Bugün benden pek alışık olmadığınız bir tarzda müzik yapan bir grubu tanıtmaya çalışacağım. Grup maalesef az kişi tarafından biliniyor gördüğüm kadarıyla ama umarım bu yazı vesilesiyle birileri merak edip dinler de tıpkı benim gibi “havaya girmek” istediği zamanlarda dinleyebileceği yeni bir grup keşfeder.
Daha önce bir kez İsveç tartışma başlığında bir kez de SOILWORK konser yazısında kısaca önermiştim bu grubu ama kimse sallamayınca artık kritik yazmanın vakti geldiğini anladım. Yine dinlemezseniz kapınızda bitip zorla dinlettireceğim artık başka yolu yok.
THE NIGHT FLIGHT ORCHESTRA “süper grup” diye tabir edebileceğimiz bir yan proje aslında. Böyle süper grup projelerinin sıçma olasılığı baya yüksek tabii ama burada işler yolunda gitmiş diyebiliriz. Peki kimler var bu projede? SOILWORK’ten on parmağında on marifet vokalist Björn “Speed” Strid ve gitarist David Andersson, basta ARCH ENEMY ve SPIRITUAL BEGGARS’dan tanıdığımız Sharlee D’Angelo, davulda MEAN STREAK’ten pek tanımadığım Jonas Källsbäck ve klavyede ise hiçbir yerden tanımadığımız Richard Larsson var. Hmm o kadar da süper bir grup değilmiş lan aslında. Neyse.
Yazıda adı geçen gruplara yakın bir tarz müzik bekliyorsanız o beklentileri hemen çöpe atın. TNFO duru mu duru, leziz mi leziz, pamuk gibi, ne bileyim böyle sütlaç gibi müzik yapıyor. Grubu ilk olarak eski yazarlarımızdan Berca kardeşimin bir şarkı önermesiyle dinlemeye başladım. İlk olarak “Internal Affairs” adlı şarkıyı önermişti o muhterem zat. SOILWORK tarzı bir şey beklerken paçalarından groove akan bir giriş melodisiyle karşılaşınca güzel bir hareketlenme oldu bende. Sonra bir de “West Ruth Ave” dinlemeye başlayınca 16. saniyede giren kısımda şu halde buldum kendimi.
Evet, albüm genel olarak dinlerken hareketsiz kalmanızı çok zorlaştıracak derecede güzel, sade, tam ayarında bir klasik rock albümü. Ne fazla pop, ne fazla enstrüman mastürbasyonu veya öne çıkan bir enstrüman var. 11 şarkıdan oluşan ve toplam 57 dakika süren bu albüm Miami’den (Miami 502) Montreal’e (Montreal Midnight Supply), California’dan Glumslöv’e akıp giden bir nehir gibi adeta. Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Glumslöv ne alaka demeyin bu arada, Speed abimizin geldiği yer kendisi. İsveç’in güneyinde, Danimarka sınırına yakın bir yer. Sadece 2000 nüfuslu bu köyden Speed ve Peter Wildoer’in çıkmış olması nasıl bir hayvanlıktır yalnız? Ne ayaksınız lan siz?!
Albüme geri dönelim. Albümü defalarca dinledim ve hala da dinliyorum sıkılmadan. Bana göre boş şarkı yok. Speed sonunda temiz vokaldeki yeteneklerini cümle aleme göstermiş. Bu herif “pop şarkıcısı” olsa her yaza damgasını vururdu yemin ediyorum. Nazar değmesin gerçekten hastasıyız. Vokal melodileri de oldukça akılda kalıcı ve albümü bir iki dinleyişten sonra her şarkıya eşlik etmeye başlıyorsunuz.
Ama işin güzelliği, daha önce de dediğim gibi albüm sadece vokalle ön plana çıkan bir pop albümü değil. David Andersson SOILWORK’teki riflerinin yanında klasik rock müziği de ne kadar iyi özümsediğini gösteriyor ve albüm boyunca oldukça başarılı riflere ve sololara imza atıyor. Tadında bir klavye kullanımı ve klavye soloları, artı leziz davullar ve baslar da eklenince gerçekten tadından yenmez bir albüm çıkıyor ortaya. Gerçekten şarkı ismi vermek istemiyorum, hiçbirinin diğerinden aşağı kalır yanı yok bence.
Gözden kaçmışa benzeyen bu albümü dinleyin, dinlettirin. Çok pis metalden farklı şeyler dinlemek istediğinizde falan açın bu albümü keyfiniz yerine gelsin, bağıra çağıra eşlik edin. Hemen bu yazıdaki şarkılardan başlayın hatta. İyi dinlemeler. Bu arada grup Sweden Rock 2014’te çalacak. Umarım ileride daha çok konser verirler ve hatta yeni albüm çıkarırlar. Beklemedeyim.
Kadro Björn "Speed" Strid: Vokal
David Andersson: Gitar
Sharlee D'Angelo: Bas
Jonas Källsbäck: Davul
Richard Larsson: Klavye
Şarkılar 1. Siberian Queen
2. California Morning
3. Glowing City Madness
4. West Ruth Ave
5. Transatlantic Blues
6. Miami 5:02
7. Internal Affairs
8. 1998
9. Stella Ain't No Dove
10. Montreal Midnight Supply
11. Green Hills of Glumslöv
2012′de en çok dinlediğim albüm bu oldu. Ortalıkta bu kadar Soilwork manyağı olmasına rağmen bu albümün bu kadar az duyulmasına şaşkınım cidden. Uzun bir süre tek başıma dinledikten ve “lan bunu yazsam yazsam ben yazarım, ama bu tembel götümle de zor yazarım” dedikten sonra sitede incelemesini görmek acayip sevindirdi, ellerin dert görmesin Ömerim.
Modern soundlu klasik rock’tan hoşlanan kimse kaçırmamalı kesinlikle. Hele bir de funky havalardan hoşlanıyorsanız durduğunuz kabahat.
@Berca B., asıl benim sana teşekkür etmem lazım abi. O ilk yolladığın şarkıyı dinlediğimden beri takıldım kaldım resmen. Her gün dinliyorum neredeyse. Bir daha da yakında konserleri olursa affetmem.
2012′de en çok dinlediğim albüm bu oldu. Ortalıkta bu kadar Soilwork manyağı olmasına rağmen bu albümün bu kadar az duyulmasına şaşkınım cidden. Uzun bir süre tek başıma dinledikten ve “lan bunu yazsam yazsam ben yazarım, ama bu tembel götümle de zor yazarım” dedikten sonra sitede incelemesini görmek acayip sevindirdi, ellerin dert görmesin Ömerim.
Modern soundlu klasik rock’tan hoşlanan kimse kaçırmamalı kesinlikle. Hele bir de funky havalardan hoşlanıyorsanız durduğunuz kabahat.
23.11.2013
@Berca B., asıl benim sana teşekkür etmem lazım abi. O ilk yolladığın şarkıyı dinlediğimden beri takıldım kaldım resmen. Her gün dinliyorum neredeyse. Bir daha da yakında konserleri olursa affetmem.
Ne Björn’müş arkadaş.
Tam yaz döneminde dinlenecek grup, şimdi bu kasvetli havalarda hiç yönelemiyorum. Severim ama bu tarz müziği, kesinlikle bakacağım.