de bu bütünlük söz konusu. Yazılan rifler tamamen aynı amaca hizmet ederken, davul partisyonları, vokal kullanımları, tempo değişiklikleri gibi genel etkenlerden tutun, melodilerin hissiyatındaki yönelim, kullanılan endüstriyel öğelerin dozajı, ikinci gitarların bastığı akorların sistematiği gibi ayrıntılı etkenler bile birbiriyle tam manasıyla ilişkili. Bu söylediğim tarzda ince ayarı, bunca zaman aradan sonra yeniden tam tutturabilmek, oldukça sarsılmaz bir disiplin ve uçsuz bucaksız bir ilham gerektiriyor. Blut Aus Nord bu bakımdan gerçekten türünün en iyilerinden hatta abartıp eşsiz bile diyebilirim.
Albümde, diğer “Memoria Vetusta I: Fathers of the Icy Age” ve “Memoria Vetusta II: Dialogue with the Stars” albümleri gibi gitarlar oldukça önde, vokaller bile o simsiyah gitar rifflerine bir alt yapı niteliğinde pasif, ancak yine de oldukça keskin ve güçlü. Riflere geldiğimizde ise diğer albümlerle genelde pek ilişkili bulamadığım derecede melodik bir ağırlık ve baskınlık mevcut. Yalnızca bu üçlemeyi dinleyen biri Blut Aus Nord’u oldukça melodik işler yapan, atmosferik black metal grubu olarak nitelendirebilir. Davullar elbette ağırlıklı olarak blast beat’ten oluşuyor, hemen hemen hiç davul atağı duyamıyorsunuz albümde ancak bu tekdüzelik kesinlikle şarkıların kalitesini düşürmüyor, aksine dediğim gibi zaten işini çok iyi yapan gitarlara başarılı biçimde altyapı oluşturuyor. MemoriaVetusta serisi içinde “Memoria Vetusta I: Fathers of the Icy Age “e keskin ve tavizsiz, “Memoria Vetusta II: Dialogue with the Stars”a biraz daha yumuşak diyebilirken bu albüme de melodik diyebiliriz.
Blut Aus Nord müzikal kariyerine başarılı albümler katmaya devam ediyor ve bunu yaparken değişimi göz ardı etmeden, sofistikelikten kaçınmadan, diğer yandan da içinde bulunduğu davasını satmadan, popülerleşme kaygısı gütmeden, babalar gibi, sapasağlam biçimde yapıyor. Bu yıl içinde çıkardığı “Debemur MoRTi” EP’sini, P.H.O.B.O.S.’la birlikte çıkardığı “Triunity” toplamasını ve “Memoria Vetusta III: Saturnian Poetry”ye bir kulak verin, ne demek istediğimi eminim daha iyi anlayacaksınız. Blut Aus Nord bir black metal hazinesidir. Ondan faydalanın, ibret alın, hatta ve hatta rehber edinin.
Ben black metalin biraz daha progresif yönünü seviyorum ama bu gruba ilk dinlediğim anda vuruldum ! Güzel kritik ellerine sağlık 9/10
Logosunu dovme yaptiracak kadar sevdigim bi grup blut aus nord…yayinlanan parcalar disinda albumu dinlemedim ama dinledigim parcalar kopegi olmama yetti. Muthis album olacagindan en ufak suphem yok. Orijinaline sahip oldugumda somururum albumu. Ayrica yazar arkadas cok guzel anlatmis hem albumu, hem blut aus nord u…emegine beynine saglik. Dinledikten sonra tekrar yazarim bisiler…
evet nihayet albüm hatim edildi. sonuç: mükemmel.
giriş introsu sonrasında paien ve metaphor of the moon albümün yıldızları diyebilirim. diğer şarkılar ayrıca mükemmeler ama özellikle introyu saymazsak diğer 2 parça aklımı başımdan aldı.
inanılmaz yoğun bir hava var albümde. bir an olsun dikkatim dağılmıyor. her dinleyişimde farklı bir ses yakalıyorum albümde bu ayrıca takdir edilesi bir şey.
ayrıca memoria vetusta üçlemesinde kendi adıma bir sıra yapacak olursam 1 ve 3 ikinci sırayı alır.
Memoria Vetusta II: Dialogue With The Stars birdir tekdir. diğer memoria vetusta lar 2′nin kulu ve elçisidir.
Her dinleyişte başka türlü zevk alıyorum arkadaş. Yukarıda daha önce favori parçalarımı yazmıştım ama sürekli değişmeye başladı bu durum. Bu tarz albümlere cidden tapıyorum.
Sen ne yüce bir albümsün…yine kendimi duvara carpa carpa dinliyorum seni bebeğim.