Pikeden daha fazlasını gerektireyazan hüzünbaz gecelerin ayı Eylül’den herkese merhaba. Sonbahara yaklaşırken belki bazılarımız hâlâ tatile çıkamamış olmaktan yakınıyor, bazılarımız denize karşı içkisini yudumluyor, bazılarımızsa şehirde bronzluğun tadını çoktan çıkarmaya başlamış bile. Bu haftaki konumuz çok sade ama aslında çok tatlı bir sohbet potansiyeline sahip: bu yaz ne yaptınız? Aynen böyle. Ne yediniz, ne içtiniz, ne okudunuz, ne yazdınız, neler dinlediniz, neler izlediniz, hayatınızda önemli değişiklikler oldu mu, keyfinizi yerine getiren ya da kaçıran neler oldu? Bir yerlere gittiyseniz nereye gidip ne yaptınız? Henüz gitmediyseniz yakın dönem planlarınız neler? Mevzu ana hatlarıyla budur arkadaşlar, gönlünüzce anlatın.
Zevkten dört köşe olacağınız bir Eylül ayı diliyorum.
Bu yaz baya ilginç geçti benim açımdan. İstanbul’daki birtakım işlerden dolayı deniz ve kum olayına giremedik, ama önümüzdeki günlerde bu konuda adımlar atabiliriz. Bu yaz benim açımdan arkadaşlarla eğlenerek, çalışarak, konserlere giderek, Güzide’yle yeni evimizde bir sürü insan ağırlayıp süper muhabbetler ederek;Thrown to the Sun, Achroma Rising ve birtakım başka projeler için beste, kayıt, vs yaparak geçti, hala da devam ediyor. TttS ile Hi-Voltage’a çıkmamız da bu yazın güzel anlarından biriydi.
Dahası bu yaz bir sürü süper insanla tanıştım, o açıdan da çok verimli bir yazdı. Şubat ayında taşındığımız Cihangir ve çevresi başta olmak üzere etrafta ne var ne yok gezip yeni yerler keşfetmek de bu yazın artılarındandı. Onun haricinde yine önemli bir olay olarak kardeşim karşı daireye taşındı, o da çok süper oldu.
Onun dışında bu yaz çok disiplinli bir diyet/spor olayıyla son 2 ayda 10 kilo verdim, halen de devam ediyorum.
Bu yaz özellikle dinlediğim, bana bu yazı hatırlatacak fazla bir albüm olmadı, TttS, AR ve diğer projeler bütün zamanımı aldı, o yüzden daha ziyade kendi yazdığım müzikleri dinlemek durumunda kaldım (not that anything’s wrong with that).
Diğer yandan alttan alttan sürdürdüğümüz pasifagresif’i yenileme çalışmalarına devam ettik. O da baya ilerledi özellikle son 1 ay içinde.
Şimdilik böyle.
Benim için sıradışı, ama aslında sıradan bir yaz geçirdim. Özellikle 2 aydır yoğun sınav çalışıyorum, ki hayatımda hiç oturup özellikle sınav çalıştığım, soru çözdüğüm bir dönem olmamıştı. Tüm eğitim hayatım dahil. Onun dışında çok güzel zamanlar geçirdiğim günler de oldu, ama genele yayılmadı. Önceden “bu yaz kesin yaparım” dediğim hemen hemen hiçbir şeyi yapmadım. Hatta kimi cazip görünen aktivitelere de kasıtlı katılmadım. Kışın hayli rahat geçmesi de bunda etken. Neticede “tatiiiiil!!!” diye haykırtacak bir kış geçirmeyince, yaz tatilini de rütin geçirmek kötü olmuyor.
TUS çalıştım..Hâlâ da çalışıyorum.Calisirken de epey albüm çevirme firsatim oldu.Tek güzel tarafi bu
Bayramda bir hafta tatil yapabildim.Değişik planlarım vardı ama olmadı.Bazı problemler yaşadım hayatımdaki insanlarla ilgili.Bu bir haftalık tatilim zehir oldu.Onlanları düşünmekten arta kalan zamanlarda da eskiden yaptığım gibi deniz kenarında oturup yaz aylarımın vazgeçilmezleri Amorphis, Rotting Christ, Devin Townsend falan dinledim.
