Yağmurlu bir sabaha uyandığımız bu güzel Şubat gününden herkese merhaba. Bu hafta, tartışma köşemizde iki hafta önce başlatmış olduğumuz ufuk genişletme seanslarımıza devam ediyoruz. Hatırlayacağınız üzere 2013’ün Mayıs ve Ekim ayları arasında köşemizde gerçekleşen “Ülke Haftaları”nda, bir hafta bir ülkeyi, bir hafta ise başka bir konuyu konuşmuştuk. Bu tartışma dizisinde de aynı şekilde köşenin tekdüzeleşmemesi adına bir hafta “Metalcinin ufuk genişletme rehberi”, bir hafta da başka bir konu düzeniyle ilerleyeceğiz. Yeni konu dizimizin ana amacı sitemizde sıklıkla yer bulmayan, ancak metal dinleyicisinin ilgisini çeken veya çekebilecek türleri tanımak ve tartışmak. Bu haftaların büyük bir çoğunluğunda yapısal veya kültürel olarak metal ile organik bağı bulunan türleri tartışacağız. Şu anda 11 müzik türünden oluşan bir listemiz bulunuyor. Konuşulmasını önereceğiniz türleri ve diğer konulardaki önerilerinizi guzidearslaner@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Zaten listemizde bulunmuyorsa, önerdiğiniz türe öncelik vereceğiz. Yani e-posta ile önerdiğiniz türü (araya giren bir haftalık dizi dışı diğer tartışma konusu ile birlikte) en geç iki hafta sonra sayfamızda görebileceksiniz.
İkinci haftamızda Post-rock, Shoegaze ve Indie türlerini konuşalım. Son yıllarda geniş kitleleri etkisi altına alan bu türler metalde de kendilerine yer buluyorlar. Gerek metalde gerekse kendi başlarına hatırı sayılır kitlelere sahip olan bu türlere hakim olan sound’u, teknikleri, temaları; bu türlerin ilk örnekleri olan grupları, önemli kişileri ve olayları, türlerin günümüzdeki yabancı ve yerli müzik ortamındaki yansımalarını konuşalım.
Konunun doğası gereği tabii ki grup tavsiye edebilir, bağlantı paylaşabilirsiniz. Ancak özellikle türlerin yapısı, karakteristik özellikleri, bu türlerin neden özellikle ilginizi çektiği gibi noktaları paylaşmanızı, olabildiğince bilgi ve yorum içerikli mesajlar göndermenizi rica ediyoruz. Hepimizin müzik ufkunu genişletmesinin yanı sıra, uzun vadede Pasifagresif veri tabanını da zenginleştireceğini umduğum bu tartışma dizisinin zevkli ve eğlenceli geçmesini umut ediyor, herkese medeni bir hafta diliyorum.
Fazla geniş bir başlık. Bence tek başlarına işlenselerdi daha makbule geçerdi. Hadi shoegaze neyse de indie ve post-rock cıks.
Buralar kalabalıklaşmadan kendi halinde birkaç grup önerip uzaklaşayım;
Coda – “Calling Mission Mu”: post-rock seven herkesin göz atması gereken bir çalışma.
http://www.youtube.com/watch?v=iJNYvKrvASY
*shels : Sludgelıpostrockgillerden bir grup, 2 tane oldukça başarılı albümleri var.
http://www.youtube.com/watch?v=FEmiU4jHnRI
Kashiwa Daisuke – “Program Music 1″ :
http://www.youtube.com/watch?v=NHjHQoxq9O0
Euphoria : bu arkadaşlarda japon, çok tatlı bir post-rock icra etmekteler.
http://www.youtube.com/watch?v=jDFa2_hWgSE
http://www.youtube.com/watch?v=nSaJi3o5Zko
Sleep Dealer: http://www.youtube.com/watch?v=nngbv6829Fg
08.04.2014
@oz, Euphoria +1
Shoegaze alışması ve dinlemesi gerçekten çok zor bir müzik. Hala türün ve genel müzik tarihinin en iyi albümlerinden gösterilen Loveless beni Gorguts-Obscura’dan falan bile çok daha fazla zorlamıştı. Bu zorluğu sağlayan nedenlerden ve tarzın karakteristiklerinden biri de genelde kullanılan aşırı “yoğun” gitar soundu. Bazen onlarca gitar aynı anda anlamsızca şeyler çalıyormuş gibi gelir, gerçek anlamda insanın başını ağrıtabilir. Bunlar hep noise tabi.
