2011 yılı içerisinde “An Ache for the Distance” isimli bir albüm çıktı. Bu albüm, Wikipedia’da baktığınızda bir sayfası bile olmasa da, o yıl sludge/stoner dünyasında çok sağlam bir yer etti. THE ATLAS MOTH, ikinci albümleri olan o albümle olumlu inceleme üstüne olumlu inceleme aldı, ve o albüm kapağıyla, atmosferiyle, barındığı müzisyenliğiyle ismini şimdiden YOB gibi gruplarla aynı cümlelerde okutmaya başladı.
Grup şimdi de üç yıl sonrasında ve de “The Old Believer” ile karşımızda. Fakat sound neredeyse önceki albümle aynı olmasına rağmen bir değişiklik var; grup önceki kadar tehditkar değil. “An Ache for the Distance”da ürpertici ve de üstünüze çöken türden melodiler, çığlıklar vardı. Grup bu duyguları bu albümde de az çok hissettirse de müziklerinin o tarafını daha geniş bir kitleye hitap edecek kadar nötralize etmişler. Bu kesinlikle piyasaya oynamak ya da türevi birşey değil, ama dinlerken olgunlaşmış bir grubu dinliyorsunuz. Bunun hem iyi, hem de kötü yanları var.
İyi yanı, grubun hem önceki albümlerinin yarattığı ilgiyle hem de biraz daha sade halde harmanlanmış bu sound ile beraber hiç görmedikleri ilgiyi görecek olması. Kötü yanıysa, albümü dinlerken çoğunlukla riffleri/melodileri sadece övüp geçmeniz. Ki bu övgüler bol bol yapılıyor, zira THE ATLAS MOTH bu konuda cidden yaratıcı ve de müzisyenlikleri bu albümde de tartışılmaz seviyede. Mükemmel gitar tonu, orijinal davul partisyonları, ve yine oldukça geniş kapsamlı bir vokal performansı. Prodüksiyon açısından da hiçbir sıkıntı yok. Sırf bunlara bakacak olduğunuzda ortada hiçbir problem yokmuş gibi görünüyor, hele de önceki albümü dinlemediyseniz. Ve göze batan bir problem yok da, albümün genel olarak baktığınızda, en azından benim nazarımda tek sıkıntısı grubun “ton düştüğünü” hissettirmesi. Önceki albümün hastası olan biri olarak ondaki samimiyeti ve tehditkarlığı arıyor kulaklarım ister istemez.
Fakat gel gelelim ki, bu kadar artı eksiden sonra, elimizde yine de kaliteli bir albüm var. Her an açıp dinleyebileceğiniz, birçok akılda kalıcı riff içeren ve de türün bu sene içerisinde çıkan en iyi albümlerinden biri. Özellikle Halcyon Blvd, Sacred Vine ve City of Light gibi şarkılar albümün zirve noktaları diyebilirim. Kendimi sıksık Halcyon Blvd’ın sonundaki melodiyi mırıldanırken bulabiliyorum ya da sık sık kafamda Sacred Vine’ın ana riffi dönebiliyor. THE ATLAS MOTH cidden türündeki diğer yeni gruplarla karşılaştırınca fazlasıyla orijinal bir grup, ve bu doğal olarak akılda kalıcılıklarına direk etki ediyor.
THE ATLAS MOTH cidden çok iyi bir grup, ve canavar gibi bir gelecekleri var. Bu albümde biraz daha “efendi” olmaları çok hoşuma gitmese de objektif olarak bakınca grup kesinlikle doğru yolda. Bu şekilde giderlerse bir sonraki albümlerinde insanların kült konumuna sokacağı şarkı ya da şarkıları olmaması mümkün değil. Sadece sound’larının bundan fazla değişmemesini umuyorum. Bir gruptan değişmemesini istemek bencilce olsa da önceki albümdeki atmosferi aradığımdan kendimi tutamıyorum.
Ve ayrıca: Suya tutunca değişen albüm kapağı. Argümanınız geçersiz.