Geçen sene askerde geçirdiğim yazı saymazsak en can sıkıcı yaz diyebilirim.Yine hiç tatil yapamamaktan iyidir.
Valla bir özelliğinden dolayı unutulmazlar arasına girebilir benim için. 1.5 ay boyunca ev boştu. Evet, 1.5 ay ;Dahah, ve üstelik tam da bu sabaha karşı geldi anam babam. Ev tabi Batı Şeria’dan halliceydi ama temizledik haha. Dünya Kupası’nın, Amon Amarth’ın, Gojira’nın, çokca eğlenmenin, güzel kafaların kendinden geçmelerin yazı oldu benim için, bu açıdan güzeldi :) Denizli kumlu tatil açısındansa öyle güzel değildi, bir tek sikik tekirdağda kaldım bir hafta. egeydi akdenizdi o tarz bişeyde olsun isterdim.
Tuhaf bir yaz mevsimi geçirdim. Haziran ayı ciddi anlamda zor geçen bir senenin ardından stajla, özel mevzularla darlandığım çok tatsız bir yaz başlangıcı oldu. Dorock’da düzenlenen Ghost gecesi ve Hi-Voltage olmasaydı sıkıntıdan ölebilirdim. Bu etkinliklerde PA sakinlerinden DrAqA ve Nvrhacı ile reelde ikinci kez görüştüm, muazzam insan onurtoptaş ile tanıştım. Haziran’dan yanıma kalanlar bunlar oldu.
Temmuz da on bir ayın sultanı ramazanın da etkisiyle tatsız Haziran’ın imütasyonu gibiydi. Katli vacip bir mürted olmama rağmen yaşadığım yer itibariyle uzun süredir görüştüğüm insanların çoğu veya yaşamlarına etki eden aileleri en kötü ihtimalle ramazan müslümanı olduğu için koca Temmuz ayı boyunca yalnızdım. Bu derdi bilen bilir arkadaşlar. Ramazan bu sene stajların, okulların ve diğer çoğu derdin bittigi anda başladı, başka sorumlulukların başladığı anda bitti. Sırf bu yüzden yakın arkadaş grubumla denizli kumlu güneşli tatile gidemedim falan. Sitemliyim arkadaşlar. Maddi yetersizlikler yüzünden kaçırdığım Metallica ve Dream Theater konserleri de cabası. Temmuz’un sonuna dek bomboş bir yaz geçirdim. Neyseki ramazan bayramının ikinci günü her şey değişti.
Daha önce beni Ankara’daki evinde ağırlamış gönül adamı muazzam insan DrAqA ile dibine kadar spontane gelişen bir karar verme sürecinin ardından zorluk ve macera dolu bir bisiklet turuna çıktık. Bayramın ilk günü gece yarısında karar verdik, ikinci günü sabah saat 9′dakendimi yolculuğumuzun başlama noktası olan Yalova’da buldum. 3 gün süren yaklaşık 150 kmlik çok yorucu ama bir o kadar keyifli maceranın ardından evime döndüğümde, ayılıp bayıldığım grup Gojira’yı izleyeceğim festivale sadece 2 gün kalmıştı.
Festival tarifsizdi. Bu site sayesinde tanıdığım yaklaşık on kişilik süper insan topluluğuyla aynı evde kaldık, içtik, festivali karpuz kabuğu kemirircesine tükkettik. Bunun tam olarak tarifi yok, görenler bilir. Hepimiz bu zamana dek festivallerde yalnız takılmış insanlardık hatta aramızda ilk festival tecrübesini yaşayanlar vardı. Tüm o yalnız kovboy metalciliklerinin acısı fazlasıyla çıkarıldı. Gojira. Tarifsizdi. Hayatım boyunca yaşadığım en iyi şeylerden biriydi.
