# - A - B - C - D - E - F - G - H - I - J - K - L - M - N - O - P - Q - R - S - T - U - V - W - X - Y - Z
Son Haberler
Anasayfa    /    Kritikler
HOUR OF PENANCE – Regicide
| 20.06.2014

Kral katli.

Her ne kadar death metal genel olarak extreme metal türlerinin arasında en fazla bambaşka yerlere çekilebileni olarak değerlendirilse de yaklaşık 30 yıldır bu müzikle ilgili fikir yürüten, farklı bir şeyler ortaya koymaya çalışan insanların hayatlarında müziğe ayırmaları gereken zaman giderek arttı ve yapmaları gereken iş de giderek zorlaştı. Metal müziğin ayakta kalmasını sağlayan en önemli öğelerden olan bu devinim ve sürekli inovasyonu belki de en canlı yaşayan alt tür death metal oldu her zaman. En akla gelmeyecek öğeler, en olmaz denilen unsurlarla birleştirildi, tür kendi altında melodik, teknik, progresif, brutal etiketlerini önüne alarak devasa alt türler oluşturdu ama bunlar sadece türün daha fazla genişlemesine yol açtı ve bu denli fark yaratacak ilhama sahip olan adamlar bu müziğin içinde olduğu sürece death metal dinleyen insanlar sürekli, farkında olarak veya olmadan, inanılmaz bir müzikal birikime ve yetenek gösterisine tanık oldular.

Bu süreçte death metal adı altında müzik yapmak çoğu grup için bir seçimden çok türün özgürlüğünün getirdiği çekicilikten ötürü bir zorunluluk oldu. İnsanlar müziklerini bu etiket altında paylaşarak çok daha geniş kitlelere yayılabilmenin yanında kendilerinden önce gelenlerin sınırlarıyla bir hamur gibi oynadığı bu türü kendilerini ifade etmek için de en uygun mecra haline de getirmiş oldular. Sonuç olarak death metal bugün hemen herkesin bir fikrinin olduğu ama kimsenin tam olarak kırmızı çizgilerini belirleyemediği bir tür olup çıkıverdi.

2008’den bu yana iki senede bir albüm çıkarma geleneğini bu sene de bozmayan, İtalya’dan çıkan gruplar arasında açık ara en sevdiğim grup olan HOUR OF PENANCE, yukarıda bahsettiğim zorluklara rağmen death metal’de kendi tınısını yaratabilmiş, bir şekilde duyulduğunda kendini belli edebilen şarkı düzenlemelerine, rifflere sahip oturaklı bir grup. Fakat HOUR OF PENANCE’ı benim gözümde olduğu yere getiren şey bu kararlı yapılarının yanında her zaman yenilenen ve gelişen, aldığı ilhamı müziğine akıllıca yedirmeyi bilen bir grup olması. Peki “Regicide” tüm bu dediklerimin neresinde duruyor?

2008’den 2012’deki “Sedition”a dek kendi sound’unu geliştiren ve oldukça sert icra ettikleri bu müziğe imzasını son 3 albümde atmış olan HOUR OF PENANCE ile ilgili en büyük endişem yeni albümlerinde bu geçmişlerinin üstüne koyup koyamayacaklarıydı. Evet, büyük bir değişim beklemiyordum, evet, grubun tür içerisinde tüm gruplardan ayrılan bu müzikal tutumundan son derece memnundum ama bir yandan da HOUR OF PENANCE’ın tekdüzeleşmesi olasılığı bile beni korkutmaya yetiyordu. “Regicide” , tüm bu kaygılarımı yok etti denemese de kesinlikle gruba olan güvenimi pekiştirdi ve sene içinde en sevdiğim death metal albümlerinden birisi oluverdi.

Albümün müzikal altyapısı grubun bilindik sound’unu koruyor ve üstüne gelen rifler konseptle adeta bütünleşmiş derecede agresif. Asla melodiklik gibi bir kaygısı olmayan albümün gitarlar açısında en göze çarpan yönü palm mute tekniğiyle çalınmış rifler olsa gerek. Belirli bir dinlemeden sonra özellikle göze çarpan bu bölümlerin çoğu zaman şarkılara güç kattığı doğru olsa da “Reforging The Crowns”un sonunda olduğu gibi gereksiz geldiği anlar da yok değil. Çoğunlukla yüksek tempolu giden şarkılara bir varyasyon katmak açısından dur kalk yerine böyle nakaratımsı kısımlar tercih eden grubun bu yöne gitmesinin bana göre en önemli nedeni konseptin büyüleyiciliğiyle müziği aynı potada eritme istekleri. Örneğin “Desecrated Souls”un solosundan önceki ihtişam dolu nakarat buna en güzel örneklerden biri. Bunun dışında HOUR OF PENANCE imzası niteliğindeki çift gitar kullanımları yine tüm etkileyiciğiyle yerinde durmakta.

Değinmek istediğim bir diğer nokta ise adından anlaşıldığı üzere kral katlini konu alan “Regicide”ın “Sedition”dan belki de en büyük farkı olan bariz NILE etkileşimi. Metal müzikte seçilen notalardan çok müziğe olan yaklaşıma değer veren bir dinleyici olduğumdan bu tarz benzetmeler yapmaktan hiç hoşlanmasam da bazı kısımlarda ciddi anlamda Karl Sanders’in yazdığını düşündürecek kadar NILE olabilen rifler var albümde. Özellikle dördüncü şarkı “Resurgence Of The Empire”da ve bence albümün en iyi parçası “Theogony”de bu etkileşim net olarak görülebilir diye düşünüyorum.

