Merhabalar, geçen haftaki konumuza yaptığınız değerli katkıların hızla devam ediyor olmasından ötürü, bu hafta da bu konuyu gündemde tutuyoruz.
Bu hafta biraz suya sabuna dokunan bir konuyla karşınızdayız. Açılışından bu yana yaklaşık 5 sene geçen Pasifagresif’te her zaman müzik odaklı bilgi aktarımı ve alışverişini esas aldık ve buna uygun yayın yapmaya özen gösterdik. Neslimizin yaşadığı en büyük olay ve deneyim olan Gezi’ye yönelik desteğimizi sade şekilde ifade etmek haricinde herhangi bir tavır ya da görüşü konu etmedik. Siyaset gibi çeşitliliğin çok olmasının iyi olduğu durumların, doğal olarak üslup çeşitliliğine ve dolayısıyla olumsuz diyaloglara yol açabildiğini bildiğimiz için, bu konular geçtiğinde her zaman temkinli olduk ve tüm tarafların iyiliği adına makul düzeyde kontrollü olmayı görev bildik.
Bu duruma ve sizlere güvenerek, bu hafta müziğin ve müzisyenlerin gündemden, özellikle de siyasi ortamdan nasıl etkilendiklerini tartışıyoruz. Müzisyenler, analiz etmesi pek çok açıdan zor olan harika insan olsalar da, genelde her insan gibi deneyim ve gözlemlerinden beslendikleri ve sanatlarını da buna göre icra ettikleri malumumuz. Her sanat dalında olduğu gibi, ülkenin içerisinde bulunduğu politik, sosyolojik ve psikolojik durumu sentezleme ve eserlerine entegre etme özgürlüğüne sahipler.
Bu hafta, hem ülkemizdeki, hem de yabancı müzisyenlerin, başta siyasi gelişmeler olmak üzere “dünya meselelerinden” sanatsal, ticari ve diğer açılardan nasıl etkilendiklerini konuşalım. Sitemizin aktif olarak müzik üreten katılımcılarından da görüşlerini ve deneyimlerini paylaşmalarını özellikle rica ediyor, odağını kaybetmediğimiz verimli bir sohbet olmasını diliyorum.
Günümüz ortamıyla sınırlı kalmadığını düşünürsek, Rust in Peace diyorum sanırım yeterli olur :)
En başta şunu net bir şekilde söyleyebiliriz “oç iktidarlar” şeklinde niteleyebileceğimiz hükümetler çoğu grup için en iyi şarkı sözü konularından birisidir. Çünkü hepimizin de bildiği üzere metal müzik sikik sisteme karşı olan bir akımdır.
Gündem/toplumsal konulardan bahseden grupları çok tutmuyorum aslında. O yüzden The Doors’u, Pink Floyd’dan hep daha çok sevmişimdir. :)
Çok zevkli ve yararlı bir tartışmanın dönmesi dileğiyle.
Sadece müzikte değil, diğer sanat dallarıda, doğası gereği yüzyıllardır politikadan, işleyişten, her türlü sorundan ve yaşamın kendisinden etkilenmiş. Bu durum başlıbaşına sayısız hikayeyi geleceğe aktarmış, kimi zaman insanlara ışık olmuş, kimi zamanda ilerlemenin motor güçlerinden olmuş.
Böyle bir işlevi olduğunu düşündüğümden dolayı, politik sanattan hoşlanmam kaçınılmaz.
Sanatın, insanın her türlü bireysel sorunu veya özelliğiyle ilgilenmesi ne denli önemliyse, aynı şekilde toplumsal olanla, hepimizi ilgilendiren şeylerlede ilgilenmesi o kadar önemli.
Günümüzde bunu yapan birçok sanatçı ve (metal için düşünürsek) grup var. Bu çok iyi birşey. Umarım bu yapılan ilerici muhalefetlerin dinleyiciler üzerinde dönüştürücü etkisi olabiliyordur. :) Tamda burada, muhalif/politik sanatın niteliği konusunda değinmek isteyeceğim şey, dönüştürücü etkisinin olmasının çok daha iyi olacağı. Sadece eleştirel olmaktan öte, üstüne yol gösteren bir ürün ortaya koymak işin değerini dahada arttırır.
Bu sebeplerle, kendi dünya görüşüm çerçevesinde yaratılmış-ve de müzikal açıdan çok beğendiğim- şarkıları dinlemek, resimlere, fotoğraflara bakmak çok hoşuma gidiyor, çoğu kez tüylerimi diken diken ediyor ve harekete geçme hissi uyandırıyor. :) Dinleyicininde, üreteninde bu noktada, normal yaşantısında bunu yansıtması birazda boynunun borcu. :)
Birde farklı bir konu var ki, bazı insanlar muhalif, politik müzikten(özelliklede kendi görüşleri eleştiriliyorsa) hiç hoşlanmıyor, hatta bu tarz şarkı sözleri olan grupları “prim için yapıyorlar” gibi söylemlerle eleştirmeye çalışıyorlar(sitede de olmuştu, ama grubun ismini hatırlamıyorum)
Bu da ayrı bir ilginçlik yani.
Neyse, bir gün KREATOR’un devrimi selamlayan konserinde buluşmak dileğiyle ahah
24.01.2014
@OnurOnur,
Prim yapmakla suçlanan grup Barba olabilir mi?
http://www.pasifagresif.com/2013/11/ystanbullu-grup-barbadan-iki-yeni-sarki/
24.01.2014
@SalihG, heh bu gruptu aynen. yalnız sen linki verince tekrardan bi gözden geçirdim tartışmayı. konuyla ilgili yazdığım yazı esnasında bu tartışmaya atıfta bulunurken, sefagn çok düz/niteliksiz bir şekilde eleştirmeye çalışmıştı diye hatırlamıştım. ama şimdi baktımda müziğini kötü bulduğu için “sırf muhalifliğinden dolayı grubun iyi olduğu düşünülmesin” çizgisinde bi düşünce ortaya koymuş.bu haliyle kabul edilebilir bir eleştiri. ama tabi tartışma esnasında elbetteki benimde eleştireceğim biçok şeyi söylemiş yine sefagn. :) tartışma yakın bi zamanda döndüğü için aklıma gelmişti.
şunuda eklemeliyim tabi: asıl söylemek istediğim(o tartışmadan bağımsız olarak söylüyorum) biçok insan var ki, müzik istediği kadar iyi/kötü olsun, müziğe bakmadan sadece “muhalifliği” eleştirebiliyor. muhalif olmayı bayat,garip birşekilde “ergence” falan ve de değersiz birşey gibi göstermeye çalışabiliyor. bu müthiş bi ilginçlik:)
https://www.youtube.com/watch?v=8yB_UEVwuRM
Öncelikle Hrant ve yakınlarının hala daha bir sonuca ulaşamamasına çok üzüldüğümü, daha doğrusu “Ya nasıl olur ya” diye içten içe isyan ettiğimi ifade etmek istiyorum.
Düşüncelerin karşısında fanatikliği fikir sayanların olduğu bir toplumda adeta “Sesiniz çıkarsa sonunuz böyle olur.” dercesine insanları katledip üstüne böyle hassas bir günde insanlara hala nefretle bakmak sadece bu ülkeye has bir şey sanırım.
Metal müzikte eğer protest bir duruş sergileyecekseniz bence yapmanız gereken tek şey var, çok net. Slayer olun abi. Eğer doğanın katledilmesine, çocuk tecavüzlerine, ırkçılığa (dolaylı olarak milliyetçiliğe), savaşlara, eğitim sistemine, ekonomik yetersizliğe vs. kafa tutacaksanız işe ilk olarak dinden başlayacaksınız. Eğer bu ülkede “Allahım bu senin ateşin, yak şu kafirleri” dualarını kabul eden ve 35 kişiyi yakarak öldüren bir Allah’a inanılıyorsa, sorun inananlarda değil sistemin kendisindedir. Eğer yeryüzündeki temsilcisi 10 yaşında bile olmayan kızlara musallat olan bir Allah varsa, o Allah sorunludur. En büyük toplum sorunu olarak bunun üstüne gitmelisiniz ki insanlara en azından neye bağlandıklarını görme şansı verin. Ayakkabı ile camilere girenlerin gencecik bir babanın kafasına kurşun sıkan bir katilden daha soğukkanlı olmadığını öğretin. Aynı Allah’a inandığı adamın, sadece değerleri farklı diye kapısına işaret koyup sonra evini yakanları öğretin. Kürtaj’ı Roboski ile bir tutan, hatta yaptığı ile övünen zihniyetin muhafazakar kadınlardan nasıl destek aldığını öğretin.
Kısaca bu ülkede protest müzik yapacaksanız “Eğer tüm bu işleri sana Allah yaptırıyorsa lanet olsun öyle Allah’a.” deyin, diğer türlüsünü anlamayıp sahipleiyor, ödül falan veriyorlar.
20.01.2014
@Jester, 1- hrant dinkin katlini haklı görenler bunu dini bir referansla değil “milliyetçilik duyguları” dolayısıyla savunuyorlar mesela şu profili incele sabahtan beri böyle tivitleri görmekten kafayı yiyicem https://twitter.com/Alptekin_Demir/status/424920239479205888 dolayısıyla hrant atfın altta anlattıklarından bağımsız vede bu çıkarım saçma
2- slayer zannedildiği üzere bırakın satanistliği falan ateist bir grup bile değildir o örnekde saçma http://www.pasifagresif.com/2013/01/thrash-metalin-dort-buyuk-grubundaki-elemanlarin-isa-sevgisi-dinmek-bilmiyor/
3- “Eğer yeryüzündeki temsilcisi 10 yaşında bile olmayan kızlara musallat olan” bu cümle yanlış eğer hadis metodolojisinde yetkin biri olsaydın bunu daha genişçe açıklardım(gerçi yetkin olsaydın zaten bunun uydurma bir hikaye olduğunuda bilirdin) ama detaya gerek yok sadece buda yanlış bir örnekleme olmuş
o yazdığın kısacık yazıda daha bissürü abukluk var ama sarhoş kafamla bugünlük bu kadar eleştiri olur belki ayılınca biraz dahada eleştiririm seni.
e peki ben niye bu yazıyı yazdım çünkü 1-işsizim ve canım sıkılıyor 2- birisi herhangi çok ciddi bir iddia/fikir/düşünceyi bu kadar temelsiz ve klişe bir şekilde seslendirince kafam bozuluyor
20.01.2014
@sefagn, 1 de kendin söylemişsin, Hrant’ı konudan bağımsız olarak söylemiş. Muhtemeldir ki günün anlamı sebebiyle böyle bir giriş yapmak istemiş. Olaya dini bir referans vermemiş yani, konuya sonra başlamış. Yani senin üslubunla söylemek gerekirse: 1de ki çıkarımın saçma.
20.01.2014
@sefagn, Milliyetçilik ve halkın yaşadığı pratik din -bak pratik diyorum, jester da bundan bahsetmiş- olaylara aynı refleksi veriyor. Öldürmek, yakmak, taşlamak vs. Slayer’a gelirsek, adam yukarıda Allah öyleyse, o allah sorunludur diyor. Salt ateizm taraftarlığından bahsetmiyor. Jester’ın tüm söylediklerini saçma, temelsiz diye yaftalayıp geçmişsin. Geç otur şöyle, soluklan hele.
Birilerini hadis metodolojisine hakim olmamakla itham edip “sen yanlış biliyon” diyebiliyorsan senin bu olaya hakim olduğunu varsayarak konuşacağım. Buhari’nin hadis derlemesi sahih hadis kabul edilir. Sahih hadisler, kuran, icma ve kıyasla birlikte islam uygulamasında ortaktır. Tüm din otoriteleri işleri bu referanslarla yürütür. Buhari kitabında Aişe’den aktarımlara yer vermiştir. 9 yaşında gerdek yaşadığı bilinir. Şimdi bunu “o coğrafyada kızlar çabuk büyüyor” argumanıyla aklayacaksan sana zaten diyecek lafım yok. Bu, dinin sahih bellediği bilgilere, uygulamalara inanmaya vicdanı el vermeyen, seküler olmaya çalışan müslümanlar çabalayadursun, bu olay islam dünyasındaki en güçlü referanslardan biri olmaya devam ediyor ve 60 yaşında dayılar ufacık kızları çatır çutur sikiyor. Sünnet diye yapan bile var.
