Ertuğrul Bircan Çopur
Ege’nin karşı yakası son yıllarda metal müzikte en çok atılım yapan ülkelerden biri haline gelmeye başladı gerçekten. Ülkede ROTTING CHRIST’ın uzun zamandır sürüklediği black metal akımı gittikçe şiddetlenirken, AENAON da 2011 tarihli taş gibi debut albümü “Cendres Et Sang”ı aşmak için arada geçen üç yılda ellerinden gelen her şeyi yapmış. Karşımızdaki “Extance” albümü, sıradan bir metal albümü olmayı aşmış, değişik müzik türlerini progresif yapının içine mükemmel entegre ederek kalıpların dışında bir kalite yakalamış.
İsmi aşağı yukarı “ortaya çıkış” gibi bir anlama gelen “Extance”, grubun her yönden beste kabiliyetini ciddi anlamda ortaya çıkarttığı bir yapıt. Henüz ilk, süresi iki buçuk dakikayı dahi bulmayan ve giriş görevi gören şarkı The First Art ile zaten dinleyiciye normal bir metal albümü dinlemeyeceği güzel güzel izah ediliyor. Hafif ve gergin piyano melodileri eşliğinde başlayan ve kısacık süresine sıkıştırılmış sürprizlerle neler beklememiz gerektiğini çok da açık etmeden merak uyandıran bu girizgah bittikten sonra ise, AENAON bizi seri şekilde darbelemeye başlıyor.
Albümün bir saati aşkın süresi boyunca yediğimiz bu darbelerin en önemli özelliği, sürekli beklenmeyen yerlerden gelmeleri. Hiç beklemediğimiz anlarda blast beatler eşliğinde neredeyse çiğ bir black metal sertliğiyle yardırırken, sırta gelen bir tekme ile SOLEFALD-vari avant vokallere dönüyoruz mesela. Ya da karanlık bir atmosfer içinde ruh halimiz yavaş yavaş düşüşe geçerken, SHINING ya da IHSAHN müziğindekinden dahi daha yerinde kullanılmış saksafon soloları iç baldırda şaklayan bir tokat etkisi yaratıyor. Üzerine oryantal melodiler girip kafamızda bir tef ile ufak ufak ritim tutuyor. “Extance”ın zenginliği bunlarla sınırlı kalmazken; şöyle bir ilk bakışta bile göze çarpacak blues gitarlarıyla, caza göz kırpmalarıyla; ama tüm bunlarla beraber bir saatlik süresi içinde neredeyse bir an bile taviz vermeden çatır çutur bir black metal albümü olmasıyla uzun zamandır dinlediğim en farklı, en kaliteli albümlerden biri.
)
Bahsettiğim farklı etkileşimleri içeren belki de birden fazla albüm yazmışımdır şimdiye kadar, yazmadıysam da dinledim. Bunların içinde tüm bu elementleri müziğinin içine başarıyla yediren, birbirinden suşiyle künefe kadar farklı pasajları sırıtmadan yanyana kullanabilenler de vardı, her şeyi bir torbaya doldurup duvara vurmuş, ortaya çıkanı cd’ye yazmış gibi duranı da. İddialı bir şekilde söyleyebilirim ki, “Extance” bunların tamamından farklı bir yerde duruyor. Bir önceki paragrafın son cümlesi aslında bizzat bu farklılığın sebebi: Albüm tamamıyla bakıldığında neredeyse tavizsiz bir black metal albümü. İçinde metalin de olduğu farklı türlerle oluşturulmuş bir eser değil yani “Extance”, farklı tarzlardan ağır etkileşimler kullanılarak oluşturulmuş sert bir metal albümü.
)
Albümdeki ilginçliklere de az biraz daha değinecek olursam, daha önce “In Somniphobia”sını da bu satırlarda dürtüklediğim SIGH’ın vokalisti Mirai Kawashima’nın konuk olduğu Land of No Water kendisi de adeta bir SIGH şarkısı. Funeral Blues parçasında ise konuk vokallerde UNIVERSE217 isimli, yine Yunan deneysel doom metal grubunun vokalisti Tanya Leontiou isimli ablayı görüyoruz. Tüm bu farklılıklar ve daha fazlası, albümü dinlerken dalınca bazen insana “ne dinliyordum ben?” şaşkınlığı yaşatabiliyor, o kesin; fakat bunu negatif bir yön olarak görmek bana çok da mümkün gelmiyor, zira albüm baştan sona dinlenirken bu duyguyu asla vermiyor, yani o metal çatısı altındaki bütünlük sarsılmıyor.
