Özgür DURAKOĞULLARI
Black metal haricinde, mazisi eski tüm ana metal türlerinden izlere rastlanan bir müziği, eski usül bir yaklaşımla, ve modern bir soundla huzurlarımıza sunan ABD’li SORIZON; bence orjinal bir topluluk olarak anılabilir. İlk albümlerindeki kompozisyon yaklaşımını, bu yıl çıkan ikinci ürünlerinde de devam ettirseler de; “Somnus”, “Behind the Emerald Starscape”‘den en aşağı iki kat daha iyi ve daha oturmuş bir albüm.
2010 çıkışlı ilk eserlerinde de hemen dikkatleri çeken en bariz Sorizon’a özgü element, melodik bir vokal melodisini, boşluk vermemecesine tamamlayan scream vokalli parti. Bu ilk albümde kullandıkları kompozisyon yaklaşımını, takip eden 2013 albümünde de yer yer sunmaktan geri durmamışlar.
İlk albümlerini pek beğenmememin sebeplerinden biri vokallerdi aslında. McIntosh, sesini eski usül thrash vokalistleri gibi yırtıcı, death metal çığlıkçıları gibi hırçın, veya heavy solistleri gibi melodik biçimlerde kullanabilen bir icracı da olsa; bunu ilk albümde 3′te 0 dikkat çekicilikle başarırken, “Somnus”ta ise, death metal yırtınlamarı dışındakilerin altından yüksek başarıyla kalkarak bu oranı 3′te 2′ye çıkarabilmiş.
Notasız vokallerdeki kulağa çarpan başarısızlığının ardındaki nedenlerden performanssın haricinde olanı, soundlarının fazla direkt ve reverb’süz olması da denebilir. Vokaller hakkındaki fikrimi özetlersem, adamın eski usül thrash’lerinde rastlanan tarz delici, hırçın vokalleri acayip etkileyici, ve heavy/power/progresif gibi tarzlarda karşımıza sıklıkla çıkan, harmonik ve melodik partisyonlarda da iyi bir başarı gösteriyor McIntosh. Albümde sadece iki kez kullandığı temiz çığlık atraksiyonları ise son derece gaz veriyor dinlerken. (Slumber Into Death’in başlarındaki kısım özellikle tüyleri diken diken ediyor.)
SORIZON’ın vokaller dışında, “vay be nasıl yapmış!” dedirtecek zorlukta ve teknikte bir olayı yok. Aşırı hızlı tempolarla haşır neşir olunmayan kompozisyonlarda, çok fazla ritim değişikliğine rastlıyoruz. Yine de, özellikle bu ikinci albümde, ritim arası geçişleri oldukça yetkince hallettikleri, böylelikle dinlerken “kesintiye uğramış hissi”nin oluşmaması kompozisyon hanelerine artı bir puan olarak yazılıyor. Sound da ilk albüme göre çok daha rafine ve kusursuz olunca, eski usul thrash ve death’lerini de seven ve modern heavy/power/progresif sound’una ve müziklerine yatkınlığı olan kişilerin uzun süre sıkılmadan, keyifle dinleyeceği bir kayıt olmuş “Somnus”.
Captor of Dreams, Slumber Into Death ve The Twisted Hands of Fate şarkılarının biraz öne çıktığı kayıt, grup için atılmış büyük bir adım bence. Bu “progresif” adımları, çizgisel bir ilerlemeci serüven şeklinde devam ederse, SORIZON adını ileride daha çok duymaya devam ederiz.
Buradaki şarkılardan yola çıkarak hiç fena olmadığı kansına vardım. Yazı da güzel, ellere sağlık.
21.11.2013
@Korhan Tok, Teşekkürler ahbap. Tüm şarkılar yakın kalitede bu arada, Captor of Dreams daha vurucu denebilir belki.
Günü Overkill’in son iki albümüyle fena halde dağıtmış geçiriyorken,yazını görüp daha dinlediğim ilk şarkısında (Captor of dreams)grubun riff ve bateri sounduyla iyice freni patlamış kamyon şoförüne döndüm be özgür abi:) Ellerine sağlık yazıyla da grubu iyice tanımış oldum bilmeyen için gayet iyi bir tanıtım olmuş.Yalnız söylemeden edemem grup resminde oturan abi’nin bıyıkları kesip Da Vinci’nin mona lisa’sına güzel bir nazire portresi çizilebilir diye düşünüyorum:)
21.11.2013
@brutallica, Sağ olasın. Oturan abi yaslanırsa iz miz çıkmasın tişörtüne, onca imaj kasmış yazık olur. :)