Hrant bu ülkede yaşayan değerli insanlardan biriydi. Bir konuşmasından kısacık bir bölüm alınıp çarpıtılarak türk düşmanı ilan edildi ve öldürtüldü. Bu adamı öldürenler ya allah bismillah diye slogan atıyor. Salt milliyetçilik değil yani. Cihad motivasyonuyla vuruldu o hristiyan güvercin. İnsanların yazdıklarına saçma, temelsiz diye yaftalar yapacaksan bir argüman derinliğin olsun. O yalan, bunu bilmiyorsun, o aslında öyle değil deyip altını doldurmadan gitmek de çok güzelmiş.
20.01.2014
@Furkan Keskin, 1- jesterın dediklerini çok klişe ve temelsiz bulduğumu söyledim ama onun dediklerine karşı bir antitez üretme derdine girmedim dolayısıyla “ama sende kendi söylediklerini temellendirmemişsin bööö” demenin manası yok benim yaptığım sadece adamın yazısını beğenmemek ve neden beğenmediğini açıklamaktı yeni bişey ortaya atmadım yani
2- hrant dink bana görede çok değerli bir insandı ama türkleri çok seviyorken türk düşmanı ilan edilmiş biri değildi adam öfkeliydi “evet bu topraklarda gözümüz var çünkü dedelerimiz bu topraklarda katledildi” diyordu ona nasıl haksızsın diyebilirimki kendi haklı sebepleride vardı onu ölüme götüren şeyde malesef kendi doğrularını savunmak oldu bkz o yazı dizisi: http://turquieeuropeenne.eu/ermeni-kimligi-uzerine.html
3- öff bu din meselesi üzerine konuşursak sakız gibi uzar bu mesele sadece diyeceğim şu: öncelikle “dinin sahih saydığı hükümler” diye birşey yok senin kastettiğin hükümler fundamentalist gelenekçi odaklarca kabul edilmekte dur bide okuman için bu konuyla alakalı bir makale paylaşayım http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10303674.asp ama dediğim gibi bu mesele sakız gibi süner ama tartışmak istiyorsan bi mail adresi verirsin ordan yardırırız onu burdan yapıp sitenin ebesini sikmeye gerek yok
20.01.2014
@sefagn, bu cahilliğinle bu siteye yakışmıyorsun. O paylaştığın yazı dizisini okuyup bu derece saçma yorumlamanla hele hiç. Hrant Dink konusunda sayfalarca tartışmaya gerek yok, bir konuyu ya anlıyor ya da anlamıyorsundur. Bu yüzden senin yaptığın gibi “antitez üretme” derdine girmeyeceğim, sadece söylediklerini beğenmiyorum ve neden beğenmediğimi söylüyorum; cahilsin ve yorumlayamıyorsun.
21.01.2014
@Berca B., kusura bakmayın beyfendi bizler sizin gibi yüksek entellektüellere yetişmeye çalışıyoruz sadece.. neyse öncelikle “O paylaştığın yazı dizisini okuyup bu derece saçma yorumlamanla hele hiç..” bu yorumlama benim değil şeker oğlan bu çıkarım çok sevdiğim batuhan beye ait:https://twitter.com/castizbey/status/424865205055533056O yazıyı henüz okumadım sonra bi ara okurum diye bilgisayara kaydettiydim peki batuhan bey bu siyeye yakışmıyormu tabikide yakışıyor belkide farklı fikirlere tahammülü olmayan sen yakışmıyorsundur
ha bide “bu topraklarda gözümüz var..” sözüne kaynakça vermeyi unutmuşum daha fazla “ya hrant öyle demedi kii” tarzı tepkiler almadan veriyim http://tr.wikiquote.org/wiki/Hrant_Dink adamın bu tarz sözleri var ve bunları söylemektede haklı ulan kabul edin şunu artık!!
haa bide kendisini büyük entellektüel sanan ve bundan kelli her konudaki yorumunu diğer bütün yorumlamalardan üstün gören, toplumun genelini cahil kendisini üstün gören kibirli yaratıklar var işte onlara hiç girmiyim isterseniz zaten belkide suçlu onlar değil iki laf geveleyebildi diye ona kendisi farklıymış gibi hissettiren toplumdadır şuç belkide
21.01.2014
@sefan, gerçekten inanılmaz. Öncelikle şunu söyliyim, Batu benim bu site vasıtasıyla tanıdığım veya sadece buradan tanıştığım biri değil, gerçek hayatta da en yakın arkadaşlarımdan, kardeşim diyebileceğim insanlardan biri. O paylaşımı yapma sebebinin de “BAKIN ADAMI ÖLDÜRDÜLER AMA HRANT ASLINDA SÖYLEDİKLERİNDE HAKLIYDI, HRANT’IN DA DEDİĞİ GİBİ KATLETTİK ADAMLARI” düşüncesinin aksine, böylesi bambaşka bir şeyi anlatan bir yazıdan tek bir ironik cümlenin cımbızla çekilip bu aydın adamı nasıl ölüme götürdüğüne dikkat çekmek olduğuna inanıyorum. Batu’yu tanıdığım kadarıyla salaklıklarla uğraşmayı seven biri değil kendisi, ama İSTERSE gelip kendisi de o paylaşımı yapma sebebini buraya yazabilir. Sen de bu sırada yazıyı okuyup o saçma yargından kurtulabilirsin. Bu kez anlaman dileğiyle.
“Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin. Bu toprakları alıp gitmek için değil. Bu toprakların gelip dibine gömülmek için.”
Yani cidden, bu sözün bir düşmanlık beslediğini falan mı düşünüyorsun? Adam hayatını Türk-Ermeni topluluklarını birleştirmeye adamış, iki tarafın da takıntılarını geride bırakması gerektiğini söylemiş sürekli. Bu cümlenin “olm siz bizi zamanında katlettiniz ama biz de sizi sikicez yakında, bekleyin hele” falan mı dediğini sanıyosun? Vov. Yorumlama yeteneğin gerçekten inanılmaz.
21.01.2014
@Berca B., ““olm siz bizi zamanında katlettiniz ama biz de sizi sikicez yakında, bekleyin hele”” öyle bişey yok kardeşim ne diyosun sen ya harant dink tabikide barışçıl bir adamdı benim dediğim eğer böyle birşey söylemiş olsa bile(ki hrantın ölümünü haklı bulan milliyetçi yazıların çoğunda haranta bundan çok daha sert sözler atfedilir) onu SUÇ-LA-YA-MAS-SI-NIZ hiçbir ermeniyi suçlayamassınız.
ayıca hrantın hayatını adadığı konulardan birininde ermeni soykırımının tanınması olduğunu nasıl gözardı ediyorsunuz lan. hrantı sevelim ama ermeni soykırımınıda reddedelim soykırım vardır demeyi geçtim olabilir diyenleri bile “türklüğe düşmanlık” ile suçlayalım afferin lan böyle devam edin hepiniz çok güzel bi beynin varmış seninde güle güle kullan
21.01.2014
@sefagn, Yapma ama bunu gerçekten yapma be adamım senin soykırımının tanınması uğruna hayatını adamış dediğin insanın hayatını nelere adadığını ah bir bilsen de bu sözü söylemekten utansan böyle konuşmaya cesaret edemesen.Utansan diyorum çünkü gerçekten bilgisizlik ve klişe zihniyetler çerçevesinde ortaya atılabilecek bir yargı atmışsın.Dinle de duy bu güzel adam hayatını neye adamış ve senin bahsettiğin konuyla ilgili de yüreğini katarak neler ifade etmiş.Umarım utanırsın; http://www.youtube.com/watch?v=qMYkJICDqgo
21.01.2014
@brutallica, kasın amk hepiniz duyar kasın hrant üzerinden ben bilemem sizin kafanızdaki hrant imajını benim kafamdaki ise şu yazı etrafında şekillenmiştir http://www.marksist.org/dosyalar/2809-hrant-dink-ve-ermeni-soykirimi bunun dışında dink hakkında çok fazla araştırmış değilim sadece medyada çıkanlardır bildiğim aslında onu bilmem çokda önemli değil gördüğüm şey şu ortada tarihi bir olay var ve o tarihi olaya atıf yaptı diye hala daha hain ilan edilen bir ölü adam var ve kimse bu hain ilan edenlere doğru dürüst tepkide göstermiyor
https://twitter.com/Alperenn_Bicer/status/425009455160233984
https://twitter.com/norddskov/status/424927494006112256
https://twitter.com/16_08_1925_/status/424972086352678912
https://twitter.com/ByCan98/status/424859812917432320
hrant iyi bir adamdı benim tartıştığım şey bu değil derdiniz ne oda belli değil amk benim sizlere söylediğim şey sizler hala hrant üzerinden ırkçılık kusan bu adamlara “yaa bi bakımdanda haklı sonuşta soykırım falan hep yalan caaanım” diye bakarsanız bi boka hizmet etmiş olmazsınız
21.01.2014
@sefagn, hahahah valla hayretle izliyorum seni. Kafandan cümleler yazıp onları ben söylemişim gibi davranıyorsun. Ve hayır milliyetçi biri değilim, hiçbir Ermeni’yi hiçbir şey için suçlamıyorum. Ve yine hayır, Hrant Dink senin yansıttığın gibi hayatını Ermeni Soykırımının tanınmasına falan adamadı. Öyle bir şey söylüyorsun ki gören de Hrant Dink mahkeme mahkeme dolaştı, ülkeleri Ermeni Soykırımını reddedenleri yargılasın diye lobi yaptı sanacak.
21.01.2014
@Berca B., az önce sana yazdığım şey hakaret sayıldığı için kabul edilmedi herhalde bide naifçe söyliyim: anladık benden farklı düşünüyorsun ama uzatma meseleyi güzel kardeşim yürü git şurdan
21.01.2014
@Berca B., hepiniz ekşi sözlükten tanışmadınız mı?
21.01.2014
@Reroute to Remain, hayır. Benim zaten ekşi sözlük üyeliğim yok. Bildiğim kadarıyla Batu’nun da yok.
21.01.2014
@Reroute to Remain, öldük ki biz.
20.01.2014
@sefagn, Her dinle alakalı konuda, kuyruğuna basılmış gibi, ve başka konulardan eleştirir mahiyette kamuflajlarla refleksif hezeyanlar göstermezsen, din tartışması yapmaktan, ya da sürekli yapmaktan hoşlanmadığın iddiana inanabilirim. Öte türlü, sen birşeyler sıçarsan, başkaları da “sen sıçtın” der, kimseye kızamazsın bu durumda.
21.01.2014
@Durakonis, bak yalan söylüyorsun ben din tartışması yapmaktan hoşlanmadığım gibi bir şeyi hiç söylemedim aksine din ve felsefe tartışması yapmaya bayılırım yukarda sadece “bu sitede bunu pek uzatmayalım” dedim çünkü sitenin moderatörleri bu tarz tartışmalara pek hoş bakmıyorlar yoksa her türlü dini tartışmadan çok keyif alırım.
ayrıca: “kuyruğuna basılmış gibi”, “refleksif hezeyanlar”,”sen birşeyler sıçarsan, başkaları da “sen sıçtın”” bak arkadaşım internet üzerinde yapılan tartışmalarda birbirine laf dokundurmalar falan güzeldir ama bu senin yaptığın çirkinlik. hadi bunu ilk yorumu yaptığım adam söylese yine belli bir miktar anlaşılabilir ama sana nooluyo ulan? benim ilk eleştirdiğim adam hiç çirkinleşmeden güzelcene bi cevap vermişken ve bende kendime tamam lan uzatmıyım demişken senin yaptığın şey ne? hayır yani bizde nicknamelerin arkasından sayıp sövebiliriz ama amaç ne? elimize ne geçecek? en fazla oturduğumuz yerde sinirlenecez.. evet önemli biri değilsin vede benim hakkımda kötü düşünmen benim hayatımı değişitrmez ama yinede dinlere olan öfkeni bana niye kusuyorsun arkadaş. eeh yada herneyse be.
