Kadir TAŞKIRAN
1979′da kurulmuş bir grubun 34 sene sonra bir yere ilk defa geliyor olması normal karşılanabilir fakat Türkiye’ye, hatta İstanbul’a bu kadar geç uğrayacak olmaları kimin hatasıdır bilmiyorum. 1992′de ara vermelerine kadar geçen sürede gelemedikleri bir yere kadar kabul edilebilir fakat tekrar birleştikleri 1998′den bu yana bir hayır sever organizatörün bu işe el atıp da “Haydi babalar, zaten geç kaldınız, yaş kemale eriyor. Gelin de bir konser verin.” diyememiş mi? Diyememiş sanırım…
Bundan birkaç ay önce de Biletix’in sık sık kontrol ettiğim “Yakında” sekmesinde Europe adını görüyorum. İçimde daha önceki konserlerde hissettiğim havai fişek patlamalarını hissetmiyordum fakat adı bir döneme damga vurmuş grubun sonunda yeni albümleri Bag of Bones’un turnesi kapsamında bu topraklara ayak basacak olmasına fazlasıyla sevinmiştim. Yine bu konsere canlı tanıklık edebilme fırsatımızı kolaylaştıracak bilet fiyatlarını görünce sevincim biraz daha artmıştı. Malum, öğrencilik tutumlu olmamayı gerektirdiği için, insanda çok fazla şeye az az harcayarak sahip olma yetisini geliştiriyor. Bilet fiyatları Europe gibi büyük bir isim için çok az görünebilir fakat katılımın az olacağını düşündüklerinden olsa gerek böyle bir fiyat biçmişler. Katılım da bekledikleri gibi oldukça az olacaktı…
Konser günü geldiğinde ilk defa gideceğimiz Life Park yollarına düşmüştük. Haziran’daki iptal edilen Slayer konserinden sonra Life Park’ı da öğrenebileceğimiz bir etkinlikti bu aynı zamanda. Mekanın hemen dibindeki otobüs durağından geçen otobüslerden biriyle ulaşımı sağladıktan sonra çam kokularıyla karşılanarak girişimizi yaptık. İlk izlenim olarak güzel etkinliklere ev sahipliği yapabilecek bir yer.
Bu konser için ayrılan sahne önü kısmı oldukça büyüktü. Aşağıdaki fotoğrafta çok az yakınlaştırma ile çekilmiş sahne ve sahne önü mevcut. En arkada duran seyirci ile benim bulunduğum sahne önünü normal girişten ayıran demirler arasında çok fazla mesafe vardı ve sahne önünün yarısı bile dolmamıştı; üstelik sahne önü için ucuz sayılabilecek bir fiyata rağmen.
Normal bilet kısmında da çok fazla insanın olduğunu söyleyemeyeceğim. Gerçi tamamını görebilmem pek mümkün olmadı, görebildiğim kısım gözüme az göründü sadece.
Konsere kadar DJ tarafından çalınan şarkılar keyifliydi. Ne sıktı, ne yordu. Tam kıvamında seçilmiş bir liste vardı. Yanlış hatırlamıyorsam saat 21:15 gibi de Europe sahneye adımını atıyordu. Konser son albümlerinden Riches to Rags ile başladı ve The Final Countdown ile bitene kadar kaliteli bir ses ile devam etti.
1. Riches to Rags
2. Firebox
3. Not Supposed To Sing The Blues
4. Superstitious
5. Scream of Anger
6. Girl From Lebanon
7. Sign of the Times
8. Wings of Tomorrow
9. Carrie
10. Love Is Not The Enemy
11. Seven Doors Hotel
12. Let the Good Times Rock
13. Rock the Night
14. Encore:
14. Last Look at Eden
15. The Final Countdown
setlistiyle sahne alan grup 22:50′ye kadar sahnede kaldı. Genel itibariyle mükemmel denebilecek bir performans gösterdiler. Vokal Joey Tempest eskisi kadar kuvvetli sese sahip değildi fakat yaşına rağmen kusursuza oldukça yakındı. Gitarist John Norum ise kulağımın pasını sildi süpürdü. Şarkıların solo kısımlarında grubun geri kalanını görmezden gelebilmek pek kolay bir iş değildir ama bu sefer oldu gibi. Tempest’ın dediği gibi altın dokunuşu var sahiden. Bass, davul ve klavye de ayrı ayrı ya da birlikte düşünüldüğünde oldukça iyi ses verdi.
