Ertuğrul Bircan Çopur
Yine farklı bir konser deneyimiyle karşınızdayım sevgili PasifAgresif okurları. Maalesef ki bu defa çok detaylı olmayan ve esas grup AMON AMARTH’ı pek de kapsamayan bir yazı olacak bu; zira HELL’i daha önce hiç dinlememiştim ve ilgimi çeken bir grup değildi; AMON AMARTH’ın ise son iki albümü beni hiç sarmamıştı ve dinlediğim bir grup olduğu zamanlarda da iki defa izleme fırsatı bulmuştum canlı. Orada bulunmak isteme sebebim yalnızca CARCASS’tı ve aslında aylar önce biletler de tükenmişti. Last.fm’de aynı gün açıklanan GHOST konserine gitmek için bu konsere biletini BEDAVA veren bir adama denk gelip bileti aldım ve şansıma inanamayarak tarihi beklemeye koyuldum.
Fakat tabii ki yine olaysız bir akşam olmadı. İki hafta önceki THE OCEAN konserindeki bileti evde unutma faciasından sonra bu konuda dikkatliydim; ama bu sefer de başka bir sorun çıktı karşıma. Konser alanı olduğunu düşündüğüm mekana sorunsuzca girdim, biletteki saate göre konserin başlamasına on dakika kadar bir zamanım olduğu için montumu vestiyere bırakıp tişörtlerin satıldığı alana gittim. İlginç bir şekilde alanda yalnızca IN EXTREMO tişörtleri satılıyordu. Etrafa bir bakınıp hemen herkesin de IN EXTREMO tişörtü giydiğini farkedince, doğru yerde olmadığımdan şüphelenmeye başladım (daha hâlâ şüpheleniyorum, kafaya bakar mısınız). Kapıdaki görevliye gidip burası Kesselhaus mu diye sorunca hayır demesiyle artık nihayet yanlış yerde olduğuma emin oldum da, yetersiz Almancam ile “E o zaman yanlış biletle nasıl içeri aldınız beni, bir de yırttınız bunu?!” diyemedim ve hafif bir sinir bastı. Meğerse sokağın bir tarafı başka, diğer tarafı başka bir konser alanıymış, ben de siyah giyinmiş bir grup insanı takip edip yanlış yere girmişim. Tebrikleri yine yorumlarda kabul ediyorum.
Neyse, daha fazla uzatmayayım, Kesselhaus’a gidip kapıdaki görevliye derdimi yarım yamalak anlatınca sağ olsun sorun çıkartmadan beni içeriye aldı.
İçeriye girdiğimde HELL sahnedeydi; ama maalesef ki oldukça trajikomik sahneler yaşanıyordu içeride. Müziklerinin türü belli ki alandaki kimsenin ilgisini çekmiyordu. Aslında cidden kendilerini adamış bir performans sergiledi İngiliz grup; sahneye kafasında dikenlerden bir taçla çıkan vokalist David Bower (epeyce zayıf bir aktör olsa da) kendisini kırbaçladı ve çığlıklar attı, oradan oraya koşturdu, elinden geleni yaptı; fakat olmayınca olmadı işte. Epeyce büyük olan mekana geç gitmemin de eskisiyle oldukça arkalardaydım, ve önümde görebildiğim belki de binden fazla insanın neredeyse hiçbirinde bir hareketlenme olmadı. Şarkının bir hecesini seyirciye söyletmek için grupça sustukları anda ortam o kadar sessizleşti ki, kendi adıma utandım ve daha da arkalara gidip sigara için ayrılan bahçeye çıktım. Tüm konserlerde ön gruplar kendi kitlelerine çalmamanın zoruluğunu yaşarlar elbette; ama bu kadar kötüsüne daha önce rastlamamıştım. İşin garip tarafı, sahnedeki grubun ne yaptığını bildiğinin gerçekten belli olmasıydı. Seyirciyi eğlendirebilmek, müziğin içine sokabilmek için bir sürü şey denediler, hiçbiri fayda etmedi. Kitle tamamen CARCASS ve AMON AMARTH’a odaklanmıştı.
Sigara arasından döndüğümde HELL sahneden inmişti, ve bahçeye gidenlerin olduğunu görüp fırsattan istifade önlere doğru ilerledim. CARCASS’ı yüz metre öteden izlemek niyetinde değildim. İlk pozisyonuma göre epeyce ilerledim; ama belli ki CARCASS’ı benden daha uzun süredir dinleyen çok insan vardı alanda; zira gelebildiğim en ön noktada etrafımdaki yaş ortalaması epeyce yükselmişti, ve sahneden de aslında hala epeyce uzaktım.
Bu sırada sahnenin arkasına yerden tavana dek uzanan, “Surgical Steel”in kapağının devasa boyutta bir posteri asıldı, sahnenin iki yanındaki dijital ekranlar hazırlandı, ve yaklaşık yarım saat içinde ışıklar söndü, kayıttan 1985’in çalmasıyla beraber her taraftan çığlıklar yükseldi ve grup sahnedeki yerini aldı. Intro’nun bitimiyle patır kütür “Buried Dreams” ile giriş yaptılar ve inanamaz bir şekilde gözlerimi kırpıştırdım. Karşımda baya kanlı canlı CARCASS vardı.