21.01.2014
@sefagn, Savunma mekanizmaları, okuduğunu anlayamamak ve malesef bi dolu şey daha. Ve de yazdıklarını bile yorumlayamamak hatta. Ayrıca dinlere bir öfkem yok, buradaki tüm dini tartışmalarda ne düşündüğümü defalarca açıkladım, bir keresinde şakirt ilan edildim neredeyse hatta. Ayrıca senin için kötü düşünmüyorum. Herkes benim arkadaşımdır, bunlar tamamen konular üzerinden yaptığım eneştiriler. Her insan, en sevdiği kişilere bile bu tarz şeyler söyleyebilir. Muhtemelen yaşça senden çok daha büyüğüm, ve kesinlikle tam bir hükümle senin kişilik değerlerini kastederek negatif eleştiri yapmıyorum. Şöyle bi benzetmeyle açıklamaya çalışayım, yabancı bir platformda “bu fikir çok gerizekalıcaydı” dersen, hemen hemen kimse üzerine alınmaz. Çünkü fikre gerizekalıca denmiştir, karaktere değil. Ama bizde maşallah “beni sevmiyorsun, bana geri zekalı dedin” Şundan kurtulmak için forumlarda ömrüm çürüdü zamanında. Herkesin gerizekalıca argümanları olabilir, ve bu genel karakter hakaretlerine gitmediği sürece, “sen gerizekalıca bişey söyledin” rahatça diyebiliriz. Batıyı örnek almamız gereken konulardan biri bu bence.
20.01.2014
@sefagn, Abi bence bayağı yanlış anlamışsın, sabırla düzeltiyorum.
- Hrant’la ilgili olan paragrafı “metal müzikte şöyle bir duruş sergileyin” kısımlarından önce yazmamın bir nedeni var. Günün anlam ve önemini konudan bağımsız olarak anmak istedim sadece. Zaten konunun başlığı “Zamanlama Manidar” farkındaysan, bir gönderme yani. Ayrıca Hrant Türk milliyetçisi bir Ermeni olsaydı, sırf Müslüman değil diye ajan ilan edilip yine öldürülürdü. Dedim ya daha aynı Allah’a inandığının yaşamasına hazmedemeyen insanlar var, Hrant’a göz yumarlar mı sence?
- Şu Slayer konusunu bu kadar yanlış anlayabildiğin için de ayrıca alkışlıyorum, fazladan bir şey eklemeye gerek yok bence.
- Dini tartışmaya falan girmek istemiyorum, tek bildiğim Aişe ile aralarında 40 yaş fark varken yattığı. Sahih denilen kaynaklar da doğruluyor. Eğer yatmadı diyorsan sen söyle, hangisiyle yattı? Biraz fazla var da, ben pek şey edemedim.
http://bit.ly/1cLhgfh
20.01.2014
Bilgi olsun diye buraya ekleyeyim. Arap toplumunda o zamanlar, kızlar adet gördükten sonra yaşları sayılmaya başlıyordu. Yani kız 9 yaşında deniliyorsa ortalama bu 21-22 yaşa tekabül ediyor. Toplumun bir özelliğinden örnek veriyorum sadece, hiçbir şeyi haklı veya haksız çıkarmak gibi bir amacım yok.
20.01.2014
@DrAQA, Peki 20 olsun. Muhammed 50 küsür yaşındaydı. Yaş farkı sadece 10 düştü, hala 30 yaş var. İnsanlığa örnek olacak adamın midesiz biri olduğu gerçeği hala duruyor yani.
21.01.2014
@Jester, valla kardeş dediğim gibi kimseyi veya hiçbir düşünceyi savunduğum yok. Arapça bölümü öğrencisi olduğum için ilgiliyim arap toplumuna, bu kadar.
@Durakonis arkadaş da yazmış, okuduğun yere göre tarihi bilgilerin çoğu yanlı oluyor. Sen hangisine inanmak istiyorsan ona inanabilirsin. Şuan tüm dünyada 20-30 yaş farkla evlenenler var. O zaman da elbette olabilirmiş. Peygamber sıfatında birinin bunu yapmasının doğruluğu da tartışılır elbette.
21.01.2014
@Jester, Şu sivri üslup da benim midemi bulandırdı, kusura bakma. Dinin bu kadar kolay bir şekilde eleştirilebilmesine karşıyım. İnsanlar, mutlu olmak için bir yol seçiyorlar ve bu yola bağlanıyorlar. Bu tamamen kişisel kalmalı, yani içinde yaşamalı insan bunu. Sosyal ortamlarda birilerinin inanç değerlerine “midesiz” gibi hakaret kelimeleri kullanmak çok yanlış.
Dinin müziğe alet olmasına da benzer sebeplerden ötürü karşıyım. Rust In Peace, Peace Sells, veya Kick The Chair gibi direkt sistemin eleştirilebildiği nefis şarkılar varken, inançlara saldırılması mantıksız geliyor. Sonuçta siyaset, topluluğa hitap eden bir şeyken din kişiseldir. Bırakın da kişisel kalsın, lütfen.
21.01.2014
@OMustafar, Mustafacığım, din ve siyaset yüzyıllar boyu kucak kucağa gittiği için bence dini o kadar da dokunulmaz bir mertebeye konumlandırma.
21.01.2014
@Berca B., Orası da öyle maalesef. Bence olması gereken, başından beri kişisel kalmasıydı ama bugün bile din istismarları tonlarca, “ŞERİAT HIAAA ALLAH SÜPER LAAAN” naraları atanlar var ve bu o kadar tiksinç geliyor ki bana, toplumun inandığının benim inandığımla aynı olmadığına kanaat getirdim artık. Neyse, tartışma konusunu iyice dağıtmadan bir nokta koysak iyi olur.
21.01.2014
@OMustafar, Keşke bir zaman makinem olsaydı da senin yerine gibip Aişe’ye “Mutlu olmak için mi bu yolu seçtin?” diye sorsaydım.
20.01.2014
@DrAQA, Doğru olabilir, olmayabilir de. Tarihin çoğu, ulusal çıkarlar gözetilerek, ve manipüle edilerek yazılır. Kültürel tarih de dahil. Doğu toplumlarını pek bilemiyorum, haklı olabilirsin tabii.
21.01.2014
Muhammed denilen adama inanmıyorum ama kendisini 20 yaşında biriyle gerdeğe girdi diye eleştirmek saçma. Muhammed’in eleştirilecek bir çok özelliği var başta buhari hadislerinde yazan zina edenleri taşlayarak öldürmesi ve dinden çıkanın öldürülmesini buyurması.
21.01.2014
@Reroute to Remain, Kesinlikle katılıyorum fakat 65 bin beğenili kiralık katil facebook hesapları olunca önceliklerimi değiştirmek zorunda kaldım diyeyim. İnsanlar katillere bir kulp bulabiliyorlar da sübyancılara bir kulp bulamıyorsa ve eğer bahsettiğimiz insan hem katil hem sübyancıysa onun katil özelliğini öne çıkarmamın bir işe yaramayacağını düşündüğüm için diğer özelliğini öne çıkarırım. Yoksa ne yapıp yapmadığı belli.
21.01.2014
@Jester, Öncelikle Hrant Dink anmanı çok şık bulduğumu belirtmeliyim.Dini bütün bir adam değilim ki yazıda da bunu fazlasıyla farkedecksin:) ama Hz.Aişe konusunu zamanında baya bir kafaya takmış detaylı bir aramaya girişmiştim. Uzun uzadıya yazacak kadar ne antropolojik ne de dini bir bilgi sunamam fakat benim idindiğim bilgiler o zamanın ki 1500 yıl öncesinin şart ve yaşam norm’larının bu yönde olduğu/yaşanılırlığıdır.
Yine de Peygamberin kendinden küçük biriyle evlendiği gerçeğini değiştirmiyor diyebilirsin fakat hem yaş konusu ciddi bir muamma hem de sana bunu dedirten şeyin günümüz normlarına göre düşünmen olabilir ki yanlış olan en önemli nokta da bu hususlardan ötürü kaynaklı olabilir.
Biraz daha açmak istiyorum;
O dönemde doğan kız çocuklarının diri diri yakıldığı sokağa çıkarılmadığı ve her türlü baskı altında kapatılarak yaşanıldığı söylenir ki bu neden evlilik yaşının o dönemde düşük olduğu konusunda bize bir neden sunabilir.Fakat bu konuda da kafamı karıştıran koca bir Hz. Hatice profili var.Bilindiği üzre Hz Hatice;
Peygamberin ilk evliliği olan ve kendinden yanılmıyorsam 15-16 yaş büyük olup peygamberden önce evlilikler geçirmiş 40 yaşında zengin, mal mülk sahibi ve sayısız kervanları olan saygın bir iş kadınıdır.(Bu arada o dönemde adet gördükten sonra yaşın sayıldığını hesaba katarsak yaşı 52-53 yaşını buluyor).Hatta Hz. Hatice’nin ve ailesinin zengin, mal mülk sahibi olmasının bu evliliğe neden olmuş olma ihtimalinden de bahsedilir ki Peygamber o dönemde 25-26 yaşında daha peygamber vasfı olmayan fakir bir çobandır.
O dönemin Arabistanında kız çocuklarına yaklaşımını bütünüyle bertarafa eden bir Hz. Hatice profilinin var olması benim o dönem evlilik yaşı ile ilgili neden olarak gösterdiğim baskı, diri diri gömülmeler , kapatılmalar gibi unsurları açıkta bırakıyor gibi fakat günümüzde bir ülkenin şehirleri arasında bile ciddi gerikalmışlıklar kültürel yozlaşmalar söz konusu.Bunu da göz ardı edemeyiz.
Bu yazdıklarım bir sonuca ulaşan cümleler değil fakat her ne olursa olsun o dönemin yaş konusuyla ilgili ciddi bir bilgi eksikliği ve karmaşasının olduğunu çok iyi bildiğimden yorum yapmak gerçekten olanaksız.
Buna neden olarak da 40 ya da adet görme hususunu hesaba katarsak yaşı 52-53 e varan Hz. Haticenin bu yaştan sonra 6 tane daha çocuk yapıyor olmasını gösterebilirim ki onun öncesindeki evliliklerinden de çocukları olan ve klasik hesapta son doğumu 58 diğer hesapta 70leri bulan bir kadından bahsetmiş oluyoruz.Takdir edersin ki; Mümkün değil be dostum.Bu yüzden yaşa göre değerlendirmeyi kesinkez yanlış buluyorum.
