# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
DRAGONFORCE – Maximum Overload
| 24.09.2014

İtiraf.

DRAGONFORCE, metal dünyasının adı çoğunlukla olumlu anılmayan gruplarından biri. Guitar Hero sayesinde meşhur olduklarına dair ithamlar (aslında Guitar Hero muhabbeti çıkmadan önce de gayet iyi satış rakamları olan bir gruptu), konserlerde albümdeki gibi çalamadıkları konusu, albümlerde çeşitli hilelere başvurduklarına dair suçlamalar, şunlar bunlar. Net olan bir şey var ki, bu tarzı dinlesin dinlemesin, metal dinleyen çoğu insanın DRAGONFORCE’un nasıl bir müzik yaptığından az çok haberi var.

Peki nasıl bir müzik yapıyor DRAGONFORCE? Tam olarak adı gibi bir müzik yapıyor; her şeyiyle çok çok fazla, abartısı, gösterişi eksik olmayan, nümayişli, alevli, çıldırmalı bir müzik.

Grubun bu altıncı albümü de adının hakkını verir şekilde, aşırı hiperaktif, bağırmalı, çığlık çığlığa bir çalışma. Çığlıktan kastım türe ve bu tür içindeki vokal karakterine bağlı şeyler değil aslında; güç metalinden bahsediyorsak elbet belli ölçüde bir aşırılık, şenliklilik olacak. Ancak DRAGONFORCE baştan beri sürdürdüğü nefes aldırmayan, kuduruk, bir yerden sonra aynılaşıp yorucu ve bence sıkıcı olmaya başlayan müziğini aynen devam ettiriyor. Albümü dinlerken, tıpkı grubun önceki albümlerinde olduğu gibi, şarkı karakterlerini ayırmakta zorlanıyorsunuz. Şarkıların girişleri, kimi öne çıkar melodileri, barındırdıkları kimi fikirler bir miktar karakter ve farklılık oluştursa da, genele bakınca ortada birçok anlamda birbirlerine aşırı benzeyen şarkılar var. Özellikle verse kısımları ve bazı nakaratlar, sözlerin de aşırı kötü olması dolayısıyla fazlasıyla aynılaşıyorlar. (Bu arada cidden, İngiliz bir grup nasıl bu kadar kötü sözler yazabilir; CRADLE OF FILTH ve CARCASS sözlerine bakıyorum, DRAGONFORCE sözleri ilkokul 1 seviyesinde.)

Sapkın sololar, muazzam bir gitar icrası DRAGONFORCE müziğinin her yanını kaplıyor evet ve müzisyenlik babında bu elbet takdir edilebilir bir unsur; lâkin ortaya çıkan ürün, nitelikten ziyade niceliğe sırt yaslayan bir hüviyette seyrediyor. Albüm boyunca on binlerce nota duyuyoruz, ancak bu notaların büyük bir kısmı o an etkileyici olan ve çok kısa sürede unutulan göz boyamalardan ibaret olmaktan kurtulamıyorlar. Vokal karakterinin albüm boyunca neredeyse hep aynı oluşu, karşımızda cıvıl cıvıl şakıyan bir vokalist olmasına rağmen bir yerden sonra tek notadan böğüren standart bir brutal vokal dinliyormuşuz gibi hissettiriyor, zira bu kadar tek tip vokal kullanımı kısa sürede albümü uzun tek bir parça dinliyormuşçasına törpülüyor ve ilginçlikler de sıradanlaşmaya başlıyor. Güç metalinin zaten en büyük eleştiri konularından biri olan “farklı bir şey yapmaya çalışmayıp yıllardır hep aynı şeyleri yapma” sıkıntısı ortadayken (tabii bu diğer türler için de geçerli olabilir), türün sınırlarını aşıp böylesi meşhur bir hale gelen DRAGONFORCE’un bu denli “sen de herkes gibisin” vokaller kullanıyor oluşu bence baya saçma. Teknik olarak, icra olarak vokalle bir derdim yok, ancak yorum gücü, vokal melodileri, kısacası yaratıcılık namına ortada baya fabrikasyon, kalıptan dökme bir yaklaşım var. Öyle ki, albümde 3 şarkıda TRIVIUM’dan Matt Heafy var ve bu sıkı sıkıya bağlı kalınan güç metali vokallerinden dolayı Heafy’nin konuk olduğunu neredeyse fark edemiyorsunuz bile.

