Murat “HISTORIAN” KARAN
Fiyordlar diyarı Norveç’in doom metal kategorisindeki en bilinen grubu, bu tarzın en ekstrem alt kolu olan funeral doom metalin isim babası FUNERAL olagelmiştir her daim. Diğer önemli isim ise, kariyerlerinin başında o zamanın metal basını tarafından “tragic doom metal” olarak adlandırılan tarzlarıyla THEATRE OF TRAGEDY’dir. THEATRE OF TRAGEDY’ye benzer bir dönüşüm yaşayarak tıpkı onlar gibi gothic metal tarzına dâhil olan, ilk iki albümleriyle nefis bir gothic doom/death metal icracısı olan TRISTANIA’da ilk anda akla gelenler arasındadır. Fakat ne hikmettir bilinmez, bu ülkeden çıkan en muazzam gruplardan birisi olan PARADIGMA’nın adı neredeyse hiç anılmamaktadır. Ben de grubun bu makus talihine birazcık olsun dur demek maksadı ile bu satırları kaleme almaya karar verdim.
İşe, adet olduğu üzere grubun kısa bir tarihçesi ile başlayalım isterseniz. BLACKENED adıyla yola koyulup 1990 yılında “Thou Shalt Suffer” başlıklı bir demo yayınlamalarının ardından ismini PARADIGMA olarak değiştiren grup; 1991′de “The New Paradigma”, 1994′de “As Autumn Dies” demoları ile devam eder müzik hayatına. Takvimler 15 Nisan 1995′i gösterirken ilk albüm -ne yazık ki hala öyle- “Mare Veris” yayınlanır.
İşte tam bu noktada ayrı bir paragraf açarak, grubu ilk dinleyişimden itibaren bir klasik müzik havası sezdiğimi söylemeliyim. Fakat sezinlediğim bu havanın;THERION,HAGGARD,RHAPSODY gibi grupların kullandığı senfonik melodilerden ziyade,müzikteki çokseslilikten kaynaklandığını belirtmeliyim aynı zamanda. Vakti zamanında gruptaki bazı elemanların klasik müzik eğitimi aldıklarını okuduğumu hatırlıyorum bir yerlerden. PARADIGMA’nın müziğine kulak kabartıldığında, gitarlar başta olmak üzere her enstrümanın kendisi için çizilen yolda ilerlemesi suretiyle kompleks bir müzikal altyapının oluşturulduğu, bu altyapının çok karmaşık olmasa da klasik müziği andıran bir çoksesliliği bünyesinde barındırdığı işitilebilir.
PARADIGMA müziğinde, çok sesliliğin ikinci ayağını vokaller oluşturmakta. Metal müzikte bayan vokal kullanma geleneği CELTIC FROST’a hatta onun da öncesinde CANDLEMASS’e dayanır. 90′lı yıllarda bu geleneğin Doom Metal’deki takipçileri MY DYING BRIDE ve ANATHEMA olmuştur. Ne ilginçtir ki bu bayan vokalistlerin hepsi,misafir müzisyen kontenjanındandır. Halbuki PARADIGMA’nın soprano vokalisti Zilla,grubun tam zamanlı üyesidir. Dahası Zilla, hem BLACKENED’ın hem de PARADIGMA’nın kurucu elemanlarındandır aynı zamanda. Bildiğim kadarıyla,PARADIGMA kadrosunda daimi olarak bayan vokalist bulunduran ilk Doom Metal grubudur. Konumuz çokseslilik olduğundan,işitilen tek sesin Zilla’nın soprano vokalleri olmadığını tahmin etmişsinizdir sanırım. Ritm gitarist Tom Erik Evensen’in tenor vokali ile lead gitarist-anabesteci Tom Kvalsvoll’un clean bass ve screamvari brutal vokalleri,soprano vokallerin eşlikçileridir. Altını çizerek belirtmekte fayda görüyorum ki, PARADIGMA’da duyulan tüm vokaller, lead vokaldir.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında, artık “Mare Veris”e dönebiliriz. Albüm tek kelimeyle ölümsüz bir başyapıtla açılıyor. Come Winter adındaki bu şaheser, kesinlikle albümün en hit parçası. Hit dediğime bakmayın; klasik müzik tavrıyla yazılmış kompleks müzikal altyapının üzerinde, adeta birbirleriyle vals yapan üç lead vokalin uyumu ancak dinleyerek anlaşılacak cinsten. Come Winter taşıdığı ismin hakkını fazlasıyla veren, insanı iliklerine dek dondurabilecek duygu yoğunluğuna sahip. Parçada iki tane enfes gitar solosu da yerini almış vaziyette. Takipçisi Best