Bahar miskinliğine gömülmüş Pasifagresif katılımcılarına sevgi dolu bir merhaba. Bu hafta HD netliğinde, kısa ve öz bir konumuz var. En sevdiğiniz müzisyeni ve onu bu kadar hayran olunası kıldığını düşündüğünüz sebepleri paylaşmanızı arzu ediyoruz. Hayatımızı büyük ölçüde etkileyen, hatta değiştiren peygamber kıvamındaki metal müzisyenlerini yad edelim, onlara dair görüşlerimizi, onları bu kadar kaliteli ve başarılı yapan özelliklerini, onlara dair ilginç gerçekleri ve bilgileri, varsa anılarımızı paylaşalım. Ve de en önemlisi, bu müzisyenin müzikal karakterini en iyi yansıtan bir fotoğraf ya da videoyu paylaşarak bu anın/görselin bizim için ne anlama geldiğini anlatalım.
İzan dolu bir bahar geçirmenizi umuyor, yaşınıza uygun hareket ettiğiniz bir hafta diliyorum.
JAMES HETFIELD
1-gelmiş geçmiş en iyi frontman
2- bana metal müziği sevdiren adam
3-%100 karizmatik
4- kız olsam ilk ona verirdim..hatta bu halimle de veririm
02.03.2014
@patognomonic, adam ne yapsın senin kıllı poponu :)
02.03.2014
@Püre, ben,bir sevgi gosterisi olaraktan şey etmiştim ama
1-Dan Swanö
Siteden bir alıntıyla dokunduğunu altına çeviren adam
2-Jack Black
Jason Becker,
Hayatımda karşılaştığım, başıma gelen, en iyi müzisyenlerden birisidir sanırım. Aynı zamanda şuan amatör bir gitarist olarak en büyük idolümdür. Jason’ı kelimelere sığdırmak cidden imkansız çünkü çok büyük bir insan. Sağlıklı olarak yaşadığı zaman diliminde, henüz çok gençken bile verdiği eserler ve yorumladığı eserlerle herkesin dikkatini çekmiştir. Hani doğuştan tanrı yeteneği derler ya, bende o sınıfa sokuyorum yüce üstadı. Beni gençlik dönemine en çok bağlayan kısmı klasik müzikle iç içe olan yaşamı ve bu klasik müziği kendi tarzında metale çevirmesiydi. Sonuç olarak “God Mod: On” diyebileceğimiz işler yaptı. Cacophony’de çaldığı(Henüz 16 yaşındaydı o zamanlar) güzel arkadaşı Marty Friedman’ın da güzel bir sözü vardı(Sözü tam olarak hatırlamıyorum), beni çok etkilemişti:
“Arabada bir yere giderken teypte hep Beethoven çalardı.” gibi bir şeydi.
O sağlıklı küçük yaşamında birçok iş yaptı. Marty ile birlikte Cacophony’de çıkarttığı Speed Metal Symphony’si sonradan giriştiği solo albümleri ve yorumlamaları. İnanın dinlerken, özellikle solo albümü, hem hızı hem tekniği hem de duygusallığı üst planda sezebiliyorsunuz. Bu da sizi çok etkiliyor.(Bu yaşta ne yapmış be!)
Jason Becker – Serrana: http://www.youtube.com/watch?v=87Iz3RHZNDQ
Jason Becker – Altitudes: http://www.youtube.com/watch?v=1wFoSbjXB68
Ve gelelim en önemli noktaya. Bir yorum olarak baya uzun bir yazı oldu o yüzden kısa tutayım. Belli bir süre sonra üstadın geçirdiği hastalık ALS(Kasların çalışmaması ile ilgili bir felç) bizleri çok üzdü, ama iyi yönünden bakarsak sevindirici haberler de oldu. Böyle bir gitar babasının gitar çalamadan hayatına devam edeceğini düşünmek cidden çok berbat bir düşünce. Fakat gerçek bir müzisyen olduğunu en çok bu felç olduğu dönemde anlıyoruz. Sadece gözleri ile iletişim kurabildiği bu hastalıkta Jason’a özel bir program yapıldı bu program gözleriyle nota yazabilme imkanı tanıyordu. Ve kanımı donduran nokta ise bu sayede, bu hastalıkta ve imkanda, kendisine bir albüm çıkarttı. Ve dinleyince şuan günümüz sanatçılarını benim gözümde dibe batırmıştır.(Emeksiz ve sırf para için müzik yapanlardan bahsediyorum.) Ayrıca o albümü çıkartmakla kalmayıp diğer sanatçılara da birçok yardımda bulunmuştur. Marty Friedman’ın halen çalışmaları devam etmekte olan albümünde de(Inferno) yer alıyor ve yardım ediyor.