Müzikal açıdan birkaç albümdür değerlendirebileceğimin ötesine geçmiş bir kalitede olduklarından albümün teknik detaylarına girmektense davul kullanımının biraz daha tekdüzeleştiğinin ve sanki cepten yediğinin dikkatimi cezbettiğini söyleyip bu konuyu burada sonlandırmayı seçiyorum. Fakat albümün davul soundunun özellikle çok hoşuma gittiğini de belirtmiş olayım. Teknik açıklamasını bilmiyorum ama her ne yaptılarsa baya öne çıkan bir davul sound’u var albümde.

Sonuç olarak HOUR OF PENANCE, dinlediğinizde sizi etkisi altına alabilen ve ihtişamında boğabilen bir grup. Her ne kadar en başta bahsettiğim gibi death metal gibi bir türde iki senede bir albüm çıkartmak ve her albümde aynı heyecanla ve istekle müzik yazmak oldukça zor bir şey olsa da grubun bu işin altından kalkabildiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Tüm bunlara rağmen grubun kendi iyi yaptığı şeyleri biraz fazla öne çıkardığı ve zaman zaman sırtını bunlara dayadığı gerçeği de en fazla “Regicide”da gözüme çarptı sanırım.

Tabii bu kötü bir şey mi ondan da emin değilim. Sözün özü, iyi bir teknik/brutal death metal albümü dinlemek istiyorsanız HOUR OF PENANCE halen ilk başvurmanız gereken gruplar arasında, sadece benim gibi gruptan beklentisi çok yukarıda bir dinleyici iseniz kendilerini bir adım daha geliştirmedikleri için az da olsa hayal kırıklığı yaşıyorsunuz hepsi bu.

8/10
Albümün okur notu: 12345678910 (7.75/10, Toplam oy: 32)
Loading ... Loading ...
etiketler:
  Albüm bilgileri
Çıkış tarihi
2014
Şirket
Prosthetic
Kadro
Giulio Moschini: Gitar
Paolo Pieri: Vokal, Gitar
James Payne: Davul
Marco Mastrobuono: Bas
Şarkılar
1. Through the Triumphal Arch
2. Reforging the Crowns
3. Desecrated Souls
4. Resurgence of the Empire
5. Spears of Sacred Doom
6. Sealed into Ecstasy
7. Redeemer of Atrocity
8. Regicide
9. The Sun Worship
10. The Seas of Light
11. Theogony
  Yorum alanı

“HOUR OF PENANCE – Regicide” yazısına 6 yorum var

  1. oforolla says:

    Henüz dinlemeye fırsatım olmayan ama dinleceklerim arasında olan bu grup için yapılan bu kritik ilgimi çekti ve OKUDUM! Kritiğin etkisiyle sırada ki dinleyeceğim grup olarak bunu seçiyorum. Eline sağlık nice job.

  2. Çok güzel yazı, eline sağlık. Girişteki death metal açıklamasına ve Nile etkileşimi olayına çok katıldım. İyi tespitler.

    Bu tarz grupların asıl numaraları o “patlayan” sound’ları oldu bence her zaman. Hour of Penance o tınıdan bi miktar sıyırmak istemiş sanırım kendini bu sefer; görkemden bir miktar daha uzak, daha cızırtılı bir sound’u var albümün. Genel olarak iyi ama beni bayıyor biraz artık. Özellikle vokaller ve davul (özellikle trampet) tonu cidden çok kötü bence. Modern death metal’in öne çıkan isimlernden olabilecek bir grubu biraz tekdüzeleştiriyor. Paradogma ve Sedition’daki beste mantığı bana daha çekici geliyordu ayrıca.

  3. kenibıl says:

    davulcu değişikliğine gittiler, sedition’da yardıran herif gitmiş, çok net belli oluyor zaten ilk şarkıdan.

    yine de çok klas soundu var albümün, hour of penance’tan beklediğiniz şeyi size çok rahat veriyor tüm şarkılar.

  4. Albüm beklediğimden de iyi çıktı, hatta Hour of Penance’ın en iyi albümü olmuş bence(evet, Sedition’dan bile). Davul tonu ve kullanımı beni de rahatsız etti evet, çünkü bir süre sonra hep aynı gidişat. Ama vokaller ve gitarlar neredeyse kusursuz, kütür kütür. The Seas of Light’taki gibi kendi alttan belli eden melodiler beni benden aldı özellikle. Kapak zaten 10 numara, bu yılın en iyi albümleri arasında isminin geçmesini haketmiş albüm.

    Kritik için ellerine sağlık krdşm.

  5. GoreMageddon says:

    daha dınleyemedim albümü. Umuyorum sedition’dan asağı birşeyler yapmamışlardır.

  6. Rashid says:

    Albüm hakkında zaten söylenilebilecek her şey söylenmiş. Ben kapak konusuna biraz değinmek istiyorum. Paradogma’dan itibaren çıkan albüm kapaklarındakı tarzdan belli oluyor ki, hepsi aynı kişinin eserleri ve işinde bence gayet yetenekli birisi. Eser sahibi Gyula Havancsák isimli Macar ressamcımızın ismini ben ilk defa duyuyorum ama metal-archives’te yaptığı işlere baktım da baya geniş bir potfoliosu varmış. HoP dışında Annihilator, Destruction, Ensiferum, Grave Digger, Jungle Rot, Sirenia, Stratovarius, Týr gibi grupların birden fazla albümünün kapak resimleri, tasarımları kendisine aitmiş.

Yorum Yazın

*

"Yaptığım yorumlarda fotoğrafım da görüntülensin" diyorsan, seni böyle alalım.
Pasif Agresif, bir Wordpress marifetidir.