Röportaj köşemizin bu seferki konuğu, yeni albümleri “Grand Morbid Funeral”ı 17 Kasım’da çıkaracak olan ve yıldızlar karması olarak nitelenecek kadrosuyla kuruluşundan bu yana adından söz ettiren death metal grubu BLOODBATH. Grubun gitaristi Anders “Blakkheim” Nyström ile BLOODBATH’e dair baya bir şeyi konuştuk.
Merhaba Anders, umarım her şey yolundadır diyor ve sorulara geçiyorum.
“The Fathomless Mastery”nin çıkışından bu yana 6 yıl geçti. O zamandan bu yana BLOODBATH’te neler olduğundan bahseder misin? OPETH ve KATATONIA’dan dolayı grubu askıya mı almıştınız, yoksa bir yandan şarkı yazmaya devam ediyor muydunuz?
Evet, KATATONIA ve OPETH ile yeni albümler yayınlamak ve dünya turnelerine çıkmak gibi pek çok uğraş içerisindeydik. Özellikle bugünlerde zaman akıp gidiyor, bu yüzden son albümden bu yana 6 yıl geçmiş olsa da, bize sanki 2-3 yıl geçmiş gibi geliyor. BLOODBATH için müzik yazma arzusu, gruptan uzak kaldıkça büyüyen ve gelişen bir şey. Bu yüzden bu istek zaman içerisinde artıyor ve vakit de elverdiği anda yeni bir BLOODBATH albümü ortaya çıkıyor. BLOODBATH kimsenin asıl işi olmadığı ve gruba bir şeyler yaptırmaya çalışan şirketlerin talepleri diye bir şey olmadığı için, uymamız gereken bir zaman çizelgemiz veya takvimimiz hiçbir zaman olmadı. Bu projede biz ne zaman istersek o zaman bir şeyler yapıyoruz. Diğer bir deyişle, KATATONIA ve OPETH’te olanın tam tersi, haha!
“The Fathomless Mastery” 2008’de çıkmıştı, ancak Mikael gruptan 2012’de ayrıldı. Mikael hâlâ gruptayken yeni albümü yazmaya başlamış mıydınız? Mikael’in “Grand Morbid Funeral”a herhangi bir katkısı var mı?
Aslında bu albümün altındaki fikir de 6 yıllık, çünkü bir önceki albümü kaydederken bu albümün fikirleri de oluşmuştu. Ta o zamandan bir sonraki albümün sound’u ve BLOODBATH’in gideceği yön konusunda tam olarak kararımızı vermiştik. Önceki albümlerde hem klasik Florida hem de Stokholm tarzlarına yer vermiştik ve özellikle de “The Fathomless Mastery”de o güne kadarki en teknik ve modern death metal albümümüzü yapmıştık. Bu yüzden de BLOODBATH’in bir sonraki “hedef”inin 180 derecelik bir dönüş olacağı ve daha önce hiç yapmadığımız kadar ilkel, çürük, leş, “low-fi” bir death metal anlayışına sahip olacağı konusunda hemfikirdik. Bu tarzın daha da üzerine gidilebileceğini hissediyordum, ancak Mike bu konuda çok istekli değildi. Zaten sonrasında da death metale olan tüm ilgisini kaybettiğini fark ettik, bu yüzden 2012 yılında (bir kez daha) gruptan ayrıldı. O sırada albümü yazmaya henüz başlamamıştık. 2013’ün sonu, 2014’ün başı gibi, birkaç hafta içinde kendi başımıza şarkıları tamamlayıp demolar kaydettik.
Mikael’in ayrılmasından sonra, vokalist pozisyonu için çok sayıda aday var mıydı ve Nick Holmes’da nasıl karar kıldınız? Böyle bir seçimi kimse beklemiyordu, haha.
Tanınmayan pek çok vokalist bize başvurdu, ancak biz her zaman için BLOODBATH’in vokalistinin, ekstrem metal dünyasında bir geçmişi olan birisi olması gerektiğini hissediyorduk ve bunu gerçekleştirmek için de istediğimiz adaylara kendimiz ulaştık. Yıllar içerisinde çeşitli insanlarla görüştük. Arada bizi reddedenler de oldu, haha! Bazılarını da biz istemedik, ancak Koca Nick ile her şey yerine oturdu. En kusursuz aday oydu ve istediğimiz tüm kriterlere de uyuyordu.
Senin ve Jonas’ın eski PARADISE LOST sound’unun büyük hayranları olduğunuzu biliyorum. Holmes’un gruba girmesiyle ilgili neler düşünüyorsunuz? Bu en çok ikinizin mi hoşuna gitti?
Fikir birkaç yıl önce birlikte turlarken ortaya çıktı. Hem onun için hem de bizim için bu birliktelik çok mantıklıydı, sonra da arkası geldi.
Yeni albümün müzikal yönü hakkında neler söylemek istersin? Bir önceki albüme mi benziyor yoksa BLOODBATH sound’u içerisinde yeni ögeler de beklemeli miyiz? İnsanlar Holmes’un katılımından dolayı yeni albümde bazı doom etkileri olup olmayacağını merak ediyorlar.