Bu durum gitarlara da yanısıdığında ise, doğal olarak DRAGONFORCE yalnızca grubu aşırı seven ve ne yapsa beğenecek kitle dışındaki kimseye uzun soluklu bir müzik vadedemez hale geliyor. Bir DRAGONFORCE hayranı olduğumu düşünüyorum; çıkan her yeni albüm, öncekileri –özellikle sevdiğim birkaç şarkı dışında- komple unutturup son çıkanla devam etmemi sağlardı diye tahmin ediyorum. Zira karşımızda bariz şekilde birbirinin muadili albümler var ve müzikal gelişim namına da pek bir şeyden söz edemiyoruz.

Tabii her şarkı birbirinin karbon kopyası değil, “Maximum Overload”un o kadar da hakkını yemeyelim; hakkını vererek dinlendiğinde albümde kişilik sahibi şarkılar da olduğu zaten görülüyor. Örneğin The Game fena bir şarkı değil (konuk olarak Matt Heafy var deniyor ama cidden yok), The Sun is Dead’de ilginç fikirler var, falan filan. Ama o verse kısımları bir başladı mı, hangi şarkıda olduğunuzu, zaman mekan kavramınızı bir anda yitirir gibi oluyorsunuz, “Bu kaçıncı şarkı, kaç dakikadır burada oturuyorum?” diye sorgulamalara giriyorsunuz.

Kısacası “Maxiumum Overload” her şeyiyle tam bir DRAGONFORCE albümü. Tıpkı önceki 5 albüm gibi; tektiplik namına eksiği yok, her şeyi daha da fazla yapmak adına fazlası var. Durum böyle olunca albümü 1-2 kezden fazla dinlemek de insanın içinden pek gelmiyor, çünkü biliyorsunuz ki daha 1. şarkıda grubun olayını çözdünüz, kalan dakikalarda neler geleceği konusunda baya sağlam fikirler edindiniz. En tatsızı da, bu konuda gerçekten de haklı olmanız.

Dediğim gibi; nicelik adına takdir edilesi, nitelik adınaysa elle tutulur az şeyi olan bir albüm. Şu zamana kadar yaptıklarını ve bunların ışığında gelecekleri düşündüğümde, açıkçası bir önceki cümle sadece bu albüm için değil, DRAGONFORCE’un kendisi için de geçerliliği koruyor. İlk şarkıda geçen şu cümle grup tarafından da itiraf edilmiş iyi bir kariyer özeti olarak görülebilir:

“Same thing, different day.”

6/10
Albümün okur notu: 12345678910 (4.71/10, Toplam oy: 35)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2014
Şirket
earMUSIC
Kadro
Marc Hudson: Vokal
Herman Li: Gitar, geri vokaller
Sam Totman: Gitar, geri vokaller
Frédéric Leclercq: Bas, gitar, geri vokaller
Vadim Pruzhanov: Klavye, geri vokaller
Konuk:
Dave Mackintosh: Davul
Şarkılar
1. The Game
2. Tomorrow's Kings
3. No More
4. Three Hammers
5. Symphony of the Night
6. The Sun Is Dead
7. Defenders
8. Extraction Zone
9. City of Gold
10. Ring of Fire (JOHNNY CASH cover'ı)
  Yorum alanı

“DRAGONFORCE – Maximum Overload” yazısına 15 yorum var

  1. northern says:

    dragonforsun olduğu her yerde bunun da olması farz.