Kendi kendime spoiler vermemek için turnede daha önce verdikleri konserlerin setlist’ine bakmamıştım; ama“Surgical Steel”ın peşinden turladıkları için ağırlığın son albümde olacağını tahmin etmiştim. Onlar ise birazcık uzun bir aradan yeni dönmüş olmalarından olsa gerek, konserlerine gelenlerin her şeyi duymak isteyeceklerini düşünüp ortaya karışık ve muazzam bir setlist hazırlamışlardı. 1991 tarihli “Necroticisim – Descanting the Insalubrious”tan bile iki şarkı çaldılar, hatta yanılmıyorsam “Incarnated Solvent Abuse”dan önce Jeff Walker sahneye yakın yerlerdeki bir elemana “This song is from 1991, that’s before you were born!” diye laf bile attı. En çok sevgi “Surgical Steel”a gösterildi tabii ki, içlerinde albümdeki açık ara favorim olan “Cadaver Pouch Conveyor System” da olan üç şarkı çalındı, seyircinin genelinden de en büyük reaksiyon yeni şarkılaraydı. Maalesef ki ön grup olmalarının da etkisiyle, bazı şarkıları birer “medley” halinde çalarak zaman kazandılar, biz de böylece mümkün olduğunca çok şarkı dinleme fırsatı bulduk.
Bill Steer da, köklü grubun genç elemanı Ben Ash de sahnede muazzam duruyorlardı ve çok hareketli olmasalar da duruş ve çalışlarıyla herkesi etkilediler. Jeff Walker ise bıyıklarıyla tam bir pislik halini almış. İyi anlamda bir pislikten bahsediyorum tabii ki. İmajı Danny Trejo ile Lemmy arasında bir yerde duruyor şu an diyeyim, siz aşağı yukarı çıkartın nasıl gözüktüğünü. Şarkı aralarında, yani kafa sallamayı bırakabildiğimiz anlarda gruba karşı yapılan sevgi gösteri kulak zedeleyiciyi boyuttaydı. Süre olarak kısa da olsa üzerimizden dozer gibi geçti grup, ve “Ruptured in Purulence” ile “Heartwork”ün karışımı bir medley, üzerine de yine kayıttan 1985 ile bize veda ettiler.
Setlist
1985
Buried Dreams
Incarnated Solvent Abuse
Unfit for Human Consumption
Genital Grinder + This Mortal Coil (medley)
Cadaver Pouch Conveyor System
Corporal Jigsore Quandary
Captive Bolt Pistol
Ruptured in Purulence / Heartwork (medley)
1985
Son grup ise AMON AMARTH idi dediğim gibi. Üç şarkı dinleyip giderim diye düşünmüştüm, çünkü son albüm “Deceiver of the Gods” turnesi kapsamındaydı konser ve buna ağırlık vereceklerini düşünüyordum. Bir de son zamanlardaki inanılmaz yoğunluğum sebebiyle hem kafa hem vücut olarak çok yorgundum ve açıkçası gidip uyuklamak istiyordum (Yaşlandığımı hissettim şunları yazarken. Daha yaşım kaç başım kaç halbuki.).
Gitmek istediğimde rahatça çıkabileyim diye arkalarda bir yere konuşlandım ve beklemeye başladım. Sahneye asılan poster bu defa “Deceiver of the Gods”ın kapağıydı, ve uzun olmayan bir aradan sonra sahnede belirdiler. Belirmek yeterli bir kelime olmayabilir gerçi, zira Johan Hegg’in ne kadar devasa bir adam olduğunu unutmuşum son konserden beri ve adam o kadar büyük ki, bir anda sahne eskisinden daha küçük gözükmeye başladı gözüme.
Konsere “Deceiver of the Gods” lie başladılar ve hissettim ki AMON AMARTH türünün MANOWAR’u olma yolunda ilerliyor. Seyirciler çıldırmışçasına eşlik ettiler, kafa salladılar, bağırdılar, çağırdılar, cidden yaşanması gereken bir atmosfer ortaya çıktı. Peşinden yine son albümden “Father of the Wolf” geldi. Herkes çok eğleniyor olsa da ben kendi adıma konserden ümidi kesmeye başlamışken Johan “Let’s turn up the heat a little! This is Death in Fire!” deyince kendimi duvardan duvara seker halde buldum. Bunun gazının üzerine bir de “Free Will Sacrifice” başlayınca üç şarkı limitimi bir adım ileriye çektim, bağıra çağıra eşlik ettim, sonrasında “As Loke Falls” gelince ise artık yorgunluğum ağır bastı. Setlisti ancak buraya kadar verebiliyorum bu yüzden maalesef.
Eve yollanırken kulaklığımı takıp “Surgical Steel” açtım daha az önce CARCASS dinlememiş gibi, ve “Konser Bucket Listi”me bir tik daha atmış olmanın huzuru (biraz da boyun ağrısı) ile metroya bindim.
Haha, “Bircan’la Sevimli Konser Sakarlıkları” adlı yazı dizisi başlatabilirsin artık bence. Yalnız bedavaya bilet vermek ne lan, şanslıymışsın valla.
İki hafta sonra da buraya geliyorlar, bileti aldık beklemedeyiz. Baya hayvan olacak gibi. Amon Amarth’ı görmeyeli uzun süre olmuştu. Carcass da aynı şekilde en son 2008′de izlemiştim.
Bi de konsere çok kişinin gelmesine de sevindim. Ne bileyim böyle metal konserleri süper dolu olunca sevindirik oluyorum, her ne kadar izlemeyi zorlaştırsa da.
24.11.2013
@Ömer Kuş, “İki hafta sonra da buraya geliyorlar… Carcass da aynı şekilde en son 2008′de izlemiştim.”
İşte kanına susamış körpe bir metalci.
24.11.2013
@Ahmet Saraçoğlu, Amon Amarth/Carcass konserinin ertesi günü bir konser daha var, ama o SÜRPRİZ OLSUN. İstanbul’a gelince bi dayağa hayır demem artık.
Şu konser yazılarını okurken resmen tadım kaçıyor lan benim artık. Kalleşliğin bini bir para tamam da, beraber konsere gitmeyeli de asırlar geçmiş gibi geliyor, rahatım kaçıyor.