Regards da bir o kadar mühim parça. Şahane giriş rifinin üzerinde salınan kederli gitar melodisi ile arz-ı endam eden parça, Zilla’nın kulakları okşayan masum soprano vokali ile Kvalsvoll’un adeta ısıran brutal vokallerinin tezatlığından peydahlanan müthiş uyumu gözler önüne seriyor. Parça leziz bir gitar solosunun peşisıra hızlandığında,bu kez sahneye davulcu Karl Jonny Lervag çıkıyor. Karl albüm boyunca yavaş kısımlarda bir görev adamı gibi sessiz ve derinden giderken,müzik tempo artırıp hızlandığında içindeki metronomla beslenen canavarı adeta zincirlerinden azad ediyor ve o andan itibaren ne elleri rahat duruyor ne de ayakları. Karl gerçekten devasa bir yeteneğe sahip. Davula indirdiği her baget darbesi, ritmin içine dahil ettiği her bas pedal vuruşu, davulun bütün aksamlarını ustalıkla kullanışı, ne kadar geniş bir müzikal hayalgücüne sahip olduğunun ipuçlarını veriyor.
Karl’ın çaldığı davul kısımları,çalınan parçanın ihtiyaçlarına mükemmel cevaplar verebilen, keskin bir müzikal zekanın ürünleri kesinlikle. Karl Jonny Lervag yüksek tekniği ve sapasağlam tuşesine duygularını da katmayı başarabilmiş, bir doom metal grubunda dinlediğim en iyi davulcu zannımca. – Ha bir de, özellikle “Turn Loose The Swans“daki performansıyla MY DYING BRIDE’ın ilk davulcusu Rick Miah’ı anmazsam ayıp ederim – Bir de bunun yanına ,Chris’in müziğin her anında kendini hissettiren bass yürüyüşleri de eklenince dinlenim zevki katlanarak artıyor. Anlaşılacağı üzere bütün PARADIGMA üyeleri enstrümanlarına son derece hakim ve ne yaptıklarının bilincinde olan müzisyenler. Mare Veris,sadece anlatmaya çalıştığım iki parçadan ibaret değil elbette. 9 parçada aynı bütünün ayrılmaz birer parçası. Yalnız albümün sonlarına doğru,sanki biraz deneysel ve avantgarde bir tutum takınılmış gibi. Ama bu konuda ayarı fazla kaçırmayıp dozunda bıraktıklarından olsa gerek,bu özellik albüme değişik bir lezzet olarak yansımış.
“Mare Veris”e gelen olumlu geri dönüşlerin ardından, grup daha bir sene geçmeden “Skadi” mini albümünü piyasaya sürer. EP’nin açılışını ilk albümden Best Regards yaparken, kapanışta Come Winter yeralmaktadır. 3. sırada bir RUSH cover denemesi dinleyenleri beklemektedir. Yapılması planlanan bir RUSH tribute projesi için kendilerinden istenen ancak projenin iptali üzerine ellerinde kalan bu parçayı, harcadıkları para, zaman ve emeğe kıyamayıp, burada kullanmaya karar verirler. EP için yeni bir stüdyoyu kullanan grubun asıl bombası, kayıtlarda kullanılan çello ekstrasıdır. Bu çok yerinde bir tercih olmuş. Zira parçalara daha dramatik bir hava katan çello, hüzünlü ve asil sesiyle müziğin sisli-puslu, gri atmosferine yoğun bir derinlik hissiyatı katmış. Özellikle başına eklenen intro ile daha vurucu bir hal alan Come Winter, çellonun lead kullanımı sayesinde ölümcül bir zerafete kavuşmuş. Bunu mutlaka tecrübe etmelisiniz derim ben. Ama içimi asıl acıtansa, ilk defa günyüzü gören iki üst seviye parça Half ve Agonized’ı dinledikten sonra, bu müthiş kadrodan yeni bir albüm daha dinleyememek oldu. Nitekim bu özel kayıdın ardından, bas gitarist Chris ile gitarist/tenor vokalist Tom Erik Evensen çeşitli sebeplerden dolayı gruptan ayrılarak, PARADIGMA’nın çok kısa süren en başarılı dönemine son noktayı koymuş oldular. Yazık, çok yazık…
İcra ettikleri müziğe majestic doom metal adını veren; üç lead vokalle yönlendirilen PARADIGMA adlı bu benzersiz, heavy, mistik, melankolik ve dramatik underground mucizesi, kesinlikle daha fazla bilinmeyi hak ediyor. Keşfedin ve bir sonraki kışa PARADIGMA ile merhaba deyin.