    http://www.youtube.com/watch?v=XP8glmigsbE&hd=1

  2. Samet Özgüler says:

    Ahmet Saraçoğlu,sana söylemek istediğim bir şeyler var.
    Öncelikle heavy metal bir albüm hakkında kritik yapmak,yorum yapmak,bir şeyler söylemek albümü öyle 1-2 kez dinleyip yapılacak bir şey değildir.Ve farklı grupların albümünü de aceleyle yazıp yetiştirmek,işinin icabı olduğu için yazmak iğrenç.
    Albümü ”gerçekten” dinlemediğini o kadar belli etmişsin ki:
    ”Zira karşımızda bariz şekilde birbirinin muadili albümler var ve müzikal gelişim namına da pek bir şeyden söz edemiyoruz.”
    Bu albüm,Dragonforce’un yaptığı en farklı,en teknik,en üst düzey albümü.Daha önce hiç yapmadıkları kadar farklı ve teknik şarkılar yapmışlar.Her grubun olduğu gibi Dragonforce’un da kendine has bir müzik anlayışı vardır,evet.Ama bunu eğer ”1.şarkıda grubun olayını çözdünüz”diye değerlenirsen,yazık sana.
    Siteni ve yazılarını takip ediyorum.Özellikle kritiklerinde albümleri kritik yazmak,bir şeyler söylemek,belki de kritiklerden gelir kazanmak için yazdığın o kadar belli ki,ve bu gerçekten iğrenç.Beni bu siteden ve bu sitede bir şeyler yapmaktan iğrendiren şey de bu.
    Yaptığın işi tam yap olur mu?Aç da şu albümü bir daha dinle.Ve kritik yazacağın albümleri de iyice dinle.

    Bir büyük hata daha, albümde 6 tane bonus şarkı var,oraya yazmamışsın,bilmiyorum biliyor musun.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Samet Özgüler, söylediklerin normalde cevap verilecek şeyler değil, ancak içinde uzun zamandır aklımda olan ve bir şeyler söylemek istediğim bir mevzu olduğu için cevap yazıyorum.

    Ne kadar zamandır metal dinliyorsun, bu müziği takip ediyorsun bilmiyorum, o yüzden ben kendi tarafımı söyleyeyim.

    Dinleyicilik geçmişim 22-23 yılı buluyor, bu müzik hakkında bir şeyler yazmaya başladığımdan bu yana da yaklaşık 15 sene geçti. Pasifagresif’te şimdiye dek yayınlanmış 657 albüm kritiğim var, bir o kadar da önceden yazdığım sitelerde vardır.

    Bunu söyleme sebebim bu konuda çok bilgili ve yetkin olduğumun reklamını yapmak değil. Ama olaya o kadar yanlış açılardan yaklaşmışsın ki, ilk olarak neden bahsettiğimi bildiğimi anlaman adına bunları söylemek istedim.

    Öncelikle albümü 1-2 kez dinlediğimi nereden çıkardın bilmiyorum, ama “…albümü 1-2 kezden fazla dinlemek de insanın içinden gelmiyor” demek, “albümü 1-2 kez dinledim” demek değildir. Merak etme, Pasifagresif kadrosu olarak site için yıllardır büyük emek sarf eden insanlarız ve sitenin kalitesini düşürecek hiçbir şey yapmayız. Hele ki kritik kalitesi gibi PA’nın marka olmuş bir unsurunu emin ol hakkını vermeden yapmıyoruz, yapmayız.

    Dahası, albümü 1-2 kez dinleyip de yazmış olabilirim; her insanın müziği anlama ve algılama eşiği birbirinden farklıdır. Dinledikçe, tecrübe kazandıkça insan başkasına zor gelen bir müziği, 1-2 dinlemede dahi tüm yanlarıyla kavrayabilir. Hatta daha ilk dinlemede büyük oranda haritasını çıkarabilir. O yüzden “heavy metal bir albüm hakkında kritik yapmak,yorum yapmak,bir şeyler söylemek albümü öyle 1-2 kez dinleyip yapılacak bir şey değildir” kısmı için tek diyebileceğim, kendi adına konuş. Dinlediğin şeyi anlayıp analiz edebilecek hale gelme konusunda daha fazla zamana ihtiyacın varsa, daha çok müzik dinleyerek, belki bir enstrüman çalarak bu süreci hızlandırabilirsin.

    Buraya kadarki kısım bu şekilde, öznel birtakım varsayımlar üstüne kurulu ve hiçbiri gerçeği ifade etmeyen yorumlar. Ama bundan sonra dediğin şeyden biraz bahsetmek istiyorum, zira bu aşırı saçma ve her anlamda yanlış fikre kapılmış başka insanlar da var.