Yeni albüm bir önceki albümden çok farklı, zaten planımız da baştan beri bu yöndeydi.BLOODBATH death metalin durmaksızın değişen bukalemunu! Müzikal olarak pek çok farklı unsur barındırıyor. Benim yazdığım şarkılar BATHORY, eski DEATH ve CELTIC FROST etkileri barındırıyorlar, bu yüzden de son derece old school bir havaları var. Jonas’ın şarkıları ise ilk dönem ENTOMBED, DISMEMBER ve MORGOTH etkilerine sahipler. Zaten bu da BLOODBATH’in temelini oluşturuyor. Sodomizer’ın şarkıları da bir nebze MORBID ANGEL hissi barındırıyorlar ki bu da çok iyi bir durum, çünkü bu leş, kaba ve ağır prodüksiyonun altında hepsi bir arada ve bütünlüklü olarak yer alıyorlar.
Hepinizin BLOODBATH’ten daha aktif başka grupları var, “Grand Morbid Funeral” için turlayacak mısınız, yoksa yalnızca belli başlı festivallerde mi yer alacaksınız?
Her zaman olduğu gibi seçici davranıp yine belli başlı festivallerde çalacağız. Bu noktada bir turneye çıkacağımızı sanmıyorum, takvimlerimizin uyuşması çok zor, ancak 2015’te biri Amerika’da ve kalanı da Avrupa’da olmak üzere on küsür konser vereceğiz.
Bu güne kadar hiç BLOODBATH için yazıp da sonradan biraz değiştirip KATATONIA’ya uyarladığın (ya da tam tersini yaptığın) şeyler oldu mu? Bunu sorma sebebim, BLOODBATH şarkılarında ufak değişiklikler ile KATATONIA’ya da uyabilecek bazı bölümler olması. Örneğin “Hades Rising”in sonundaki melodi.
Bunu söylemen ilginç, çünkü odamda oturmuş o kısmı yazarken, kız arkadaşım o bölümün KATATONIA’ya daha iyi gideceğini söylemişti, haha! Ben o rifin BLOODBATH’te, KATATONIA’ya oranla daha çok dikkat çektiğini düşünüyorum, çünkü farklı havasından dolayı öne çıkmayı başarıyor. Ancak genel olarak iki grup arasında müzikal fikirler çok seyrek olarak gidip geliyor, çünkü iki grubun müziğinin doğası gece ile gündüz kadar farklı. Ama tabii her iki grup da daha ziyade “gece” hissi veriyor, bilmem anlatabildim mi?
“Unite in Pain”, “The Fathomless Mastery”nin daha temiz sound’una oranla daha çiğ bir death metal barındırıyor. Yeni albümde genel hava bu yönde mi? “Grand Morbid Funeral”ın daha “çirkin” bir albüm olmasına mı çalıştınız?
Evet bu albüm her açıdan çok daha çirkin ve kirli! Sırf kapağa bakarak bile güzel bir albüm olmadığını ve “hoş” şeyler duymayacağınızı anlıyorsunuz. Bu albüm kötünün de kötüsü, old school ve çiğ bir death metal albümü!
Chris Reifert ve Eric Cutler albümde konuk olarak yer alıyorlar. Hepinizin büyük AUTOPSY hayranları olduğunu varsaydığımızda, AUTOPSY’nin tekrar birleşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz ve dönüşlerinden sonra çıkardıkları “Macabre Eternal”, “The Headless Ritual” ve “Tourniquets, Hacksaws & Graves” albümlerinden en çok hangisini seviyorsunuz?
AUTOPSY’nin geri dönmüş ve tekrar çalıyor olmasından dolayı mutluyum ve onları destekliyorum. Ancak birleşmelerinden sonra çıkan albümlerini birini seçecek kadar çok dinleyemedim. Nedense, AUTOPSY dinleyesim geldiğinde hep “Mental Funeral”ı açıyorum, o albüm en sevdiğim 5 death metal albümünden biri. O albüm, “Grand Morbid Funeral”ın ismi de dâhil olmak üzere bize pek çok açıdan ilham verdi.
BLOODBATH için daha aktif bir gelecek öngörüyor musunuz, yoksa bu tamamen KATATONIA ve OPETH’in gelecek planlarına mı bağlı? İleride daha sık albüm yayınlama ihtimaliniz var mı?
Açıkçası kimse böyle bir beklentiye girmese daha iyi olur. Sonuçta bu bizim büyük ölümcül cenazemiz.
Her ne kadar siz death metalin daha çiğ ve old school tarafında yer alsanız da, AT THE GATES’in yeni albüm çıkarması hakkında ne düşünüyorsun? Duyurduklarında heyecanlandın mı, yoksa geçmişlerini düşünüp kaygılandın mı? DISMEMBER gibi birtakım grupların tekrar birleşip yeni albümler çıkaracaklarını duyurmaları seni heyecanlandırır mıydı?