21.01.2014
@brutallica, bak kardeş mesela sen olayı güzel özetlemişin ama bence bunu yazmana pek gerek yoktu çünkü mesele dine sövgü oldumu insanlar(doğal olarak) savunmak istiyor ve mesele uzuyor. ayrıca nasıl tepkiler alacağınıda bilmiyorsun örneğin ben uzunca bir savunma yazmış olmıyim diye şu yazıyı http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/10303674.asp paylaşıp bitiriyim dedim buna rağmen adinin teki “kuyruğunuza mı bastık” gibi tepkiler verdi işte bu çeşit religious nonbelieverlarda olabiliyor bazende böyle densizlere rast gelebiliyorsun ve yine son derece gereksiz bir tartışma çıkıyor ortaya.
yanlış anlama seni suçlamıyorum çünkü bütün insanlar dini kendi kişiliklerinin, kendi özbenliklerinin bir parçası olarak gördüğünden dine yapılmış hakareti direkt kişiliğe yapılmış hakaret olarak görürler. ama yinede bence senin bunu yazmana gerek yoktu çünkü sen delil sunsanda karşı tarafta başka bir delil sunup “aslında öyle değil böyledir” diyebilecek ve tartışma gereksizce uzayacak en sondada nahoş bi noktaya ulaşabilecek diye düşünüyorum
21.01.2014
@sefagn, buradan ve maalesef çok farklı mecralarda nedense rahatça,bazen bilgi sahibi olmadan,bazen ergence bazen sadece karşısındaki insanı sinirlendirmek için din konusuna yorum yapılıyor.Öncelikle söyleyeyim ben müslüman bir adamım.Hiçbir dini öğreti,tarikat vb şeyler ile yakından uzaktan alakam yoktur.(baştan söyliyim herkesin aklında net ifade kalsın)
Yapılan yorumlarda şunu görüyorum.İnsanlar dini Arap yarımadasından ve ortadoğudan özetle anlıyor,anlatıyor.Buradaki uydurma hadisler,örfler,adetler,dine eklemeler,birtakım şeyh ve neydiği belirsiz insanların kendi hezeyanları dinin yanlış anlaşılmasına sebep olduğu gibi maalesef birtakım malzemeler oluşturuyor.Sonradan da konuşmalar aslında din bu değil geyiğinie sarıyor
Dine inanmayan adama sonsuz saygım var,ama cahilce,hakaretle ve dayanaksızca yada kişiler üzerinden giderek bir dinin tamamına saldırılmasına da sonuna kadar karşıyım.
Bunu sadece bu sitede din hakkında yorum yazarken bir daha akıl mantık ve hassas birr süzgeçten geçirilmesi adına yazdım.Eğer bu hassasiyete sahip çıkan olursa çok çok memnun olurum.
Destroy the Opposition diyeyim ben de.
Siyasi müzik böyle olur:
http://www.youtube.com/watch?v=TnA27aYY784
http://www.youtube.com/watch?v=l2MmtLZ7kMY
20.01.2014
@MSTBP, Flammentod iyiymiş. Ben de nazi olacağım.
21.01.2014
@BelGarath, hahaha :)
bu haftaki konu güzel bir seçim olmuş öncelikle. burada asıl mesele sanatçının gündemle ne kadar sıkı fıkı olduğudur bence. meseleye sadece metal müzik anlamında bakmadığımı belirteyim bu bağlamda. ne diyorduk.. evet bir sanatçı gündemi takip edip ondan etkilenebilir ve bu yönde eserler ortaya çıkarabilir. ancak bazıları da ben güncelle ilgilenmiyorum deyip kenara çekilebilir ve bunu makul karşılarım. ancak! bir sanatçı güncel meselelerle ilgilenip, üstüne yorum yapıp meseleyi sahipleniyor fakat eserlerine bunu aksettirmiyorsa bunun altında başka şeyler ararım. konuyu metal müzik bağlamında değerlendirmek gerekirse evet bu müzik ve bunun yapıcıları muhalif olmalıdırlar. zaten aksi durumda müziğin ruhuna aykırılık söz konusu olur. ve ve ve en önemlisi eleştirirken gündemi küfredelim geçelim kafasında olunmamalı. sanatçı yaptığı eserde “yapıcı” olmalıdır.
Ars gratia artis. Çoğu zaman, sanat sanat içindir diye düşünüyorum ve topluma hitap eden yönünün bunun bir alt kümesi olması gerektiğine inanıyorum. Yani önce gerçekten sanat eseri olmalı. Sanatçılar, toplumsal dertlerini sanatlarıyla ifade etmeye çalışıyorlarsa buna elbette saygı duyarım. Hangi tarafta durursa dursun, hangi sanatı icra ediyor olursa olsun, toplumsal, sosyal olayları dert edinen, nitelikli biçimde işleyebilen sanatçılar değerlidir. Mesela Hieronymus Bosch’un sürreel triptikleri. Mesela Picasso’nun meşhur Guernica’sı. Bu noktada benim için anahtar kelime nitelikli olması.
Metal bağlamında ele alacak olursak, 2010′larda müzik yapıp, hala “fuck the government, fuck the system” minvalinden öteye geçemeyen sözler yazan grupları açıkçası pek sevemiyorum. Bu bana samimi gelmiyor. Gerçekten duruşu olan gruplara geldiğimizde, bir sürü çok sağlam örnek var ama, Nevermore deyip geçebilirim aslında. Warrel Dane’in yazdığı sözler, o hissedileni kusursuz aktaran vokali, muazzam.
Vortex of clutter bir selam çakalım.
müzisyenlerin gündemden “nasıl etkilendikleri” sorusundan daha çok, gündeme “müzisyen olarak tepki verme/vermeme” ikilemi vurgulansa yerinde olurdu. yoksa müzisyen dediğin de insan ve istese de istemese de gündemden etkileniyor. önemli olan bunu müzik yaparak dışa vurup vurmama konusunda hissettikleri.
güzel sanat eserlerinin mesaj kaygısı taşımasını ben çok doğal buluyorum. çünkü güzel sanatların çıkış noktasının insanın kendisi/çevresiyle olan iletişimi/bağını fark ederek bunun üzerine düşünmesi/hislenmesi ve akabinde filizlenen kendini ifade/deşarj isteği olduğuna inanıyorum ve dolayısıyla da “müziğe siyaset karışıtırılmamalıdır” lafını en basit tabirle anlaşılmaz görüyorum. “politika pis bir şeydir, müziğe bulaştırılmamalıdır” argümanını ise “aşk acısından ölen ergen, dragon doğrayan arwen, ateşe tapan goatcraft torment ne kadar temiz?” sorusu cevaplanana kadar kaale almıyorum.
konunun ikinci bir noktası da güzel sanat eserlerinin, üretildikleri zamanların kaydını tutarak ilerisi için tarihi bir döküman olmaları/olabilmeleri. herhangi bir edebiyat/resim/sinema eserinde buna şahit olabiliyoruz ama müzik bu alanda çok kısır kalıyor. çğnkü bu amaçla kullanabileceği tek öğesi sözler ve bu da çoğunlukla müziğin arkasında güme gidiyor. dolayısıyla toplumsal kaygıyla sözler yazan (tabii ki yukarıda da değinildği üzere “fuck the system yea, motherfuckin liars yea, suck a bag of dicks cuntface yeah türünden sözler yazmadığı sürece) bir müzik grubu bu bağlamda (ilerisi için referans kaynağı olma) biraz daha farklı (hatta yararlı) bir köşede duruyor bana göre. örneğin ben rage against the machine’nin “the battle of los angeles” albümünü dinlerken, artık hep 2000′deki o efsanevi democractic convention konserini ve amerika’nın iğrenç seçim oyunları ile buna tepkiyi hatırlıyorum.
yani fazla uzatmadan, işi bilen bir sanatçının gündemi “estetik kaygıları da unutmadan” yansıtan müzik üretmesi takdir ettiğim, hatta müziği bir derece zenginleştirdiğini düşündüğüm bir şey.
SOAD eğer metalde siyasi referanslar diyeceksek systemi kesinlikle unutmamak lazım. bide bu adamlar malesef türkiyede en çok nefret söylemine maruz kalmış gruplardan biridir bildiğiniz üzere.
bide systeme cevap yetiştirmeye çalışan türk grupları var onlar çok tehlikeli sözler ediyorlar mesela bu -
https://www.youtube.com/watch?v=BsWwGQ-v1Dg – adam soykırım mı yaptık yaptıysakta yaptık oh olsun diyor lan ve videonun altındaki yorumlarda durum dahada vahimleşiyor yok arkadaş eğer politikleşecekseniz bu şekilde olmasın amk halbuki bikaç güzel şarkınızda vardı niye böyle manyakça şeyler söylersinizki amk be
21.01.2014
@sefagn, aha benzer bişey yapan bi grup daha buldum ama bunlar daha profesyonel gibi
http://www.youtube.com/watch?v=Pwy7vJTL-2U
bunun klibi felan daha usturuplu muhakkak daha bissürü vardır böyle özellikle gelecek sene(100. yıldan dolayı) çok daha fazla harlanacak bu mesele bissürü grup bu konuyu işleyecek falan eğer system 2015 içerisinde yeni albüm yaparsa kesin işleyecek bu konuyu ahada buraya yazarım işte o zaman gör şamatayı.
o değilde özledik soad seni be yap şu yeni albümü gözünü seveyim :(
Bir çok rock müzisyeninin anlatmaya çalıştığı olayı, Obama itiraf etti:
http://www.ntvmsnbc.com/id/25493050
:)
20.01.2014
@Nahilath, Bira hamallık abi :)
20.01.2014
@atoutlemonde, Hamallık mamallık
Beer is good! http://www.youtube.com/watch?v=O-jOEAufDQ4
Kimse kusura bakmasın ama siyasetin asıl hedef kitlesi aptal ve düşünmeyen insanlardır. Bu durum sadece mevcut iktidarla veya ülkemizle alakalı değil, hemen hemen hepsi aynı bokun lacivertidir. Zaten metalinden, cazına, rapinden, rockına kadar birçok tür, bu gibi sikko durumlardan ilham kaynağını almıştır. İşin özeti; protestlik daha çok metalin doğuş ve emekleme zamanlarında tema olarak kulanılsa da, günümüzde de bu müziğin içinde kısmen yer almalı arkadaş. Kısmen diyorum çünkü; çok olursa suyu çıkar ve sürekli tekrarlanan herşey sıradan gelmeye başlar,ikincisi de kel alaka olabilecek türler var.
Başlık: Müzisyenler gündemden nasıl etkileniyor
Gündem (isim): Yaşanan günlük olaylar (Kaynak TDK)
1400 yıl öncesini konuşmasak iyi olacak arkadaşlar.
21.01.2014
@Ahmet Saraçoğlu, Şahsen gereksiz yere bunu fazlasıyla gözardı ettim bazen bir hatırlatma gerekiyor hakkaten.Gerçi laf afı açıyor bir durum oluştuğundan ben de 1500 yıl önce yaşanmış bir konuya dair yazmak zorunda kaldım.Gayet faydalı bir hatırlatma oldu.
21.01.2014
@Ahmet Saraçoğlu, Ya katılıyorum, Hrant tartışmaları neyse de dini tartışmalar hem beni baydı hem de cidden çok konu dışı şeyler. Şimdi Mayhem fanları gelip bana “Ya sen bize diyordun çok uzatarak tartışıyorlar diye n’oldu?” dese tek kelime edemem ahah.
Arkadaşlar tartışmalara devam etmek veya bana cevap vermek istiyorsanız last.fm adresim var ismime tıklayınca, oradan görüşelim.
21.01.2014
@Jester, Din konusunda kullandığın üslup ve tartışmaları alevlendiren şey de senin bu konuda kullandığın üslup ve küfre varan yakıştırmalarının etkisi olduğunu düşünüyorum.
Din olgusundan nefret edebilir ve buna kendince neden olan etkenleri pek tabi savunabilirsin fakat milyonlarca insanın yaşadığı ve inanç gösterdiği bir dine ve temsilcisine yakıştırdığın nitelemelerin biraz daha saygı ve özen barındırması gerektiği inancındayım.Dini bütün biri olmayan bir kişinin bunu söylemesi daha anlamlı olur diyerek ben de bu konuya nokta koyuyorum.
21.01.2014
@brutallica, Dediğim gibi tartışmak istemediğim ve tartışacaksak da başka mecralarda tartışmamızın daha doğru olduğunu düşündüğüm bir konu bu ama yöneticiler beni daha kafa şişirdim diye uyarılmadığı için yazayım eheh.