Rock off’un tadı hepimizin damağında kaldı. Festivalden bir hafta sonra gene DrAqA ve ben rahat duramadık, Yalova Çınarcık’daki Erikli dağına çıkmaya karar verdik. Yine PA sakinlerinden Onurtoptaş, Oforolla ve Sebzeci’yi de yanımıza alarak tehlikeli yamaçlara tırmanıp indik, gizli şelalelere ulaşıp içinde yüzdük, yabandomuzundan kıl payı kurtulduk, gece ay ışığında rakı, mangal, gitarla unplugged opeth keyfi yaptık. İki günlük muazzam bir dağ kampı serüveni geçirdik.
02.09.2014
@Furkan Keskin, son paragraftaki olay muazzammış ya. Bi daha yaparsanız haber verin :)
02.09.2014
@Berca B., oo kesinlikle haber veririz abi ya sen yeter ki iste :)
04.09.2014
@Furkan Keskin, Bir kişilik daha yeriniz var mı?
02.09.2014
@Furkan Keskin, Telefonumun şarjı bittiği için yazıyı bitiremedim, olduğu kadarını gönderdim eheh. En son geçen hafta DrAqA Yalova’dan, oforolla İzmit’den İstanbul’a geldiler, gene buluştuk. Siteden OnurOnur’la tanıştık, sağolsun bizi evinde ağırladı her şey çok iyiydi.
Bu yaz şimdiye dek yaşadıklarım içinde net biçimde en iyisiydi. Bunu pasifagresif’e ve sayesinde tanıdığım kral insanlara borçluyum. Adamsal göz yaşları dökmeyeceğim ama Pasifagresif çok fazla güzel bir şey. Gerçekten öyle.
02.09.2014
@Furkan Keskin, Dün akşam evi temizlerken halıdaki kül kirini temizleyesim gelmedi PA’dan bir iz diye ahaha. O günde yazın en iyilerindendi benim için.
02.09.2014
@OnurOnur, ahahaha abi ABV hala duruyor muydu o ya dbjs.
02.09.2014
@Furkan Keskin, Hahaha ne yazık ki:D çöp ev vakaları gibiydi en sonda ev. Temizlik yaparken 1.5 ay gözümün önünden geçti “Bu falancanın pisliği, şu filancanın kırdığı yer ve bu da PA’dan bir iz!” diye slkgj
02.09.2014
@Furkan Keskin, Son dediğinin yalnızlısını yapmayı çok istiyorum. Balıkesir Kapıdağ’ı kestirmiştim gözüme bir hafta sürüneyim kıyılarında tepelerinde diye. Nasip olmadı kaç yazdır türlü sebeplerle. İnsanların böyle şeyler yaptığını görmek güzel. :)
Bakırköy’de nevroz bölümüne sevkedildim. İlgi görüyorum. Mutluyum. Hehe. Gökten indiğini sanıyodum sorunların sıkıntıların. Etki tepki meselesiymiş olay. Zihindeki şartlanmaları geçtim, basit nefes egzersizleri bile yaşam kaliteni artırabiliyor. Gençler, çocuklar, diyaframınıza değer verin. Ona alan bırakın. Dik oturun. Derin nefes alın.
Haziran ayı hayatımın son finalleriyle başladı. Umulmadık bir şekilde bir dersten kaldım ve temmuz ayının başına da bir bütünleme sınavı eklemiş bulundum. Neyse ki o dersi de verdim ve 19 yıllık kesintisiz eğitim hayatıma son vermiş oldum. Bu yazın en önemli gelişmesi buydu.
Mezuniyetin ardından yoğun bir malaklama dönemi başladı. Yazın İzmir’de ve denizden uzaktaysanız gündüz dışarı çıkabilmek gibi bir lüksünüz yok ne yazık ki. Hem deniz de bir yere kadar zaten, ben kış mevsimi adamıyım. Bu dönemde çoğunlukla evde olmamdan dolayı kendimi müziğe ve kitaplara verdim. Bu yıl içinde çıkan albümlere kulak verdim. Bilim kurgu ve tarihsel kurgu romanlarını kitaplığıma ekledim. Genelde popüler kitapları okusam da, bir süredir ara verdiğim okuma alışkanlığımı geri kazanmak önemli bir getiri oldu.
Şimdilerde iş aramaya başladım. Artık laylaylom dönemim bitti sanırım. Hayatın sıkıcı ve ayıya dayı demeli yeni dönemine benden isteksiz, soğuk bir merhaba !
