# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Tartışma
Son yıllarda yerli metal gruplarındaki gelişim
| 17.08.2014

Görmek istediğimiz hareketler.

Sitenin yenilenmesi ha bugün ha yarın olacak derken teknik ve başka sebeplerle beklenmedik bir gecikme yaşıyor olduğumuzdan ötürü tartışma köşemiz de biraz güme gitti. Bu haftadan itibaren düzenli olarak yeni konularımızla devam edeceğiz. Sitenin yeni formatında ise gündemle daha fazla etkileşim halinde olan bir tartışma köşemizin olmasını planlıyoruz.

Bu haftaki konumuz son yıllarda ülkemizdeki metal gruplarının göstermekte olduğu gelişim. Genel anlamda yükseliş olarak da niteleyebileceğimiz bu dikkat çekici hareketliliğin sebeplerini, grupların motivasyon kaynaklarını, son yıllarda çıkan albümlerin genel kalitesini ve grupların farklılaşmak adına ortaya koydukları çabaları konuşalım.

Bildiğiniz gibi sosyal medya gerek ticari amaçlarla, gerekse ticari kaygı gütmeksizin dinleyicilerle buluşmak adına çok daha verimli ve yaratıcı şekilde kullanılmaya başlandı. Gruplar bir yandan dayanışma içerisinde birlikte yükselmeye devam ederken, bir yandan da özgün ve kaliteli eserler vermek adına artık daha farklı zihniyetler ve stratejiler geliştiriyorlar. İnternet’in yanı sıra konser ve benzeri aktivitelerinde başarılarını artırmak için kayda değer çabalar gösteriyorlar. Yurt dışını hedefliyor, yabancı festivallerde yer alarak somut şekilde daha geniş kitlelere ulaşıyorlar. Eserlerini en iyi şekilde sunmak için yenilikçi ve ilgi çekici içerikler üretmeye çalışıyorlar. Ülkeye gelen yabancı grup sayısının artması da grupların kariyer performanslarını etkileyen, kaliteyi ve üretkenliği artıran bir diğer faktör olarak varlığını hissettiriyor. Gruplar festivallerde yer almak, daha geniş kitlelerce canlı izlenmek, albüm ve ticari ürün satma mecrası bulma fırsatı edinmek gibi saiklerle daha iyi eserler vermek için çalışmalarını yoğunlaştırıyorlar.

Daha fazla grup, daha fazla albüm, daha fazla konser oluşu piyasayı canlandırıyor ve olumlu rekabetin artmasını sağlayarak grupların daha sofistike çabalar içerisine girmesini sağlıyor. Elbette çokluğun olduğu yerde olumsuzluklar da oluyor, ancak bu haftaki konumuzda olumlu değişime odaklanalım.

Sizce grupların artmasında, daha fazla albüm çıkıyor olmasında ne gibi faktörler öne çıkıyor? 2014 yılında Türkiye metalinde önceki yıllardan farklı olarak neler gözlemliyorsunuz? Dinleyici veya üretici olmanız fark etmeksizin siz kendinizi bu ortamda nasıl konumlandırıyor ve ileride bu değişimin neresinde olmayı arzu ediyorsunuz? Nelerin değişeceğini ve daha iyi olacağını düşünüyorsunuz?

Keyifli bir yaz geçiriyor olduğunuzu umuyor, proaktif ve kapsamlı cevaplarınızı ilgiyle bekliyoruz.