Keyifli olmasının yanında dinamik bir sahne vardı. Sahnenin ufak ve ışıklandırmanın abartısız oluşu ortamın daha samimi olmasını sağlamıştı bence. Büyük festivallerde ve büyük konserlerde kullanılan kocaman ses sistemlerinde sık sık sorun yaşanmıştı şimdiye kadar ama bu konserdeki küçük ses sisteminde sorun olmaması bir yana, her enstürmanı ayrı ayrı dinleyebildim. İşlevin daha önemli olduğu bir kez daha kanıtlandı. Konser sonunda Tempest “Allahaısmarladık” dediğinde ise gülmeden edemedim. Şimdiye kadar böyle veda eden bir yabancı gruba denk gelmemiştim. Tekrar geleceklerinin sözünü de verdikten sonra resmi olarak konser bitmişti.
Gelelim seyirciye… Tamam Europe büyük bir grup fakat çok binler çekecek kadar popüler değil. Bu kadar az seyirci çekecek grup da olmamalıydı. Hadi az bilet satıldı, Europe gibi bir grup tek başına çalacaksa eğer bence kapalı bir mekanda konser vermeliydi. Açık havadaki konserlerinin çoğunun festival kapsamında olduğunu biliyoruz. Mekanın yapısını ayarlayan artık her kim ise sahne önünü o kadar geniş tutmakla çok büyük hata etmiş oldu. Bir mekanı olduğundan daha boş göstermenin başka yolu olamazdı sanırım. Genel girişin bulunduğum kısmı çok kalabalık değildi, ses çadırının diğer tarafı nasıldı orasını göremedim. Seyircinin genel yapısı ise neredeyse “seyirci” kavramıyla bire bir örtüşecek kıvamdaydı. Girişi saymazsak eğer Superstitious, Carrie, Rock the Night ve tabii ki The Final Countdown parçalarında hareketlenme oldu. Tempest tempo tutturmasa, harekete geçirmese bütün halinde harekete geçebilecek bir kitle yoktu ne yazık ki. Bölüm bölüm eğlenenler mevcuttu elbette ama o eğlence yayılmadı genele.
Yiyecek ve içecek fiyatları da artık çözüm üretilmeyecek kadar uçuk durumda. 500ml su 5 TL iken 33cc’lik bira ise 15 TL’den satışa sunuluyordu. Yiyeceklere hiç bakmadım bile. Ayıp.
Life Park konumu itibariyle soğuk bir yerde. Eylül biterken akşam saatinde İstanbul’un yukarılarında bulunmak pek hoş değil. Nefesin buhar halinde çıkmaya başladığını görünce soğuğun artık daha fazla etki ettiğini anlamış oldum. Winter is coming.
Ayrıca ulaşım metro ile Hacıosman, Hacıosman’dan da otobüs ile gidildiğinde daha kolay. Kolay fakat dönüşte yoldan geçen gönüllü insanların arabasına para karşılığı adam bindiren üç kağıtçılardan ve uyanık minibüsçüler hariç özel aracınız yoksa otobüsten başka seçeneğiniz pek yok. Shuttle var diyorlardı ama o saatlere kalmıyor sanırım. Son otobüsün konserin bittiği saatten 5 dakika sonra kalkacak olması ve konser alanına gelişinin 10 dakikayı bulmaması gibi zamana karşı bir yarış da söz konusu. Alternatiflerin üretilmesi şart.
Yine oldukça subjektif analizimde atladığım, yanlış belirttiğim bir şey varsa şimdiden özür diliyor ve sonraki konserlerde görüşme umuduyla teşekkürlerimi iletiyorum.
kadirtaskiran34@gmail.com
twitter/@kadirtaskiran