Son olarak da hastalık sonrası çıkardığı albümden sevdiğim bir şarkı paylaşarak duygu seli içerisinde gidiyorum. +cry
Jason Becker – End of the Beginning: http://www.youtube.com/watch?v=J7MEDrzcPbM
Mille Petrozza.
Bu sorunun bende iki net adayı olur. Pekka Kokko ve Mille Petrozza. Kalmah hayatımın grubu olma konusunda Kreator’dan(ve Amon Amarth’tan) bir gıdım ötede olsada cevabın sahibi Mille.
Mükemmel bir vokal, efsane çığlıklar, konser performansı, seyirciyle diyalog, şarkı sözleri, cesaret, bilgelik, gitar ustalığı, müthiş bir beste yeteneği ve yaratıcılığı, grubun beyni oluşu, duruşu, karizması, tarzı, tam bir babacan oluşu. Geçenlerde haberide çıkmıştı: çocuk kanalına çıkmak, çocuklar tarafındanda deli sevilebilmek.
İşte bunlar hep Mille Petrozza.
Cliff burton (r.i.p.)
Nedenler:
1-orion
2-orion
3-oriooooooaaağnnn
4-the call of ktulu
5-bide çok baba adammış
Anders Friden
sesini, tipini hatta herşeyini çok sevdiğim adam
Warrel Dane. Sesi yeter be abi.
Mikael Stanne.
Kelimelerle anlatmak inanın çok zor. En azından benim için.
En sevdiğim iki müzisyen var. Biri metal muzik muzisyeni değil. James Hetfield Thom Yorke
Devin Townsend. Adam deliyle dahi arasındaki ince çizgide duruyor resmen. Ruh hastası tavırları hoşuma gidiyor :D
Hvis lyset tar oss gibi bir albumu yaptigi icin hic dusunmeden Varg Vikernes diyorum…2. Sirada ise ‘Chuck Schuldiner’ :(:(:( yasayaydi eyiydi la:(
Beni uzun dinem etkisine alan 3 tane muzisyen var. 3 u de farkli ama esit oranda etkiledi hayatimi. Bruce Dickinson, Nicholas Barker ve Michael Romeo. Vokakist olduktan sonra tanistigim icin John West’i ayiriyorum. Ayni oranda severim ama ayni seyi yaptigimiz icin anlayip analiz edebiliyorum yaptiklarini. Diger 3 u ulasilmazlarimdir.
Petri Lindroos
Vokalini de,gitar çalışını da kısacası her şeyini köpek gibi sevdiğim adam.
Chuck Schuldiner.Nedeni mi? Çünkü o Chuck.
Straight edge olduğunu söyleyipte şöyle bir poz http://userserve-ak.last.fm/serve/500/45377697/Black+Sun+Aeon+Saukkonen_137.jpg vermesi benden biraz küfür yemesine sebep olsa da, Tuomas Saukkonen.
Onun ardından Howard Jones, Jari Maenpaa ve Chuck Schuldiner gelir.
Chuck Schuldiner… Sadece o yeter
Chuck Schuldiner. Dünya böyle bir deha hiçbir zaman görmemişti.
chino moreno ve çığlıkları
İlk zamanlar için cevabım Dave Mustaine’di. Sonra gerek denyolukları, gerek müzikal başarısızlıklarıyla kendisinden vazgeçtim.
Diğer yanda bana brütali sevdiren adam Mikael Akerfeldt. Hayatımda ilk defa bir brütal kısmın sözlerini (The Moor)ezberleme zorunda hissettirdi. Duygudan duyguya sürükledi.
Bir diğer tarafta da hayatımın albümü Symbolic’in mimarı Chuck Schuldiner. Yaşasaydı neler olurdu tahmin dahi edemiyorum.
Tek bir cevap vermem gerekirse cevabım; Mikael Akerfeldt. (Chuck’a çok ayıp oldu.)
Jesper reyiz ve Christian Muenzner herhalde.