  Yorum alanı

“Son yıllarda yerli metal gruplarındaki gelişim” yazısına 17 yorum var

  1. rondo says:

    Furtherial, Thrown to the Sun, Saints ‘n Sinners, Chopstick Suicide, Mekanik, The Ringo Jets,, Murder King, UÇK Grind, Kara Cephe değişik türlerden dinlediğim gruplar. Hepsinin çok kaliteli ve yabancı muadillerinden aşağı kalır yanı olmayan müzikler yaptıklarını düşünüyorum. (Özellikle furtherial, çapsitik ve ttts <3 ben)

    Bu grupların tek eksik yönlerinin konser ver"E"memeleri olduğunu düşünmekteyim. Büyük bu sene düzenlenen büyük organizasyonlarda aldıkları süreleri çok kısa bulmakla beraber ülkemizdeki metal yapılabilen sahnelerin sayısına değinmiyorum bile. Bu müzisyenlerin çoğu organizasyonu ve albümlerini kendilerinden büyük fedakarlıklar yaparak çıkarttıklarını düşünüyorum.

    Albüm konusunu bilemem ama bu grupların içinde olacağı underground sahnelerde değil de büyük bir alanda ve sahnede (k.çiftlik park :(( ) yapılacak bir festivale katılım ve ilgi yoğun olabilir diye düşünüyorum. Megadeth'e, Amon Amarth'a gösterilen ilginin belki yarısı bile bu müziği yapan insanlara daha çok şey üretmeleri adına çok büyük destek olacaktır diye düşünmekteyim.

  2. explorer says:

    Murder King ve Thrown to the Sun. Bu topraklardan çıkmış herhangi bir müzik grubuna böylesine her gün dinleyecek kadar en son ne zaman bağlandım hatırlamıyorum. Çizgisini kaybettiğini düşündüğüm 80 Kalibre’nin 7 Seçilmiş albümü de güzeldi.

  3. Kerem Kaan says:

    Furtherial,TTTS,Decaying Purity,Saints ‘n’ Sinners,Vengeful Ghoul,Mekanik,Murder King falan gibi çeşitli grupları dinliyorum. Ve Hi Voltage’da TTTS ve Furtherial’ın sahne sürelerini görünce ufaktan bir üzüldüm açıkçası. Yarım saat çok az ya. Aynısı Rock Off’ta da dikkatimi çekti. Murder King’den başka adam akıllı süre alabilen grup yoktu ya. Hatta isimleri bile yoktu afişte Türk grupların.Ve böyle 3-5 grup birleşip turneye falan çıksa en azından bir İzmir-Ankara yapsa güzel olurdu örneğin.

  4. Hala İngilizce yapılan ya da kısmen Türkçe parça barındıran albümler çıkmaya devam etse de, ilginç olan şey tamamı Türkçe olan albümlerin de bu cılız piyasayı sallaması. Murder King, Mekanik, 80 Kalibre, Pickpocket gibi grupların tamamı Türkçe albümleri bir geyiği daha tarihe gömdü. ABD’den çıkan Gökböri ve Adana’dan yükselen Anatolik ise 2013′ün sürprizleriydi. Ayrıca Diken, Whisky ve …aaaarghh… gibi işi en başından beri Türkçe götüren gruplara da saygım sonsuz.

    Ben yerli metalin ve Türkçe albümlerin hak ettiği konumu almaları için…

    Çokluğun yanındayım, bokluğa da razıyım.

  5. burock1988 says:

    Saints ‘n’ Sinners ve Murder King dışında beğenerek takip ettiğim bir Türk metal grup bulunmamakta. Ama bu ismini yazdığım grupları son derece başarılı buluyorum. Ve yeni albümlerini merakla bekliyorum …

  6. OMustafar says:

    Metaroth, Vengeful Ghoul, In White, Saints ‘n’ Sinners, Presage, Murder King, Ayşe Saran, One Against All, Thrown To The Sun, Furtherial, Chopstick Suicide… Son 2-3 sene içinde öylesi albümler dinledim ki, gerçekten artık yerli metalin hareketliliğine kanıttır bu yani. Bu hareketliliğin sebeplerinden biri -bence-, teknolojinin gelişmesiyle birlikte özellikle kayıt yapabilmenin kolaylaşması. Artık bilgisayarı ve ses kartı olan herkes, kurcalaya kurcalaya (veya derslerle) bir şeyler öğrenebiliyor.