Bir kere kimseye saygı duymak zorunda değilim. İnananlara saygım var, fakat onlara saygı duyuyorum diye milyar tane insanın hayatını “sıkıştıran” zihniyete de saygı duyamam. Gezi’de ölenler için namaz kılan insanların etrafında barikat oluşturan eylemler görünce duygulanmış, “Oh lan sonunda oluyor lan.” diye sevinmiş adamım sonuçta. Benim derdim daha başka farkındaysan. Bu ülkede hep hassasiyeti ve saygıyı göstermek zorunda olan biz oluyoruz ve aslında tüm bu saygı göstermemiz gereken değerler bizim hayatımızı karartırken ne bizim duyduğumuz saygı bize gösteriliyor ne de sesimizin çıkmasına izin veriliyor. Tarihten herhangi bir yıl seçin ve yanına “islam” yazıp Google’da aratın bakalım ne çıkıyor? Islamic war, islamic terrorism vs. gırla gidiyor. Saygı duymam gereken ve “kırılgan hassasiyetleri” olan milyonlar neden bu savaşlara, terörizme benim dine küfretmeme gösterdiği tepkinin yarısını göstermiyor? Bahsettiğimiz değerlerin itibarı, saygınlığı dünyada ne seviyedeymiş de ben saygısızlık yapınca o seviyeyi düşürmüşüm?
Abi daha da uzatmadan bitiriyorum, yeri değil çünkü gerçtekten.
İzmir Müzisyenler Derneği…
Yaptkları gayelerine yönelik yaptıkları her çalışmayı bu başlığa layıkıyla örnek verebilirim.
Siyasetin ve sosyal çarpıklıkların yarattığı; özellikle de siyasetin insanların en doğal haklarını barındıran bireysel hak hukuk ve özgürlüklerine, yaşam alanlarına karşı işlediği her türlü faşizm ve despotluğa karşı inanılmaz bir mücadele veriyorlar.Ve bunu sokakta direniş ya da eylem halindeyken enstrümanlarını yanlarına alıp sloganlarını müzikal bir ifadeye sokarak gerçekleştiriyor olmaları beni inanılmaz etkiliyor.
Yanı sıra sosyal konulara yönelik duyarlılıklarını sürekli bir etkinlikle gerçekleştirerek siyasetin ırzına geçtiği ya da umursamadığı sosyal konu ve alanları sadece eleştirmeye değil değiştirmeye yönelik davranış göstermeleri herkesçe takdir edilmeli.
Benim gibi apolitik birini bile yine en apolitik halimle kalarak aktive etmeyi başaran ve faaliyete geçiren bir grup olmalarından ötürü bundan başka bir örnek vermem sözde kalır benim için.Sözde kalırla kastım;
Albüm ve şarkılarında siyasete/sosyal çarpıklıklara verip veriştiren tonlarca grup var ama bunları saymak isim vermek gerçekten manasız çünkü bu müziğin doğalına işleyen ve neredeyse ortaya çıkış sebepleri olan materyallerinden bahsediyoruz,sonuçta scream vokali karı kızdan söz yazarak yapamazsın bu yüzden şarkı sözlerinde gündemi yaratan materyal ve siyasi tecavüzleri konu etmeleri/ duruş göstermeleri günümüzde o kadar da gündemden etkilendikleri anlamına gelmez.
Bu yüzden konuya en uygun yanıt olarak İzmir müzisyenler derneğini vermeyi uygun buldum.
Yukarida Hrant Dink muhabbeti olmus bir kac seyde ben yazayim. Hrant Dink bu ulkenin gorebilecegi en aydin insanlardan biriydi ve Hrant Dink kendisini olduren dallamalar gibi asla ucuz bir milliyetci olmamistir. ermeni dusmanligi karsisinda bile kendisine saldiran turklere gul uzatmistir. Hrant dink’in tek hassas oldugu konu ermeni soykirimi idi. zaten buna sebeb olan turkcu ve kafatasci zihniyet ayni zamanda doguda bir cok turk’un de olumune sebeb olmustur. ermeni soykirimi da toplum olarak kabul etmemiz gereken bir durumdur.
Umarım tum dunya milliyetcilik denilen zehirden arinir. okudugunuz icin tesekkürler.
Gündem metalciyi ne etkilemiş arkadaş, kim bilir müzisyene neler yapiyordur.
Müzisyenlerin duyarlı olması tabi ki de bir müzikseverin hoşuna gider. Bir müzisyenin faşist olması hoşunuza gitmeyeceği gibi, sosyal demokrat demeçler sıçması da hoşunuza gidebilir veya gitmeyebilir. Bu durum benim için bazen önemlidir, bazen değildir. Yani zamana göre değişkenlik gösteren bir şey. Sodom’un fuck the police şarkısını her dinlediğimde gaza gelip (mesela) eşlik ediyorum. Ama çoğu zamanda umrumda olmuyor. Kişinin bireysel problemleri ön plana çıkıyor. Bazen siyaset, bazen gündem. Bazen futbol, bazen rock and roll.
Benim için bu etkilenimi en iyi yansıtan grup sanırım hayatım boyunca Godspeed You! Black Emperor olarak kalacak. Tartışma konusunu okurken de aklıma Efrim’in şu açık mektubu geldi zaten. Dolaylı şekilde konuyla alakalı. Atayım dedim.
https://eksisozluk.com/entry/2393906
21.01.2014
@Onur Sancu, godspeed you black emperor u pek bilmem ama burda yanlış değilsem daha önce yapılmış başka bir söyleşiye atıf yapılmış buraya atmak için internetten aradımda bulamadım
21.01.2014
@sefagn, http://www.brainwashed.com/godspeed/oor.html
Cevabın aslı da bu http://www.brainwashed.com/godspeed/efrim-letter.html
22.01.2014
@Onur Sancu, hah eyvallah patron
Arkadaşlar. http://bit.ly/1hedXBU
ne gündem takip etmesi yahu! müzikle profesyonel ilgilenen adamların çoğu nihilizme bulanmış… etraflarındaki hiçbi sikle ilgilenmiyorlar… varsa yoksa müzik, karı-kız vs
Tam anlamıyla sanat eseri olarak tabir ettiğim hemen hiçbir şarkı gündemden etkilenen veya siyasi, politik konular içeren şarkılardan olmadı. Bana kalırsa bu tarz şarkılardaki mesaj kaygısı sanatın önüne geçiyor. Bundan ötürü özellikle müzikte mesaj kaygısının sanatı biraz geri plana ittiğini düşünüyorum.
Ancak bu söylediğime istisna olacak bir şarkı var; Atom Heart Mother.
21.01.2014
@DrAQA, Kesinlikle katılıyorum. Ben bu duruma aşırı politize olma durumu diyorum ve kesinlikle sanatın önüne geçiyor. Siyasetin bana kalırsa yalın sanatla hiç bir alakası yok.
Elbette eleştiri olur, olmak zorunda. Ama muhalif olma ve ya siyaset yapmak amacıyla müziğin ya da başka bir sanat dalının araç olarak kullanılması bence saçma bir durum.
22.01.2014
@mfeci, ” Siyasetin bana kalırsa yalın sanatla hiç bir alakası yok”
Gündeme bomba gibi düşen açıklamalar.
Yukarıda benim tivitlerimden biri paylaşılmış nedense. Hrant üzerinde denebilecek yeni bir şey pek kalmadığı için tartışmayı okumadım. Twitter ile ilgili bir şeyler derdim, ama vazgeçtim. Konu o değil.
Eskiden sahip olduğum gündem takip etme alışkanlığımı, bu sene başından itibaren, özellikle Gezi’den beri geri kazandım. Türkiye gibi bir yerde yaşıyor olmanın getirdiği gündem yoruculuğunu kaldıramadığım için baya toptan her şeyi takip etmeyi bırakmıştım. Ama işin öyle de olmadığını fark ettim. Yüzünüze karşı nasıl yalanlar söylendiğini, ciddi anlamda nasıl bir döngünün içinde olduğunuzu görünce ve bunun reel etkilerini ilk elden hissedince, yumruğunuzu sıkıp haber okumaktan vazgeçemiyorsunuz. Anayasal düzenin nasıl bir gecede lağvedildiğini, İslami terör örgütlerine nasıl silah taşındığını, ülkenin ekonomik düzenin ciddi anlamda cahil olan insanlara terk edildiğini, PC başından öğrenmek ve takip etmek garip bi duygu.
Ben genel olarak, ciddi anlamda üzülüyorum. Dediğim gibi, olan biteni Twitter vs. başından takip ettiğiniz için bir yabancılaşma yaşayabiliyor, bu olanların aslında başka ülkelerde olduğunu veya bir dizi senaryosunun ortaya çıkan yeni bölümü olduğunu düşünebiliyorsunuz ama pencereden dışarı bakıp “Aaa ben İstanbul’da yaşıyorum lan.” dediğiniz zaman her şey yerli yerine oturuyor. İşte o üzüntü, o zaman vuruyor. Konu yine müzik olduğu için oraya geleyim. 24 yaş sınırı, alkol yasakları, ardı ardına gelen vergi ve gümrük zamları ile başlayıp, sonsuza kadar uzatabileceğim bir engeller silsilesi var Türkiye müzisyenlerinin önünde. Bu tip şeylere tepki vermek için de “protest” bir karakterde olmaya gerek yok. Türkiye’de müzisyen olmayı, yani hayatını öyle ya da böyle bir şekilde müziğe adamayı geçtim, müzikle ilgilenmek bile zor.
Bunun üzerine bir de gittikçe ekstremleşen, sonu görünmeyen ve fiili eylemlerle pekiştirilen, iktidar kaynaklı bir kültürel baskı, yani GÜNDEM ve beraberinde gelen yorgunluk binince, müzik sizin için 2 şekle girebiliyor. Ya “Sikeyim anasını ya.” diyip, müzik gibi, bu ülke için çok hayali bir olgu olan bir şeyi tamamen bırakıp işinize gücünüze bakıyorsunuz, ya da müziğe daha sıkı sarılıp, etrafınızda kümelenen bu sorunlardan “kaçabileceğiniz” ya da o sorunları yansıtıp, zenginleştirebileceğiniz bir alan yaratıyorsunuz; yani kısascası, buradan siktir olup gitmeye oynuyorsunuz. Türkiye’nin taşına toprağına kurban biri olmadığım, asla da olmayacağım için, ben tamamen siktirip gitmeye ve burada edindiğim tecrübeleri, etrafımda çöreklenmiş bekleyen bir it sürüsü olmadan, olsa olsa 80 yıl gibi komik bir zamanı kaplayacak olan hayatım için net tehditler oluşturan bir ortamın dışında yansıtabileceğim ve yaptığım, yapmak istediğim müzik ile hemhal edebileceğim bir yere gidebilmeye çalışıyorum.
O yüzden bu gündem beni gazlıyor, Türkiye’de yaşamak beni gazlıyor. Bu durumu bir şekilde kendi avantajıma çevirebilmek ve bir şekilde elime geçirebildiğim şeylerden optimum olarak yararlanmak için çaba sarf ediyorum. Türkiye’nin rezillikleri sayesinde çok şey öğrendim, her geçen gün, hatta saatte bile öğrenmeye devam ediyorum. Normal bir insanın 2 saat içinde delirebileceği, kendi sakinlerinin ise olan biten her şeyi normalleştirmek için ellerine geçen her aymazlık fırsatını kullandığı ya da bu durumun ekmeğine reçel banmak için ters takla attığı bi ülkenin içinde, hem gündemi takip edip, hem de kendini rehabilite etmenin yollarını bulmak, yaşamsal açıdan büyük bi başarı bence. Ben de onu kovalıyorum.
21.01.2014
@Batuhan Bekmen, müzikten öte biraz fazla kişisel hislere yoğunlaşsa da, nihayet beklediğim türden bir yazı geldi.
ben ayrıca kendi adıma, thrown to the sun üyesi bir müzisyen olarak bu türden hislerini grubun müziğine yansıtma amacın/fikrin olup olmadığını merak ettim bir an yazıyı okurken. müziğinize “gündemin” yansıtılmasına binaen grup olarak bir prensibiniz var mı? hatta gezi olaylarından hareketle hafif politik bir albüm fikri mesela? bu gibi şeyler.