İzninizle ben bir tartışma konusunu daha Ahmet Hakan kılığında cevaplamak istiyorum.
TATİLDE YAPTIĞIM EN ÖNEMLİ 9 ŞEY
- OOO KARDŞİM 17 yıllık saplığa dur dedim OOO KARDŞİM … tabi çok sürmedi bu durum (Gojira-Portishead seven kızlar eqlesin).
- Çok fazla Pink Floyd ve Rush dinledim, o da yetmedi Converge ve Mastodon gömdüm. İzansızlıkta sınır tanımadım.
- Cosplay’ci bir kız arkadaşla aynı ortamda 1.5 saat başbaşa kaldım (yazıldığından daha korkunç ve sabır gerektiren bir şey arkadaşlar, yaşayan bilir ancak).
- Gitarda bazı At The Gates şarkılarını çıkarabildiğim kadar çıkardım.
- Ana maddesi domuz eti olan bir yemek yaptım, hayatımda ilk defa üşenmeyip yemek yaptım hatta ehe.
- Çok fazla yere gittim, çok otobüs yolculuğu çektim bu yaz ama hayatımda İzmir kadar pis bir otogara sahip bir şehir görmemiştim. Gördüm. Hail Trakya.
- Halk müziği ve halk kavramlarının kalitesinin genelde ters orantılı olduğunu öğrendim. Bu yaz biraz da bunun için çok az metal dinledim açıkçası.
- Hayatımda konuşmadığım kadar İngilizce konuştum.
- Bolca Ahmet Hakan okudum.
Aslında yukarıda kral adam, güzel insan Furkan Keskin kardeşim yaptığımız her şeyi izah etmiş. Yaz döneminin en güzel günlerini Furkan ve diğer arkadaşlarla geçirdim. (Hepinizin ismini tek tek yazmaya gerek yok, herkes kendini biliyor beyler) Furkan’ın anlattıkları dışında daha yeni Bursa Bisiklet Festival’inden döndüm, metalci tayfa olmasa da o da güzeldi kendi içinde.
Bol bol yeni albüm dinledim. Elbette yaz dönemine damgasını vuran Mastodon oldu. Tam bir yaz albümüydü zaten, bütün şarkılarını ezberledim şimdiden. Onun dışında da aslında hiç yaz dönemine uymayan, atmosferik içerikli, kara şarkılar, insanın adımlarını şaşırtan müzikler, siyah beyaz melodiler dinledim. Kış dönemine iyi bir yatırım oldu benim açımdan. Yaz çok güzeldi, ancak müzikal anlamda daha güzel bir kış beni bekliyor.
Haziran ortalarında 4 gün Eskşehir’e kaçmam haricinde bütün yazı ev-ofis arası geçirdim. Acayip canım sıkıldı. Büyük kısmı yeni olmak üzere çok fazla müzik dinledim. Annemin “Evlen artık” baskılarına, hiç olmadığım kadar yoğun maruz kaldım.
Kısacası baya sıkıcı bir yaz geçirdim her zamanki gibi.
Metalikalı Mastodonlu bir festivalle giriş yaptım yaza. Birkaç hafta sonra Bråvalla festivalinin tek gününe gidip aynı gün içinde Bad Religion, The Offspring ve Kanye West dinledim (Kanye West’e 10 dakika dayanabildim). Yine birkaç hafta sonra Slovenya’da Metaldays’de çok kafa bir arkadaş grubuyla pek grup izlemesem de hayatımın en eğlenceli haftalarından birini geçirdim. Sonra Türkiye’de iki hafta boyunca ailemle, arkadaşlarımla ve Rock Off festivalinde PA okurlarından bazılarıyla birlikte çok eğlenceli bir akşam oldu. Gerçekten çok zevkliydi.
Pek şikayet edecek bir şey olmadı bu yaz çok şükür. Yalnız Ali İhsan Balı kardeşim gibi ben de aileden “sana kız bulalım bu böyle olmayacak” tarzı baskıyı iyice hissetmeye başladım bu yaz. Türkiye’ye gelme isteğim yok oluyo anasını satim.