    Bir diğer sebep ise, artık bir plak şirketi veya dağıtımcı olmadan, internet üzerinden de albümlerin yayınlanıp dağıtılabilmesi. Yeni grupların albümlerini basıp piyasaya sürme riskine girmek, albüm şirketlerinin pek göze alabileceği bir şey değil, çünkü metal albümleri ülkemizde o kadar satmamakta. Ama internet ve sosyal medya aracılığıyla, gruplar kitlelerine albümlerini ulaştırabilmekte.

    Fakat bu hareketlenme, konserlere gelince teklemeye başlıyor. Burada sıkıntı hangi aşamada çıkıyor, bilmiyorum. Organizatörler, gruplar, belki mekanların kısıtlılığı, veya benim bilmediğim diğer dış etkenler olabilir sebep, ama bunun bir an önce bulunup düzeltilmesi gerek. Sadece büyük festivallerde ön grup olmak zorunda değil bizim gruplarımız. Keşke bir yolu olsa da sadece yerli gruplarımızın olduğu, İTÜ Rock Fest gibi festivallerin sayısı artsa.

    Ben de bir şekilde bu hareketlenmeye katkıda bulunmaya çalışıyorum. Bir dinleyici olarak, beğendiğim çoğu albümü satın alıyorum, grupların konserlerini kaçırmamaya çalışıyorum (ama kaçırıyorum ne yazık ki). Bir bas gitarist olarak da, bu hareketlenmeye yakışır şarkılar yazıp grubumla kaydetmeye çalışıyoruz.

    2015′i merakla bekliyorum, acaba daha ne sürprizlerle karşılaşacağız çok merak ediyorum.

  7. MetaLstorM says:

    80 kalibre çok güzel gidiyordu ama şimdi şıçışlara geçmiş durumda eski sert soundlarından eser yok şimdi.Umarım ilerde eski sert soundlarına dönüp güzel bir albüm yaparlar.80 kalibre dışında Vengeful Ghoul’u ve Thrown To The Sun’ı çok severim.

  8. Güzide Arslaner says:

    Konumuzun “Türkiye’den hangi grupları dinliyorsunuz?” olmadığını hatırlatmak isterim.

  9. DrAQA says:

    Sosyal medya sayesinde grupların dinleyicilere ulaşmasının kolaylaşması bana kalırsa daha fazla grubun ortaya çıkmasındaki en belirgin etken. Metal sevda işi, gerçek anlamda metal müzik yapmak isteyen kişiler bana kalırsa öncelikle bu türün sevenleri tarafından dinlenilmek için bu yola çıkıyorlar. Zaten hedefi dinlenilmek değil de para kazanmak olan bir grubun kesinlikle aradığını kolay kolay bulamayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz. İnsanlara ulaşmak bunca kolay iken metal müzik yapmaya gönül vermiş adamların hepsi bu işe atılıyor. Tabi tek etken bu değil. Özellikle geçen sene sonu, bu sene başından itibaren türk metal piyasası ortalama 2-3 yıllık ölü toprağını (doğru düzgün metal festivali düzenlenmemesi) üzerinden attı. Yerli gruplar konserlerde boy göstermeye başladı. Hal böyle olunca yeniden canlanma söz konusu oldu. Neticede bana kalırsa Türkiye’de metal müzik yeniden dirilmeye başlıyor, bu dirilişte en büyük pay yerli grupların kaliteli işlerle büyük adımlar atıp, insanların aklındaki “Türk gruplardan bi bok olmaz” fikrini çürütmesi; konserlerin, festivallerin yeniden canlılık göstermesi (ve Unirock rezaletinin artık yavaş yavaş unutulması) ve sosyal medyadan dinleyicilere ulaşabilmenin gittikçe kolaylaşması.