Epey gevezelik ettiysem bunun yegane sebebi albümün gerçekten çok zengin olması, ve benim elimden geldiğince bu zenginliklerden bahsetmek. Çorbalaştırmamayı başardığımı ümit ediyorum, zira AENAON bunu kesinlikle başarmış. Şimdiye dek dinlediklerim arasında, 2014 etiketli en iyi albüm diyebilirim pek gönül rahatlığıyla olmasa da, zira ortada SUNN O))) & ULVER’in “Terrestrials”ı da var; ama kesinlikle çok iyi, hayatınızdan bir saat çalarken aynı zamanda çok şey de geri verecek bir albüm “Extance”.
Daha geçen hafta dinlemeye başladım, tamam lan ben bu albümü yazarım dedim ki, senden kritik geldi abi :D Ellerine sağlık güzel kritik.
Albümü bir haftadır dinliyorum, dinlediğim 2014 çıkışlı albümler arasında en sağlamı diyebilirim.
Albümde mızıka bile var lan :D
Ellerine sağlık abi, biri kritiğini yazmalıydı artık.
Benim de 2014 çıkışlı albümler arasında en çok dinlediğim ve beğendiğim albümlerin başında geliyor.
Yazıdaki şarkıları dinledim, heyecan ve merakla arşivime dürtüyorum. Eline sağlık abi, teşekkürler.
Eline sağlık abi. Merak edip açtım albümü, giriş şarkısı direkt içine çekti. Müthiş bi intro.
Albümü ilk dinlemeye başladığımda “Aha, ben bunu yazarım lan” demiştim ki her zaman benden birkaç adım önde olan PA yazar kadrosunu hafife aldığımı gördüm… Albümle ilgili diyecek çok şeyim var ama en başta son zamanlarda black metal’de progresif olma konusu üstünde epey düşündüğüm için o konuya değineceğim. Her ne kadar albüm içine kattığı onlarca elementten dolayı avangard etiketini hak etse ve taşımakta sorun yaşamasa da bana esas heyecan veren, müziğin temeli black metal üstüne kurulsa da rif yazımındaki progresifliğin etkileyiciliği oldu. Yapmak istediğim müzik diyebilirim hatta rif yazım tarzı için, o kadar etkilendim. Bir diğer vurucu etken de albümdeki nakaratlar. Özellikle “Grau Diva” , “Deathtrip Chronicle” , “Land of No Water” ve albümün en iyi şarkısı olan “Palindrome” gibi parçalardaki akılda kalıcı bölümlerin müziğe yedirilmesi o kadar doğal ve yaratıcı ki resmen ilham aldım dinlerken. Birbiriyle yan yana gelmesi olanaksız gibi duran riflerin birleştirici olarak nasıl kullanıldığını bir örnekle açıklamak istesem “Palindrome”un 1:45′inde giren rifin önceki karanlık bölümle sonraki muazzam, cidden muazzam “Fear and time, the perfect rhyme” diye giren nakaratını gösteririm herhalde.
İlk dinleyişte akılda kalıcı yerleriyle, ilerledikçe black metal rifleri ve en son da ilham verici düzenlemeleri, progresif ve avangard kısımlarıyla aklımı alan bir albüm oldu “Extance”. Yunanistan’ın metal çatısı altında yaptığı işlerin kalitesinin yükselmesinden oldukça memnun olduğumu da belirteyim. 9,5.
Epeydir uzaklaştığım kara metale bu albümle döndüm. Her zaman içimdeki Allahsıza seslenmeyi başarabiliyorsun Bircan’cığım. Çoheyi keşif oldu bu.
Her geçen gün bu albüme daha çok aşık oluyorum. Dinlemeyen kalmasın şu albümü lan! İnanılmaz vurucu melodiler, beklenmedik enstrumanlar, akıldan günlerce çıkmayan nakaratlar, ders niteliğinde geçişler ve daha fazlası bu albümde. N’olur açın dinleyin.
16.12.2014
@DrAQA, vallahi tam benim söylemek istediklerimi yazmışsın, ekstra bişey söylememe gerek kalmadı desem yeridir. yılın en iyi albümlerinden biri, katman olarak da oldukça zengin bir albüm.
kritik de su gibi aktı hemen, elinize sağlık bu arada.
Ne zamandır haberim vardı bu albümden ama dün açıp dinlemek aklıma geldi. İlk dinlemeden itibaren içine çekti ve kolay kolay bırakacak gibi gözükmüyor. Şu an 2014 listemden baya pişmanım. :D
Albüm çok iyi tamam da, kapağı da muhteşem değil mi ya? Kapağa bakınca şu renklerde o blues melodilerini, albümdeki yoğunluğu, acıyı duyuyorum. Albümü dinlerken aklımdan hep bu kapak geçiyor.
Muhteşemliğin vücut bulmuş hali… Her dinlediğimde daha da ekileniyorum.