Ömer Kuş
YEAR OF THE GOAT tamamen rastgele keşfettiğim ve beni baya sevindirik eden bir grup oldu geçen yılın sonlarında. Spotify’da SOLSTAFIR dinlerken ve menüler arasında gezinmeye çalışırken yanlışlıkla “SOLSTAFIR’e benzeyen müziklerin radyosunu çal” kısmına tıklamışım. Normalde bu özelliği hiç ama hiç kullanmam nedense. Tam “hass…” deyip geri gidecektim ki ilk çalan şarkının girişini duydum ve nedense “dur lan birkaç saniye şans verelim bari” diye düşünüp dinlemeye başladım.
Çalan şarkı Angels’ Necropolis idi ve SOLSTAFIR ile hiç alakası olmamasına rağmen sakin arpejli girişinin ardından giren gitar riffleri, şahane tonları ve başarılı solosuyla (evet girişte) beni kendine bağlamayı bildi. Ardından gelen tempo değişiklikleri, gayet güzel temiz vokaller, retro bir sound ve Satanik sözleriyle tam 10 dakika 31 saniye süren bu şarkı bir saniye bile sıkmamıştı beni. İki üç kere çevirip dinledikten sonra albümün geri kalanına daldım.
İlk paragrafta yaptığım betimlemeden de anlayabileceğiniz gibi YEAR OF THE GOAT son zamanların en popüler gruplarından olan GHOST ile benzer bir müzik yapıyor denebilir. 70’lerden fırlamış bir sound, okült atmosfer, tertemiz bir vokal ile Şeytan’a yapılan övgüler bu benzerliği kurmamıza olanak veriyor. Bunun üzerine grubun yine İsveçli hatta Norrköpingli (GHOST’un çıktığı yer olan Linköping’e sadece yarım saat uzaklıkta bir şehir) olduğunu da ekleyince sol kaşımız biraz daha yukarıya kalkıyor. Neyse spekülasyonları burada bırakalım.
Hemen en baştan belirteyim: Ben bu albümün hastası oldum. Dedim ya o ilk dinlediğim şarkıyı iki üç kez dinledikten sonra albümün geri kalanını dinledim ve her şarkıyı beğendim. Bana göre albümde boş şarkı yok. Prodüksiyon bu albüme çok yakışacak bir tarzda eski usül bir havası var. Zaten grup albümü Hufvudstaden stüdyosunda kaydetmiş ki analog ekipmanları olan bir stüdyoymuş. Davul soundu falan çok hoş bence. Bunun dışında belirttiğim gibi gitar tonları, sololar, dinledikçe dinleyesiniz geliyor.
Grup hem uzun ve sürükleyici hem de kısa, vurucu ve akılda kalıcı şarkılar yazma konusunda da oldukça başarılı. Beni ilk vuran şarkı olan Angels’ Necropolis dediğim 10 dakika 31 saniye sürüyor ve geçişleriyle ilgiyi sürekli yukarıda tutuyor. Thin Lines of Broken Hopes da aynı şekilde 10 dakikalık bir şarkı ve oldukça başarılı. Sonlarındaki brutal vokaller ve Latince kısımlar şarkıyı ayrı bir boyuta taşımış. Bunun dışında dediğim gibi kısa şarkılardan Spirits of Fire (klibi de çok hoş), Circle of Serpents, I’ll Die for You, This Will Be Mine ve For The King ise akılda kalıcı melodiler ve vokal bölümleriyle dolu. İlk dinlemenin ardından eşlik etmeye başlayabiliyorsunuz çoğu kısma. Neredeyse tüm albümü saydım zaten. Bir de yine uzun Voice of a Dragon var ki onun da diğerlerinden aşağı kalır yanı yok. Soloların ne kadar leziz olduğundan bahsetmiş miydim bu arada? Onu da belirteyim o zaman.
Grubun baz aldığı konsept daha önce yapılmamış bir şey değil elbet. Hatta özellikle GHOST’un son dönemlerde yaptığı patlamanın ardından bu grubu dinleyen insanlar “Aha bunlar da nemalanmaya çalışıyorlar işte.” diye düşünebilirler belki. Ama bence bu konsepti o kadar başarılı uyguluyorlar ki ve müzik de o kadar tatlı ki, bende hiç öyle negatif bir düşünce oluşmadı. Zaten konsept ve sound dışında GHOST ile çok da büyük benzerlik yok bana kalırsa.
Kesinlikle tavsiye ediyorum bu albümü. Yazıda bahsetmeye çalıştığım şeyler ve koyduğum şarkılar ilginizi çektiyse hemen dalın YEAR OF THE GOAT’un okült dünyasına. Yeni albüm için çalışmalara da başlamışlar, merakla bekliyorum. Umarım hak ettikleri ilgiyi görürler.
Şeytan’a övgü hiç bu kadar çekici olmamıştı.
kritiği çok beğendim oldukça bilgilendirici :))
kritikteki uzun şarkıya bakacak olursam oldukça rahat dnlenebilir bir albüme benziyor. dinleyeni yormayacak, içine rahat girilebilir, çözümlenebilir bir albüm gibi. tabii henüz dinlemedim ama derhal de dinlemeye karar verdim diyebilirim
04.02.2014
@Ş. Yıldırım, ha bi de şunu ekleyeyim; resmen Ghost dinler gibi oldum artık ne hikmetse :))))
04.02.2014
@Ş. Yıldırım, tesekkurler, begenmene sevindim :)
mutlaka albüm evveli çıkan EP’yi de dinlemelisiniz. çok güzeldir :)
04.02.2014
@cazorp, hic dinlememistim, ona da bakayim madem. Sag olasin.
3 gitar? O_o İyiymiş.
Bu grubu birkaç gün önce görüp “bu ne biçim isim lan” tepkisini vermiştim. Ancak Ghost gibi bir gruba daha, hayır diyemem doğrusu. Kritik gruba olan merakımı artırdı.
Çok beğendim ben. Vokali özellikle GHOST’tan daha fazla hoşuma gitti ki bu tarz müzikte vokalin önemi de çok büyük.
Sağ olasın Ömer eline sağlık, daha nice bu tarz yanlışlıkla keşiflere haha.
05.02.2014
@Ertuğrul Bircan Çopur, ben de çok seviyorum vokalleri hakikaten. Angels’ Necropolis’i ilk dinlediğimde “AaaAAaaaaaaa encıls nekroopooliis” kısmına vurulmuştum zaten.
Ahah, eyvallah, arada bir Spotify’ın değişik özelliklerini kullanmak lazım belki de :P
Ilk çıktığı zamanlarda dinlemistim ama çok sarmamisti beni.Arsivin en son satirlarinda duruyo öyle.Kritikten sonra çıkarıp bir daha dinlemek lazim
Eline sağlık yeni ve iyi birşeyler bulmak kolay değil