    İlerleyen zamanlarda -tabi Türkiye diye bir şey kalırsa- metal adına güzel adımlar atılacağına karşı umudum var. Şuan Türkiye’de en çok tuttuğum iki grubun (TTTS, VoC) yeni albümleri geliyor. Tabi bu iki grup dışında çok kaliteli işler yapan ve yapacak olan gruplar da var. Onların da güzel icraatleri sayesinde belki bundan bir 3-4 sene sonra nasıl bir Fransız death metali, Kanada teknik death metali, Norveç black metali varsa, Türk death metali de olabilecektir. (Bir metalci için fazla mı iyimserim yoksa lan?) Hem belki bu anlayışın oluşumunda grubumun da bir katkısı olur kim bilir.

  10. Jester says:

    Türkiye’de metal müziğin 4-5 yıldır gelişmekte ve devamlı üretmekte olduğu zaten çok açık. Zaten bu siteyi takip etmek bile bu gelişimi görmek için yeterli, haberi paylaşılan gruplar içinde yerli olanlar gün geçtikçe daha da artıyor. Bu işin güzel yanı tabi, çok çeşit olunca ister istemez kalite de artıyor. Fakat benim gördüğüm, işin birkaç tane garip boyutu var,

    - Metal hala para etmiyor. Tamam dünya genelinde de etmiyor, bu bir gerçek. Gojira bile para kazanmıyor doğru düzgün, tamam da burada insanlar para kazanamadığı gibi zarar da ediyorlar. Metal tıpkı bir koleksiyonculuk veya pahalı bir hobi gibi para akıtılan bir alan. Ülkedeki en büyük ve en eski gruplardan Pentagram’ın bile tek başına müthiş paralar kazandığını sanmıyorum.

    - Tam da bu para olayıyla bağlantılı olarak, Türkiye hala metal ülkesi değil. Metal ülkesi derken şöyle, mesela Polonya denilince Vader, Behemoth akla gelir metal camiasında. Türkiye’de ise böyle bir olay yok, ki bu da dolaylı veya doğrudan müslüman bir toplum olmakla alakalı. O yüzden çok da şey beklemek doğru değil belki, ama evrensel festivallerde (Wacken, Hellfest) “bizden” bir grubu görmek bayağı hoş olurdu. Mesela Nuri Bilge metal yapabilir, bunu düşünebiliriz.

    - Cover grupları. Aslında bu kadar yazsam bile yeter, çünkü bunlar başlı başına bir “sorun”. Tabi ki şu an aktif olmayan Death, Pantera gibi gruplarının cover grupları olabilir, hatta bırak metali Michael Jackson falan coverları da gayet olabilir bence. Hiçbir sorun yok, fakat artık Breaking the Law çalmasan mı be krdşm? 5. teldeki o 3-4 perde eridi be. Öyle bir piyasa ki genel olarak metal müziğin kalitelisinin oranı %10 falanken Metallica cover yapanları ayırdığında bu oran %60 oluyor. Çok rica ediyorum, beste yapın. 10 gruptan 8′i zaten cover yapıyor, siz beste yapın. Dinlemeyen de dinlemesin, sonuçta ülkede en çok dinlenen metal grubu bir cover grubu değil. Böyle bakalım olaylara. ^^

    - Bizim ülkedeki bir diğer sorun da araştırmayan dinleyici aslında. Hiç araştırmadan “TÜRKİYE VE METAL???? HAHAHAHA” diye yaklaşan çok müthiş tip var. Oysa tek yapmaları gereken Metal-Archives’den Türkiye’de olan metal gruplarına bakmak, illa 5-10 tane sevdiği grup çıkacak ama işte malzeme bu.

