OVERKILL son iki albümdür tekrar yükselişe geçmiş bir grup. Thrash metale bu kadar kült bir grup için “tekrar yükselişe geçmek” biraz garip kaçıyor olabilir, fakat grubun “Ironbound”un çıkışından itibaren hissettirdiği tam olarak buydu. Grup yine “The Years of Decay”i çıkaran gruptu, sound yine bildiğimiz sound’du. Kısacası OVERKILL, bildiğimiz OVERKILL’dı. Fakat grup ilerledikçe kariyerlerinin başındaki gazı tekrar almış olacak ki Ironbound, onu takip eden Electric Age ve de işte son albümleri, White Devil Armory ile bu gazın ardı arkası kesilmedi.
17.albümlerine imza atmış olan thrash devi OVERKILL, bu albümde son iki albümü ortaya karıştırıp olabilecek en üst seviye enerjileriyle ortaya koymuş. Enerji burada aşırı hızlı şarkılar manasına gelmek zorunda değil tabii ki, lakin değil de. Hatta özellikle “Bitter Pill” isimli parçada olmak üzere bu albümde daha fazla groove hissettiriyor grup. Bunun dışında grup yeni birşey denememiş, ama açıkçası Ironbound’da ulaştıkları tazelenmiş formüllerini devam ettirmek istemeleri gayet normal.
Akıl uçurucu pek kısım bulundurmayan White Devil Armory, buna rağmen dinleyişinizin sonunda kesinlikle “kaliteli” tanımlamasını kullanabileceğiniz bir albüm. Intro’su ve sonrasındaki fazlasıyla ortalama şarkı başta bu açıdan biraz şüphelendirse de Down to the Bone tokat gibi yüzünüze yapışıp sizi çok geçmeden kendi içine çekmeyi başarıyor. Oradan itibaren OVERKILL’ın en sevdiğim şarkılarından biri haline gelen “In The Name”e kadar tam bir klasik thrash yolculuğu yaşatıp aynı zamanda iyi anlamda “bildiğimiz OVERKILL” demeyi başarıyor. Sonuçta rastgele bir grubun klasik işi değil, 30 yıllık bir devin klasiği.
Enstrümantal açıdan hiçbir sıkıntı barındırmayan albüm aynı şekilde vokal açısından da sorunsuz. Bunlar da tabii ki müthiş prodüksiyonun payı var, tıpkı müzikal kalitesi gibi prodüksiyon da OVERKILL’ın artık hiç şaşmayacağı şeylerden biri haline gelmiş gözüküyor. Tıpkı KREATOR’un son albümünde olduğu gibi, temiz ama yine kütür kütür thrash sound’una doyuyoruz ve dinlerken sıkmamasında bunun da büyük bir payı oldu kanısındayım.
Defalarca anlaşıldığı gibi White Devil Armory, yine “bildiğimiz OVERKILL” denebilecek bir albüm. Gidilen farklı bir yön yok, grup önceden neyse o. Fakat öyle birşey ki hem grubun kalitesi, hem kült statüleri hem de harika prodüksiyon sizi yine albümün sonuna kadar hiç sıkmadan getiriyor. Bir gün içinizden “bugün biraz thrash dinleyeyim” diye geçirecek olursanız bu albümü açtığınızda büyük ihtimalle tatmin olacaksınız. Ne eksik, ne de fazla. Bu gelenek ile 30 yılı deviren OVERKILL umarım aynı enerji ve aynı tutkuyla albüm çıkarmaya devam eder.
King Of The Rat Bastards ve Pig iyi sarıyor. JP ile beklemeyip iyi bulduğum albümler arasında yerini aldı bile.
Kanımca Ironbound ve Electric Age’in seviyesinde değil. Ama kesinlikle kötü bir albüm de değil. 8/10
armorist son zamanlarda dinlediğim,net bi şekilde en gaz şarkılardan.
Kritikte yazılanlar ile benim düşüncelerim neredeyse aynı. Başlık cuk oturmuş. Yalnız ben 7.5 diyorum.
albüm olarak 8..ama !!! hırs, azim, arzu, gaz, yaş faktörü 10 üzerinden 12
Kritiğe ben de katılıyorum. Zaten Overkill’den beklentilerimiz ve onların ne verebileceği az çok belli. Armorist, Down to the Bone ve Another Way to Die favorilerim.
Yalnız şarkı listesi eksik ve yanlış, üstelik kritik de bu sıraya göre yazılmış sanırım. 3. paragrafta intro sonrası vasat denilen şarkı Armorist. Asıl şarkı listesi şu şekilde:
http://www.metal-archives.com/albums/Overkill/White_Devil_Armory/405893
06.08.2014
@ÖNCÜL, O paragtafta kastedilen şarkı Armorist’ti zaten. Liste için teşekkürler, düzeltildi.
Albüm beklemediğim kadar iyi çıktı. Ironbound 2000′lerdeki Overkill başyapıtı olarak kalacak demiştim; ama bu albüm de bir o kadar iyi. Helal olsun Overkill’e!
albümü cd’den dinledim gerçekten muazzam bir kayıt ve mastering. 8 verdim, kafa kıran thrash!
Yalnız Ironbound ile birlikte sürekli adamların sound’undan ne biliyim yükselmeye başladığından falan bahsedilmeye başlandı. Bana göre Bloodletting’ten beridir aynı sularda yüzüyo bu dayılar. Blootletting, Killbox, Immortalis albümleri Ironbound’a göre daha güzel parçalar içeriyo ve Ironbound acayip derecede abartıldı. Ironbound öven mecraları her gördüğümde tekrar tekrar açıp dinlerim ama yok, olmamış. Electric Age ve WDA ortalamanın üzerinde albümler. Freedom Rings’e bittim bu albümde de. Ne olursa olsun ne zaman albüm yapsalar DD ve Turtlehead için albümü dinlerim.
09.08.2014
@Osman Gümüş, Sonunda be!!! Electric Age’ı Ironbound’tan çok beğenen biri çıktı benden başka. Ironbound’u her ne kadar sevsem de sanki mükemmel olması için kasılmış gibi bir havası var o albümün, Machine Head’in The Blackening’i gibi, Electric Age’in daha samimi bir havası var gibi gelir bana da hep.
09.08.2014
@Cattle Bilmemne, O kadar ki Years of Decay’den sonra Electric Age tshirt’ünü bile aldım. Ayrıca Peter Tägtgren denilen adamdan nefret ediyorum, elini attığı ne kadar albüm varsa ya baştan sona dinleyemedim ya da hiç açıp dinlemeye tenezzül bile etmedim. Sevdiğim gruplardan soğutuyo adam beni.
10.08.2014
@Osman Gümüş, Niye ki?
10.08.2014
@Cattle Bilmemne, Legion of the Damned’in Descent into Chaos’unu dinle sonra da eski albümlerini dinle anlarsın.
10.08.2014
@Osman Gümüş, Ben komple sevmiyorum o grubu Osman kusura bakma. :) Müzik zevklerin biraz fazla leş bu arada, kötü anlamda demiyorum ama hep Slayer tarzı grupları dinlemekten beyni sulanır adamın.
10.08.2014
@Cattle Bilmemne, Keşke herşey Slayer olsa, haha.
10.08.2014
@Osman Gümüş, Aslında Carl Orff, Kırıkkaleli Ahmet Aslan, Hakan Gider de severim.