Kaotik teknik metalin ağır toplarından ORIGIN üç yılda bir albüm çıkarma geleneğini bozmadı ve 2011 çıkışlı Entity’nin ardından bu hafta Omnipresent’ı piyasaya sürdü. ORIGIN kendine has bir death metal anlayışına sahip ve sınırlarını fazla zorlamayan bir grup. Bu albümü de farklı bir şey duyma beklentisi olmadan dinlemeye başladım. Bu konuda bir sürpriz yok. Omnipresent, ORIGIN’den duymaya alıştığımız öğelerle dolu. Fakat grup akıllıca bir hamle yaparak müziklerinin dinlenebilirliğini artırmış. Üstelik bunu sertlik dozajını düşürmeden yapmayı becermiş. Bu yüzden Omnipresent kısa sürede benim favori ORIGIN albümüm haline geldi.
Bu albümü ORIGIN’in diğer çalışmalarından ayıran en önemli özelliği sindiriminin kolaylığı olmuş. Alıştığımız ORIGIN öğeleri olan bitmek bilmeyen sweep pickingler ve otomatiğe bağlamış blast beatlerin arasına bir çok güzel gitar melodileri ve groove’lar yerleştirilmiş. Her ne kadar Antithesis ve Entity’yi başarılı bulsam da bu albümlerin dinleyiciyi fazla yorduğunu ve müziğin nefes almasına izin vermeyen beste yapıları içerdiğini düşünüyorum. Omnipresent insanlık dışı hız ve teknik içeren bölümler ile daha düz bölümleri mükemmel şekilde harmanlamış. Bu da bence birçok teknik death metal grubunun gözden kaçırdığı ve bu müziğin daha çok insana ulaşmasını sağlayabilecek noktalardan biri.
Bir başka hoşuma giden şey de prodüksiyonun temizliği oldu. Bu noktanın önceki ORIGIN albümlerinde hep sorunlu olduğunu hissetmişimdir. Dünyanın en hızlı ve teknik müziklerinden birini icra etmelerine rağmen gitar riffleri yer yer nota bulutuna dönmeye başlıyordu. Gorguts ve Behold… The Arctopus’tan tanıdığımız müthiş müzisyen Colin Marston albüme çok dengeli bir prodüksiyon çekmiş. Bütün o kaosa rağmen her enstrüman tek tek rahatça duyulabiliyor. Riffleri bu kadar temiz duyunca hem grubun teknik seviyesine olan hayranlığınız hem de müzikten aldığınız zevk katlanarak artıyor.
Bu temiz prodüksiyon da en çok basçı Mike Flores’e yaramış. Özellikle sweep tekniğinde uzmanlaşmış olan Flores bence daha önce “görüntü var ses yok” tadında bir adamdı. Yani önceki albümleri dinleyince, bas gitarın hızlı çalındığını duyabiliyordunuz ama notalar gitarın ve davulun ördüğü ses duvarının arkasında eziliyordu. Ancak canlı bir videosunu izleyince adamın ne kadar teknik şeyler çaldığının farkına varıyorsunuz. Omnipresent’ta ise seviye atlamış prodüksiyon sayesinde Flores’in çaldığı şeyler ve parmak tekniğiyle çıktığı akıl almaz hızlar çok daha net olarak duyuluyor. Eğer teknik death metal çalmaya ilgi duyan bir basçıysanız albümü dinlerken bir çok noktada sırıtmaya başlayacaksınız.
Entity albümünde vokalleri Ryan ve Flores paylaşmıştı ve sonuç bence şaşırtıcı derecede iyiydi. Omnipresent ise 2011 yılından beri grupla takılan vokalist Jason Keyser’in ilk albümü olma özelliğini taşıyor. Keyser kesinlikle çok iyi bir death metal vokalisti ve işinin hakkını fazlasıyla vermiş. Ama nedense ben Antithesis ve Entity’deki vokal partisyonlarını daha çekici bulmuştum. Gitarist Ryan ve davulcu Longstreth’in performansları konusunda ise söylenecek fazla bir şey yok. Adamlar hız ve kondisyon olarak kendi enstrümanların sınırlarına dayanmışlar. Bu şarkıları konserlerde temiz çalabilmeleri cidden akıl almaz bir olay.