Jesper tüm karizması ve yazdıklarıyla metal müziği sevmemde bir numara diyebilirim herhalde. Sahnedeki duruşu, kişiliği, ciddi biri oluşu, star wars ve WoW hayranı oluşu vs vs. beni etkiledi açıkçası. In Flames’de kalıp istediği müziği yapabilmesini çok isterdim açıkçası. Jesper gittiğinden beri In Flames dinlerken eskisi gibi hissetmiyorum o derece.
Christian Muenzner ise (Suiçmez ile beraber tabi) aklımı başımdan alan ilk gitarist desem yanlış olmaz herhalde. Müzisyenliği ve kişiliği ile “adam”dır. Terrestiral Exiled şarkısındaki bazı yerleri soran hayranına şarkının nasıl çalınacağı ile video yapıp gönderecek ve facebook gibi mecralarda hayranlarla (yoğun programına rağmen) sürekli iletişimde kalabilen biri. Tekniğine ve çalışına en çok özendiğim ama hala yanına bile yaklaşamadığım usta kişilik.
John Myung
Geddy Lee
Cliff Burton
Jason Newsted
Fieldy
Marcus Miller
Jaco Pastorious
Victor Vooten
Nurhat Şensesli
Nazım Kemal Üre
Olarak sayabilirim. Bu basçıları sevmemin sebebi ise kendine özgü teknikler yaratıp , bu teknikleri ustaca kullanabilmeleridir.
26.08.2014
@Caner, haha bunu yeni goruyorum, eyvallah :) Yalniz saydigin adamlarin yaninda ben caycilik filan yaparim en fazla, aman diyim :D Yine de sagolasin gulumsetti beni bu yorum :)
Mikael Akerdfelt
Müziğe bakışımı değiştiren adam kendisi
Tarja Turunen. Böyle mükemmel bi ses olabilir mi lan ?
Biraz zor bir seçim oldu benim için ama dinlediğim müzisyenler arasında beş isim özellikle diğerlerinden farklı bir yere sahip.Bunlardan biri Dan Swanö,sebebi çok açık aslında adamın bulunduğu projelerin kalitesi ortada asla sıradan bir iş yapmayacağını Witherscape ile bir kere daha kanıtladı.Dan Swanö dışında en sevdiğim bir diğer müzisyen ise Mikael Åkerfeldt,sebebi tabii ki Opeth gibi bir grubun kurucusu ve tüm müziğini besteleyen kişi olması zira Still Life ve Blackwater Park benim için hala en eşsiz ve en iyi birkaç metal albümünden biridir.Bir diğer en sevdiğim müzisyen ise Trey Azagthoth,bunun birçok sebebi var aslında ama temel sebebi Morbid Angel’ın hayatımda en sevdiğim birkaç gruptan biri olması ve Trey’in bu grubun kurucusu aynı zamanda müziğinin neredeyse tamamından sorumlu olması.Kalan iki isim ise Jeff Hanneman ve Chuck Schuldiner.Jeff Hanneman zaten Slayer’ın altın çağının yaşanmasında en büyük etken olduğundan pek bir şey söylememe gerek yok zira o dönemde neredeyse grubun tüm şarkılarını kendisi bestelemişti.Chuck Schuldiner içinse ITP,Symbolic ve TSOP üçlüsünü söylemem yeterli olacaktır.
08.03.2014
@Seyfullah, Yukardaki saydığım müzisyenlerle eşit derecede sevdiğim ama yazmayı unuttuğum 2 müzisyen daha var bunlardan biri John Petrucci diğeri ise Bruce Dickinson sebeplerini de yukardaki gibi kısaca belirteyim.İlk olarak Petrucci’den bahsetmek gerekirse kendisinin gitaristliğini baya beğeniyorum özellikle Dream Theater’ın ilk dönemleri ve son iki albümündeki yaptıklarını ve bunun dışında solo albümü olan Suspended Animation’ı da baya beğeniyorum.Bruce Dickinson ise gerek Iron Maiden’da söz ve bestelere yaptığı katkılar olsun gerek solo albümleri olsun baya sevdiğim ve saygı duyduğum bir müzisyen özellikle solo albümlerinde Roy Z ile olan uyumu zaten gayet güzel olan albümlerin değerini katbekat arttırmıştır gözümde.
Ben bu konuyu “En iyi solo-metal müzisyeni?” şeklinde cevaplayayım, yoksa milyon tane adam sayarım şurada.