Come winter,cold and frosty…
Kısa ömürlü olmasına rağmen metal müzik tarihinde kendi kategorisinde başarılı işlere imza atmış bu nadide grubun tanıtımını zevkle okudum. Ellerine sağlık üstad.
26.04.2014
@SERKAN KAYA, Serkan,güzel yorumların için teşekkür ederim.Sana yeni işinde başarılar dilerim.Yeniden yüzyüze görüşebilmek umuduyla,kendine iyi bak dostum.
27.04.2014
@Murat ‘Historian’ KARAN,
Rica ederim abi. Sen devam et böyle gizli-saklı mücevherleri açığa çıkartmaya yeter ki :) Görüşmek üzere.
Paradigma kritiğini gördüğümde şaşırdım bir an, itiraf etmeliyim. Böyle kıyıda köşede kalmış efsane albümleri yazan bir Görkem Abimiz vardı. Murat Abi’nin yazdığını görünce ayrı bir sevindim, verdiği ipucunun aslında ne kadar açık olduğunu anladım ve nasıl bir mal olduğumu tekrar hatırladım. Rüzgar olmadığı için kendi suratıma tüküremiyorum. Ellerine sağlık Abi, diyorum. Paradigma dinlemeyeli o kadar uzun zaman olmuş ki…
Doom metal için söylüyorum, dinlediğim en sapık iki gitarist bu albümde (Mare Veris). Sürekli alçalan yükselen temposuyla tarzın en farklı albümlerinde biri. Grup 2006 – 2007 gibi tekrar bir araya gelmişti ama sonu gelmedi.
26.04.2014
@Bende Saklı Kalsın, Alper teşekkürler kardeş. Sana tekrardan PARADIGMA dinletebildiysem ne mutlu bana.Zaten amacım insanlara değişik bir alternatif sunmaktı. Umarım bu hazine sandığının kapağını bir çok insan kaldırır da, ben de amacıma ulaşmış olurum. Sana bir kez daha teşekkür ediyorum. Görüşmek üzere, kendine iyi bak dostum.
Birkaç ay önce Mayhem – DMDS kritiği yorumlarında okuduğum, nickine de konu olan “Tarihçi” kitabını ufak bir uğraş sonucu birkaç gün önce almış durumdayım. Olur da İzmir Kitap Fuarı’nda bu kitabı soracak varsa boşuna sormasın, son kitabı almış durumdayım. Albümü de en kısa süre içerisinde dinleyeceğim.
27.04.2014
@atoutlemonde, Tarihçiyi almana katkım olduğu için çok sevindim. Yazıda da belirttiğim gibi, kitap inanılmaz güzellikte. Hatta bir aralar filminin çekileceği söylentilerini bile duymuştum ama bir şey çıkmadı. Okuyup bitirdiğinde yorumunu almak isterim doğrusu. İzmir’e selamlar.
27.04.2014
@Murat ‘HISTORIAN’ KARAN, Film hakları satın alınmış ama ne zaman, kim çeker bilinmez. Kitap hakkındaki yorumum için biraz beklemen gerekebilir, zira ağır ve sindire sindire ilerleyen bir okuyucuyum ama gerek konusu, gerekse tarihsel kurgu olması nedeniyle beğenmeme ihtimalim pek olmayacak gibi. Ben teşekkür ederim kitap konusunda verdiğin ilham için.
Daha önce duyduğum bir şey değilmiş. Sanırım ben bunu baya beğeneceğim. Teşekkürler.
27.04.2014
@Korhan Tok, Ne demek efendim. Paradigma’yı bilmemen çok şaşırttı beni yalnız. Ben de bu grubu çok seveceğini düşünüyorum. Kendilerine özgü müzikleriyle farklarını ortaya koyan bu grubu dinlediğinde, adamların neden bu kadar az bilindiklerine şaşıracağını da düşünüyorum aynı zamanda. Sana keyif dolu dinlemeler dilerim.