Akıl hastaneleri korkutucudur. İçindeki akıl hastalarının her an her türlü tutarsız davranışı sergileyebileceği ihtimali ve sağlıklı zihinlerin tahmin edilemez olana karşı duyduğu kaygının karşılaşması sonucu akıl hastaneleri korku filmlerinin sıkça kullanılan teması haline gelmiştir. Normalde kimseye yakıştıramayacağınız tutarsızlıkları akıl hastalarına yapıştırabilir ve onları film konusu yapabilirsiniz.
İnsanı ne delirtir? Delirmek nasıl bir şeydir? Yakın bir arkadaşım “en büyük korkum delirmek” demişti. Üzerine bir saniye düşününce en garibi olabilir. Hala ölmemişsiniz ama dışardaki dünya sizin algınıza oturmuyor.
Çevrenizde “Benim şizofren bir tarafım vardır.” diyen kız varsa ağzına vurun. Ona diyin ki “Şizofreni kalıtımla aktarılan bir şey, arkadaşının sevgilisine kızgın mesaj atınca şizofren olunmuyor. Ayrıca havalı bir şey de değil. John Nash olmaya çalışma.” Bu uzun cümleyi kurun ve masadan kalkın. Evini biliyorsanız ailesine içinde koç taşlık ve kuzu ciğeri olan bir mektup bırakın. Evet artık evinize gönül rahatlığıyla dönebilirsiniz.
Disturbed dediysek önce bir David Draiman sesinden “A-A-A-A-AAUV” yapalım ve albüme girişelim. “Asylum” ”BIRAKIN LAN BENİ!” diye aşırı gaz bir şekilde başlıyor. Headbang yapmadan duramayacağınız, spor yapıyorsanız setlerinizde sizi ateşleyen bir şarkı. Nakaratın bazı kısımlarında davulun es vermeleri, verselerdeki endüstriyel efektlerle gayet net bir şarkı. Hiç lafı dolandırmıyor. Rahat bir hit şarkı. Seviyorum böyle gevelemeyen işleri.
Hemen ardından çok iyi bir verse’e sahip “The Infection” başlıyor ve “Asylum” hitlerine ikincisini ekliyor. Ardından “Warrior”. Albümü dinlerkenki düşüncem tıkır tıkır top oynayan Fenerbahçe’yi izlerki ben gibiydi. Fener sıkıntılı top oynar. İttire ittire son anda gol atar falan, kanser eder insanı. Ama gününde oynadığında da “vaaay çok iyi be.” dersiniz. Bu albümde de öyleydi. “Dur bakalım bu bombalar nereye kadar devam edecek. Böyle giderse hastası olurum.” dedim. Sonra Fener’e bağladı yine albüm. Yarısından sonra formül oldu işler. Belli oldu her şarkının gideceği yer. Hani direkt olan işleri seviyoruz okay ama bir yerden sonra aynı şarkının farklı versiyonlarını dinlemek istemiyoruz.
Bence grubun en büyük avantajı da en büyük dezavantajı da vokalisti. Ne dediği doğru dürüst anlaşılmayan, gitara yakın esler vererek “DA-DA-DA-DA-DA” diye söylediği verseler ve arkasından çok net anlaşılan, akılda kalıcı nakaratlar söylemesi sıkıcı olabiliyor. Agresif ama monoton bir müzik duyuyoruz bir süre sonra. Bence bunun sebebi grubun tek gitaristle yaptığı müziğin yarattığı dar odayı genişletme çabası. Vokalist hem vokal hem de ikinci gitar gibi çalışıyor çünkü söylediği partlarda ek melodilere ihtiyaç var gibi.
Yine de yarısı çok iyi, diğer yarısı ise sıradan olan bir albüm için 6 puanı “Asylum” – “The Animal” arasındaki çabaya vermek yerinde olur diye düşünüyorum. İyi dinlemeler.
Hayatımda Down with the Sickness dışında 1 tane bile Disturbed şarkısı duymamış olmam ilginç bir durum mu, bana mı denk gelmemiş, yoksa Disturbed sandığım kadar devasa ve her yerde çalınan bir grup değil mi acaba? Cidden başka hiçbir şarkılarını duymadım bugüne dek.
03.01.2014
@Ahmet Saraçoğlu, İlk NFS: Most Wanted’da Decadence şarkısıyla tanımıştım. Bahadır’ın da dediği DA-DA-DA-DA vokalleri olayı orada hoş duruyordu. Sonra işte diğer şarkılara bakmak istediğimde aynı formülleri görünce merakım kaçtı grubun diğer şarkılarına. Ha Stricken, Down With The Sickness, Asylum hala dinlerim arada bir, ama bu kadar yani. Çok devasa bir grup oldu mu, ben de bilmiyorum. Fakat David Draiman kendini yeterince ön plana çıkarmayı başardı Disturbed sonrası. Trivium’un son albümünde prodüktör olması, Matt’e vokal koçluğu yapması Vengeance Falls’a fazlasıyla sinmişti mesela. “Brave This Storm”un verse’lerinin de DA-DA-DA-DA gidişi ilk duyduğumda baya üzmüştü. Hatta “E mikrofona sen geçeydin de Matt’in tarzına dokunmayaydın be David DraiSarıkabadayı” dediğimi hatırlıyorum.
Konu konuyu açtı ama içimde kalmıştı bunlar.
03.01.2014
@OMustafar, Yazdıklarına bir de Stupified’ı eklerim, bende de aynı durum.
03.01.2014
@Ahmet Saraçoğlu, Türkiye’de sanırım öyle. linkin park, rammstein, system of a downcı kesim bile birhaber bu gruptan
İlk albümlerini çok çooook severim. o tarzı bozmasalardı iyiydi. ama her albümleri bence sıkmadan kendini dinletiyor. asylum albümü ise ortanın iyisi bir albüm gerçi sırf david’in vokalleri yeter
Kendileri rap metal yapmadıklarını iddaa etseler de zamanla rap müziği anımsattıklarından dolayı bıraktım. Evet, SOADcı, LPci ve Rammstein’cı kitlede de bilenleri yok.
Tam bir poser grubu. Metalide geçtim rock music ile uzaktan yakından alakası olmayan hemen hemen herkesin bir iki parçasını bildiği ve aslında dinlenme oranları da iyi olan bir grup.
bu albümün en zayıf yaniysa içerisinde doğru düzgün (önceki albümlerdeki sayıya ve güce kıyasla) “hit” parça olmaması ve siritmasi.
yaptığın müzik belli. tarzın, kitlen vs. de. Nerede o ilk albüm, nerede o son 3 albüm önceki ara dönemdeki insanlara kendisini eşlik ettiren hit parçalar.
vokalli de beni 10 seneden sonra baydi açıkçası. müziğe girmiyorum çünkü formül zaten hep aynı.
ortalamalarının epey altında bir albüm. 10 üzerinden 5 verdim.