    Şöyle demişsin:

    “kritiklerden gelir kazanmak için yazdığın o kadar belli ki,ve bu gerçekten iğrenç.Beni bu siteden ve bu sitede bir şeyler yapmaktan iğrendiren şey de bu.”

    Güzel kardeşim, sen hayatında hiç sinema, müzik, sanat dergisi aldın mı? Sinema, müzik, sanat eleştirmeni diye bir şey duydun mu? Duymuşsundur herhalde. Sence o insanlar o işi hayrına mı yapıyorlar? O kadar insan bir araya geliyor, zamanlarını, emeklerini, tecrübelerini harcıyorlar, çeşitli yatırımlar yaparak kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar ve o işten para kazanmıyorlar mı? Metale indirgersek, Türkiye’de Headbang diye bir dergi var, dünyada Revolver, Decibel, Metal Hammer, Terrorizer diye bir sürü dergi, yayın organı var. Buralarda yazan yüzlerce, binlerce kişi, sence bu işi sadece “metal gelişsin” diye mi yapıyorlar? En basit örnek Metalsucks var, adamlar siteden iyi para kazandıkları için kendi mesleklerini bıraktılar, sadece metal konusunda ahkam kesip, komikli video koyup geçimlerini sağlıyorlar. İnsanın hobi olarak gördüğü, tutkuyla bağlı olduğu bir şeyden para kazanıp geçimini bununla sağlayabilir hale gelmesi kadar süper bir şey mi var?

    Bahsetmek istediğim asıl şey işte bu. “Metalden para kazanmanın kötü olması” gibi dünya saçması bir düşünce biçimi var ve nedense bir sürü insan da bunu normal buluyor.

    Arkadaşlar, zamanında dünya görüşümüzü değiştiren, sıkıntılı dönemlerimizi atlatmamızı, kendimizi ifade etmemizi sağlayan, manevi bir bağ kurduğumuz gruplar şimdilerde çorap, don, battaniye falan satıyorlar, farkında mısınız? Metal ne zamandan beri bir gelir elde edilemeyen, bir şekilde fayda sağlandığında bu müziğin ruhuna, maneviyatına ihanet edilir hale gelinen bir şey oldu? Çeyrek asırdır müzik yapan In Flames için bile “bu işi para için yaptıkları belli” diyen oldu daha birkaç hafta önce. Çeyrek asır yahu, 25 yıl. Para için yapmayacak da başka ne için yapacak? Melodik death metal iTunes’da en çok dinlenen müzik türü olsun diye mi yapacak? Nasıl bir hayal aleminde yaşıyoruz da bu kadar normal bir şeye bile tepki gösteriyoruz?

    Bu bağlamda, bu müziğin gelişimine, ülkemizde daha çok duyulmasına, insanların daha çok albüm satın almasına, daha çok konsere gitmesine vesile olan oluşumlardan biri olan Pasifagresif’in de bu işten para kazanması kadar, normali de geçtim, aslında zorunlu bir şey olabilir mi? Bu siteye harcanan emeğin, paranın, zamanın miktarı konusunda en ufak bir fikrin olmadığından, hem 5,5 yıldır türlü fedakârlıkla siteyi devam ettiren ve giderek daha da güçlendiren bu insanlara devasa bir haksızlık yapıyorsun, hem de başta da dediğim gibi, dünyada hayatını birtakım ürünleri yorumlayarak, inceleyerek, insanlara tanıtarak kazanan sayısız insanı da “iğrenç” olmakla suçluyorsun.

    “Para kazanmak için yazıyorsun ve bu iğrenç” dedikten bir sonraki cümlenin “Yaptığın işi tam yap olur mu?” oluşu için zaten bir şey demiyorum, zira tüm yorumun boyunca ilk kez doğru bir şey söylüyorsun: “yaptığın iş”. “İş” evet. Bu bir “iş” olabilir, bu “iş”ten para kazanılabilir ve bundan daha doğal da hiçbir şey olamaz.