AT THE GATES’e dair canımı sıkan başlıca şey, hâlâ “veda” turnelerinde oluşları. 2008’de son konserleri olduğu söylenen konsere gitmiştim, “en son konser” olarak lanse edildiği için büyük olay olmuştu. Ancak sonradan başka konserler de vermeye başladılar, sonradan da ha bire konser vermeye devam ettiler. Bana göre hava hoş, ama verdikleri demeçler bir hayranları olarak onlara olan saygımı biraz zedeledi. Ardından HİÇBİR ZAMAN yeni bir albüm yapmayacaklarını açıkladılar, ama ne olduğu malum. Sanırım hayranlar yeni bir AT THE GATES albümü için çok heyecanlılar, ancak grubu bunu yapmaya iten neydi? Grubun kendi isteği mi, yoksa sadece hiç bitmeyen veda turnelerine devam edebilmeleri için mi? Kimi memnun etmeye çalışıyorlar? Her neyse, bu onların kararı. Albümden bir şarkı dinledim ve hoşuma gitti, ancak şahsen agresif thrash etkili şeylerden ziyade onlara özgü çift gitarlı şarkıları tercih ederim. Hatta ikisinin bir birleşimi en iyisi olur! Albümün tamamını henüz dinlemedim, fazla varsayımda bulunmayayım. Öte yandan, Tompa’nın eşsiz vokalleri, günümüzün tekdüze metal piyasasında öne çıkmalarını sağlıyor.
Peki ENTOMBED A.D. meselesine ne diyorsun? “Back to the Front”u dinledin mi?
Henüz dinleyemedim, ama Entombed’un bir grup olarak devam edebilmek için isminin sonuna “A.D.” koymak zorunda kalmış olması üzücü. Durumun ne denli karmaşık olduğu konusunda yorum yapacak konumda değilim, ancak Entombed’un geçmişi adına iki kere düşünmeleri gerektiğine inanıyorum. Eğer tek bir Entombed olarak devam edemeyeceklerse, belki de noktayı koymanın zamanı gelmiştir. Benim için “Entombed” vardır ya da yoktur. Bir grubun iki versiyonunun ortalıkta dolandığı saçma durumları daha önce de gördük, özellikle de glam sahnesinde. Bu onların geçmişlerine de gölge düşürüyor. Utanç verici.
Bu bir süredir merak ettiğim ve sormak zorunda olduğum bir konu. Dan Swanö gitarı ters tutarak çalıyor. Gitar çalan biri olarak bunu çok acayip buluyorum, bu yüzden yazdığınız rifleri falan birbirinize nasıl gösterdiğinizi de çok merak ediyorum, haha. Nasıl oluyor da oluyor?
Evet, çalarken onu izlemek çok tuhaf ve komik, ayrıca ona bakarak yazdığı şeyleri öğrenmek de bir o kadar zor, ama zamanla alışılıyor, haha!
Bu da röportaj yaptığımız tüm gruplara sorduğumuz son sorumuz. Bize bu röportajın manşetini söyler misin?
“Death metalin durmaksızın değişen bukalemunları” gibi bir şey olabilir mi? :)
Zaman ayırdığın ve yaptığın müzik için çok teşekkürler, bol şans diliyor ve yeni albümü merakla bekliyorum. Görüşmek üzere!
Görüşürüz!
Sorular
Ahmet Saraçoğlu
Tercüme
Güzide Arslaner
Ahmet Saraçoğlu
Süper bir röportaj. Merak edilen çoğu şeyi açıklığa kavuşmuş. Ander Nyström <3
Röportaj çok iyi geldi oh
Çok verimli olmuş gerçekten.Röportaj bölümüne verilen uzun aradan sonra bundan aşağısı kurtarmazdı.
Aslında evet, At The Gates için söyledikleri şey biraz can sıkıcı bir durum gibi.
Farklı gruplar ve kişiler hakkında sorulan sorular ve cevaplar röportajı daha eğlenceli kılmış. At The Gates konusunda da beklediğimden daha direkt konuşmuş. Helal olsun, iyi noktaya parmak basmış Anders.
Nokta atışı grup seçimi ve güzel sorular karşılığında samimi cevaplar.
Yayında ve yapımda emeği geçenlere teşekkürler.
At The Gates hakkında hiç böyle düşünmemiştim ama haklılık payı var sanırım. röportaj için teşekkürler
Muhteşemsiniz dostlar!
bence manşet KAMYON GİBİ! olabilirdi
28.10.2014
@border66, röportaj seninle yapılmış olsaydı elbette olabilirdi :p
en sevdiği 5 death metal albümünden biri Mental Funeral olana bizim köyde ADAM derler. birde epey merak ediyorum, acaba o adayların arasında Christian Alvestam varmıydı? tam Bloodbath’te okuyacak adamdı bence.
Çok güzel bir röportaj olmuş.Emeğiniz için teşekkürler.
Bu arada şimdiye kadar yayınlanan bütün şarkıları beğendim ben.Yeni albümü heyecanla bekliyorum.
Güzel röportaj..
Özellikle üstadları anarak ve etkilenerek bu işi yapıyor olmalarını bilmek önemli.