Albümdeki beste yapıları ile ilgili fikir edinmek için giriş parçası All Things Dead ve lirik video parçası Absurdity of What I Am’i tavsiye ediyorum. Bu iki parça albümün genel yapısını çok güzel özetliyor. Bir başka enteresan nokta da uzun parçaların kısa enstrümantal pasajlar ile birbirine bağlanması. Bu albüme neredeyse progresif bir hava katmış. Ayrıca albümün toplam süresinin yarım saatin biraz üzerinde olması da hoşuma gitti. Nedense bu aralar moda, albümlerin süresini 70 dakikaya dayamak. Oysa Omnipresent gibi derdini yarım saatte anlatıp bitiren death metal albümlerinin ayrı bir çekiciliği var bence.
Sonuç olarak ORIGIN bu albümünde birçok teknik death metal grubunun düştüğü klasik hatalardan uzak durup dinlemesi ve sevmesi kolay bir iş ortaya koymuş. Yazının başında da dediğim gibi, benim en keyif aldığım albümleri bu oldu. Eğer albümler arasında üç yıl koyma geleneğini sürdürürlerse, 2017 albümünde bu yaklaşımı daha da pekiştirmelerini bekliyorum.
The Killing Gods ile birlikte yılın en iyi death metal albümü benim için. Antithesis’e bayılan, Entity’ye tapan biri olarak beni fazlasıyla tatmin eden bir albüm oldu. Yazarın dediği gibi önceki iki albüme göre sindirimi daha kolay olsa da, onlar kadar mükemmel bulmadığımı belirtmek isterim. Puanım 8.5′tan 9.
Her enstrümanın sesini doya doya net bi şekilde duyduğumuz, teknik olucam diye kasmayıp güzel müziğin icraa edildiği muazzam bi albüm.
en sevdiğim S.O.D. şarkısını coverlamışlar. acil dinlemem lazım.
Konserlerinde cover yapıyolar mı bilmiyorum fakat Stormtroopers of Death cover’ını beklediğime değmiş, içim eridi ekmek çarpsın. Daha ne kadar sevdireceksiniz kendinizi?!
23.07.2014
@Osman Gümüş, Redistribution Of Filth ve SOD cover’ından sonra bırakın bu sert, teknik olayları HC / Grind vb. ile uğraşın dedim kendi kendime. Redistribution Of Filth çok hoş riffler yazmışlar, HC kıvamında. The Indiscriminate ne ya? Cidden tuhaf oldum parçayı sindiremedim, boyuttan boyuta geçip duruyo parça. Albümün genelinde eksik bişiyler var ama çözemedim hala.
En sevdiğim Origin albümü olduğu kesin Omnipresent’ın. Bu tarz teknik/brutal death metali hem dinlemesi daha keyifli hem de gruplar için daha olumlu bir adım bence. The Killing Gods’ı da bu yüzden Heirs of Thievery’den daha çok sevdim, her ne kadar tür için daha az önem arz eden bir albüm olsa da. Aynı olay Aborted’ın yeni albümü için de geçerli sanırım ama henüz yorum yapabilecek kadar dinlemedim albümü.
İlk birkaç dinlemede Redistribution of Filth ve All Thing Dead’i baya sevdiğimi söyleyebilirim. Onun dışında gayet güzel kritik olmuş, albüm hakkında demek istediğim her şeyi açıklamışsın, heheh. Tamamının altına imzamı rahat bir şekilde atarım, eline koluna sağlık abi.
entity ve antithesis albümlerinin yanında sönük kaldığını düşünüyorum. yine güzel bir albüm ama son iki albümün yanında rifler çok basit ve birbirine benziyor. hayalkırıklığına uğradım
Jeremy Turner ve Longstreth tekrar bir araya gelmişler.
https://youtu.be/IAB84bG5GGg