Devin Townsend, çünkü sonsuz bir vizyonu var. Yarın ne yapacağını kendisi bile bilmiyor.
02.03.2014
@Jester, buraya imzamı atayım, uğraşmayalım boş yere.
JAMES HETFIELD.
hayatımın en karanlık döneminde tanıştığım, mükkemmel riffleri ve baba sesiyle beni hayata döndürmüş, yazdığı sözlerle beni daima etkileyip düşündürmeyi başarmış ve canlı performanslarındaki müthiş enerjisiyle gönlümde taht üstüne taht kurmuş olan, karizmasına, tarzına ve güçlü duruşuna ölüp bittiğim kusursuz insan. bu adam olmasaydı şu an halim nece olurdu bilinmez, metallica için yaşıyorum diyemem ama şu an yaşıyorsam bunun metallica sayesinde olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. artık hayata karşı tüm umutlarımı, yaşama sevincimi tüketmiş, belli kişiler hariç insanlarla olan tüm bağlantılarımı koparmış, depressive black dinleyip intihar planları yapacak noktaya gelmişken, bu kadar hissizleşmişken kendisini bir kere görebilmek düşüncesi beni daima heyecanlandırmış ve bunun hayali bile beni çılgına çevirmiştir. gelecekte bu saçma ruh halinden kurtulup kendime geldiğimde (umuyorum) her zaman ergenliğimin kahramanı olarak hatırlayacağım kendisini. deli gibi seviyorum ulan!
Johann Sebastian Bach.İlla metal dünyasından isim istiyorsanız aralarından sadece bir isim seçmek çok zor olduğunu belirtmeden buraya yazmam diğer müzisyenlere ayıp olacaktır.Fakat belkide ırkdaş olmamız yüzünden Muhammed Suiçmez’i buraya yazıyorum.
Chuck Schuldiner
Mütevaziliği, şarkı sözleri, kişiliği, Allah vergisi müzik yeteneği vs.
Başka söyleyebileceğim isimler, Neige, Ulf Theodor Schwadorf, Garm, Mikael Akerfeldt gibi. Bu ara da sadece bir kaç film müziğini dinlememe rağmen Cahit Berkayı da çok sevdiğim bir müzisyen olarak buraya yazmak isterim.
John Gallagher – Dying Fetus
Jeff Hanneman – Slayer
İkisi zirveyi paylaşır bende..
Chuck Schuldiner
- Metal müziğin başına gelmiş en güzel şey olmak ile beraber, onu kat ve kat ileri taşıyabilecek tek kişiydi.
genel olarak çok var ancak metal müzisyenleri denildiği için sadece bu yönde olanlarını yazayım ancak tek isim belirtemem çünkü direkt olarak 1 tane yok. aşağıda yazdıklarım üretim yapma konusunda gerçekten çok üst düzey komple müzisyenlerdir.
-gary wehrkamp/shadow gallery (gitar,klavye,piyano ve synthesizer konusunda kusursuz bir yorumcu, prodüktör ve bestecidir.)
-michael romeo/symphony x (ritim gitar konusunda beni etkiler.)
-jasun tipton/zero hour (akıl almaz yetenekteki süper gitarist)
-chris ingles/ex shadow gallery (sadece yer aldığı 2-3 albümde bile klavyeyi progressive metal içerisine bu denli kusursuz tonlamalarla yerleştiren bir virtüöz.)
-bobby jarzombek (yer aldığı birkaç proje hariç heavy metal içerisinde gerçekten kusursuz bir davulcu. dinlerken hangi hareketleri yaptığına çoğu zaman şaşırırım.)
-yanic bercier (teknikal davul partisyonları denildiğinde beni oldukça etkiler.)
-per nilsson/scar symmetry&kaipa (sadece metal değil blues ve jazz gamlarını da beste içerisine yerleştiren mükemmel ötesi bir gitarist. çok etkiliyor beni.)
-alex skolnick/testament (aynen per nilsson gibi kendisi de çok yönlü ve dehşet bir müzisyen.)
-martin lopez/ex opeth&soen (metal içerisinde davulu etnik süslemelerle süsleyebilen ve benim çok sevdiğim bir müzisyen ve davulcu. içinde yer aldığı her albüm mükemmeldir.)