    Hiçbir karşılık beklemeden insanlara bu müziği tanıtmakla yükümlü, dünyaya bu amaçla gönderilmiş birine mi benziyorum acaba? Tüm gün evde oturup, sadece metal dinleyip, sonra da dinlediklerime dair yorumlarımı siteye koyan biri olduğumu sanıyor ve bunu yıllarca durmaksızın tekrar edip, bundan bir karşılık almayı da asla düşünmemem gerektiğine inanıyorsan, istersen bunu benim gibi 15 sene değil, bir site açıp sadece 15 gün ara vermeden yapmayı deneyebilirsin. Bunu yap, ondan sonra konuşalım.

    Ş. Yıldırım

    @Samet Özgüler, Ahmet Saraçoğlu, birkaç yıldır müdavimi olduğum PA sayesinde tanışma fırsatı bulduğum ve dinlediğim müzik tarzına dair birikimine son derece güvendiğim bir ”adamdır”. Buraya yazılarını hangi amaç uğruna koyduğuyla çok ilgilenmiyorum. Bana birkaç yıl içinde kazandırdıkları yetiyor. Resmen ufkum genişledi lan! burada bunu söylerken, tabiki Ahmet Saraçoğlu’nu ”Türkiye’nin Metal Mesihi” ilan etmiyorum. ama bu arkadaşın yorumunu ilk gördüğümde sadece güldüm. kesinlikle ciddiye alınmaya değer bir yönü yok. sanırım Ahmet abi de tıpkı benim gibi düşünmüş olsa gerek ama yine de sitenin ideolojisini belirtmek adına bunu bir fırsat olarak gördüğünü düşünüyorum. söylediklerinin altına da imzamı atıyorum. sırf hayır olsun diye yapmak zaten oldukça sığ bir düşünce biçimidir. hayat stilleri geçim kaynağı olamaz diye bir şey söylemek de ne kadar akıllıca olur bilemiyorum.
    Dragonforce nedir ne değildir bilmiyorum. hiç de dinlemedim. buna rağmen karşımda gördüğüm kritiğin albümü iyice sindirmiş biri tarafından yazıldığı çok açık. bunu deneyime bağlıyorum. kulağı işinin ehli konumuna gelmiş kişi, elindeki işin ne olup ne olmadığını daha yarısındayken bile anlayabilir. o yüzden şu; yok ‘bir kere dinledin de cart curt’ tarzı embesil yorumları bir kenara bırakalım.
    ben ki, Ahmet abinin yazdığı, ”Death-TheSound of Perseverance” kritiğiyle Death’e dinlemeden bağlanmış biriyim. evet, kritiği okuduğumda Death’i bilmeme rağmen umursamayan biriydim. uyandırdı, onu hayatımın gruplarından biri yaptı.
    ”Carcass-Surgical Steel” yazısıyla yerden yere vurdu bazen. bir sürü örneği var bunun.
    siteye hergün giriyorum düzenli olarak. çok sağlam bir kemik kitlesi var. içi dolu ve ne dediğinin farkındalığına ulaşmış insanların bilgisinden faydalanmak çok kral bir durum.
    Sağlam bir site. gerçekten. Ayrıca birçok insanın sürekli takip ettiği siteyi kontrol altında tutmak da her babayiğitin harcı değildir.
    ben saygı duyuyorum güzel arkadaşım. bence sen de duy.

