Müzik piyasasını uzun süre takip eden herkesin kolayca yapabileceği bir gözlem, yıldızlar kadrosuna sahip grupların ortaya çıkan ürünün kalitesi bakımından tam bir kumar olduğudur. Ne gruplar gördük ki kadrosu açıklanınca ağzımızın suyunu akıtan, ardından albümünü iki dinledikten sonra “hmm, fena değilmiş” deyip köşeye kaldırdığımız ve bir daha yüzüne bakmadığımız.. Neyse ki bugün inceleyeceğimiz grupta Neal Morse faktörü var, adamın her el attığı şey bir şekilde güzel oluyor. Flying Colors da bu duruma istisna değil.
Neal Morse dedik ama projenin çıkış fikri Bill Evans adlı prodüktöre ait. Evans 2008 yılında “ya böyle progresif rock ın usta müzisyenlerini alsak, yanlarına bir de pop vokalisti versek nasıl olur acep ” diye düşünmüş ve kısa sürede Steve Morse (Dixie Dregs, Deep Purple), Mike Portnoy (Dream Theater ve daha bir sürü proje), Neal Morse (Spock’s Beard, Transatlantic) ve Dave LaRue’yu (Steve Morse Band, Dixie Dregs ve bir yığın ünlü solo gitarist) grubun kadrosuna katmış.
Grubun asıl öne çıkartılması planlanan kısmı pop tarzı vokaller olduğu için, vokalisti baya uzun süre aramışlar, ve en sonunda Portnoy’un önerisi ile Casey McPherson’da (Alpha Rev ile 2010 yılında çıkardığı albüm Billboard Top 3′e kadar çıkmış) karar kılmışlar. Yani grup en başından beri belli bir vizyon çerçevesinde oluşturulmuş ve şekillendirilmiş.
Albümün genel havası enstrümantal şovlardan olabildiğince uzak, dingin, mutlu ve içinde klasik rock, blues ve pop esintileri taşıyan bir müzik içeriyor. İçinde bir sürü klasik gruptan izler var ama ben en yoğun olarak “White Album” dönemi The Beatles’ı hissettim.
İçine girmesi çok kolay bir albüm “Flying Colors”, iki- üç dinlemeden sonra şarkıların yarısından fazlasının nakaratına kolayca eşlik edebilir hale geliyorsunuz. Vokal melodilerini bu kadar ön planda olduğu bir müziğin altından çok iyi kalkmış McPherson, hem daha enerjik şarkıları hem de temponun düştüğü duygusal parçaları çok güçlü yorumlayabiliyor. Kayla ve Better Than Walking Away şarkılarında vokaller alıp götürüyor resmen. Albüme yer yer Neal Morse ve Portnoy da vokalleri ile renk katmışlar.
E albüme alışması bu kadar kolay olunca, ister istemez, “ya sıkılması da kolay olursa?” diye düşünüyor insan. İşte o noktada grubun efsane kadrosu devreye girip size herhangi bir pop rock albümü dinlemediğinizi hatırlatıyor. Özellikle Steve Morse şarkılara o kadar güzel gitar oyunları ve sololar serpiştirmiş ki, parçaların vokallerini hazmetseniz bile gitarların tam anlamıyla tadına varmanız baya bir zaman alıyor. Portnoy da benzer şekilde gayet ağzının tadı ile çalmış, hatta büyük ihtimalle kariyerinde en sakin performansı bu albümdedir. LaRue ve Neal Morse da ilk başlarda çok dikkat çekmeyen fakat albümü dinledikçe ne kadar zevkli ve profesyonelce yazıldıklarını gördüğünüz bas ve klavye partisyonlarına imza atmışlar.
Bir de adamlar sakin çalmış diyorum ama, bütün albüm pop havasında geçtikten sonra “yeter artık! Biraz da köklere saygı!” diyip 11 dakikalık prog rock parçası Infinite Fire ile kapatmasını da bilmişler. Özelikle şarkının son 3-4 dakikası albümün müzikal olarak tepe noktası diyebilirim.
Benim kanaatim “Flying Colors”ın dinlemesi feci zevkli bir çalışma olduğu. Eğer yıldız kadrolu gruplara ve pop nakaratlarına karşı alerjiniz yoksa mutlaka siz de seveceksiniz.
Kayla çok tatlı bir şey.
30.10.2013
@Ahmet Saraçoğlu, gerçekten güzel şarkı.
portnoy’un kenara çekilip biraz daha diğer müzisyenlere alan verdiği projeleri daha iyi oluyor nedense. adrenaline mob taklit projeydi olmadı ama winery dogs ve flying colo(u)rs çok başarılı.
30.10.2013
@emre, Şu color-colour muhabbeti nice canlar yaktı…
2013 senesi içinde dinlediğim özgünlük bakımından en yoksul albümlerden biriydi. Bu demek değil ki albüm kötü. Ben 6′mı veririm, ama bu kadar usta müzisyenlerin bu kadar taklit bir albüm çıkarması o isimlere yakışmıyor. Albümü dinleyeli çok oldu ama ilk dinleyişte bile o tanıdık riffler, melodiler, nakaratlar, ne derseniz, göze çarpıyordu. Ama iyi, kaliteli bir albüm.
bu müzik önündeki o vokalleri pek çekememiştim. bazı şarkılar güzel ama çok daha iyi olabilirdi. steve morse’un çaldığı her nota mükemmel ona bir şey diyemiyorum. portnoy’un yaratıcılığını gösterdiği en iyi proje transatlantic’dir onun dışındakiler çok yavan bence. bunda gösterememiş çünkü ne yapacağını önceden tahmin edebiliyorum artık.
Portnoy’un girişteki “Mükemmel oluşumun pek çok sebebinden bir tanesini söyleyebilir miyim?” sorusu mükemmel ahah
http://www.youtube.com/watch?v=L7mzb_3E30Y