Ayrıca 572 farklı müzik janrına önayak olmuş olan The Velvet Underground’a bu vesileyle bir kez daha saygılarımızı sunalım.
Metal müzikten çok uzaklaşmamak koşuluyla biraz farklı noktalara gitmek istedim. Bu sebeple son bir kaç haftadır özellikle shoegaze’e yöneldim. Bu türün ilgimi çeken yönünü/yönlerini şöyle anlatayım; O derinlerden gelen sakin ama bir o kadar da gürültülü sound ve barındırdığı atmosferik özellikler, birazda melankoli. Herkesin dinleyebileceği rahat bir tür kesinlikle. Eğlenceli müzik sevmeyen biri olduğumdan, shoegaze gibi türler bana hiçte uzak değil.
Rain Leechers dinliyorum son zamanlarda. Çok güzel bir Türk, ve bana öyle geliyor ki, Indie grup. En sevdiğim şarkıları: https://soundcloud.com/rainleechers/am-i-right
post rock ile ilgili bir PATV videosu yapilir mi acaba? Djent icin yapildigi gibi? ben hic birsey anlamadim bu turden?
Gerçekten ilk bakıldığında fazla geniş bir alanı içeren bir başlık olduğu düşünülebilir ama genellikle birbirlerini direkt olarak etkileyen ve girift bir şekilde var olan türler oldukları için, aynı çatı değerlendirmek uygun olur bence.
Tür konularından ekseriyetle haz etmeyen bir dinleyici olarak, adı bu tür tartışmalara en çok karışan türlerin de bu üçlü ve bunlardan çıkan türevler olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu durumun dinleyici cephesini çoktan aşması ve müziğe tamamıyla yansıması nedeniyle ortaya çıkan aynılıklar, taklitler ve deyim yerindeyse “duygu çöplükleri”, insanları bunları dinlemekten iten nedenler arasında sayılabiliyor.
Böyle bi tercih yapan insanlar haksız da değiller, çünkü bu ortamların en bilinen isimleri bile bu yersiz tartışmalar içinde kaybolup, ciddi anlamda samimiyetsiz veya samimiyet sömüren albümler yapabiliyor, icraatlarda bulunabiliyorlar. Özgün kelimesini bir kenara alıyorum, genel anlamda kaliteli bir şeyler bulmak bile zorlaşabiliyor. Bu türlerin en büyük handikabı bu bence.
Geçenlerde Onur’un Thee Silver Mt. Zion kritiğinde söz ettiği “sanatçı refleksi” durumu ise çok önemli bir konu ve bu mecralar için turnusol kağıdı niteliğinde olabiliyor. Bu öyle bariz bir şekilde görülebilen veya grubun açıklamaları sonucu anlaşılabilen bir şey değil; sound ve grup tavrının pek de anlatılamaz bir şekilde birleşmesi ve dinleyicinin kulağına ufak tefek detaylar göndermesi ile alakalı. Karmaşık bir şey değil, olmamalı da zaten. Bu gömleği kendine zorla giydirmeye çalışan insanlar da bu yüzden çok çabuk belli oluyorlar zaten.
Slint ve Explosions in the Sky gibi grupların bulundukları yerde olmalarının arkasında bir neden var. O da bu sanatçı refleksiyle hareket edip, kendi “GERÇEK” deneyimlerini sizin, yani dinleyicinin deneyimleri haline getirebilmeleri. Ben, kriter olarak bu kavramı belirlediğimde daha rahat ve yerinde seçimler yaptığımı fark ettim.