  3. Samet Özgüler says:

    Önce bir sakin ol,üstünden şu komik acemi hırsını bir at ve hem benim yazdıklarımı iyi oku,hem de kendi yazdıklarını.İyi oku ve ne kadar acemice davrandığının farkına var.
    Sen eleştirmensin değil mi?Eleştirir,yorum yapar,değerlendirirsin.Sana müzisyenler veya değerlendirmede bulunduğun diğer şeyler eleştirilerinden dolayı hemen karşı saldırıya geçip ”ben senden daha üstünüm” moduna giriyor mu?Öncelikle bu acemi ve komik davranışın egonun seviyesini belli ediyor.Üslubum ve dilim sert ve kışkırtıcı olabilir.Ama ben eleştirmenim.Bu önemli olmasa bile,senin yaptığın ”iş”te eleştirilmek bolca var.İyi o zaman,her eleştirildiğinde hemen böyle saldırıya geç.Burak Yılmaz gibi ”ben en azından koşuyorum” diye körü körüne eleştirileri bertaraf et.
    Şimdi geliyim asıl acemiliğini yaptığın ve gerçekten beni güldürdüğün noktaya.Sana yine yaptığın işte eleştirilmek bolca var dedim değil mi?Yaptığın iş dedim bak.Sen şimdi bunu ne anladın?Meslek mi,yoksa uğraş mı?İkisi birbirinden farklı şeyler biliyorsun.
    Şimdi dön ve ilk yorumuma bak,o satırlarca gereksiz saçma sapan,bilmiş ve egoist cümlelerine bak.
    ”Özellikle kritiklerinde albümleri kritik yazmak,bir şeyler söylemek,belki de kritiklerden gelir kazanmak için yazdığın o kadar belli ki,ve bu gerçekten iğrenç”
    Şimdi sana bir soru soruyorum.
    Bir kritiği yazabilmek için belli bir bilgi doygunluğuna ulaşman lazım değil mi?
    Ben de sana demişim ki ilk yorumumda,sen bu bilgi doygunluğuna -bu albüm için bak,yine acemice davranıp ben 25 yıldır dinleyiciyim deme bana-ulaşmamışsın,bu kritiği kritik yazmak,bir şeyler söylemek,belki de gelir kazanmak için yazmışsın demişim.Şimdi sen bu cümleden kendi kafandaki gibi saçma sapan şeyler çıkarırsan,sonuç işte yukardaki gibi komik ve gereksiz şeyler olur.Ben sana kritik yazdığın için para kazanıyorsun konusundan mı eleştiri yapmışım?Yaptığın ”işi” tam yapmamışsın,bu işten gelir sağlıyosan eğer bunu hak etmemişsin eleştirisi yapmışım.Sen bana neler diyosun.
    Bak iş dedim.Tıpkı ilk yorumumda dediğim gibi.
    Biz Türk insanlarında maalesef çok var,eleştiri alınca böyle körü körüne ve saçma sapan,saldırgan,komik bir hale düşmek.Bir de yukarda nutuklar atmışsın,çok komik.
    Şimdi iyice düşün.Ama iyice düşün,kendi yazdıklarına falan bi bak.Dünya saçması şeyleri kendi kendine uydurduğunun farkına varırsın umarım.
    Ve eleştiri alınca bu kadar komik duruma düşme hiçbir yerde.Şahsıma yönelttiğin ahmak saldırılardan,suçlamalardan,”bir enstürman çal”,”sen dergi nedir bilir misin?”nutuklarından bahsetmedim bile.Sadece senin eksiğini belirttim ya da seni eleştirdim.

    Ahmet Saraçoğlu

    @Samet Özgüler, yazdığım şeyde en ufak bir saldırganlık seziyorsan, konuşulması gereken daha ciddi sorunların var demektir. Ama yeri burası değil. Başka bir sürü site var, oralara gidip rahatça istediğini yazabilirsin. Ne beni tanıyorsun, ne de PA’nın duruşu hakkında en ufak bir fikrin var, siteyi daha fazla kirletmeden seni dışarıya alalım.

    Berca B.

    @Samet Özgüler, yemin ederim Melih Gökçek’in daha mantıklı cümlelerini gördüm. Düşün seviyeyi.

    Onur Sancu

    @Berca B., abi Ankara’da yaşayan biri olarak, sen böyle söyleyince daha da dehşete düştüm ya ahaha.

    tolga rodop

    @Samet Özgüler, Efendi, eğer beğenmiyorsan takip etmek zorunda değilsin. Başka bir çok site var. Burada bu siteye emek veren kişi ve kişilere saygın olsun. Bu adamlar siteye yıllardır emek veriyorlarsa maddi karşılığını da görmelidirler. Buradan para kazanmak birinci amaçları olmasa da böyle bir getiriye hayır diyecek kadar akılsız değiller. Senin tarzında adamları Laneth, Şebek Heavy Metal Fanzin gibi dergilerin zamanında da gördük. Bence daha fazla argo laf yemeden bu tartışmayı sonlandırman hayrına olur. Başka kapıya!..