22.01.2014
@northern, Sanmıyorum öyle bir şey yapacağımızı, ben de istemem zaten. Hiçbirimiz kendini o şekilde ifade etmek isteyen insanlar değiliz. Yukarıda dediğim “protest” tipolojisine giren insanlar değiliz yani. :) Protest kelimesinin de bi tipoloji olması kötüymüş, şimdi fark ettim.
Kurban olayım biri Varg Vikernes’i gündemden uzak tutsun. Şunun klavyesine bomba falan yerleştirin tuşa basınca bomba aktif olsun. burzum.org’u fırsat buldukça okurum, offical facebook sayfasını takip ederim. Görüşlerinin fikirlerinin hiç bir mantıklı dayanağı yok, her tarafından çelişki akıyor, bugün bi şey diyor yarın onun zıttını.
Aman hacı gözünü seveyim sen SADECE MÜZİK YAP. İstersen pop müziğe geç ama şu siyasete bi bulaşma abi bak nolur yalvarıyom skajdalskd :)
21.01.2014
Aslında Varg şunu diyor: biz insanların ilk ataları maymunların ataları ile ortaktı. O ata siyahtı kapkaraydı. insan evrimleştikçe ten rengi açıldı ve gözleri renklendi. sadece dış görünüş evrimleşmedi beyinde de evrimleşme oldu. bugün kuzey avrupalılar o yüzden evrimin en üst basamağı ve en üstün ırk oluyorlar. ama evrimin gerisinde kalanlar ise zenciler ve teni koyuya çalan renkli ırklar (türkler, araplar, çinliler, farslar). ve bugün en yüksek zeka oranları renkli gözlü, renkli saçlı beyaz ırkın egemen olduğu ülkelerde çıkıyor verilerle birlikte. bu da o insanlar evrimsel olarak ilerlemiş olmaları. eğer aşırı ürerlerse evrimsel olarak ilerde olan insanları sindirecekler diyor.
22.01.2014
@Reroute to Remain, güneş?
22.01.2014
@Reroute to Remain, Ne kadar boş, hiç bir mantıki dayanağı olmayan, buram buram çelişki kokan görüşleri var değil mi bu Varg Vikernes’in. Şimdi senin bu iki satırlık yazından bile adamın bi dünya çelişkisini bulabilirim. Sıkı dur.
1-Sosyal Darwinizm’in zaten bence başlı başına bir saçmalık olmasını geçtim. (bence dedim size göre çok mantıklı olabilir bunun tartışmasını burda yapıp konuyu çarpıtmaktansa nickime tıklayıp grubumdan bana istediğiniz gibi ulaşabilirsiniz :)) Sosyal Darwinizm ve paganizm gibi tamamen mistik ve metafizik bir inanç sistemi nasıl aynı anda yürüyor? Hem Odin’i kutsal sayacaksın hemde biz maymundan geldik diyeceksin ha. Yok öyle bi dünya. Ha sosyal Darwinizm’e inanıyorsanda kendine ”ben paganistim” demiyeceksin.
2-Kuzey avrupalılar evrimin en üst basamağı, zeka seviyesi avrupada ileri gibi asılsız hiç bir bilimsel dayanağı olmayan fikirlere ise sadece gülüp geçiyorum. Bugün asya ırkından Japonya, Kore Avrupa ülkelerinin en az yüzde 90 ını ekonomi, kalkınmışlık, teknoloji, yaşam standardı gibi konularda ccebinden çıkarır. Ve bizim çekik gözlü dostlarımız Varg’ın o çok sevdiği sarı saçlı, açık tenli insanlardan daha zekidir işin trajikomik tarafı. Bak İran’ın bir tuşla Norveç gibi zayıf bir ülkeyi yok edecek derecede teknolojisi olması, Türkiye gibi dünyanın 6. askeri gücü olan bir devletin Kuzey Avrupa’nın tamamı (Almanya hariç) birleşse bile Türkiye’yi yenemeyecek olması falan bunları hesaba katmıyorum bak. İyiki de kuzey avrupalılar çok ileriymiş ha.
3-Varg’ı bir islamafobi almış gidiyor. Avrupa’da islamı istemiyoruz falan diyor. İyi hoş da avrupada bir ateist, pagan ya da satanist birliği oluşmayacağına göre avrupada hristiyanlığı islamiyete yeğliyorsun. Eee hrsitiyanlığı yeğliyorsan o yaktığın kiliselerin ne anlamı kalır Varg efendi? Öyle islamiyete burun kıvırıp, hristiyanlığa şakşak yapmak sonra da kendine ”paganistim” demek, uzaktan çok gerzekçe duruyor. Madem paganistsin tüm ilahi dinlere eşit davranacaksın. Hani hristiyanlık seninn atalarını öldürmüştü?
Bak şu iki satırlık yazından bile adamın bi dünya saçmalığını çıkardım sana. :) Bak Anders Behring Brievik, Türkler orta asyaya dönsün zerzevatlığı (çok şükür bariz bir Türk düşmanlığını görmedim en azından yahudi ve zenci düşmanlığı kadar değil, sadece orta asyaya dönün diyor) anti-semitizm, Fransa olayı vs… bunlara değinmedim bak :)
İşte bunun için diyorum adama sen gündemi takip etme diye. Burzum benim için çok şey ifade eden bir gruptur, yıllardır dinlerim bir ömür de dinlesem sıkılmam, hayatımı değiştiren müziklerden biridir desem yanlış olmaz, hala Det som Engang Var şarkısında duygulanırım, Rundgang’da transa geçerim, Jesus Tod’da tepinirim. İsterse mikrofona osursun bize yeni albüm diye yuttursun onu da layıkıyla yapacağını düşündüğüm derecede yetenekli bir müzisyen kendisi ama şu politika işlerinden bi elni eteğini çeksin, saçma sapan fikirlerini kendine saklasın tek isteğim o haha :)
22.01.2014
@Nightwing, ” Bak İran’ın bir tuşla Norveç gibi zayıf bir ülkeyi yok edecek derecede teknolojisi olması, Türkiye gibi dünyanın 6. askeri gücü olan bir devletin Kuzey Avrupa’nın tamamı (Almanya hariç) birleşse bile Türkiye’yi yenemeyecek olması”
Yanlışlardasın dostum. Asker sayısına bakarak mı askeri gücü ölçüyorsun. Kuzey avrupa ülkeleri (İsveç,Norveç) askeri teknoloji bakımından özellikle İsveç çok üst düzeydedir. Kaldı ki İran nereye yok ediyor norveç’i. Kolay mı öyle. Ayrıca Türkiye’yi övmüşsün ama senin ülken daha Suriye’den bile bazı askeri konularda geride. Bile dediğime bakma sen, Suriye’nin askeri gücü yüksektir.
Birde işin uluslarası boyutu var. Diyelim ki İran, Norveç’i bir tuşla yok edebilecek teknolojiye sahip. Yahu izin verirler mi avrupalı ülkeler buna. Ortadoğu ülkeleri daha yanı başındaki ülkeye çıkarma ya da operasyon yapabilmek için binbir türlü büyük patrondan izin alıyor. Sen gidip avrupan’ın taa kuzeyindeki norveç’i vuracaksın. Denge diye bir şey var.
22.01.2014
@saw you drown, Sen beni yanlış anlamışın dostum :) Uluslarası dengelerden elbetteki haberim var. Realist olmak gerekirse İran’ın Norveç’i bir tuşla yok etmeyeceğini biliyorum ama bu İran’ın o güçte olmadığı gerçeğini değiştirmiyor. Şimdi İran cebinden Norveç gibi iki tane ülke çıkarır (askeri güç bakımından) İran’ın askeri gücünü acayip beğeniyorum ki zaten ben örnek verdim gerçekte öyle bi şey olmaz zaten.
Türkiye’ye gelirsek biz dışardan gözlemleyemediğimiz için bilemiyoruz ama Türkiye dünyanın en büyük askeri güçlerinden biri. Bi çok devlet bu bakımdan Türkiye’nin askeri gücünden çekiniyor. (bak bunu milliyetçi kimliğiyle övünmek için söylemiyorum tamamen objektif, araştırdığım ve internette Türkiye hakkındaki yorumlarla) Tabi bunda ABD müttefiki olmasınında çok büyük payı var. Suriye meselesi ise askeri meseleden çok tamamen siyasi denge işi o yüzden Suriye konusuna değinmiyorum. Onun sebebi masabaşı işleri askeri değil.
Neyse konumuz devletlerin askeri gücü değil. :) Özet olarak ben örnek verdim geçrekte öyle olmayacağını biliyorum.
22.01.2014
@Nightwing, Varg paganistim diyor ama gerçekten paganizme inanmıyor. bu tamamen eski kültüre bir saygı duruş ya da sembolik diyelim. kendisi ağır darwinist senin tanımlaman ile.ingilizce bildiğim için tüm yazılarını elimden geldiğince takip ediyorum ve kendisinin görüşleri hakkımda bir bilgi birikimim oluştu
22.01.2014
@Reroute to Remain, Dostum siz sadece 8 veriniz, hep 8 veriniz. Bu bahsettiğiniz iddialar yüzyıllar öncesindeki, bilim adamlarının gerçekten inanarak, ve gazetelerde makaleler yazarak tüm halklarını inandırdıkları, köhnemiş argümanlar. Tamamen kafatasçı bir bakış açısı, ve hiçbir gerçek bilimsel dayanağı yok. Tamamen mantık üzerine deneyler yapılarak oluşturuldular, ve bugün bütün avrupa bunlara gülüp geçiyor, ve aynı zamanda sinirleniyor. “Orangutanların kafatası şekilleri, ve Afrikalıların kafatası şekilleri benziyor, ve bunlar bizim dilimizi, kültürümüzü, felsefemizi öğrenemediyorlar, çünkü maymunlarla ırkları ortak.” gibisinden “bilimsel” (!) argümanlara inanan halklarını uyandırmak için çok çaba sarfetti sonraki bilim adamları. Bilgin olsun.
22.01.2014
@Durakonis, Gerçi senin Varg gibi düşünüp düşünmediğini bilemiyorum, ama hala sarışın, mavi gözlü Avrupalılara “Master Race” diye arkadaşlar varsa, bi lens ve boyayla master olabilirler, “We be the master” diye sinsice sevinebilirler. :)
22.01.2014
@Durakonis, Varg’ı bu düşüncesi yüzünden kazma dediğim yazı vardı ama arkadaşımız trollük olduğunu düşünüp sanırım yayınlamaya uygun bulmadı. yoksa 10. yıl marşından bile hiç hoşlanmayan bir insanım ne işim olur ırkçılıkla falan. saçma sapan bir düşünce
Türkiye’de gündemin resmen bir dönmedolaba dönmesi aslında eminim müzisiyenlere ilham pınarı oluyordur. Hani Dave Mustaine’in dediği gibi “Thrash Metal şarkısı mı yazmak istiyorsun, haberleri aç” durumu fazlasıyla bizde mevcut. Tonlarca şey çıkıyor, ve amatör bir grup üyesi olarak benim bile kafamda tonlarca şey birikti. Bunları anlatacak günü beklemekteyim.
Bir de tabi “hemen son olaylarla ilgili şarkı kasmalıyız” kafası var. Müziğin içten gelen, kasıntıyla olmayan bir şey olduğunu bilmeyen tonlarca amatör metal grubu var maalesef dünya çapında.
Arkadaşlar bu konuyu kapatip yeni konu acalim ya.Valla konuya dahil olayim diyorum ama nerden girsem abes kacacak.Siz boyle belge belge tartisirken,ben böyle olayın dışında kalıp,bisküvi yiyerek yazdıklarınızi okuyunca koyuyor ama yani.Ben de bu sitenin sakinlerindenim ulan.(kimse siklemedi)
Bu muhabbet tutmaz derken…
Şu sitedeki tartışmalar hakkında bir kaç şey yazmak istiyorum.
PasifAgresif cidden kaliteli bir site, hem insanlarıyla hemde müzikal bilgi ve kültür açısından.