    - İçki yasakları. İçki içmediğimden olaylar tam nasıl bilmiyorum ama sanırım içki satılan festivallerde sponsor içki firması olamıyor ve yaş sınırı 21. Zaten zar zor şartlarda gerçekleşen festivaller içki firmalarından sponsor alamayınca festivaller kalitesiz oluyor ve çok garip olaylarla karşılaşıyoruz. Peki bu bizim grupları nasıl etkiliyor? Ben şuna eminim ki TTTS ülkedeki en bilinen ve en ucuz mekanda tek başına sahne alsa, uyduruk bir yerdeki Ghost konserine alt grup olarak çıktığı zamanki kadar seyirci toplayamaz. Yani hayatında yakalayamayacağı “Ghost ile çalmak, tanışamamak” ve büyük bir kitleye çalmak gibi fırsatları TTTS bu tip festivallerde yakalayabiliyor. İşin güzel kısmı ilk örnekteki gibi sadece kendi seyircisi gelmediğinden yeni seyirciler kazanıp ürünlerini daha rahat dağıtabiliyor. Bu tip hayati fırsatları yaratamayan gruplar da malesef silinip gidiyor, o yüzden cheers for metal.

    Aslında daha yazılır, ama iyice Ahmet Hakan’a bağlayıp MASTODON’DA BRENT HINDS’Çİ OLMAMIN 7 NEDENİ gibi başlıklar atmadan azıcık daha ülkemin metalini öveyim. Daha 2010 yılında mesela Sonisphere ve Unirock gibi festivaller yaşamış bir ülkeyiz, bir sürü de yerli grup sahne aldı bu festivallerde. Şimdi ise görece olarak daha ufak festivaller ve organizasyonlar var belki, ama o gruplar yine aynı azimle o festivallerde de adını duyurmaya çalışıyorlar. Bu çok hoş bir şey bence. İki albüm yayınlayıp hemen dağılan onlarca grubun aksine sürekli gelişen ve üreten yeni grupların piyasada olması ufak da olsa bir umut. Konuda geçen çoğu grubun hastasıyım, daha da bir bu kadar hastası olacağım grup olduğunu da tahmin ediyorum. Eskiden olsa 2-3 grup bile sayamazdık, Pentagram falan der kalırdık galiba. Hoş çok da genç biriyim ama mesela şimdi dinlediğim Türk metal gruplarının en eskisi bile 10 yıldır falan müzik yapıyor. Hoş şeyler bunlar ya, ülkede her müzik türü dönem dönem popüleşirken metal hep geride kaldı. Umarım metal de ülkeyi sarsacak kadar büyür, gerçi boş hayal ama olsun.

    - Ha bir de SİSTEME GÖSTER ÜRKSÜN???? xd gibi şarkılar yapacaksanız ülkede metal müziği yasaklamak için kendimi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na zincirlerim, ABV.

    http://www.youtube.com/watch?v=yYocKhtbRxA

  11. patognomonic says:

    Bu topraklardan çıkan metal gruplarına olan önyargım sebebiyle pek takip etmiyorum ben.Sanki hep vasat bişeyler dinleyecekmisim gibi geliyor.Belki de Turkiye’ye has bi sound olusturulamadigi için böyle düşünüyorum..Bilemedim şimdi

  12. Jester says:

    Konudan ve attığım mesajdan biraz ayrı olarak, bizim ülkede “duyguyu melodiye aktarmak” falan hiç zor bir şey değil. Kendini ifade etme biçimi olarak görüldüğü sürece de bu aktarım müzikte samimi bir ifadesini bulacaktır zaten. En beklemediğiniz ünlü insanlar, yerel müzisyenler, sokak müzisyenleri vs. aslında işin bu kısmında gerçekten çok büyük işler yapıyorlar. Mesela geçenlerde paylaştığım ama pek rağbet görmeyen Dhafer Youssef’in İzmir konserindeki Hüsnü Şenlendirici gerçekten şaşırttı beni. Tunuslu bir ud ustası adamla birlikte caz yapması, klarnetin hiç duymadığım yönlerini bana dinletmesi falan çok sıra dışıydı benim için. Ülkedeki sert müzik ise bu tip müzisyenlerden yoksun olduğu için başarılı rock grubu yok bence. Dream TV’lerde (hatta daha pop ağırlıklı kanallarda) çıkan ısmarlama rock grupları yerine bir Hey You, Believe in Nothing gibi duyguyu melodiye aktarabilen şarkılar yapan gruplar çok rahat mevcut olabilir. Yeter ki bu müzisyenler yerel müziklerinde, protest müziklerinde veya yurt dışındaki projelerinde meslektaşlarının yaptığı gibi samimi olabilsinler. Ya da vazgeçtiğim samimiliği, taklit olmasınlar en azından. 10 tane Coldplay taklidi adam varsa piyasada 50 tane de bunların taklidi tip var, şimdi sizi niye dinleyeyim ki ben? Neyse ya, iyice klavye üzerinden ülkeyi kurtaran amcalara döndüm.

