Kendimi sorgulamama sebep olan müziklerden ilk sıraya koyduğum bu müziği ve albümü incelemeye geçmeden önce kısaca bir şeyler demek istiyorum dostlar. Şu geyiği duymuşsunuzdur “Blues aslında pamuk tarlasındaki zencilerin gökyüzüne bakmasıyla doğmuş”. Kesin duymuşsunuzdur. Neyse artık duydunuz. Bir de bunun Country versiyonu var. “Country aslında oranın arabeski” ya da “Country oranın Neşet Ertaşı”. İşte kafa karışıklığım tam bu noktada başlıyor.
Bir müziğe bağlanmak için onunla özleşmek gerekir mi? Metalci olmak için siyah giymeli mi? Hayır tabii ki. Country sevmek için Amerikan kekosu olmak gerekir mi? Hayır tabii ki. Ama size birisi süper bir takım elbiseyle gelse ve kurumsal bir şirketin CEO’su olduğunu söylese. Haftasonlarını gayet havalı lokantalarda hoş arabalara binerek geçirse. Ama o arkadaşınızın son model spor arabasına bindiğinizde Neşet Ertaş çalsa bi an garipser misiniz? “Hayır ben de bu paragrafın başında yazdıklarına katılıyorum ve insanın duruşuyla dinlediği şeyler bir olmak zorunda değil” deseniz bile inceden bi kıllanırsınız değil mi? “Nasıl bir adam lan bu? Ne alaka şimdi?” der misiniz?
Benim Country sevgim de beni bu alanda zorladı işte. Amerikan + Hristiyan + Köylü olma formulünü elinde tutan bir tarzın tamamen müzikal yapısı, eğlencesi ve gerçekliği beni kendine bağlıyor. Eğer Nashville, Tennessee’de doğmuş olsaydım kesin aşırı stereotip bir redneck olurdum. Bunu söylerken gurur duymuyorum ama size karşı samimiyim. “THEEEY TOOOK OUR JOOOOBS” diyip “tüm müslüman ülkelerin kıçını tekmeliyoruz YİHAAA” diye Ford kamyonetle etrafta gezerdim. Belki de gezmezdim lan. Yok yok gezmezdim. Ya da…
Country Super Star, Blake Shelton’ın “Based on a True Story…” albümünde 2 adet bonus şarkı olmak üzere 14 şarkı var ve neredeyse boş yok. 4 ana başlıkla konuyu ve neden sevdiğimi açıklamaya çalışacağım. Üzerine kavga edilmemesi gereken düşüncelerime başlıyorum.
1) Samimiyet:
Müzik kendini tekrar ederken kalıbını kırmak düşüncesinde değil. Bu müzik için önemli olan ruhlu şarkılar yapmak. “Country on the Radio” şarkısından alıntı yaparak neden öyle olduğunu söyleyeyim. “Country şarkıları neden bozuk plak gibi aynı şeyi söyleyip duruyor hiç merak ettin mi? Güzel kızlar, kamyonetler, yırtık pantolonlar, kirli yollar, mısır tarlaları, ev yapımı şarap…Ufak bir kasaba ve cumartesi akşamları olduktan sonra, slide gitar, kotlu pantolonlu hatunlar ve radyoda Country oldukça.”
2) Honky Tonk:
Barlarda müzik yapılır. Türkiye’de de var. Biz de çaldık, çalıyoruz. Ama bu durum farklı. Sahnesi olan bir yerde buluşmakla çalışan insanların düzenli gidecekleri yer olması arasında bir fark var. Tıpkı Trakya’da olduğu gibi tarladan arta kalan zamanda meyhaneye giden yaşlılar orda da böyle barlara gidiyor ve bu yerlerde bazı country şarkıcıları çıkıyor. Onlar parasını kazanıyor.
Barda düzenli metal programı yapan insan metalci pantolonunu sahneden sonra çıkarmak durumunda kalabiliyor ama orada buna ihtiyaç yok. Dolayısıyla Honky Tonk kültürünün kazandırdığı şey önemli. Tabii bu söylediğim şey müslüman dolu hele ki cahil müslüman dolu yerlerde olacak şeyler değil.
Hazır müslüman demişken “gerçek müslümanlık bu değil” diyerek Ortadoğu’daki cehaleti gösterenlere de burdan sesleniyorum. “Bi bitemediniz arkadaş!” Nerde bu gerçek müslümanlar? Vatikan’da değil heralde. Bu çıkarımla dünyada 2 örnek müslüman var. 1) Yusuf İslam (a.k.a Cat Stevens) 2) Bu lafı diyen kişi.
3) Kristal parlaklığında prodüksiyon
Şarkıların yapıları ve kullanılan enstrümanların temiz olması nedeniyle (distortion vs gibi kontrolu görece zor şeyler barındırmaması) miks için harika bir tarz. Hem rock öğeleri barındırıyor ve rock gibi mikslenebiliyor hem de her dokunuş belirgin bir şekilde fark yaratıyor.
4) Gitar tekniği
Yıllar içinde gitar tekniğini belirginleştirmiş bir tarz ve artık net bir şekilde “Country Gitar” diye bir şey var. Blues gibi, Jazz gibi. Yani teorik olarak blues benzerliği haricinde banjo’dan gitara geçen lick ve arpejler. “Chicken Pickin’” denilen parmak tekniği ve slide gitar aksiyonları gibi çok bariz farklar barındırıyor. Hatta country için Fender’in B-Bender adında harika bir gitarı var ki Metallica Unforgiven II’da çok güzel kullanmıştır.
Liste bu şekilde gidiyor işte.
Blake Shelton’ın bu albümü de listemdeki tüm maddeleri bana veriyor. Durum böyle olunca da benden yüksek not alıyor. Ha peki hiç eksileri yok mu? Tabii ki var. Mesela içerik olarak baya yavan olabiliyor bir yerden sonra. Cidden bozuk plak gibi olabiliyor. Ya da “2 alana 1 bedava” şeklinde pazarlama stratejileriyle “hakkaten köylüsünüz lan!” dedirtebiliyorlar.
Karizmatık kovboylara da kulağınızda yer açın diyorum ve size karşı samimiyetimi kötüye kullanmamanızı umuyorum. Farklı müzikler dinlemek çok güzel. Herkese tavsiye ediyorum.
valla country kritikleri yapılacağını bilseydim alan jackson’dan girer kenny rogers’dan çıkardım ama bu modern country’ciler gittikçe daha da çoğalıyorlar. blake shelton’ın bundan önceki albümü baya kötüydü. belki de christmas albümlerini fazla sevmememdendir. ama ilk kendi adıyla çıkardığı albüm bana göre ileride klasik olacaktır. hepsini dinledim ama son albümünün çıktığını bilmiyordum, sonra eğilirim bunun üzerine ama vokal/gitar modern country müziğiyse konu brad paisley’e bakın derim. o biraz daha iyi. teşekkürler kritik için.
Bu tarz müzikleri çok az kez dinlemeye çalıştım, bulaştığım bi tür olmadı yani pek country falan.
kritikte eğlenceli olmuş, “nerde bu gerçek müslümanlar?” bölümü falan güzel sffsgkjl
Kritik gayet güzel olmuş. Özellikle ilk iki paragrafa fazlasıyla katıldım. Metal dinlediğim öğrenilince benzer tepkileri ben de alıyorum. Tektipleşmeye her zaman karşı olmuşumdur. Aslında “metalci gibi giyinme” dediğimiz hadise de bu duruma bir nevi başkaldırı, o da ayrı bir paradoks. Neyse müzik içeriğinden yoksun bir yorum oldu, farkındayım.