Ama bu sitenin bir kötü yanı burada yapılan tartışmaların hiçbir sonuca varmıyor oluşu… Bende bu sitede zamanında çok tartışmalara girdim ama bu tartışmaların hiçbir sonuca varmadığını ve dışarıdan çok anlamsız göründüğünü fark edince, tartışmalara girmekten vazgeçtim. Yoksa yukarıdaki tartışılan konu tam benim ilgi alanım ama tartışmaya bodoslama dalmıyorum, çünkü tartışılan şeyler dediğim gibi; bir sonuca varmıyor.
Bir adamın yazdığı yorumumu saçma ve gerzekçe mi buldunuz? Aferdersiniz ”siklemeyin” geçin. Adama ”sen ne cahilsin! bu siteye yakışmıyorsun…” gibi cümlelerle direkt girişirseniz bu işin sonu illa küfüre varacaktır, ki yukarıda da öyle oldu. Bende ”size göre” saçma sapan bir şey yazarsam beni de siklemeyin geçin. Siklememek çok güzel eylemdir tavsiye ederim :)
25.01.2014
@Nahilath, haklısın, bazı durumlarda tartışmalar bir yere varmıyor. Ama ben de şunu sorayım: hangi sitedeki hangi tartışma bir yere varıyor? Yani herhangi bir sitede bir sürü insan belli bir konuyu konuşuyor da, herkes kendi görüşünü söyledikten ve karşılıklı tartışıldıktan sonra muhabbet yavaş yavaş bir sonuca doğru ilerliyor ve en nihayetinde birinin çıkıp “arkadaşlar, fikir birliğine varmışız gibi gözüküyor (ya da “arkadaşlar belli ki bu konuda ortak bir paydada buluşamayacağız; bu tartışmadan gördük ki bu konuda şu, şu ve şu fikirler arasında gidip geliyoruz”) demesi sonucu bir “tamamdır bu konuyu da çözdük”e mi geliniyor? :)
Tartışma konusu içinde dallanıp budaklanarak ve zaman zaman sataşmalar sonucu konunun dağılmasıyla sonuçlanan bir “bir yere varamamazlık” görülebiliyor, ama o süreçte insanlar düşüncelerini paylaşmış oluyorlar; aşağıda görüldüğü gibi Başer (Furtherial), Cihan (Barba) gibi konunun direkt olarak muhatabı insanlar da yorum yapıyorlar falan, bu şekilde bir tartışma, fikir alışverişi oluyor.
Elbet arada gereksiz yere çekilen mevzular, sapmalar, şunlar bunlar oluyor; ama en nihayetinde, hafta bitip de tartışma başlığı yenilendiğinde, bu tartışmaya başlamadan öncesine göre daha fazla şey biliyor oluyoruz. Çünkü insanlar öyle ya da böyle bir şeyler paylaşıyorlar, ki buradaki temel amaç da bu zaten.
25.01.2014
@Ahmet Saraçoğlu, Şimdi baktım da, kendimi eksik ifade etmişim.
”tartışma” var, ”tartışma” var. Ben onu ayırmadan yazdım biraz.
Yukarı da ”bir yere varmayan tartışmalardan” kast ettiğim şey, bu konunun altında dönen ”Muhammed şöyleydi” gibi tartışmalar. Yani ana konunun dışında ortaya çıkan, ve konuya da bir katkı sağlamayan tartışmalar. Bunlar sonuca ulaşamadığı için gereksiz. Yoksa normal tartışmalar ve fikir alışverişleri elbette güzeldir. İnsan zaten içindeki düşüncelerini paylaşmak ister.
Birde ”diğer siteler şöyleydi, o yüzden bizde öyle olabiliriz” demek yanlış bence. PasifAgresif diğer sitelerden kalite olarak oldukça ileride, umarım hepte böyle kalır. PasifAgresifi tartışma dönen, troll dolu ”diğer siteler” ile kıyaslamamak gerek :)
25.01.2014
@Nahilath, diğer sitelerden kastım, konu fark etmeksizin internetteki tüm sitelerdi. :) Şahsen herhangi bir internet sitesindeki bir tartışmada bir yere varıldığını görmedim. Birileri fikir belirtir, birileri buna katılır veya katılmaz, tartışma uzar, dağılır, birileri konuya sadık kalır, birileri dağıtır, birileri eğlencesi için konuşur, bazısı daha ciddi tartışır, öyle devam eder. Aynı buradaki gibi.
Yoksa PA’nın kendi alanında kaliteli olması bizim de tek amacımız. :)
din tartışmaları yaşandığını görüyorum… gereksiz tartışmalar bunlar… içine girdin mi çıkamazsın…
ayrıca pekçok referans noktası sünni kaynaklı…arabistanda som altından israf dolu saçmalıklar inşa edilirken, tukaka edilen mütevazi iran islamı sanki daha bir peygamberi değil mi? (sünniyim bu arada)
açık konuşayım yukardaki hiç bir söze referans vermeyeceğim… sadece kendimden söyleyeyim… fazlasıyla dindar bir ailede fazlasıyla dindar bir şekilde yetiştirildim… aslında zamanında bu durumdan ‘hidayetli kişi’ olabildim diye iftihar ederdim…
sonra yaş ilerledikçe birşeyler oldu…dini konulardaki fanatik ve bağnaz tutumdan, kendim çok dindar yetiştirilmiş olmama rağmen, rahatsız olmaya başladım…
birşey eksik veya yanlıştı sanki… biryerlerde bir hata vardı ama neredeydi?.. çok keskin bir şekilde ‘biz ve onlar’ ayrımını yıllarca yaşadım… hayatın bu kadar dar kafalılık kaldırmadığını anlamam işte 20′lerin başlarında oldu…
acaba camileri hergün dolduranlar, dinin emirlerini yerine getirdiğini iddia edenler her daim mutebermi görülecekti? bunun böyle olmaması gerektiği ile ilgili kuşkularım Gezi Parkı olayları ile son buldu… Tarihin yazıldığı o günlerde selahiyet sahibi sandığımız, mutedil denen adamların iktidar elden uçmasın diye ne saçma, izansız, fikir yoksunu yazılar yazdıklarını, karikatürler çizdiklerini, beyanatlar verdiklerini gördüm… bu uyanış ‘aman bunlar gitsin onun yerine başörtülüleri okul(ilköğretimi kastetmiyorum) kapılarından kovan zihniyet geri gelsin’ anlamına gelmiyor yalnız…
ayrıca başörtüsü nedir ki? cidden? öyle kadınlar var ki başı açık, ama kapalı kadından daha muteber, daha insan.. başörtüsü kadının günahlarını örtmez… ona hayatta otomatikman ayrıcalıklı bir konum atfetmez… başı açıklık diğer kızları ‘kız’ yaparken, başörtüsü kapanmışı ‘bacı’ yapmaz…
bu konuda ahkam kesiyorum çünkü kendi ailemde önde gelen cemaatlerin birinde(Gülen değil) en önlerde yer alan biri var… yıllarca bunlarla yaşadım ben… ve her türlü olaydaki bakış açılarını, hissiyatlarını adım gibi biliyorum… nedenlerini, niçinlerini de…. ama o kadar basit değil…
herkesin şüphesine saygı duymak lazım… yaşanan islam peygamberin zamanınkinden fazlasıyla farklı bunun farkına varılmalı… muhafazakar kodları fazlasıyla dinin içersine yedirip herşeyi, her tavrı, her ürünü, her fikri, her sanatsal türü muhafazakarlığın fonksiyonunu görmezden gelip dini referansla açıklamaya çalışmak saçmalığın daniskası…
hayat organik bir biçimde ilerliyor… bunu mekanik fikirlerle sonradan anlamlandırmaya çalışmak beyhude uğraş…
cemaatlerin içinde samimi, insan gibi insanlar var şüphesiz, ama çoğu sorgulamayan, ortamın kendisine sunduğu ilişkiler ağından faydalanmaya çalışan tipler… gereksiz mütevazilik gösterileri yumurta kapıya dayanısıya kadar… burada cinselliğin ve kadın-erkek ilişkilerinin fonksiyonu ve bir hayat gerçeği olarak varlığı göz önünde bulundurulmalı…
bugün hiçbir cemaatle alakam yok… ailemde bu tür bir yaşayış olması beni bağlamıyor… büyükbabam da cemaatlere sürekli küfreden, rakısını içen, atatürke tapan bir adam halbuki, ama onun o tavrı nasıl ebeveynlerime mal edilemezse ailemeden gelen hasletler de istemediğim halde bana mal edilemez…
müziğimi dinler kendi inandığım, ama yeniden inşa etmediğim islamı kendimce, elimden geldiğince yaşamaya devam ederim… günahkarım, ama şeytan değilim…
24.01.2014
@0101011011011001111010110, gerçekten güzel tespitlerin olduğu bir yazı olmuş bir sonunu yani”günahkarım, ama şeytan değilim” kısmını ama özelliklede “hayat organik bir biçimde ilerliyor… bunu mekanik fikirlerle sonradan anlamlandırmaya çalışmak beyhude uğraş… ” kısmını okurken vaaay dedim kendi kendime
Selam arkadaşlar,
Yazacaklarım aslında gündemin etkilerinden çok, başımızdan geçenleri anlatacak kıvamda olacaktır. Bileniniz var, bilmeyenler için şöyle bahsedeyim; 5 yıldır Dorock Bar Taksim’de sahne alan Razor’un ve (reklam yapıyor gibi olmasın ama) ilk albümü henüz yeni çıkmış olan Furtherial’ın gitar & vokaliyim. Konu siyasi gündem olunca, şahsen üzerimde ve grupça üzerimizde fiziksel etkiye kadar etkisi olan Gezi olaylarına biraz uzunca değineceğim.
Olaylar ilk başladığında biz tabi ki sahneyi mahneyi siktir edip, Taksim’e, direnişteki yerimizi almaya gittik. Gezi’den evvel, hali hazırda belli siyasal olaylarda, belli başlı yıl dönümlerinde, 1 Mayıs’larda, bir takım ölümlerde(!) eğer sahnede olduğumuz günlerde isek, destek amaçlı konuşmalar yapardık. Sivas’ı anardık her 2 Temmuz’da örneğin. Sadece o günlere mahsus Moğollar’dan “Issızlığın Ortasında” çalardık. Bu gibi şeyleri insanlar bizi daha çok sevsin diye değil, içimizden geldiği ve insanlık borcu olarak gördüğümüz için yapardık. Dolayısıyla Gezi gibi büyük bir olayda da saflarımızı doğru yerde aldığımızı düşünüyorum.
Olaylar tüm mide bulandırıcılığıyla devam etti ve tabi ki bize de sıçradı. Siz de biliyorsunuz ki çaldığımız mekan, İstanbul’da canlı canlı metal müzik yapılan tek mekan artık. Şu anki hükümetin de uzun vadede Taksim’i yandaşlarına hazır etmek gibi de çalışmalarının olduğunu bir süredir biliyorduk. Amaçları ise zaten Taksim’de, özellikle de İstiklal Caddesi’nde sürekli çatışma olması diye de düşündük. Dorock’a destek olunması lazımdı bu durumda. Bir süre sonra programlarımıza devam etmeye başladık biz de; zira karşıdan gelen talep de bu yöndeydi.
Sonraları çoğu günler normal şekilde seyrederken, Cumartesi günleri olaylar olmaya başladı. Bu sırada biz olay falan dinlemeyip, mekana çalmaya gittik elbette. Ve helal olsun, o dönemde gelmeyi ihmal etmeyen güzel insanlar oldu mekana. Bu arada grup elemanları olarak, Avrupa yakasındaki bir bara, Anadolu yakasından geliyoruz. Bara ulaşana kadar savaş vermemiz şöyle bir kenarda dursun, başımıza gelen en ciddi vakayı burada anlatmazsam olmaz.