-peter lindgren/ex opeth (sadece duruşuyla karizmatik, gitar tonlamalarıyla benim vazgeçemediğim bir isim. kendisini hiç unutamam. o hüzünlü duruşuyla opeth’e en çok yakışandır.)
-chuck billy/testament (hastalandığı zaman baya üzülmüştüm. ve heavy metal içerisinde “baba” lakabını en çok hak eden insanlardan birisi. çok seviyorum.)
-andre andersen/royal hunt (kusursuz bir üretici ve müzisyen. genel olarak çok formülize şeyler yazsa da klasik müzik ve barok bilgisi beni çok etkiler.)
-d.c.cooper/royal hunt (vokalist olarak 1 numaralarımdan birisidir. kendisinin yerinde john west vardı fakat d.c. onun yerine geçti. son iki royal hunt albümüyle kendisine sevgim ve saygım çok arttı. seni çok seviyorum.)
-greg mackintosh/paradise lost (bir grubu nasıl sırtlayabileceğini gösteren inanılmaz bir besteci ve müzisyen. kendiisni duruşuyla karizmasıyla çok tutarım.)
-fernando ribeiro/moonspell (gerçektende bir frontman nasıl olmalı bu sorunun cevabıdır. konserlerde çok ucuza kapattığı sahne şovlarının fikir babası kendisidir. oldukça etkileyici.)
-jonas renkse/katatonia (konser sonrası odasını ziyaret ettiğimde bana “cool” tavırlar sergileyen depresif insan. sahnede oldukça etkileyicidir.)
-tomi koivusaari/amorphis (amorphis bestelerinin hüzünlü yaratıcısı. takdir etmem için yeterli bir sebep.)
-jim matheos/fates warning (prog metal içerisinde duruşuyla ve oluşturduğu beste kaliteliliği konusunda takdir ettiğim bir diğer isim.)
-michael harris/thought chamber (metal müzik içerisine prog rock, jazz, fusion gibi öğeleri katan yenilikçi dahi bir gitarist. en sevdiklerimden…)
david gallegos/power of omens (prog ve teknik müzik içerisinde flamenko öğelerini yerleştiren prog metal tarihinin en değer verilmemiş gitarist/müzisyenlerinden birisidir.)
douglas a.ott/enchant(heavy progressive alanında yer almış beste kabiliyeti üst düzey ve yarattığı her bir duygusal gitar sololarının sahibi. mükemmel tonlamaları vardır ve dinlerken sizi sarhoş eder. çok severim.)
mike baker/shadow gallery (vefatını duyduğumda çok üzülmüştüm ve onu her zaman özlüyorum.)
James Hetfield
-Çünkü tükenmeyen, envai çeşit rif ve söz yazmasına yardım eden yaratıcılığına hastayım. Sesini kullanışı, hayvan gibi downpick çalması, sözlerdeki işçiliği… Ayrıca frontman’liğin sözlük karşılığı olması da cabası. İdolümdür.
Anders Friden
-Çünkü o ses. Tek başına bile yeter o ses.
Geddy Lee
-Sen kalk, hem parmağınla o bas partisyonlarını çal, hem de o şarkıları söyle. Bas gitarda ilham aldığım ilk kişidir. Her şeyiyle sevdiğim bir adam.
Cliff Burton
-Guitar Hero’nun o ayrılmış enstrüman kanalları sayesinde kendisinin bas kayıtlarını dinleyip de kilitlendiğimi hatırlarım. Sen neymişsin be abi! Mütevazi kişiliği anlatıldığı kadarıyla) de cabası. Bir diğer bas gitar ilham kaynağım.
Bahadır Sarp
-Sen kalk, 2 günde 4 şarkı yaz, albüme yetiştir. Aklımın hayalimin mavi ekran vermesine vesile olmuş kişidir. Hani gitar çalışından etkileneyim, biraz onun gibi çalmaya çalışayım diyorum, iki nota sonra düğüm oluyorum! O rifleri nasıl yazıyorsunuz siz, hala anlayamadım. Bu ülkede hakkının yendiğini düşünmekteyim, hem kişi olarak, hem de grup olarak (the Blame, R.I.P.)
jesper stromblad
anders nyström
niklas sundin
1 – Randy Blythe
Scream, brutal, clean nasil olur da ayni anda cikar aga
2 – Anders Friden
Clean vokalde en sevdigim isimdir. Hem o kadar duygulu clean vokal hemde o kadar yirtici scream yapabilmek zor is
Dipnot : Dreadlocklarina ölünür
3 – Tomas Lindberg
Bu adama soylencek soz bulamiyorum hele at the gates in ilk albumundeki vokal var ya aglatir o insani yeni albumu sehvetle bekliyorum
03.03.2014
@berkay, +1 Anders’in clean vokallerinin tadı başka bir şeyde yok
Benim icin de Chuck.. Gozlerimi acti demek az kaliyor. Death okulundan o kadar cok sey ogrendim ki! Ve bestelerini, calisini, durusunu, vizyonunu, herseyini o kadar cok sevdim ki..