  13. Can says:

    Son yıllardaki gelişimin umut verici olduğu bir gerçek, bunun sebebi de bence “herşeyin daha ulaşılabilir” olması. Hem üreticiler ilham veren kaynaklara daha rahat ulaşıyor, hem de dinleyiciler üreticilerin çalışmalarına.
    Ancak burada bu umut verici durumu belki bilmeden de olsa köstekleyen bazı gruplar var. Avrupa’da ya da başka ülkelerde bu durum nasıldır bilmiyorum, benim tahminim bu kadar kötü değildir;
    1) Sırf yerli metal diye herşeyi destekleyen grup
    2) Sırf yerli metal diye herşeye bok atan grup

    Bunların ikisi de, üreten (belki de bunu hayatının merkezine koymuş) adamlara tek yapıcı ya da düzeltici eleştiri sunamayan, ya “oo süper abi, harika” ya da “yine olmamış, bok gibi” gibi yaklaşan en hafif tabiriyle “dangalakça” hallerdir..
    Halbuki, insanların müziğine destek olmak istiyorsak, yerli metal gruplarını da on binlere akarken görmek istiyorsak, görebildiğimiz eksikleri, olabildiğince çözümleriyle birlikte ve tabi ki düzgün bir üslupla aktarmamız gerekir.
    Her grubun gelişime açık yönleri olduğu kesin, sanki böyle birşey yokmuş gibi “ooo yeni albümü bekliyoruz, aslansınız, dinlediğim en iyi yerli metal” gibi gaz vermeye ne gerek var? Gerek olmadığı gibi, o adamlara aksine bir de zararı var.. Aynı “olm bu ne lan, vasat bile değil..” demek gibi…

  14. çaksu says:

    Bir iki yıl oldu heraldi, TTTS’yi izlemiştik arkadaşla Dorock’ta. Ses çok kötüydü yahu. Olay şahane mesela, bir pazar akşamı yeni ve sağlam bi grubu bedavaya insanlarla buluşturmak. Ama bu ortamı sağlayanların, dahası bunun üstünden geçim sağlayanların az daha kafa yorması, efor harcaması lazım belli bi kalite tutturmaya. İşi adabıyla yapmaya. Hangi enstrumanların kullanılacağı belli. Mekanın şekli akustiği belli. Daha fazla değişken olduğunu zannetmiyorum. Youtube’dan bile kendini eğitebilir bu konuda mekan çalışanları. Ya da bir bilenden yardım alabilir, hatta maaşla kendine bağlayabilir. Paldır küldür yaşıyoruz yahu. Çok temel şeyleri atlıyoruz.

  15. necmi baltra says:

    şu sitede müzisyen/grup ilanları olan mesaj panosu olsa bence baya bir iyi grup ortaya çıkar.

    GoreMageddon

    Cok dogru, ilgili kisiler mutlaka dusunsun bunu. @necmi baltra,

  16. Cenk Y says:

    Hiçbir yerli grubun herhangi bir işi şunun verdiği keyifi vermiyor bu yüzden gelişme olduğunu düşünmüyorum..

    https://www.youtube.com/watch?v=qc98u-eGzlc

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.