Sahnedeyiz, dışarıda resmen savaş var. Çok gergin bir ortamda müzik yapmaya çalışıyoruz. Ufak bir tartışma yaşandı işletmeyle aramızda önce. Sinirler iyice gerildi. Çalmaya devam ederken şarkı esnasında Dorock Bar’ın içine birden fazla biber gazı kapsülü atıldı. Duman bulutunu balkondan içeri girerken gördüm, gitarı bırakıp bizimkilere döndüm, ve “sıçtık” dedim. O gaz; bırakın sahneyi, bütün barı resmen yuttu. Yerlere düştük, zaten sahnede olduğumuzdan ve yaz olduğundan dolayı iyice terli vücudumuza o gaz yapıştı. Ortalık tam anlamıyla can pazarına döndü. İçeride astımı olan arkadaşlar mı dersiniz, kadınlar mı dersiniz… Benim de alerjik astımım var bir de… Dorock’a daha önce gelmiş olan arkadaşlar bilir, sahne girişte tam karşıdadır. Sahnenin konumu itibariyle de oradan dışarı çıkmak epey uzun sürer. Kız aradaşım da bardaydı o gece, birbirimizi bulamadık bir süre, kaldı ki zaten içerideki gazdan bir şey görebilmek mümkün değildi. İçeride düşüp bayılmış, zar zor dışarı çıkardılar.
İçeriden dışarı çıkabildiğimizde ve nihayet kız arkadaşımı bulabildiğimde kendisi kötü durumdaydı. Karşıki kaldırıma oturduk, yanımızda bar çalışanları ve birkaç arkadaş var. Bir tane akrep geldi (polisin kullandığından) ve sokağın başında durdu. Bizi gördü ve aracın tepesine çıktı. Elindeki gaz fişeği tabancasını bize doğrultup üzerimize ateşledi. İşte orada gördüm bunları yapanın aslında insan olmadığını…
Sonraki günlerde de pek farklı durumlar yaşamadık. Sabah 4’lere 5’lere kadar gaz ve boyalı mermi bombardımanı eşliğinde sahnelerimiz oldu. Sabah 5’te eve gitmeye çalışırken kolumdan plastik, boyalı mermiyle vurulduğum oldu. İçeri atılan gazlar yüzünden iptal olan sahnelerden elbette para alamadık, ya da eve dönüş yolu için az bir miktar para istedik çünkü mekan da zor durumdaydı. Müzik dışında meslekleri olmayan insanlar olduğumuz için de elbette o dönem çok ciddi fakirlik çektik. Albüm kaydımız da tam Gezi dönemine geldiğinden dolayı, çıkarabilmemiz epey zaman aldı.
Bu olayların sonlarına doğru, şöyle bir hikaye ortaya çıktı: Hafta içi Taksim normal seyrine dönüyor, sadece Cumartesi günleri eylemler oluyordu. Bu durumda da hem kimsenin bir kazancı olmuyor, hem de orada bulunmaya mecbur olan bizlere zarar geliyordu. Durumumuzu, insanlara internet ortamında elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık. Maddi çıkarlarını düşünen müzisyenler damgası yedik. Hoş değildi.
Fazla uzun yazdım, kusuruma bakmayın. Umarım günün birinde daha güzel günler göreceğiz. Bu ülkede müzik adına yaşananlar ile ilgili daha başka konularda, daha çok fazla söylemek istediğim şey var tabi ki ama şimdilik bu kadarı yeterli sanırım. Başka başlıklar altında görüşmek üzere!
25.01.2014
@Başer Çelebi, kardeş üzüntüyle okudum yazını. işallah çalışmalarınıza devam edebilirsiniz. özellikle bu “Maddi çıkarlarını düşünen müzisyenler damgası yedik” kısmını okuyunca çok öfkelendim bu tavır inanılmaz çirkin bir tavır, belki bizlerde pek çok defa insanları yargıladık ama empati kuramamak, karşıdaki insanın halinden anlamaya çalışmamak gerçekten çok çirkin. keşke artık hepimiz başkalarını yargılamayı ve etiketlemeyi bırakabilsek
02.02.2014
@sefagn, Teşekkür ederim, neyse ki öyle bir dönemi de atlatmayı başardık, şu an her şey yolunda görünüyor. Bizi o şekil damgalayanlara zamanında şu cevabı vermiştim; bize üç beş gitarcı demenizle, tayyonun hepimize üç beş çapulcu demesi tamamen aynı şeydir. Savunulan görüş ne olursa olsun, bazı zihniyetler değişmiyor ne yazık ki.
Apolitik olmanın maharet sayıldığı bir ortamda “Gezi” mevzusu bile sanatçılara muhalif bir tavır almak konusunda itici bir güç olamadı. Bunun birkaç sebebi var;
Öncelikle müzik yapan, söz yazan kişi korkuyor. Zira demokrasi ve özgürlük kavramlarını bir evrim süreci yaşatmadan, tepeden indiren geçmişimiz büyükleri, bu güdük anlayışın geleceğin savcılarına ne denli kaypak bir zemin sağlayabileceğini öngörememiş. Hatırlarsanız Youtube barındırdığı milyonlarca videodan sadece birinde Mustafa Kemal’i “katil” olarak niteleyen bir kullanıcı montajı yüzünden kapatılmış, Elif Şafak bir romanındaki hayali karakterin söyledikleri yüzünden Türklüğü aşağıladığı gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis cezası istenmişti. Yani “fikir hürriyeti nedir?” bilmiyoruz… Bu devlet babanın son 30-40 yıldır düzeltemediği bombok siyasi tavrı yüzündendir, anlaşılması, boyun eğmesi bana göre korkaklıktır ama Türkiye’de gerçek anlamda politik bir rock-metal işinin çıkmamasına baskılardan, kısıtlamalardan daha büyük bir engel varsa dinleyicinin içine girdiği kompleksten başka birşey değildir.
Şöyle ki, yaptığım birkaç işten, gelen yorumlardan ve bu işi yaparken bizzat grup elemanlarının nasıl arızalar çıkardığından bahsetmek istiyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=qhBEqQd1I2s
https://www.youtube.com/watch?v=NI6w4eeN_XY
https://www.youtube.com/watch?v=WlYuKgH_QcM
Görüldüğü gibi kısmen sert olan ama sürekli politik içerikli parçalar yapmışız. Ölüm tehditleri savurulmuş saçma sapan mesajlardan bahsetmeyeceğim direk kendi kendimize ne yaptığımızı anlatacağım. Parçalardan birinde epey epey ama metaforlar üzerinden Tayyip’e giydiriliyor. Bizim ağır metalci gencimiz beğenmiyor, çünkü yabancı grup “Fuck” dediği vakit agresif ama biz “Sikiş” deyince komik duyuluyormuş. Onlar “ass” dediği vakit şahane ama biz “kıç” deyince şaklabanlık oluyormuş. Türkçe olmazmış, yapı olarak uygun değilmiş, prozodi sorunu varmış, artikülasyon oturmuyormuş. Ulan Türk Sanat Müziği dediğin nane, öyle kompleks ritimlere öyle sözler oturtuyor ki… Ayrıca bu ülke tamamen hece kalıpları üzerine kurulu bir divan edebiyatı dönemi görmüş ki, bırak Türkçe’yi, Farsça bile yardırmış vatandaş kaç yüzyıl önce. Sorun dil falan değil, sorun anasından babasından, devletinden, dininden “sessini yüksek sesle çıkarma” baskısı görmüş herifin anadilinde aşktan ve de meşkten başka dertlere kulağının kapalı olması.
Hele bir de muhalif tavrı prim derdi gütmekle bağdaştıran, utanmadan bir de ergenlik diye niteleyen ultra cahil kesim var ki, bunlar gezi olayları sırasında polisin kontrolden çıkmış tam teçhizatlı şiddetine sadece taşla karşı koyan insanları “sen gelme ulan ayı” diye iteleyen liberal burjuvalardır. Rock, metal ya da punk türünde bir işin içinde geçen hükümet aleyhtarı sözlere ergenlik etiketini yapıştırmak bir kere bu müziklerin tümünü pasifize etmektir, cahilliktir hatta esas olarak ergenliğin ta kendisidir.
Yine de en kızdığım kimseler bunlar değildir. En boktanı bu sözlere müziklere yıllardır sokak içmelerinde, takılmacalarında sistemi eleştirerek, ağız dolusu küfrederek, belki de bu müziğe ilham vermiş bizzat grubun elemanının çıkıp “abi, şarkıda polis demeyelim, abi başkan demeyelim, abi metaforlar üzerinden şarkı yapalım, abi biraz da karı kızdan bahsedelim” gibi abuk sabuk şeyler söylemesi oluyor. Velhasıl kelam, Türkiye zor memleket… Sanat icra etmek yetkili abilerin sınırlandırması ve kısıtlamasıyla cidden zor ancak gerçek anlamda muhalif bir metal/rock/punk çıkmasının önündeki en büyük engel de yine biz, sert çocuklarız.
Bir EP yayınlamış olmamıza ve bir tam bir albüm çıkarmaya fazla fazla yetecek birbirinden ters ve bol politik parçam olmasına rağmen işte bu yüzden gerisini getiremiyorum. Barba’yı kurarken birlikte yola çıktığım arkadaşlarımı bir daha birlikte müzik yapamayacağımız raddesinde kaybettim. Zira Taksim’de ya da Kadıköy’de insanların seslerini çıkarma hakkı, polisin orantısız müdahalesiyle bastırılırken evde oturmak nasıl zoruma gidiyorsa, bu gündemde müzik yaparken olan biteni görmezden gelip aşktan, börtü böcükten ve de nihilizmin doruklarından bahsetmeyi kendime yakıştıramıyorum.
24.01.2014
@Cihan Gulbudak, sizi burda yakalamışken yazayım, Barba gerçekten çok çok güzel ve cesur bir grup, özellikle vokali ve gitar tonlarını çok seviyorum.Umarım zamanla değeriniz anlaşılır da yeni şeyler duyarız sizden.
http://onbirincitez.wordpress.com/sanat-ve-politika-howard-zinn-ve-thom-yorke/
Bazı arkadaşlar protest müzik tanımlamasını abartıp konuyu alakasız yerlere getirmiş ve hatta içlerindeki -nefret mi desem artık bilemedim..- o şeyi dışarı vurmuşlar; Son derece alakasız biçimde. Yahu kardeşim, ‘müzisyenler gündemden nasıl etkileniyor’ demiş yazar, sen kalkmışsın ‘eğer Allah böyleyse Allah şöyleyse’..Güzelim konu tartışma konusu olmaktan öteye geçmiş, kavga konusu olmuş. Aslında iki ucu boklu değnek gibi bir durumu da yok konunun. Mis gibi yorumlanabilecek bi mevzu. Mesela Başer Çelebi & Cihan Gülbudak olaya doğru dürüst biçimde yaklaşabilmişler..(her ne kadar yorumlarındaki bazı kısımlara katılmasam da)
Ben özellikle de Türkiye gibi bir ülkede protest müziğe karşıyım. Hatta ben protest müziğe çoğunlukla karşıyım. Müzik düşüncelerini ve protest kimliğini yansıtmak için MÜKEMMEL bir araç olsa bile..bilmiyorum, hani derler ya ‘spora siyaset karışmayın’..ben de müzik için aynısını düşünüyorum diyebilirim. Bir müzisyen benim düşüncemde olsa ve protest müzik yapsa, ben yinede yeğlemem bu işi. Belki de yanlış düşündüğüm noktalar var, ama şu an kalbimden geçenler bu şekilde..
bu hafta tartışma konusunu değiştirmemeniz bence yanlış olmuş mesela ben muhtemelen bu haftaki tartışma konusu hazır bu grammyler açıklanmışken “müzik ödüllendirmeleri” tarzı bir şey seçilir diye düşünüyodum. aslında öyle bir konuda çok iyi olur grammyler rock’n roll hall of fame takdimleri falan diye yardırırdık
Bugün şöyle bir yazı yazıldı, eğer okursanız…
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/direnisin-sanati-devrimin-sanati-86681