Daha detayli dusuncelerimi Death To All yazisinda yazmistim, simdi tekrar olmasin :) Su soruyu gorunce dusunmeksizin aklima onun ismi geldi.
Jon Nodveit.
Çünkü : http://www.youtube.com/watch?v=YDbyhDLLY2I
Mikael Akerfeldt, komik, prezentağbıl, yetenekli, yakışıklı, güzel sesli, İbocu, tespitleri falan da çok doğru. Fanboyum lan.
İkincisi Omar Rodriguez olurdu. Bir gitarist olarak dinlemekten en çok zevk aldığım gitarist. Üç saat dinlerim. Gitaristliğini siktiret bu adam dahi, genius zaten, B.r gitarist öyle perküsyon yazarmı? Bide ekürisi Cedric var onuda çok severim.
Üçüncüsü Robert Fripp, ayakta gitar mı çalınır amk! Bu adam modern gitarın başlangıcıdır.
Eskilerden Iommi, Barış Manço falan…
03.03.2014
@Osman, Mikael Akerfeldt mi yakışıklı :D :D :D
06.03.2014
@Reroute to Remain, BIYIK!
Mikael Akerfeldt(efsane kadrodaki her elemana hastayım, hatta peter lindgren’i akerfeldt’ten daha çok seviyo bile olabilirim )
Chuck Schuldiner
Andrew Latimer
Nick Drake
Şu 4 şahıs işte
wolfgang amadeus mozart
03.03.2014
@dice, Akıl alır gibi değil. Beni zevkten bağırtan sanıyorum ki tek insan.
öncelikle pek çoğunuzla ortak olarak bi kaç adamımız var:
james hetfield
-bana metal müziği sevdirdiği için
ve tabi chuck schuldiner
-bana ekstrem metalin öcü olmadığını ve bu tarz uç müzik türlerindede çatır çatır “sanatçı” olunabileceğini gösterdiği için
ayrıca serj tankian
-SOAD için
bunlar aklıma gelen sevdiğim müzisyenler ama ennn sevdiğiniz denince aklıma sadece bir tane geliyor
CAT STEVENS (aka Yusuf İslam) : hem cat olarak hemde yusuf olarak yaptığı her müziğe içinde bulunduğu her sosyal sorumluluk projesine hasta olduğum bir adam, harbiden adam gibi adam. ama kendisini bu kadar çok sevmemin en önemli sebebide dinlediğim ilk rock şarkılarının onun eserleri olması ve bana rock müziği hatta direkt müziği sevdiren adam olmasıdır beni gitar çalmaya ilk heveslendiren adam olmasıdır. bu adam sayesinde ilahi(nasheed) bile dinledim lan, ilk dinlediğimde cat stevensın kurucusu sayılabileceği modern nasheed müziğini başkalarından dinlemiştim ve genel olarak pek hoşuma gitmemişti (özellikle türk müzisyenlerin yaptığı ilahiler malumunuz çekilecek çile değil) ama bu adamın yaptığı nasheed albümünü bile dinleyince köpeği olmuştum hatta sizde önyargılı davranmayın yusuf islam imzalı ilahileri muhakkak dinleyin derim. ayrıca 2009 tarihli Roadsinger albümü hala en sevdiğim ve dinlediğim albümlerden biridir. Bu senenin sonunda çıkaracağı ve blues müziğe yakın bir tarzda olacağını söylediği yeni albümüde en deli gibi beklediğim albümdür. hatta en büyük korkularımdan biride bu adamın (bir kez daha) müziği bırakmasıdır, gözünü seveyim bırakma müziği cat reyiz gözünü seveyim o şaheserleri üretmeye devam et.
03.03.2014
@sefagn, Cat işleri şahane ya. 10 şarkılık normal halleri kesmiyordu klasik albümlerinin, 20 şarkılık demo’lu live’lı versiyonlarını dinledim hep. Güzel insan.
