Zehra KOYUNCU (Nikki)
Rammstein, metal dinlemeye başladığımdan beri hoşuma giden bir gruptu ama albümden çok şarkı insanı olduğumdan, 2012 senesine kadar i(neredeyse 5 yıl) grubun single’larıyla idare ettim. 2012 yazında ise, beni daha fazlasını yapmaya zorlayan şey, gece yarısı rastgele bulduğum Polonyalı bir müzik kanalında rastladığım video oldu.
Beni çarpan sadece şarkı olmamıştı. Güle oynaya rahipleri karşılayan köy halkının “ahlaksız” rahibi yakmasını içeren kurgu, görüntülerin müzikle uyumu, kırmızının yoğun kullanımı (“Rosenrot”un anlamını bilmiyordum bir de.), sondaki melodiler… Ve o klip sayesinde, deli çarpmışçasına, üstünden dokuz sene geçmiş bu albümün kritiğini yazıyorum şu an.
“Reise, Reise”nin hemen ardından çıkan “Rosenrot”, bir önceki albümün ”konseptine uymayan” şarkılardan oluşmasına rağmen içerik olarak diğer albümlerden geri kalmıyor. Bazen “Reise, Reise” kadar lirik, bazen “Mutter” kadar “pop”, bazen “Sehnsucht” ve “Herzeleid” kadar hırçın… “Rosenrot” geride kalan dokuz yılın izlerini taşımış bir nevi.
Tabu yıkmayı alışkanlık haline getirmiş olan bir grup Rammstein. Bunu tekrara düşmeden ve olabilecek en eğlenceli şekilde yaptıklarını söyleyebilirim. Bazı müzikseverler bunu “ilgi çekme ihtiyacı”na yorsa da genellikle bu grubun baskı altında kalmış komünist bir yönetimden gelmesiyle bağdaştırılıyor. Grubun solisti ve söz yazarı Till Lindemann’ın içindeki karanlık sevgisi bir yana, o boru gibi sese zaten iyimser aşk şarkıları gitmezdi.
Ancak bin bir kılığa girerek insanın karanlık yanlarını gösteren Lindemann, aynı zamanda çaresiz bir romantik de. Bu yanını “Rosenrot”da, az da olsa görebiliyoruz. Özellikle Texas solisti Sharleen Spiteri’yle yapılan iki dilli düet Stirb Nicht Vor Mir, Lindemann’ın romantikliğinin yalın bir örneği olmuş. İki dilli demişken, bu albümde Rammstein’ın onları çok seven Latin hayranlarına bir nevi hediye olarak sunduğu Te Quiero Puta (Türkçe’ye “Seni seviyorum fahişe” olarak çevrilebilir, Rammstein’dan gelen hediye bu kadar olurdu zaten.), adeta dört sene sonra gelecek Pussy’nin sinyalini veriyor. Hemen arkasından gelen “damar” Feuer und Wasser ise ,bir önceki şarkının size yaşattığı tüm eğlenceyi alıp götürüyor, sözlerini de anladıktan sonra anılar sizi öyle bir sarıyor ki şarkının asıl konusunun tecavüz olduğunun farkında bile olmuyorsunuz. Ve albüm tema olarak Los ile Rammlied arasında bir yerde olan Ein Lied’le kapanışı yapıyor.
Kısacası “Rosenrot”, “Mutter” ve “Reise, Reise” gibi iki R+ şaheserinden sonra geldiği için, insanda silik kalmış hissi uyandırıyor, ama kesinlikle diğer altı albümden daha kötü değil.
Underground’lıktan içim bayılmıştı. Vallahi oh be, hep kapalı kalsın şu Youtube böyle olacaksak. :)
29.03.2014
@Cattle Bilmemne, youtube’la alakası yok, yeni albüm tanıtmaktansa insanların muhabbet edebileceği albümler olsun diye böyle yapıyoruz.
29.03.2014
@Ahmet Saraçoğlu, Haa, o da iyiymiş. :) Güzel oldu yahu böyle, elinize sağlık. Üşenmezsem bende bir Use Your Illusion dublesi patlatacağım, Focus+Traced in Air hesabı.
En çok dinlediğim Rammstein albümü.ha bir de mann gegen mann’ın klibi lel.
reise reise ve liebe ist fur alle da albümlerinden sonra en sevdiğim rammstein albümü rosenrot’tur. albümle aynı adı taşıyan rosenrot şarkısı ile mann gegen mann a bayılıyorum. Bu albüme dair dikkatimi çeken diğer nokta ise bütün şarkıları ayrı ayrı zamanlarda müthiş şekilde sevmemdir sanırım. Bi dönemler mann gegen mann’ı sık sık dinlerken başka bir dönemde rossenrot’un hastasıydım. En sevdiğim Rammstein albümlerinden biri olsa da 1 kez bile baştan sona dinlemedim ancak her şarkıyı çok farklı zaman dilimlerinde delicesine hastalıklı bir şekilde dinlediğimden, her bir ritmi ezbere biliyor gibiyim. Mann gegen mann’ın klibiyle yapılabilecek en deli işlerini yaptıklarını düşünüyordum(ta ki pussy’nin brazzers’tan çıkma gibi görünen klibine kadar :) ).
Tabii flake lorenz’in bilmeden de olsa bi güzellik yapıp türkçe bir ağıtla başlattığı zerstören’i ilk dinlediğimde ‘noluyoruz amk?’ demişliğim de hatrımdadır.