03.09.2014
@Ömer Kuş, Aman abi direk kaç siktir et kızı mızı İsveç’te kalıp anılarını anlatmaya devam et sen bize, ıslak rüyalarımızın müsebbibi, ufuk açıcı gizemli yabancımızsın sen bizim.
03.09.2014
@Cattle Bilmemne, ahah, yok yok daha birkac sene dönmeye niyetim yok zaten. Ondan sonrasi da nasip kismet.
sonbaharın gelmesini bekledim
şöyle bir şey var ilgilenirseniz
http://loudwire.com/best-of-summer-2014-vote/
valla benim bu yaz metalle alakalı tek anım kadıköyde uzaktan gördüğüm converge – all we love we leave behind tişörtlü elemandı. burdaysan selam tatlış.
Her yıl olduğu gibi bu yılda berbat bir yaz geçirdim. Umarım gelicek yaz vakti artık bu ülkeden çıkmak için son işlemlerimi yaparken bulurum kendimi.
“olum bu yaz alemlere akacağım, durmayacağım evde” temasıyla giriş yaptığım bu yaz fazla bir şey yapmadım. genellikle evde takılmak ve yeni gruplar keşfetmeyle geçen günlerim oldu. kalan boşluklarda dizi, kitap vs. işlerle uğraştım. zaman zaman ailemle ve ya arkadaşlarımla dışarıda vakit geçirdim. en büyüğü ise, hayatımda ilk kez bir konsere gittim. o da rock off oldu. canlı canlı megadeth izledim, ki bu da bana yetti. metallica’ya da gitmek isterdim de, ona param yetmedi maalesef :).
Oha yine boş yaşadığım ortaya çıktı:) ama yok bir hayli kitap okudum, müzik dinledim (daha çok işe gidip, işten gelirken serviste). Gojira’yı izlemeye diye İstanbul’a gidip bir hafta aylaklık yaptım, güya düşünüp hayatımla ilgili kararlar alacaktım. Ama Pasifagresif Cemiyeti’nin saygıdeğer insanlarıyla tanıştım, mutlu oldum. Bu yazın yazarı Genazino, grubu Kayo Dot, umudu da gelecek yaz oldu.
Staj yaptım. Mimarlıktan ölesiye nefret etme aşamasına gelmiştim ki, bu staj bana okulda öğretilen hiçbir şeyin gerçekçi olmadığını gösterdi. Şimdi mesleğimi tekrar sevmekteyim, başka bir aksilik olmazsa.
Metallica konserine gittim. Grup arkadaşlarımla şarkılara air instrument’larla eşlik ettik, havada cover yaptık gibi bir şey.
Bir TV programı için çekimlere katıldık grup olarak. Epey değişik ve keyifli bir iş oldu, bu sırada yeni şeyler kaydettik. Verimli oldu grubum açısından.
Ve ne yazık ki müzik setimin CD çaları bozuldu. Müzik dinletme yükünü bilgisayarım üstlendi. Bol bol Monuments, Ayşe Saran, Metaroth, In Flames, In White, Devin Townsent dinledim.
Nazım Kemal Üre ile tanıştım, sohbet ettik arkadaşlarla birlikte. Bu baya sürpriz oldu, çok da iyi oldu.
Hayatımda herhangi bir değişiklik olmadı. Hala sapım, hala aynı ben… Bir tek sosyal medya üzerinden bir süredir ilgi görmekteyim, ask.fm’de sorular gelmekte, arkadaşlık istekleri gelmeye başladı tek tük… O kadar.
Kumsalda bacaklarımı çekip sosyal medyaya atmadığımı biliyorum. bunu yapmadım evet.