    OnurOnur

    @Samet Özgüler, En azından şunu söylememezlik etmek istemiyorum: Çok enteresan insanmışsın.

  4. Gereksiz biri says:

    Ya Samet amacın ne.Adam sana ne güzel cevap vermiş.Yine nerelere gelmişsin.Ben olsam direk kaptırırdım. Kendini ne sanıyor bu ?

  5. Berca B. says:

    @Çağrı Tunç, ben bir de köşe yazarı gibi yazmalarına ama iki cümleyi bir araya getirmekten aciz olmalarına hastayım. Ulan sene olmuş 2014, virgülden noktadan sonra boşluk bırakmayan adamı ciddiye alan mı kaldı?

  6. Can says:

    Yukardaki talihsiz çıkışın, adı geçen grupla duygusal bir bağa dayandığını düşünüyorum. Yoksa aklı başında herkes “para kazanmak için bir şeylerden vazgeçmek” ile “yapılan işten para kazanmak” arasındaki farkı bilir.
    In Flames, evet para kazanmak için değişik yollara girmiş olabilir, ki bu hiç mi hiç “iğrenç” değildir. Satın alırsınız ya da almazsınız çok basit.
    Ama gel gelelim, eleştirmenlik konusunu buna bağlamak için, buradaki yazarların ya da özelde Ahmet Saraçoğlu’nun “para kazanmak için” zaman içinde tutarsızlaştığını ya da benzer bir durumu ispat etmeniz gerekir.
    Adamın ne zoru olabilir ki?
    Sizin çok sevdiğiniz, belki de adeta taptığınız Dragonforce o kadar da kendini geliştiren, mükemmel bir grup değildir belki de…
    Ben yaklaşık bir senedir burayı takip ediyorum, çok sayılmaz belki ama, PA’da bu tür kritikleri çok gördüm ve hepsinde de adamlar haklı çıktı bana göre. Yerlere vurulan albümlerin sahipleri arasında çok sevdiğim gruplar da vardı. Öte yandan diyelim ki kritik özensiz yazıldı, bunu düzgün bir üslupla eleştirmek çok mu zor yahu? Hayır değil…
    Dolayısıyla burada grupla duygusal bir bağın yanında başka birşey de olmalı.. ya bu çıkışı yapan arkadaşın çözülmekte geç kalınmış problemleri var, ya da yazara karşı birikmiş bir kini ve antipatisi… her türlü çok gereksiz ve saçma..

  7. if these trees could talk says:

    Pasif Agresif’in en başından beri rahat ve şeffaf bir ortam sağlamaya çalıştığının farkındayım. Ancak, albüm kritikleri altında Samet isimli arkadaşın yazdığı gibi “yazarı hedef alan” yorumların yayınlanmaması taraftarıyım. Sonrasında “benim yorumumu neden yayınlamadınız, olumsuz eleştiriye gelemiyorsunuz dimi” benzeri söylemlerden çekiniliyor belki de ve bir açıdan haklı olunabilir ama; kritik altında sadece o albümle alakalı yorumların olması, hem siteyi takip edenler açısından faydalı hem de sitenin imajı açısından çok daha olumlu.

    Yukarıdaki şahıs, sıkıntısını mail yoluyla ilgili yazara bildirirse, bence her açıdan çok daha iyi olacaktır. Ki, normal olanı budur.

    Ahmet Saraçoğlu, “herkes görsün, benim de bu konuda söyleyeceklerim vardı” düşüncesi ile yayınladı belki de, bilemiyorum.. Ama şu “şeffaf ve samimi olma” durumunun bazen faydadan çok zarar getirdiğini düşünüyorum, özellikle bu tip sitelerde..

  8. saw you drown says:

    Samet’e bir şey söylemek istiyorum. Bak Samet; tutarsızlıkla suçladığın, 20 yıldan beri metal müzikle içli dışlı olduğu için egosunun tavan yaptığını söylediğin ve ayrıca saldırgan olduğunu iddia ettiğin Ahmet Saraçoğlu eğer senin dediğin türde bir kişilikte olsaydı; senin eleştiri dozunu aşan ve hakarete varan yorumunu yayınlamazdı. Bu kadar net ve basit bence.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.