Extreme metal camiasında her zaman güvenerek dinleyeceğim bazı özel gruplar var. Yaptıkları işe gönülden bağlı olan, her albümlerinde belirli bir tınıyı koruyan, gücünü müziklerinin temelinden alan bu grupları genel olarak sever sayar ve tüm diskografilerini hatmetmeye çalışırım. Bu tarzdaki yapılanmalara yöneltilen eleştiri okları çoğu zaman albümlerin bir yerden sonra kopya olmasını, grubun heyecanını kaybetmesini, grubun müziğine yeni bir şeyler katmaktaki başarısızlığını, varyasyon konusundaki sıkıntıları vs. temel alır. Her ne kadar tamamen nesnel biçimde çürütemeyeceğim kadar haklı argümanlar olsa da benim olaya bakışım biraz daha duygusal bir boyutta. Bu tarz gruplarının müziklerinde değişime gitmiyor olmalarına ve buna rağmen kendilerini dinletecek heyecanı her şarkılarına yedirmeyi bilmelerine olan saygımın yanında extreme metal gibi inanılmaz bir kondisyon ve beceri gerektiren bu türde zorlama biçimde kendilerini sınırladıklarına da inanmıyorum. Özetle bu benzer albümlere imza atan hisli adamlar metal müzikte edindikleri orta-yüksek saygılarını yitirirlerse veya kötü işler yapmaya başlarlarsa dinlediğimiz bu müziğin temelindeki heyecanın sarsılacağına olan inancım büyük şahsen.
“Conjuring The Dead” , 1993 yılından bu yana yukarıda uzunca bahsettiğim grup sınıfında kendisine kazıya kazıya yer edinmiş, icra ettikleri blackened death metal türü içerisinde kısa sürede akla ilk gelen gruplardan biri olabilmiş Avusturyalı BELPHEGOR’un 10. albümü. Karartılmış ölüm metali tabirinin içini her albümlerinde biraz daha dolduran, CELTIC FROST, POSSESSED gibi death/black metalin oluşmasına zemin hazırlayan gruplardan aldığı ilhamla işe başlayıp birkaç saniyede kendilerini belli edebilecek sound’larını bulacak kadar karakterini müziğine yansıtan grubun bu başarısının ardındaki formülü müzikal ve duygusal olmak üzere iki boyutta inceleyeceğim.
Metal içerisinde bizi aklı başında adam işi olup olmadığına tereddüt ettirecek kadar yaptığı müziğin konseptiyle özdeşleşen, onu etkileyici kılmak için elinden geleni yapan ve elbette işin dozunu kaçıran birçok grup sayılabilir. Açıkçası satanizm odaklı müzik olayını imajlarıyla bir adım daha ileri taşıyan gruplara çok da güven dolu yaklaşan biri değilim ama elbette ki bu işi ilk yapan ve hakkını verdiğini bildiğim gruplardan biri olan BELPHEGOR söz konusu olduğunda vücuda sürülen kanlar, şeytanı öven görseller, demeçler vs. gözüme yapmacık gelmiyor. “Conjuring The Dead”de de müziğini Lucifer’dan en fazla 2 metre uzağa çekebilen grup yine yarattığı atmosferi konseptlerine olan bağlılıkları ve bundan duydukları heyecanla üç dört kat daha etkileyici yapmayı bilmiş.
Buraya kadar bahsettiğim kısımda alışık olduğumuzdan farklı bir şey sunulduğunu (her ne kadar grubun öyle bir vaadi, kaygısı veya isteği olmasa da) söyleyemem. İşi formüle dökmek gerekirse kullanılan değişkenlerin basitçe black metallik, death metallik, iyi müzisyenlik, akılda kalıcılık, yırtıcılık ve bahsedilen konseptin işin içine yedirilme oranları olacağını düşünebiliriz. Genel olarak albümlerinde belirli bir cazgırlık seviyesinin altına dünya yansa inemeyecek ve müzisyenlik namına çok fazla değişim göstermeyen, dayanıklı, teknik kapasitesi yüksek denebilecek elemanlardan oluşan bir grup olduklarını 10 albümdür istikrarlı ve kararlı bir biçimde müziklerinde gösterdiklerinden bu öğeleri göz ardı edebiliriz diye düşünüyorum. İmaj ve konsepte bağlılık konusunu da yukarıda olayın duygusal boyutunda ne kadar başarılı olduklarını açıkladığım paragraftan ötürü geçiyor ve BELPHEGOR’un “Conjuring The Dead”de yaptığı ve bahsetmeye değer bulduğum noktaya doğru geliyorum.
“Fuck you aaaal” diye yüzümüze yüzümüze bağıran “Gasmask Terror”ü geçersek albümün genelinde önceki işlere göre rif yazımında ufak ama etkili değişimler görmek mümkün. “In Death” gibi, “Rex Tremendae Majestatis” gibi, “Black Winged Torment” gibi ihtişamlı nakaratlara sahip şarkılarda daha net fark edilebilecek bir melodikleşme ve atonallikten uzaklaşma çabası var albümde. Daha önceki albümlere nazaran daha orta tempo şarkılardan oluşması da “Conjuring The Dead”de böyle bir yaklaşıma girilmesini son derece akıllıca bir hamle yapıyor bence. Fakat tekrar belirtmekte fayda var ki, BELPHEGOR gidebileceği uç sınırları belli olan bir grup ve bu tarz yakıştırmaları yaparken grubun taviz verdiğini veya sertliklerinin dozajının azaldığını değil tam aksine müziğine güç kattığını söylemek istiyrum. Yoksa yine gaz riflerle, çift kroslarla, ciğer söken vokallerle dolu; extreme metalin temeline sıkı sıkıya bağlı bir albüm var karşımızda.
Toparlayacak olursam, BELPHEGOR’un içine girmesi en kolay albümü diyebileceğim, önceki albümlere göre biraz daha orta tempo yoğunluklu olduğundan rif yapısında izlenen kısmen melodik yönün inanılmaz bir atmosfer ve güç kattığı bir albüm “Conjuring The Dead”. Tek negatif taraf olarak şarkıların belirli kısımlarına koyulmuş şeytanı öven konuşmaların, diyalogların vs atmosferi (bence) bozmasını gösterebilirim sanırım. Extreme metalin Doğu Avrupa ülkelerindeki istikrarlı varoluşunu her albümü ile daha da sağlamlaşıtan Lucifer’ın bu aciz kullarına henüz şans vermediyseniz şimdi hakikaten tam zamanı.
Bu albüm grubun diğer albümlerinin bir gömlek üstünde. 9/10.
Yazdığın her şeye katılıyorum. Belirttiğin noktaları kritiği okuduktan sonra dinleyen herkesin daha iyi anlayacağına eminim. Benim için de öyle oldu.
2014 ün beklediğim albümlerinden biriydi internete düştüğü gün indirdim. Benim ilk dinleyişimle ”bildiğimiz Belphegor işte” diye basitçe yorumladığım bir albüm. Bu söylediğimin kötü anlaşılmayacağına eminim zaten Ünal bunu yeterince açıklamış. Kendinden hiçbir şey kaybetmeyen aynı zamanda gözle görülür bir farkı da önümüze sunmayan Belphegor dinleyicilerinin beklentisini bu albümle yeterince karşıladı bence. Sanırım bende 8-9 rahatlıkla veririm.
In death parçasının solo arkasındaki riff en iyi Belphegor rifflerinden biri olabilir cidden
Bütün parçalar başyapıt niteliğinde 10 puan