Ah o leylekleri görmez olaydım. Yaz başı anneannemin Bodrumdaki evinde mahsur kaldım. 1 ay boyunca sadece yarım saat denize girdim, oh ne güzel demeyin! Ağustos başı GOJIRA’YI İZLEDİM – MARIO’DAN BAGET KAPTIM ULAN! o da öyle güzeldi :D En son kardeşimi Kelowna’ya bırakmaya Kanadaya geldim. Şu an Vancouver havaalanından yazıyorum. Daha 15 günlük avrupa turu var. (Not: Ben gezmeyi değil yatmayı severim)
Benim için Temmuz sonuna kadar iş hayatının yoğunluğu ile geçti. Ondan sonra, bayram tatili sağ olsun, 5 günlük bir İzmir kaçamağı, oradan dönünce yeni eve taşınma işleri, arada gittiğim konser ve festivaller (İstanbul’da olan neredeyse hepsine gittim. kıps), bu arada yine mesleki işler falan derken Ağustos sonunu buldum zaten. Ay sonuna doğru nihayet bir 10 günlük izin alarak az biraz Güney kıyılarına indim (ki orada da vakit buldukça çalışmak zorunda kaldım. allah belanı vere akademik dünya). Oradan döndüğümden beri de çalışmaya devam.
Müzik konusunda, hem yeni çıkan albümleri hem de yeni keşfettiğim, zaman bulup dinleyemediğim grupları mümkün olduğunca dinlemeye çalıştım. Söylediğim gibi İstanbul sınırlarındaki ilgimi çeken tüm konserlere, festivallere gittim. PA’dan hem daha önceden tanıdığım hem de yeni tanıştığım arkadaşlarla güzel zamanlar geçirdim bu konserlerde. Son 2, 3 yıla kadar bu tarz olaylara hep yalnız katılmak durumunda olan birisi olarak bana buranın en büyük katkılarından biri budur kuşkusuz. Böyle DÜZ bir Yaz geçirmiş oldum yani.
Cumhurbaşkanlığı muhafız alayında askerim, çok eğlenceli, herkesi bekliyorum, silahlar filan var, kamuflajlı don, fişekli kemer falan var, çok metal burası
08.09.2014
@crowkiller, Mesajı gördüğümden beridir ne zaman aklıma gelsen basıyorum kahkahayı hakkını helal et. :D
Hedeflediğim her şeye ulaştım bu yaz. Hayatımdaki en başarılı yaz mevsimiydi. Hatta hayatımdaki en başarılı dönemdi belki de. Ama Rock-off’u kaçırmak içimde bir yara..
Bir takım temaslarda bulunmak üzere Kızılcahamam’a ufak bir seyahatim oldu. Bu esnada aylar sonra halı sahalara 7 gollü bir dönüş gerçekleştirdim. Onun dışında hiç bir şey yapmadım 3 ay boyunca. Genel olarak sıkıcıydı, hala da sıkıcılık sürüyor. Ama önümüzdeki yaz acısını çıkarmayı planlamaktayım, evet. Düzen-müzen kalmadı birde. Sabah 7 Akşam 5′e döndü uyku vakitleri. Okulla birlikte hayatın yeniden düzene girmesini bekliyorum.
Bu sene üniversite sınavına gireceğim içim Haziran ayı dershane hızlandırmasıyla başladı. Sonra stres atmaya kampa gittim. Kampın son gecesini erken bitirip kamptan erken çıkış yapıp Hi Voltage için yola çıktım Balıkesir’den. Hi Voltage’da kapıda Ahmet abi ve Enver abiyle kısa bir sohbetimiz oldu. Kendileriyle tanıştığım için mutluyum baya. Hi Voltage’a asıl gitme sebebim Ghost’tu. 3 yıldır köpeği olduğum grubu sonunda izledim. Ama asıl sürpriz Trivium oldu. Bu yazın ilk 3′üne girdiler bile.
Temmuz’da Çeşme’deki yazlıkta eve kapanıp Xbox oynadım,bol bol bas çaldım,beste yaptım. Sonra Metallica için bir daha yola koyuldum Çeşme’den. Daha 4 haftalık kulaklığımı garda düşürdüm çok koydu 10 saat müziksiz yol gittim. Ama değdi gibi. Setlist’ten AJFA dışında zerre memnun olmadığım için pek zevk almadığım bir konser oldu ama sonuçta Metallica izledik. Dream Theater’a gerek İstanbul’da kalacak yerim olmadığı için gerek de Rock Off’a tarih olarak fazlasıyla yakın olması sebebiyle gitmedim.