Söz konusu olan grup, içinde Till Lindemann gibi delilik derecesine kadar tuhaf bir adımın da varlığıyla belki de (bana göre) böyle eklektik albümler çıkarabiliyor. İçindeki alt metinlerin çeşitliliğin de sebebi bana göre bu zat-ı muhterem kişidir. Grubun müziğini tek düzelikden ve kabalıktan çıkaran (grup üyelerinin söylediğine göre) Flake Lorenz ise müziği sıkmayan ve eğlenceli kılan, salt sert ya da salt duygusal olmayan bir yapıya büründüren de Till abimizdir.
öyle ya da böyle Rammstein, benim kişisel görüşüme göre bugüne dek sıkıcı ya da vasat olan hiçbir işe imzasını atmamış, dinleyici bekliyor diye albüm yapmasa da dinleyiciye yönelik de albüm yapabilen ender gruplardan biridir ve yine bu yüzden sevmiyor olsanız bile saygı duymanız gereken bir oluşumdur.
Rammstein’in daha önce baştan sona hiç dinlemediğim tek albümü bu herhalde. Bildiğim 2-3 şarkıyı da sevmiyorum zaten. Bir ara bakayım madem bu kadar seveni var.
Reise Reise ve Mutter’ın ardından en sevdiğim albümleri. Spring mesela en hoşuma giden şarkıları Hilf Mir ile beraber bu albümden. İçerisinde baya tat barındırıyor, kadın vokallerden, İspanyolcalara, trompetlere, türkülere (bkz. Zerstören) kadar. Bu da müziği ilginç kılıyor.
Reise reise ile beraber en sevdigim rammstein albumudur…nedense bu 2 li arasinda bir turlu secim yapamiyorum o derece seviyorum…gerci rammstein in butun albumlerine hastayim gercekten cok ozel bi grup benim icin…feuer und wasser siker…
Üniversiteyi kazandığım sene çıkmış bir albümdü. O zamanlar Rammstein fenomeni vardı. Okulda yeni tanıştığım birkaç elemanla birlikte hepimiz bu adamları merak ediyorduk. Ergenlikten yeni yeni kurtulma çabalarıyla birlikte bu adamların garip ve isyankar müzikleri o zamanki ruhumuzu kışkırtıyordu. Grubun aslında Nazi olduğu, Till’in grup elemanlarından bazılarına kaydığı gibi söylentilerin yanında müzik de bu söylentiler kadar kafa karıştırıcıydı ve kanımızı kaynatıyordu. Daha sonra Rammstein’ı çok takip etmedim ama 17 yaşında başka bir şehirde kendime bir kimlik oturtma çabası içindeyken Rosenrot o kimliği dikenli tellerle kuşatan bir albümdür benim için. Hey gidi günler hey.
İlginç mi bilmiyorum ama Rammstein’ın İstanbul konserinde çaldığı şarkıları dışında başka hiç Rammstein şarkısı dinlmedim. O konserde çalınan şarkıların çoğunun da stüdyo versiyonunu hiç duymadım. Vokalist dışında hiçbir elemanın adını bilmiyorum, albüm adlarını bilmiyorum, Du Hast ve Keine Lust dışında şu an çalsanız hiçbirinin adını bilmiyorum.
Ama o Rammstein konseri hayatımda izlediğim en manyak birkaç konserden biriydi, şov olarak net en iyisiydi.
Te quiero puta.metale ilk başladığım dönemler başımın gövdemden ayrılmasına sebep olan parça,vay be..
rosenrot klibinde oynayan tatlı kızın adı: catalina lavric, klipte 14 yaşında idi.
not geçiyorum sübyancı değilim :D
ve şuan 24 yaşında olsa gerek.
You’ve got a pusssyyyy
I have a dick
Germany!
Germany!
Albümle alakası yok. Gaza geldim sadece Rammstein’i görünce.
reserved olm yorumumuz bulunsun
Bu albümün kapağını ne zaman görsem aklıma Half-life 3 geliyor.
en sevdiğim rammstein albümü
En sevdiğim Rammstein şarkılarından ikisi (Mann Gegen Mann ve Spring) bu albümde bulunur. Albüme notum 9/10. Özellikle Mann Gegen Mann’ın şarkı sözlerine dikkat çekmek istiyorum:
Mann Gegen Mann – Adam Adama Giriyor
Kader bana gülümsedi
ve bana bir hediye verdi
Beni sıcak bir yıldıza fırlattı
Cilde çok yakın, göze uzakta
Kaderimi ellerime alıyorum
Arzum erkekleşti
Tatlı suyun öldüğü yerde
Tuz yüzünden bozulduğu için
Aklımda küçük prensi tutuyorum
Kraliçesiz bir kral
Eğer bir kadın benim hakkımda yanılırsa
aydınlık dünya karmaşıklaşır
Erkek erkeğe karşı
Tenim bir beyefendiye ait
Erkek erkeğe karşı
İt ulur birbirini bulur
Erkek erkeğe karşı
Ben iki efendinin hizmetkarıyım
Erkek erkeğe karşı
İt ulur birbirini bulur
Ben tüm odaların köşesiyim
Ben tüm ağaçların gölgesiyim
Benim zincirimden eksilen bağlantı olmaz
Tutku arkadan cezbedince
Cinsiyetim bana hain der
Ben tüm babaların kabusuyum
Erkek erkeğe karşı
Tenim bir beyefendiye ait
Erkek erkeğe karşı
İt ulur birbirini bulur
Erkek erkeğe karşı
Ama kalbim bazı günler donar
Erkek erkeğe karşı
Soğuk dillerdir onları yenen
İbne-ah!!!
Dengeyi umursamıyorum
Güneş yüzüme vuruyor
Ama kalbim bazı günler donar
Soğuk dillerdir onları yenen
İbne-ah!!!
Erkek Erkeğe karşı
Manyak seviyorum Rammstein’ı.