03.03.2014
@çaksu, aynen bendede eski işlerinin genişletilmiş versiyonları falan var. ama bu müziğe döndükten sonra çıkardığı iki yeni rock albümü (An Other Cup ve Roadsinger) özelliklede Roadsinger eski işlerinden daha güzel geldi bana hatta en sevdiğim cat albümü oldu ve adama hayranlığımı arttırdı.
“EN” deyince kolay kolay varmıyor insanın eli. Bu müziği çok seven insanlar “Hangi EN? Şu mu? mmm..bak şu da var?!??” deyip bir kaç kişi saymak istiyor.
Neyse, başlıkta en denildiği için tek bir isimden söz edeceğim: Chuck Schuldiner. Ben henüz çocukken, muazzam, hayran olunası şeyler yapan, hatırlamadığım ama yaptığı şeyleri inceleyip, görüp hayran olduğum, dayım gibi seviyorum. Çok derin bir saygı ve sevgi duyuyorum. Konser videolarını, röportajlarını seyrettiğimde duygulanıyorum.
Bir akım yaratıp, aynı zaman diliminde yarattığı akımı aşarak ötesine geçen, kusursuza yakın bir sanatçı ve çok güzel bir insan. Bir filozof. Ruhun Sesi.
James Hetfield herhalde ya. Birçok isim var tabii de, öldüğünde salya sümük ağlayacağımı bildiğim tek müzisyen James galiba, bu kıstastan yürüdüm.
1-Hoest
2-Dead
3-Euronymous
4-Varg Vikernes
5-Abbbath
6-Fenriz
özellikle Hoest,Dead ve Fenriz favorimdir
Abbath: En geyik
Ihsahn: En prensip sahibi
Sakis/Björn: En bro
Garm: En farklı dünyaların adamı
Bence cliff rules. o çığır açıcı bestecilik, o insanüstü enstrüman kabiliyeti, o ilham vericilik ve biz fanilerin egosunu şişirip, denyolaşmaşına neden olacak bu özelliklerin (bkz. dave mustaine) üstüne çok babacan, alçakgönüllü bir karakter. bu özellikler metal dünyasında sadece iki kişide gerçekten görüldü: chuck schuldiner ve cliff burton. Bu iki kişiyi şöhret ve para, hayranlar, içki, uyuşturucu vb. hiçbirşey müzikal ve kişisel olarak düşürmemiş(gerçi cliff bunların hiçbirinin tadını çıkaramış). bu (biri benle yaşıt biri benden 10 yaş büyük ölmüş) iki güzel insandan cliffi seçmemin nedeni ağır thrashçi olmamdır. bu gençliğimin iki idolü bu müziğin başına gelmiş en güzel şeylerdir. Onların çaldığı toplam 12 albümü dinlemek kendi metalci diye tanıtan her insanın sorumluluğudur. onlar felsefe taşını bulmuş ölümsüz insanlardır.
OGÜN SANLISOY
abbath reis derim başkada bişey demem. gıtarla yaptığı ocanavarlıklar,evillik rifler, o mükemmel ekolu screem vokalleri,eğlenceli,black i bana 1995de sevdirmeye ve dinletmeye başlayan, black metalin kilometre taşı hastasıyım…
uzun uzun yazsam ne ben toplayabilirim ne siz okursunuz o yüzden kısaca chuck schuldiner.
Steve Harris
O telleri gıdıklaman yok mu Steve işte onu yapmayacaktın.
Zamanında demirden çikolata kutularına, tozlu depolara, çimento çuvallarına sokuşturulup yok etmeye elimin varmadığı kelepçelenmiş hisleri beynime akupunktur iğneleriyle konduran materyalleri Death metal gibi yırtıcı bi’ türde önüme seren tek insan tanıdım ben. Chuck Schuldiner; sonun başlangıcını, yitirilmişlerin avantajını ve tebessümlerin yan etkilerini bi anda önüme sunan yegane ruh. Boşluğunu kapayamadığım teoremlerimde suratıma doğru vuran birkaç rifften fazlasını bırakan bu adam, kendi soyutluğuyla beni yetim bırakan..
When Man and Machine Collide’ı bekliyorum; içimdeki kırıklıkların üzerine oturacak şarapnel parçalarını vurmasını bekliyorum.