Gelelim Ağustos’a. Hayatımın en güzel günlerinden ikisini yaşadım Rock Off kapsamında. Amon Amarth’ın her üyesinden ikişer imza aldım,Jorn Lande’yle kısa bir Dio sohbeti bile ettim. Gojira izlemek ise hayatımın deneyimiydi. Bu yaz tanıklık ettiğim en iyi şeydi.Gojira izledikten tam bir hafta sonra ise dershane sıralarında geri döndüm mecburen.
Bu yaz pek yeni albümlere bakamadım daha çok pek dinleyemediğim grupları dinledim ama yeni gruplar da keşfettim. Benim için en büyük keşif Fallujah oldu. The Flesh Prevails ne güzel albümdür öyle ya. Onun dışında bol bol power metal dinledim,bu müziği dinlemeye başladığım ilk janra olan black metale-evet Iron Maiden’lardan Metallica’lardan önce Gorgoroth’la tanıştım- tekrardan bir el attım,Mortifera gibi Kristallnacht gibi harika gruplar keşfettim.
Kısaca verimli bir yaz oldu benim için. PA anasayfam olduğu için de hiçbir gelişmeden geri kalmadım sayenizde. Size ne kadar teşekkür etsem az PA.
Evli, çocuklu ve Ankara’da yaşayan bi adam olarak bu yaz bende iz bırakan en önemli şeylerden biri, hanımı ve çocuğu tatile gönderip Rock-off’a katılma fırsatını yakalamamdı. Amma velakin, asıl iz, İstanbul’da bekar kalmanın getirdiği ölümüne bira, kokoreç, midye, çiğ köfte, işkembe gecesinden sonra götümde kalan izlerdir… Biri Rock-off dedi mi, aklıma Amon Amarth Gojira geleceğine, tuvalette işimin bitmesi için ettiğim dualar geliyor…
Yukarıda Furkan’ın bahsettiği Rock Off mükemmelliğini tekrar anlatmayayım, konser yazısı altında da yeterli uzunlukta açıkladım zaten o günleri.
Yazın tamamını yazlıkta geçiren ve deniz/kum/güneş üçlüsünden asla bıkmayan bir insan olarak gerek akşamları sahil manzarasından faydalanarak, gerek sabahları güne pozitif başlamak adına yüzmeye vs. giderken hemen hemen istisnasız her gün 4-5 albüm mutlaka dinledim. Last.fm’ime şöyle bir baktığımda yenilerden MASTODON, KILLER BE KILLED bana gaz aşılayan ve “yaz albümü” kategorisinde değerlendirebileceğim mükemmel albümlere sahip iki grup. Özellikle MASTODON gözümde bambaşka bir yere yükseldi bu yaz. Onların dışında yeni EMPTY YARD EXPERIMENT, OPETH, MISERY INDEX, OPETH albümleri ve bol bol TOOL, RUSH, GOROD, MAIDEN, GOJIRA ağırlıklı bir dinleme süreci geçirmişim. İleride açtığımda bana bu yazı hatırlatacak bazı şarkılar bu gruplara ait.
Sosyal açıdan yine yazlıktaki arkadaşlarım ve İzmir’de görüştüklerim yazımın büyük kısmını oluştursa da PA’dan da hatrı sayılır insanla tanışıp sohbet etme fırsatı buldum. Özellikle Rock Off’ta rahat bir on on beş kişiyle konuşmuşumdur ama onun dışında Kuşadası’nda Kemal, Özgür ve Ozan Mustafa’yla epey keyifli bir sohbette bulunduk. Umarım bunu her yaz tekrar edebiliriz.
Fakat 2014 yazı nasıl geçti diye ileride kendime sorduğumda vereceğim ilk cevap yukarıdakilerden hiçbiri değil. Bu yazın olayı kesinlikle grubumla yazdığımız şarkılar, onların icralarına çalışmak, üzerine yaptığımız düzenlemeler ve kısa sürede oluşmaya başlayan grup olma bilincimizdi. Epey bir şey yaptık, yapıyoruz, yapacağız. Ankara’ya döndüğümde de okulumun yanında yapıyor olmaktan en çok keyif aldığım şey kesinlikle bu olacak.